TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Eğitim-İş Adana

İLKHABER-Gazetesi - Eğitim-İş Adana haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim-İş Adana haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Öğretmenler iş bırakıp Atatürk anıtına çiçek takdim etti Haber

Öğretmenler iş bırakıp Atatürk anıtına çiçek takdim etti

Eğitim-İş Adana Şubeleri Adana’da 1 günlük iş bırakma eylemi yaparak, Eğitim-İş’in Öğretmenler Günü için yaptığı anketin sonuçlarını paylaştı. Atatürk Parkı içerisinde bir araya gelen Eğitim İş üyeleri adına Eğitim İş 1 No’lu Şube Başkanı Seher Ergin ve 2. Nolu Şube Başkanı Mutlu Gül hazırlanan basın metnini okudu. Seher Ergin, Öğretmenler Günü’nde, alacakları her tebrik, her bir güzel söz eğitim emekçileri için yaşam sevincidir ve umut olduğunu söyledi.  Bir günlük iş bırakma eşlemi yaptıklarını dile getiren Ergin, “Buna rağmen bugün okullarımızda, bizler için düzenlenen törenlerde, sizlerin yanında olmak yerine alanlardayız çünkü eğitimi ve eğitim emekçisinin durumunu yıllardır günden güne kötüleştiren bir yönetim anlayışı nedeniyle bugün bizim için bir gurur nişanesi olduğu kadar aynı zamanda burukluğun da günüdür” dedi.  Eğitim-İş’in Öğretmenler Günü için binlerce öğretmenle görüşerek oluşturduğu güncel anket sonuçlarını da paylaşan Ergin, “Yöneticiler tarafından öğretmenlerin sözüne, fikrine değer verilmiyor. Öğretmenlerin yüzde 72’si çalıştığı kurumla ilgili bir karar alınırken görüşünün bile alınmadığını söylüyor.  Öğretmenlerin yüzde 78’i çalıştığı kurumlarda görevde yükselmenin kişisel ve siyasi referanslardan, yani torpilden geçtiğini; yüzde 88’i de görevde yükselme sınavlarının güvenilir olmadığını düşünüyor.  Öğretmenlerin yüzde 63’ü okul yöneticileri tarafından siyasi baskı gördüğünü söylüyor. Öğretmenlerin yüzde 90’ı önü alınmayan eğitimciye şiddet olayları nedeniyle kendini güvende hissetmiyor.  Öğretmenlerin yüzde 95’i maaşının yetersiz olduğunu söylüyor. Bu maaşla kendim ve ailem için bir gelecek hazırlayamam diyenlerin oranı yüzde 98; yüzde 96’sı ise “gelecekten ümitli değilim” diyor. Öğretmenlerin yüzde 96’sı düşük maaş nedeniyle 2 toplumdaki saygınlığının azaldığı görüşünde” diye konuştu. Sınıfındaki her öğrenciye kendi evladı gibi yaklaşan öğretmenlerin yüzde 97’sinin bütçesinin kendi çocuklarının ihtiyacını gidermeye yetmediğini dile getiren Ergin, “Öğretmenlerin yüzde 65’i esnaf, yüzde 37’si şahıslara borçlu. Öğretmenlerin yarısından fazlası kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor.  Öğretmenlerin hakları o kadar keyfi şekilde gasp edilmeye başlandı ki Anayasal bir hak olan güvenceli istihdam konusunda bile güven duyulamıyor. Öğretmenlerin yüzde 60’ı görevden alınma korkusu yaşıyor. Güvencesiz, kölelik sistemiyle emeği sömürülen ücretli öğretmenler ordusu da düşünüldüğünde, bu endişenin ne kadar haklı olduğu görülüyor.  Öğretmenler, Cumhuriyet’e layık bir şekilde laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim veremiyor olmanın sıkıntısı içinde. Öğretmenlerin yüzde 99’u eğitimin niteliğinin her gün biraz daha düştüğü tespitinde birleşiyor.  Öğretmenlerin yüzde 86’sı haftada bir kez bile ailesini yemeğe çıkaramıyor” şeklinde konuştu. Öğretmenlerin yüzde 90 için tatil, evinde kalmaktan ya da köyüne gitmekten ibaret olduğunu anımsatan Ergin, “Öğretmenlerin yüzde 90’ı çok kısa süreli bile olsa ailesiyle bir otelde tatil yapamıyor. Yine yüzde 90 için tatil, evinde kalmaktan ya da köyüne gitmekten ibaret. İnsanca çalışma koşulları ve insanlık onuruna yaraşır bir ücret alamayan öğretmenler için artık yaşanabilir bir emeklilik hayali de imkansız. Ömürleri boyunca çalıştıktan sonra zaten kuş kadar emeklilik ücreti alacak olan öğretmenler, o günler için bir hazırlık da yapamıyor. Maaşından herhangi bir birikim yapamayan öğretmenlerin oranı yüzde 91. Eğitim emekçisinin, bu sorunlarını çözmek yerine öğretmene önlük giydirmeye çalışan, öğretmeni okuldan çıkarıp imamları sokmaya gayret eden, öğretmenlerin mesleki haklarını teslim etmek yerine o hakları keyfi kriterlere bağlayan, MEB’in raporlarında ortaya çıkan öğretmen açığı kadar bile öğretmen ataması yapmayan, protokol adı altında gerici yapıları eğitimin taşeronu haline getirenlerin boş sözlerine ihtiyacı yoktur. Eğitim emekçisi geçinemez, barınamaz, yaşayamaz hale gelmiştir. Bu karanlıktan çıkış için taleplerimiz:   İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Eğitim İş 2 Nolu Şube Başkanı Mutlu Gül’de eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istediklerini dile getirdi.   Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istediklerini aktaran Gül, “Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatın esas alınmasını istiyoruz. Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz. Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz. Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz. Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz. Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz. Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz” dedi.

Eğitim-İş Adana: İnsani ücret ve çalışma koşulları için eyleme hazırlanıyor Haber

Eğitim-İş Adana: İnsani ücret ve çalışma koşulları için eyleme hazırlanıyor

ADANA (İLKHABER)- Eğitim-İş Adana Şubesi, 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde eğitim emekçilerinin taleplerinin karşılanmaması üzerine Abidin Dino Parkı önünde bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Ergin ve MYK Üyesi Emine Çalık yaptı. Eğitim-İş Adana 1 No'lu Şube, Abidin Dino Parkı önünde düzenlediği basın açıklamasında, eğitim emekçilerinin yaşadığı zorlukları ve ekonomik sıkıntıları dile getirdi. Eğitim-İş Adana Şube Başkanı Seher Ergin'in açılış konuşmasının ardından MYK Yöneticisi Emine Çalık tarafından okunan basın açıklamasında, eğitim emekçilerinin ekonomik sıkıntıları ve yaşam koşulları vurgulandı. Bugün burada eğitim emekçilerinin terk edildiği sefaleti anlatmak, emekçilerin nasıl nefes alamaz hale getirildiğini göstermek için bir aradayız diyen Eğitim-İş Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Emine Çalık, açıklamasına şu şekilde devam etti: Bugün burada eğitim emekçilerinin terk edildiği sefaleti anlatmak, emekçilerin nasıl nefes alamaz hale getirildiğini göstermek için bir aradayız. Senede bir gün, öğretmenler gününde, öğretmeni övenlerin senenin diğer günlerinde, öğretmeni nasıl zor koşullarda çalıştırdıklarını, nasıl insani olmayan ücretleri reva gördüklerini anlatmak için buradayız. Bugün alt üst olmuş ülke ekonomisine rağmen, tozpembe tablo çizmeye çalışanlara karşı “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz” demek için buradayız. Bilindiği üzere; TÜİK’in yalancı enflasyon rakamları, sarı sendikaların iktidarı memnun etmeye endeksli tavrı ve iktidarın emek düşmanı bakış açısıyla şekillenen 7.Dönem Toplu Sözleşme müsameresinde, perde yine yoksullukla kapanmıştır. Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır. Onca büyük laf, onca vaat, onca beklentinin ardından bu sürecin sonunda yine hükümetin utanç verici zam teklifinin kabul edilmesi, ortada alın terimiz için bir görüşme değil bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki TİS süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, yeniymiş gibi makyajlanıp önümüze konmuştur. Bir kez daha ne öğrendik: Emeğin onurunu iktidarın bir aferinine satan sarı sendikalar, emekçinin hakkını savunmaz. Gerçekleri çarpıtma enstitüsü gibi çalışan TÜİK’in ve hükümetin noteri gibi çalışan Kamu Hakem Heyeti’nin yapısındaki çarpıklık söz konusuyken, hileli maçta adil sonuç olmaz. Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir utanç tablosudur. Şimdi bizden susmamızı bekliyorlar! Bizim insani koşullarda çalışma hakkımızı çaldılar, Bizim evimize göğsümüzü kabartarak, sınıflarımıza sadece derslerimizi düşünerek girme hakkımızı çaldılar. Bizim yaşanabilir emeklilik hayalimizi çaldılar. Bizim ay sonunu bekleme halimizi, bitmeyen bir karakışa çevirdiler. Bizim öğrencilerimize laik, bilimsel eğitim verme hakkımızı çaldılar. Kendi yarattığı ve 20 yıldır uyguladığı torpil mekanizması olan mülakatı, kaldırmayı seçim vaadi haline getirerek tarihe geçmişlerdi, şimdi bu sözlerini de tutmayacaklarını ilan ettiler. Eğitimden liyakati, gencecik insanlardan hak ettikleri kadroları çaldılar. Ve şimdi bizim susmamızı bekliyorlar. Çok beklerler. Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız! “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz!” 1000 odalı sarayın ışıkları kapandığında sadece birkaç ay sonra bile eğitimin birçok sorununu çözmek için kaynak ortaya çıkabilecekken eğitimden, eğitim emekçisinden yani gelecekten çalanlara, eğitim emekçisinin haksızlık karşısında nasıl susmayacağını, nasıl ders vereceğini göstereceğiz! AKP iktidara geldiğinde öğretmen olan eğitim emekçisinin bugün eline geçen aylık ücret tüm ödenek ve yardımlar dahil 22 bin lira civarındadır. Yani 20 yıl emek veren bir öğretmen, bugün kamuda belirlenen en düşük ücretin sadece çok az üstünde bir ücret almakta, emeği değersizleştirilmektedir. Kadrolaşma, mobbing, haksız soruşturmalar eğitimde kol gezmekte, birçok mesleki hakkımız da sistemsel olarak gasp edilmektedir. Bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır! Bugün bunun kanıtı olan utanç karneleriyle, maaş bordrolarımızla karşınızdayız! Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim neferlerine reva görülen sefalet budur! Eğitimi önem sırasında sonlara iten çağdışı yönetim anlayışının yol açtığı rezil tablo budur! Ülkenin her alanını sarmalayan gerici, antidemokratik tavır, eğitimi de sarmalamıştır. Mesleki itibarımız, demokratik hak ve taleplerimiz, çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve eşit eğitim hakkı için mücadelemiz ve sesimizi büyütüyoruz. Mesleğimizin onuruna ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Dernek ve vakıf maskesi takan gerici yapılarla imzalanan protokoller; eğitim bilimine, pedagojiye, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt, eğitim ve öğretim birliğine ve yasalarımıza açıkça aykırı olan ÇEDES ve benzeri projelere karşı “çocukları korumak vatanı korumaktır” şiarıyla hareket etmeye devam edeceğiz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacağız. Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Buna boyun eğmeyeceğiz! İnsani çalışma şartları ve insani ücretlere kavuşana kadar eylemlilik sürecimizi giderek artırıyoruz. 4 Kasım’da Konya ve Kocaeli, 11 Kasım’da Ordu ve Aydın, 18 Kasım’da Tekirdağ ve Van merkezli bölge eylemleri düzenleyeceğiz. Öğretmenler Günü’nü ise kutlamıyoruz ve riyakarca kutlamaları kabul etmiyoruz. O gün üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak ve Başöğretmenimize şükranlarımızı sunacağız. 25 Kasım’da Başkent’te düzenleyeceğimiz büyük buluşmamızda ise Fakir Baykurt’un yoldaşları olarak el açmayacak, ders vereceğiz! Haklıyız, kazanacağız!

Memur 32 bin lira maaş istiyor Haber

Memur 32 bin lira maaş istiyor

Abdurrahim Sağ ADANA (İLKHABER)-Eğitim-İş Adana 1 No'lu Şube Başkanı Seher Ergin, “Geçim şartları dikkate alınarak en düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep ediyoruz” dedi. Memur maaşları konusu sendikaların gündeminde önemli bir yer almış durumda. Sendikalar geçtiğimiz haftadan itibaren memur maaşlarına yapılacak zammın yetersiz olacağını belirterek, konuyla ilgili açıklamalar yapmıştı. Bu açıklamalar art arda gelmeye devam ediyor. Son olarak Eğitim-İş Adana 1 No'lu Şube Başkanı Seher Ergin en düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep eden bir açıklama yaptı. Seçimden önce en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı vaadinin üzerinden daha 2 ay geçmemişken 1. 157 dolara denk gelen 22 bin TL’nin, şimdi için 837 dolara denk geldiğini dile getiren Ergin, “Bu kısacık zamanda bile henüz verilmeyen en düşük memur maaşının alım gücü neredeyse 320 dolar erimiştir. TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,92, altı aylık yüzde 19,77 ve yıllık olarak yüzde 38,21 olarak açıklamıştır. 6 aylık enflasyon rakamının belli olmasından sonra kanuni düzenleme ile yapılacak seyyanen artış dışında memurlara, sözleşmeli personele ve emeklilere verilecek zam oranı yüzde 17,55 olarak açıklanmıştır. Birleşik Kamu-İş KAMU-AR’ın Haziran enflasyonu yılın ilk yarısında yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 80,5 oranında artış yaşanmıştı. Haziran ayı araştırmamıza göre 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 32 bin liraya, açlık sınırı ise 12 bin liraya dayanmıştır” dedi.  En düşük memur maaşı 22 bin TL’ye ulaşılması için yeni bir formül devreye alındığına dikkat çeken Ergin, “Ancak sefalet oranlı toplu sözleşme zamları ile manipülasyonlu enflasyon rakamları karşısında hükümet ara zam formülüyle durumu kurtarmaya çalışmaktadır. Yeni formül geçmişte olduğu gibi maaş hesaplama katsayılarını arttırma değil benzeri çok az olan “ilave ödeme” şeklinde tasarlanmıştır. Bu ilave oyunu kamu emekçilerinin taban aylığına yansımadığı için emekliliğine yansımayacak bir artıştır. Üstelik önümüzdeki dönemlerde maaşlara yapılacak zamlarda bu artış göz ardı edilerek yapılacaktır. 7. Döneme Toplu Sözleşme zamlarında hangi oranlar verilirse verilsin şimdiden enflasyon altında kalacağı kesindir” diye konuştu. Emekli bu artıştan yaralanamayacağını ve emeklilere 8 bin 77 TL ilave ödeme yapılmayacağını kaydeden Ergin, “Çünkü artış ilave olarak yapıldı oysaki taban aylık ya da aylık katsayı ‘maaş hesap katsayıları’ üzerinden yapılsaydı emeklileri de kapsayacaktı. Memurların emekli olmamasının en önemli sebeplerinden olan emekli olduklarında; çalışırken aldıkları yoksulluk düzeyindeki maaşı dahi emeklikte alamamaları sorununu daha da büyütmüştür.  En düşük kabul edilen memur maaşının çıkarıldığı 22 bin TL’nin aynı memur emekli olunca otomatik olarak 8 bin TL’sinin hatta daha fazlasının düşmesi anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı. “Asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan artışların TL’de yaşanan değer kaybı ve hayat pahalılığı devam ettiği sürece bir oh dedirtmesi mümkün görünmemektedir” diyen Ergin, “Yüzde 50 oranında arttırılan harçlar, yüzde 8’den yüzde 10’a, yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkarılan KDV oranlarından, tüketici kredilerinden alınan BSM Vergisinden, yurt dışından gelen ürünlerin arttırılan harçlarından anlaşılmaktadır. Bu bir “kaşıkla ver kepçeyle al” ekonomisidir. Yoksulluğumuz ve alım gücü düşüklüğü yapılan zamlar ve denetlenmeyen piyasa ile artarak devam edecektir. Daha dün aldığımız yumurtadan daha az alıyoruz, ekmekten daha az alıyoruz, bugün sütten, etten daha az alıyoruz. Şimdi o da yok. Yurtdışına gidemiyoruz ev araba telefon bile alamıyoruz veya alamayacağız. 22 bin verilen maaş çoktan eridi gitti. 2010 yılı öncesinde 1.000 lira maaş alırken ev araba alabilen, aylık maaşı 25 bin liraya dayandığında telefon dahi alamayan insanlar olduk. Mesele paranın büyüklüğü değil alım gücüdür. Gerçek enflasyon rakamları baz alınmadığı müddetçe kamu emekçisi ve emeklisinin nefes alabilmesi mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu.  Zam yağmuruna karşı kamu emekçilerini koruyacak gerçekçi enflasyonun aylık olarak maaşlara yansıtılması gerektiğini aktaran Ergin, “Kamu emekçilerinin açlık, sefalet ve enflasyon altında ezildiğini haykırıyoruz. Kamu emekçilerinin talepleri yerine getirilmemesine, taban aylığına yansıtılmamasına ve emeklilerin mağdur edilecek olmasına karşı örgütlü olduğumuz tüm illerde 15 Temmuz’da eş zamanlı bordro yakma eylemine başlayacağız. En düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep ediyoruz” dedi..

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.