#Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz

İLKHABER-Gazetesi - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: En ağır insan hakları ihlalleri Gazze ve Filistin’de yaşanıyor Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: En ağır insan hakları ihlalleri Gazze ve Filistin’de yaşanıyor

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Konferans Salonu’nda “Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi” düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajının okunmasıyla başlayan programda, küresel krizlerin derinleştirdiği insan hakları ihlalleri ele alındı. Erdoğan mesajında, Türkiye’nin Gazze ve Suriye’de sergilediği duruşun insan haklarına dair güçlü bir örnek teşkil ettiğini vurgularken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise Gazze’de yaşananların uluslararası hukuk ve insanlık açısından tarihe geçen ağır bir ihlal olduğunu belirtti. "Beyannamenin en ağır ihlal edildiği coğrafyanın başında Gazze ve Filistin toprakları yer almaktadır" Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77’nci yılında tüm dünyanın 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü tebrik ettiğini belirtti. Beyannamenin en ağır biçimde ihlal edildiği coğrafyaların başında Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarının yer aldığını belirten Yılmaz, "Gazze’de iki yılı aşkın süredir devam eden saldırılar sonucunda çoğu kadın ve çocuk on binlerce masum insan hayatını kaybetmiştir. Sayısız insanlık ve savaş suçu işlenmiştir. Şehirler enkaza dönmüş, topyekûn bir halk açlıkla salgınların pençesine terk edilmiştir. Sivillerin, okulların, hastanelerin, camilerin ve kiliselerin hedef alınması, yaşananların bir çatışma değil, soykırım niteliği taşıdığını açıkça göstermektedir. Bugün dünyanın gözü önünde yaşanan bu ağır tablonun en çarpıcı yanı, Birleşmiş Milletler mekanizmalarının etkisiz kaldığı, Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği istişari görüşler ile geçici tedbir kararlarının dahi uygulanmadığı bir düzene dönüşmesidir. Uluslararası Adalet Divanı, 1967’den bu yana süren işgalin ve yerleşim politikalarının hukuka aykırı olduğunu teyit etmiş; İsrail’in insani yardımlara ve BM kuruluşlarına yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediğini açıkça tescillemiştir. Buna rağmen Gazze’deki yıkımın sürmesi, uluslararası hukukun bağlayıcılığı konusunda küresel bir soru işareti oluşturmakta, adalete olan güveni yaralamakta, kurumları ve kuralları zayıflatmaktadır" dedi. Türkiye olarak Gazzelilerin her daim yanında olmaya, haklarını korumaya ve insani desteği her koşulda sürdürmeye devam edeceklerini yineleyen Yılmaz, temennilerinin bölgedeki düzen, istikrar ve barışın yeniden sağlanması ve iki devletli çözüm zemininde 1967 sınırlarında bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması olduğunu sözlerine ekledi. Dünya barışını korumaktan sorumlu organı olan BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) güncel ve acil meselelere yanıt veremez durumda olduğunu dile getiren Yılmaz, "Uluslararası toplumun beklentilerini karşılayacak daha kapsayıcı bir Güvenlik Konseyi yapısının ortaya konması ihtiyacını her platformda güçlü bir şekilde dile getirmeye devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi. "Ülkemiz gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş sürecini insan onurunu merkeze alan bir yaklaşımla yürütmektedir" Yılmaz, karanlık bir dönemin ardından Suriye’de başlayan yeni dönemin insanlığın geleceğine dair umutları tazelediğinin altını çizerek, "Türkiye’nin bugün dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ve örnek uygulamalarla bugün gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşü sağlayan bir ülke olması, insan hakları açısından öne çıkan en çarpıcı örneklerden biridir. Ülkemiz gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş sürecini insan onurunu merkeze alan bir yaklaşımla sürdürmektedir. Uyguladığımız kararlı politikaların neticesinde 2016’dan bu yana yaklaşık 1 milyon 320 bin gönüllü ülkesine geri döndü. 8 Aralık’ta Suriye’de yeni dönemin başlamasıyla birlikte geri dönüş yapan Suriyelilerin sayısı ise yaklaşık 580 bindir. Diğer yandan, Ukrayna’da devam eden savaş da sivillerin korunması, insani yardımın ulaştırılması ve uluslararası hukukun uygulanması açısından ciddi sınamalar doğurmaktadır. Savaşın ilk günlerinden bu yana Türkiye, tahıl koridoru girişiminden müzakerelere zemin hazırlayan diplomatik adımlara kadar pek çok alanda aktif rol üstlenmiş; insani yardımları ulaştırmak ve sivil kayıpların önüne geçmek için yoğun çaba sergilemiştir. Cumhurbaşkanımızın bu süreçlerde vurguladığı ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ yaklaşımı, krizlerin ortaya çıkardığı ağır tabloya verilen güçlü bir yanıt niteliğindedir" ifadelerini kullandı. "Gazze’de bugün yaşananlar Batılı insan hakları söyleminin içinde bulunduğu krizi gözler önüne seriyor" Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Fahrettin Altun ise, krizlerin istisna değil yeni normal olduğu bir küresel düzenin içinde olunduğunu ifade ederek, "Bu yeni normal, ne yazık ki küresel düzlemde her şeyden önce bir adalet krizini ve bunu besleyen bir hakikat krizini beraberinde getiriyor. Böylesi bir ortamda insan hakları için mücadele etmek, her şeyden önce şerefli bir uğraştır. Bu adalet krizini ortadan kaldırmanın başlıca koşullarından biri. Ne var ki bu konuda insanlık, uluslararası sistem, iyi bir imtihan vermiyor. Srebrenista’dan Suriye’ye, Sudan’dan Gazze’ye pek çok örnek var gözlerimizin önünde. Gazze’de bugün yaşananlar birçok şeyle birlikte Batılı insan hakları söyleminin içinde bulunduğu krizi de gözler önüne seriyor. Batılı insan hakları söylemi ve kurumları ne yazık ki Gazze’de yaşananlara mani olmadığı gibi, İsrail’in işlediği soykırımın adını dahi koymakta başarılı olamıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Pandemi sonrası dünya ekonomisinden 2 kat fazla büyüdük Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Pandemi sonrası dünya ekonomisinden 2 kat fazla büyüdük

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları ile Deniz Ticaret Odaları Müşterek Konsey Toplantısı yapıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve TOBB konsey üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda reel sektör ve iş dünyasına ilişkin sorunlar ele alındı. Programda açılış konuşması gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, makroekonomik politikaların şekillendirilmesinde ve sektörel çalışmalarda ortak akılla hareket etmeye büyük önem verdiklerini kaydetti. OVP'yi şekillendirirken ve sektörel politikaları belirlerken reel sektörün fikirlerine kulak verdiklerini belirten Yılmaz, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat politikalarında, reel sektörün öncü bir rol oynadığına dikkati çekti. Yılmaz, dünya ekonomisinde pandemi sonrası yeni şartların geliştiğini ifade ederek, "Ülkeler korumacı politikalarla ön plana çıkıyorlar. ABD başta olmak üzere birçok ülkenin artık korumacı bir yaklaşım sergilediği bir dönemdeyiz. Diğer taraftan, dijital alanda yapay zeka başta olmak üzere büyük bir teknolojik dönüşümün yaşandığı bir dönemdeyiz. Dünyanın bu yeni şartlarını okumadan, görmeden, analiz etmeden atacağımız hiçbir adım anlamlı olmayacaktır, gerçekçi olmayacaktır. Yeni normali görmemiz lazım. Dünyadaki küresel ekonomideki bu yeni normali çok iyi görüp analiz etmemiz lazım" açıklamasında bulundu. "Pandemi sonrası dünya ekonomisinden 2 kat fazla büyüdük" Türkiye ekonomisinin büyümesine ilişkin konuşan Yılmaz, dünyanın 2003-2024 döneminde yaklaşık yüzde 3,5 oranında büyüdüğünü, buna karşılık Türkiye ekonomisinin ise yıllık ortalama 5,4 büyüme kaydettiğini ifade etti. Yılmaz, "Pandemi öncesini 100 kabul ederseniz, dünya ekonomisi son 4-5 yılda 115'e yükselmiş. Yani pandemi öncesi 100 ise dünya ekonomisi bugün 115 olmuş durumda. Türkiye ekonomisi ne olmuş aynı dönemde? 100 iken 130 olmuş. Dünyadaki performansın aşağı yukarı iki katını gerçekleştirmişiz. Bu sorunlarımız olmadığı anlamına elbette gelmiyor. Tabii ki dünyanın her yerinde sorun var. Dünyanın her ülkesinde sorun var. Bizde de sorunlar var. Elbette bu sorunların üzerine gideceğiz. Ama ülkemizin kamusuyla özel sektörüyle gösterdiği performansı da görmemiz lazım. Dünyanın iki katı kadar son 5 yılda büyüme kaydettiysek, ekonomimizi dirençli bir şekilde tutabildiysek, bunun da önemini hepimizin görmesi lazım" ifadelerinde bulundu. "İMF'nin tahminlerinin gerçekleşmesi halinde bu yıl sonu 16'ıncı büyük ekonomi haline geliyoruz" Türkiye ekonomisinin dünyadaki sıralamasına ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Eski liberal, küresel düzenin olmadığı, pandeminin, diğer jeopolitik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gösterdiğimiz ekonomik performans hiç de küçümsenecek bir performans değil. Bu performansla birlikte 2002 yılında dünyada büyüklük olarak, 21'inci sırada olan ekonomik büyüklüğümüz 2025'te, 2024'te 17'inci sıradayız ekonomik büyüklük olarak nominal dolar bazında. İMF'nin tahminlerinin gerçekleşmesi halinde bu yılın sonu itibariyle 16'ıncı büyük ekonomi haline geliyoruz. Türkiye dünyada satın alma gücü paritesinde ise geçen yıl 12'inci sıradaydı. Yine İMF tahminleri gerçekleşirse küresel ekonomiye ilişkin 11'inci büyük ekonomi konumunda olacağız. Toplam ekonomik büyüklüğümüz 2002 yılında 238 milyar dolarken, bu yıl son açıklanan TÜİK'in 3'üncü çeyrek rakamlarından da gördük ki ekonomimiz nominal dolar bazında 1,5 trilyon doları ilk defa geçti" dedi. Bu kapsamda Türkiye'de kişi başına düşen milli gelire ilişkin de konuşan Yılmaz, "Bu önemli bir performans ve kişi başına gelirimizin de bu yıl 17 bin doları aşmasını bekliyoruz. 2002 yılında bu rakam 3 bin 600 dolar civarındaydı. Bu yıl inşallah 17 bin doların üzerinde bir rakamla kapatacağız. Dünya Bankası'nın bir sınıflandırması var" dedi. Yılmaz, doğrudan yatırımların önemine de dikkati çekerek, "Son rakamlara baktığımız zaman 2025 yılının ilk 9 ayında uluslararası doğrudan yatırım girişleri bir önceki dönemin aynı zaman dilimindeki rakama göre yüzde 45,5 artmış durumda ve 11,4 milyar dolara ulaşmış durumda. Yıllıklandırılmış tutarda burada 15,3 milyar dolar. Bu da çok sevindirici. Türkiye dünyada uluslararası sermayenin daraldığı olduğu bir dönemde sermaye cezbedebilen doğrudan yatırım cezbedebilen ülkelerden biri. Bu noktada Ankara'nın da önümüzdeki dönem Google ile Turkcell işbirliği ile gerçekleştirilecek ve toplamda 3 milyar doları bulan yatırıma ev sahipliği yapması da yine sevindirici bir gelişme. Onun da altını tekrar çizmek istiyorum" ifadelerine kullandı. "Milletimizin yastık altı rezervini sisteme dahil edip gösterebilsek Türkiye'nin risklilik göstergeleri çok daha aşağıya inecek" Bir taraftan büyümenin devam etiğine, diğer taraftan ise finansal göstergelerinde iyileştiğine dikkati çeken Yılmaz, "Bankacılık sektörümüzün sermaye yeterlilik oranları oldukça iyi bir noktada. Kanuni hadlerin çok üstünde. Merkez Bankamızın rezervi 28 Kasım itibariyle 183,2 milyar dolar. Ben hep söylüyorum bir de bizim milletin rezervi var. Onu finansal olarak gösteremiyoruz ama altın ve yastık altı döviz başta olmak üzere bir de milletimizin bir rezervi var sisteme tam girmeyen. Onu keşke sisteme dahil edip gösterebilsek Türkiye'nin risklilik göstergeleri çok daha aşağıya inecek aslında. Merkez Bankamızın rezervi milletimizin rezervi çok daha yüksek tabii. Özellikle bu altın ithalatından bunu görüyoruz. Dış ticaret dengemizde çok ciddi anlamda bir altın ithalatı var. O da ülkemizin sonuçta milletimizin bir rezervi varlığı olarak bize güç veriyor" şeklinde konuştu. "Enflasyon beklentisinde reel sektör ve hane halklarında bir düşüş olsa da hala tam istediğimiz noktada değiliz" Yılmaz, ekonomi yönetiminde en önemli unsurlardan birinin dezenflasyon süreci olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti: "Enflasyonu düşürmek programımızın omurgası, ana temel unsuru. Burada da ciddi anlamda bir mesafe aldığımızı söyleyebilirim. 2024 yılı Mayıs ayında zirveye ulaşmıştı, yüzde 75,5 ile. O tarihten bugüne 44 puanı aşan bir düşüş gerçekleşti. Enflasyon düştü derken fiyatlardaki düşüşü değil, orandaki düşüşü elbette kastediyoruz. Oranda 44 puandan fazla bir düşüş söz konusu. Son açıklanan rakamla enflasyon oranımız yüzde 31,07 seviyesine kadar indi. Yalnız burada bir noktanın altını çizmem lazım. Piyasadaki aktörlerin beklentileri oldukça iyileşti ve bizim hedeflerimize oldukça yakın. Ancak reel sektör ve hane halklarında bir düşüş olsa da geçmişe göre hala tam istediğimiz noktada olduğumuzu söyleyemem. Şimdi bakın enflasyon yüzde 31'e düşmüş gerçekleşen enflasyon. Ama reel sektörümüze soruyoruz bir yıl sonra enflasyon ne olacak diye yüzde 35 gibi bir şey çıkıyor. Şimdi bunu biz tabii aşağıya çekmek durumundayız. Niye önemli bu? Çünkü bu bir sarmal değerli arkadaşlar. Beklentileri iyileştireceksiniz ki piyasadaki fiyatlamalar ona göre oluşsun, enflasyonda daha fazla gerilesin." Enflasyondaki beklentilerin yüksek olmasının bir nedeninin ise sosyal medyadaki algılar olduğunu söyleyen Yılmaz, "Tüm dünyada maalesef böyle bir eğilim var. Sosyal medyada hiçbir temeli dayanağı olmayan, hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan birçok iddianın algı oluşturabildiğini görüyoruz. Bunlardan bir tanesi işte istatistik hazırladığını iddia eden ENAG diye bir yapı var mesela. Hakikaten bu konu üzerinde durmamız gereken bir şey. Ona benzer başka şeyler de var. Metodolojisi sağlam değil. Uluslararası hiçbir geçerliliği yok. Hangi datalara baktığı belli değil, şeffaflığı yok. 3-5 kişilik bir grup bir takım internet ortamında bir şeyler toplayıp topluma bir algı pompalıyor. Ve maalesef ideolojik sebeplerle demek zorundayım. Çünkü bilimsel olarak bunu izah etmek mümkün değil. Bir takım kesimlerde ideolojik nedenlerle bu rakamlar sanki gerçeği yansıtıyormuş gibi toplumda bir algı oluşturuyorlar. Buna karşı da bilim insanları başta olmak üzere hepimizin çok daha uyanık olması lazım. Ekonomimiz üzerinde, milletimizin geleceği üzerinde algılar kullanılarak bir takım operasyonlar yapılmasına da müsaade etmememiz lazım" diye konuştu. Yılmaz, sosyal adalet açısından da çok önemli enflasyonu düşürmenin çok önemli olduğunun altını çizerek, enflasyonun düştüğü bir ortamda sosyal dengelerin de iyileştiğini vurguladı. Tarımda bütçeden sene 940 milyara yakın kaynak ayrıldığının bilgisini veren Yılmaz, "Bunun bir kısmı doğrudan destek, bir kısmı kredi subvansiyonu, bir kısmı sulama yatırımı, bir kısmı vergisel olarak vazgeçtiğimiz rakamlar. Ama topladığımızda 940 milyara yakın bir kaynağı tarım sektörümüze ayırmış durumdayız. Sulamaları yatırımlarda önceliklendirmiş durumdayız. Önümüzdeki dönem su meselesi konusunda daha özel çalışmalar, hazırlıklar da yapıyoruz. Tarımsal destekleme sistemimizi tamamen su ile ilgili konularla yeniden şekillendirmiş durumdayız. Gelecek yıldan itibaren bunun etkilerini hep birlikte göreceğiz. Dolayısıyla gıda konusunu yine önemli görüyoruz" açıklamasında bulundu. Program, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.

Cevdet Yılmaz’dan genç çiftlere faizsiz kredi müjdesi Haber

Cevdet Yılmaz’dan genç çiftlere faizsiz kredi müjdesi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Aile ve Gençlik Fonu ile faizsiz kredi ve esnek geri ödeme modeliyle gençlere güvenli bir başlangıç imkanı sunuyoruz. Fon geliri madenler fon kapsamında 2025 yılı Eylül sonu itibarıyla 42 bin 331 yeni evlenecek çifte faizsiz 150 bin TL kredi ile evlilik öncesi ve sonrası danışmanlık verilmiştir. Sağlanan bu kredi desteği Ocak 2026 itibarıyla eşlerden her ikisinin 18-25 yaş aralığında olduğu durumda 250 bin TL, en az birinin 26-29 yaş aralığında olduğu durumda 200 bin TL düzeyine yükseltilecektir" dedi. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Sosyal Panorama 2025 Türkiye'de Değişen Nüfus ve Ailenin Geleceği Sempozyumu düzenlendi. İstanbul'da düzenlenen programa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, üyeler ve akademisyenler katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, teknoloji ve dijitalleşmenin oluşturduğu fırsatlar kadar, çocuklar ve gençler özelinde aile ve toplumu derinden etkileyen riskleri de barındırdığını belirterek, "Nüfus ve aile dinamiklerini tartışırken dijitalleşme gerçeğini de değerlendirmek zorundayız. Sosyal ağlar, arkadaşlık ve sosyalleşme alanına dönüşürken; çocuklar artık yalnızca fiziksel değil, dijital dünyada da siber zorbalık ve mahremiyet tehditleriyle karşı karşıyadır. Maalesef sosyal diyoruz ama aslında asosyal medya. İnsanları yalnızlaştıran, gerçek sosyal ilişkilerden koparan bir medyadan bahsediyoruz. Dozajında akıllıca, bilinçli kullanım elbette bu söylediklerimin dışında ama maalesef sosyal medya bugün çok ciddi problemlerin de kaynağı haline gelmiş durumda. Bir taraftan da ahlaki ve hukuki bir problem var. Normal fiziki ortamlarda insanlar ahlaki olarak, hukuki olarak yapamayacakları şeyleri sosyal ortamda sanki ahlaki, hukuki bir sınır yokmuş gibi gerçekleştirebiliyorlar. Ayrıca gündemimizde sosyal medya kullanımına ilişkin bir yaş sınırı getirilmesi konusu da bulunuyor. Bazı ülkelerin bu alanda düzenlemeler yaptığını biliyorsunuz. Biz de aileyle bağlantılı bir model çerçevesinde benzer düzenlemeleri tartışıyoruz" diye konuştu. Yeni evlenecek çiftlere müjde Nüfus Politikaları Kurulunda yaptıkları değerlendirmeler ışığında somut adımlar atmaya başladıklarını söyleyen Yılmaz, "25 Aralık 2024'te Cumhurbaşkanımız Nüfus Politikaları Kurulu'nu oluşturdu. Bu toplatılar neticesinde 'Mevzuat', 'Çalışma Hayatı', 'Sağlık', 'Eğitim ve Ekonomik Teşvikler' ve 'İletişim' olmak üzere 5 ana çalışma grubu belirledik. Yıl sonunda eylem planımızı güncellemeyi hedefliyoruz. Nüfus Politikaları Kurulunda yaptığımız değerlendirmeler ışığında somut adımlar atmaya başladık. Doğum sonrasında yapılan tek seferlik ödeme miktarını 5 bin TL'ye yükselttik. İkinci çocuk için beş yaşını tamamlayana kadar aylık bin 500 TL, üçüncü ve sonraki çocuklar için beş yaşını dolduruncaya kadar aylık 5 bin TL düzenli doğum yardımı ödemelerini başlattık. 2025 yılı itibarıyla tüm ülkeye yaygınlaştırdığımız Aile ve Gençlik Fonu ile faizsiz kredi ve esnek geri ödeme modeliyle gençlere güvenli bir başlangıç imkanı sunuyoruz. Fon geliri madenler fon kapsamında 2025 yılı Eylül sonu itibarıyla 42 bin 331 yeni evlenecek çifte faizsiz 150 bin TL kredi ile evlilik öncesi ve sonrası danışmanlık verilmiştir. Sağlanan bu kredi desteği Ocak 2026 itibarıyla eşlerden her ikisinin 18-25 yaş aralığında olduğu durumda 250 bin TL, en az birinin 26-29 yaş aralığında olduğu durumda 200 bin TL düzeyine yükseltilecektir. Az önce dediğim gibi çok çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Son dönemde Sosyal Konut Projemize de bunu entegre ettik. 500 bin Sosyal Konut ilan etti Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz. Çok önemli bir proje. Hem enflasyonu düşürme, hem afetlere hazırlık, hem de kiraların düşmesi, enflasyonla mücadele anlamında önemli bir proje. Bu projeye yine sosyal politikalarımızı entegre etmiş durumdayız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: İmla, Türkçemizin birliğini ve kültürel hafızasını korur Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: İmla, Türkçemizin birliğini ve kültürel hafızasını korur

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Üniversitesi, Uluslararası Balkan Üniversitesi ile Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından düzenlenen ‘Geçmişten Günümüze Türkçe'nin İmlası Uluslararası Sempozyumu'na katıldı. İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen programa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Lütfi Sunar, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Ekrem Erdem ve davetliler katıldı. Dilin anlamına, önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Dil, düşüncenin sınırlarını belirliyor aslında. Düşüncenin derinliğini, büyüklüğünü. Diliniz ne kadar gelişmişse, güçlüyse düşünce ufkunuzda o kadar gelişmiş oluyor. Diğer taraftan dil, aynı zamanda geçmişle bugünü irtibatlandırıyor. Geçmişi, medeniyet değerlerinizi dil taşıyor. Dildeki bozulma aynı zamanda geçmişle ilişkinizin bozulması anlamına geliyor. Tarihi birikiminizin bugüne güçlü bir şekilde yansıması anlamına geliyor. Dillerin bir ruhu var, içinde bir ruh var. Diller mekanik hadiseler değildir. Aynı zamanda içinde bir dünya görüşünü barındırıyor. Dünyaya bakış barındırıyor. Onu koruyamadığınız zaman başkalarının dünyaya baktığı gibi bakmak zorunda kalıyorsunuz. Buna da kültür emperyalizmi diyorlar. Dünyadaki güç çatışmaları sadece silahlarla olmuyor. Sadece ekonomik unsurlarla da olmuyor. Aynı zamanda kültürel mücadele sahası içinde gerçekleşiyor. Dünya hiyerarşini oluşturup tepeye oturmaya çalışanlar, aynı zamanda kültürlerini, medeniyetlerini bütün dünyaya empoze etmeye çalışıyorlar. Bunu da yapmalarının en etkili yollarından biri dillerini yaygınlaştırmak veya alternatif olabilecek onlara rakip olabilecek dilleri bozmak, zayıflatmak dolayısıyla burası da bir mücadele alanı gerçekten. Hiç hafife alınmaması gereken çok önemli çok kıymetli bir alan" dedi. "Yazılı örnekleri yüzyıllar öncesine dayanan Türkçe, dünyanın en kadim dillerinden biridir" Türkçe'nin en kadim dil olduğunu söyleyen Yılmaz, "İmladan hareketle Türkçemizin dününü, bugününü ve yarınını değerlendiren bu sempozyum dilimizin kültürel kimliğimizdeki yerini daha da pekiştirecek ve medeniyet vizyonumuza katkı sunacak. Yazılı örnekleri yüzyıllar öncesine dayanan Türkçe, dünyanın en kadim dillerinden biridir. Türkçe'nin 3 boyutlu olarak düşünülmesi lazım bence. Birincisi resmi dilimiz, bir defa devletimizin resmi dili. İkincisi ortak dilimiz bütün toplumun ortak dili, üçüncüsü de uluslararası bir dil. Çok çeşitli coğrafyalarda işte Balkanlardan Orta Asya'ya birçok coğrafyada konuşulan bir dil çeşitli farklılıklar içinde de olsa" şeklinde konuştu. "İmla, dil bayrağımız Türkçemizin birliğini ve kültürel hafızasını koruyan temel unsurdur" Türkçedeki sıradanlaşmanın kurumların çalışması ile hareketlilik kazanacağını söyleyen Yılmaz, "Dolayısıyla bütün bu işlevleriyle birlikte Türkçe son derece kıymetli. Tarihi derinliği ve coğrafi genişliği ile Türkçe bir yandan zengin bir söz varlığı da ifade kabiliyetine erişmiş, diğer yandan ise yazı dilinde doğal dönüşümler geçirmiştir. İmla, dil bayrağımız Türkçemizin anlaşılabilirliğini, birliğini ve kültürel hafızasını koruyan temel unsurdur" ifadelerini kullandı. "Dijital bir çağ bu imla kuralları bütün bu tartışmaların dijitalleşmeyle birlikte de yeniden ele alınmasında büyük fayda var" Dijital çağda dil kurallarının gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Dilde çeşitli dönemlerde yeni özellikler de kazanabiliyor. Yani bir tane şeye hani bir kalıba oturtmaya da gerek yok. Yeter ki bu gelişme tabiri caizse organik olsun dıştan dayatılmış, bozucu, zayıflatıcı değil kendi dinamikleriyle dilin daha fazla gelişmesine, yenileşmesine, sergilenmesine vesile olsun. Bu perspektifle de bakmak gerektiğine inanıyorum doğrusu. Bir de tabii içinde bulunduğumuz çağ, dijital bir çağ bu imla kuralları bütün bu tartışmaların dijitalleşmeyle birlikte de yeniden ele alınmasında büyük fayda var. Bu dijital ortamda sosyal medyada adeta yeni bir dil gelişiyor. Kendine göre emojilerle, kısaltmalarla işte bir takım yeni yaklaşımlar, ifade biçimleri gelişiyor. Bunların da çok iyi analiz edilmesi lazım. Sadece yabancı veya işte uluslararası bir takım yazılım sistemlerinin değil Türkçemizin de bu dijital ortamında uyumunu güçlendirici çalışmaların yapılmasında da büyük fayda var diye inanıyorum" şeklinde konuştu. "Belki yeni bir imla kılavuzu hazırlamak gerekiyor" Dil yapısıyla ilgili meydana gelen tartışmalarla ilgili konuşan Yılmaz, "Türkçe, medeniyet dili, geçmişimizi barındıran bir dil. Ama aynı zamanda geleceğimizdir. İyi bir şekilde sağlam bir şekilde geliştirdiğimiz de yeni teknolojilerle, yeni medyalarda oluşturduğumuzda gelecek açısından da son derece etkili bir rol oynayacaktır, diye inanıyorum. Belki yeni bir imla kılavuzu hazırlamak gerekiyor. Bütün bu tartışmaların sonucunda yeni bir imla kuralı yazmak gerekiyor. Belki bu imla kuralları kitapçığına hiç ihtiyaç yok noktasına da geldi. O da olabilir ya acaba bunlar mı problem oluşturuyor? Çok fazla kısıt koyarak yanlış yönlendirmelerle bir bozulmaya dolaşıyor olabilirler. Dolayısıyla farklı şeyler hakikaten farklı alternatifler tartışılmalı burada. Ama madem büyük kılavuzumuz var, kurumlarımız var, herhalde bu tartışmalarla dijital çağın gereklerini de dikkate alarak medeniyet değerlerimizi de dikkate alarak yeni bir kılavuz hazırlanmasında ben faydalı olacağımı düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Gazze'ye yönelik yapılan saldırılara değinen Yılmaz, "Dünyada maalesef adaletli bir ortam olduğunu ifade edemeyiz. Gazze'de yaşananlar bize bunu en güzel şekilde gösteriyor. Adalet kavramının içini boşaltıyor, aslında Gazze'de yaşananlar. Uluslararası hukukun, insani tüm değerlerin ayaklar altına alındığı bir görüntüyü hep birlikte izliyoruz. Bu görüntüler, teknolojik olarak ekonomik olarak en kalkınmış dediğimiz toplumların olduğu ortamda gerçekleşti. Demek ki mesele sadece teknik bir ilerleme, teknik bir gelişmeyle hal olmuyor. Dünyanın en iyi üniversitelerine sahip olabilirsiniz, en yüksek teknolojilerini üretebilirsiniz ama hiçbir insani değerini dikkate almadan katliamlar, zulümler istiyorsanız o sağladığınız ilerlemenin hiçbir anlamı da yoktur. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak şuna inanıyoruz: Hem bu alanlarda ilerleyeceğiz hem de adaleti, ahlakı, erdemi, merhameti hukuku yücelteceğiz" diye konuştu. "Dil, bir milletin hem hafızası, hem de onun kimliğidir" Programda konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, "Dil, bir milletin hem hafızası, hem de onun kimliğidir. İmla kuralları da sadece teknik bir mesele değildir. Kültürel, toplumsal ve tarihi önemi olan bireylerin arasındaki sağlıklı iletişimin temeli olup eserlerinin, metinlerinin de güvenilirliğini garanti belgesidir" dedi. Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Ekrem Erdem, "1965'te imlamızda uzatma işareti taşıyan her kelime yabancı kabul edilmiş, yeni bir karışıklığa zemin hazırlamıştır. Uzun ünlü Arapça ve Farsça'dan Türkçe'ye giren adalet, işaret, idare ve benzeri kelimelerin girdiği görülür" diye konuştu. Program, hediye takdiminin ardından sona erdi.

Cevdet Yılmaz, Türkiye-Kırgızistan ilişkilerini güçlendirmek için Bişkek’te Haber

Cevdet Yılmaz, Türkiye-Kırgızistan ilişkilerini güçlendirmek için Bişkek’te

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, resmi temaslarda bulunmak üzere Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e geldi. Yılmaz, Türkiye-Kırgızistan Karma Ekonomik Komisyonu’nun (KEK) 12. Dönem Toplantısı’na katıldı ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ile bir araya geldi. Cevdet Yılmaz görüşmeye ilşkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile dostlukları ve ortaya koydukları kapsamlı iş birliği vizyonu, tüm çalışmalarımıza güç vermektedir. Sayın Caparov ile görüşmemizde, ticaretten sanayiye, ulaştırmadan enerjiye, eğitimden sağlığa uzanan 'kapsamlı stratejik ortaklık' seviyesine yükselen ilişkilerimizi, geniş bir yelpazede daha da güçlendirecek adımları istişare etme imkanımız oldu. Görüşmemizde ayrıca, Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsal olarak güçlenmesi, Orta Asya'daki barış ve istikrar ortamı ile Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) haklı davasına Kırgızistan başta olmak üzere üye ülkeler tarafından verilen destek başlıca gündemlerimiz oldu" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ev sahipliği için Caparov'a teşekkür ederken, görüşmenin Türkiye–Kırgızistan kardeşliğini ve Türk dünyasındaki dayanışmayı daha da pekiştirmesini diledi. Yılmaz'dan Cengiz Aytmatov'un kabrine ziyaret Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bişkek ziyareti kapsamında Kırgız halkının özgürlük, bağımsızlık ve kimlik mücadelesinin sembolü Ürkün Anıtı ile edebiyat ve fikir dünyamızın ortak değeri, büyük yazar Cengiz Aytmatov'un kabrini ziyaret etti. Yılmaz, "Kırgız kardeşlerimize en derin muhabbetlerimi sunuyor, 2 gün boyunca sürecek programlarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum" açıklaması yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ‘Kamuda Etkin Yönetim ve Denetim' konulu koordinasyon toplantısı Haber

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ‘Kamuda Etkin Yönetim ve Denetim' konulu koordinasyon toplantısı

Kamu hizmetlerinde şeffaflık ve etkinliği artırmak için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde önemli bir koordinasyon toplantısı düzenlendi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın başkanlığında gerçekleşen toplantıya, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hakkı Susmaz, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Salih Tanrıkulu, bakan yardımcıları ve teftiş-denetim birimlerinin başkanları katıldı. Yılmaz, vatandaşların artan hızlı hizmet beklentileri doğrultusunda düzenli ve planlı denetimlerin önemine vurgu yaptı. Denetimin yalnızca caydırıcı bir mekanizma değil, aynı zamanda kurumlara ve işletmelere rehberlik eden, yönetim kalitesini artıran koruyucu bir faaliyet olduğuna da dikkat çeken Yılmaz, "Sağlıkta ‘koruyucu hekimlik' ne kadar önemliyse, kamu yönetiminde de rehberlik esaslı denetim o kadar değerlidir. Bu anlayışla, yapay zeka başta olmak üzere dijital teknolojilerden faydalanarak periyodik, koordineli ve kapsayıcı denetimleri yaygınlaştıracak; kamu hizmetlerinde verimliliği, hesap verebilirliği ve en önemlisi vatandaş memnuniyetini esas alan yönetim anlayışını daha da güçlendirmeye devam edeceğiz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan ‘Rehberlik, Teftiş ve Denetim Faaliyetlerinin Düzenli ve Etkin Bir Şekilde Yerine Getirilmesi' konulu Genelge kapsamında gerçekleştirilen toplantıda; kamu hizmetlerinin verimli, saydam ve hesap verebilir şekilde sunulmasına, denetim faaliyetlerinin planlı ve kapsamlı yürütülmesine yönelik çalışmaların değerlendirildi. Toplantıda, vatandaşların kamu hizmetlerine yönelik başvuru ve şikayetleri, denetim faaliyetlerinde stratejik öneme sahip alanlar, saha denetimleri kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar ile ortaya çıkan sonuçlara dair Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından kapsamlı bir sunum gerçekleştirildi. Vatandaşların kamu hizmetlerine ilişkin CİMER, Kamu Denetçiliği Kurumu gibi kurumlara ilettiği talep ve şikayetleri ile TÜİK verilerine yansıyan vatandaş memnuniyet düzeyi hakkında bilgiler paylaşıldı. Diğer yandan, teftiş ve denetim birimleri tarafından 2025 yılı içerisinde gerçekleştirilen denetim faaliyetlerine ilişkin sonuçlar değerlendirildi. Elde edilen veriler ve analizler doğrultusunda vatandaş memnuniyetinin artırılmasına yönelik tedbirler ele alındı. Genelge kapsamında, denetim faaliyetlerinin izleme ve koordinasyonuna yönelik DDK bünyesinde geliştirilen yazılım sistemi hakkında da bilgi verildi. Denetim faaliyetlerinde mevzuat, kurumsal yapı ve insan kaynağı gibi alanlarda ihtiyaç duyulan düzenlemeler ve uygulamalar hakkındaki öneriler değerlendirildi. Ayrıca, teftiş kurulları ile iç denetim birimleri arasındaki iş birliği ve koordinasyonun artırılması amacıyla atılabilecek adımlar görüşüldü. Kamu hizmetlerinde hedef vatandaş memnuniyeti Cumhurbaşkanlığı genelgesinin temel ilkeleri olan; etkin, verimli, hesap verebilir ve şeffaf bir kamu yönetimi anlayışının güçlendirilmesi, vatandaş memnuniyetini esas alan, çözüm odaklı kamu hizmet sunumu, vatandaş başvurularına hızlı ve etkili çözümler üretilmesi, kamu personelinin iş disiplini ve motivasyonunun artırılması hususlarına dikkat çekildi. Bununla birlikte rehberlik esaslı denetim anlayışının yaygınlaştırılması, kamu kaynaklarının etkin, tasarruflu kullanılması, denetim faaliyetlerinde teknolojik dönüşümün sağlanması, tüm alanlarda düzenli, kapsayıcı ve sistematik denetim süreçlerinin oluşturulması ve denetim faaliyetlerinin koordinasyonun güçlendirilmesi hususlarının hayata geçirilmesinin önem arz ettiği ifade edildi. Denetimde öncelikli alanlar belirlendi Vatandaşların günlük yaşamını etkileyen eğitimden sağlığa, ürün ve gıda güvenliğinden fahiş fiyat denetimine, iş sağlığı ve güvenliğinden yapı denetimine kadar pek çok alanda denetimlerin etkin, düzenli ve planlı şekilde yapılmasının önemli olduğu vurgulandı. Ayrıca kayıt dışı ekonomi, vergi denetimi, bina ve yangın güvenliği, finansal dolandırıcılık, yasadışı bahis, dijital sahtecilik ve siber suçlar, bilgi sistemleri ve veri güvenliği, iletişim ve adalet hizmetleri gibi konular üzerinde duruldu. Vatandaşa yönelik hizmetlerin sunumunda değişen ve gelişen şartlara göre denetimsiz alan bırakılmaması amacıyla tüm kamu hizmet alanlarını kapsayacak şekilde periyodik denetimlerin yapılmasının önemi belirtildi. Yapay zeka temelli hızlı ve kapsamlı denetim Denetim faaliyetlerinde yapay zeka temelli gelişen dijital teknolojilerin kullanılması; denetimlerin daha hızlı, gerçek zamanlı ve geniş kapsamlı yürütülmesine imkân tanıyarak, yönetim birimlerinin karar alma süreçlerine önemli katkıda bulunduğu ifade edildi. Denetimde teknolojiyi ve bilgi sistemlerini etkin bir şekilde kullanan, risk analizi esaslı, düzenli ve koordineli denetimlerde bulunan teftiş ve denetim birimlerinin tecrübeleri paylaşıldı. Yönetim ve denetimde etkinliğin artırılması hedefi Bakan yardımcıları ile teftiş ve denetim birimi başkanlarının görüşlerinin alındığı toplantıda, merkez ve taşra birimlerindeki denetim faaliyetleri mevzuat, teşkilat, personel ve denetim bilgi sistemleri gibi konular yönünden değerlendirildi. Vatandaşların talep ve ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması amacıyla kamu hizmetlerinin icra edilmesinin, denetim faaliyetlerinin vatandaşların hak ve menfaatini koruyacak şekilde gerçekleştirilmesinin gerekliliği ifade edildi. DDK'nın koordinasyon ve uyumlaştırma çalışmaları ile birlikte ortak denetim kültürünün oluşması, iyi uygulama örneklerinin paylaşılması ve kurumlar arası iş birliğinin sağlanmasıyla denetim faaliyetlerinin etkinliğinin artırılması hedefi konuldu. Yönetim ve denetim sistemimizin sürekli iyileştirilmesi ve geliştirilmesine ilişkin çalışmalara devam edilmesine ihtiyaç duyulduğu önemle vurgulandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Mahkemeler siyasetin alanına girmemeli, sadece hukuka uygunluğu denetlemeli Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Mahkemeler siyasetin alanına girmemeli, sadece hukuka uygunluğu denetlemeli

Yargıtay’daki İsmail Rüştü Cirit Konferans Salonu’nda düzenlenen 2025-2026 Adli Yıl Açılış Töreni’ne Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile yargı mensupları ve davetliler katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Gazze’de yaşanan insani krize dikkat çekerek, toplumların bilim, teknoloji ve maddi gelişimde ilerlemiş olsalar bile adalet, ahlak ve etikten kopuk bir ilerlemenin insani değer taşımadığını vurguladı. "Gücüm varsa her şeyi yapabilirim anlayışı hakim hale geliyor" Gazze'de yaşananların adaletin, ahlakın, hukukun, merhametin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattığını aktaran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Türkiye dahil olmak üzere birçok çevreye adalet dersi vermeye çalışan insanlık hukuku dersi vermeye çalışan bazı ülkelerin ve çevrelerin Gazze'de yaşananlar karşısındaki suskunluğu hepimiz için ibret vericidir. Bundan da gerekli dersleri hep birlikte almak durumundayız. Bugün dünyamızın geçtiği süreçte maalesef üzüntü duyarak görüyoruz ki gücüm varsa her şeyi yapabilirim anlayışı hakim hale geliyor. Tabiri caizse gücü, gücü yetene gibi bir atmosfer oluşturuluyor. Adalet açısından bundan daha tehlikeli bir atmosfer olamaz. Biz haklının güçlü olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak hem gücümüzü arttırmaya hem de haklı konumuzla hareket etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" sözünü örnek gösteren Yılmaz, adaletin mülkün temeli olarak kabul edildiğini dile getirerek, "Adalet devletin temeli olduğu gibi kalkınmanın ve sosyal refahın, temel hak ve özgürlüklerin de teminatıdır. Uzun yıllar kalkınma bakanlığı yapmış bir arkadaşınız olarak şunu ifade etmek isterim. Adaletin güçlü olduğu yerde toplumlar gelişir, gerçek anlamda gelişim ortaya koyarlar. Dolayısıyla kalkınma ile adalet arasında çok güçlü bir ilişki altını ben de bir kez daha çizmek isterim. Çünkü varlık düzeni adalet üzerine kuruludur; ölçü ve denge adaletle anlam kazanır. Divanü Lügati't Türk'te geçen ‘Zor kapıdan girerse, töre bacadan çıkar' sözü, toplumsal düzenin ancak adalete duyulan güvenle sürdürülebileceğini gösterir. Her bir vatandaşın hakkının korunması ve güçsüzün güçlüye ezdirilmemesi hayati önem taşır. Bir hükmün ya da kararın değeri, yalnızca dayandığı yazılı maddelerde değil, milletin vicdanında da kabul gördüğünde ortaya çıkar" diye konuştu. "Çift başlılık oluşturan askeri yargıyı, DGM ve Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdık" Adaletin etkinliği kadar zamanında tecelli etmesinin de millet için hayati bir değer taşıdığını hatırlatan Yılmaz, "2002'den itibaren attığımız adımlarla yargıyı vesayetçi yapılardan arındırdık, temel hak ve özgürlüklerin güvencelerini genişlettik, hukuk devletini kökleştiren reformlara imza attık. Yaptığımız anayasa değişiklikleri, temel kanunların yenilenmesi, alternatif çözüm yöntemlerinin hayata geçirilmesi, yargıda bilişim teknolojilerinin geliştirilmesi ve adalet teşkilatımızın fiziki ve teknik altyapısının güçlendirilmesi gibi yeniliklerle adalet sistemimizin etkinliğini artırdık. Hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdık ve hak arama yollarını çoğalttık. Başörtüsünden ana dilin kullanımına, din ve vicdan hürriyetinden ifade özgürlüğüne pek çok alanda temel hak ve özgürlüklerin alanını genişlettik. Çift başlılık oluşturan askeri yargıyı, Devlet Güvenlik Mahkemelerini (DGM) ve Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdık. Anayasa değişikliği ile vatandaşlarımıza Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilme hakkı tanıdık" dedi. "Kadın hakim ve savcı sayısı ise 2002 yılında sadece bin 847 iken bugün yüzde 433 artışla 9 bin 841 olmuştur" Hakim, savcı ve personel sayısını artırarak yargıda insan kaynağı kapasitesini güçlendirildiğini belirten Yılmaz, "Hakim ve savcı sayısı 2002 yılında 9 bin 349 iken; bugün yüzde 173 artışla 25 bin 551 olmuştur. Gururla ifade etmek isterim ki, toplam kadın hakim ve savcı sayısı ise 2002 yılında sadece bin 847 iken bugün yüzde 433 artışla 9 bin 841 olmuştur. Bir yandan adalet teşkilatının personel sayısını artırırken diğer yandan niteliği de artıracak adımları atıyoruz. Geçen yıl hayata geçirdiğimiz Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ile avukat, hakim, savcı ve noter olacak kişilerin mesleki niteliklerinin arttırılmasını hedefliyoruz" dedi. "Mahkemelerin görevi yerindelik denetimi yapmak değil hukuka uygunluk denetimi yapmaktır" Mahkemelerin görevinin hukuka uygunluk denetimi yapması olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Mahkemelerin görevi yerindelik denetimi yapmak değil hukuka uygunluk denetimi yapmaktır. Yerindelik alanına girdiğiniz anda siyasetin alanına, idarenin alanına girmiş olursunuz. Çünkü birçok konu tercihe bağlıdır. Bir parti bir şeyi savunabilir, diğer parti başka bir şey için de savunabilir. Bu tartışmaların tarafı olmamalıdır yargı. Yerindelik denetimi yapmamalıdır. Sadece ve sadece hukuka uygunluk denetimi yapmalıdır" ifadelerine yer verdi. Mahkeme sayılarında da önemli bir artış sağlandığını aktaran Yılmaz, 2002 yılından bugüne faal adli ve idari yargı ilk derece mahkemelerinin sayısını 3 bin 727'den, 8 bin 898'e yükseltildiğini kaydetti. "Bu olumlu tecrübemizi giderek bir ihraç ürününe dönüştürmeyi de hedefliyoruz" Teknolojiyi yargıya taşıdıklarını belirten Yılmaz, "UYAP, SEGBİS, e-tebligat ve elektronik duruşma gibi uygulamalarla dünyaya örnek olacak bir dijital dönüşüm gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde de bu sistemleri yapay zeka ile entegre etmeyi hedefliyoruz. Bir diğer yandan bu olumlu tecrübemizi kardeş dost ülkeler başta olmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan gibi diğer ülkelerle de paylaşmayı ve giderek bir ihraç ürününe dönüştürmeyi de hedefliyoruz. Çünkü gerçekten çok başarılı elektronik uygulamalarımız var. Bu sistemleri yapay zekâdaki gelişmeleri de dikkate alarak ileri seviyelere taşımayı ve başka ülkelere ihraç edecek şekilde değerlendirmeyi hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. "Adalet hizmetleri ile adli bilimlerde dijital dönüşümü hızlandıracağız" Talepler ve değişen şartlara göre adalet sistemini sürekli güncellendiğini ve yargının eksiklerinin giderildiğini aktaran Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında 10. Yargı Paketi ile ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına yönelik düzenlemeler yaptık. Bu kapsamda ceza adaletinin daha etkin hale getirilmesi, cezasızlık algısının ortadan kaldırılması, özel infaz usullerinin kapsamının genişletilmesi, suçun işlenmesinin önlenmesi ve caydırıcılığın sağlanması, trafik güvenliğinin artırılması ve noterliğe ilişkin düzenlemeleri hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde Yargı Reformu Strateji Belgemiz ile adalete kolay erişim ile onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını sistemimize kazandıracağız. Adalet hizmetleri ile adli bilimlerde dijital dönüşümü hızlandıracağız. Tebligat işlemlerinin daha sade bir usulle ve hataları azaltacak şekilde yürütülmesini sağlayacağız. Ceza infaz ve denetimli serbestlik sisteminin yönetim kapasitesini geliştirecek ve meslek edindirme programları ile iş yurtları üretim miktarını yükselteceğiz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans ilkesinden taviz vermeyecek ve bu alandaki çalışmaları kesintisiz sürdüreceğiz. Yaşlı ve engellilerin adalete erişimlerini kolaylaştıracağız."

Cevdet Yılmaz: “AK Parti’nin rotasını millet çiziyor, çizmeye devam ediyor” Haber

Cevdet Yılmaz: “AK Parti’nin rotasını millet çiziyor, çizmeye devam ediyor”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "AK Partinin rotasını millet çizmiştir. Çizmeye devam etmektedir" dedi.Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye Yüzyılı buluşmaları ve birtakım programlara katılmak üzere Konya'ya geldi. İlk olarak AK Parti Konya İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısına katılan Cevdet Yılmaz, "AK Parti yaşayan dinamizmi ve hareketliliğini araziye yansıtan bir siyasi parti olarak milletimizin beklentilerine en hızlı şekilde cevap veren, sorunları yerinde tespit edip çözüme kavuşturan bir anlayışla yoluna devam etmektedir. Gençlik kollarıyla, kadın kollarıyla, ana kademesiyle, belediye başkanlarıyla, milletvekilleriyle, mahalle teşkilatlarıyla yani partimizin 360 derece her kademesiyle sahadayız. Biz AK Parti olarak her zaman şuna inandık: Bizi bugünlere getiren milletimizdir. AK Parti'nin rotasını millet çizmiştir, çizmeye devam etmektedir. Dolayısıyla seçimden seçime sahada olan bir parti değiliz. Her zaman milletimizle birlikteyiz. Bir taraftan milletimize kendimizi anlatmak, yaptıklarımızı anlatmak için diğer taraftan milletimizin bizden taleplerini, beklentilerini sahada görmek için bu çalışmaları yoğun bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Selçuklu'nun başkentliğini yapmış, irfanın ve hikmetin merkezi olmuş bu şehir asırlardır gönül coğrafyamızın kalbinde yer almıştır. Bu kadim şehir üreten insanıyla, ufkunu geniş tutan gençliğiyle, köklü değerleri geleceğe taşıyan kanaat önderleriyle Türkiye Yüzyılı vizyonumuza güç veren bir lokomotif şehrimizdir. Konya'nın her ilçesi, her mahallesi, her sokağı tarihten sayfalar ve istikbale dönük müjdeler taşır. Bu güçlü miras bugün ekonomide ve ticarette elde edilen başarılarla daha da pekişmektedir. AK Parti Konya İl Başkanlığımız tüm mensuplarıyla sahadaki varlığını güçlendirerek milletimizle kurduğu bağları kökleştirmektedir" dedi. "Güçlü bir irade ve kararlılıkla ülkemizi hedeflerine doğru ilerletiyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde milletin emanet ettiği her günü Türkiye'yi büyütmek ve geleceğe taşımak için değerlendirdiklerini söyleyen Cevdet Yılmaz, "Sağlıktan eğitime, adaletten güvenliğe, tarımdan sanayiye, turizmden savunmaya kadar uzanan geniş bir yelpazede kapsamlı bir kalkınma hamlesini yürütüyoruz. Otoyollar, havalimanları, hastaneler ve konut projeleri bu kalkınma yolculuğumuzun simge eserleri olarak vatanımızın dört bir yanında yükseliyor. Türkiye, özellikle savunma, dış politika başta olmak üzere pek çok alanda son 100 yılın en parlak dönemini yaşıyor. Devletimizin tüm kurumları tam bir uyum içerisinde milletimize hizmet görevini en iyi şekilde yerine getirme çabası içinde. Güçlü bir irade ve kararlılıkla ülkemizi hedeflerine doğru ilerletiyoruz" diye konuştu. "Terörden kurtulmuş bir Türkiye aynı zamanda prangalarından, yüklerinden kurtulmuş bir Türkiye'dir" Yılmaz sözlerine şu şekilde devam etti: "Emperyal birtakım güçlerin Ortadoğu'da, bölgemizde neler yapmaya çalıştığını artık herkes çok daha açık bir şekilde görüyor. Gazze, Filistin başta olmak üzere yaşananları hep birlikte görüyoruz. Suriye'den Irak'a, Kafkaslardan Kuzey Afrika'ya, birçok bölgede istikrarsızlık oluşturmaya çalışanları, bizleri bölüp parçalamaya çalışanları hep birlikte görüyoruz. Bu tuzaklara düşmememiz ve bu yapılan tuzakları, oynanan oyunları boşa çıkarmamız için birlik ve beraberliğimizi çok daha yüksek bir düzeye çıkarmamız, iç cephemizi güçlendirmemiz gerekiyor. Terörden arındırılmış bir Türkiye vizyonu bu anlamda hayati bir önem taşıyor. Sadece Türkiye'nin, milletimizin huzuru için değil, tüm bölgemizin huzuru için çok çok kıymetli bir inisiyatif. Bu vizyon Türkiye Yüzyılı vizyonu, terörden alındırılmış bir Türkiye vizyonu, kardeşliğin ve huzurun yüzyılı vizyonu sadece Cumhur İttifakı'nın değil milletimizin ortak hedefidir. 86 milyon vatandaşımızın ortak özlemi, beklentisi ve hayalidir. Bugün bu büyük idealin adım adım gerçeğe dönüştüğüne hep birlikte şahit oluyoruz. Allah'ın izniyle yürüdüğümüz bu istikamet bizleri demokrasisiyle, ekonomisiyle çok daha güçlü bir Türkiye'ye taşıyacak. Terörden kurtulmuş bir Türkiye aynı zamanda prangalarından, yüklerinden kurtulmuş bir Türkiye'dir." Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, milletvekilleri, AK Parti Konya İl Başkanı Fatih Özgökçen, belediye başkanları, teşkilat mensupları ve basın mensupları katıldı.

İstanbul’da YKS ilk bine giren öğrenciler “Şampiyonlar Buluşması”nda bir araya geldi Haber

İstanbul’da YKS ilk bine giren öğrenciler “Şampiyonlar Buluşması”nda bir araya geldi

İstanbul Valiliği öncülüğünde İstanbul Çocukları Vakfı tarafından düzenlenen "2025 YKS İstanbul Şampiyonları Buluşması" programı, Bahçelievler’de gerçekleştirildi. Programa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, milletvekilleri, belediye başkanları, öğrenciler ve aileleri katıldı. İstanbul genelinde YKS’de ilk bine giren 697 öğrenciden 378’i ve aileleri programda yer aldı. Etkinlik saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı; ardından protokol konuşmaları yapıldı ve öğrencilere teşekkür belgeleri takdim edildi. Vali Gül, İstanbul Çocukları Vakfı olarak başarılı öğrencilere eğitim hayatları boyunca burs desteği verileceğini müjdeledi. Programdaki konuşmasına öğrencileri tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bilgi gereklidir ancak yeterli değildir. Bilgiyi beceriyle irfanla ve bilinçle buluşturmak durumundayız. Bunlarla buluşmayan bir bilgi insani bir fayda getirmiyor. Bunun en güzel örneğini de Gazze’de görüyoruz. Dünyanın bilgi anlamında en gelişmiş ülkelerinden bir kısmı maalesef İsrail yönetimine destek oluyorlar. Oradaki yönetim en ileri teknoloji ve teknikleri kullanarak insanlığın tarihte gördüğü en büyük katliamlardan soykırımlardan birini gerçekleştiriyor. Demek ki sadece bilgi yetmiyor. Bilgiyi ahlakla, hukukla, erdemle, adaletle, merhametle birleştirmediniz sürece tek başına anlam ifade etmiyor. Bilgileriyle kendilerini ispatlamış gençlerimiz köklü medeniyetimizden aldıkları insani değerlerle adaletli bir dünyanın mümkün olduğunu da herkese gösterecekler. Bugün maalesef güçlüysem her şeyi yapmaya hakkım var diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunun karşısında bizim haklı olanları güçlü kılmamız gerekiyor" diye konuştu. "Daha fazla bilgiyle, tavsiyeyle ve istişareyle tercihinizi yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır" Salondaki öğrencilere tercihler konusunda tavsiyeler veren Yılmaz, "Tercihi siz yapacaksınız, sorumluğunu da siz taşıyacaksınız. Daha fazla bilgiyle, tavsiyeyle ve istişareyle tercihinizi yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Tercih anında kendi aklınıza ve kendi kalbinize bakarak nihai kararı da siz vereceksiniz. İsabetli karar veremeyen epeyce insanımız da var. Geçen gördüm, 500 bin insan tekrar sınava girmiş. Demek ki çok isabetli bir tercih yapamamışlar, değiştirmek için tekrar sınava girmişler veya daha farklı bir bölüm tercih etmek için girenler de olabilir. İnce eleyip sık dokuyup, kalbinize de danışıp en güzel kararı vereceğinize inanıyorum" ifadelerini kullandı. "İstanbul’da ilk bine giren bütün öğrencilerimize İstanbul Çocukları Vakfı olarak eğitim hayatları boyunca burs vereceğiz" "Sayın Cumhurbaşkanımızın bize verdiği talimatlar neticesinde İstanbul’da ilk bine giren bütün öğrencilerimize İstanbul Çocukları Vakfı olarak eğitim hayatları boyunca burs vereceğiz" diyen İstanbul Valisi Davut Gül, "İstanbul Çocukları Vakfı’mızın 25 yıllık bir geçmişi var. Her dönemde çok kıymetli işler yaptı. Son 2-3 yıldır da 3 tane önceliğimiz oluştu, üstün yetenekli çocuklar, üstün zekalı çocuklar ve dezavantajlı çocuklar. Her biriyle ilgili farklı farklı çalışmalar yapıyoruz, özellikle sekizinci sınıfta tam puan alan öğrenciler. Vakfımızla kardeşlerimiz arasında bir köprü kuracağız. İstanbul’da 697 kardeşimiz ilk bine girdi. Bu 697 kardeşimiz 846 başarı elde etti. Bazı kardeşlerimiz birden fazla alanlarda dereceye girdi. Bunun 36 ilçede olması eğitimde fırsat eşitliğini gösteriyor. Hemen hemen her ilçemizde dereceye giren öğrencimiz var. 135 okulumuzda dereceye giren öğrencimiz var. Eğitimde başarı hemen hemen her ilçemizde ve her okul türünde var. Bundan sonra kardeşlerimizle bağımızı devam ettireceğiz. İster Türkiye’de isterse dünyanın herhangi bir yerinde okusunlar tek isteğimiz bu topraklardan kopmasınlar" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve protokol üyeleri program sonunda öğrencilerle birlikte toplu fotoğraf çekildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.