#Doğa Derneği

İLKHABER-Gazetesi - Doğa Derneği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğa Derneği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bozkırın dev kuşu toy, yok oluşun eşiğinde Haber

Bozkırın dev kuşu toy, yok oluşun eşiğinde

Anadolu bozkırlarının en görkemli türlerinden biri olan toy kuşu, yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Erkek bireylerde kanat açıklığı 2 metre 60 santimetreye kadar ulaşan ve 18 kilograma varan ağırlığıyla dünyanın en büyük uçabilen kuşları arasında yer alan toy, Türkiye’de hızla küçülen popülasyonuyla dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, Türkiye’deki toy sayısı artık yalnızca birkaç yüz birey ile sınırlı. Bu dramatik düşüşün başlıca nedenleri arasında tarımsal faaliyetler sonucu yaşam alanlarının parçalanması, mera kayıpları, yasa dışı avcılık, yumurta toplayıcılığı ve ağır tahıl hasat makinelerinin yuvalara zarar vermesi bulunuyor. Bozkır ekosisteminin bütünlüğünü bozan bu tehditler, türün geleceğini ciddi biçimde tehlikeye atıyor. Doğal zenginliğiyle kültüre ve sanata da ilham veren bozkırlar, müzik dünyasında da kendine yer buluyor. Kuş Kolektifi tarafından hazırlanan Bozkırın Kanatları adlı parça, toy başta olmak üzere birçok bozkır kuşunun seslerinden ve hikâyelerinden esinleniyor. Albüm hakkında daha fazla bilgiye @kuskolektifi sosyal medya hesabından ulaşılabiliyor. Doğa Derneği, toy ve diğer bozkır türlerini korumak için çalışmalarını sürdürürken, derneğin Tür Koruma Programı Koordinatörü Şafak Arslan, bozkırların geleceğine dair şu değerlendirmeyi yaptı: “Toyun yaşadığı bozkır, sadece bir kuşun değil, tüm Anadolu’nun ortak mirasıdır. Bu mirası korumak için bilimsel veriye dayalı, toplumla birlikte yürütülen çalışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Hep birlikte hareket edersek, bozkırın sessizleşmesini engelleyebiliriz.”

İklim değişikliğine direnen zeytinlikler, geleceğe umut oluyor Haber

İklim değişikliğine direnen zeytinlikler, geleceğe umut oluyor

Anadolu’da binlerce yıldır varlığını sürdüren zeytinlikler, sadece birer ağaç olmanın ötesinde biyolojik çeşitliliğin, geleneksel üretim bilgisinin ve yaşayan kültürel mirasın önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. Zeytinlikler, binlerce yıldır yaşamın kaynağı olmasının yanı sıra, bölgenin kültürünü ve ekonomisini besleyen bir döngü yaratıyor. Zeytinliklerde meşeler, kuşlar, tilkiler, çakallar, böcekler ve orkideler bir arada yaşıyor. Hayvanların otladığı, kelebeklerin ve arıların uçuştuğu bu alanlar, zengin bir ekosistem olarak doğaya hayat veriyor. Akdeniz’in yağış ve kuraklık rejimine uyum sağlamış olan zeytinlikler, aynı zamanda iklim değişikliği ve su ile gıda krizine karşı dirençli üretim alanları olarak dikkat çekiyor. Uzmanlar, zeytinliklerin tüm çeşitliliğiyle birlikte var olma hakkının anayasal güvence altına alınması gerektiğine vurgu yapıyor. Doğa Derneği de zeytinliklerle ilişkili biyolojik çeşitlilik ve kültürel değerlerin korunması için araştırma, eğitim ve izleme faaliyetleri yürütüyor. Üreticilerle yapılan ortak çalışmalar kapsamında zeytinliklerde yaşayan kuşlar, yaban hayatı ve bitki örtüsünün korunması hedeflenirken, geleneksel zeytincilik pratiklerinin gelecek kuşaklara aktarılması için de çaba sarf ediliyor. Doğa Derneği’nin girişimi olan Yavaş Dükkan aracılığıyla yerel zeytin üreticileri desteklenirken, doğa dostu üretim biçimlerinin sürdürülmesi için çalışmalar devam ediyor. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Zeytinliklerimiz, hem doğa hem de kültür için taşıdığı önemiyle eşsiz bir miras. Bu değerleri korumak, sadece bugünün değil gelecek kuşakların da sorumluluğu. Hep birlikte çalışarak, zeytinliklerimizi ve üzerindeki yaşamı korumaya devam edeceğiz” dedi.

Yavaş Dükkân’da doğa dostu ürün yelpazesi genişledi Haber

Yavaş Dükkân’da doğa dostu ürün yelpazesi genişledi

Doğa Derneği’nin doğa dostu üretimi desteklemek amacıyla kurduğu Yavaş Dükkân, küçük üreticilerin ekolojik yöntemlerle ürettiği gıda ve temel ihtiyaç ürünlerini tüketicilerle buluşturmaya devam ediyor. Zeytin ve zeytinyağından bala, fasulyeden kış çaylarına kadar birçok ürün hem doğaya hem de yerel ekonomiye katkı sağlayan üreticiler tarafından hazırlanarak bu dükkânda satışa sunuluyor. Dernek bünyesinde faaliyet gösteren Yavaş Dükkân, Seferihisar Doğa Okulu’nun çalışmalarını desteklemeyi ve doğa kültürünün yaşamasına katkıda bulunmayı amaçlanıyor. Dükkânda yer alan tüm ürünler, hem tehlike altındaki türlere ve ekosistemlere zarar vermeyen hem de geleneksel üretim kültürünü yaşatan yöntemlerle hazırlanmış ürünler arasından özenle seçiliyor. Yavaş Dükkân’ın www.yavasdukkan.net adresinde satışa sunulan ürünler arasında, Ege zeytinliklerinde üretilen soğuk sıkım Örfene zeytinyağları, bal çeşitleri, tahin, Doğanşehir fasulyesi, Karaçeltik pirinci, karakılçık unu, aromatik yağlar, kuru üzüm, deniz tuzu, doğal sabunlar, kabuklu ak susam, kış çayları ve doğa temalı tişörtler bulunuyor. Ayrıca, ürün yelpazesine yeni eklenen Doğanın Defteri ve Doğanın Çantası da doğaseverlerin ilgisini çekiyor. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, yeni ürünlerle ilgili yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı: "Doğa’nın Defteri'nin ilk sayfası, ‘Doğanın, yaprakların üzerine, ırmakların kıyılarına, bulutların izlerine yazılmış ve çiğnenmesi yıkıma neden olacak hakları vardır’ cümlesiyle başlıyor. Ona eşlik eden Doğa’nın Çantası da derneğimizin logosuyla tasarlandı. Yavaş Dükkân’dan satın alınabilecek olan bu özel ürünler yalnızca günlük hayatınızda size eşlik etmekle kalmayacak, aynı zamanda doğayı koruma mücadelemize somut bir destek sağlayacak. Bunun yanında Anadolu’nun dört bir yanında doğa dostu üretim yapan üreticilerin ürünlerini de yine yavasdukkan.net üzerinden temin edebilirsiniz.” Yeni ürünlerden Doğanın Çantası, 42×36 santimetre ölçülerinde, gabardin kumaştan üretilmiş doğal bir bez çanta olarak dikkat çekiyor. A5 boyutunda üretilen Doğanın Defteri ise tel dikişli, kalın karton kapaklı ve 52 sayfadan oluşuyor. Defter, doğada not almak, şiir ya da öykü yazmak isteyenler için ideal bir seçenek sunuyor.

Flamingolar, Türkiye’den Arnavutluk’a iz bırakıyor Haber

Flamingolar, Türkiye’den Arnavutluk’a iz bırakıyor

Arnavutluk'ta faaliyet gösteren kuş koruma kuruluşu PPNEA, Vjosa-Narta Koruma Bölgesi'nde yaptığı saha çalışmaları sırasında beş genç halkalı büyük flamingo (Phoenicopterus roseus) gözlemledi. Araştırma ekipleri, gözlemleri Türkiye’de Akdeniz Havzası’ndaki flamingolar için kritik öneme sahip Gediz Deltası’nda geniş çaplı çalışmalar yürüten Doğa Derneği ile paylaştı. Yapılan incelemeler, söz konusu flamingoların bu yıl içinde İzmir’deki Gediz Deltası’nda halkalandığını doğruladı. Uzmanlar, flamingoların göçmen kuşlar olmasa da, su seviyesi, sıcaklık ve diğer çevresel faktörlerdeki geçici değişikliklere göre hareket ettiklerini belirtti. Flamingoların, popülasyonları genişlediğinde yeni yaşam alanlarına da dağılabildiği ifade edildi. Bu bağlamda, Narta Lagünü’nde kaydedilen 7 bin flamingonun, üreme nüfusunun artmasına katkı sağlayan Türkiye’deki başarılı koruma çalışmalarıyla bağlantılı olumlu bir tabloyu ortaya koyduğu kaydedildi. Ancak Arnavutluk’taki durumun endişe verici olduğu bilgisi paylaşıldı. Yumurta bırakmaya başlayan bir flamingo kolonisi olmasına rağmen, henüz yumurtadan çıkan civcivlerin yaşaması ve üremenin başarılı bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanmadığına işaret edildi. Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Şafak Arslan, konuyla ilgili olarak, “Flamingoların farklı ülkelerde gözlemlenmesi, sınır ötesi ekosistem bağlantılarının önemini bir kez daha gösteriyor. Bu kuşlar, sağlıklı sulak alanların korunmasına doğrudan bağlı. Vjosa Nehri Deltası gibi kritik bölgelerin yok olma riski, yalnızca Arnavutluk’taki flamingoları değil, tüm bölgedeki biyolojik çeşitliliği tehdit eder. Sulak alan koruması artık sadece yerel değil, uluslararası bir sorumluluk” ifadelerini kullandı.

Gediz'de doğa tarihine yeni kayıt Haber

Gediz'de doğa tarihine yeni kayıt

Türkiye kuş listesine yeni bir tür eklendi. İzmir’in Gediz Deltası’nda ilk kez gözlemlenen uzun gagalı suçulluğu (Limnodromus scolopaceus), ülkemiz doğası açısından önemli bir keşif olarak kayıtlara geçti. 29 Ekim 2025 tarihinde kuş fotoğrafçısı Alphan Anak tarafından görüntülenen tür, kara karınlı kumkuşları, gümüş yağmurcunlar ve kızılbacaklar arasında beslenirken fark edildi. Gözlemin ardından çok sayıda kuş gözlemcisi ve fotoğrafçı deltaya akın ederek bu nadir türü izlemeye çalıştı. Uzun gagalı suçulluğu, Kuzey Amerika ve Doğu Sibirya’da üreyen, göç dönemlerinde ise yalnızca nadiren Avrupa ve Birleşik Krallık’ta görülen bir kuş türü. Nesli tehlike altına girmeye yakın olan bu türün küresel popülasyonu azalma eğiliminde. Uzmanlara göre en büyük tehdit, sulak alanların kaybı. Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Şafak Arslan, bu kaydın hem bilimsel hem de koruma açısından taşıdığı önemi şöyle değerlendirdi: “Uzun gagalı suçulluğunun Türkiye’de ilk kez Gediz Deltası’nda görülmesi, bölgenin uluslararası öneme sahip bir kuş cenneti olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu tür, göç rotası boyunca sulak alanlara büyük ölçüde bağımlı. Dolayısıyla Gediz Deltası gibi alanların bütüncül korunması ve ekolojik restorasyon çalışmalarının sürdürülmesi, yalnızca yerel değil, küresel ölçekte biyolojik çeşitlilik için kritik önem taşıyor.” Şafak Arslan, ayrıca deltadaki bu yeni kaydın, İzmir’in doğa mirasının korunmasına yönelik çabaların ne kadar gerekli olduğunu da hatırlattığını vurguladı.

UNESCO listesindeki zeytin kültürü, Orhanlı’da kutlanacak Haber

UNESCO listesindeki zeytin kültürü, Orhanlı’da kutlanacak

Binlerce yıldır zeytin kültürünün yaşatıldığı Orhanlı Vadisi, 1-2 Kasım 2025 tarihlerinde gerçekleştirilecek 2. Orhanlı Köyü Zeytin Hasadı Festivali ile yeniden canlanacak. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, festivalin yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda doğayla uyumlu yaşamın sembolü olan Erkence türü zeytin ağaçlarını ve bu kadim ekosistemi koruma çağrısı olduğunu söyledi. Kılıç, “Orhanlı Vadisi, yüzlerce canlı türüne ev sahipliği yapan zeytinlikleriyle, yörenin en özgün ekolojik alanlarından biri. Bu festival, hem doğayla uyumlu üretimin önemini hatırlatıyor hem de kuşaktan kuşağa aktarılan zeytincilik kültürünü yaşatmamızı sağlıyor” dedi. Festivalin bu yılki ana temasının ‘Erkence zeytinini ve doğayla uyumlu yaşam kültürünü korumak’ olduğunu belirten Kılıç, “Erkence, Ege’nin batısına özgü yerli bir zeytin türü. Kasım ayına varmadan olgunlaşır, meyvemsi aroması ve yumuşak içimiyle bölgenin karakterini taşır. Bu topraklarda yetişen her zeytin tanesi, doğayla kurulan ortak yaşamın bir sembolüdür” ifadelerini kullandı. “UNESCO mirasını yerinde yaşayın” Kılıç, UNESCO’nun 2023 yılında “Zeytin Yetiştiriciliği ile İlgili Geleneksel Bilgi, Yöntemler ve Uygulamalar”ı Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil ettiğini hatırlatarak, bu mirasın korunmasının yalnızca geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmak anlamına geldiğini söyledi. Kılıç, şunları kaydetti: “Orhanlı halkı, imece geleneğini sürdürerek bu kültürel mirası yaşatıyor. Geleneksel aşılama yöntemleri, taş baskı sıkım teknikleri, hasat kutlamaları… Bunların her biri, doğanın bilgisini koruyan birer yaşam biçimi. Festivalimizde tüm katılımcılar, bu kültürel sürekliliğe yakından tanık olacak. Bu festival yalnızca bir şenlik değil, doğayla yeniden bağ kurma çağrısıdır. Tüm doğaseverleri Orhanlı Vadisi’nde zeytin hasadına, bu kadim kültürü yaşatmaya davet ediyoruz.” İmeceyle düzenlenen bir doğa buluşması Festival, Seferihisar Belediyesi, Orhanlı Köyü Muhtarlığı, Orhanlı Köyü Derneği, Doğa Derneği, Orhanlı Çocuk Kütüphanesi, ATG Alinteri Zeytinyağı Fabrikası, Esenlik Tarım, KAR Zeytinlikleri ve Sevilma gibi yerel kurumlar, üreticiler ve gönüllülerin katkısıyla imece usulüyle düzenleniyor. İki gün boyunca sürecek etkinliklerde zeytinyağı tadımları, atölyeler, çocuk oyunları, üretici pazarları ve konserler yer alacak. Zeytin hasadı etkinliğiyle başlayacak festivalde, Tolga Çandar, Yolcu Bilgiç, Mesut Demiroğlu ve Murat Sincer gibi sanatçılar da sahne alacak.

Yavru goril Zeytin’in Türkiye’de tutulma kararına eleştiri Haber

Yavru goril Zeytin’in Türkiye’de tutulma kararına eleştiri

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 21 Aralık 2024'te Nijerya'dan Tayland'a transit geçiş yapacak bir kargoda, İstanbul Havalimanı'ndaki Türk Hava Yolları nakil deposunda yapılan kontrollerde Nesli Tehlike Altında Olan Yaban Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) belgesi olmayan bir yavru goril tespit edildiğini anımsattı. CITES belgesi olmaması sebebiyle Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce (DKMP) yavru gorile el konularak sağlık kontrolünden geçirildiğini belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Yavru goril, İstanbul'da kurumumuzdan resmi izinli bir hayvanat bahçesinde koruma altına alınmıştır. Burada veteriner hekim eşliğinde özel bir bakıcı tahsis edilerek güvenli bir şekilde yaşamını devam ettirmesi sağlanmıştır. Sosyal medya mecraları ile yazılı ve görsel medyaya konu olan yavru gorile vatandaşların da katılım sağladığı bir anket düzenlenerek ‘Zeytin’ adı verilmiştir. Zeytin'in yakalandığı ilk andan itibaren, hayvan refahı ve sağlığı gözetilerek hareket edilmiş konusunda uzman kişilerden görüş alınarak, veteriner hekimler ve özel bakıcılar eşliğinde gerekli bakımı titizlikle sağlanmıştır. Zeytin'in CITES sözleşmesine göre, ihraç eden ülkenin geri talep edebilme hakkına sahip olması sebebiyle Nijerya tarafından iade işlemi konusunda ülkemize resmi talepte bulunulmuştur. İadeye ilişkin süreçte, Nijerya'ya tekrar gönderildiğinde yasadışı ticarete konu edilmeyeceği yönünde güvence alınması, hayvanın maruz kaldığı stresin en aza indirilmesi, iki ülke arasındaki iklim koşullarının uygunluğu gibi temel faktörler dikkate alınmıştır. Tüm bu şartların uygunluğu değerlendirilerek, iade sürecine yönelik İşlemlere başlanmış ve Eylül ayı içinde iade sürecinin tamamlanması için planlamalar yapılmıştır. Ancak iade işlemleri esnasında Zeytin'in gerçekten Nijerya'ya ait bir tür olup olmadığının netleştirilmesi amacıyla DNA testi uygulanmasına karar verilmiştir. Ankara Üniversitesi Evrimsel Genetik Laboratuvarı koordinasyonunda yürütülen ve tüm genom dizilime ile gerçekleştirilen DNA testi geçtiğimiz günlerde sonuçlanmış olup Zeytin'in Batı Ova Gorili olduğu tespit edilmiştir. Bu gelişmeyle birlikte Nijerya'nın Zeytin'in menşei ülkesi olmadığı bilimsel veriler neticesinde anlaşılmıştır. Bu durum Zeytin'in korunması yönünde ve ilgili mevzuatlara uygun olarak en doğru şekliyle yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. CITES Taraflar Konferansında (COP-19) alınan kararlara göre el konulan hayvanlar için yerleştirme yerleri belirlenirken hayvanlar için insancıl koşullar ve yaşam süreleri boyunca uygun bakım sağlamak taahhüt edilmiştir. Ayrıca, Nijerya'nın menşei ülke olmaması sebebiyle, COP-19 kararları doğrultusunda, Zeytin'in Türkiye'de bir hayvanat bahçesine yerleştirilmesine karar verilmiştir. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Zeytin, emin ellerde yaşamını sürdürecek ve gerekli bakımı titizlikle yapılacaktır. Türkiye olarak zengin biyolojik çeşitliliğimizi ve yapan hayatını geleceğe taşımak için büyük bir özveriyle çalışmaya devam edeceğiz." Doğa Derneği’nden eleştiri Doğa Derneği de, yavru goril Zeytin’in Türkiye’de ömür boyu tutulma kararını eleştirdi. Derneğin sosyal medya hesabından konuyla ilgili paylaşımında, şunlar kaydedildi: “Bu kararı kabul etmiyoruz. Buna dair dair etik ve bilimsel gerekçelerimiz şöyle: CITES’in ruhuna aykırılık: DKMP, Zeytin’in Türkiye’de kalmasının CITES ve COP kararlarıyla uyumlu olduğunu iddia ediyor. Oysa CITES’in amacı, yasa dışı ticarete konu edilen bireylerin doğalarına en yakın ortamlarda rehabilite edilmesidir. Türkiye menşe ülke olmadığı için bu karar, CITES’in temel koruma ilkesine aykırıdır. COP-19 kararlarına yanlış atıf: COP kararları, insan bakımında kalacak bireylerin uluslararası iş birliğiyle, türdeşleriyle birlikte yaşamasını öngörür. Türkiye’de goriller için akredite bir bakım ya da rehabilitasyon merkezi bulunmadığından, bu koşulların sağlanması mümkün değildir. Hayvan etiğine aykırı uygulama: Büyük maymunlar yüksek bilişsel kapasiteye, sosyal farkındalığa ve duygusal bağ kurma yeteneğine sahip canlılardır. Bu nedenle birçok ülkede örneğin İspanya, Avusturya, Yeni Zelanda gibi ülkelerde büyük maymunların tek başına barındırılması yasaktır. Zeytin’in tek başına bir hayvanat bahçesinde tutulması, etik açıdan bir ‘yalnızlık’ cezası. Refah ifadesi içi boş bir gerekçe: DKMP’nin ‘hayvan refahı gözetilecektir’ ifadesi, somut bir etik taahhüt değil. Gerçek refah, türdeşlerle sosyal bağ kurma, doğal davranışları sergileyebilme ve teşhirden uzak yaşama hakkını içerir. Hayvanat bahçesi bu koşulları sağlayamaz. Etik sorumluluk yerine idari meşrulaştırma: Karar, etik bir çözüm değil, bürokratik bir ‘kalıcılık gerekçesi’ üretmektedir. Türkiye’nin etik sorumluluğu Zeytin’i tutmak değil, PASA veya JGI gibi uluslararası merkezlerle iş birliği yaparak onu türdeşleriyle buluşturmaktır. Şeffaflık eksikliği: Zeytin’in nerede, hangi koşullarda yaşadığına dair bilgi paylaşılmaması, etik hesap verebilirliğe aykırıdır. Kamuoyunun ilgisini kazanan bir hayvanın yaşam koşulları gizlenmemeli, bağımsız gözlemciler tarafından denetlenmelidir.”

Gölü tehdit eden kum ocağına karşı bilirkişiden olumsuz rapor Haber

Gölü tehdit eden kum ocağına karşı bilirkişiden olumsuz rapor

Gediz Havzası’nın en önemli sulak alanlarından biri olan Marmara Gölü, hem bölgedeki tarımsal üretim hem de kuş çeşitliliği açısından büyük bir ekolojik değere sahip. Binlerce kuşa ev sahipliği yapan göl, aynı zamanda çevre köylerde yaşayan vatandaşların geçim kaynaklarını destekleyen bir doğal yaşam alanı konumunda. Ancak gölü besleyen su kaynakları üzerindeki faaliyetlerin, bu ekosistemin geleceğini tehdit ettiği belirtildi. Ekosistemi tehdit eden faaliyetlere karşı çevreci kuruluşların mücadelesinin ise devam ettiği ifade edildi. Salihli, Akhisar ve Turgutlu Çevre Dernekleri ile birlikte Doğa Derneği tarafından Marmara Gölü’nün ana besleme kaynağı olan Gördes Çayı üzerindeki yeni kum-çakıl ocağı projesine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı da bu mücadele kapsamında dava açıldı. Açılan davada, bilirkişi raporu açıklandı. Raporda, projenin doğa ve su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Bilirkişi heyeti, proje alanının Sarıkız Kaynakları’nın ikinci derece koruma alanı içinde bulunduğunu ve Marmara Gölü’nü besleyen yüzey ve yeraltı su havzasında yer aldığını belirtti. Raporda, planlanan faaliyetlerin yüzey ve yeraltı sularını olumsuz etkileyebileceği, hidrojeolojik baskı ve etkilerin yeterince açıklanmadığı, ocak planlamasına ilişkin bilgilerin tutarsız olduğu ifade edildi. Ayrıca, projenin Zeytincilik Yasası ile çeliştiği, habitat parçalanmasına ve bölgedeki hayvanların barınma, beslenme ve üreme alanlarının azalmasına neden olacağı vurgulandı. Çevre dernekleri ve Doğa Derneği, bilirkişi raporunun ardından kum ocağı faaliyetlerinin durdurulmasını, nehir yatağındaki doğal su akışının yeniden sağlanmasını ve Gördes Barajı’ndan Marmara Gölü’ne su bırakılmasını talep etti. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmesinde, şu ifadelere yer verdi: “Marmara Gölü, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği açısından eşsiz bir ekosistemdir. Gölü besleyen suların kesilmesi ve çevresindeki madencilik ve mum ocağı gibi faaliyetler, bu yaşam alanını yok olma noktasına getirmiştir. Bilirkişi raporu, doğanın haklarını savunan bir içeriğe sahiptir. Bu kararın ardından yetkili kurumların gölün yaşaması için acil adımlar atması gerekmektedir.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.