#Cumhuriyet Halk Partisi (Chp) Niğde Milletvekili Ve Tbmm Tarım, Orman Ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer

İLKHABER-Gazetesi - Cumhuriyet Halk Partisi (Chp) Niğde Milletvekili Ve Tbmm Tarım, Orman Ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhuriyet Halk Partisi (Chp) Niğde Milletvekili Ve Tbmm Tarım, Orman Ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gürer: Ülkemizde manda sayısı 1 milyon 600 binden 170 bine düştü Haber

Gürer: Ülkemizde manda sayısı 1 milyon 600 binden 170 bine düştü

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, küresel iklim değişikliğinin hayvan varlığı üzerindeki etkilerini değerlendirerek, mandaların (yerel adıyla camızların) yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Gürer, “Kuraklık gölleri, dereleri kurutuyor. Yeraltı suları çekiliyor. Su kaynaklarının tükenişi, üretim desenini ve hayvan varlığını da olumsuz etkiliyor” dedi. “Mandalar iklim değişikliği nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de manda varlığındaki dramatik düşüşe dikkat çekti. 1960 yılında ülkede 1 milyon 600 bin manda bulunduğunu hatırlatan Gürer, bugün ise Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre bu sayının 170 bine gerilediğini belirterek şunları söyledi: Gürer, “Manda etinden, sütünden, derisinden ve bir dönem taşımacılıkta yük hayvanı olarak yararlanılırdı. Ancak bugün mandaya pek çok ilde rastlamak mümkün değil. Niğde’de hiç yok. Ereğli’de bir çiftlikte gördüğümüz mandaların sahibi bile hayvanları hobi amaçlı beslediğini, damızlık için Kayseri ve Urfa’dan getirdiğini söyledi. Manda su olmadan yaşayabilen bir hayvan değildir. Mutlaka bir su birikintisine ihtiyaç duyar. 30 derecenin üstündeki sıcaklıklarda yaşamını sürdürmesi problemli. Aynı şekilde -5 derecede de sürdürülebilirliği sıkıntılıdır. Özetle, iklim değişikliği mandanın neslini tehdit ediyor.” “Mandaya artık çoğu ilde rastlamak mümkün değil” Ömer Fethi Gürer, “Bir dönem eti, sütü, derisi ve yük taşıma kapasitesiyle vazgeçilmez olan mandaya artık ülke genelinde çoğu ilde rastlamak mümkün değil. Şu anda verilere göre sadece 170 bin manda var ve bunları 81 ile böldüğümüzde neredeyse her bölgeye birkaç tane bile manda düşmüyor. Belki de iklim değişikliğinde en uyarıcı tabloyu mandada görüyoruz. Önümüzdeki süreçte kuraklık devam ederse, ani hava değişimleri sürerse hem ürün desenleri hem de mevcut hayvanların bazılarının yaşamları daha da zorlaşacak. Manda su birikintisini özellikle seçer ve suyun olduğu yerde yaşam bulurdu. Su kaynakları kuruyor. Orta Anadolu’da su kuyuları 10-15 metreden çıkan yerde 200 metreye kadar düştü. Bazı bölgelerde derinden gelen sularda tuz oranı da yüksek. Su, Orta Anadolu için büyük bir soruna dönüşmüş. Göçmen kuşlar dahi sulak arazi arayışında. Kuraklık dörtnala geliyor” diye konuştu. “Kuraklık ve iklim değişikliği tarım ve hayvancılığı vuruyor” Manda sayısındaki düşüşe dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Manda yoğurdu ve manda kaymağı besleyici özelliğiyle eşsiz lezzetler sunuyordu. Protein oranının yüksekliği sağlık açısından da faydalıydı. Ancak manda artık birçok çocuğun sadece resimlerde gördüğü bir hayvan konumuna erdi. Yaşam alanları daralıyor ve iklim değişikliğinin yansımasıyla ilk tükenen hayvan türleri arasında yerini alacak gibi görülüyor. Kuraklık yalnız üretimi vurmuyor. Susuzluk, Orta Anadolu’da yeraltı sularını 200 metre derinliğe kadar düşürdü. Acilen vahşi (salma) sulamadan modern sulamaya (damlama, yağmurlama vb.) geçiş sağlanmalıdır. Kapalı sistem sulama olmayan yerlerde tüm yatırımlar bu alana kaydırılmalıdır. Orta Anadolu’ya su gelmezse, gıda krizi kapıdadır. İktidar, 2026 yatırımlarında suya özel bir yer ayırmazsa gidiş iyi değildir. Yokuşa doğru süreç hızla ilerlemekte, çölleşme riski artmaktadır” şeklinde konuştu.

Gürer: Parçalanan araziler tarımda verim kaybına yol açıyor Haber

Gürer: Parçalanan araziler tarımda verim kaybına yol açıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, miras ve kamu yatırımları nedeniyle parçalanan arazilerin tarımda verim kaybına yol açtığını belirterek, toplulaştırma çalışmalarında yaşanan aksaklıklara dikkat çekti. Gürer, köylülerin tepkilerini aktararak, sürecin hızlı, adil ve verimli yönetilmesi gerektiğini vurguladı. “Toplulaştırmada yaşanan sorunlar çiftçiyi zorluyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer “Ülkemizde tarımın önemli sorunları var. Bu sorunlardan biri de toplulaştırmayla ortadan kaldırılmaya çalışılan parçalanmış araziler. Miras yoluyla ya da kamunun demir yolu, karayolu ve benzer çalışmalarında parçalanan arazilerin varlığı üretimde verim kayıplarına da neden oluyor. Çiftçi Kayıt Sistemi verilerine göre 5 dekar altında 154 bin 399 çiftçi üretim yapıyor. Küçük aile tipi işletmeleri genelde bahçe tipi üretim yapanlar ÇKS’ye kayıtlı olsa da, ÇKS’ye kayıtlı olmayan binlerce parçalanmış arazi var. Ancak burada da sorunlar devam ediyor. Gittiğimiz çoğu köyde toplulaştırma nedeniyle şikayetler var. Bu nedenle mahkemeye başvurular oluyor, itirazlar oluyor, toplulaştırma süreci sarkıyor” şeklinde konuştu. “Parçalanan araziler verimi ve geliri düşürüyor” Verimli üretim için toplulaştırmanın şart olduğuna dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer şunları söyledi: “Bir an önce toplulaştırmanın gerçekleşmesi lazım. Miras yoluyla bölünen arazilerde hem ekimden vazgeçiliyor hem de sınırlı verimlilik sağlanıyor. Hem alet ekipmanlar daha çok çalışmak zorunda kalıyor, daha çok parçalı işler yapılıyor, daha sınırlı gelir sağlanıyor. Toplulaştırma tarım için ihtiyaçtır. 2024 yılı arazi toplulaştırmasında açılan dava sayısı 561, devam eden dava sayısı da 2 bin 822. Bunların ortadan kaldırılması, çalışmaların bir an önce sağlıklı biçimde yürütülmesi gerekiyor.” “Toplulaştırmada şikayetler ciddi şekilde ele alınmalı” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, köylülerin en çok dile getirdiği şikayetlere değinerek, “Vatandaş diyor ki; benim sulak arazime getirdiler, başkasının verimsiz toprağını ekleyerek bir toplulaştırma yaptılar. Benim hakkım gaspedildi iddialarında bulunuyorlar. Davalar açıyorlar. Toplulaştırma farklı ülkelerde de uygulanıyor. Çünkü dünyanın da yaşadığı bölünmelerle ortaya çıkan üretim ve verim kaybına aradığı çareler var. Türkiye bu konuda 2014 yılında yapılan bir düzenlemeyle süreci hızlandırmaya çalışmıştı ama bu konuda eksiklikler görülüyor. Gittiğimiz çoğu köyde toplulaştırmayla ilgili, tapu kadastro ile ilgili şikayetler var. Bir an önce siyasi iktidar toplulaştırma ve tapu kadastro ile ilgili köy şikayetlerini ciddi biçimde ele almalı. Kırsala dönüşün bir yolu da toplulaştırma ve tapu kadastro ile ilgili çıkan sorunların ortadan kaldırılmasıyla doğrudan ilgilidir” şeklinde konuştu.

Gürer: Buğday ve arpada alım fiyatı çiftçiyi sevindirmedi Haber

Gürer: Buğday ve arpada alım fiyatı çiftçiyi sevindirmedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’nin tatile girmesiyle birlikte bölgesindeki köy ve kasabalarda çiftçilerin sorunlarını dinlemeye devam ediyor. Niğde’nin Ulukışla ilçesinde buğday üreticisi Murat Dündar ile tarlada bir araya gelen Gürer, artan girdi maliyetlerinden düşük alım fiyatlarına kadar üreticinin yaşadığı çok yönlü sorunlara dikkat çekti. Gürer, “Buğday ve arpada üretim alarm veriyor. Türkiye kendi buğdayını yetiştiremez hâle geldi. Taban fiyat uygulamasına dönülmeli, çiftçiye alım garantisi verilmeli” dedi. “Buğday ve arpada üretim alarm veriyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, buğday ve arpa üretiminde yaşanan düşüşe dikkat çekerek şunları söyledi: “Buğday ve arpada bu yıl çiftçi mutlu olmadı. Geçtiğimiz yıllarda rekolte daha yüksekti. Bu yıl rekolte düştü. Önümüzdeki yıl da bu şekilde devam ederse buğday ve arpa üretimindeki düşüş sürecek. 2023 yılında Türkiye'de 22 milyon ton buğday üretilmişti. 2024 yılında bu miktar 20 milyon 800 bin tona düştü. 2025 yılında TÜİK'in ilk bitkisel üretim tahminine göre buğday üretiminin 19 milyon 600 bin ton olacağı belirtildi. Ancak kuraklığın etkisiyle bu tahminin de altında bir rekolte gerçekleşmesi bekleniyor. Arpada da benzer bir durum söz konusu. 2023 yılında 9 milyon 200 bin ton arpa üretilmişti. 2024 yılında bu miktar 8 milyon 100 bin tona düştü. 2025 yılı tahmini ise 7 milyon 500 bin ton. Bu düşüşlerin temel nedenlerinden biri, çiftçinin artan girdi maliyetlerine karşılık ürünün alım fiyatının düşük belirlenmesi. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu yıl buğday için 13 lira 50 kuruş fiyat belirledi. Oysa elimizdeki verilere göre, Niğde bölgesinde kuru tarımda buğdayın maliyeti 18 lira 80 kuruş, sulu tarımda ise buğdayın maliyeti 17 lira 25 kuruş. Çiftçi bu maliyetin altında ürün satmak zorunda kaldı.” “Türkiye kendi buğdayını yetiştiremez hâle geldi” İthalat rakamlarına değinen Gürer, "İlk dört ayda 904 bin 318 ton buğday ithal edildi ve yurt dışına 227 milyon 400 bin dolar ödendi. Bu ithalat hâlâ devam ediyor. Kuru tarımda buğday verimi TÜİK’e göre ortalama 270 kilo olması gerekirken, 75 ila 140 kiloya kadar düştü. Girdi maliyetleri artarken verimin düşmesi çiftçiyi ciddi anlamda zorladı” şeklinde konuştu. Girdi maliyetlerindeki artışa özellikle dikkat çeken üretici Murat Dündar, “Girdi maliyetleri arttı. Mazot fiyatları yükseldi. 2025 yılında TMO buğday fiyatını 13.500 TL, arpa fiyatını 11.000 TL olarak açıkladı. 2023 yılında buğday fiyatı 9.250 TL, arpa fiyatı ise 7,5 TL idi. Ancak 2025’te bu fiyata karşılık çiftçi sadece 245 litre mazot alabiliyor. Oysa 2023’te aynı parayla 462 litre mazot alınabiliyordu. Yani çiftçi sadece mazot üzerinden baktığında bile yaklaşık 220 litrelik bir kayba uğruyor. Gelir-gider dengesi ciddi anlamda bozuldu. Sadece mazotla da bitmiyor iş. Bunun gübresi var, icarı var, motorun yıpranması var, kendi iş gücünün kaybı var, ilaç giderleri var. Bunların altından kalkmak her geçen yıl daha büyük bir sorun haline geliyor. Bu yıl bazı tarlaları sürdüm ama 2026 da böyle kurak geçerse ekim yapmayacağım. Her yıl zarar ediyoruz” dedi. Gürer, “Özellikle kuru tarım yapan bölgelerde kuraklık devam ederse, önümüzdeki yıllarda bu üretimin sürdürülmesi zorlaşacak. Yani daha önceki yıllara göre kuraklık nedeniyle daha az ürün alınca gelir-gider dengesi bozuldu, siz de ürün desenini değiştirmek zorunda kalacaksınız?” Bunun üzerine Murat Dündar, “Geçen yıl ekim ortalamasını, kaldırdığım mahsulü, arpayı, buğdayı hesapladım. Hepsini sattım. Ama 2024 yılında 450.000 TL içeri girdim. Yani cepten gitti. Ne yaptık? Hayvanlardan karşıladık. Oradan hayvanları sattık, oradan oraya aktardık. Ziraat Bankası’ndan kredi çektik, kooperatiften kredi çektik. Oradan yem aldık, buradan yem aldık, kredi kartlarını doldurduk, boşalttık. Böyle böyle yuvarlanıyoruz. Ama nereye kadar gideriz bilmiyorum. Bir yerde son durak olacak. Çiftçilikten başka yapacak bir iş de yok. Mecburuz. Katkıda bulunalım diyoruz ama her yıl içeri gidiyoruz. Her yıl zarar ediyoruz. Çiftçiliği bitirdiler.” Ömer Fethi Gürer, çiftçinin yaşadığı kaybı rakamlarla ortaya koydu: “Mazot üzerinden değerlendirilecek olursa, son iki yıl içinde çiftçinin buğday ve arpada %47’lik bir kaybı var. Bu durumda çiftçi geliri artmıyor, çiftçi refahı sağlanmıyor. Doğal olarak da çiftçi üretimden uzaklaşıyor.” Ömer Fethi Gürer, “Gübredeki fiyat artışı, ilaçtaki artış, mazottaki artış durmuyor ama çiftçinin ürününden elde ettiği gelir aynı oranda artmıyor. Düşük alım fiyatı uygulanıyor. Uygulanan ekonomik modelde enflasyonun bedeli çiftçinin sırtına yüklenmeye çalışılıyor. Çiftçiye diyorlar ki, ‘Girdi maliyetlerine biz karışmayız.’ Orada piyasayı satıcı belirliyor. Ürün fiyatını TMO açıkladığı zaman tüccar onun da altına fiyat veriyor. Çünkü açıklanan fiyat taban fiyatı değil” dedi. “Taban fiyat geri gelmeli, çiftçiye alım garantisi verilmeli” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Çiftçiyi korumak için mutlaka yeniden taban fiyat uygulamasına dönülmeli ve çiftçiye Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından alım garantisi verilmelidir. TMO, yurt dışından buğday ithal edip yabancı çiftçiye kazandıracağına, ülkemizin çiftçisini desteklemelidir. Çiftçinin maliyetleri artarken, çiftçinin ürettiği ürüne girdi maliyetlerini karşılayacak makul kâr verilsin. 1 kilo buğdaydan yaklaşık 8 tane simit elde edilir. Simit üreticisi haklı olarak diyor ki, ‘Susam var, maya var, kira var’ ve fiyatını artırıyor. En düşük simit 15 lira. Kafelerde, lüks restoranlarda 45 lira. Şimdi buradaki fiyatlara bakın; bir de tarlada bir yıl boyunca bu ürün için mücadele eden, ilacını, gübresini, tohumunu, işçiliğini, mazotunu, traktör giderini, biçer-döverini karşılayan çiftçinin ne kadar kazanmadığı açıkça ortaya çıkıyor. Çiftçi ürettiğinden kazanmıyor. Tüketici de pahalı ürün almak zorunda kalarak mağdur oluyor. Bu düzeni düzeltmesi gereken siyasi iktidar ise vurdumduymaz davranıyor. Ne çiftçiyi koruyor ne de tüketiciyi. Arada ise bu sistemden beslenenler zenginleşmeye devam ediyor” diye ifade etti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.