#Cumhurbaşkanı Erdoğan

İLKHABER-Gazetesi - Cumhurbaşkanı Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, memleketi Rize'nin Güneysu ilçesinde vatandaşlara hitap etti Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, memleketi Rize'nin Güneysu ilçesinde vatandaşlara hitap etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazı programlara katılmak üzere memleketi Rize'nin Güneysu ilçesine geldi. Merkez Camisi önünde kendisini bekleyen hemşehrilerini eşi Emine Erdoğan ile selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, makam aracından inerek, otobüse geçti. Burada konuşan Erdoğan, yoğun bir dönemden geçtiklerini belirterek, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katıldığını, tüm dünyaya seslendiğini ve dönüşte de İstanbul'da bazı programlara katıldığını söyledi. Baba ocağına gelme sözü verdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Sözümüzü yerine getirmek mümkün oldu, elhamdülillah. Rahmet dolu da bir akşam, yağmur bayağı bol. Yarın Rize programımız var. Rize programından sonra valilik önünde bir açılış programımızı, mitingimizi yapacağız. Ardından Ayder'deki gelişmeler sebebiyle Ayder'e çıkalım istiyoruz. Cumartesi programımız var. Pazar günü inşallah bir de Trabzon programımız olacak. Rize'den sonra Trabzon'a geçeceğiz ve Trabzon'da da saat 15.00 gibi inşallah mitingimizi yapacağız." Rize'de son dönemde yaşanan sel ve heyelanları hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Maalesef Rize'den aldığımız felaket haberleri bizleri üzdü. Allah'a hamd ediyoruz, ölüm yok. Bu afette daha çok heyelanlar oldu. Bu heyelan bölgelerini görme imkanımız olacak. Ayder toparlanmış olmasına rağmen yine de buraları bir gidip görelim istedik. Buraları çok daha güzel hale getirmek istiyoruz. TOKİ'nin yapmış olduğu konutları gördüm, bundan ayrıca mutlu oldum. Malum, şehir hastanemizin yapımı süratle devam ediyor. İnşaatı da görmek suretiyle şehir hastanemizi bizzat görelim istiyorum. Güneysu'daki hastanemizin de şu anda süratle yapımı devam ediyor. Onu da göreceğiz. Gerek alt yapıda gerek üst yapıda bu adımları atmış olacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine tezahüratta bulunan AK Parti Gençlik Kolları üyelerinden çok çalışmalarını istedi. Erdoğan, "AK Gençlik deyip de işi dere yatağına bırakmayın tamam mı? Gençlerin hepsi sizinle el ele olacak, omuz omuza olacak ve AK Parti çatısı altında yola devam edecek." ifadelerini kullandı. Bakan ve milletvekillerinin de Rize'de olduğuna dikkati çeken Erdoğan, vatandaşların cuma gününü tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine sevgi gösterisinde bulunan AK Parti Gençlik Kolları üyeleriyle fotoğraf çektirdi.

Bakan Yerlikaya: Trafikte “Barem” dönemi başlıyor. Ehliyetler anında geri alınacak Haber

Bakan Yerlikaya: Trafikte “Barem” dönemi başlıyor. Ehliyetler anında geri alınacak

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, trafik cezalarının artırılmasına yönelik düzenlemeleri de içeren Karayolları Trafik Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bakanlıktaki Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi'nde (GAMER) gerçekleştirilen özel yayında, TBMM gündemindeki Karayolları Trafik Kanunu'ndaki düzenlemeyle ilgili yasa tasarısındaki temel amacın ne olduğuna ilişkin soruya, İçişleri Bakanlığının trafik güvenliğiyle ilgili uzunca bir zamandır çalıştığını söyledi. Bakanlığın, Türkiye'nin huzuru için var olduğunu belirterek, görevlerinin kara vatan, mavi vatan ve siber vatanda, başta asayiş olmak üzere terör, organize suç örgütleri, uyuşturucu, konusu suç ve suçluyla ilgili olan tüm meselelerde önleyici ve suçluları adalete teslim etmek olduğunu ifade etti. Türkiye'de 86 milyon kişinin yaşadığını, 32 milyon araç, 37,5 milyon sürücü bulunduğunu belirten Yerlikaya, şöyle devam etti: "Yollarımızın niteliğiyle ilgili hükümetlerimiz döneminde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde fevkalade gelişmeler oldu. Otoyollar, çift yollar, bölünmüş yollar, sanat yapıları, BSK niteliğiyle ilgili tüneller, viyadükler bunların her biriyle ilgili gerçekten çok iyi durumdayız, araçlarımızın niteliği de hakeza öyle. Ama bu yollarda kurallar olmalı. Karayolları Trafik Kanunu'muz var ve eğer hepimizde yollarda kurallara riayet eden bir sistem, bir kültür oluşursa o zaman trafik güvenliği arz ettiğimiz noktada olur." Bakan Yerlikaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Şubat 2021'de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki programda, "Bizim trafik güvenliğiyle ilgili hedefimiz şu, sıfır can kaybı, sıfır yaralanma ve sıfır maddi hasar. Bunu başarmakla ilgili öyle gayret, öyle odaklanma göstermeliyiz ki bu konu her türlü siyasetin, fikri ayrılığın, her türlü rekabetin üstünde ve hep birlikte bir dayanışma, hep birlikte bu noktada gayret göstererek erişmemiz gereken bir hedeftir." sözlerini anımsatarak, "10 yıllık bir hedef belirledi Sayın Cumhurbaşkanı'mız. 10 yıllık hedefte 2030'un sonuna gelindiği zaman ilk etapta, 2030'un sonunda can kayıplarını yarı yarıya ama 2050'ye gelindiği zaman sıfır can kaybı hedefimiz var." diye konuştu. "2030 hedeflerine ulaşmayla ilgili bir sapma gördük" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan genelgeyle başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili bakanlıklara ve görevlilere talimat verildiğini anımsatan Bakan Yerlikaya, "Beşinci yılın içerisindeyiz ve göreve geldiğim ilk gün bütün arkadaşlarımızdan brifing aldığımız zaman, trafik güvenliğiyle ilgili geldiğimiz noktayı, 2021 hedefleri ve 2030 hedeflerine ulaşmayla ilgili bir sapma gördük." dedi. Sapmaları önlemek için trafik güvenliğiyle ilgili denetim ve caydırıcı kurallara önem verdiklerini belirten Yerlikaya, grafikler üzerinden örnekler aktardı.Trafikte can kayıpları ile ilgili 2015-2024 arasındaki grafikte, 2015'te 7 bin 530 can kaybı yaşandığını, kayıpların günlük 20,6 olduğunu söyleyen Yerlikaya, 2021'de bu rakamın günlük 14,7, yıllık 5 bin 362 olduğunu belirtti. İstatistiklerin 2023'te 17,9'a yükseldiğine işaret eden Bakan Yerlikaya, şöyle konuştu: "Bu artışın sebebi, trafik kültürünün ve güvenliğinin oluşabilmesi için trafik denetimi ve caydırıcı kuralların bir beraber olması lazım. Biz 6 Şubat'ta asrın felaketini yaşadık, tabii ki o noktada tek bir duruşumuz vardı, yaraları sarmak. Peşinden hemen mayıs seçimleri oldu ve o 4-5 beş aylık durumdaki kaza, ölüm ve yaralanma sayıları maalesef çok arttı. Yılın son 6 ayında bu süreci toparlamak için denetimle ilgili çok gayret gösterdik. Ama asıl 2024'e hazırlandık. Bunu yaparken de emniyet ve jandarmadaki trafik görevlilerimizi artırdık. Ekip, araç, radar sayılarımızı artırdık. Plan dahilinde denetim gücümüzü artırdık. TÜİK verilerine göre, 2030'a geldiğimiz zaman nüfusumuzun 88,1 milyon olması öngörülmesine rağmen trafikte can kayıplarını 3 binin altına, yani günlük 7,5 dolaylarına indirmeyi de hedefliyoruz." "Beş ihlal, can kayıplarının yüzde 88,5'ini oluşturuyor" Denetim sayılarının 2019'da 75,8 milyondan 2023'te 82,9 milyona yükseldiğini belirten Yerlikaya, 2024'te de ekip ve araç sayısının artışıyla kazaların en çok olduğu yerlerde denetim yaparak trafikte can kayıplarını azalttıklarını söyledi. Trafik kazalarındaki kural hatalarının, can kayıpları üzerindeki dağılımına ilişkin grafiğe değinen Bakan Yerlikaya, "Hız ihlali, şerit izleme-değiştirme, geçiş önceliği ve dönüş kurallarına uymama, arkadan çarpma ve kırmızı ışık ihlali. Bu beş ihlal, can kayıplarının yüzde 88,5'ini oluşturuyor. Şimdi 2024'e baktığımızda, aslında 2024'te Türkiye'de denetimi olması gereken noktaya getirdik. Ama caydırıcı kuralla ilgili denetimi ne kadar artırırsak artıralım, kural caydırıcı olmadığı zaman eksik kalıyor." ifadelerini kullandı. Yerlikaya, 2024'te 385 bin yaralamalı kaza olduğunu, bir günde trafikte yaralanıp da hastaneye giden vatandaş sayısının 1055 olduğunu aktararak, denetimlerle bu sayıyı 17,4'e düşürebildiklerini söyledi. Denetimleri bir önceki yıla göre 41,4 milyon artırmalarına rağmen sadece 197 can kaybını önleyebildiklerini belirten Yerlikaya, "Biz bunu istemiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın belirlediği hedefimiz bu değil." dedi. Bu konuda uzman emniyet ve jandarma trafik daire başkanlığı ekipleriyle yüzlerce toplantı yaptıklarını aktaran Yerlikaya, "Can kaybına sebebiyet verilen konularla ilgili, 'caydırıcılığı ne yapabiliriz?' dedik ve AK Parti grubumuz, bunu bir kanun teklifi haline getirdi ve şu anda da Gazi Meclisimizin takdirlerinde. Hep birlikte orada neler olacağını göreceğiz." ifadelerini kullandı. "Şu anda trafikte can kaybı ve yaralanmanın en büyük müsebbibi hız kural ihlali" "Özellikle yaralamalı ve can kayıplı kazaların sebeplerinin büyük bölümünü zaten hız ihlalleri oluşturuyor. Yerleşim yerlerinin içinde ve dışında yapılan hız ihlalleri ile ilgili bu yeni yasanın içinde de önemli adımların atılmasını bekliyoruz. Sizce caydırıcı olacak mı?" sorusuna Yerlikaya, "Kesinlikle öyle olacağını düşünüyoruz. Dünyayı da izledik, bunu başaran ülkeleri de iyi izledik. Arkadaşlarımızla bunu Türkiye'de bir yeni caydırıcı kural modeli nasıl olur diye çalıştık ve şu anda da Gazi Meclisimizde." yanıtını verdi.Günde ortalama 10 kişinin hız kural ihlalinden öldüğüne dikkati çeken Yerlikaya, buna razı olmadıklarını söyledi. Hedeflerinin trafikte ceza yazmak olmadığını vurgulayan Yerlikaya, şunları kaydetti: "Ceza, insanı anlık durdurur. Ama kalıcı olan bunun bir vicdan sorumluluğu haline gelmesi. 37,5 milyon sürücü var. Bu yollarda ya sürücüsünüz ya yolcusunuz ya yayasınız. Yani kendiniz kurala uyduğunuz zaman başkasının yaşam hakkını da korumuş oluyorsunuz. Bu çok büyük bir kul hakkı. Hani biraz daha böyle manevi olarak ifade etmemiz gerekir. Siz kendinizi düşünmediğiniz, kurala uymadığınız zaman başkasının da hayatını riske ediyorsunuz. Bunlarla ilgili medyamızda, sosyal medyada milyonlarca enstantane var. Bakın Dünya Sağlık Örgütü diyor ki, 'Bu, önlenebilir halk sağlığı sorunu.' Ne demek bu? Önlenebilir. Aslında şu demek, 'Olmayacaktı ki.' Hız kuralına uysaydı, arkadan gidip de yolunda, gayet trafiğin kurallarına uyarak seyahat eden, yaz tatili gelmiş çocuklarıyla beraber büyük bir heyecanla bir aydan beri hazırlık yapmış bir aile yok olmayacaktı. Buna hakkı var mıydı bunun? Yoktu. Veya engelli kalmayacaktı. Hakkı var mıydı? Yoktu. Bu kuralların her birinin dünya tarihinde bir hikayesi var. Yani 'yollarda herkes istediği hızla gidebilir, gitmelidir' diyebilir miyiz? O zaman trafik terörü olur. Dolayısıyla, şu anda trafikte can kaybı ve yaralanmanın en büyük müsebbibi hız kural ihlali." "Barem sistemi getirdik" "Kanun teklifi bu noktada nasıl bir değişiklik öngörüyor?" sorusu üzerine Yerlikaya, şunları ifade etti: "Biz öncekinden farklı bir sistem ve dünyanın bunu başaran ülkelerinin geldiği sisteme benzer bir sistem yaptık. 'Barem' sistemi getirdik. Bir ayrım yaptık, yerleşim yeri içi ve yerleşim yeri dışı. Daha önce böyle bir ayrım yoktu. TÜİK bize diyor ki, 'Türkiye'deki can kaybı ve yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 79'u yerleşim yeri içinde, yüzde 21'i yerleşim yeri dışında olur.' Biz de dedik ki yerleşim yeri içindeki can kayıplarını inceledik. 30 limit olan yerde, 50 limit olan yerde, 80 olan yerlerde, bunların hepsine baktık. Ölümlere baktık. Yerleşim yeri içi, okul önlerinde ve hastane önlerinde hız tahdidi 30 kilometre/saat. Dünya bunu 20'ye indireceğim diye uğraşıyor da, 30 bizde. 30 kilometre hız olan bir yerde son 6 sene içerisinde 15 yaşın altında 169 öğrenci vefat etmiş. Hastane önlerinde. Şimdi 30. Biz de buna göre dizayn ettik. İlk 5 ve daha sonra 6, 9 barem yapmış arkadaşlarımız. 74 ve üstü hızlarda vücut bütünlüğünü koruma zor ve ölümle sonuçlanma ihtimali en yüksek. 30 kilometre limit olan, yani okul önleri ve hastane önlerinde eğer 36 ile yakalanırsa para cezası var. Ama eğer 30 kilometre limitli olan yerde, bakın bu yeni, 76 ile yakalanırsanız biz onun aynı gün 30 gün mühletle sürücü belgesini geri alıyoruz. Diyoruz ki 'Bir dakika, sen 30 gün bir düşün.' Para cezalarından bahsetmiyorum." Bakan Yerlikaya, yeni düzenlemeye ilişkin "76 kilometre hızdan itibaren 30 gün. Eğer 86 oluyorsa 60 gün. 30'la gitmesi gereken yerde 96 ile birisi geçerse, Allah'a şükür hiç kimseye çarpmadı ama biz yakaladık onu, 90 gün ehliyetini alıyoruz. Geriye doğru bir yıl içerisinde bunu 5 kere yaparsa diyoruz ki 'Bir psikiyatri uzmanına görünmen lazım. Lütfen kardeşim, bir git, bir bak. Çünkü bu direksiyonun başına geçtiğimiz zaman yolun kuralı var ama kralı olmaz.'" diye konuştu. "Ölümlü kazaların yüzde 65'i yerleşim yeri içinde" Yerlikaya, yerleşim yeri dışında da barem sistemini getirdiklerini, ölümlü kazaların yüzde 65'inin yerleşim yeri içinde, yüzde 35'inin yerleşim yeri dışında olduğunu aktardı. Bu ayrımı getirinceye kadar Türkiye'nin tam tersini bildiğini dile getiren Yerlikaya, "90 olan yerde siz 141 ve üstü, eğer bu bareme giriyorsanız 30 gün ehliyetinizi alıyoruz. Çünkü artık diyoruz ki bu, ölümlü ve yaralanmalı Allah muhafaza kaza olma ihtimali çok yüksek. Dikkat et.' 90 olan yerde 161 veya 140 olan otoyolda eğer siz 161 ve üstü bir hızla yakalanırsanız, 90 gün sizden ehliyetinizi alıyoruz." ifadelerini kullandı. "Daha önceki uygulamalarda sürücü belgesi geri alma işlemi hız ihlallerinde yapılıyor muydu, yoksa birkaç tekrardan sonra mı yapılıyordu?" sorusunu Yerlikaya, "Tekrarlarından sonraydı. O zaman barem sistemi yoktu. Orada şöyle bir sistem vardı. Yüzde 10-30 oranında artış varsa 30-50, 50 plus'tı. Orada diyordu ki, yüzde 30'un üzerinde ihlal bir yılda 5 kez olursa ehliyet alma vardı. Biz onu yapmıyoruz. Sürücü belgenizi bugün aldınız, heyecanlı, bir de araba aldınız, yola çıktınız 90 olan yerde 161'le yakalandınız aynı gün ehliyeti... Sistem diyor ki, 'Bak böyle yolda gezinme. Şimdi herhangi bir kaza olmadı ama sen bir düşün. Bir de doktora git.' diyor." diye cevapladı. "Millet olarak bunu vicdan meselesi haline getirmemiz lazım" Yerlikaya, Yeni Trafik Kanunuyla ilgili teklifteki sistemin asıl mantığının rakam olmadığının altını çizerek, "Bir tefekkür, bir düşün, bu yolda tek başına değilsin ki güzel kardeşim." dedi. "Yerleşim yerleri içinde denetimler çok daha fazla mı olacak?" sorusu üzerine Bakan Yerlikaya, şunları kaydetti: "Bizler trafikte tedbir almamız lazım. Millet olarak bunu bir vicdan meselesi haline getirmemiz lazım ve hiç kimseye hiç kimsenin hakkına halel getirecek bir trafikte davranış şekli yapmamamız lazım. Cezanın mantığı şu, felsefesi şu. Dünya bunu başarmış. Nüfusu bizimle aynı, araç sayısı bizden daha fazla olan ülkede ölüm sayısı bizim üçte birimiz kadar. Nasıl yapmış? İnceledik. Bu bir kültür olmuş. Buradan yurt dışına giden vatandaşlarımız var değil mi? O ülkeye gittiği zaman eğer araç kiralayacaksa ona diyorlar ki, 'Aman ha bak, dikkat et.' Burada bizdeki gibi radarlar önceden ilan edilip, belli olan yerler filan... Orada gizli her şey kapalı. Diyor ki, 'Burada yazmış, araçta da zaten sinyal vermiş, buranın hız limiti bu.' demiş. Diyor ki adam, 'Oraya gittiğim zaman buranın trafik kurallarına uymam lazım.' Bizde de aynı o davranış şeklini oluşturma mücadelesi bu." "Biri makas atarsa 60 gün ehliyetini, 60 gün arabasını alıyoruz" "Ters yönde araç sürme" ve "makas atarak" kuralların ihlal edilmesine ilişkin bilgi veren Yerlikaya, sürücülerin makas atmasıyla, maddi hasarlı kazaların ve can kayıplarının yaşandığını hatırlattı. Ali Yerlikaya, "Sollamak yasak değil, hız limitlerine uyarak, arkanız ve önünüz açık güvenli bir şekilde sinyalinizi verirsiniz ve geçersiniz. Biri makas atarsa 60 gün ehliyetini, 60 gün arabasını alıyoruz. Diyoruz ki 'bir düşün, şu yaptığın hareket şimdilik şükürler olsun ki bir cana halel getirmedi ama bu yolda böyle olmaz'." dedi.Yerlikaya, sürücülerin ters yönde gitmesine de ceza getirdiklerini ve yolları risklerine göre modüllendirdiklerini belirtti. Tek yönlü yollarda ters yönde gitmenin riskinin daha az olduğuna, yerleşim yeri bölünmüş yol olduğunda riskin yükseldiğine dikkati çeken Yerlikaya, "Şehir dışı, bölünmüş ve otoyolda olduğunda o zaman başka kural getirdik. Otoyolda birinin ters yönde gitmesi ne demek? Milletin 140-150 kilometre ile gittiği ortamda, birisi ters yönde giderse kazaya yüzde 99 davetiye çıkarmış olur. O zaman 60 gün ehliyetini alıyoruz ve 60 gün trafikten men ediyoruz." ifadesini kullandı. Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) ve Yüz Yüze Denetleme Sistemleri'nin olduğunu anımsatan Yerlikaya, tespitle ilgili teknolojik bir altyapıya sahip olduklarını ve bunu daha da güçlendirmek istediklerini söyledi.Bakan Yerlikaya, yüz yüze denetimde ekip ve personel sayısının şu an için yeterli olduğunu kaydetti. "Köprü, viyadük, tünel ve otoyolda olursa cezayı ikiye katlıyoruz" Düğün konvoylarına ilişkin vatandaşlardan gelen en büyük şikayetin "yol kapatma" olduğunu vurgulayan Yerlikaya, şöyle devam etti: "Tünelin içerisinde durmuşlar halay çekiyorlar, yolu kapatmışlar. Bunu nasıl izah edebiliriz. Böyle bir durumda kişinin 60 gün ehliyetini alıyoruz. 60 gün arabayı aynı yerde bağlıyoruz. Bizim kurallarımız modüler oldu. Köprü, viyadük, tünel ve otoyolda olursa cezayı ikiye katlıyoruz. '120 gün belgeni alırız, 120 gün de aracı bağlarız' diyoruz sürücüye. Saldırı amacıyla araçtan inme ve yolu kapatma... Bir kadın sürücü hata yapmış, elini kaldırmış özür dilemiş. Karşıdaki sürücü el frenini çekip, arabanın üstüne çıkıp camını yumrukluyor. Bunu kesinlikle bitirmek, caydırıcı olmak istiyoruz. Böyle bir durumda, 60 gün trafikten men, 60 gün ehliyetini alıyoruz." Yerlikaya, kurallara uyulduğunda cezaların miktarının önemli olmadığını belirterek, 10 milyonda bir kişinin bile yapmaya cesaret edememesi için bu kuralların getirildiğini vurguladı. Ambulansa, itfaiyeye yol vermemekte direnen sürücülerin 30 gün ehliyetine el konulacak Ambulans ve itfaiyenin trafikteki seyrine engel olunduğu durumlara da değinen Yerlikaya, Dünya Sağlık Örgütünün, bir hastanın hastaneye zamanında yetişmesi durumunda hayatının kurtarılma olasılığının yüzde 40 artacağını belirttiğini anımsattı. Ali Yerlikaya, ambulansa, itfaiyeye yol vermemekte direnen sürücülerin 30 gün ehliyetine el koyduklarını ve 30 gün süresince aracını bağladıklarını aktardı.Türkiye'de son dönemde trafikte fermuar sisteminde güzel uygulamalar olduğunu dile getiren Yerlikaya, "Bu davranışları sergileyen sürücülerin her birine müteşekkirim. Göreceksiniz, bu methettiğimiz ve çok gördüğümüz kural haline gelecek bu caydırıcılıkla beraber. 5 yılda 2 kere yaparsa ehliyeti iptal edilecek. Ehliyeti iptal edilirse, sıfırdan alacak." diye konuştu. Cep telefonuyla araç kullanan sürücünün ehliyetine 30 gün el konulacak Seyir halindeyken cep telefonu kullanan araç sürücülerine yönelik ne tür düzenlemelerin yapılacağına ilişkin soru üzerine Yerlikaya, "Cep telefonu ile araç kullanmak kaza riskini dört kat artırıyor. Araç kullanırken bir de mesaj filan atmaya kalkıyorsa, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) araştırması 23 kat kazaya davetiye. Bunun anlamı bu. Her an kaza yapabilir." dedi. Yeni düzenlemeye ilişkin Yerlikaya, "Birinci, ikinci, üçüncü diyoruz. Bir yıl içerisinde birincisinde 5 bin lira, ikincisinde 10 bin lira, üçüncü kez olursa 30 gün ehliyetini alıyoruz. Biz bu işi kesin bitireceğiz. 30 gün ehliyet alınacak. Cep telefonunu sabitleyecek yeni tip araçların çoğunda değil hepsinde var bu. Araç kullanırken çok rahat bir şekilde kullanabilecek, öyle kullanması lazım. Yenilikle beraber bizim caydırıcılık gücümüz daha kuvvetlendi." açıklamasını yaptı. "Altıncı defa kırmızı ışık ihlali yaptıysa ehliyetini iptal ediyoruz" Yerlikaya, yeni yasa teklifindeki kırmızı ışık ihlalleri konusundaki düzenlemeler hakkında da bilgi verdi. Trafikteki en basit kuralın kırmızı ışık olduğunun altını çizen Yerlikaya, 2024'te 137 kişinin ışık kuralı ihlalinden vefat ettiğini bildirdi. Türkiye'de üç günde bir vatandaşın ışık ihlalinden vefat ettiğini aktaran Yerlikaya, "Bunu bu zaman diliminde nasıl izah edebiliriz? Bu temel kuralla ilgili bizim birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci diye bir yıl içerisinde 6 barem yaptık. Eğer bir yıl içerisinde üçüncü kez kural ihlali yaptıysanız, kırmızı ışıkta durmadınız o zaman biz 30 gün ehliyetinizi alıyoruz. Bu 4 olursa 60 gün, 5 olursa 90 gün. Geriye dönük bir yıl içerisinde altıncı defa kırmızı ışık ihlali yaptıysa ehliyetini iptal ediyoruz. Yenilik bu." dedi. "Her 3 kazadan 2'sinde motosiklet sürücüleri kusurlu" Bakan Yerlikaya, motosiklet kullanıcılarına yönelik de düzenlemelerin yapılacağını söyledi. Türkiye'deki motosikletli araç sayılarının hızla arttığını ifade eden Yerlikaya, "Geçen yıl 6,3 milyon sayısı ile kapattık. Bu yıl öyle görünüyor ki 7 milyonu aşacağız. Bunun anlamı şu; 5 araçtan biri yollarda motosiklet. Geçen yıl 1584 motosikletten yapılan kazalardan vefat eden can sayısı günlük 4,3. Bir motosiklet kullanıcısı olarak, onları seven Bakanları olarak biz bunu caydırıcı nasıl kurallar getirebiliriz. Onlarla da görüştük. Toplantılar yaptık." bilgisini paylaştı. Motosiklet denetimlerini ve idari işlem sayılarını artırdıklarını anlatan Yerlikaya, şunları söyledi: "Denetimi artırıyoruz, işlem sayısını artırıyoruz ama vefat eden sayısı 1307'den 1584'e çıkıyor. Şu anda daha da artıyor, durduramıyoruz. Ne yapmamız lazım? Caydırıcı kurallar getirmemiz lazım. Her 3 kazadan 2'sinde motosiklet sürücüleri kusurlu. Kusura bakmasınlar ama bu gerçek rakam. Motosikletlerin kazalardaki kusur oranı yüzde 67. 3'te 2'den fazla. O yüzden biz de oturduk, başta kask, ekipmanlarla ilgili olan kurallarımızın her birini caydırıcı hale getirmeyle ilgili gözden geçirdik. Onları da tasarımıza yazdık. Trafiğe açık alanlarda akrobatik hareketleri yapmak isterse 60 gün belgesini, 60 gün de motorunu trafikten menediyoruz. Akan trafikte ister motosiklet ister araç yarış yaparsa 2 yıl sürücü belgesini alıyoruz. 60 gün de trafikten menediyoruz. Biz bunlardan her iki harekette de geriye doğru 5 yıl içerisinde yaparsa da biz ehliyeti iptal ediyoruz." Alkol ve uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma Bakan Yerlikaya, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde araç kullananlara yönelik yapılacak düzenlemeler konusundaki soru üzerine de şunları kaydetti: "Alkol, uyuşturucu, bunlar maalesef iradenin zayıfladığı, güçsüzleştiği ve kontrol hakimiyetinin kaybedildiği ve kazaya açık hale geldiğiniz en uç durum. Tüm dünya bununla uğraşıyor. Biz, bununla ilgili daha önceki kaza sayılarına ve denetimlerin hepsine baktık. Caydırıcılığı tekrar masaya yatırdık. Burada birinci, ikinci ve üçüncü kez alkol etkisinde araç kullanma geriye doğru 5 yıl kuralı var. Biz burada eğer üçüncü kez ve fazlasını 5 yıl içerisinde yaparsa ehliyetini alkolden 5 yıl alıyoruz. Eğer uyuşturucuysa, en riskli olan bu. Burada ilkinde belgeyi iptal ediyoruz. Alkol ve uyuşturucu ölçümü yaptırmamayla ilgili buna biz 'ret' diyoruz. Önceden 2 yıldı şimdi 5 yıl ehliyetini alıyoruz. Hiç kimsenin uyuşturucu ile ilgili sınanmasını istemiyoruz. İnsanlığın en büyük düşmanı bu." "2024'te günde 10 kişiye düşürdüğümüz hız sınırı ihlali sebebiyle ölümü sıfırlamak istiyoruz" İçişleri Bakanı Yerlikaya, dur ihtarına uymama cezasına ilişkin, "60 gün belgesini alıyoruz, 60 gün de trafikten men ediyoruz, 200 bin lira cezası var." dedi.Bakan Yerlikaya, yeni radar aplikasyonuyla ilgili de, "2024'te günde 10 kişiye düşürdüğümüz hız sınırı ihlali sebebiyle ölümü sıfırlamak istiyoruz. Aplikasyonu yakında yayınlayacağız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: En büyük eserimiz olarak Terörsüz Türkiye'yi sizin için hayata geçireceğiz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: En büyük eserimiz olarak Terörsüz Türkiye'yi sizin için hayata geçireceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) yürütücülüğünde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı işbirliğiyle İstanbul Tersanesi Komutanlığı'nda gerçekleştirilen TEKNOFEST Mavi Vatan programına katıldı. Milli Teknoloji Hamlesi'nin neferlerini ve programa katılan gençleri selamlayan Erdoğan, "Sizlerle birlikte Türkiye'nin kutlu yürüyüşüne gönül veren, ülkemizin güçlü yarınlarına öncülük eden tüm gençlerimize, tüm evlatlarımıza buradan selamlarımı gönderiyorum." ifadesini kullandı. Umudun, sevginin ve aydınlığın timsali olan gençlerle İstanbul Tersanesi Komutanlığı mensuplarını bir arada görmenin bahtiyarlığını yaşadığını belirten Erdoğan, "TEKNOFEST Mavi Vatan'a hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Birliğiniz, beraberliğiniz, kardeşliğiniz daim olsun. Cenab-ı Allah bahtınızı açık etsin, gözlerinizdeki ışık hiç eksik olmasın." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağustosun milletin tarihinde ve milli hafızada özel bir yere sahip olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Malazgirt'te, Çaldıran'da, Mohaç'ta ve Büyük Taarruz'da destanlar yazdığımız zaferler ayındayız. İki gün önce Malazgirt Zaferi'mizin 954'üncü yıl dönümünü büyük bir gururla kutladık. Ahlat ve Malazgirt'teki iftihar tablosu gerçekten muhteşemdi. Milletçe bir ve beraber olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik. Malazgirt Ovası'nda ebedi ve ezeli kardeşliğimiz yeniden tescillendi. Dün ise ASELSAN'ın Gölbaşı yerleşkesindeydik. Şirketimizin 50'nci yılında savunma sanayimiz adına üç gurur verici adımı aynı anda attık. Çelik Kubbe bileşeni sistemlerimizi envantere aldık. ASELSAN'a ait 14 tesisin açılışını gerçekleştirdik. Ayrıca, Oğulbey Teknoloji Üssü'nün temelini attık. İşte bugün de İstanbul Tersane Komutanlığımızdayız. İki gün sonra 30 Ağustos Zaferi'nin 103'üncü yıl dönümünü kutlayacağız. Yani Zafer Haftamızı hakkını vererek en güzel şekilde idrak ediyoruz. Muhalefet gibi nümayiş yapmıyor, kuru gürültüyle, içi boş sloganlarla bu önemli günleri geçiştirmiyoruz. Tam tersine her açıdan dolu dolu geçirmeye gayret ediyoruz." Gençlerin Zafer Haftası'nı tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu topraklar için kanlarını dökerek, canlarını feda ederek Anadolu'yu bizlere yurt yapan şehit ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Şurası bir gerçek ki ne yaparsak yapalım onların haklarını asla layıkıyla ödeyemeyiz. Her şeyden önce bu ülke bize aziz şehitlerimizin kutsal emanetidir. Ay yıldızlı bayrağımız onların fedakarlıkları sayesinde dalgalanıyor. Vatan toprakları üzerinde onların yüzü suyu hürmetine hayatımızı özgürce idame ettirebiliyoruz. Millet olarak tarih sahnesindeki varlığımızı yüzlerce yıldır yine onların sayesinde sürdürüyoruz. Rabb'im hepsinden razı olsun. Ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin." "Ülkemizin iftihar vesilesi olan savunma sanayimiz kelimenin tam anlamıyla her alanda destan yazıyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'ndaki "Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı. Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı." dizelerini hatırlattı. Gençlere seslenen Erdoğan, "Sizler hepiniz şehit oğlusunuz, şehit torunlarısınız. Burada şunu da tüm samimiyetimle söylemek durumundayım. Şu an karşımda şehit ve gazilerin emanetlerine sıkı sıkıya sarılan şuurlu bir gençlik görüyorum. Şu an büyük ve güçlü Türkiye'nin temellerini atan, geleceğine sahip çıkan, özverili bir gençlik görüyorum. Her yönüyle muhteşem, her açıdan muazzam, bilgisiyle, vizyonuyla, isteğiyle, tutkusuyla hayranlık uyandıran bir gençliği karşımda görüyorum. İnanın sizlere bakınca Çaka Bey'i, Umur Bey'i, Kaptanıderya Barbaros Hayrettin Paşa'yı hatırlıyorum. Sizlere bakınca Oruç Reis'i, Piri Reis'i, Turgut Reis'i hatırlıyorum. Sevgili gençler, sizlere baktıkça gemileri karadan yürüten Sultan Fatih'in o keskin dehasını, cihana yön veren Sultan Selim'in o büyük zekasını, Sina Çölü'nü 13 günde geçen Sultan Yavuz'un o kararlılığını görüyorum. Karşımdaki şu güzel topluluğa baktığımda emin olun Türkiye'nin parlak geleceğini görüyorum." ifadelerini kullandı. Erdoğan, gençlere heyecanları için teşekkür ederek, "Milletimize verdiğiniz güven için her birinizi tek tek tebrik ediyorum. Sizin gibi köklerini, misyonunu bilen, hedefe kilitlenmiş bir gençlikle yol yürüdüğüm için Rabb'ime sonsuz hamdediyorum. TEKNOFEST Mavi Vatan'da gönüllerimizi buluşturan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, T3 Vakfımıza, programda emeği geçen tüm kardeşlerime şükranlarımı iletiyorum." diye konuştu. Festival için çok güzel bir program hazırlandığını vurgulayan Erdoğan, gençlere vizyon kazandıracak pek çok etkinliğin organize edildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Su altı ve deniz aracı yarışmalarından interaktif gemi dizayn atölyelerine, forum ve konferanslardan eğitici ve eğlenceli sahne gösterilerine velhasıl 4 gün boyunca devam edecek TEKNOFEST Mavi Vatan programının ülkemiz, milletimiz bilhassa da siz gençlerimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Ürünleriyle, projeleriyle, eserleriyle TEKNOFEST teknoloji yarışmalarında maharetlerini sergileyecek tüm gençlerimizin gözlerinden öpüyor, hepsine ayrı ayrı başarılar diliyorum." diye konuştu. Engellere rağmen inancın ve azmin neleri başardığını görmek isteyenlerin bugün Türk savunma sanayine baktığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin iftihar vesilesi olan savunma sanayimiz kelimenin tam anlamıyla her alanda destan yazıyor. Dostlarımız başarılarımızdan övgüyle bahsederken, hasımlarımız endişe ve telaş içinde bizi yakalamaya çalışıyor. Varsın uğraşsınlar, onlar koşacak ama bizi yakalayamayacaklar." ifadelerini kullandı. "Çok kısa sürede dünyanın gıptayla takip ettiği bir seviyeye geldik" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 100 yıl önce İstiklal Harbi nasıl ezilenlere umut aşıladıysa, savunma sanayi hamlelerinin de bugün mazlumlara cesaret verdiğini vurguladı. "Filistin'den Suriye'ye, Yemen'den Somali'ye, Sudan'dan Libya'ya nerede sıkıntı çeken bir kardeşimiz varsa Türkiye'nin başarılarıyla gurur duyuyor." diyen Erdoğan şunları kaydetti: "Elbette bugünlere kolay gelmedik. Sevgili gençler ne mi yaptık? 'Olmaz.' diyenlere aldırmadık. 'Yapamazsınız.' diyenlere kulak asmadık. 'Hayal görüyorsunuz.' diyenlere prim vermedik. Hayalperest olmadık ama hayal kurmaktan da asla vazgeçmedik. İnsanımıza güvendik, mühendislerimize, şirketlerimize, siz gençlerimize sonuna kadar güvendik. Sonuçta çok kısa sürede dünyanın gıptayla takip ettiği bir seviyeye geldik." Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü İstanbul Boğazı'nda yapılan geçit törenini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "'Avara' komutuyla zafer yolculuğuna başlayan ve 24 Ağustos'ta dünyanın incisi İstanbul Boğazı'ndan geçen gemilerimiz hepimizin göğsünü kabarttı. Çok maksatlı amfibi gemimiz TCG Anadolu, barbaros sınıfı fırkateynimiz TCG Oruç Reis, ilk milli fırkateynimiz TCG İstanbul, ilk milli savaş gemimiz TCG Heybeliada, amfibi çıkarma gemimiz TCG Sancaktar, hayalet denizaltı gemimizin ikinci platformu TCG Hızır Reis, kılıç sınıfı hücumbotumuz TCG Kalkan, mayın avlama gemimiz TCG Alanya gibi her biri donanmamızın caydırıcı gücü olan son teknolojiye sahip platformlarımızı oraya götürdük." Atatürk'ün manevi mirası Savarona yatına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu gemilerimizle birlikte Gazi Mustafa Kemal'in emaneti TCG Savarona da geçit törenimizde ilk kez yerini aldı. Sevgili gençler, Savarona yıllarca kaderine terk edilmişti. Genç Cumhuriyet'imizin bir dönemine tanıklık eden bu yat, maalesef bir ara, edep ederek söylüyorum, kumarhane olarak da kullanılmıştır. Biz bunu aldık, aslına sadık kalarak baştan aşağı yeniledik ve mavi sularla tekrar buluşturduk. Gazi Mustafa Kemal'in 'Bir çocuğun oyuncağını beklemesi gibi bekledim.' dediği yatını burada yakından görebileceksiniz. Yarışmalarda dereceye giren evlatlarımız ile şehit yakınları ve gazilerimiz Savarona gemisini ziyaret edebilecekler. Donanmamızın amiral gemisi ve dünyanın ilk SİHA gemisi olan TCG Anadolu'nun kapıları da ziyaretçilere açık olacak. Şimdi bunun bir büyüğünü yapıyoruz inşallah. Bununla kalmayacağız, bize yakışan neyse onu da yapacağız. TCG Anadolu'da Bayraktar TB2, TB3 ve KIZILELMA gibi insansız hava araçlarımızın yanı sıra ZAHA, Vuran, Kobra gibi zırhlı araçlarımız da yer alacak. TEKNOFEST ziyaretçileri, Türk denizciliğinin nereden nereye geldiğini, bugün hangi yeteneklere sahip olduğunu böylece görme fırsatı bulacak." "En büyük eserimiz olarak Terörsüz Türkiye'yi sizin için hayata geçireceğiz" Erdoğan, "İlkini 2018'de gerçekleştirdiğimiz TEKNOFEST'in bu sene toplamda 12'ncisini düzenliyoruz. 8 yılda yaklaşık 11 milyona yakın ziyaretçi ağırladık. TEKNOFST'in her yıl gençlerimizin ilgisine daha fazla mazhar olmasını çok kıymetli görüyorum. TEKNOFEST gençliği bentleri yıkarak dolu dizgin geliyor." diye konuştu. Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz asrı Türkiye Yüzyılı yapana kadar durmayacak, çalışacağız. En büyük eserimiz olarak Terörsüz Türkiye'yi sizin için hayata geçireceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yeşil vatanımızı korumak milli güvenlik meselesidir” Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yeşil vatanımızı korumak milli güvenlik meselesidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Etimesgut Havaalanı'nda "Yeşil Vatan Kahramanları Görev Başında" programına katıldı.Burada yaptığı konuşmada Erdoğan, orman filosuna katılan yeni hava araçlarının görev yerlerine uğurlanacağını belirtti. Erdoğan, yeşil vatanın korunmasında, geliştirilmesinde, orman varlığının daha da zenginleştirilmesinde görev alanlara şükranlarını iletti. Ağaçlandırma faaliyetlerinde bulunan ve geçen cuma vefat eden "Orman Dede" olarak da bilinen Rahim Demirbaş'a rahmet dileyen Erdoğan, orman yangınlarıyla, sellerle, tabii afetlerle mücadele ederken şehit düşenleri minnetle yad etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlık olarak giderek daha sancılı bir tabloyla karşı karşıya kalındığını dile getirerek, küresel ısınma, iklim krizi ve kuraklık gibi sorunların doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı her geçen gün artırdığını vurguladı. Yer altı ve yer üstü kaynaklarının doğru politikayla etkin ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasının, ülkeler için en temel önceliklerden birini teşkil ettiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti: "Akdeniz kuşağında yer alan bir ülke olarak tüm bu sorunlarla elbette biz de yüz yüze geliyoruz. Özellikle son yıllardaki en büyük doğal zenginliklerimizden biri olan orman varlığımız büyük bir tehdit ve tehlike altındadır. Artan sıcaklıklar, düzensiz yağışlar ve uzun süreli kuraklıklar, ormanlarımızın geleceği için ciddi riskler barındırıyor. Şu noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Son 10 yılda yanan ormanlarımızın genişliği bir önceki 10 yılda alevlere teslim olan ormanlarımızın toplam alanının iki katına ulaştı. Dünyamız 1880'den bu yana en sıcak 9 yılı geride bıraktı. 2024 senesi son 145 yılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçti. 23 Temmuz 2024'te son 145 yılın en sıcak gününü geçirdik." "Ateş yakmak felakete davetiye çıkarmak demektir" Erdoğan, artık eskisinden çok daha büyük, çok daha yıkıcı orman yangınlarıyla mücadele edildiğine dikkati çekerek, bu yangınların yalnızca ağaçları değil, binlerce canlıyı, verimli toprakları ve hatta yerleşim yerlerini de yok ettiğini söyledi. Ekonomik kayıpların, ekolojik dengenin aldığı hasarla çok daha uzun vadeli etkilere, zararlara yol açtığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Meteorolojik veriler, içinde bulunduğumuz 2025'in bir önceki yıla göre daha sıcak geçeceğini gösteriyor. Artık yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde üç kritik noktanın altını çizmek istiyorum. Eğer hava sıcaklığı çok yüksekse, nem oranı çok düşükse ve hava rüzgarlı ise bırakın ormanı, ormanın yakınında, hatta açık alanda özellikle ateş yakmamanız hayati önemdedir. Böyle bir durumda ateş yakmak felakete davetiye çıkarmak demektir. Bunun da adı gaflet değilse açık söylüyorum, büyük bir ihanettir. 86 milyonun her birinin bu konuda azami dikkat göstermesini bekliyor, 'Rabb'im ülkemizi her türlü afetten korusun' diyorum." Erdoğan, yaratılanı Yaradan'dan ötürü seven, tabiata sadece bu nazarla bakan bir kadro olarak, çevre ve doğa koruma çalışmalarında tarihi adımlar attıklarını söyledi.Allah'ın emaneti olarak, dört elle sarıldıkları doğayı koruyup, çocuklara en güzel şekilde teslim etmek için var güçle çalıştıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Son 23 yılda Gök Vatan ve Mavi Vatan'daki başarılarımızı Yeşil Vatan'a yönelik yatırımlarımızla, projelerimizle, eserlerimizle taçlandırdık. 2002'de 20,8 milyon hektar olan orman varlığımızı bugün hamdolsun 23,4 milyon hektara ulaştırdık. Ülkemizin toplam yüzölçümünün tam yüzde 30'unu ormanlarla kapladık, süsledik, zenginleştirdik. 2002'den bugüne cennet vatanımızın dört bir yanına 7,5 milyardan fazla fidan diktik. Geleceğe Nefes temasıyla yürüttüğümüz ağaçlandırma kampanyalarıyla milyonlarca insanımızın fidan dikmesini sağladık. Yangında zarar gören yerlerin ağaçlandırılmasını bir sonraki yılın sonuna kadar mutlaka yapıyoruz." "Orman kahramanlarımıza yapılmış birer hakaret olarak görüyorum" Hemen her yangın felaketi sonrası dolaşıma sokulan fotoğrafların birçoğunun dezenformasyona yönelik bir propaganda olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Dahası bu fotoğrafların hemen hiçbirinin Orman Genel Müdürlüğümüzün görev sahasıyla ilgisi de yoktur. Önemli bir kısmı sahil kesimindeki muhalefet belediyelerine ait olan çarpık, istilacı, çirkin yapılaşma projeleridir. Ne yazık ki orman teşkilatımıza mal edilerek çok ucuz bir karalama kampanyası yürütülmektedir. Bu tür kampanyaları çoğu zaman canları pahasına yangına müdahale eden orman kahramanlarımıza yapılmış birer hakaret olarak görüyorum. Orman teşkilatımızın emeklerine, fedakarlıklarına ve çalışmalarına gölge düşüren bu tür sorumsuzluklardan herkesi uzak durmaya çağırıyorum." "Köyünde kalarak üretmek, toprağına sahip çıkmak isteyen her vatandaşımızın yanında olduk" Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağaçlandırma faaliyetlerini kırsal kalkınma hamleleriyle desteklediklerini, daha da geliştirdiklerini dile getirdi. Ceviz, badem, keçiboynuzu, lavanta ve defne gibi ürünlerle hem toprağı değerlendirdiklerini hem de köylerde yaşayan vatandaşlara yıllık 25 milyar lira tutarında ek gelir sunduklarını anlatan Erdoğan, odun dışı orman ürünlerinin üretimini artırdıklarını ifade etti. Tıbbi aromatik bitkilerden reçine ve mantara kadar yüzlerce kalemde üretim gerçekleştirildiğine dikkati çeken Erdoğan, bu sayede bir yandan orman köylülerine destek olurken diğer yandan bölgesel kalkınmaya da ivme kazandırdıklarını aktardı. Sıfır faizli kredi gibi önemli desteklerde bulunduklarını, birçok yeni imkan sunduklarını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Köyünde kalarak üretmek, toprağına sahip çıkmak isteyen her vatandaşımızın yanında olduk, olmaya da devam ediyoruz. Son 21 yılda orman köylerinde yaşayan 285 bin 27 aileye ve 232 kooperatife 35 milyar lira büyüklüğünde kredi ve hibe desteği sağladık. Bu yıl 12 bin ailemize 2,6 milyar lira tutarında katkı veriyoruz. Son tarım şurasında Yeşil Vatan'ın tüm yönleriyle muhafaza edilip zenginleştirilmesini hedefleyen 5 karar aldık. Tarım ve Orman Bakanlığımız bu kararları çok yakın bir zamanda eylem planına dönüştürecek ve inşallah her birini uygulamaya alacak. Ormancılık faaliyetlerimizin altyapı ve kapasitesini güçlendirecek bu kararların uygulama süreçlerini biz de şahsen takip edeceğiz." Son 23 yılda orman yangınlarıyla mücadelede çok önemli mesafeler kaydettiklerini hatırlatan Erdoğan, sahip olunan teknoloji, insan kaynağı, ekipmanlarla, hava ve kara gücüyle bu alanda büyük başarılara imza attıklarının altını çizdi. "2002'de 73 ton olan havadan su atma kapasitemizi bugün itibarıyla 27 uçak ve 105 helikopter ile toplam 438 tona yükselttik" bilgisini paylaşan Erdoğan, "Yangınla mücadelede insansız hava aracı kullanımında Avrupa'da birinci, dünyada ikinci ülke konumundayız. 14 İHA ve 184'ü akıllı 776 gözetleme kulesinin yanı sıra yapay zeka tabanlı sistemlerimizle yangınları erkenden tespit ediyor ve anında müdahale ediyoruz." diye konuştu. Erdoğan, bu yıl 1 Mayıs'tan itibaren ülke genelinde 1600 noktada kara araçlarını, 58 noktada ise hava araçlarını konuşlandırmaya başladıklarını söyledi.Arazözlerin, dozerlerin, ikmal araçlarının ve yer ekiplerinin en zorlu arazi şartlarında 7/24 göreve hazır vaziyette beklediğini ifade eden Erdoğan, "2002'de yalnızca 637 arazöz ve su ikmal aracımız vardı. Bugün hamdolsun bu araçlarımızın sayısını 1786'ya çıkardık. 831 iş makinemiz arazide hizmet vermeye devam ediyor." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde envanterlerinde kayıtlı ilk müdahale aracının olmadığını dile getirerek, "Bugün filomuzdaki 2 bin 742 ilk müdahale aracıyla, orman kahramanlarımız yangınlara çok kısa sürede müdahale edebiliyor. Yangın vakalarında hava araçlarımızın daha hızlı su alması için 2002'den bugüne tam 4 bin 796 yangın, gölet ve havuzu inşa ettik." bilgisini paylaştı. Bu süreçte nitelikli insan kaynaklarını da genişlettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "2025'te Orman teşkilatımıza 8 bin 500 yeni personel kazandırdık. Mühendislerimizle, muhafaza memurlarımızla, işçi ve memurlarımızla 25 bin kardeşimiz Yeşil Vatan'ın dört bir yanında cansiperane bir ruhla çalışmayı sürdürüyor. Aynı şekilde 130 bini aşkın orman yangını gönüllümüz en çetin şartlarda Yeşil Vatan'ı müdafaa ediyor. Ormanlarımızı koruyan, bu uğurda gerektiğinde canlarını hiçe sayan Yeşil Vatan'ın emektarlarına şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum." Erdoğan, orman varlığının muhafazası noktasında sadece hükümete görev düşmediğini vurgulayarak, yerel yönetimlerin de sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmesi gerektiğini hatırlattı. Son dönemde herkesin yüreğini yakan birçok felaketin yerel yönetimlerin sorumluluğundaki kırsal alanda başlayıp ormanlık alanlara sirayet ettiğini anımsatan Erdoğan, çoğu belediyede bu konuda olması gereken düzeyde bir bilincin, hazırlığın ve yatırımın mevcut olmadığını dile getirdi. "Yeşil Vatanımız için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe imkanlarının kısıtlılığı tezinin geçerli bir mazeretinin olmadığını aktararak, "Fuzuli harcama kalemlerinin büyüklüğüne baktığımızda çok net görebiliyoruz. Aynı durum depreme hazırlık ve diğer başlıklarda da söz konusudur. Reklama, konsere, eğlenceye veya geziye ayrılan tutarın deprem gibi, yangına müdahale gibi kritik kalemlerden katbekat fazla olmasının hiçbir açıklaması olamaz. Milletimizin çoluk çocuğunun boğazından keserek verdiği vergilerle oluşturulan kaynakların keyfi değil, etkin ve verimli harcanması şarttır." ifadesini kullandı. Muhalif ve muvafık fark etmeksizin tüm belediyelerin bu hassasiyetle hareket etmesinin gerekli olduğuna inandığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Milli güvenlik meselesi olarak gördüğümüz Yeşil Vatanımız için bundan sonra da kararlılıkla çalışmaya, orman varlığımızı en güçlü şekilde koruyup geliştirmeye devam edeceğiz. Ağaçlarımızı korumak, ormanlarımızı yaşatmak, gelecek kuşaklara nefes alan bir Türkiye bırakmak için aralıksız çalışmayı sürdüreceğiz. Rabb'im, hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. Bu düşüncelerle filomuza kattığımız 27 yeni hava aracımızın ülkemiz için ve milletimiz için tekrar hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Yeşil Vatan'ın her bir karışında gece gündüz demeden fedakârca görev yapan kahramanlarımıza, tüm ekiplerimize Rabb'imden başarılar niyaz ediyorum. Törenimize teşrif eden her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum." Notlar Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Tabiatın Nefesi: Ormanların Öyküsü" isimli tablo hediye etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatlarıyla ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İbrahim Hilmi Karslı'nın dualarıyla Yeşil Vatan kahramanları görev yerlerine uğurlandı. Erdoğan, "Bütün neferlerimizi, gönüllülerimizi şu anda yola revan olmak üzere yolcu ediyoruz. Yolunuz, bahtınız açık olsun." dedi. Programa, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ankara Valisi Vasip Şahin ile AK Parti Genel Başkan yardımcıları ve milletvekilleri de katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim için esas olan milletin rızası ve hayır duasıdır Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim için esas olan milletin rızası ve hayır duasıdır

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Her Mahallesiyle İstanbul Programı”nda önemli mesajlar verdi. Konuşmasında AK Parti’nin 2001 yılından bu yana milletle yürüttüğü gönül ve dava hareketini vurgulayan Erdoğan, partinin sadece seçim dönemlerinde değil, her zaman milletin yanında olduğunu söyledi. “AK Parti, sandığa kadar değil, son nefese kadar bir kadro” Erdoğan, AK Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede mücadeleden, ter dökmekten ve bedel ödemekten asla vazgeçmediğini belirtti. “Biz sandığa kadar değil son nefese kadar yol ve kader arkadaşlığı yapan bir kadroyuz” diyen Cumhurbaşkanı, AK Parti’nin kimsesizlerin kimsesi olmak için yola çıkan bir hareket olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Biz bir gönül hareketiyiz, kalbi millet ve memleket sevdasıyla atan bir kadroyuz. Yol arkadaşlarımız, Allah’tan ve devletten başka kimsesi olmayanlardır” ifadelerini kullandı. Hırs, enaniyet ve kişisel çıkar kavgasına yer yok Erdoğan, AK Parti olarak siyaseti bir imaj çalışması olarak değil, hizmet ve eser üretme olarak gördüklerini söyledi. “Hırsı, enaniyeti, senlik-benlik kavgasını yanımıza yaklaştırmayacağız” diyen Erdoğan, partilerinin kardeşlik hukukunu yücelttiğini, bölücü ve ayrıştırıcı siyaset anlayışını reddettiklerini ifade etti. “AK Parti bölen değil birleştiren, kardeşliği yücelten bir partidir” vurgusunu yaptı. Nefret dili ve şiddete asla müsaade edilmeyecek Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi dilde nefretin, gerilimin ve şiddetin yerinin olmadığını söyledi. “Sokak ağzı ile konuşarak siyaset yapmayı, tehdit dilini reddediyoruz” diyen Erdoğan, bu tarz söylemlerin ancak “Batı’dan medet uman acizlerin” siyaset anlayışı olabileceğini belirtti. Siyasetin centilmence bir rekabet içinde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Milleti dinlemezseniz rantçı ya da bantçı olursunuz” dedi. İstanbul’daki yolsuzluk soruşturmasına sert tepki Erdoğan’ın gündeminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik devam eden yolsuzluk soruşturması da vardı. İstanbul’un kaynaklarının nasıl sistematik bir şekilde yağmalandığını ortaya koyan Erdoğan, “İstanbul’dan Türkiye’ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor” dedi. Yolsuzlukların eski suç ortaklarının itiraflarıyla gün yüzüne çıktığını söyleyen Erdoğan, mafya düzeni kurulduğunu ve rüşvetle kamu kaynaklarının çalındığını dile getirdi. CHP Lideri Özgür Özel’e sert eleştiri Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’i sert sözlerle eleştirdi. “Sayın Özel’in ana muhalefet lideri gibi davranmak yerine suç örgütünün posta güvercini gibi hareket etmesi üzüntü verici olduğu kadar düşündürücüdür” diyen Erdoğan, CHP’nin bir avuç menfaat perestinin çıkarları uğruna bu duruma sürüklendiğini belirtti. Yolsuzluk iddialarının bağırmakla geçiştirilemeyeceğini, yargı önünde hesap vermekten kaçmanın mümkün olmadığını vurguladı. Milletin yanında, İstanbul’un yanında olacağız Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda milletin yanında olmaya devam edeceklerini ve İstanbul’u sahipsiz bırakmayacaklarını söyledi. “Ne muhalefetin körüklediği nefretin, öfkenin diline teslim olacağız ne de İstanbul’umuzu çaresiz bırakacağız” diyen Erdoğan, AK Parti’nin hizmet ve eser üretme azmiyle yoluna devam edeceğini dile getirdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.