#Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

İLKHABER-Gazetesi - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bakan Fidan: Türkiye’nin AB üyeliğinde kriter sorunu yok, temel sorun fasıllar Haber

Bakan Fidan: Türkiye’nin AB üyeliğinde kriter sorunu yok, temel sorun fasıllar

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya’nın başkenti Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile bir araya geldi. Hakan Fidan, Wadephul ile yaptığı görüşmenin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında görüşmede ele alınan konu başlıklarından biri olan Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecine ilişkin olarak "Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde kriter bazlı değerlendirme ile ilgili herhangi bir sorunu yok, olamaz da. Bu oyunun kuralı bir kulübe girecekseniz buranın kuralları vardır onunla ilgili gerekli şeyleri yaparsınız. Fakat burada tabii ki temel sorun an itibari ile sürecin aslında ilerlemiyor oluşu, fasılların açılmaması" diye konuştu. Hakan Fidan, "Avrupa Birliği'nin fasılları tekrar açması Türkiye ile aday ülke ilişkisini olabilecek en normal zeminde ilerletilmesi beklentimiz bakidir. Bu konuda Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ve AB üyelik süreci ile ilgili Cumhurbaşkanımızın siyasi iradesinin ne kadar yüksek olduğunu altını bir kez daha çizdik. Bu konuda atılabilecek adımlar olduğuna açıkçası inanıyoruz. Bu adımları teker teker atma konusundaki irademize ve neler yapılabilir bunların üzerinden geçtik" dedi. "AB üyeliği Türkiye'nin şu andaki stratejik hedefi olmaya devam etmekte" Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi, Schengen vizesi konusunda Türk vatandaşlarının yaşadığı sıkıntılara dikkat çeken Dışişleri Bakanı Fidan, "Avrupa Birliği üyeliği, Türkiye'nin şu andaki stratejik hedefi olmaya devam etmekte. Bu konuda gerekli olan her türlü diplomatik çabayı, diyaloğu, teknik çalışmayı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu konuda olumlu mesajlar almaktayız. Bu olumlu mesajları oluşan iradeyi politikayı somut uygulamalara çevirmek için çalışmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Türkiye'nin özellikle savunma sanayinde ortaya koymuş olduğu büyük bir kapasite var" Hakan Fidan, Wadephul ile görüşmesinde ayrıca Avrupa güvenliğini ele aldıklarını belirterek, "Avrupa’nın güvenliğinin daha iyi iş birliğimizle nasıl sağlanabilir bu konuda muhtemel rol dağılımları neler olmalı bu konudaki fikir alışverişlerimiz de ortaya koyduk. Ülkemizin şuanda devam eden safe ile ilgili çalışmalarda yer alması, bu mekanizmadan dışlanmaması da Avrupa güvenliği açısından önemlidir. Türkiye'nin özellikle savunma sanayinde ortaya koymuş olduğu büyük bir kapasite var. Silahlı kuvvetlerinin bölgede edinmiş olduğu çok büyük bir tecrübe var. Bu tecrübenin Avrupa güvenliği için her iki tarafı da çıkarlarına uygun şekilde kullanması için gerekli çalışmaları da uygun bir şekilde bir şekilde ilerletmemiz gerekiyor" dedi. Bakan Fidan, Bölgesel olayların önemine vurgu yaparak "Ukrayna'daki savaşın durması, Gazze'deki barış planının hayata geçmesi, Suriye'deki istikrar bizim için önemli" dedi. Wadephul ile ele aldıkları uluslararası konular arasında Rusya Ukrayna Savaşı ve Gazze’deki son durum olduğunu da kaydeden Hakan Fidan, "Taraflar tarafından kabul edilebilir bir barışın bir an önce hayata geçmesi hem insani açıdan hem de stratejik açıdan zaruri hale gelmiş durumda. Bu konudaki yapıcı çalışmalarımızı sürdüreceğiz" dedi. Son günlerdeki Türkiye’nin çabaları, Zelenskiy’in Ankara ziyareti ve Narişkin’in Ankara ziyaretine ilişkin Alman mevkidaşına bilgi verdiğini kaydeden Bakan Fidan, "Ukrayna tarafıyla yaptığımız görüşmeler var bunların hepsini açıkçası değerlendirdik ama şu anda ihtiyacımız olan barışı, ateşkesi bir an önce sağlama konusundaki irademizi ortaya koyuyoruz" dedi. "Gazze'de barış planı hayata geçmeli aksi takdirde şiddet sarmalına geri dönülme riski var" Gazze’deki barış planının bir an önce hayata geçmesinin ve İsrail'in katliamlarına geri dönmemesinin altını çizen Fidan, "Gazze'deki barış planının bir an önce hayata geçmesi önemli. Tekrar yıkıma, soykırıma dönülmemesi gerekiyor. Burada zaten yeterince büyük bir yıkım ve katliam var, bir an önce yaraların sarılması için hep beraber yoğun bir şekilde çalışmamız gerekiyor. İnsani yardımdan içeriye girmesi lazım, istikrar gücü barış, barış kurulu ile ilgili çalışmaların artık bir noktada somutlaşması da gerekiyor. Bu konuda aynı düşünüyoruz. Bir an önce barışın daha da ilerletilmesi gerekiyor. Aksi takdirde şiddet sarmalına geri dönme riskimiz var" dedi. "Suriye’nin DEAŞ ile mücadelede yerini alması önemli bir husus" Bakan Fidan açıklamasını şu şekilde tamamladı: "Suriye’deki çalışmalarımız, bakışımızla örtüşmekte. Suriye’nin istikrarının bölgesel istikrara büyük katkı yaptığına açıkçası inanıyoruz. Suriye’nin tekrar yaralarını sarması, ekonomik kalkınmasını hızlandırması ve DEAŞ ile mücadelede yerini alması önemli bir husus. Washington’da yapılan anlaşma ile Suriye hükümeti DEAŞ karşıtı koalisyona üye oldular. İnanıyorum ki, büyük potansiyeli terörle mücadelede en iyi şekilde kullanacaklar. Suriye’nin toprak bütünlüğünün, egemenliğinin önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu noktadaki tehditlerin de bertaraf edilmesi gerekiyor"

Bakan Fidan: Irak, Suriye ve İran’da PKK tehdidi sonlandırılmalı Haber

Bakan Fidan: Irak, Suriye ve İran’da PKK tehdidi sonlandırılmalı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Irak ziyareti kapsamında Bağdat’ta Iraklı mevkidaşı Fuad Hüseyin ile düzenlediği ortak basın toplantısında, PKK faaliyetlerinin Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da son bulmasının bölgenin istikrarı ve güvenliği için kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Bağdat’la Ankara arasında çok yoğun bir iş birliği mesaisi var. Her konuda kurumlarımız yoğun bir şekilde iş birliği yapmakta, meseleleri çok profesyonel bir şekilde ele almakta ve çözüm odaklı çalışmaktalar. Malumunuz 2024 yılında Cumhurbaşkanımızın yaptığı tarihi ziyarette imzaladığımız çok sayıda anlaşma vardı. Bu anlaşmaların takip edilmesi, hayata geçirilmesi fevkalade önemliydi. Arada kurduğumuz ortak çalışma komiteleriyle güvenlik dahil enerji, su, ticaret, gümrük, ulaştırma birçok konuda gerçekten yoğun çalışmalarımız var" dedi. Zamanın ruhunun bölgede barışı, kalkınmayı, karşılıklı entegrasyonu, iş birliğini gerektirdiğine vurgu yapan Fidan, "Parçalanma, bölünme, birbirimize rakip olma, birbirimizin ayağına çelme takmayı değil. Geri kalan medeni dünyanın yaptığını, bizim bu bölgede yapmamızın önünde hiçbir engel yok. Bölgemiz gerekten olağanüstü kaynaklara sahip, gerek yeraltı, gerek yerüstü kaynaklar, coğrafyası, insanı, medeniyeti, kültürü, inancı, tarihi birikimi Bütün bunların hepsi aslında uygun stratejiler hayata geçirdiğimizde bölgeyi yeryüzü cennetine, bir refah, istikrar, dünyanın geri kalanına katkı yapan bir coğrafyaya dönüştürmemesi için bir sebep yok" diye konuştu. "Irak’ın huzuruna, güvenliğine, kalkınmasına, refahına yönelik katkımız, desteğimiz tamdır" Irak’ın son yıllarda "çok acı" aşamalardan geçtiğini belirten Bakan Fidan, "Çok şükür bugün istikrar, barış ve huzur içerisinde daha da emin adımlar atan bir Irak görüyoruz. Türkiye olarak Irak’ın huzuruna, güvenliğine, kalkınmasına, refahına yönelik katkımız desteğimiz tamdır. Bu noktada yapılan bütün çalışmaları destekliyoruz, elimizden ne gelirse katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Aynı şekilde Irak’ın komşusu olan, Türkiye’nin de komşusu olan Suriye’de olan gelişmeleri de çok yakından takip ediyoruz. Irak ve Türkiye olarak beraber Suriye’ye diğer bölge ülkeleri ile beraber neler yapabiliriz, o konuda çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Bölge ülkeleri olarak iş birliğini en üst düzeye çıkarmaları gerektiğini söyleyen Fidan, "Aramızdaki güveni çok muhkem ve sağlam bir hale getirip, kalkınma yolunda atmakta geciktiğimiz adımları bir an önce atıp, barış ve huzur içerisinde bölgede yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Biz tabii ki Irak’taki siyasi liderliğin başta Sayın Sudani olmak üzere diğer siyasi partilerin, Şii, Sunni, Kürt hepsinin bu vizyona destek vermelerinden dolayı da ayrıca teşekkür ediyoruz. Her zaman söylüyoruz, Cumhurbaşkanımız da altını çiziyor. Bölgemizdeki sorunları yine biz bölge ülkeleri olarak, bölge halkları olarak bir arya gelip kendimiz çözeceğiz. Dışarıdan kurtarıcı beklemeyeceğiz. Bizim gücümüz, kapasitemiz, vizyonumuz buna yeter. Bunu yaparsak dünyanın geri kalanına da daha az yük oluruz. Hatta kendimiz katma değer üretiriz. Karşımızda böyle bir vizyon paylaşan bir ortak hükümet olduğu için de ayrıca ben teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. "Bugün atacağımız imzalar, Irak’taki su sistemlerinin kalıcı olarak ıslahının önünü açacaktır" Su anlaşması imzalayacaklarına vurgu yapan Bakan Fidan, "Gerçekten bu anlaşma fevkalade önemli. İki ülke tarihinde ilk defa hayata girecek. Biliyorsunuz uzun yıllardır Türkiye ve Irak suyu daha verimli nasıl kullanabiliriz, neler yapabiliriz bunun arayışı içindelerdi. İki buçuk sene önce yaptığım bir ziyarette sayın başbakanla mutabık kaldığımız bir husus vardı. İki etaplı bir yol takip edecektik. Birincisi Türkiye-Irak arasındaki suyun kullanımına ilişkin nasıl daha iyi bir yöntem bulunabilir. İkincisi ise Irak'taki su altyapısının, sulama sistemlerinin ıslahına yönelik nasıl beraber çalışılabilirdi. Bu iki kulvarda da iki buçuk yıldır çok yoğun çalışmalar yapıldı" dedi. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’e teşekkür eden Fidan, "Bu konuları hayata geçirmede büyük emeği oldu. Bugün atacağımız imzalar, inşallah Irak’taki su sistemlerinin kalıcı olarak ıslahının önünü açacaktır. Irak tarihinde yapılan en büyük altyapı yatırımı olacaktır. Bu aslında Irak hükümetinin vizyoner yaklaşımını halkın refahın iyiliğine olan iradesini, vizyonunu da ortaya koyacak bir çalışma. İnşallah bu hayata geçer geçmez biz su sorununun önemli bir ayağını da adım atmış olacağız. Bizden önceki nesillerin yaşadığı bir takım sorunları inşallah bizden sonraki nesiller yaşamayacaklar" diye konuştu. "Gaz ve elektrik olmak üzere o konularda da önemli görüşmeler var" Enerji konusunda da yoğun iş birlikleri olduğuna değinen Bakan Fidan, "Petrol boru hattının tekrar çalışmaya başlamış olması önemli bir gelişme. Türkiye ve Irak olarak enerji alanlarında başka neler yapabiliriz gaz ve elektrik olmak üzere o konularda da önemli görüşmeler var. İlgili bakanlıklarımız, kurumlarımız çalışıyorlar. Bu konuda biz de dışişleri bakanlıkları olarak gerekeni yapmak için adımlar atıyoruz" ifadelerini kullandı. Terörsüz Türkiye sürecine vurgu yapan Fidan, "Terörsüz Türkiye sürecinin olumlu istikamette gidiyor oluşu, sadece Türkiye için değil, bölgemiz için de iyi bir gelişme. PKK terör örgütünün kendisini fesih kararı almış olması hiç şüphesiz olumlu bir gelişme. Türkiye’deki silahlı faaliyetlerine son vermesi, bizim açımızdan fevkalade önemli bir karar. Fakat dileğimiz ve beklentimiz odur ki örgütün, Türkiye'de olduğu gibi Irak'ta da silahlı mücadelesine ve terör faaliyetlerine son vermesi, işgal ettiği yerlerden çekilmesi, aynı şekilde Suriye'de de işgal ettiği yerlerden çekilmesi fevkalade önemli. Irak’ta şu anda çok büyük alanları işgal etmekte. Burada tabii ki Irak makamlarıyla yakından çalışıyoruz. Irak makamlarına huzurlarınızda da bu konudaki iş birliklerinden ötürü teşekkür etmek istiyorum. Hem Bağdat hem Erbil, bu konuda yakın bir iş birliği içerisinde bizimle. Ama dediğim gibi sadece Türkiye’de değil, ırak ve Suriye’de de , hatta İran’da da PKK faaliyetlerinin son bulması, bölgenin istikrarı için, güvenliği için, dış güçlerin müdahalesini engellemek için oldukça önemli bir husus" şeklinde konuştu. "Kasımda yapılacak olan seçimlerin Irak halkına, bölgemize hayırlı olmasını diliyorum" Türkiye-Irak arasındaki ilişkilerin kadim ilişkiler olduğunu söyleyen Fidan, "İki ülke halkları yüzyıllardır beraber yan yana yaşamaktadırlar. Modern zamanlarda aramızdaki bu köklü tarihi bağları, daha iyi noktalara taşımak için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Bu noktada Cumhurbaşkanımızın Irak halkına, Irak devletine, Irak hükümetine desteği tamdır, devletimizin tamdır. Bunu da ayrıca ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle 11 Kasım’da yapılacak olan seçimlerin Irak halkına, bölgemize hayırlı olmasını diliyorum" dedi. Irak demokrasisinin olgunluğunu gösterecek bir seçim olacağına vurgu yapan Bakan Fidan, "İnşallah barış ve huzur içinde Irak halkı, kendi iradesini sandığa yansıtacaktır. Ben şimdiden seçimlerde yarışan bütün partilere başarılar diliyorum. Türkiye, Irak halkının iradesine saygı duymaktadır. Nasıl Sayın Sudani ile fevkalade verimli çalıştık, inşallah bundan sonra da çalışmaya devam edeceğiz. Ben şimdiden bu misafirperverlik için tekrar teşekkür ediyorum. Gün boyu hem sayın başbakanla hem sayın cumhurbaşkanıyla, Iraklı yetkililerle görüşmelerimiz olacak. Burada da daha stratejik konuları, bazen de daha taktik konuları detaylıca ele alma fırsatımız olacak. Yeri geldiğinde de kamuoyunu bildireceğiz" diye konuştu.

Bakan Fidan: Türkiye gibi bir güç, Avrupa ile birleştiğinde büyük güç olur Haber

Bakan Fidan: Türkiye gibi bir güç, Avrupa ile birleştiğinde büyük güç olur

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul ile Ankara’da bir araya gelerek iki ülke ilişkilerini değerlendirdi. Fidan, Türkiye ve Almanya’nın birleşik gücünün bir süper güç potansiyeli taşıdığını belirterek, ikili ticaret hacminin yakın gelecekte 60 milyar dolara çıkarılmasını hedeflediklerini söyledi. AB, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı konumunda olduğunu anımsatan Bakan Fidan görüşmede, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik müzakerelere vakit kaybetmeden başlanılması gerektiğini vurguladığını belirterek, "Almanya'nın desteğini beklediğimizde kıymetli mevkidaşımla paylaştım. Bir diğer öncelikli konu ise vize serbestisi diyaloğunun yeniden canlandırılması bu konuda karşılıklı niyet beyanını tekrarladık. Türkiye'nin yapması gereken dört, beş tane konu var. O konuda bizim sistem içindeki ön görüşmelerimiz bitti. Gerekli adımları atacağız. Cumhurbaşkanımız da bu konuda oldukça hassas. Bu alandaki ilerlemenin Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir ivme kazandıracağına inanıyoruz" şeklinde konuştu. Türkiye ve Almanya’nın iki müttefik olarak Avrupa'nın güvenliğini ilgilendiren konularda da yakın çalışmaya önem verildiğini dile getiren Bakan Fidan, "İmkan ve kabiliyetlerimizin güçlü olduğu savunma sanayi alanında kısıtlamaların değil ortak projelerin gündemde olduğunu görüyoruz. Bu yöndeki ve atılan adımları söyledi. Almanya'nın son dönemde bu yönde attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemizin SAFE mekanizmasına etkin katılımı ve ortak projeler geliştirmesi de kritik bir öneme haizdir" dedi. "Türkiye, Gazze'ye nefes Filistin'e umut olmaya devam edecektir" Türkiye ve Almanya’nın Gazze'deki ateşkesin devamlılığı, insani yardımların kesintisiz girmesini ve savaşın kalıcı olarak durmasını beklediklerini aktaran Bakan Fidan, "Şu anda Gazze'de oluşturulan barış ikliminin, ateşkesin bozulmaması gerektiği, bu konuda atılması gereken adımların gereken uluslararası işbirliğin ortaya konması gerektiği konusunda da hem fikiriz. Türkiye olarak bu konudaki görüşlerimizi değerli meslektaşımla paylaştık. Avrupa'nın ve özellikle Almanya'nın Filistin'le ilgili Gazze'yle ilgili sorunlarda ortaya koyacağı her türlü yapıcı adımın çok büyük değer taşıyacağını ifade ettik. Türkiye, sağlanan mutabakatın uygulanmasına yönelik üzerine düşeni yaptığı gibi bundan sonrasında da fazlasıyla yapmaya hazır. Özellikle bu çerçevede adı geçen görev gücü, barış kurulu veya uluslararası ısrar gücü gibi şu anda tam altı doldurmamış konuların hayata geçtikçe içinde yer alma konusunda Cumhurbaşkanımız tarafından ortaya konan tam bir irade var. Tabii atılan her adımın kalıcı barışa hizmet etmesi gerekmekte" diye konuştu. "Türkiye, Gazze'ye nefes Filistin'e umut olmaya devam edecektir" diyen Bakan Fidan, "Gazze'nin yeniden imarına yönelik çabaları da aktif destek vermeyi sürdüreceğiz. Gazze'de yükselecek her bina insanlığın ortak vicdanının eseri olacaktır. Henüz yolun çok başındayız. Nihai amacımız iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve tüm acılara rağmen barış ve refahın hakim olacağı bir Orta Doğu kurmaktır" dedi. Görüşmede Alman mevkidaşı ile Suriye'deki güncel durumun da ele alındığını belirten Bakan Fidan, "Suriye hükümetinin SDG'yle yürüttüğü görüşmeleri yakından takip ediyoruz. Entegrasyonun ülkenin güvenliğine halkın beklentilerine ve ekonomik kalkınmasına somut katkılar getirmesini de bekliyoruz. Bu çerçevede Suriye Hükümetinin ülkenin kuzeydoğusunda ve doğal kaynaklar üzerinde kontrol tesis etmesine imkan sağlanması gerekmekte" ifadelerine yer verdi. Ukrayna’da devam eden savaşın da görüşmede ele alındığını aktaran Fidan, Gönüllüler Koalisyonu'nun çalışmalarının ele aldığını ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasının yanı sıra savaşın Avrupa’ya yayılmasının önemli olduğunu söyledi. Türkiye ziyaretinin Almanya için önemini vurgulayan Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul, "Almanya'da birçok insan dikkat ediyor, çünkü aile bir bağları var, burada kökleri var. Bizim bağlarımızın yoğunluğu bizim ilişkimizi bu kadar özel kalıyor. Yüzden fazla kardeşliği ilişkisi, Türk-Alman Gençlik Köprüsü geçtiğimiz yıl onuncu yıl dönümünü kutladı. Türk-Alman Üniversitesi bu önemi bir ortaya koyuyor. Ekonomik ilişkilerimiz de ortada. Türkiye'de 8 binden fazla Alman şirketi 120 binden fazla insanı istihdam sağlıyor" dedi. "Dış politika konularında ve aynı zamanda iyi bir dost" Türkiye ve Almanya’nın çıkarlarının örtüştüğüne işaret eden Wadephul, "Türkiye, bizim için sadece NATO’da bir müttefik aynı zamanda stratejik bir ortak. Bütün dış politika konularında ve aynı zamanda iyi bir dost. Bugün gerçekten Orta Doğu'daki konu bizi meşgul etti. Nihayet rahatladık. Silahlar sustu, rehinler serbest bırakıldı. Buraya gelirken ülkelerimizin etkisini kullandık. Kişisel ilişkilerimizi kullandık ve eş güdüm halinde hareket ettik" ifadelerine yer verdi. Türkiye’nin Hamas ile görüşerek önemli katkıda bulunduğunu belirten Wadephul, Şarm El-Şeyh’te imzalanan anlaşmayı sağlamlaştırmak için Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze'de bir yönetimin sağlanmasının gerekli olduğunu ifade etti. "Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek isterse Almanya her zaman güvenilir bir ortak olacaktır" Almanya’nın AB-Türkiye ilişkilerinin gelişmesini istediğini dile getiren Waldephul, "Gümrük Birliği'nin güncellenmesini istiyoruz. Vize serbestisini istiyoruz. Pozitif bir gündem oluşturmak istiyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek isterse Almanya her zaman güvenilir bir ortak olacaktır" dedi. Bakan Fidan, kendisine yöneltilen Rusya-Ukrayna arasında gerçekleştirilen arabuluculuk görevine ilişkin soruya, "Trump'ın önce Putin'le Alaska'da görüştüğünü daha sonra gelip Washington DC'de diğer taraf olan Zelenski ve Avrupalı liderlerle görüştüğünü gördük. Önemli olan iki tarafla da bu konuyu götürmek ayrı ayrı görüşürsünüz ya da onları beraber bir yerlere getirerek görüşürsünüz. Burada Putin'le buluşuyor olması bence Ukrayna'nın yokluğunda bir karar alınıyor değil. Amerika'nın şu anda böyle ara bulucu tavrı yok. Her iki tarafla da ayrı ayrı konuşuyor" ifadelerini kullandı. "Gazze'de devam eden işlenmiş olan insanlığa karşı suçlar, yıkım, ölüm bunların hepsi kameralar önünde oldu" İsrail tarafından Hamas’ın cenazeleri çıkarmasının bahane edildiği yönündeki soruya ilişkin Bakan Fidan, "Bu bizim için endişe verici. Acaba Hamas'ın özellikle enkaz altında kalan cesetleri çıkarmadaki yetersizliği. Çünkü alet, edevat yok. İsrail bir mazeret olarak kullanıp tekrar ateşkesi bozacak mı? Bu konuda uluslararası toplumun endişesi var. Ama şunun altını çizmek gerekiyor. Gazze'de devam eden işlenmiş olan insanlığa karşı suçlar, yıkım, ölüm bunların hepsi kameralar önünde oldu. Uluslararası toplumu öyle bir dehşete düşürdü ki bunun bir an önce son bulması için uluslararası toplum büyük bir şu anda hassasiyet içerisinde bunun tabii devam etmesi gerekiyor. Özellikle ateşkes anlaşmasının kalıcı bir anlaşmaya dönüşmesi, Gazze'deki imarın yeniden başlaması fevkalade önemli ve daha da önemlisi kalıcı barışın getirmesi için iki devletli çözümün hayata geçmesi gerekiyor. Bu konuda birtakım toplantılar şimdiden yapılmaya başlandı. Gazze için atılması gereken adımlar var" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği üyeliği konusunda Türkiye'nin stratejik hedefinin arzusunun devam ettiğini ve Dışişleri Bakanlığı'nın ve Bakanının bu konuda elinden geleni yapması gerektiği talimatını verdiğini hatırlatan Fidan, şu ifadeleri kullandı: "Bu bizim halktan aldığımız meşruiyetle ortaya koyduğumuz resmi politika ve bu konuda da ciddiyiz, samimiyiz, atılması gereken adımlar var. Tabii bu tek taraflı bir eylem değil. Avrupa Birliği'nin de bu konuda az önce meslektaşım da söyledi, her iki tarafa da düşen yükümlülükler var. 2007’ye kadar bir zamanın ruhu vardı. Ondan sonra değişen bir Türkiye-Avrupa Birliği ilişkiler manzumesi var. Ama bugün yakın geçmişimizden ders çıkararak artık Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde zamanın ruhuna uygun yeni bir stratejik çerçeveyle yeni bir bakış açısıyla bir bütünleşme sağlanması gerekiyor. Bu konuda ifade ettiğim gibi Cumhurbaşkanımızın iradesi tam hükümet olarak da biz bu konuda elimizden geleni yapma konusunda kararlıyız. Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden beklentisi, Avrupa Birliği'nin özellikle siyasi irade olarak Türkiye'nin üyeliği konusundaki ki az önce sayın meslektaşım ifade ettiler." "Türkiye gibi bir güç Avrupa gibi bir güçle birleştiği zaman bizim birliğimizden bir süper gücün ortaya çıkması mümkün" Coğrafyanın önemini vurgulayan Bakan Fidan, "Türkiye'nin şu anda Avrupa'da işgal ettiği coğrafyayla Avrupa Birliği ülkeleriyle aynı havayı teneffüs etmekle aynı bölgede bulunmakta. Bizim başka coğrafyalara bakan unsurlarımız da var. Ama Avrupa'da beraber oluşturacağımız bir ittifak beraber oluşturacağımız bir çekim merkezi bizi dünyanın geri kalanına daha az bağımlı hale getirir. Aksi takdirde Türkiye gibi bir güç, Avrupa gibi bir güçle birleştiği zaman bizim birliğimizden bir süper gücün ortaya çıkması mümkün. Diğer türlü her iki tarafta kendi bağımlılıklarıyla devam ederler" açıklamasında bulundu.

Bakan Fidan: Irak-Türkiye petrol boru hattında sevkiyat yeniden başladı Haber

Bakan Fidan: Irak-Türkiye petrol boru hattında sevkiyat yeniden başladı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’ye çalışma ziyareti gerçekleştiren Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile Ankara’da bir araya geldi. Ortak basın toplantısında konuşan Bakan Fidan, “Komşumuz ve kardeşimiz Irak ile ilişkilerimize stratejik bir noktadan bakıyoruz. Önceliğimiz, Irak’ın bölgemize istikrar, güvenlik ve refah üretmesi. Irak’ın toprak bütünlüğü ve terörden arındırılması Türkiye için son derece önemlidir. Bu anlayışla Irak’a desteğimizi sürdüreceğiz” dedi. Irak'la ilişkilerin gelişmesi adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'a ziyaretine dikkati çeken Bakan Fidan, "Hatırlayacağınız üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan 2024 tarihinde Irak'a gerçekleştirdikleri ziyaret ikili ilişkilerimizle yakın tarihimiz açısından bir dönüm noktası teşkil etmişti. Keza Irak Başbakanı Sayın Muhammed Şiya Sabbar es-Sudani 8 Mayıs'ta ülkemizi ziyaret etmesi bu etkiyi devam ettirmişti. Bu ziyaret vesilesiyle düzenlediğimiz yüksek düzenli stratejik iş birliği konseyi toplantısı ilişkilerimizi daha da derinleştirdi. Malumunuz olduğu üzere Irak'ta 11 Kasım'da Temsilciler Meclisi seçimlerinin yapılması planlanmakta. Bu seçimler Irak demokrasisinin daha da güçlenmesi bakımından son derece önemlidir" diye konuştu. Terörle mücadele kapsamında Irak hükümeti ile iş birliği yapıldığına değinen Bakan Fidan, "Terörle mücadele ve güvenlik alanında son dönemde bir anlayış birliği tesis etmiş bulunuyoruz. Bu anlayış birliği Irak makamlarının terörsüz Türkiye sürecine verdikleri destekle de ifadesini bulmaktadır. Doğal ortamı olduğumuz Kalkınma Yolu Projesi'ne üyelik tam desteğimizle görüşmemizde tekrar vurgulama imkanı bulduk. Projenin bir an evvel hayata geçmesi için çalışmalarımızı daha da yoğunlaştıracağız. Bugünkü görüşmelerimizin önemli bir ayağını da su konusu oluşturdu" şeklinde konuştu. Irak'ta yaşanan su probleminin çözülmesi için Türkiye'nin yardım ettiğini vurgulayan Bakan Fidan, "Irak'ın şu anda içinde bulunduğu su problemiyle ilgili neler yapılabilir, Türkiye bu konuda zaten yardım ediyor, daha fazla nasıl yardım edebiliriz, onun yollarını heyetlerimiz aradılar. Bugün de çalışmaya mevcut bir toplantı ile devam edeceğiz. Ama şunu söylemek istiyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız, Iraklı kardeşlerimizin baş başa kaldığı bu sorunun çok iyi farkında. Özellikle Bağdat'taki, Musul'daki, Basra'daki kardeşlerimize buradan seslenmek istiyorum. Yaşadığınız sıkıntıları çok iyi biliyoruz, anlıyoruz. Biz bu coğrafyada kardeşiz. Fırat'ın ve Dicle'nin suları hepimizin bu konuda Devlet Su İşleri Teşkilatımız neler yapabiliyorsa, Cumhurbaşkanımızın verdiği talimatlar ile yaz boyunca yapmaya çalıştı" ifadelerini kullandı. Irak'tan Türkiye'ye tekrar petrol sevkiyatının başlamasının önemine değinen Bakan Fidan, "Irak'la enerji alanındaki iş birliği potansiyelimizi de hayata tamamıyla geçirmek istiyoruz. İki tarafta da bu yönde bir irade olduğunu memnuniyetle kaydettik. Petrol, elektrik ve doğal gaz ticaretinin yarı sıra bu alanlardaki yatırımlar yeni iş birliği imkanları sunmakta. Irak-Türkiye petrol boru hattından uzun bir aradan sonra 27 Eylül'de yeniden petrol sevkiyatına başlanması memnuniyet verici bir gelişme. Bu hem dünya petrol piyasaları için hem Irak'taki gelir kaynaklarının oluşması için tekrar önemli bir gelişmeydi. Son iki yıldır bu konuda sıkıntımız vardı ve bu sıkıntı Irak'taki tarafların anlaşmasıyla çok şükür nihayete erdi. Petrol sevkiyatının tam kapasiteye ulaşmasının ikili ilişkilerimize ve ticaret hacmimize kaydeder katkı sağlayacağına inanıyoruz. Önümüzdeki süreçte bu iş birliğimizi yeni bir anlaşma ile taçlandırmak istiyoruz" açıklamasında bulundu. "Bölgesel güvenlik için Irak ile Suriye arasındaki ilişkilerin güçlenmesi büyük önem arz etmekte" Suriye ile Irak arasındaki ilişkinin önemine değinen Bakan Fidan, "Bölge ülkelerini yeni dönemdeki Suriye ile yapıcı ilişki geliştirmesi önemli. Bölgesel güvenlik ve istikrarın tesisi için Irak ile Suriye arasındaki ilişkilerin güçlenmesi büyük önem arz etmekte. Irak'ın bilhassa Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin pekiştirmesi bağlamındaki adımlarını kıymetli buluyoruz. Bu kapsamda Suriye'nin kuzeydoğusundaki kamp ve cezaevlerinden vatandaşlarını geri alma konusunda samimi ve kapsamlı bir çalışma yürüttüklerini görüyoruz. Bu çalışmalar hem Irak vatandaşlarının selameti hem de Suriye'nin güvenliği açısından çok önemli katkı sağlamakta" dedi. Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ise, "Türkiye Cumhuriyeti ve Irak Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, ikili ilişkilerimiz çok eski geçmişe dayanıyor. Ortak coğrafyamız da var aynı zamanda. İlişkilerimiz çok geniş kapsamlı. Ve bu ziyaretimiz ve Iraklı yetkililerin ziyaretleri, Ankara ziyaretleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve değerli kardeşim Sayın Dışişleri Bakanı'nın Irak'a ziyaretleri. Bütün bunlar bu ilişkilerin nedenli derin olduğunu ifade ediyor" diye konuştu. "Kuzey Irak bölgesindeki petrol boru çalışmasından memnunuz" Türkiye ile olan siyasi diyaloglardan memnun olduğunu ifade eden Hüseyin, "Biz de siyasi diyaloglardan memnunuz. Türkiye ile gerçekleşen siyasi diyaloglardan. Ve bu siyasi diyalogların sonuca ulaşmasını ve böylece bölgeye daha güvenli bir iklimin hakim olmasını temenni ediyoruz. Özellikle Irak, Suriye ve Türkiye arasındaki alanda. Ve dolayısıyla Irak hükümeti ve Irak halkı bu siyasi diyalogu, Türkiye sahasındaki bu diyalogu desteklemektedir. Ve bu diyaloglar sonuca varmasıyla beraber kesinlikle olumlu etkisi olacaktır. Irak'taki güvenlik meselesinden biz de memnunuz. Kuzey Irak bölgesindeki petrol boru çalışmasından memnunuz" şeklinde konuştu. "Filistin halkına, insani yardımın ulaşmasını temenni ediyoruz" Türkiye'nin Gazze konusundaki çabalarına değinen Hüseyin, "Türkiye hükümeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve değerli arkadaşım Hakan Bey'in buradaki çabaları, Gazze barış planı ile ilgili ve barış için bir anlaşmaya ulaşılması. Bu bölgedeki Gazze'deki durumun sükunete ulaşmasını sağlayacaktır. Ve Filistin halkına, insani yardımın ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu önemli bir adım ve birçok ülke burada rol aldı. Bu adımları sağlamak ve bu adımların meydana getirilmesini sağlamak için. Türkiye'nin de burada önemli bir rolü olmuştur" ifadelerini kullandı. Bakan Fidan ve Iraklı mevkidaşı Hüseyin, basın toplantısındaki açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "İsrail tarafından herhangi bir provokasyonun gelmemesi gerekiyor" Bir basın mensubunun Gazze'deki son durumu nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "İki tane husus var burada yoğunlaştığımız. Birincisi bu toplumla anlaşmanın bir kazaya uğramadan yürümesi önemli. Özellikle İsrail tarafından herhangi bir provokasyonun gelmemesi, savaşı tekrar başlatacak, soykırımı devam ettirecek, yerinden edilmeyi devam ettirecek bir hususun olmaması gerekiyor. Bu noktada Türkiye olarak hem alandaki anlaşmanın uygulanmasına teknik destek verirken, aynı zamanda global stratejik düzeyde de farkındalığı arttırmaya ve uluslararası diplomatik gayretleri buraya mobilize etmeye devam ediyoruz. Bu yöndeki çabalarımız pek de önemli" dedi. Gazze'deki sürecin birinci ayağının ateşkes, rehine konusu ve insani yardımların bölgeye ulaşması olduğunu söyleyen Bakan Fidan, "Sonraki aşamaların aksamadan hayata geçmesi gidilecek yeni menzillerin olması, sürecin durmaması önemli. Çünkü sürecin durması demek Allah muhafaza tekrar katliamlara dönülmesi manasına gelecek. Bunun olmaması için yine uluslararası toplumla, bölgedeki paydaşlarımızla, kardeşlerimizle bir araya gelip bir sonraki aşamalarda iki devletli çözüme gidene kadar neler yapılmalı. Tabii şu anda önceliğimiz Gazze'deki aşamaların uygulanması, birinci aşama ateşkes, rehineler, insani yardım. İkinci aşama daha sonra Gazze'nin yönetimi meselesi, içerideki emniyetin ve düzenin tekrar kurulması gibi konular olmak üzere bir süreç bizi bekliyor. Bu sürekli dikkatimizi isteyen, yoğunlaşmamızı gerektiren bir konu. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da büyük bir dikkatle, titizlikle bu süreci yönetmeye, yürütmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Suriye ile Irak arasındaki iş birliğinin sorulması üzerine Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, "Terörist DAEŞ çeteleriyle mücadele konusunda da çalışmalarımız var. Irak güvenlik ve askeri makamları ve yetkililer bu çetelerin hareketlenmesini takip ediyor. Suriye sınırları içerisindeki adımlar da Suriye tarafından da ve Uluslararası İttifak tarafından da takip ediliyor. Bizim temennimiz o ki somut anlaşmalara varalım bu konudaki böylece bütün taraflar olarak bu terörist çetelere karşı koyalım. Çünkü bu terörist çeteleri sadece Suriye'nin güvenliğine değil, Irak güvenliğine, Ürdün'e ve bütün bölgeye tehlike oluşturuyor. Dolayısıyla Irak ve Suriye arasında bu iş birliği bulunuyor ve görüşmeler devam ediyor" dedi.

Bakan Fidan: Türkiye, Filistin davasında kararlı Haber

Bakan Fidan: Türkiye, Filistin davasında kararlı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu kapsamında ABD'nin New York kentinde bulunan Türk Evi'nde Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi. Bakan Fidan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu yüksek düzeyli hafta çerçevesinde gerçekleştirdikleri programı bugün itibariyle bitirdiklerini belirtti. Bakan Fidan, "Her sene olduğu gibi son derece yoğun bir diplomasi trafiği içindeydik. Sayın Cumhurbaşkanımız, New York'ta bulundukları süre boyunca çok sayıda ikili görüşme gerçekleştirdiler. BM Genel Kurulu'na, iki devletli çözüm konulu konferansa ve iklim zirvesine katıldılar. Her sene olduğu gibi Türk-Amerikan toplumunun mensuplarıyla da bir araya gelme imkanları oldu. Türk ve Amerikalı iş insanlarıyla görüştüler" dedi. Fidan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın refikaları Sayın Emine Erdoğan hanımefendi de aile, kadının güçlendirilmesi, çevre ve kültür konularında çeşitli etkinliklere katıldılar. Benim de Dışişleri Bakanı olarak çok sayıda ikili görüşmem oldu. Ayrıca İşbirliği İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Komiseri Başkanı sıfatıyla Yıllık Koordinasyon Toplantısına başkanlık ettim. Bakan Yardımcılarımız ve bakanlığımızın diğer yetkilileri bir hafta boyunca yoğun bir çalışma içindeydi. heyetimizde bulunan diğer bakanlarımızın burada kendi konularıyla ilgili sayısız görüşmeleri oldu. Suriye, Ukrayna, Libya, Somali, arabuluculuk, G20 ve MİKTA gibi konularda çeşitli etkinliklere katıldık. Çevre, enerji, yapay zeka, gıda, güvenli ve iklim değişikliğiyle mücadele edilip tüm insanlığı ilgilendiren meselelerle ilgili platformlarda Türkiye'nin görüşlerini paylaştık, BM çalışmalarına katkı sağladık, pozisyonumuzu mümkün olunca daha da ileri götürdük" ifadelerini kullandı. Fidan: "Filistin davasını en güçlü şekilde savunduk" Bakan Fidan, Genel Kurul haftasının en önemli gündeminin Filistin olduğunu vurgulayarak, "Filistin meselesi ve Gazze'deki durum, bu Genel Kurul Haftası'nın en önemli gündem maddesiydi. Neredeyse her gün bir veya iki tane Filistin'le ilgili program vardı. Türkiye olarak Filistin konulu tüm toplantılara ya öncülük ettik, ya koordine ettik, ya destek verdik. Zaten hepsine katıldık ve Filistin davasını çok şükür en güçlü şekilde savunduk. Sayın Cumhurbaşkanımız, BM Genel Kurulu'na yaptıkları hitabın çok büyük bir kısmını sizlerle dinlediğiniz Filistin konusuna ve gazetede yaşanan soykırıma ayırdılar. Sayın Cumhurbaşkanımız, Pazartesi günü düzenlenen iki devletin çözüm konulu konferansa da hitap ettiler, biliyorsunuz bu konferans öncesinde ve sonrasında Filistin devletini şu ana kadar tanımayan, uluslararası ilişkilerde ağırlığı bulunan ve bazı batılı ülkelerin de Filistin'in tanımasına şahit olduk. Türkiye'nin Filistin meselesine dair vizyonunu ve uluslararası toplumdan beklentilerini Sayın Cumhurbaşkanımız, dünya kamuoyuyla bu iki konferansla paylaştı. Arap ligi ve İİT üyesi 8 ülkenin liderliğinin, ABD Başkanı Trump'la birlikte katıldığı Gazze konumu toplantının fikri öncülüğünü de Sayın Cumhurbaşkanımızın yapmışlardı. Bu görüşmede 800 milyona yakın Müslüman nüfusu bulunan bir grup ülke olarak, Başkan Trump'a Gazze ile ilgili beklentilerimizi açık bir dille aktardık. Gazze ile ateşkesin bir an önce sağlanması gerektiğini ve bölgeye insani yardım ulaştırmasının şart olduğunu söyledik. İsrail'in batı Şeria'yı ilhak etmesinin asla kabul edilemeyeceğini, Gazzelileri ana yurtlarından göç etmeye zorlayacak her türlü girişime karşı olduğumuzun altını topluca çizdik. Gündeme getirdiğimiz konularda olumlu bir ivmenin inşallah sağlanacağını ümit ediyoruz. Buna ilişkin ilk emareler var, inşallah sonu da gelir" diye ifade etti. Fidan konuşmasında, "Yüksek düzeyli haftada Filistin konulu güvenlik konseyi toplantısına da katılarak İİT adına bir konuşma yaptık. Bunlara ilaveten, Filistinlilere Yardım İçin İrtibat Komitesi" toplantısına, "Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)" konulu toplantıya, Gazze'nin yeniden inşasına yönelik toplantıya ve Lahey grubu toplantısına üst düzeyde katılım sağladık. BM Genel Kurulu marjında imzaya sunulan İnsani Yardım Personeli'nin korunması bildirisine taraf olduğumuzu da özellikle belirtmek isterim. Tabiki gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek benim yaptığımız ikili görüşmelerde de Filistin meselesini sürekli gündeme getirdik. Filistin için daha fazla destek sağlanmasını istedik. Genel kurul sırasında ve hemen öncesinde bazı batılı ülkelerin Filistin devletini tanıdıklarını ilan etmeleri son derece önemli bir gelişme oldu. Bu sonuç aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Ortak Temas Grubu olarak yürüttüğümüz çalışmaların somut bir neticesidir. Filistinlilerin haklı davasını her zaman her platformda savunmaya devam edeceğiz" dedi. ABD ile görüşmeler ve Washington ziyareti Bakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington temaslarının da önemine değindi. Fidan, "Sayın Cumhurbaşkanımız'ı New York'taki programının ardından sizler de takip ettiğiniz Washington'a ikili bir ziyaret gerçekleştirmesi içinde bulunduğumuz haftayı daha da önemli hale getirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız'ın ziyaretleri genel itibariyle son derece dostane, olumlu ve yapıcı geçti. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başkan Trump'ı hem ikili ziyaret için hem de gelecek yıl Ankara'da düzenlenecek NATO zirvesi kapsamında ülkemize davet ettiler. Görüşmede CAATSA yaptırımları gibi ilişkilerimizi daha da güçlendirmemizin önünde engel teşkil eden sorunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakat sağlandı" ifadelerine yer verdi. Fidan, "Bu bağlamda savunma sanayi alanında atılabilecek adımlar değerlendirildi. Ekonomik ve ticari ilişkilerin dengeli şekilde ilerletilmesi ve ticari hacminin 100 milyar dolara ulaşması için somut projeler üzerinde çalışacağız. Bildiğiniz üzere, Türk Hava Yolları'nın 75 adet geniş gövdeli ve 150 adet dar gövdeli uçak satın alması için anlaşma sağlandı. Ziyaret öncesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, ABD'den uzun süreli LNG tedariği için anlaşmaya varmıştır. Ziyaret marjında da Stratejik Sivil Nükleer İşbirliğine ilişkin mutabakat zaptı imzalandı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Trump bölgesel ve küresel meseleleri de ele aldılar. Tabiki Sayın Cumhurbaşkanımız Filistin konusunu gündeme getirdi. Bizim için önemli olan konuların altını kuvvetli bir şekilde çizdi. Bunların başında Gazze'de ateşkesin bir an evvel sağlanması hususu. Keza İsrail'in yayılmacı politikalarının bölgede oluşturduğu risklere ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız dikkat çektiler. Suriye'de Amerika'yla temaslarımızın gündeminde olan konular ele alındı. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birbirini koruması gerektiği konusunda her iki ülke de hemfikir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız ve Başkan Trump, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi için atılabilecek ortak adımları da ele aldılar. Ayrıca iki ülke arasında NATO'da eşgüdümün arttırılması üzerinde duruldu. Ziyaretimiz sonunda her iki ülkenin de işbirliğini karşılıklı saygı temelinde daha da ilerletmek istediğini gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başkan Trump bu yönde ortak bir iradeye sahip. New York'a ve Washington'a yaptığımız ziyaret, gerek BM temaslarımız ve gerek ABD ile ikili ilişkilerimiz bakımından son derece verimli oldu." diye konuştu. Bakan Fidan, "Genel Kurul'un bu seneki teması, bildiğiniz üzere, birlikte daha iyi, barış, kalkınma ve insan hakları için 80 yıl ve daha fazlası olarak belirlenmişti. Türkiye olarak biz, küresel meselelere katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Aynı zamanda çok kutuplu dünyada stratejik özerkliğimizi koruyarak ve ülkemizin çıkarlarını savunan politikalar geliştirmekteyiz. Önümüzdeki dönemde de Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde diplomasi, diyaloğu ve işbirliğini ön plana çıkarmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Sessiz ama yoğun diplomasi var" İHA muhabirinin Başkan Trump'ın "Gazze'de ateşkes sağlanmak üzere, rehineler yakında serbest bırakılacak" sözlerini hatırlatarak "Gazze meselesinde gidişatı değiştirebilecek bir gelişme bekliyor musunuz?" sorusuna Fidan, "Bu yönde çoğu kamuoyunun gözü önünde olmayan yoğun bir diplomasi trafiği var. Türkiye bunların bir kısmına öncülük ediyor, bir kısmında ciddi rol oynuyor. Başkan Trump'la 8 ülke liderinin Cumhurbaşkanımızın da dahil olduğu, İslam ülkelerinin bir araya gelmesi önemli bir toplantıydı. Bu önümüzdeki hafta İsrail Başbakanı da Başkan Trump'a bir ziyarette bulunacak. Bütün bunlarda Amerika'nın aslında kendi merkezi rolünü oynaması ve İsrail üzerindeki etkisini kullanması bizim için önemli. ABD'yi bu noktaya getirmek için takip edilmesi gereken diplomatik usulün, stratejinin, ilişki adımlarının dikkatli hesaplanması ve bunların teker teker hayata geçirilmesi gerekiyordu. Cumhurbaşkanımızın diğer liderlerle uzun süredir yaptığı görüşme, trafiği, akabinde olan gelişmelere baktığımız zaman inşallah şu anda bizim önceliğimiz Gazze'deki ateşkesin sağlanması, sivil katliamının durması, bir an önce insani yardımların girmesi yani bu fevkalade önemli. Bunu önceleyen bir ateşkes anlaşmasını paralelinde diğer hususları da gündeme getiren bir kağıt üzerinde çalışılıyor. Bu biraz dediğim gibi sessiz götürülen bir çalışma oldu. İlgili ülkeler olarak katkılarımızı verdik. Müzakereler devam ediyor. Bu konuda inşallah imsal olmak istiyoruz. Ama bizde geri adım atmak yok, bıkmak, kusanmak yok. Bu yolda elimizden gelen her şeyi bütün yaratıcılığımızı, gücümüzü kullanarak yapmaya devam edeceğiz" şeklinde cevapladı. "Filistin Devleti'ni rekor sayıda ülke tanıdı" Basın mensupları tarafından Filistin Devleti'nin tanınması sürecine ilişkin olarak sorulan soruya Fidan, "Bildiğiniz gibi, 7 Ekim'den sonra başlayan soykırım harekatını gördüğümüzde Türkiye olarak bir strateji ortaya koyduk. Aslında uluslararası diplomasi retoriğini de şekillendiren bir söylem stratejisiydi. O da şuydu, biz daha önceki Gazze savaşlarından çıkardığımız derste bu sefer sadece ateşkese yoğunlaşmak değil, bütün bu savaşları ve katliamları mümkün kılan ortamın kaldırılmasıyla da paralel olarak yoğunlaşmak. O nedir? İki devletli çözüm, kalıcı. Hem İsrail'in hem Filistin'lerin güven içinde, barış içinde, huzur içinde yaşadığı bir ortamın elde geçirmesi. Çünkü ateşkese yoğunlaştığınız zaman bir yeri unutuyorsunuz. Ateşkes için çalışılırken biliyorsunuz sayısız defalar görüşmeler oldu, müzakereler oldu, esir değişimleri oldu, rehine değişimleri oldu. Bir ara ara birinde 60 gün sonra tekrar katlayan başladı. Ama diğer taraftan da biz aynı zamanda yaptığımız iş bölümüyle bir grup ülkeyle iki devletli çözümün ve Filistin'in tanınması gündemini sürekli ilerlettik. Ve en sonunda geldiğimiz noktada gerçekten rekor sayıda ülke Filistin'i tanıdılar. Tabii ülke sayısıyla beraber ülkelerin özgül ağırlıklarının da önemi var. Artık Avrupa ülkeleri, Anglosakson ülkeler, klasik olarak, geleneksel olarak Amerika'nın güçlü müttefikleri, Fransa, İngiltere, Avustralya, Kanada, onlar da Filistin'i tanıdılar. Bu tabi aslında hem yapılan çalışmaların etkisini gösteriyor hem de uluslararası kamuoyunun vicdanının Filistin'de yaşanan katliamı gördükten sonra kendi hükümetlerin üzerinde oluşturduğu politik baskının neticeleri. Tabi Filistin devletinin tanınması için, iki devletli çözüme gidilmesi için, 60 bin masumun şehit edilmesine, katledilmesine, 2 milyon insanın aç bırakılmasına hiç gerek yoktu. Ama maalesef insanoğlunun doğasında var. Çoğu zaman hikmetle değil, musibetle insanoğlu ders alıyor maalesef. Yani bizim insan olarak aslında gelişmemiz ve evrimimiz hikmetle hareket ettiğin yönünde olmaktır. Musibeti beklemeden iyiliği görüp ona göre hareket etmemiz lazım ama olan bu. Şu anda ortaya koyduğum tablo, Filistin Devleti artık daha çok tanınıyor. Biz bunu sürekli gündemde tuttuk, tutmayadan devam edeceğiz. İkinci aşama, tanınan bir devlet değil, yaşayan ve hayata geçen bir devlet aşaması. Bunun için atılması gereken adımlar var. Bunun için şu anda devam eden sıcak savaşın durması gerekiyor. Daha sonra Filistinlilerin kendi kendine yönetebildikleri, mali bağımsızlıkların olduğu, idari bağımsızlıkların olduğu bir atmosfere, bir pratiğe doğru eğrilmek. Buna yönelik hazırlanan kağıtta çalışmalar da var. 2-3 tane paralel çalışma gidiyor. Özellikle Filistin yönetiminin reform edilmesi meselesi var. Bunun önemi bir çalışma gibi. Burada bazı ülkeler de yer alıyor. Diğer tarafta Gazze'nin muhtemel bir ateşkes anlaşmasından sonra kendi kendisinin yönetmesiyle alakalı konular var. İki devlet bir çözüme giderken Filistin devletine yönelik atılacak adımlar. Bunlar tabi iyi senaryoda inşallah hayata geçirmek istediğimiz konular. Türkiye Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde bu meseleye yapıcı bütün katkısını inanılmaz şekilde veriyor. Bunu yaparken de gerçekten sadece burada siyasal bir kredinin hiçbir zaman için peşinde olmadık. Amacımız bu tarihsel zulmün durması ve vatandaşlarımızın vicdanının daha fazla acı çekmemesi. Çünkü onlar adına hareket etme tedbir alma sorumluluğunda olan bizleriz" dedi. Blair Planı ve Gazze'de ateşkes sonrası düzen Blair planıyla ilgili Türkiye'nin pozisyonuna ilişkin yöneltilen soruya cevap veren Bakan Fidan, "Bizim önümüze bu Blair planıdır diye net bir somut konulan bir şey yok. Yani biz ilgili ülkeler, aktörler böyle bir plana muhatap olmadık. Sadece bizim muhatap olduğumuz, bizim de katkı verdiğimiz diğer ülkeler olarak Amerika'nın da kabul edilebileceği bir ateşkes ve gazze'deki yaraların sarılmasıyla ilgili bir çerçeve planı. Buna yönelik müzakere süreçleri devam ediyor. burada katkılar var. Tabii burada hem Filistin tarafının ve diğer İsrail tarafının da bir noktalarını kabul etmesi gerekiyor. Biz Filistinler üzerindeki etkimizi kullanacağız. Amerikalılar da İsrail üzerindeki etkisini kullanarak bu mekanizmayla bunu hayata geçireceğiz. Burada basına da yansıdığı Tony Blair'e, özellikle bir noktada uluslararası yardımların belki organizasyonunda bir rol verilebilir, o ayrı bir şey ama bizim temas grubu ülkeleri olarak hassasiyetle üstünde durduğumuz konu, muhtemel bir ateşkes anlaşması sonrasında ki Gazze'de, Gazze'yi yine Filistinlilerin kendilerine yönetmesi" diye yanıtladı. Suriye dosyası ve SDG sorusu: "Hedefimiz güvenli ve kapsayıcı bir düzen" Trump'la yapılan görüşmeler sonrasında SDG dosyasındaki son durumun sorulması üzerine Fidan, "Suriye meselesi bütün yönleriyle yaptığımız görüşmelerde hep yer alıyor. Biliyorsunuz hem bölgenin güvenliği için önemli hem Türkiye'nin güvenliği için önemli. Daha da önemlisi Suriyelilerin kendisi için önemli. Milyonlarca Suriyeli hala Suriye'nin dışında mülteci sıfatıyla yaşamakta. Bunun da son bulması için Suriye'nin istikrar kalıcısıyla aramaya kavuşması ve buna ilişkin güçlü sinyalleri vermesi gerekiyor. Şimdi tabi bölgede İsrail'in saldırılarıyla başlayan yeni bir tehdit algısı oldu Suriye öznesinde. Zaten Suriye'nin kendine ilişkin has problemleri vardı. Toplumsal bütünlüğüne ilişkin tehditler vardı. Esad döneminden kalma sıkıntılar, altyapı ve ekonomik sıkıntılar, ortada sinir savaştan kalan yıkım ortada. Bütün bunları uluslararası sistemin de aktörlerin de desteğiyle giderilmesi için gerçekten mucizevi bir diplomatik başarı sağlandı. Hem Türkiye hem bölgesel ülkeler hem Avrupa Birliği hem Amerika çok büyük bir süratle Suriye'deki yeni yönetime destek verme ve Suriye'nin yaralarını sayma konusunda bir fikir birliği içerisine girdiler ve eylem birliği de başlamıştı. Tabi bu noktada İsrail'in saldırıları denklemi değiştirmeye başladı. Bu nasıl giderilebilir? Bunun ilişkin arayışlar devam ediyor. Suriyeli kardeşlerimizin bu noktada gördüğü görüşmeler var. Bizim verdiğimiz destekler var. Bizim yaptığımız görüşmeler var. Amerikanlarla bu konuyu çok Bölgesel ülkelerle yaptığımız görüşmeler var. Bu önemli bir konumu. Bunu mümkün olan en uygun diplomatik yöntemle çözmeye gayret ediyoruz. SDG'nin durumu, YPG'nin oluşturduğu muhtemel mevcut teknikle ilgili çerçeve konular. Bu konular sürekli gündemde. İki taraflı, üç taraflı sürekli ilgili takip ediliyor. Şam'daki yönetimle, SDG arasındaki müzakere süreçlerini yakından takip ediyoruz. Amerika'nın konuya ilişkin evrilen görüşleriyle, rolüyle ilgili değerlendirmelerimiz, yönlendirmelerimiz var. Türkiye'nin bu konuda çok yakın bir takibi söz konusu, ilgi kurumlarımızın değerlendirmesi söz konusu, kendi aramızda yaptığımız değerlendirmeler var, aldığımız kararlar var. Günün sonunda hedefimiz şu, Türkiye'nin milli güvenliğinin tehdit altında olmadığı, Suriye'deki Kürt kardeşlerimiz dahil hiçbir azanlık ve çoğunluk grubunun kendisini tehdit altında görmediği, özgür göründüğü, kimleri yaşayabildiği, eşit hissettiği, güvende hissettiği bir ortamın olması. Bunun için gerekli olan siyasal çerçeve, ekonomik katkı, kurumsal kapasite, Askeri ve güvenlik tedbir ne ise Türkiye'ye hepsini vermeye ve gerekenleri yapmaya hazır. Bu tek taraflı olarak değil, bölgedeki ortaklarıyla, bulabildikleri paydaşlarıyla beraber yapmaya hazır. Bu yönde çalışıyoruz açıkçası. Ama dediğim gibi, az önce saydığım hedefler doğrultusunda biz çalışıyoruz. Bu konuda çok şeffafız, netiz, hiçbir gizlediğimiz yok, ajandamız yok. Cumhurbaşkanımız da her fırsatta dünya liderleriyle yaptığı görüşmede bunun altını çiziyor. Biz de ilgili kurumlar olarak, Dışişleri Bakanı olarak bunu koordine ediyoruz kurumlarımızla. Cumhurbaşkanımızın bu vizyonunu alanda hayata geçirmenin koordinasyonunu yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz. Dediğim gibi Türkiye büyük ve güçlü bir ülke, ulusal kapasitesi yüksek, hangi aracı ne zaman kullanacağını iyi biliyor ama her zaman için hikmetle, iyi sözle ve barışçıl amaçlarla ve yöntemlerle başlangıç yapmak istiyoruz ve bununla gitmek istiyoruz. Muhataplarımızın bunu anlamadığı bir ortamda buna pozitif cevap vermediği bir ortamda başka yöntemleri de her zaman için devlet olarak kullanmak, bölgemize, halkımıza, milletimize, devletimize olan bir yükümlülük" dedi. ABD ile gündem: CAATSA, F-35, enerji Amerika ilişkilerinde son yaşanan gelişmeler ışığında ne tür ilerlemeler beklendiğinin sorulması üzerine Bakan Fidan, "ABD'ye baktığımızda özellikle iki liderin görüşmesinde çok yoğun bir gündem vardı. CAATSA, F-35, özellikle Enerji. Tabii merak ettiğimiz konu şu, hangi konulardan net mutabakat sağlandı, hangi konular bir süreç alacak? Gazeteciler olarak, özellikle Türk kamuoyu, önümüzdeki günlerde ne tür gelişmeler beklemeli, hangi başlıklar ön plana çıkacak?" şeklinde geldi. Fidan, "Şunun altında özellikle çizmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız da basınla birlikte dönüş yolunda yaptığı toplantıda ifade ettiler. Biz de zaten olayın canlı şahitleriyiz ve katılımcılarıyız. Birincisi, her iki tarafta da, Sayın Trump'ta da, Sayın Erdoğan'da da, İki ülke arasındaki sorunları tamamıyla çözme yönünde irade var. Niyet var ve irade var. Şimdi bu sorunların farklı kategorilerde, bir kısmı önceden olmuş sorunlar, bir kısmı konjonktüre dayalı sorunlar, bir kısmı siyasetin doğasından gelen sorunlar. bir kısmı dünyadaki bazı olan olaylarda, özellikle ortalıkta da farklılığımızın olduğu var. Şimdi bütün bunlar özellikle ikili ilişkilere dayalı, başka üçüncü aktörlerin olmadığı konularda, ikili ilişkilere dayalı konularda sorunların çözülmesi yönünde Sayın Trump'ın biz bir irade koyduğunu gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu yönde gerçekten büyük bir ikna kabiliyeti var, biliyorsunuz. Yani küresel ölçekte sayılı liderlerden olmanın avantajını biz açıkçası ikimiz de yine burada kullanıyoruz. Somutlaştırdığınız zaman aradan herkesin bildiği konular ne? CAATSA meselesi. 2019'daki olan olaylardan sonra ortaya çıkan CAATSA. CAATSA konusu bizim için aslında şöyle büyük bir sıkıntı. Ama müttefiki ülke arasında birbirlerinden bir şey almayı engelleyen bir yasal kısıtlamanın olmasın yani sistemik olarak büyük bir problem. Şundan dolayı şu anda diyelim F-35 vesaire işte almayı beklediğimiz işte KAAN'ın (Milli Muharip Uçağı) motorları var şu anda bekliyor mecliste. Onların lisansı durmuş durumda. Yani onların lisansında hayatta geçip motorların gelmesi lazım. KAAN'ların üretimi başlayabilsin. Bütün bunların halli bir teknik konuyken aslında sistemik olarak bizim Amerika'yla olan ilişkimizde sınırlamaların olması bizi ister istemez daha farklı araçlar içerisine itecek, uluslararası hareket sistemine. Kendi yeteneklerimizi zaten geliştiriyoruz, onda bir problem yok ama hiçbir ülke kendi geliştirdiği yeteneğiyle kendi kendine yeterli olmuyor. Muhakkak hem bir ittifak kültürü, daha gelişmiş bir silah, daha gelişmiş bir şeyi alma ihtiyacımız oluyor. Veya bizden alınıyor, biz satıyoruz. Şimdi burada, daha geçen gün bir toplantıdaydım, orada da Amerikalılar, yani Banka'nın ürettiği teknolojinin Amerika içinde bir üretim alanı olabileceği, Amerika'nın da Türkiye'deki bu gelişmiş teknolojiden istifade edebileceği konusunda talepleri var, olaylar var. Yani bu konu aslında tek taraflı olmuyor. Artık Türkiye'nin de geliştirdiği yeteneklerden sonra iki taraflı gidiyor. Amerikan pazarından ünvan satabiliyor, silah satabiliyor. Her zaman bunun algısı tek taraflı gibi, aldığımız daha fazla ödeme yapıyoruz bu konuda. Yani bu müttefiklik ruhuna, stratejik ortaklık ruhuna yakışmıyor. Onun için CAATSA'nın aradan çıkması meselesi var. Bu konuda iki tarafta da irade var. Şimdi konunun ilgili muhatapları başta Savunma Bakanlıklarımızın olmak üzere konuyu daha da ileri taşıma konusunda gayret içerisinde olacaklar. Diğer taraftan enerji alanında iş birliği tabii ki önemli. Enerji meselesinde Nükleer enerji dahil, doğalgaz konuları dahil neler yapılabilir, o konuda bir fikir birliği var, atılacak somut adımlar var. Bir halk bankası meselesi var sürekli, uzun yıllardır dillerde olan, bu konuda tabii yargıya taşınmış bir konu ama idarelerin perspektifi de bu konuda önemli. Doğru bilgilendirmeleri önemli. Bu konuda atılması gereken bir takım konular var. Genel olarak ifade ettiğim gibi somut sonuçları tekrar iyi bir görüşme idi. Zaten liderlerin belli adına da bir araya gelmeleri gerekiyor. Bunlar devam eden çok sayıda ticari, teknolojik, eğitime dayalı, savunmaya dayalı, iş politikaya dayalı, bölgesel konulara dayalı politikalar var. Bunu ya bürokratlar yapıyor, ya iş adamları yapıyor, ya bizim bakanlar yapıyor. Ama bütün bunlar yapılırken en tepede seçilmiş liderlerin iradeleriyle bu konuluyor. Liderler belli aralıklarla bir araya gelip göz göze bakıp, Ben sana güvenmeye, sen bana güvenmeye devam ediyorsunuz. İradelerimizi devam ettirelim demeleri önemli. Bütün bu yürüyen çarkın. Bu sadece Türkiye'de olan ilişkilerde değil. Bu tüm ilişkilerin doğasında var. Bakın İngiltere ile de aynı şekilde bir araya gelmesi lazım. Fransa'yla da Kanada'yla da Amerika Birleşik Devletleri. Bu bütün büyük ülkeler için yeterli olan bir mekanizma. Yani günün sonunda uluslararası ilişkilerin doğasında olan özellikle irade kaynaklarının bir araya gelip Biz hala birbirimize güveniyoruz. Birbirimizle iş birliği yapmamız gerekiyor. Bundan da memnunuz. Bunun için kendi mekanizmalarımıza bu konularda talimat verip çalışmalara devam edelim. Sinyalini vermesi önemli. Ben özellikle bunu sağlamaması açısından bu ziyareti önemli buluyorum ve belli alakalarda bunun tabi olması gerekiyor. Büyük müttefikler arasında" dedi. "Trump'ın saygısı ve yol haritası" sorusu: "İrade mevcut, top icrada" Bakan Fidan'a son olarak yöneltilen Türkiye-Amerika ilişkilerinin güçlenmesine yönelik yakın dönemde nasıl bir yol haritası izlenebileceğine dair soruya, "ABD Başkanı Trump, Sayın Cumhurbaşkanımıza gerek New York'ta gerek Washington'da büyük bir hürmet gösterdi. Diğer ülke liderlerine olan yaklaşımından çok farklı biçimde saygı gösterdiğini defalarca söyledi. Washington'daki görüşmenin iki ülke arasındaki ilişkilerinin güçlenmesine yönelik yakın dönemde nasıl bir yol haritası oluşturacağını öngörüyorsunuz." Fidan şu değerlendirmeyi yaptı: "Az önce de ifade etmeye başladım. Washington'daki görüşmeler, yani Sayın Trump iktidara geldikten sonraki ilk devlet ziyareti oldu. Daha önce sanırım başkanımız çeşitli vesilelerle bir araya geldi. En son New York'ta bir araya çok toplantıya geldi ama yan yana oturuyorlar biliyorsunuz o toplantıda. Öncesinde, esnasında ve sonrasında siz tarzda resim çekilen anı görüyorsunuz. Biz sürekli oradayız. Orada sürekli bir iletişim var iki lider arasında. Telefonda çok sık konuşuyorlar biliyorsunuz. Düzenli bir iletişim ve koordinasyon var. Ben ilişkilerin dediğim gibi arada iki tarafta da irade mevcut. Artık geri kalanı iş dünyasına kalmış, enerji dünyasına kalmış, savunma sanayisine kalmış, ilgili aktörlere kalmış, bizlere kalmış bir konu. Biz ne kadar taşırsak, ne kadar yeni iş birliği alanı, iş dünyası ne kadar yeni ticaret üretirse, iş geliştirirse o kadar gidecek. Şu anda en azından Amerikan yönetiminde Türkiye ile ilişkilerde bir sıkıntı alanı yok. güç alanında olan konularla. Ama kongreye dayalı yasal olarak bir takım daha önceden başlatılmış sınırlamaları yine aynı şekilde siyaset üzerinden yürütülmesi ve götürülmesi gerekiyor. Bu konuda da tabii ki Amerikan yönetim liderliğinin yadsınamaz bir rolü olacağını düşünüyorum." cevabını verdi. Basın toplantısını gazetecilere teşekkür ederek bitiren Fidan, "Bir hafta boyunca hep sizlerle beraber yoruldunuz, yoğun emek verdiniz. Gerçekten emekleriniz için çok teşekkür ediyorum" dedi.

Bakan Fidan: Filistin davasında İsrail’in suçları gözler önüne serilmeli Haber

Bakan Fidan: Filistin davasında İsrail’in suçları gözler önüne serilmeli

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD'deki temaslarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 80. BM Genel Kurulu'na katılmak üzere geldiği New York'ta eşlik eden Bakan Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Yıllık Koordinasyon Toplantısı'na başkanlık etti. Bakan Fidan, "İki acil riskle karşı karşıyayız. Birincisi, Gazze'deki soykırım ile İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etme ve Filistinlileri zorla yerlerinden etme çabaları. İkincisi, İsrail'in tüm bölgemizin güvenliğini ve istikrarını tehdit eden hesaplı yayılmacılık ve istikrarsızlaştırma stratejisi. İsrail, Başbakan Binyamin Netanyahu rejimi altında ‘Büyük İsrail' hayalleriyle körleşen bir haydut aktör haline gelmiştir. İİT ülkeleri olarak ortak bir tutum almalıyız. İsrail'e yapılan tüm uluslararası silah ve mühimmat sevkiyatlarını durdurmak için ortak çabalarımıza devam etmeliyiz. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) süreçlerinin cezasızlığı sona erdiren araçlar haline gelmesini sağlayarak hukuki mücadele alanını güçlendirmeliyiz. Filistin Devleti'nin BM'ye tam üyeliğinin gerçekleşmesi için Filistin'in tanınması yönünde son dönemde yakalanan ivmeden faydalanmalıyız. İsrail'in suçlarını uluslararası toplumun önünde ifşa etmeliyiz" ifadelerini kullandı. "Suriye'nin istikrarı, geniş bölgemizin istikrarından ayrı düşünülemez" Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye'nin istikrarının ve güvenliğinin sağlanmasına da değinerek, "Suriye'nin istikrarı, geniş bölgemizin istikrarından ayrı düşünülemez. İsrail'in Suriye'deki suçlarını durdurmak da aynı derecede hayati önem taşımaktadır. Suriyeli kardeşlerimizin İİT üyelerinin desteğine bilhassa ihtiyaç duyacakları alan yeniden inşa meselesidir" dedi. "Müslüman toplulukları hedef alan ırkçı eylemlere ortak bir tepki göstermeliyiz" Bakan Fidan uluslararası toplumda son zamanlarda artan İslam karşıtı ırkçı söylemlere dikkat çekerek, "İslam düşmanlığı artıyor. Müslüman toplulukları hedef alan ırkçı eylemler devam ediyor. Bu konularda ortak bir tepki göstermeliyiz" açıklamasını yaptı. "Batı Trakya'da Müslüman Türk ciddi hak ve özgürlük ihlalleriyle karşı karşıya" Bakan Fidan, Kıbrıs meselesi ile Yunanistan ve On İki Ada'daki Türk azınlıklarının haklarına da değinerek, "Kıbrıs meselesi ve Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığı durumu dış politikamızın iki önemli maddesini oluşturmaktadır. Tüm kardeş İİT üye devletlerini, Müslüman Kıbrıs Türkleri'nin özden gelen haklarını desteklemeye ve onlarla doğrudan temas kurmaya çağırıyoruz. Yunanistan'da, Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlık ve On iki Ada'daki Müslüman Türk nüfus, en temel hak ve özgürlüklerinden bile yararlanmalarını engelleyen ciddi ihlallerle karşı karşıya olmaya devam etmektedir" ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı’nın yeni yerleşkesinin temeli atıldı Haber

Dışişleri Bakanlığı’nın yeni yerleşkesinin temeli atıldı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı'nın yeni yerleşkesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, projenin Türkiye'nin dış politika vizyonunu ve diplomasi anlayışını yansıtacak stratejik bir adım olduğunu vurguladı. Bakan Fidan, bakanlığın artık farklı binalar yerine modern ve tek çatı altında hizmet vereceğini belirterek, yeni yerleşkenin kurumsal gücü artıracak ve Türkiye yüzyılı hedeflerine yürüyüşü sembolize edecek bir eser olacağını ifade etti. Hariciye için azameti, işlevi ve sembolik değeriyle müstesna bir merkez inşa edildiğine dikkati çeken Bakan Fidan, "Yerleşkemiz iki etapta tamamlanacak. İlk etabın 550 gün içinde, tamamının ise inşallah 3 yıl içerisinde hizmete girmesi hedeflenmektedir. Sayın Cumhurbaşkanım, küresel ve bölgesel ölçekte karşı karşıya kaldığımız güçlü ve etkin bir dış politika ihtiyacını daha da görünür kılmaktadır. Bakanlığımızın sürekli değişen ve evrilen bir dünyada daha verimli çalışabilmesi ve meydan okumalara etkin bir şekilde cevap verebilmesi için daima kendini yenileyen, çağa uyum sağlayan bir yapıda olması gerekiyor. Bu sebeple kurumsal olarak gelişimi önceliyor, kendimizi sürekli gözden geçirerek, yenileyerek vazifemizi en güzel şekilde ifa etmeye gayret ediyoruz. Bu çerçevede zat-ı devletlerinin yüksek tensipleriyle mevzuatımızı güncelledik. Teşkilat yapımızı, personel ve terfi politikalarımızı çağımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek hale getirdik" diye konuştu. "Kapsamlı diplomatik münasebetlere uzanan bir evrim yaşanmıştır" Türkiye'nin yurt dışındaki ağını genişlettiklerini aktaran Bakan Fidan, şu ifadelere yer verdi: "263 dış temsilciliğimizle dünyanın en geniş üçüncü diplomasi ağına sahibiz. Sayın Cumhurbaşkanım, modern diplomasinin teşekkülüyle birlikte 17. ve 18. yüzyılların teammülleri yerini yeni usullere ve daha kurumsal yöntemlere bırakmıştır. Geçici mahiyette yürütülen temaslardan bugün karşılıklı bağlılıklarla örülü, girift ve kapsamlı diplomatik münasebetlere uzanan bir evrim yaşanmıştır. Günümüz dünyasında artık uluslararası ilişkilerin çok boyutlu, çok katmanlı ve çok paydaşlı niteliği öne çıkmaktadır. Bu çerçevede asırlara dayanan bir geleneğin mirasçısı olan Dışişleri Bakanlığımız da kanunla zat-ı devletlerinin tayin ettiği dış politika vizyonunu hayata geçirmek, bütün yönleriyle koordine etmek ve küresel alanda temsili sağlamakla mükelleftir. Sizin vizyonunuz tarihimizin derinliklerinden süzülüp gelen ve asırlardır devam eden hak ve hakikat yolculuğumuzun modern çağda stratejik duruşa dönüşmüş halidir. Bu anlayış doğrultusunda ülkemizin güvenlik, savunma, teknoloji, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, sağlık, kültür, turizm dahil hedeflerini bütüncül olarak ele almaktayız. Tüm bu sahalarda dış ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla uygulama ve koordine etme sorumluluğumuzu ilgili kurum ve kuruluşlarımızla yakın ve etkin bir eş birim içerisinde yerine getirmekteyiz. İşte bu yoğun faaliyet döngüsünü uyumla yürütmek ve zat-ı devletlerinin tensipleriyle belirlenen stratejiyi hayata geçirmek, güçlü bir altyapı ve titiz bir kurumsal çalışma gerektirmektedir." Savaşların önlenmesinde ve sonlandırılmasında Türkiye'nin diplomatik gücünün belirleyici rol oynadığını vurgulayan Bakan Fidan, Türkiye'nin bölgede barışın, istikrarın ve adaletin teminatı olduğunu söyledi. "24 yıllık serüven sonucunda sahada etkin ve masada güçlü bir aktör olarak yerini almıştır" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde yürütülen diplomasi sayesinde İsrail'in gayrimeşru politikaları ve siyonizmin zulmünün ifşa edildiğini ve Filistin davasının uluslararası mecralarda ivme ve destek kazandığını belirten Fidan, Rusya'yla Ukrayna arasında tarafları doğrudan buluşturabilen diplomasi masasını kurabilen tek lider olduğunu aktararak, "Bugün Ukrayna'dan Suriye'ye, Kafkasya'dan Afrika Boynuzu'na uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye bölgesel dinamiklere yön verebilen bir aktör haline gelmiştir. Etrafımız yangın yerine dönmüşken nice krizlerin ve savaşların ortasında Türkiye sizin güçlü duruşunuz sayesinde hem bu ateş çemberinin dışında kalabilmiş hem de onu yönlendirebilen bir kudret olarak öne çıkmıştır. Diplomasimizin gücü işte burada tecelli etmektedir. Diplomasi tarihimizden asırlar boyunca süzülen mirası milletimizin iradesiyle sahiplenen AK Parti hükümetleri dış politika vizyonumuzu yeni ufuklara taşımıştır. Dışişleri Bakanlığımız bu anlayışla topyekün bir dış politika hamlesi hedeflemekte ve üzerine düşen görevleri başarıyla yerine getirmektedir. Ülkemiz 24 yıllık serüven sonucunda sahada etkin ve masada güçlü bir aktör olarak yerini almıştır. Artık bölgesel ve küresel konularda söz sahibi bağımsız ve milli bir dış politika uygulayan bir Türkiye var" ifadelerine yer verdi. "Milli bütçeye yük olmadan inşallah proje hayata geçecek" Konuşmasının sonunda projenin hayata geçirilmesinde katkıda bulunan kurum ve kuruluşlara teşekkür eden Fidan, "Cumhurbaşkanım, projenin hayata geçilmesinde katkılarını esirgemeyen müsaadenizle başta Milli Savunma Bakanımız (Yaşar Güler) olmak üzere, ki kendileri özellikle arazinin sizin tensiplerinizle verilmesinde büyük rol oynadılar. İnşallah bir kısım daha var, onu da söz verdiler, alacağız. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na eski arazimizi özelleştirdiler. Oradan gelen bütçeyle milli bütçeye yük olmadan inşallah proje hayata geçecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza, Bakanımıza (Murat Kurum) ve TOKİ Başkanımıza (Mustafa Levent Sungur) huzurlarınızda gerçekten çok teşekkür ediyorum. Sizin uygun görüşünüzden sonra projeyi hızla hayata geçirmek için arkadaşlar büyük bir süratle çalışıyorlar. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığımıza özellikle teşekkür etmek istiyorum Cumhurbaşkanım. Mimarımız Öykü Hançerlioğlu ve Urbanist Mimarlık Firması'na, projenin alt yüklenicisi Cevahir Yapıya ve mühendisinden işçisine alın teri döken tüm emekçi kardeşlerimize en içten şükranlarımı sunuyorum" dedi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.