TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#değişikliği

İLKHABER-Gazetesi - değişikliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, değişikliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İklim değişikliğinin tarıma etkisi Haber

İklim değişikliğinin tarıma etkisi

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER) – İklim değişikliği ve yaşamımız üzerinde etkilerini yıllardır yapmış olduğumuz tarım haberlerinde dile getirdik. İklim değişiminin yaşam üzerinde etkilerini artık tüm insanlık iyi biliyor. Çünkü hepimiz, bu değişimi bariz bir şekilde hissediyor ve sonuçlarını yaşıyoruz. Yıllardır yaptığımız haberleri göz önüne aldığımızda; mevsimlerdeki değişim ile birlikte kurak geçen kış mevsimi, bahar ve yaz aylarında karşı karşıya kaldığımız dengesiz/aşırı yağışlar, sel, dolu gibi durumlar karşısında yaşanan felaketler ile karşı karşıya olduğumuz bir süreç yaşamaktayız. Bu değişim, ister istemez tüm canlıları derinden etkiliyor. Çok değil, 2000’li yılların başında  havadaki değişimler ön plandaydı. Özellikle en çok karşımıza çıkan aşırı sıcak ve kurak geçen yaz aylarıydı. Son birkaç yıldır ise yaşamımızın vazgeçilmezi olan sağlıklı gıda ve gıdanın tedariği tartışılmaya başlandı. Çünkü kurak geçen mevsimler, dengesiz iklim, kaybedilen tarım arazileri, sulardaki kirlilik ve daha birçok neden ile birlikte gıdada yaşanan üretim sorunları ile karşı karşıya kaldık. İlkbahar mevsiminde yaşanan aşırı sıcaklar veya tam tersi dengesiz yağışlar, dolu gibi durumlar çiçek veya tomurcuklarda dökümlerle beraber verimde büyük oranda kayıplara neden oluyor. Bu, yapılan araştırmaların bariz bir şekilde gösterdiği sonuç.. Sonuçta bütün tarım ürünlerinin büyümesi için toprak, su, güneş ışığı ve sıcaklığa ihtiyaç duyulmakta.. İşte iklim, tüm bunlara etki eden önemli bir bileşen olarak karşımıza çıkıyor. Bundan yaklaşık 250 yıl öncesine kadar gittiğimizde, sanayi devrimi ile artan enerji ihtiyacının neredeyse tamamını fosil yakıtlar yakarak karşıladığımız için atmosferdeki sera gazı miktarı arttı hâlen kullanmaya devam ettiğimiz için karbon miktarı artmaya devam ediyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, 1750’lerde yani sanayi devrimi öncesi 280 ppm (milyonda bir birim) olan karbon yoğunluğu günümüzde 410 ppm’ye kadar çıkmış.. İşte bu durum, bugün karşı karşıya kaldığımız küresel iklim değişimine neden olan faktör.. İklim değişikliğinin etkilerinin, tarım uygulamaları ve teknolojideki değişiklikler gibi, tarımsal üretimi etkileyen diğer gelişen faktörlerle birlikte dikkate alınması gerekmekte.. İklim değişikliğinin etkisi ile oluşan doğal afetleri son yıllarda bariz bir şekilde yaşıyoruz. Özellikle seller, fırtınalar, sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olayları, tarımsal üretime ve hayvancılığa büyük zarar vermektedir. Her ne kadar gelişmiş ülkeler bu konuda bazı önlemler alabiliyor olsa da, az gelişmiş ülkelerdeki çiftçiler halen geleneksel yöntemleri kullanmaya devam ettikleri için ülkelerindeki iklimsel değişikliklere karşı savunmasız kalmaktadırlar. Ayrıca atmosferdeki sera gazlarının sebep olduğu iklim değişikliğiyle birlikte tarımsal verimlilik üzerinde etkili olan sıcaklık, yağış miktarı ve güneşlenme süresi değişmekte, deniz seviyesindeki yükselmelere bağlı bazı bölgeler sular altında kalma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. ÇİÇEKLER ERKEN AÇIYOR Küresel iklim değişimiyle beraber, sıcaklıklardaki artış bitkilerde çiçeklerin de erken açmasına neden oluyor. Bu, bilim adamları tarafından yapılan araştırmada da ortay çıkmış durumda.. Ve hatta küresel ısınma sonucunda çiçeklerin düşünülenden sekiz kata kadar daha hızlı açtığını ortaya çıkarmış. Bilim adamları hava sıcaklığındaki her bir derecelik artışın, bitkilerin yapraklanmasını ve çiçek açmasını yaklaşık 1 hafta öne çekeceğini düşünüyor. Aslında bu değişimi, tarımsal olarak ülkemizin önemli yeri olan Çukurova’da da görmekteyiz. Küresel iklim değişikliğiyle beraber, mevsimlerde yaşanan anormal durum, Kış aylarında gel-git şeklinde yüksek sıcaklıklara tanık olmaktayız. Örneğin Şubat aylarında yaşanan aşırı sıcaklar nedeniyle bitkilerin yeşermesinin yanında çiçeklenmeye ve hatta tomurcuklanmaya başladığını görebiliyoruz. Bitkileri yanıltmaya yönelik yaşanan bu değişim, aynı zamanda o sezon büyük rekolte kayıplarına da neden oluyor. Çok değil, son yıllarda bunu bariz bir şekilde görmekteyiz. Örneğin 2012, 2014, 2016, 2018, 2019 yıllarında bunu ülke olarak yaşadık. 2016 yılında Karadeniz Bölgesi, son 60 yılın en sıcak şubat ayını yaşadı. Mevsim normallerinin 10-15 derece üstünde seyreden hava sıcaklıkları bazı meyve ağaçlarının çiçeklerinin erken uyanmasına neden oldu. 2019 yılında bu Akdeniz Bölgesi’ndeki narenciye için de aynı şekilde yaşandı. Şubatta yüksek sıcaklıklar nedeniyle ağaçların çiçeklenmesi ve arıdan kış mevsimin normal zirai don ve dolu ile beraber o çiçeklerin veya tomurcukların dökümü, beraberinde büyük rekolte kayıplarına neden oluyor. Bu durumdan tüm dünya etkilenmiş durumda.. 2022 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre iklim değişikliği, bitkilerin ortalama bir ay daha erken çiçek açmasına neden olduğu, bunun da vahşi yaşam ve tarım için kötü sonuçlar doğurabileceği belirtildi. Araştırmaya göre, bu durumun biyoçeşitlilik kaybına yol açabileceği, meyve ağaçlarının ılıman bir kıştan sonra erken çiçek açması halinde, çiçeklerin daha sonra geç dona maruz kalması durumunda tüm mahsullerin düşük ev hatta yok olabileceğine dikkat çekildi. Sadece bu mu? Hayır! Artan sıcaklıklar aynı zamanda bitki hastalıklarını artırmakta, bölgesel çeşitliliği de değiştirmektedir. Örneğin karasal iklim olan yerler, küresel iklim değişimi ile beraber daha ılıman bir havayla beraber sıcak yerlerde yetişen bitkiler için uyumlu hale gelmektedir. Ülkemizin güney illerinde tropikal meyvelerin artışı zaten bu değişimin doğurduğu bir sonuçtur. Normalde Afrika ülkelerinde yetişen Muz, avokado, mango, papaya, pitaya (ejder meyvesi), guava, kivi ve daha bir kaç türü şimdi Akdeniz Bölgesi’nde görebilirsiniz. Bununla beraber bazı türler de yok olmaktadır. Yani Dünyamız, doğal dengenin bozulduğu ve bozulmalardan kaynaklı olumsuz etkilerin giderek arttığı bir döneme girmiştir. Bu değişimin güvenli gıdaya yansımasını zaten son ir kaç yıldır bariz bir şekilde yaşamaktayız. Son 3 yıla yakın süredir yaşadığımız koronavirüs pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı, gıdada yaşanan krizi daha da artırmış, tüm ülkelerin kendi kendine yeterlilik sorununu bir daha karşımıza çıkarmıştır. Ayrıca küresel iklim değişimiyle beraber, tarımsal topraklardaki azalış, tatlı su kaynaklarının ve toprağın hızla kirlenmesi vs. tüm bu değişimler gelecek için tehlike çanlarının çalması anlamına gelmektedir. Özetle bakacak olursak; İklim değişikliğinin günümüzde etkisi giderek arttırmaktadır. Bu değişim, tarım, orman ve bitki örtüsü, temiz su ve hava kaynakları, insan sağlığı ve biyolojik çeşitliliği doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Tarımsal üretim azalmakta, bununla da sağlıklı gıdaya ulaşım tehlikeye girmektedir. Canlı çeşitliliği tehlikeye girmektedir. Günümüzde Dünyada bir milyardan fazla insanın temel besin kaynaklarına ulaşamamaktan dolayı yetersiz beslendikleri düşünüldüğünde, bu değişimin ilerleyen yıllarda daha kötü sonuçlara doğurabileceği unutulmamalıdır. Onun için yarın değil, hemen şimdi çözüm üretilmeli, günümüzün öne çıkan yenilenebilir enerji alanlarına yönelmeli, tarımda akıllı su ve sürdürülebilir tarım projeleri hayata geçirilmelidir. Hava, su ve toprağı en çok kirleten fosil yakıtlardan vazgeçilmelidir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.