TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Duruşma

İLKHABER-Gazetesi - Duruşma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Duruşma haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ebrar Sitesi Güvenç Apartmanı'nın ilk duruşması bugün görülüyor Haber

Ebrar Sitesi Güvenç Apartmanı'nın ilk duruşması bugün görülüyor

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan, ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen depremlerin henüz ilk saniyelerinde yıkılan ve 97 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Sitesi Güvenç Apartmanı'nın ilk duruşması bugün Kahramanmaraş Adliyesi’nde görülüyor. Duruşma öncesinde Güvenç Apartmanı’nda hayatını kaybedenlerin yakınları, adliye binası önüne gelerek basın açıklamasında bulundu. Yakınlarını kaybeden vatandaşlar, sorumluların gerekli cezaları almaları gerektiğini vurguladı. "Ölene kadar mücadele edeceğim" Depremde annesini ve kardeşlerini kaybeden Emine Biçici, "Annemi ve 3 kardeşimi toprağa verdim, daha ilk duruşmamızı yapacağız. Adalet daha sağlanmadı, ne zaman sağlanır bilmiyorum, dilerim ki ben ölmeden görürüm adaletin sağlandığını. Kalabalık olmadığımız için Kahramanmaraş halkından destek istedik ve maalesef bir kişiyi getirebildik. Biz şehir olarak yalnız kaldık, akrabalarımız yalnız bıraktı. Acıyı sadece çekenler bilir, ateş düştüğü yeri yaktı, maalesef ki hepimiz yaralıyız. Bundan sonra her önüne gelen ev yapmasın, yıkıldığı an ortaya çıktı her şeyin çürük yapıldığı. Ben kardeşlerim için annem için ölene kadar mücadele edeceğim. Adaletimiz er ya da geç sağlanacaktır, bunun için de halktan destek bekliyoruz" dedi. "Bizler geniş ailelerdik ama şimdi bir avuç kaldık" Bir diğer vatandaş Merve Aksu da, "Gözünüzü kapatıp 5 saniye yaşadığınız yerin yerle bir olduğunu düşünün ve ailenizi yataklarında ezilmiş şekilde aldığınızı hayal edin. Biz bu hayalleri yaklaşık 1 buçuk senedir yaşıyoruz ve biz orada 6 Şubat’ta kaldık. Bizler geniş ailelerdik ama şimdi bir avuç kaldık. Eskişehir’den geliyorum buraya artık burada yaşayacağım çünkü davama sahip çıkmam gerekiyordu" diye konuştu. “Bin 400 yaşam 4 saniyede yok oldu” Yakınlarını kaybeden bir diğer vatandaş Tuğçe Demir ise, "Bugün burada Ebrar Sitesi ailelerinin davalarında gelmeyen adaleti kabul etmediğimizi ve vazgeçmeyeceğimizi vurgulamak için buradayız. Ebrar Sitesi’nde bin 400 yaşam 4 saniyede yok oldu. Evim dediğimiz Ebrar Sitelerinde en değerlilerimizi yapılan usulsüzlüklerle kurban verdik. Uygun olmayan bir zemini imara açan, zemine uygun bina yapmayan, denetleyen ve tüm bu olmazlara rağmen ruhsat veren ve imzası bulunan herkesin yargılanmasını istiyoruz. Adil ve etkin bir yargı süreci talep ediyoruz" ifadelerini kullandı. Davanın Avukatı Mustafa Yıldız ise şunları söyledi: "Güvenç Apartmanı'nda toplam 97 kişi ölmüştür. Dosyanın içerisinde mali hesap ve aynı şekilde statik hesap raporu bulunmamaktadır. Kat izni verilenden daha fazla çıkıp 11 kat olarak dikilmiştir. Dosyamızda şu an tutuklu bulunmamaktadır ve bugün tekrardan tutukluluk talep edeceğiz."

Ezgi Apartmanı davası yarın görülecek Haber

Ezgi Apartmanı davası yarın görülecek

"Asrın felaketi" olarak nitelenen 6 Şubat 2023'teki depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş'ta, 35 kişinin yaşamını yitirdiği 10 katlı Ezgi Apartmanı'nın yıkılmasına ilişkin ikisi tutuklu, biri tutuksuz, ikisi firari 5 sanığın yargılanmasına Mart ayında başlanmıştı. Duruşma sonrası yapılan açıklamada, mahkeme heyeti sanıkların 'kırmızı bülten' ile aranmalarını reddetti ve davayı 3 Mayıs 2024 tarihine erteledi. Yarın Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görülecek. Ne olmuştu? 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanık Mehmet Tekin, tutuksuz sanık Yakup Aktaş, müştekiler ve taraf avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanık Ertan Danacı ise bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Tutuklu sanık Ertan Danacı, iç mekan tasarımcısı olarak binada dekorasyon işi yaptığını, kolon kesilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, yaptığı çalışma sonrasında ilgili kurumların herhangi bir aykırılık olmadığına dair rapor verdiğini savundu. Binanın altında bulunan pastanedeki tadilatlar ile bu binanın yıkımının hiçbir ilgisinin bulunmadığını öne süren Danacı, "Pastanede tadilat yapılmasa dahi o binanın ayakta kalma şansı yoktur. Binanın beton dayanımı ve demirleri oldukça kalitesizdir. Bu yüzden pastanede yapıldığı iddia edilen tadilatlarla ilgili analiz yapılırsa, bu iddia edilen tadilatların yıkıma etkisinin olmadığı görülecektir." dedi. Danacı, binanın projesinde bulunan ancak uygulamada yapılmayan yerler olduğuna değinerek, mimari statik projede olmamasına rağmen binanın en statik bölgesine kaçak kat yerleştirildiğini, 8 metre uzunluğundaki taşıyıcı perdenin yapılmadığını ve binanın zemin etüdünün olmadığını savundu. Kim tarafından ne zaman kesildiği bilinmeyen bir kolonun kepçe ile kazılarak çıkarıldığını belirten Danacı, şöyle devam etti: "Sadece zemin ile asma kat arasında bulunan ama diğer 9 katta bulunmayan kolonun kesildiği görülmüş ve bunun yıkıma etkisinin araştırılması gerekmektedir. Ancak bu raporda dikkate alınmamış, herhangi bir akstan geçmiyor ve temelle bağlantısı yok. Bu kolona yükleme yapılmadığı için taşıyıcı olma özelliğe de yoktur. Bu direğin asma kat dışında düşey olarak yük taşımasına olanak yoktur. Bu raporların daha uzman bir yere gösterilmesi gerekmektedir." Fenni mesul tutuklu sanık Mehmet Tekin de hakkındaki iddiaları reddederek sürekli raporların konuşulduğunu ancak mühendislikten bahsedilmediğini söyledi. Tekin, "Burada her kolonda ve kirişin iki ucunda yükler sıfırlanır. Bir önceki kolon diğerine yük aktarmaz. Eğer oradaki bir kolon kaldırılırsa, o zaman kiriş kendisini imha etmeye çalışır." dedi. "İlk başta 'kolon yok' dediler ama statikte gözüküyor" Binanın 1978 yönetmeliğine göre yapıldığını ancak 2018 yönetmeliğine göre ele alındığını belirten Tekin, binaya hazır beton dökmelerine rağmen kendilerine hala içinden çıkan kağıt parçalarından bahsedildiğini, bu konunun fizik kuralları çerçevesinde ve mühendislik açısından bakılarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Tekin, "İlk başta 'kolon yok' dediler ama statikte gözüküyor. Daha sonra 'bu kolon buraya hiç yapılmamış' dediler, var olduğunu nasıl kabul ettiniz? Şimdi hangi güç ile 'bu kolonun kesilmesi binanın yıkımına etki etmez' diyorsunuz? Burada binanın hasar gören yeri belli ama hala neden yıkıldığını tartışıyoruz." ifadelerini kullandı. 60 yıllık mühendis olduğunu dile getiren Tekin, Ezgi Apartmanı'nda donatı ve betonun kalitesiz olduğu iddia edilse de o dönemde aynı ekiple yaptıkları Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi, Vali Konağı, Kahramanmaraş Müzesi gibi binaların hala sağlam olduğunu kaydetti. Tutuksuz sanık Yakup Aktaş ise Ezgi Apartmanı'nı 8 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yaptıklarını savunarak, şöyle konuştu: "O dönem bunun projesi Kahramanmaraş'ta 1 liraya yapılıyorken, ben bunu Ankara'da 10 liraya yaptırdım çünkü burada yapacak statikçi yoktu. Binanın projesini nervürlü demire göre yaptırdım. O dönem bu demir bulunmuyordu, yurt dışına ihraç ediliyordu gittim Hatay'dan getirttim. Kültür Sitesi'ndeki şantiyeme indirdim. Ben malzemeden çalmam, beni herkes bilir." Binaya torununun adını vermiş 4 defa vergi rekortmeni olduğunu, 1996 ile 1999 yıllarında Cumhurbaşkanı'ndan plaket aldığını anlatan Aktaş, ilk torunu Ezgi'nin adını binaya verdiğini, bu binayı saygın bir insan olarak eksik yapmayacağını savundu. Aktaş, "2003 yılında yaşanan ekonomik krizde iflas ettim. Binanın alt tarafı iki ayrı büroydu, birisi bana ait diğer taraf Lütfi Bilir'e aitti. Ben iflas edince burası bankaya geçti, onlar da pastaneye sattılar. Binanın aradaki taşıyıcı perdeyi kırıp birleştirdiler ve 400 metrekare yaptılar. Benim yaptığım 23 tane bina var sadece ikisi yıkılmış. İki binada da kat malikleri tarafından kolon kesme ve dükkan genişletmeyle ilgili şikayetler var." diye konuştu. Binada 1999'dan beri apartman görevlisi olarak çalışan müşteki Mulla Kenger, kapıcı dairesinin iş yerine dahil edildiğini, kendisinin de 4. kata apartman yönetimiyle yapılan anlaşmayla yerleştirildiğini, 2017'de pastanede geniş çaplı tadilat yapıldığını, aynı iş yerinin daha önce boyacıyken gördüğü kolonu tadilat sonrası görmediğini söyledi. Depremde 35 kişiye mezar olmuştu Ezgi Apartmanı davasında acılı anne konuştu “Ezgi Apartmanı'nda 3 evladımı kaybettim. 3 evladımı kaybettiğim gün, onları toprağa verdiğim gün 13 Şubat'ta bir söz vermiştim, kendi kendime bir yemin etmiştim. Çocuklarımın ölümüne sebep olanların bulunup yargılanıncaya kadar bu davanın peşini bırakmayacağımı söylemiştim. Bırakmayacağım da, sonuna kadar mücadele edeceğim. Bugün, 172 gündür Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel firariler. Keşke bugün onlar olsalardı da burada ‘Çocuklarımın ölümüne sebep oldunuz, benim çocuklarımı siz öldürdünüz’ diyebilseydim. Ama yoklar. Yani insan hayatının bu kadar ucuz olmadığını bu davada herkes öğrenecek. İnsanların ölümüne sebep olup da hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeyeceğini bu anne sonuna kadar mücadele ederek ispatlayacak. Yargıya güveniyorum, hukuka güveniyorum. Kolon kesmek, kiriş kesmek, perde duvarları kesmek, bir binanın altını oymak ve orada hayatını kaybeden 35 kişinin ölümüne sebep olmak bu kadar kolay değil. Artık yakalansınlar istiyorum. Yani İçişleri Bakanlığı’na buradan sesleniyorum, bu insanlara bir ekip kurulup, bir an önce bulunup ve yargılanmalarını istiyorum. Bir evlat kolay yetişmiyor. Annesi, babası vefat etmiş insanlara ‘Öksüz’ derler, ‘Yetim’ derler. Peki, evladını kaybetmiş, bir anneye ne derler? Ben sadece bunu soruyorum, evladını kaybetmiş bir anneye ne derler? Ben adalet istiyorum ve çocuklarımın ölümüne sebep olanlar bulununcaya kadar bu davanın peşini bırakmayacağım. Bu insanlar yargılanacaklar, kimse hesap verecek. Bu, benim oğlumun cübbesi. Bu cübbe 1 yıldan bu yana askıda duruyor 1 yılı da geçti. Benim oğlumun cübbesi askıda dururken ‘Adalet askıda kalmasın’ diyorum. Benim istediğim tek şey adalet.” ezgi apartmanı davası 3 mayısta yeniden görülecek.

Polis memuru Cihat Ermiş'i şehit eden sanığın duruşması başladı: Mahkemede olaylı anlar Haber

Polis memuru Cihat Ermiş'i şehit eden sanığın duruşması başladı: Mahkemede olaylı anlar

Büyükçekmece’de kendisine yardım etmek için gelen polis memuru Cihat Ermiş’i şehit eden Muhammet Berke Çorak’ın yargılanmasına başlandı. Duruşma öncesi sanık yakını olduğunu söyleyen bir grup, adliye içinde yaşanan tartışma nedeniyle uzaklaştırılmak istenirken 1 polis memuruna saldırarak yaralanmasına neden oldu. Yaralanan polis memuru ambulans ile hastaneye kaldırılırken 4 kişi ise gözaltına alındı. Büyükçekmece’de 9 Ekim 2023 tarihinde polis memuru Cihat Ermiş’i (31) şehit eden Muhammet Berke Çorak’ın (20) yargılanmasına başlandı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Muhammet Berke Çorak ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya şehit polis memuru Cihat Ermiş’in eşi, annesi ile babası ve kız kardeşi de katıldı. Duruşma öncesi sanık yakını olduğunu söyleyen bir grup, adliye içinde yaşanan tartışma nedeniyle uzaklaştırılmak istenirken 1 polis memuruna saldırarak yaralanmasına neden oldu. Yaralanan polis memuru ambulans ile hastaneye kaldırılırken 4 kişi ise gözaltına alındı. Dışarda yaşanan olaya ilişkin soru soran mahkeme başkanına müşteki avukatı “Şehit ailesi saldırıya uğradı kalabalık bir grup tarafından” şeklinde cevap verdi. (Muhammet Berke Çolak) Muhammet Berke Çorak ise duruşmada yaptığı savunmasında “Ben sosyal medya hesabım üzerinden Serhat Bozkurt ile tartıştım. Yanımda Atakan diye bir arkadaşım vardı. Atakan sonra ayrılıp evine gitti. Onun da benim de evime ateş ettiler. 155’i aradım. Gelmişler. Ben bilmiyordum geldiklerini. Evin kapısının açıldığını gördüm. Ben dolabın arkasına yaslandım, bakmadan 2 el ateş ettim. Ondan sonra ‘memur vuruldu’ diye birisi seslendi. Sonra silahı yerden uzattım. Olaylar olduğunda ben uyuşturucu kullanmıştım onun etkisindeydim. Polisiz dediklerini de hiç duymadım” dedi. Sanık evde uyuşturucu madde bulunduğuna dair soru üzerine “100 gram uyuşturucu madde benimdir kullanıyordum” dedi. Sanık tahliyesini ve beraatini istemediğini ve cezasını çekmek istediğini söyledi. Cihat Ermiş’in eşi Nülüfer Ermiş ise “Benim eşim vatanını, mesleğini seven bir insandı. Benim çocuğumun o gün doğum günüydü. Çocuğumun doğum gününü kutlayacakken eşimin cenazesine gittim. Bu insanın nefes alıyor oluşu bile zoruma gidiyor. Eşimin sesi çok gürdü duymadığına inanmıyorum. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” şeklinde beyanda bulundu. Şehit polis memurunun babası Şefik Ermiş ise “Ben Ankara’da yaşıyorum. Sabah öğrendim olayı. Gencecik oğlumu hayattan kopardılar. Gencecik eşini dul bıraktılar, çocuğunu yetim bıraktılar şikayetçiyim” dedi. Şehit polisin annesi Sare Ermiş ise gözyaşlarına boğularak “Haince bir pusu kurdu oğluma. Oğlum 4 defa polis diye bağırmış. Gencecik çocuğumu öldürdü en ağır şekilde cezalandırılsın, şikayetçiyim” dedi. Tanık polis memuru Nuh Ş. ise “Ben arkadaşım ile ihbarın yapıldığı konuta gittim. İhbarcının aradığı numarayı aradık ne olduğunu sorduk. 2 kişinin duvara tırmandığını ve siteye doğru ateş ettiğini söyledi. Biz siteden içeri girdik. Cihat ve özel güvenlik görevlisi eve bakmak için yukarı çıktılar. Ben aşağıda bekledim. Bir süre sonra aşağı indiler. Kapıya vurduk. 'Polis diye bağırdık açan olmadı' şeklinde konuştular. Biz evi dışardan gözlemledik. Eve ateş edildiğini gördük. Evde birilerinin olabileceğini değerlendirdik. Telefonla aradık ama cevap veren olmadı. Oradan ayrılacakken Cihat ‘ben bir daha bakayım’ dedi. Özel güvenlik görevlisi ile yukarı çıktılar. Daha sonra site güvenlik görevlisi yanıma geldi. Polis memurunun vurulduğunu söyledi. Ben güvenlik görevlisi gelmeden 2 el silah sesi duydum. Yukarı koştuğumda polis diye bağırdım cevap veren olmadı. Evin kapısı açıktı Cihat yerdeydi. Ambulansı ve polis merkezini aradım. Sanık evin içinden silahla bana doğru geldi. Silahı yere bıraktı. Kendisine yere yatmasını söyledim ancak direndi. Kontrollü zor kullanarak kendisini yere yatırdım” şeklinde beyanda bulundu. Yeniden söz verilen sanık “Ben ailesine sabır diliyorum, dua ediyorum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi. Sanığın savunmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, dinlenilmeyen tanıkların dinlenmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanığın evine silahla ateş edilmesi sebebiyle ekip olarak olay yerine giden maktul Cihat Ermiş’in kapıyı" Polis" şeklinde seslenerek çaldığı aktarıldı. İddianamede, cevap verilmemesi nedeniyle can güvenliğinden endişe edilerek yardım etmek için özel güvenlik görevlisi eşliğinde ikamete girildiğinde maktule silahla iki kez ateş edildiği belirtildi. Polisin hayatını kaybettiği açıklanan iddianamede, sanık Çorak’ın ifadesine de yer verildi. Çorak “Olay günü uyuşturucu madde kullandım. Husumetli olduğum arkadaşlarım evime silahla ateş etti ve zorla girmeye çalıştı. Polise haber vererek yardım istedim. Silahı alarak mutfak duvarının arkasında beklemeye başladım. 10-15 dakika sonra kapı tekrar zorlanınca hasımlarımın geldiğini düşündüm. Kapı açılıp biri girince 2 kez ateş ettim. Hedef gözetmedim. Polis diye seslenildiğini duymadım ve ölen kişinin polis olduğunu da bilmiyordum” dedi. Hazırlanan iddianamede sanık Çorak’ın ‘ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma’ ve ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

Seçil Erzan Davasında futbolcular Hakim karşısında: Arda Turan "Ben biraz safım" Haber

Seçil Erzan Davasında futbolcular Hakim karşısında: Arda Turan "Ben biraz safım"

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Seçil Erzan davası, spor dünyasının ünlü isimlerini de içeren birçok mağduru kapsayan 26 milyon dolarlık dolandırıcılık suçlamasıyla ilgili olarak bugün 4. kez görülmeye başlandı. Duruşmada, tutuklu sanıklar Seçil Erzan ve Ali Yörük hazır bulundu, tutuksuz sanıklar da duruşma salonunda yer aldı. Ayrıca mağdurlar arasında bulunan Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Arda Turan da ifade vermek üzere mahkemeye katıldı. Seçil Erzan, aralarında spor dünyasının tanınmış isimlerinin de yer aldığı çok sayıda kişiyi dolandırmakla suçlanıyor. 26 milyon dolarlık dolandırıcılık iddialarına karşı Seçil Erzan'ın davası, ilerleyen günlerde de devam edecek. Davanın seyrini etkileyebilecek gelişmeler ve alınan ifadelerle ilgili detaylar mahkemenin ilerleyen aşamalarında ortaya çıkacak. SEÇİL ERZAN DAVASINDA İFADELER ALINDI: ÜNLÜ İSİMLERDEN DURUŞMAYA KATILMAMA KARARI Seçil Erzan davası kapsamında 20 Kasım 2023 tarihinde başlayan duruşmada toplam 11 şikayetçi ifade vermişti. Sabah başlayıp gece saatlerinde biten duruşmada, Seçil Erzan yaklaşık 3 saat süren savunma yapmıştı. Erzan ile diğer sanıklar da savunmalarını sunmuştu. 12 Ocak 2024 tarihindeki ikinci duruşmada ise Semih Kaya, Kaya'nın menajeri Fırat Özdemir, Seçil Erzan'ın kuzeni Tanın Yılmaz ile eşi Merve Yılmaz, Fatih Terim'in bir dönem yardımcılığını yapan Müfit Erkasap'ın eşi Nur Erkasap, eski erkek arkadaşı Avukat Candaş Gürol tanık olarak ifade vermişti. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Seçil Erzan ve Ali Yörük'ün tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Mahkeme kararında, müştekiler Emre Belözoğlu, Selçuk İnan, Fernando Muslera ve Arda Turan'ın bir sonraki celse hazır edilmeleri için son kez süre verilmesine aksi takdirde haklarında zorla getirilme kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı. Ancak edinilen bilgilere göre, söz konusu futbolcuların bugüne kadar duruşmaya katılmak için mazeret dilekçesi sunmadıkları belirlendi. Emre Belözoğlu, Selçuk İnan, Fernando Muslera ve Arda Turan'ın duruşmaya katılmama kararı, mahkeme tarafından değerlendirilecek ve ilerleyen günlerde alınacak kararlarla süreç devam edecek. Mahkeme, ünlü isimlerin duruşmaya katılmama sebebini değerlendirerek, gerektiğinde haklarında zorla getirilme kararı çıkarma yetkisine sahip. ARDA TURAN: "BEN BİRAZ SAFIM" İstanbul'da ünlü sporcuların da aralarında bulunduğu 21 kişiyi dolandırdığı iddia edilen banka şube müdürü Seçil Erzan'ın davası devam ediyor. Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera ve Selçuk İnan gibi ünlü isimlerin de mağdur olduğu bu dava kapsamında Arda Turan'ın ifadesi alındı. Arda Turan, ifadesine, "Hem kendi adıma hem de arkamdaki Seçil adına üzgünüm" diyerek başladı. Turan, Seçil Erzan'ı bankanın yetkilileri ile birlikte tesise gelirken gördüğünü belirterek, "Tesise girip çıkan güven veren, hayatının baharında bir hanımefendiydi" ifadelerini kullandı. Arda Turan, "Hayatım boyunca hiç faiz almamış biriyim. O da bana mevduat yerine fona koyalım, bu faiz değil diyerek beni ikna etti. Nefsime yenik düştüm. Bana yüksek getirisi var demedi. 10 milyon dolar getirirsem fondan faydalanabileceğimi söyledi. Ama o dönem veremedim" şeklinde konuştu. Arda Turan, Seçil Erzan'a toplamda 13 milyon 800 bin dolar para verdiğini, 6 milyon 400 bin dolar aldığını ve 7 milyon 500 bin dolar kaybettiğini belirtti. Turan, "Parasını kaybettikten sonra bile Seçil'i tehdit etmedim, hakaret etmedim. Ben Seçil'e değil, bankanın şube müdürüne güvendim. Ben 7 milyon kaybetmeme rağmen kendisini tehdit etmedim. Hakaret etmedim" dedi. Duruşma sırasında Arda Turan'a, "Seçil Erzan ile aralarında geçen mesajlaşmalarda fona para sokmaya çalışması" soruldu. Turan, "Seçil bana, arada para sokalım ki sistem çalışsın, yüklü çıkaralım dedi" şeklinde ifade verdi. ARDA TURAN: BEN TÜRK EVLADIYIM, ÖRF VE ADETLERİME BAĞLIYIM Ayrıca Arda Turan, Seçil Erzan'ın annesinin hasta olduğunu söyleyerek para istemesi üzerine, "Ben Türk evladıyım. Örf ve adetlerime bağlıyım. Para istemek için aradığımda annem hasta dediğinde tamam geçmiş olsun deyip kapattım" dedi. Son olarak Turan, "Ben bu konularda biraz safım. Saf olmasam bu kadar parayı verir miyim?" dedi. Bu ifadesiyle salondakiler arasında gülüşmelere neden oldu. Arda Turan, "Maalesef şikayetçiyim" diyerek Seçil Erzan hakkında şikayette bulundu. Ancak hükmün açıklanması talebine karşın, Arda Turan, "Ben paramı aldıktan sonra hiç yatmasın, umurumda değil. Paramı alırsam yatmasın" şeklinde konuştu. Avukatının uyarısı üzerine ise bu soruya yazılı şekilde cevap vereceğini ifade etti. Mahkeme sürecinin ilerleyen aşamalarında, davanın sonuçlanması ve kararın açıklanması bekleniyor. EMRE BELÖZOĞLU: HİÇ PARA ALMADIM Banka şube müdürü Seçil Erzan'ın dolandırıcılık suçlamasıyla yargılandığı davada, Emre Belözoğlu'nun müşteki olarak verdiği ifade mahkemeye yansıdı. Emre Belözoğlu, ifadesinde, müşteki olarak bulunduğu davada şu açıklamalarda bulundu: Başından beri dolandırıldığını düşündüğünü ve bunun sonucunda Seçil Erzan'a toplamda 4 milyon 290 bin dolar verdiğini belirten Belözoğlu, bu parayı çeşitli bankalardan ve evdeki paralardan verdiğini ifade etti. Belözoğlu, Seçil Erzan'ın kendisine, "Ne kadar çok para getirirseniz, o kadar yüksek faiz alırsınız" dediğini aktardı. Ancak Belözoğlu, "Seçil hanım bize 10 milyonlardan, 5 milyonlardan bahsediyordu. Benden daha fazla para istedi. Ben de en fazla bu kadar verebileceğimi söyledim" şeklinde konuştu. Verdiği paralar karşılığında Seçil Erzan'dan hiçbir para almadığını belirten Belözoğlu, dolandırıldığını düşündüğü için daha fazla para vermek istemediğini ifade etti. Ayrıca Emre Belözoğlu, ifadesinde, kuzeni Volkan Bahçekapılı'nın kendisini ikna etmeye çalıştığını ancak sonuç olarak bankaya yatırım yaparken Seçil Erzan'a güvendiğini vurguladı. Volkan Bahçekapılı'nın eşi ve kayınpederinin de aynı fonun içinde parasının bulunduğunu söylemesine rağmen, Belözoğlu'nun Seçil Erzan'a güvendiği belirtildi. Duruşma, mahkeme sürecinin devamıyla birlikte sonuçlanacak ve kararın açıklanması bekleniyor. FERNANDO MUSLERA: "BANA VERİLEN PARA KENDİME AİT OLAN PARA, HERHANGİ BİR FON KAZANCI OLMADI" Galatasaray'ın başarılı kalecisi Fernando Muslera, İstanbul'da yürütülen dolandırıcılık davasında ifade verdi. Banka şube müdürü Seçil Erzan'ın 21 kişiyi dolandırdığı iddiasıyla devam eden davada müşteki olarak yer alan Muslera, yaşananları mahkemeye anlattı. İfadesine başlarken herkesi selamlayarak konuşan Muslera, 2011 yılında Seçil Erzan ile tanıştığını belirtti. Bankadan kendisine yapılan teklifler üzerine Erzan'ın aramaya başladığını aktaran Muslera, 1-2 sürecinde yüzde 35'lik bir teklif aldığını ifade etti. Denizbank tarafından yapılan bir işlem olduğunu düşündüğü için güvendiğini belirten Muslera, Erzan'ın kendisine fon hesabının idaresinde Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun bulunduğunu söylediğini anlattı. 700 bin dolarını çekip Musa Mert Çetin'e verdiğini, bu paranın bankanın merkezine Erzan tarafından transfer edildiğini ifade eden Muslera, daha sonra başka bir bankadaki hesabından 500 bin dolar çekerek yine aynı kişiye verdiğini belirtti. Erzan'ın verdiği paraya karşılık imzalı bir kağıt aldığını söyleyen Muslera, ancak 700 bin doları geri aldığını ve kendisine ait başka bir fon kazancı olmadığını vurguladı. Erzan'ın depremi bahane ederek zaman kazandığını savunan Muslera, dolandırıldığını düşündüğü için daha fazla para vermek istemediğini ifade etti. Daha sonra savcının, "Bankanın teftiş raporunda müştekilerin Seçil Erzan ile çok yakın şahsi ilişkisi olduğu söyleniyor. Böyle bir ilişki var mı?" sorusu üzerine Muslera, "Yakın bir ilişki yok. Sadece banka ilişkisi var." dedi. Ayrıca Muslera, kendisine, "Ne kadar yatırım yaparsanız yapın, 2 ay içinde yüzde 35 kazanacaksın" denildiğini ancak bu konuda herhangi bir belge almadığını belirtti. Muslera'nın parayı neden iki ayrı şekilde verdiği sorulduğunda ise "Parayı iki ayrı seferde vermeyi ben tercih ettim. Daha sonra kazançlarımı bana vermedikleri için ben de bir daha para vermedim." yanıtını verdi. Parasını alamayacağını anladığında Erzan'a bankanın üst düzey yetkililerine şikayette bulunacağını söyleyen Muslera, "Bir şeylerin yolunda gitmediği için ben artık anaparamı kurtarmaya çalışıyordum." dedi. Savcının, "Neden şikayette bulunmadın?" sorusuna ise "Çünkü bunun için bana zaman kalmadı. Bunun bir yolsuzluk olduğunu fark ettim." şeklinde cevap verdi. Fernando Muslera, ifadesinin ardından mahkeme salonundan ayrıldı. Davanın ilerleyen günlerinde diğer mağdurların ifadeleri alınacak ve süreç devam edecek.

İhsan Bayram Sitesi’nin C bloğunun yıkılmasına ilişkin açılan davanın üçüncü duruşması görüldü Haber

İhsan Bayram Sitesi’nin C bloğunun yıkılmasına ilişkin açılan davanın üçüncü duruşması görüldü

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat günü yaşanan depremlerde 11 şehir ağır hasar aldı. On binlerce insanın hayatını kaybettiği depremlerde Adana'da da 11 bina yıkıldı. Depremde merkez Çukurova ilçesine bağlı Huzurevleri Mahallesi’nde bulunan 14 katlı İhsan Bayram Sitesi’nin C Bloğu da yerle bir oldu. 1997 yılında inşa edilmesine rağmen, 26 yıldır ‘iskan izni’ verilmeyen binanın enkazından 82 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, sadece 6 kişi hayatta kaldı. Müteahhit ve inşaat mühendisine 22.5 yıl hapis cezası istendi Davanın tutuklu sanıkları müteahhit Celal Gül ve inşaat mühendisi Ferit Işık hakkında, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak’ suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istendi. İhsan Bayram Sitesi C blokun davasının 3. celsesi bugün Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada tutuklu müteahhitlerin sorumluluğu birbirlerine atması dikkat çekti. Mahkeme, duruşmada belediye personellerinin dinlenmesi ve eksik delillerin toplanması için bir sonraki duruşma tarihini 14 Haziran 2024 olarak belirledi. "Tahliye talepleri reddedildi" Duruşma çıkışı gazetecilere konuşan Avukat Nazan Akça Subaşı, “Bugün 3.duruşma görüldü. Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bu duruşmada fenni mesul olan kişi ısrarla fenni mesullükten istifa ettiğini ve hiçbir yasal sorumluluğun olmadığını beyan ediyordu. Belediyeden gelen müdür ise kimsenin yazılı olarak fenni mesullükten istifa etmediğini, istifaların sözlü değil yazılı olarak yapılabileceğini söyledi. Ayrıca fenni mesul istifa ederse inşaatın durdurulacağı belirtildi. Bu tahliye talebi reddedildi” ifadelerini kullandı. "İnşallah mahkemeler emsal karar verecekler" Tutuklu şahısların muhtemel kast ile adam öldürme suçundan yargılanmalarını istediklerini aktaran Subaşı, "Sanık avukatları kolon kesme iddialarını yinelediler. Ancak tanık beyanlarında kolon kesme iddialarının yanlış olduğu ortaya çıktı. Mahkeme belediye görevlilerini, aşağıdaki dükkan sahiplerini dinleyecek. Biz dosyanın olası kast ile ek savunma verilmesini talep ettik. Bu dosyalar eğer olası kast ile adam öldürmeden ilerlerse hak ettikleri cezayı alırlar. Eğer taksirle adam öldürmeden yargılanırlarsa maksimum alacakları ceza 22,5 yıldır. Yatarı da maalesef 2 yıl. İnşallah mahkemeler emsal karar vereceklerdir" diye konuştu.

Dilan Polat'ın yakın arkadaşı Sevim Alan duyurdu, ''Dosyada hiç tahliye yok'' Haber

Dilan Polat'ın yakın arkadaşı Sevim Alan duyurdu, ''Dosyada hiç tahliye yok''

'Kara para aklamak', 'Vergi kaçırmak' ve 'Örgüt kurmak' suçlamalarıyla 5 Kasım 2023 tarihinde çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilen sosyal medya fenomeni Dilan Polat ve ailesi gündemden düşmüyor. Cezaevinden gönderdiği mektuplar ve avukatlarının açıklamalarıyla çok konuşulan Dilan Polat ve Engin Polat davasında karar çıktı.Sosyal medya paylaşımları ve lüks yaşantılarıyla gündemden düşmeyen Dilan Polat ve Engin Polat çiftinin kara para aklayıp vergi kaçırdıkları iddia edilmiş, Polat ailesi hakkında "Resmi belgede sahtecilik, "Suç islemek amacıyla örgüt kurmak", "Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama" ve "Vergi usul kanununu uygulamama" suçlarından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatılmıştı. AVUKATIN SÖZLERİ GÜNDEM OLMUŞTU Bu süreçte çiftin avukatları da defalarca değişmişti. Ahmet Gün itirafçı olurken, Polat çiftinin yeni avukatı Hüseyin Kaya olmuştu. Polat ailesinin avukatı geçtiğimiz günlerde açıklamasıyla dikkat çekmişti.Hüseyin Kaya konuşmasında "Yeni savcı 1 haftada iddianameyi hazırlar 2 günde müvekkilleri çıkarması lazım" demişti. SEVİM ALAN ÜZÜNTÜSÜNÜ PAYLAŞTI Dilan Polat-Engin Polat davasında beklenen karar çıktı. Dilan Polat'ın yakın arkadaşı Sevim Alan kararı duyurdu. 'Dosyada hiç tahliye yok' dedi.

Emre Belözoğlu'nun avukatı Mosturoğlu, "Paraları fazla fazla alanların yanına kar kalmayacak" Haber

Emre Belözoğlu'nun avukatı Mosturoğlu, "Paraları fazla fazla alanların yanına kar kalmayacak"

Yüksek karlı fon vaadiyle Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan gibi ünlü futbolcuların da aralarında bulunduğu kişileri milyonlarca dolandırdığı iddia edilen Denizbank Levent Şubesi eski Müdürü Seçil Erzan geçtiğimiz günlerde ikinci kez hakim karşısına çıkmıştı. 12 Ocak’taki duruşmaya uzayan saatlerin ardından 15 Ocak’ta devam edilirken tanıkların dinlenmesi ve Erzan’ın ifadelerinin ardından duruşma 8 Mart tarihine ertelendi. Davada Emre Belözoğlu ve kuzeni Volkan Bahçekapılı’nın avukatlığını yürüten Avukat Şekip Mosturoğlu da süreci değerlendirdi. Mosturoğlu, duruşmaya gelemeyen kişilerin anlatacaklarının davaya yön verebileceğini ifade ederken tutarsızlıkların sürdüğüne dikkat çekti. Şekip Mosturoğlu, “Çelişkinin artık bir şekilde giderilmesi gerekiyor” Davadaki son gelişmeleri değerlendiren Emre Belözoğlu ve kuzeni Volkan Bahçekapılı’nın Avukatı Şekip Mosturoğlu, “Emre Belözoğlu’nun fon adı altında yatırdığı paranın kimlere, ne şekilde dağıldığını anladık. İlk defa bu duruşmada açık açık banka müdürü olmasa bu işlemin kendisiyle yapılmayacağını söyledi. Emre Belözoğlu ile ilgili çok net olarak ‘Bu sistemin tek mağduru odur’ dedi. Tatmin olmadığım konular da var, mahkeme de bence olmadı. Büyük ölçüde çelişen sayılar, kişiler, yer ve zaman belirtti. Hatta mahkeme başkanını da sinirlendirdi, başkan da bunun yazılı olarak verilmesi gerektiğini söyledi, bir dahaki duruşmaya yine vereceğini söyledi. Duruşmanın sonunda tutuklu banka müdürünün avukatı bence enteresan bir savunma yaptı. Çok geniş kapsamlı bir tanık listesi verdi. Uzayacağa benziyor çünkü her duruşmada yeniden sanıklar olayı genişleterek, ilk ifadelerini değiştirerek açıklamalarda bulunuyorlar. Seçil Erzan’ın ilk ifadesinde bankanın hiç sorumluluğu yok, 2‘nci ifadesinde tek sorumlu banka, 3’üncü ifadesinde banka hiç yok, son duruşmalarda yine banka sorumlu. Bu çelişkinin artık bir şekilde giderilmesi gerekiyor. Elinde not olmadığı için onu da şöyle izah ediyor; 'Konuyla ilgili defterlerime, belgelerime banka tarafından el kondu, bende yok' diyor. Mahkeme onların da celbini istedi. Paranın dağılımını söylüyor, 1 saat sonra başka bir ifade sırasında değiştiriyor. İlk duruşmada kendisiyle bu eyleme katıldıkları için yargılanan kişilerle ilgili daha pozitifti, aklayıcı konuşuyordu şimdi çok daha suçlayıcı konuştu. Onların da sorumluluğunun kendisi kadar olduğunu söyledi. Tutuklu banka müdürü ‘Beni ilk bankaya davet ettiklerinde, banka kendi sorumluluğu içerisinde mağdurların mağduriyetini gidereceğini söyledi’, mağdurların mağduriyeti giderildiğinde banka hiçbir hukuki süreç yaşatmadan tutuklu banka müdürü normal hayatına devam edecekti diye düşünüyordu herhalde kendisi ‘Ben buna güvenerek onların istediği yönde, gerçek olmayan bir ifade verdim’ gibi bir şey anlatıyor. Nasıl güvenmiş, anlayamadım ama bir pazarlık yapacak durumu yok zaten ceza davaları açılmış, iddianameler düzenlenmiş, hukuk davaları devam ediyor. Bu saatten sonra zaten banka onunla pazarlık yapacak bir durumda olamaz, olsa da bankaya bir faydası olamaz” şeklinde konuştu. Avukat Mosturoğlu, "Mesajlar suç işlendiğini bilen çok sayıda kişi olduğunu bize gösteriyor" Seçil Erzan'ın telefonunda yer alan mesajlarla ilgili konuşan Avukat Mosturoğlu, "Çözülen Whatsapp mesajlarındaki diyaloglar aslında bu suçun işlenmesi kapsamında yardım eden, iştirak eden veya suç işlendiğini bilen çok sayıda kişi olduğunu bize gösteriyor. Mahkemeden talepte bulundum, duruşmadaki sorgu tutanakları, Whatsapp mesajları, sanıkların Whatsapp mesajlarındaki ifadeleri bir araya getirilip savcılığa yeni bir iddianame hazırlanması konusunda suç duyurusunda bulunsun dedim, mahkeme taraflar yapabilir dedi, biz de yapabiliriz. Whatsapp mesajlaşmasında adı olan, tanık olarak dinlenilen 2 kişi, 14 Mart’ta Seçil Erzan’ın kendilerine her şeyi anlattığını, itirafta bulunduğunu, bunun bir fon olmadığını, sistemin nasıl çalıştığını anlatıyor. Müvekkilim Emre Belözoğlu sisteme 17’sinde dahil ediliyor. Bu kişiler emniyete veya bankanın üst yetkililerine bu suç işlendiğini bildirseler, ceza kanunumuzda işlenen bir suçu bildirmemek de suç, Emre Belözoğlu bu istemde olmayacaktı. 4 milyon 200 bin dolar zararı olmayacaktı, bu tanıklar açısından orada çok normalmiş gibi anlatılan bir durum. Aylarca süren inanılmaz olaylar olmuş bu banka şubesinde ve şubede hiç kimse bunu görmemiş, duymamış çalışanlar da öyle ki mahkeme bütün çalışanların isimlerini istedi, muhtemelen onları da dinleyecek. Tabi bunlar bankanın şu an çalışan insanları, banka aleyhine ifade vermek istemeyeceklerdir muhtemelen. Bu kadar ciddi, Türkiye’nin önemli bir bankasında yaşanan böyle bir olayın anlaşılamaması veya duyulmaması konusunu kabul edemiyorum. Burada en kritik delillerden bir tanesi; kamera görüntüleri, günler sonra savcılığa teslim edildi ve bir bölümünün içeriği yok. Emre Belözoğlu günlerce gitmiş oraya, diğer mağdurlar anlatıyorlar, parayı bankada vermişler. Paranın verildiği orada da kameralar var ama onların hiçbir tanesinin görüntüsü yok. Bu dahi aslında kuşku uyandırıyor ki bununla ilgili bir soruşturma var, delillerin karartılmasıyla ilgili bakalım" dedi. "Bir dahaki duruşmaya kesin gelecek, onların anlatacakları belki davaya yön verecek" Emre Belözoğlu'nun duruşmaya gelememesine yönelik konuşan Mosturoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Emre’nin maç trafiğiyle ilgili gelemedi, yine bir trafik sıkıntısı çıkabilir çünkü cumaya duruşma, daha lig takvimi açıklanmadı. Bu sefer gelecek, kesin gelecek. O da gelmeyi çok istiyor, hatta bir ara biz ona SEGBİS imkanıyla Ankara’da ifade versin diye teklifte bulunduk, ‘Yok, ben bizzat gelip ifade vereceğim’ dedi. Bir dahaki duruşmaya gelecek, onların mağduriyeti, anlatacakları belki davaya yön, şekil verecektir. Süren soruşturmalar var, o soruşturmalar bu dosyayı başka bir boyuta taşıyacak. Atıyorum; tefecilikle, bu fazla para alanlarla ilgili orada muhtemelen MASAK araştırması var. Delillerin karartılmasıyla ilgili bir dosya var, banka müdürünün darp edilmesi, alıkoyulmasıyla ilgili bir dosya var. Onun için sadece bu davaya odaklanıp çok büyük beklentiye girmemek gerekiyor. Bu paraları fazla fazla alanların yanına kar kalmayacaktır. Erzan, bazen çok profesyonel bir bankacı, bazen sıradan, sokaktaki bir insan ve bu anlattıkları büyük çelişki oluşturuyor. Aldığı paralarla ilgili belge düzeninde birtakım sıkıntılar var ama verdiği paralarda mesela olmaması gerekir diye düşünüyorsunuz. Tahmin ediyorum önümüzdeki duruşmalarda daha ayağı yere basan, anlaşılabilir, daha kabul edilebilir savunmalar yapacak. Bugün para nerede sorusu sorulduğunda o da salona dönüp ‘Para nerede’ diye soruyor”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.