# Doç. Dr. Ahmet Aktaş

İLKHABER-Gazetesi - Doç. Dr. Ahmet Aktaş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doç. Dr. Ahmet Aktaş haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Doç Dr. Aktaş: "Sıcak çarpmasına karşı günde en az 2 litre su için" Haber

Doç Dr. Aktaş: "Sıcak çarpmasına karşı günde en az 2 litre su için"

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan sıcaklıklar, özellikle Adana gibi şehirlerde sağlık risklerini de beraberinde getiriyor. Özel Medline Adana Hastanesi Dahiliye Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, sıcak çarpmasına karşı vatandaşları uyararak günde en az iki litre su içilmesi gerektiğini söyledi. Adana’da yazın gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı 30 dereceleri aşmaya başladı. Sıcaklık nem ile birleşince etkisini daha da artırıyor. Doç. Dr. Aktaş, sıcak havalarda en az iki litre su tüketilmesi gerektiğini belirterek, "Sıcak çarpmalarını genellikle 40 derece üzerindeki sıcaklıklarda görsek de, nem oranı yüksekse bu risk 30 derecede de ortaya çıkabiliyor. Halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı ve bilinç kaybına kadar giden semptomlarla karşılaşabiliyoruz" dedi. Sıcak çarpması şüphesi olan kişilerin vakit kaybetmeden serinletilmesi ve en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılması gerektiğini vurgulayan Aktaş, "İlk etapta hastanın üzerine soğuk veya buzlu su dökülebilir. En etkili yöntem ise soğutucu battaniyelerle vücut ısısının düşürülmesidir" ifadelerini kullandı. Özellikle 11.00 ile 16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması gerektiğine dikkat çeken Aktaş, "Kronik rahatsızlıkları olan hastalar için su tüketimi çok önemli. Diyabet ve hipertansiyon hastalarının mutlaka yeterli sıvı alması gerekiyor. Pamuklu kıyafetler, şapka, şemsiye ve güneş kremi kullanımı da ihmal edilmemeli" dedi. Güneşin faydalarına da değinen Aktaş, kronik rahatsızlığı olmayan genç bireylerin D vitamini açısından günde yarım saat güneşlenmelerinin faydalı olacağını belirtti. Aktaş, sağlık çalışanlarının bu konularda gerekli eğitimleri aldığını ve hastanelerde soğutucu ekipmanların hazır bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Grip, özellikle kronik hastaları tehdit ediyor Haber

Grip, özellikle kronik hastaları tehdit ediyor

Hemen hemen her kış mevsiminde salgınlara neden olan grip virüsünün yapısının hızlıca değişebildiği için insanların bağışıklık sisteminden kolayca kaçabildiğini belirten Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, son günlerde yaşanan grip salgınları sonucu sağlık kuruluşlarına başvuruda bulunanların sayısının gözle görülür oranda arttığına dikkati çekerek önemli bilgiler verdi. Gribin her yıl dünya çapında yaklaşık 500 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu anlatan Doç. Dr. Aktaş, “Hastalık, özellikle 50 yaş üstündekiler, 5 yaş altındakiler, gebeler, akciğer hastalığı, böbrek yetmezliği olanlar ile kanser ve diyabet gibi hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin yanı sıra obez bireyleri de daha çok etkilemektedir. Bu gruplarda hastaneye yatışlar ve istenmeyen sonuçlar daha fazla yaşanıyor" diye konuştu. Akciğerleri etkileyebiliyor Gribin; ateş, öksürük, üşüme, titreme, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösterdiğini söyleyen Doç. Dr. Aktaş, “Öksürük, kimi zaman iki hafta veya daha uzun sürebilir. Israrlı, yüksek seyreden ateş, koyu renkli balgam ve nefes darlığının olması akciğerlerin de bu hastalıktan etkilenmiş olduğunu akla getirir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak önemlidir” dedi. Maske takmak gerekebilir Grip virüsünde sık gelişen yapısal değişikliklerin, hastalığa her yıl ve sıkça yakalanmamızın başlıca nedeni olduğunu ifade eden Aktaş, “Hastalık, hapşırma, öksürme ve burun akıntısı yoluyla kolayca bulaşır. Virüsler dış ortamda 2-3 saat civarında canlı kalabilirler. Bu nedenle virüsün bulaşma ihtimali olan eşyalar ellendikten sonra ellerin yüze sürülmemesi ve sabunlu su ile iyice yıkanması önemlidir” diyerek özellikle kalp hastaları, astım ve KOAH gibi kronik hastalığı olanların ise yüksek risk altında olduklarından bu dönemde kalabalık halde bulunulan kapalı mekânlar ve toplu taşıma araçlarında maske takmalarını önerdi. Antibiyotik tedavisi düşünülebilir “Risk grubunda yer alan hasta bireylerin virüse karşı yüksek derecede etkili antiviral ilaçları doktorlarının önermesi halinde kullanması gerekir” diyen Doç. Dr. Aktaş, “Özellikle erken başlanan antiviral tedavi oldukça etkilidir. Ayrıca istirahat ve destek tedavisi gerekir. Ateş düşürücüler ve bol sıvı alımı önerilir. Zatürre, orta kulak iltihabı ve sinüzit gelişmesi durumunda da yine antibiyotik tedavisi başlanabilir” ifadelerini kullandı. Kişisel tedbirlerinizi alın Özellikle hasta kişilerin kalabalık yerlerde hastalığın yayılmasını önlemek için maske takmalarını öneren Doç. Dr. Ahmet Aktaş, neler yapılabileceğini şöyle sıraladı: “Diğer bireylerle yakın temastan kaçının Kişisel hijyen kurallarına uyun Öksürür veya hapşırırken mendil ile ağzınızı ve-burnunuzu kapatın Toplu hale bulunulan yerlerde maske kullanın Bulunduğunuz kapalı ortamları sık sık havalandırın C vitamini içeren besinler tüketin Bol sıvı ve su için.”

Sonbaharda kapıyı çalan 5 önemli hastalık Haber

Sonbaharda kapıyı çalan 5 önemli hastalık

ADANA(İLKHABER)- İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, sonbaharda sık görülen hastalıkları ve korunma yöntemlerini anlattı. Sonbaharın gelmesiyle birlikte hava sıcaklıkları yavaş yavaş düşmeye başladı. Bununla beraber ortaya çıkan ani ısı dalgalanmaları ise eğer dikkatli olunmazsa hastalıklara yakalanma riskini oldukça artırıyor. Yapılan klinik çalışmalar bahar aylarında bazı hastalıkların daha fazla yaşandığını gösteriyor. Bunun sebebi ise genellikle başta ani ısı değişimleri olmak üzere yağmur, rüzgar ve polenler gibi faktörlerin vücut direncini düşürmesi şeklinde tanımlanıyor. Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, “Bu hastalıklardan korunmak bizim elimizde. Yeter ki hazırlıklı olalım ve gerekli önlemlerimizi alalım” diye konuştu. Doç. Dr. Aktaş, sonbaharda yakalanma riski yüksek olan 5 hastalığı şu şekilde sıraladı: 1- Üst solunum yolları hastalıkları Mevsim geçişlerinde yaşanan ısı değişimleri üst solunum yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlıyor. Vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla beraber burun, sinüsler, farenks, larenks veya bronşlar gibi üst solunum yollarını ilgilendiren akut enfeksiyonlar yaygın hale geliyor. Bu enfeksiyonlar ise hafif ateş, öksürük, hapşırma, yorgunluk, burun tıkanıklığı gibi belirtilerle kendini gösteriyor ve genellikle bulaşıcı olduğundan etkileşimin fazla olduğu ortamlarda yakın temastan kaçınmak gerekiyor. Bunun yanı sıra bulunulan ortamı sık sık havalandırmak, C vitamini yönünden iyi beslenmek ve hava sıcaklığının değişkenliğini göz önünde bulunduracak şekilde giyinmek önem kazanıyor. 2- Alerjik rinit Halk arasında ‘saman nezlesi’ olarak da adlandırılan mevsimsel alerjik rinit, en sık rastlanan alerjik hastalıklardan biri olarak öne çıkıyor. Bahar aylarında özellikle havada uçuşan polenler nedeniyle artış gösteren alerjik rinit, hapşırık, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, öksürük, geniz akıntısı, koku almada güçlük, gözlerde kaşıntı, sulanma ve kızarıklık ile kendini belli ediyor. Alerjik belirtilerin kontrolü ise birden fazla tedavi yönteminin birlikte uygulanmasıyla sağlanıyor. Korunmak için ilk ve en önemli adım alerjik rinite neden olan etkenlerden uzak durmak olurken, verilen tedavinin kısaltılmaması gerekiyor. 3- Sindirim sistemi sorunları Mevsim geçişlerinde reflü, gastrit, peptik ülser gibi mide rahatsızlıklarında gözle görülür bir artış gözleniyor. Nedeni ise bu süreçte nem oranındaki farklılıklar, gün ışığından yararlanılan sürenin azalması ve değişen hava şartlarına vücudun tepki göstermesi oluyor. Daha önceden hafif şikâyetleri olan bireylerde alevlenmeler olabilirken, hiç şikâyeti olmayanlarda da yakınmalar başlayabiliyor. Şişkinlik, geğirme, ağza ekşi su gelmesi, bulantı, kusma ve karnın üst kısmında gece uykudan uyandırabilecek kadar şiddetli hissedilen yanma veya ağrı sık yaşanan belirtiler arasında yer alıyor. Bu sorundan kaçınmak için kızartmalar, yağlı ve baharatlı yiyecekler ile kahve türü ve gazlı içeceklerden uzak durmak gerekirken, öğün atlamayarak sık ama az yemek yemek de önem kazanıyor. 4- Ürtiker (Kurdeşen) Araştırmalar, her dört kişiden birinin yaşamı boyunca en az bir kez ürtiker (kurdeşen) geçirdiğini gösteriyor. Ürtikere en çok bahar aylarında polenlerin artması sebep oluyor. Deriden kabarık, basmakla solan, etrafı kızarık, sınırları net ve kaşıntılı döküntüler, ürtiker sorununun işaretleri oluyor. Bu döküntüler 24 saat içinde kaybolurken, vücudun başka yerlerinde tekrar çıkıyor. Ancak bu belirtiler hastaları özellikle geceleri daha çok rahatsız ediyor ve yaşam kalitelerini düşürüyor. Ürtikerden korunmak için diğer alerjik hastalıklarda olduğu gibi alerjenlerden kaçınmak alınacak tedbirler arasında ilk sırada geliyor. 5- Depresyon Havalardaki serinlemeyle beraber açık alanlardan kapalı alanlara geçilmesi ve metabolizmadaki değişimler bireylerde farklı tepkilere yol açabiliyor. Bunlar genellikle şiddetli yorgunluk hissi ve birtakım ruhsal değişimler olarak karşımıza çıkıyor. Bahar yorgunluğunun belirtileri ise halsizlik, yorgunluk, sürekli uyuma isteği ve geçmeyen baş ağrıları oluyor. Bu gibi değişimlerin ardından yaşanması muhtemel bir depresyondan korunmak için mümkün olduğunca doğayla baş başa olacak şekilde açık havada vakit geçirmek, düzenli spor yapmak, sağlıklı beslenmek, uyku düzenine dikkat etmek ve metabolizmanın vitamin-mineral eksikliklerini gidermek gerekiyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.