#Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı

İLKHABER-Gazetesi - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Fahrettin Altun: Türkiye, terörsüz bir gelecek için tam mutabakatın eşiğinde Haber

Fahrettin Altun: Türkiye, terörsüz bir gelecek için tam mutabakatın eşiğinde

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Ülkemiz, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda tam bir mutabakatın eşiğinde iken toplumsal birliğimizi hedef alan kimi fay hatlarının dezenformasyon operasyonlarıyla tetiklenmeye çalışıldığını elbette görüyoruz" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığınca düzenlenen "CİMER Mobil Uygulama" tanıtım programına katıldı. Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'nin (CİMER) "Dijital ağlardan kalbi bağlara" düstüruyla milletle devlet arasındaki en güçlü iletişim köprüsü olarak kritik bir görevi ifa ettiğini belirtti. Altun, İletişim Başkanlığı yürütücülüğünde tüm kurum ve kuruluşların dahil olduğu, dünyanın en büyük kamuoyu iletişim platformu olan CİMER’i güncel teknolojiler bağlamında sürekli yenilediklerini, kapsamını genişleterek milletin istifadesine sunduklarını ifade etti. Bugün CİMER'in kamu politikalarında milletin referans aldığı bir kaynak olduğuna dikkat çeken Altun, ‘‘Katılımcı demokrasimiz için başat bir unsurdur. Bilgi edinme için temel bir araçtır. Hak arama süreçlerinde etkin bir yöntem konumundadır. Yasadışı olay ve oluşumlara karşı kamu vicdanının aktığı bir mecraya dönüşmüş durumdadır CİMER. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak ihdas edildiğimiz günden bugüne en temel amaçlarımızdan biri millet-devlet ilişkisini daha da güçlendirmek" diye konuştu. CİMER: Milletle devlet arasındaki güçlü bağ CİMER’i binlerce yıllık devlet geleneğinin bir yansıması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletiyle yürüyüşünün bir nişanesi olarak gördüklerini vurgulayan Altun, ‘‘Nizamülmülk, 11. yüzyılda yazdığı Siyasetname adlı eserinde devlet adamları için şunu ifade eder; 'Hakk’ın rızasında (devlet adamının) halkıyla birlik olması, adaletinin yayılma ihsanı vardır.' Kaynağını devlet geleneğimizden alan yaklaşımıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaset hayatı, 'Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik' düsturundan yükselmiştir" ifadelerini kullandı. CİMER’in hikâyesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirdiği Beyaz Masa’ya dek uzandığını ifade eden Altun, "1994 yılında vücut bulan Beyaz Masa ile sorunlara hızlı şekilde çözüm üretilmesi amaçlanmış, İstanbullular şikâyetlerini ve önerilerini doğrudan halkla ilişkiler uzmanlarına iletme imkânı bulmuşlardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu 2003 yılında ise Türkiye yeni bir döneme girmiş, 'millete hizmet' anlayışı Türkiye sathına yayılmıştır. Hayati öneme sahip birçok reform paketi uygulamaya konmakla birlikte Türkiye’de demokratikleşme ve şeffaflaşma süreçleri ivme kazanmış, uluslararası ilişkilerde akılcı dış politika uygulamaları hayata geçirilmiş, ülkenin çevresiyle ekonomik entegrasyon kuşağı oluşturulması sağlanmış ve ekonomik kalkınma politikalarına hız verilmiştir. 2002 sonrasında vatandaşlara yönelik hizmet politikalarında hız, kalite ve kolaylık anlayışı egemen kılınmış, bu doğrultuda kamu hizmetlerinde çeşitliliğe gidilmiştir. Dijitalleşme kamu hizmetlerine entegre edilmiş, milleti merkezine alan çözüm odaklı yönetim anlayışı hâkim kılınmıştır. Bu süreçte birçok idari ve hukuki düzenleme hayata geçirilmiş ve bunun bir neticesi olarak Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ihdas edilmiştir. BİMER, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Başkanlığımız uhdesine geçmiş, CİMER çatısı altında organize edilmiştir" dedi. "Katılımcı demokrasi için önemli bir araç" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Kamu Yönetiminde Bir Dönüşümün Hikâyesi: CİMER' isimli yayınında yaptığı değerlendirmeyi hatırlatan Altun, "'CİMER’i sadece vatandaşlarımızın şikâyet ve taleplerini iletebileceği bir platform olmanın ötesinde onların devletin yürüttüğü her türlü politika hakkında görüşlerini iletebileceği ya da yeni bir politika önerisi sunabileceği katılımcı bir kamu yönetim enstrümanı olarak tasarladık.' CİMER böylesi katılımcı bir kamu yönetim enstrümanı olarak günden güne daha etkin bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. 'Yönetime Katıl' ve 'Türkiye Yüzyılı Hayalini Paylaş' gibi yeni başvuru türleri ile milletimizin birçok konuda görüş ve önerilerini alıyor, değerlendiriyor ve ilgili kurumlarımıza iletiyoruz" dedi. 2025 yılının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 'Aile Yılı' olarak ilan edildiğini ve CİMER'de 'Yönetime Katıl' bölümünde aynı isimle bir başvuru türü oluşturduklarını aktaran Altun, "İnanıyorum ki, ailenin güçlendirilmesi için milletimizin önerileriyle istiklal mücadelemizi daha ileri bir noktaya taşıyacağız. CİMER’in temel amacı kamu çıkarına hizmet etmek, toplumsal fayda sağlamaktır. Bu doğrultuda CİMER’in sağladığı toplumsal faydalardan biri de tüketicinin korunmasına yaptığı hizmettir. Vatandaşlarımızın CİMER’e yaptığı başvurular, piyasada yaşanan aksaklıkların ve suistimallerin tespitine katkı sunmakta ve bu da tüketicilerin haklarına hizmet etmektedir. Vatandaşlarımızın yaptığı başvurular sayesinde yaşanan hak ihlallerinin hızla tespit edilmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması mümkün hale gelebilmektedir" açıklamasında bulundu. CİMER'in kriz ve afet dönemlerinde de halkın çağrısına kulak veren önemli bir mekanizma olduğunu vurgulayan Altun, "Bunun en bariz örneğini 6 Şubat 2023 tarihinde asrın felaketinde gördük. Bölgedeki vatandaşlarımızın taleplerine yönelik daha hızlı çözümler üretmek için 'Deprem Acil' başvuru türünü sistemimize entegre ettik. Gelen başvurular üzerinden vatandaşlarımızla irtibata geçerek, başvuru sonuçlarının özenle takibinin yapılmasını ve sonuç alınmasını sağladık" dedi. "636 adet rapor hazırladık ve kurumlarımızla paylaştık" CİMER’i sadece vatandaşların tekil sorunlarının çözümüne katkı sunacak bir iletişim köprüsü olarak görmediklerini belirten Altun, şu ifadeleri kullandı: "Bizim gözümüzde CİMER, aynı zamanda milletimizin nabzını ölçtüğümüz, kitlesel talep, beklenti, şikayet, beğeni, değerlendirme ve yönlendirmeleri bünyesinde ihtiva eden bir meta veri setidir. Bir büyük bilgi hazinesidir. Nitekim bu doğrultuda biz CİMER üzerinden toplumsal örüntüleri, yoğunlaşma alanlarını, risk ve fırsatları analiz ediyor, raporluyor ve elde ettiğimiz çıktıları bakanlıklarımızla, başkanlıklarımızla, ilgili kurum ve kuruluşlarımızın yöneticileriyle paylaşıyoruz. Bu doğrultuda sadece geçen sene 636 adet rapor hazırladık ve kurumlarımızla paylaştık." "Bu yılın henüz ilk çeyreğinde başvuru sayısı 1 milyona yaklaştı" CİMER'in dünyanın en büyük kamusal iletişim platformu olduğunu açıklayan Altun, "81 ilimizde yaklaşık 90 bin mesai arkadaşımızla 7/24 milletimizin hizmetindeyiz. 2024 yılında 4 milyon 590 bin başvuru aldık. Bu yılın henüz ilk çeyreğinde başvuru sayısı 1 milyona yaklaştı. 2018'den bu yana ise toplam başvuru sayısı 35 milyonu aştı. Talepte karşılaştığımız bu yükselişe ek olarak başvurularda akıllı telefon kullanımı son 5 yılda yüzde 40'tan yüzde 70'e çıktı. Bu gelişme, internet kullanımında mobil iletişim teknolojilerinin alanının giderek genişlediğini bizlere gösteriyor. Bugün tanıtımını gerçekleştirdiğimiz CİMER Mobil uygulamasını da tam da bu tespitin bir sonucu olarak hayata geçirdik. CİMER Mobil, kullanıcı dostu ara yüzüyle başvuru ve takip süreçlerini daha hızlı ve kolay bir hale getiriyor. CİMER Mobil uygulaması ile vatandaşlarımız akıllı cep telefonlarından veya tabletlerinden taleplerini, şikayetlerini, görüş ve önerilerini hızlı ve kolay bir şekilde iletebilecekler. Başvurularının süreçlerini ve ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen cevapları da yine uygulama üzerinden takip edebilecekler. Bu şekilde vatandaşlarımızın devletimizin tüm kurum ve kuruluşlarına kolay bir şekilde ulaşmasını, katılımcı yönetimi artırmayı ve millet-devlet iletişimini daha da kuvvetlendirmeyi hedefliyoruz. Tabii ki kullandığımız teknolojinin verimliliğini, etkinliğini artırmak için çalışmaktan geri durmuyoruz. Nitekim, CİMER Mobil uygulamasının TÜBİTAK BİLGEM ile koordineli şekilde yapay zekâ entegrasyonunu gerçekleştirmek için olanca hızımızla çalışıyoruz ve yakında kamuoyuyla paylaşacağız" diye konuştu. CİMER'in merkezine aldığı vatandaş odaklı açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi yönetişim değerleriyle büyük bir ilgiye mazhar olduğunu söyleyen Altun, "CİMER, esasında katılımcı demokrasiye katkısıyla, işleyişiyle kelimenin tam anlamıyla bir kamusal alan inşa ediyor. Eğer kamusal alan, toplumun ortak yararı için öne sürülen düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği, geliştirildiği bir platform ise işte CİMER tam da bunu yapıyor. Bu kamusal alan; sosyal statü, dil, din, kültür gibi ayrımlar olmaksızın her vatandaş için özgür bir tartışma alanı oluşturuyor. İletişim Başkanlığı olarak herkesin adil söz hakkına sahip olduğu böylesi bir kamusal alanı önceliyor, CİMER başta olmak üzere birçok uygulamamızla milletimizin sesinin her yerden duyulmasına imkân tanımak için var gücümüzle çalışıyoruz. CİMER, Türkiye İletişim Modeli’nin yansımalarından biridir. Ve hamdolsun dünyada örnek alınmakta, ulusal ve uluslararası alanda takdirle karşılanmaktadır. Elbette bizler için en büyük ödül, CİMER’in dost meclislerinde konuşulan sorunlara bir çözüm önerisi olarak sunulmasıdır. Bizler için en büyük ödül, CİMER’in ülkemizin meselelerine dair fikirlerin paylaşılması için akla gelen ilk mecra olmasıdır. Hülasa, milletimizin takdirine mazhar olmasıdır" dedi. Kurumun çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül de aldığını belirten Altun, şu ifadeleri kullandı: "CİMER; Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi Forumu’nda 'World Summit on the Information Society Forum Prize Ödülü', Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği’nin (IPRA) 'Altın Küre Mükemmellik Ödülü', Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’nin 'Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülü', Türkiye Engelsiz Bilişim Platformu’nun Jüri Özel Ödülü başta olmak üzere birçok ödül kazanmıştır. Bu başarılarımızı taçlandırmak, sistemin etkin kullanımını temin etmek maksadıyla bir yandan da CİMER konulu yayınlarımıza devam ediyoruz. '50 Soruda CİMER' kitabı vatandaşlarımızın muhtemel sorularına cevap verirken, 'CİMER ile Çözüme Kavuşanlar' adlı yayın serimiz, halkımızın sorunlarına bulunan somut çözümleri gözler önüne sermektedir. "  "Türkiye sesini yükseltmeye devam edecek" "CİMER kapsamında hayata geçirdiğimiz tüm çalışmalar ve elde ettiğimiz başarılar, millet-devlet ilişkisinin bizim medeniyetimizdeki sarsılmaz yerine işaret ediyor" diyen Altun, "Bugün küresel alanda sergilediğimiz bağımsız ve onurlu duruşun kaynağı, Sayın Cumhurbaşkanımızın milletimizle el ele yürüyüşüdür. Son 23 yılda her alanda gerçekleştirdiğimiz atılımların bir neticesi olarak dünyanın kırılgan ortamında dimdik ayakta duruyoruz. Küresel sistemde bugüne kadar bildiğimiz denklemlerin bozulduğu, bölgemizde ve dünyada anbean yeni gelişmelere şahit olduğumuz böylesi bir dönemde ülkemiz, oyun kurucu ve istikrarlaştırıcı rolüyle öne çıkıyor. Türkiye, hedef ve politikalarını günlük olarak değil, tüm parametreler ve ihtimaller bağlamında stratejik bir şekilde belirliyor. Türkiye, dünyanın içinde olduğu bu kırılgan, bu belirsiz ortamda sadece ülkemiz ve bölgemiz için değil, dünya için de barış ve güvenlik inisiyatiflerine öncülük ediyor. Şunun altını özellikle çizmek isterim ki; bugün uluslararası alanda Türkiyesiz bir oyun kurulamaz. Nitekim bu doğrultuda bugün küresel güçlerin çıkarlarına aparat yaptıkları terör örgütlerinin varlıklarını ülkemizde ve bölgemizde sonlandırmak her zamankinden daha önemli bir hal almıştır. Ülkemiz, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda tam bir mutabakatın eşiğinde iken toplumsal birliğimizi hedef alan kimi fay hatlarının dezenformasyon operasyonlarıyla tetiklenmeye çalışıldığını elbette görüyoruz. Bu girişimlere ne biz, ne milletimiz geçit verir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz.' Bu çerçevede karanlık mahfillerin dolaşıma soktukları yalan içerikleri, ürettikleri kirli planları ifşa ediyor, milletimizin ve dünyanın dikkatine getiriyoruz. Zira iletişim hakikatle muktedirdir. Ve hakikat, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızla ve milletimizle yükselteceğimiz güçlü sese mecburdur. Bu sesi sadece ülkemizin gücüne güç katmak için değil, bölgemiz ve dünyadaki haksızlıklar, adaletsizlikler ve katliamlar için de yükseltmek, bizim tarihi ve insani sorumluluğumuz; mazlumlara karşı borcumuzdur. Hamdolsun öyle de yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm kurumlarımız ve milletimizle birlikte Filistinli kardeşlerimiz için uluslararası alanda büyük bir mücadele veriyoruz. İşte, soykırımcı İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek, etnik temizlik faaliyetlerini sürdüreceğini, uluslararası hukuku tanımadığını, kandan ve zulümden beslendiğini gösterdi. Netanyahu yönetimindeki katil şebekesi bir günde yüzlerce masum Filistinliyi katletti. Batı medyasının yine yanlı ve yanıltıcı tasvirleri, Batılı ülkelerin ise İsrail’e maddi desteğe devam etmesi, insanlığı boğan bu zehrin her tarafı sardığına dair emareleri tekrar gözler önüne serdi. Buradan bir kez daha şunları gür bir sesle ifade etmek istiyorum. İsrail’in Filistinlilere yönelik sürdürdüğü soykırımı ve son saldırılarını en güçlü şekilde kınıyorum. Türkiye olarak cesur Filistinli kardeşlerimizin her zaman yanında olmaya; her platformda ve özellikle medya alanında seslerini güçlü bir şekilde duyurmaya devam edeceğiz. Filistin özgür olana ve iki devletli çözüm gerçekleşene dek mücadelemizi sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.

Fahrettin Altun'dan medyada doğru habercilik vurgusu Haber

Fahrettin Altun'dan medyada doğru habercilik vurgusu

İletişim Başkanı Altun, "Son günlerde karşılaştığımız olaylarda önemli bir sınav veren medyamızın, evrenselleşmiş olan değerler ekseninde faaliyetlerini sürdürmesi, hakikatin yalana karşı verdiği mücadeleyi kolaylaştıracaktır." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ülke gündeminde yer alan birçok konuda medyanın haberi doğru ve zamanında kamuoyuna aktarmasının, bireylerin haber alma hakkını kullanabilmesinde, dolayısıyla demokrasinin doğru işleyişinde önemli bir etken olduğunu bildirdi. Doğru habercilik kitabı medyanın ve kamuoyunun istifadesine sunuldu Toplumsal hayata yönelik sayısız zararı bulunan dezenformasyon faaliyetleriyle mücadelede, doğru haberciliğin öneminin çok büyük olduğunu belirten Altun, şunları kaydetti: "Bir başka deyişle, doğru habercilik ve medya etiğine riayetle dezenformasyona karşı daha güçlü mücadele edebiliriz. İletişim Başkanlığı olarak bir süre önce, doğru haberciliği prensip edinmiş medya mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla 'Doğru Habercilik ve Medya Etiği' adlı bir kitap yayımlamıştık. Dezenformasyonla mücadelede medya etiği ve doğru haberciliğin rolü Dünya örnekleri çerçevesinde nitelikli bir rehber olarak hazırlayıp medyamızın ve milletimizin istifadesine sunduğumuz bu eseri bugünlerde özellikle kamuoyunun gündemine getirmek istiyoruz. Son günlerde karşılaştığımız olaylarda çok önemli bir sınav veren medyamızın, uzun bir süreçte kurumsallaşmış ve evrenselleşmiş olan değerler ekseninde faaliyetlerini sürdürmesi, hakikatin yalana karşı verdiği mücadeleyi kolaylaştıracaktır." Altun mesajında, İletişim Başkanlığınca hazırlanan "Doğru Habercilik ve Medya Etiği" kitabının linkini de paylaştı.

Fahrettin Altun: "Yapay zekanın fırsatlarını kullanırken temel değerlerimizden ödün vermeyiz" Haber

Fahrettin Altun: "Yapay zekanın fırsatlarını kullanırken temel değerlerimizden ödün vermeyiz"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Türkiye'nin yapay zekanın sunduğu fırsatları dikkatle kullandığını belirterek, "Yapay zekanın sunduğu imkanlardan faydalanırken ülkemizin temel değerlerinden ödün vermemiz mümkün değildir." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığınca yayınlanan "Ayın Tarihi" dergisinde, "Türkiye Yapay Zeka Çağına Hazır" başlığıyla baş yazı kaleme aldı. Başkanlığın süreli yayını Ayın Tarihi dergisinin Ağustos sayısında "yapay zeka ve etik" konusu ele alınırken, Altun, yazısında yapay zekanın sunduğu fırsatlara dikkat çekti. Yazısında 21. yüzyılın "baş döndürücü" hızla ilerleyen teknolojik dönüşümünün medya ve iletişim dünyasını yeniden şekillendirdiğini belirten Altun, dijital çağın getirdiği yeniliklerin ise iletişim dünyasında köklü değişimlere yol açarak medyanın yapısı ve işleyişini radikal biçimde dönüştürdüğünü ifade etti.Bu dönüşümün en önemli bileşenlerinden birinin şüphesiz yapay zeka gelişmesi olduğuna işaret eden Altun, yapay zekanın medya sektöründe oynadığı rolün, bilgiye erişimden içerik üretimine kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını kaydetti. Günümüzde yapay zekanın, haberlerin otomatikleştirilmesi, içeriklerin kişiselleştirilmesi ve hatta hedef kitlelere yönelik reklamların belirlenmesi gibi birçok alanda kullanıldığını dile getiren Altun, teknolojinin etkilerinin, sadece iş süreçlerini kolaylaştırmakla sınırlı kalmadığını vurguladı. Altun, medyanın toplumsal rolü göz önünde bulundurulduğunda, yapay zeka ile medya arasındaki ilişkinin etik bir çerçevede şekillendirilmesi zorunluluğuna dikkati çekti. Toplumsal adalet ve temel değerleri tehdit eden boyutlarda gelişmeler yaşandığını belirten Altun, teknolojinin sunduğu imkanların, toplumsal faydayı gözeten bir çerçevede ele alınmadığında, derin sorunlara yol açma potansiyeline sahip olduğunu bildirdi. Yapay zekâ ve etik vurgusu Yapay zekanın medya üzerinde yarattığı en büyük sorunlardan birinin, bilginin doğruluğu ve güvenilirliği meselesi olduğuna vurgu yapan Altun, algoritmaların, insan müdahalesi olmaksızın içerik üretebileceğini ve bu içeriklerin, hızla geniş kitlelere ulaşabileceğini kaydetti. Ancak, bu durumun yanlış bilgi ve dezenformasyonun yayılmasını da kolaylaştırdığına işaret eden Altun, "Yapay zekanın etik ilkeler doğrultusunda geliştirilmesi ve kullanılması, bu sorunların önlenmesinde kilit bir rol oynamaktadır. Özellikle dijital medyada hızla yayılan yanlış bilgilerin, toplumları nasıl etkileyebileceği göz önünde bulundurulduğunda, yapay zekanın sorumlu bir şekilde kullanılması önemlidir." değerlendirmesinde bulundu. Altun, yapay zeka destekli algoritmaların, yanlış bilgileri tespit etme ve yayılmasını önleme konusunda etkili olabileceğini ve yapay zeka destekli içerik doğrulama sistemlerinin geliştirilmesinin, dijital medya ortamının temizlenmesine katkı sağlayabileceğini bildirdi. Bu teknolojilerin hangi kriterlere göre çalıştığı ve nasıl denetlendiğinin ise önem arz ettiğini dile getiren Altun, bu süreçte, yapay zekanın yanlış bilgiye karşı etkili bir savunma mekanizması olarak kullanılabileceği gibi, aynı zamanda bu bilginin yayılmasında da olumsuz bir rol oynayabileceğinin unutulmaması gerektiği yönünde uyarıda bulundu. Yapay zeka teknolojilerinin medya üzerindeki etkisinin, sadece içerik üretimi ve yayılımıyla sınırlı kalmayacağının altını çizen Altun, şunları kaydetti. "Bu teknolojiler, aynı zamanda kimin sesinin daha çok duyulduğunu ve hangi içeriklerin ön plana çıkarıldığını da belirlemektedir. Bu, toplumun genel çıkarları açısından sorgulanması gereken bir meseledir. Medya, toplumu bilgilendirme ve kamuoyu oluşturma işleviyle, demokrasi için vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, yapay zeka teknolojilerinin medya alanında kullanılması, toplumsal adalet ve şeffaflık ilkelerine uygun olarak yönetilmelidir. Algoritmaların tarafsızlığı, şeffaflığı ve hesap verebilirliği, medya etiği açısından temel gerekliliklerdir. Yapay zeka konusunda dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de, bu teknolojinin toplum üzerindeki etkileridir. Yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması sürecinde, toplumun geneli için ne tür etkiler doğuracağı göz önünde bulundurulmalıdır." Toplumsal fayda odaklı yaklaşım Bu etkilerin, sadece ekonomik veya teknik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel boyutları da kapsaması gerektiğini dile getiren Altun, yapay zekanın toplum üzerindeki etkilerini göz ardı etmenin, büyük bir hata olacağını belirtti. Bu bağlamda, Türkiye olarak, yapay zeka çalışmalarında toplumsal faydayı gözeten insan odaklı bir perspektifi öncelediklerini vurgulayan Altun, "Türkiye, uluslararası alanda medya ve iletişim stratejilerini belirlerken, yapay zekanın sunduğu fırsatları dikkatle kullanmaktadır. Yapay zekanın sunduğu imkanlardan faydalanırken ülkemizin temel değerlerinden ödün vermemiz mümkün değildir. Dijital platformlarda Türkiye'nin doğru bir şekilde temsil edilmesi, uluslararası kamuoyunun güvenilir bilgiye ulaşmasını sağlamak için yapay zeka teknolojilerinin etik bir şekilde kullanılması gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. Yapay zekanın her alanda radikal değişimleri tetikleyen bir potansiyele sahip olduğunun açık olduğunu dile getiren Altun, dijital çağın getirdiği yeniliklerin büyük fırsatlar sunduğunu belirtti. Altun, "Ancak bu fırsatları değerlendirirken, toplumsal sorumluluklarımızı unutmamalı ve teknolojiyi insanlığın yararına kullanmalıyız. Yapay zekanın geleceği sorumluluk bilinciyle şekillenmelidir. Türkiye, yapay zeka gelişmelerini etik ilkelerden taviz vermeden uygulamaya kararlıdır. Bu doğrultuda, hem ulusal hem de uluslararası arenada sorumlu ve ilkeli bir duruş sergilemeye devam etmektedir." ifadelerini kullandı. "Ayın Tarihi" dergisinin Ağustos sayısına, İletişim Başkanlığı'nın web sayfası üzerinden erişilebiliyor.

Fahrettin Altun'dan İsrail'e sert tepki Haber

Fahrettin Altun'dan İsrail'e sert tepki

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Uluslararası hukuku hiçe sayarak yaşlı, kadın, çocuk on binlerce Filistinli kardeşimizi şehit eden işgalci İsrail, er ya da geç hesap verecek" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bakanların da içerisinde yer aldığı İsrailli bir grubun Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırısına tepki göstererek, "Bütün gücünü dünyanın sessizliğinden alan İsrail polisinin gözleri önünde binlerce siyonistin Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmesini, saldırmasını şiddetle kınıyoruz. Müslümanların ilk kıblesine yönelik alçak saldırıları kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı. Altun, İsrailli bakanların da aralarında bulunduğu bir grubun Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırısına ilişkin açıklama yaptı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti: "Bütün gücünü dünyanın sessizliğinden alan İsrail polisinin gözleri önünde binlerce siyonistin Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmesini, saldırmasını şiddetle kınıyoruz. Müslümanların ilk kıblesine yönelik alçak saldırıları kabul etmiyoruz. Kan ve provokasyondan beslenen İsrail'e karşı tüm insanlığı güçlü bir ses vermeye, ahlak ve vicdan sahibi herkesi Aksa'nın çığlığını duymaya davet ediyoruz. Sessiz kalamayız, kalmamalıyız. Yüreklerimizi birleştirip, barbarlığa 'dur' demeliyiz. Öte yandan bilinmesini isteriz ki insan haklarını, uluslararası hukuku hiçe sayarak yaşlı, kadın, çocuk on binlerce Filistinli kardeşimizi şehit eden işgalci İsrail, er ya da geç hesap verecek. Yaptıkları asla yanına kar kalmayacak. Şartlar ne olursa olsun Filistin halkının yanında duracağız, haklı davalarına sonuna kadar destek olacağız."

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Karşımızda, bir dijital faşizm rejimi var Haber

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Karşımızda, bir dijital faşizm rejimi var

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Karşımızda bir dijital faşizm rejimi ve bu dijital faşizm rejimini ayakta tutmaya çalışan dijital diktatörler var. Karşımızdakini çok iyi bilmeli ve tanımalıyız." dedi. Altun, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen "İnsan Hakları Eğitim Programı"nda yaptığı konuşmada, Batılı insan hakları paradigmasının çöktüğü bir dönemde, bu programı özgür bir arayış ve bilinçlenme imkanı olarak değerlendirdiğini söyledi. Batılı insan hakları paradigmasının, en başından itibaren Batı dünya hegemonyasını meşrulaştırmak için kurulduğunu ve kullanıldığını belirten Altun, bu paradigmanın son 30 yılda nasıl çöktüğünü, Afganistan'da, Irak'ta ve Gazze'de gördüklerini kaydetti. Zor bir dönemde, çetin bir coğrafyada yaşandığını, krizlerle, belirsizliklerle, çelişkilerle dolu bir dönemin tecrübe edildiğini anlatan Altun, bu zor dönemde, bugün yaşanılan dünyanın en temel sorununun "adalet" olduğunu aktardı. Adaletsizlikle mücadelenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hareketinin temel bir meselesi olduğunu dile getiren Altun, Erdoğan'ın şimdi ise bu mücadeleyi küresel alanda, dünya sistemi için verdiğini ifade etti. Karşı karşıya kalınan küresel adaletsizliğin kaynağında, Batılı sömürge düzeni ve yine bu sömürge düzenini pekiştiren, tahkim eden "Batıcı bağımlılık sistemi" olduğunu kaydeden Altun, bugün bu adaletsizlik üreten küresel sistemin, birçok risk ve krizle karşı karşıya olduğunu aktardı. Savaşlar, ekonomik krizler, salgınlar, afetler, göçler, terörizm, ırkçılık gibi birçok sorun ve meydan okumanın, dünyadaki zulüm politikalarını derinleştirdiğini söyleyen Fahrettin Altun, "Eğer adalet yoksa hak yoktur. Adaletsizlik varsa hak yoktur, insan hakkı hiç yoktur. Savaş açmamız gereken, mücadele etmemiz gereken tam da bu adaletsizliktir." dedi Bugün küresel alanda yaşanan "adalet krizi"ne eşlik eden "hakikat krizi"nin yaşandığını, bu iki krizin, insan haklarının önünde duran iki büyük düşman olduğunu belirten Fahrettin Altun, hakikatin en asli bileşeninin doğru bilgi olduğuna işaret etti. Medyanın bu süreçte, tarihsel ve güncel olarak nerede durduğunun sorulması gerektiğine işaret eden Fahrettin Altun, medyanın, toplumun, kamunun çıkarını savunan bir dördüncü kuvvet ve siyaset üstü bir mekanizma olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, süreçte medyanın, bireylere sağlıklı bir enformasyon akışı sağlayamadığını, hakiki iletişim için bir zemin teşkil etmediğini kaydetti. Küresel sosyal medya şirketleri Altun, bugün yaşanılan çağda, küresel medya şirketlerinin, sosyal medya platformlarının, küresel iletişim akışına ideolojik bir çerçevede yön vermeye başladıklarını, tahrif edilmiş bilgileri yaydıklarını, sistematik dezenformasyon ürettiklerini, bütün bunların başlı başına insan hakları ihlalleri olduğunu vurguladı. İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti: "Karşımızda bir dijital faşizm rejimi ve bu dijital faşizm rejimini ayakta tutmaya çalışan dijital diktatörler var. Karşımızdakini çok iyi bilmeli ve tanımalıyız. Bunların en temel iktidar stratejisi ise gündelik hayatlarımızı kolonileştirmek, sömürge altına almak. Bu hedefe ulaşmak için, bu yapılan yapay, aşırı tüketim kültürünü özendirmeye çalışmakta, insanları uyuşturan dijital bağımlılık sistemini ayakta tutmak için çabalamakta, gizli sansür ve örtülü özendirme yöntemleriyle siyasal davranış değişikliklerini medyana getirmeye çalışmaktadırlar. Bütün bu süreçlerde elbette devletlerin ve özellikle Batı dışı devletlerin denetim, düzenleme ve hukuki müdahalelerinden kendilerini muaf tutmaya çalışmaktadırlar. Kendilerini hukukun üstünde konumlandırıp hesap vermek istememektedirler." "Biz de İngiltere Başbakanı'nın söylediğini söylüyoruz" İngiltere'de yaşanan olayların yakından takip edildiğini ve İngiltere Başbakanı'nın bu olaylar üzerine dün sosyal medya platformlarına bir çağrı yaparak, "İki büyük sosyal medya şirketine ve yönetenlere sesleniyorum, şiddet olayları internet ortamında görülmektedir, bu bir suçtur ve sizin platformlarınızda yapılıyor. Hukuk her yerde geçerli olmalıdır." diye seslendiğini aktaran Altun, şöyle konuştu: "Biz de İngiltere Başbakanı'nın söylediğini söylüyoruz. Herhangi bir şekilde internet ortamında suçun teşvik edilmesini doğru bulmuyoruz. Hukuk her yerde geçerli olmalı diyoruz. Esas itibarıyla bu şirketler, İngiltere Başbakanı böyle söylese de Batılı devletler için ayrı, Batılı olmayan devletler için ayrı bir tutum takınıyorlar. Sosyal medya şirketlerinin ilişkilerinde özenli davrandıkları Batılı devletler dahi bir regülasyon ihtiyacından bahsediyorlar. Bu şirketler çoğunlukla Amerikan, Alman, Fransız yasalarına saygı duyarken, örneğin Türkiye Cumhuriyeti yasalarına saygı duymuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemen bir devlet olarak, bağımsız devlet olarak elbette bunu kabul etmez, edemez. Biz bunu her zaman söylüyoruz. Nasıl ki Mavi Vatan'da, Gök Vatan'da varlık gösteriyor, egemen haklarımıza sahip çıkıyorsak, aynı şekilde siber vatanda da haklarımıza, egemenliğimize sahip çıkmak zorundayız. Bizim bu sosyal medya platformlarından beklentimiz çok açıktır. 'Hukukumuza, egemen haklarımıza, vatandaşlarımızın ifade özgürlüğüne saygı duyun. Terörizme, örgütlü suçlara, yasal olmayan faaliyetlere zemin hazırlamayın. Türk yargısıyla, emniyetiyle, kurumlarıyla işbirliği yapın.' Devletimiz bu mücadeleyi kamu çıkarı için, vatandaşının hak ve özgürlükleri için vermektedir. Bu mücadeleyi verirken popülizm namına somut verilerle bağdaşmayan yorumlar yaparak, açıkça yalan söyleyerek, bizleri hedef alanları da maşeri vicdanın insafına bırakıyorum. Peki ne yapmalıyız? Doğru bilgi, hakikat, temiz iletişim için mücadele etmeliyiz, savaşmalıyız." "AYM kararı, BTK'nın Instagram kararı öncesi alındı" Fahrettin Altun, Anayasa Mahkemesinin bir kararı üzerinden Dezenformasyonla Mücadele Merkezine ilişkin son günlerde bazı manipülasyonlar üretildiğini de belirtti. Anayasa Mahkemesinin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının kuruluş kararnamesi olan 14 No'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin bazı maddelerini iptal ettiğini hatırlatan Altun, Mahkemenin, "Düzenlemelerin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile değil, kanunla yapılması" gerektiğini söylediğini ve 9 ay süre verdiğini aktardı. "Bilgi Teknolojileri Kurumunun, Instagram'a erişim engeli kararı alması sonrasında Anayasa Mahkemesinin bu kararı aldığı" yalanının devreye sokulduğunu söyleyen Altun, Anayasa Mahkemesinin bu kararının Instagram kararı öncesi alındığını ve Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlattı. Altun, "Burada apaçık bir anakronizm var. Maddi, somut olarak gösterebilecek bir gerçek var." dedi. Devleti, kuralları ve kurumları tanımayanların bu süreçte bu yalana kanabileceklerini söyleyen Fahrettin Altun, ancak siyaset yapan, medyada kendisini kanaat önderi gibi gösteren insanların bu kadar açıkça çürütülebilecek bir yalanı dolaşıma sokmasının kabul edilemeyeceğini vurguladı. Anayasa Mahkemesinin aldığı kararla "Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin kapanacağı ve yasal dayanağının kalmayacağı" yönünde yalanların da gündeme getirildiğini aktaran Altun, "Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin yaptıklarıyla gurur duyuyoruz." diye konuştu. "Yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor" Dijital medya okur yazarlığı kültürü ve bu kültürün yaygınlaşmasının önemine vurgu yapan Altun, kendilerinin bu doğrultuda eğitim materyalleri ürettiğini ve kamuoyunda bir farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını dile getirdi. Fahrettin Altun, şunları söyledi: "Yerli ve milli medya kuruluşlarımız nasıl bu süreçte ortaya çıkmışsa, nasıl markalar üretilmişse benzerinin de dijital alanda, dijital medya alanında üretilmesi gerekiyor. Konvansiyonel medya şirketlerinin sahiplerine seslenmek istiyorum, 'Gelin, yeni medyaya, dijital medyaya çok daha fazla yatırım yapın.' Sadece içerik üretiminden bahsetmiyorum. Yerli-milli sosyal medya platformlarının inşasından bahsediyorum. Karşımızdaki sosyal medya platformları özel şirket hüviyetinde olan kurumlardır. Bunlar bu alana yatırım yaptıktan sonra kendilerine geniş bir alan buldular ve bugün itibarıyla küresel alanda ne yazık ki adaletsizliği ve hakikat krizini derinleştirdiler. Buna karşı bizim yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor. Bu noktada özel sektörümüze gerçekten çok ciddi bir rol düşüyor. Dizi sektörümüzün dünyadaki başarısı ortada. Türk şirketlerinin dünyadaki başarısı ortada. Yeter ki biz buna inanalım. Kendimize güvenelim. Biz de kurum olarak elimizden gelen bütün kolaylaştırıcılığı bu süreçte sağlamaya hazırız." Altun, iletişim, düşünce, ifade özgürlüğü ile haber ve bilgi almanın en temel insan hakkı olduğunu vurgulayarak, "Biz özgürlüklerden yanayız fakat özgürlük adı altında vatandaşımızın hakkının, hukukunun yenmesine müsaade edemeyiz. Vatandaşlarımızın bu hakkını sağlıklı şekilde kullanabilmelerinin yolu da hep beraber vereceğimiz adalet ve hakikat mücadelesinden geçiyor. Biz bu mücadeleyi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde vermeye devam edeceğiz." dedi. Fahrettin Altun'a konuşmasının ardından AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın tarafından hediye takdim edildi.

Fahrettin Altun'dan İsrail'e sert tepki Haber

Fahrettin Altun'dan İsrail'e sert tepki

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hayatını adaletsizlik ve zulümle mücadeleye adamıştır. Her zaman mazlumun ve mağdurun yanında olmuştur. Azimle, kararlılıkla ve vakur bir şekilde zalimlerin karşısına dikilmiştir. Onu tehdit etmeye cüret edenler, başlarına geleceklerden kendileri sorumludur. Cumhurbaşkanımız, kimsenin korkutabileceği ya da susturabileceği bir lider değildir" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İsrail Dışişleri Bakanı Yısrael Katz'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik tehdit içeren açıklamasına çok sert tepki gösterdi. Fahrettin Altun sosyal medya hesabı X'ten yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hayatını adaletsizlik ve zulümle mücadeleye adamıştır. Her zaman mazlumun ve mağdurun yanında olmuştur. Azimle, kararlılıkla ve vakur bir şekilde zalimlerin karşısına dikilmiştir. Onu tehdit etmeye cüret edenler, başlarına geleceklerden kendileri sorumludur. Sayın Cumhurbaşkanımız, kimsenin korkutabileceği ya da susturabileceği bir lider değildir" dedi. -"Yaptıkları yanlarına kalmayacaktır" İsrail hükümeti ve kabine üyelerinin Filistin'de devam eden soykırımın aktif iştirakçileri olduğunu vurgulayan Altun, sorumluların Dünya kamuoyunun gözünde çoktan hüküm giydiklerini belirterek," Uluslararası mahkemelerce mahkûm edilmeleri sadece bir zaman meselesidir. Yaptıkları yanlarına kalmayacaktır. Netanyahu hükümeti apaçık bir şekilde soykırım suçu işlemektedir. İsrail kabine üyeleri eylem ve söylemleriyle bu soykırımı sürdürme gayretindeler. O yüzden eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşeceklerini anladıklarında saldırganlaşıyorlar. İsrail hükümetinin destekçileri kendilerinden utanmalıdır. Söz konusu unsurlar yapılan etnik temizliği meşrulaştırmak ve kolaylaştırmak suretiyle İsrail’i en korkunç içgüdüleriyle hareket etmeye teşvik etmektedirler. Batı başkentlerinde Netanyahu'yu utanmadan ve durmadan alkışlayanlar bölgemizi daha büyük bir kaosa sürüklemektedirler" ifadelerini kullandı. -"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak savaş suçlarınızı kamufle edemezsiniz" Türkiye'nin İsrail'e mesajının gayet açık olduğunu ifade eden Altun," Kalıcı barış ve güvenlik istiyorsanız soykırımı durdurun ve Filistin'in egemenliğini kabul edin. İsrail’i yönetenler bölgemizi daimi bir savaşa mahkûm etmektedir. Kamuoyunu manipüle ederek bu gerçeği örtbas etme girişimleri işe yaramayacaktır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak savaş suçlarınızı kamufle edemezsiniz. Türkiye, kendisini bölgede barış ve istikrarı sağlamaya adamış ciddi ve sorumluluk sahibi bir devlettir. Ne var ki, sabrımızı sınayacak kadar gözü dönmüş olanlar süratle ve kararlılıkla cevabını alacaktır. Türkiye olarak Filistin meselesinde bir ve beraberiz, kimsenin bize ders vermeye ya da tehdit etmeye cüret etmesine izin vermeyeceğiz" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun'dan, Netanyahu'nun ABD Kongresinde konuşmasına tepki Haber

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun'dan, Netanyahu'nun ABD Kongresinde konuşmasına tepki

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun, ABD Kongresinde yaptığı konuşmanın, insan haklarını savunduğunu ve demokratik değerleri koruduğunu iddia eden bir kurum için büyük bir leke olduğunu belirtti. Fahrettin Altun, şu görüşleri paylaştı: "Washington, işlenen savaş suçlarının sorumlusu olan bir siyasetçiye ev sahipliği yaparak dünyaya, masum sivillerin hayatlarını neredeyse hiç önemsemediği mesajını vermektedir. Netanyahu'nun, ABD Kongresinin kürsüsünden propaganda yapmasına ve barışçıl Amerikalı protestoculara her türlü hakareti etmesine izin verilmesi tek kelimeyle utanç vericidir. Bazı Amerikalı siyasetçilerin, siyasi çıkarlar uğruna İsrail hükümetinin suçlarına ortak olması, ABD'nin dünya çapındaki itibarını zedeleyecek sonuçlar doğuracaktır. Neyse ki Netanyahu'nun aşağılık konuşmasını protesto eden ya da buna karşı çıkan az sayıda da olsa ABD'li siyasetçi vardı. Konuşması sadece bariz yalanlarla değil, aynı zamanda Filistinlilere yönelik nefretle doluydu. İşgal altındaki bir halka yönelik mütemadiyen kullandığı insanlık dışı dil, burada da tam anlamıyla gözler önündeydi. Bu maskaralığın ve kötülüğün bir parçası olmayı reddeden Amerikalıları selamlıyoruz. Netanyahu hükümetine bağlı İsrail güvenlik güçleri, Filistin'de akıl almaz suçlar işlemektedir. ABD Kongresi, mali destek, silah ve mühimmat sağlayarak bu savaşı mümkün kılmış ve hatta teşvik etmiştir. İsrail'e yapılan yardımları insan hakları koşuluna bağlama çabaları akamete uğramıştır. ABD, küresel ölçekte herhangi bir iddia sahibi olma niyetindeyse buna bir son vermelidir." "Bu adaletsiz statükonun sürdürülmesi mümkün değil" İsrail yanlısı grupların yarattığı büyük çaplı etkiye rağmen, genç nesillerin Filistin'deki işgal, etnik temizlik ve soykırım gerçeklerine göz yummadığını vurgulayan Altun, "Bu adaletsiz statükonun sürdürülmesi mümkün değildir. Filistin halkı er ya da geç tam egemenliğe kavuşacaktır. ABD'nin ulusal güvenliğini gerçekten önemseyen siyasetçiler de Netanyahu hükümeti gibi bir hükümeti desteklemenin ABD'nin çıkarlarına aykırı olduğu gerçeğinin farkına varmalıdır." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin, İsrail-Filistin çatışmasının adil bir şekilde çözüme kavuşmasını destekleyen taraflarla dayanışma içinde olduğunu yineleyen Altun, şunları kaydetti: "Netanyahu hükümeti, ABD Kongresindeki müttefikleriyle birlikte buna tümüyle karşı çıksa bile bu çözüm önerisini gerçeğe dönüştürmek için var gücümüzle çalışacağız. Küresel vicdan, özgür Filistin'in yanındadır. Etnik temizlik ve soykırımın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. İsrail politikalarını eleştiren herkesi antisemitizmle yaftalamak işe yaramayacaktır. Tüm dünya, İsrail saldırılarının gerçekliğini ve masum siviller üzerindeki sonuçlarını gördü. Hükümetimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde gerçek anlamda egemen bir Filistin'in komşularıyla bir arada varlığını sürdürdüğü iki devletli bir çözümü hayata geçirmek için elinden geleni yapmaktadır. Bu kaçınılmaz bir neticedir. Tarihin doğru tarafında durmak isteyenler, Netanyahu hükümetinin soykırımcı politikalarına karşı çıkmalıdır. Barış isteyen Amerikalılar için, bugün yapılan bu utanç verici konuşmanın bir uyanış çağrısı olmasını umuyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.