#Ekmek

İLKHABER-Gazetesi - Ekmek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekmek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

1 Ağustos’tan itibaren ekmek 15 TL olacak: Türkiye Fırıncılar Federasyonu fiyat artışını açıkladı Haber

1 Ağustos’tan itibaren ekmek 15 TL olacak: Türkiye Fırıncılar Federasyonu fiyat artışını açıkladı

Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, ülke genelinde ekmeğin kilogram fiyatının 75 lirayı geçmeyeceğini belirterek, 1 Ağustos'tan itibaren 200 gram ekmeğin 15, 270 gram ekmeğin ise 20 liradan satılacağını açıkladı. Balcı, "Dün bazı basın organlarında, ekmeğe yüzde 25 zam yapıldığı yönünde haberler yer aldı. Ancak bu doğru değildir. Yapılan fiyat artışı yüzde 25 değil, yüzde 20 oranında gerçekleşecektir" dedi. Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, Kocaeli'de ekmek fiyatına ilişkin açıklamalarda bulundu. Balcı, "Ocak ayının başında ülke genelinde ekmeğin kilogram fiyatı 62,5 lirayı geçmemek üzere uygulamaya başlanmıştı. Yani ülke genelinde 200 gram ekmek 12,5 TL'ye, 240 gram ekmek azami 15 TL'ye satılıyordu. Bu geçen süre zarfında ocaktan temmuz ayının sonuna kadar ekmek maliyetini etkileyen kalemden dolayı halkımızın da alım gücünü göz önünde bulundurarak yapılan çalışmalar neticesinde yüzde 20 oranında bir fiyat artışı gerçekleşti ve kilogram 75 olarak belirlendi. Türkiye Fırıncılar Federasyonu olarak, hiçbir ilde ekmeğin kilogram fiyatının 75 liranın üstünde olmaması konusunda genelgemizi gönderdik. Bu çerçevede, yapılan çalışmalar sonucunda 1 Ağustos'tan itibaren ülke genelinde uygulanacak fiyatlar şu şekilde olacak; 200 gram ekmek 15 lira, 270 gram ekmek 20 lira. Ancak her iki durumda da kilogram fiyatı 75 lira olacak şekilde düzenlendi. Yani satışlar, kilogramı 75 lira ya da daha altında olacak şekilde yapılacak" dedi. "YAPILAN FİYAT ARTIŞI YÜZDE 25 DEĞİL, YÜZDE 20 ORANINDA GERÇEKLEŞECEKTİR" Bugün itibariyle başta Ankara, İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir ve diğer iller olmak üzere, çoğunlukla 200 gram ekmeğin 15 liradan satıldığını belirten Balcı, "Diğer illerde de bu anlamda maliyet hesaplamaları yapılmış, ilgili kurumlara başvurular gerçekleştirilmiştir. Uygulama önümüzdeki günlerde de bu şekilde devam edecektir. Dün bazı basın organlarında, ekmeğe yüzde 25 zam yapıldığı yönünde haberler yer aldı. Ancak bu doğru değildir. Yapılan fiyat artışı yüzde 25 değil, yüzde 20 oranında gerçekleşecektir. Bundan sonra da, daha önce olduğu gibi, bu tür fiyat artışlarını üretim şartları çerçevesinde ve kontrollü bir şekilde yürütmeye çalışacağız" diye konuştu. "2002 YILINA GÖRE KIYASLADIĞIMIZDA 2 KAT EKMEK ALMIŞ OLUYORUZ" Ocak ayında yeni asgari ücret belirlenene kadar, başka bir zam yapılmaksızın kilogram fiyatı 75 lira olarak kalacağını açıklayan Balcı, "Bu, yüzde 20'lik mevcut artışla sürdürülebilir bir denge hedeflemektedir. Konuya tarihsel açıdan da bakacak olursak, 2002 yılında asgari ücret 184 lira olduğunu baz alacak olursak, ekmek fiyatı 0.25 kuruştu. Bu durumda asgari ücretle 736 ekmek alınabiliyordu. Bugünkü düzenlemeler de halkın alım gücünü koruyacak şekilde planlanmaktadır. Bugünün asgari ücretine ve ekmeğin 15 TL olmasıyla da bin 473 ekmek alınabiliyor. Yani 2002 yılına göre kıyasladığımızda 2 kat ekmek almış oluyoruz. Sağlıklı, kaliteli ve makul fiyat anlayışı ile hareket etmekteyiz" şeklinde konuştu. "HER GÜN YAKLAŞIK 6 MİLYON 100 BİN ADET EKMEK MAALESEF İSRAF EDİLİYOR" Konuşmasında ekmek israfının ciddiyetine dikkat çeken Balcı, Türkiye'de günde yaklaşık 6 milyon 100 bin adet ekmeğin israf edildiğini belirtti. Bu rakamın yıllık 2 milyar 226 milyon adede ulaştığını kaydeden Balcı, şunları söyledi: "Bu sayı, önceki yıllarda günde 9 milyon adet seviyesindeydi. Ancak Cumhurbaşkanımızın himayesinde başlatılan ‘Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası' ile birlikte, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı da sürece destek verdi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, okullarda bu konunun derslerde işlenmesi ve çocuklarımıza israfın anlatılmasıyla birlikte, bizim sektörümüzde de yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde bu sayı 6 milyon adede kadar düşürüldü. Ancak hala her gün 6 milyona yakın ekmek israf ediliyor. Buradan vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum, tüketebileceğiniz kadar ekmek alın" ifadelerini kullandı. "YILLIK BUĞDAY TÜKETİMİMİZ YAKLAŞIK 12 MİLYON TON CİVARINDADIR" Balcı, bu israfın sadece tüketiciden kaynaklanmadığının altını çizerek, şöyle konuştu: "Fırınların fazla üretim yapması, esnafın, 'Fazla üreteyim, nasıl olsa satarım' anlayışına da ciddi bir etkendir. Bu noktada özellikle ruhsatsız faaliyet gösteren işletmelerin denetlenmesi gerekiyor. Ruhsatsız fırınlar, hem sektöre hem de ülke ekonomisine zarar veriyor. Nasıl ki kayıt dışı iş yapmak bir suçsa, bu tür işletmeler de sektörümüzde bir leke olarak görülüyor. Yetkili kurumların bu konuda gereken çalışmaları yapması şart. Geçen yıl ülkemizde 20 milyon tonun üzerinde buğday hasadı gerçekleşti. Bu yıl için de benzer bir tablo bekleniyor. Tahminler 19,5 ila 20 milyon ton arasında bir buğday hasadına işaret ediyor. Ekmeklik un üretiminde, bizim yıllık buğday tüketimimiz yaklaşık 12 milyon ton civarındadır. Bu da gösteriyor ki, buğday arzında herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Geçtiğimiz yıl, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde buğday kalitesinde bazı sorunlar yaşanmıştı. Örneğin, İç Anadolu bölgesinde oldukça verimli bir sezon geçirilmesine rağmen, bazı diğer bölgelerde aynı kalite yakalanamamıştı. Bu yıl inşallah tüm bölgelerde hem verim hem de kalite açısından daha dengeli bir hasat gerçekleşecektir" "YIL SONUNA KADAR MEVCUT FİYAT SEVİYESİNİN KORUNMASI HEDEFLENMEKTEDİR" Başkan Balcı, sözlerine şöyle devam etti: "Özetleyecek olursak, bugüne kadar kilogramı ortalama 62.5 liradan satılan ekmeğin fiyatı, yapılan düzenlemelerle kilogram başına 75 lirayı geçmeyecek şekilde belirlenmiştir. Bu karar doğrultusunda yıl sonuna kadar ekmek fiyatlarında yeni bir artış yapılması öngörülmemektedir. Nasıl ki bu yıl, asgari ücret ve diğer temel giderler dikkate alınarak makul bir fiyat belirlendiyse, bundan sonraki süreçte de aynı hassasiyetle hareket edilecektir. Olağanüstü bir gelişme yaşanmadığı sürece, yıl sonuna kadar mevcut fiyat seviyesinin korunması hedeflenmektedir. Bölgesel olarak; Ankara, İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Bursa gibi illerde 200 gram ekmek 15 TL olarak satılmaktadır. Karadeniz ve bazı diğer bölgelerde ise tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak 270 gram ekmek 20 TL'den satılmakta, ancak kilogram fiyatı 75 TL'nin altında kalmaktadır" "GEREKİRSE İTHALAT SEÇENEĞİ DE DEĞERLENDİRİLECEK" Ülke içinde buğday arzıyla ilgili herhangi bir sıkıntı yaşanması ya da kalite sorunları görülmesi halinde, un fiyatlarında aşırı bir artış oluşmaması için gerekli tüm adımları atacaklarını da belirten Balcı, "Gerekirse ithalat seçeneği de değerlendirilecek, böylece un fiyatlarındaki muhtemel aşırı yükselişler makul seviyelere çekilerek kontrol altına alınacaktır. Yaşanan bazı gelişmeler nedeniyle, bazı bölgelerde buğdayın alım fiyatı 8,50 TL seviyelerinde seyrederken, daha kaliteli buğdayın fiyatının 13,50 TL'ye kadar çıktığını görüyoruz. Bu yıl açıklanan resmi alım fiyatı 13,50 TL iken, geçen yıl bazı bölgelerde fiyatlar yine bu seviyeye kadar gerilemişti. Ancak buğday fiyatları serbest piyasa ve borsa şartlarına göre belirlenmektedir. Tekelleşme gibi bir durum söz konusu değildir. Bu konuda Rekabet Kurulu tarafından gerekli incelemeler yapılmaktadır. İlgili bakanlıklarla bu süreci yakından takip ediyoruz. Denetim ve düzenlemelerin sağlıklı yürütülmesi için gerekli uyarılar yapılmıştır. Gerekli denetimler mutlaka yapılacaktır. Eğer siz buğdayı maliyetinin altında temin etmeye çalışırsanız, ilk olarak kaliteden ödün vermek zorunda kalırsınız. Bu da ekmeğin kalitesini olumsuz etkiler. Üretim maliyetinin altında ekmek satılması, işletmelerin kapanmasına veya düşük kaliteli hammaddelerle üretim yapmasına yol açar. Sonuçta hijyen ve sağlık şartları bozulur. Bu nedenle ekmeğin hak ettiği fiyattan satılması gerekmektedir. Zarara satış yapılırsa ne kaliteli üretim ne de sağlıklı ortam korunabilir" diye konuştu. "BELEDİYELERİN ESNAFLA REKABET ETMESİ DOĞRU DEĞİLDİR" Halk ekmek ile ilgili gelen soruya cevap veren Halil İbrahim Balcı, "Belediyelerin asli görevi halk ekmek üretmek değil dar gelirli vatandaşlarımızın daha ucuz ve aynı kalitede ekmek alabilmesi için esnafla iş birliği yapmaktır. Bazı belediyelerimiz bunu yapıyor. Örneğin, Sakarya Büyükşehir Belediyesi, esnafın ürettiği ekmeği halk ekmek ücretlerinde, bugün piyasada satılan ekmeği 13,5 TL'ye sunmaktadır. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ise 15 TL'ye satılan ekmeği 10 TL'den vatandaşa ulaştırmakta ve kaliteyi muhafaza etmektedir. Ancak belediyelerin esnafla rekabet etmesi doğru değildir. Vatandaş belediye başkanlarından asli hizmetlerini beklemelidir. Ekmek üzerinden siyaset yapmak artık geçmişte kalmış bir yaklaşımdır ve doğru değildir" ifadelerini kullandı.

Aman dikkat...Bu ekmek cips kadar tuz içeriyor! Haber

Aman dikkat...Bu ekmek cips kadar tuz içeriyor!

Ekmek, Türk mutfağında en önemli besinlerden biri olarak sofralarda sıkça yer alıyor. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, ekmeklerin içerdiği tuz oranının sağlık açısından ciddi tehditler oluşturduğunu ortaya koyuyor. UFC-Que Choisir tarafından yapılan yeni bir araştırma, bazı endüstriyel ekmeklerin bir paket cips kadar tuz içerdiğini ve bunun damar sağlığını tehdit edebileceğini gözler önüne serdi. Tuzlu ekmeğin gizli tehlikesi Ekmek çeşitleri, lezzetleri ve içerikleri bakımından büyük farklılıklar gösteriyor. Ancak yapılan araştırmalar, bazı endüstriyel ekmeklerin aşırı yüksek tuz oranları taşıdığını ortaya koydu. UFC-Que Choisir’in son raporuna göre, beyaz ekmekler, içerdiği yüksek tuz miktarıyla dikkat çekiyor. Aşırı tuz tüketimi, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bunun yanı sıra, tuzun fazla tüketilmesi damarların sertleşmesine, yani damar sertliği riskine yol açabiliyor. Endüstriyel beyaz ekmeğin tehlikeleri Araştırmada yer alan dört büyük markanın ekmekleri, tuz ve lif içeriği açısından karşılaştırıldı. Sonuçlar, tam buğday ekmeklerinin, yüksek lif içeriği ve daha sağlıklı bileşenlerle öne çıktığını gösterdi. Tam buğday ekmekleri, besin değeri yüksek ve sindirimi kolay ekmek seçenekleri olarak sağlıklı bir alternatif sunuyor. Ancak endüstriyel beyaz ekmekler, yüksek tuz içeriği ve besin değeri düşük rafine un kullanımı ile sıralamanın en alt sırasında yer aldı. Beyaz ekmeklerin düşük lif içeriği, sindirimi zorlaştırırken, aşırı tuz tüketimi de kalp sağlığını olumsuz etkiliyor. Birçok tüketici, ekmeklerin içeriklerini öğrenmekte zorlanıyor. Çoğu zaman etiketlemeler yetersiz ve eksik olabiliyor. Bu da tüketicilerin bilinçli seçimler yapmalarını engelliyor. UFC-Que Choisir’in araştırmasında, şeffaflık eksikliğine de dikkat çekiliyor. Birçok fırın, ekmeklerinin içeriğini açıkça belirtmiyor, bu da tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor. Araştırmalara göre, bazı bagetler, cips kadar tuz içeriyor ve bu da ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Sağlıklı ekmek seçimi için ne yapılmalı? Uzmanlar, ekmek seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli faktörlerin başında, tuz oranı ve lif içeriğinin geldiğini belirtiyor. Tam buğday ekmekleri, yüksek lif içeriği ve besin değeri açısından daha sağlıklı bir seçenek sunuyor. Organik unlardan yapılmış ekmekler ise daha doğal ve sağlıklı bir tercih olarak öne çıkıyor. Tam buğday ve organik unlardan yapılan ekmekler, hem damak tadını koruyor hem de sağlık açısından faydalı.

Gürer: Çiftçi desteklenmezse ekmek fiyatları daha da artacak! Haber

Gürer: Çiftçi desteklenmezse ekmek fiyatları daha da artacak!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman, Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, ekmek fiyatlarında artışın iktidarın uyguladığı yanlış tarım politikası, ithalatçı anlayış ve artan girdi fiyatlarının etkisi olduğunu söyledi. Gürer, “2018 yılında 1 lira 25 kuruş olan ekmeğin 7 yılda 12,50 TL'ye çıktığını, pide fiyatının da 2018 yılında 2 lira iken 2025 yılında 20 liraya yükseldiğini, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişten bugüne gıda ürünlerinde artan fiyatlarla ekmeğe dahi erişimde sorunlar oluştuğunu” dedi. “Fırıncılar maliyet yükü altında eziliyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ekmek fiyatlarındaki artışın temel sebebinin plansız tarım politikaları olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ekmek fiyatının artışının sorumlusu yanlış, öngörüsüz ve plansız tarım politikalarıdır. Fiyat artışının sorumlusu siyasi iktidardır. Fakir fukaranın, garip gurebanın bir ekmeği vardı; onu dahi vatandaş fiyat artışlarıyla kısmak zorunda kaldı. Artan fiyatlarla ilgili doğal olarak fırıncıları da suçlayan ya da yargılayanlar var ama işin özü siyasi iktidar sorumluluğundadır. Çünkü fırıncılarla konuştuğunuz zaman, ‘Un fiyatı arttı; tuz, maya, yumurta, susam, kira, işçilik, nakliye, doğalgaz, odun, elektrik, akaryakıt arttı. Ne yapayım, nasıl bu işi sürdüreyim?’ diye soruyor. Un fiyatında artışı görmeyip ekmek fiyatı konuşularak fırıncı suçlanacağına, fırıncı maliyetine baksınlar. Fırınlar kapanıyor; kayıt dışı fırınlar, rekabette vergisini veren ve kurallara uyan fırınların faaliyetini zora sokuyor. AVM fırınları da ekmeği farklı tanımlarla istediği fiyatlara çıkarıp satıyor. Ekmek fırınları, haksız rekabet nedeniyle kapılarını zor açar hale geldi” şeklinde konuştu. “TMO, çiftçinin dostu değil, ithalatçının destekçisi oldu” Gürer, “Fırıncı esnafı, ekmek fiyatını artıran gibi göstermek yerine, gerçek sorumlu siyasi iktidarın girdi maliyetlerindeki artışın baş sorumlusu olduğu görülmelidir. AKP iktidarı, bu konuda almadığı önlemlerin hesabını vermelidir. Toprak Mahsulleri Ofisi, ülkenin çiftçisinin kara gün dostuyken ithalatçı oldu ve her yıl ortalama 10 milyon ton buğday ithal ediyor. CHP Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman, Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, yoğunlukla Rusya ve Ukrayna’dan buğday ithal ediyoruz. Bunun bir kısmını DIR kapsamında un ve makarna olarak ihraç ediyoruz. Burada iktidar, sanayiciyi destekliyor. Farklı dönemlerde uygun fiyatla buğday vererek yurt dışında ihracatta önde olmalarını sağlıyor. Bu ihracattan ülkemiz çiftçisi fayda görmüyor. Rus ve Ukraynalı çiftçi ürettiği buğdaydan sanayicimiz kazanıyor. Çiftçimize bir destek sağlanmıyor. Ülkemizde bu buğday yetişebilir ama çiftçimize yeterli destek sağlanmıyor. İthal buğdayda yaklaşık 3 milyon tona yakın da yurt içi piyasalarına veriliyor” diye ifade etti. “Çiftçi desteklenmezse, ekmek fiyatları daha da artacak” Türkiye’de yerli buğday üretiminin azaldığını belirten Gürer şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de yerli buğday üretimi sorunlu. Geçen yıl buğdayda 1 milyon 200 bin ton, TÜİK verilerine göre, üretimde düşüş oldu. AKP iktidarları döneminde buğday ekim alanları da daraldı. Son yıllarda Türkiye, 20-22 milyon ton aralığında buğday üretse de bu Türkiye için yeterli değil. Yeterlilik, Bakanlığın verilerine göre yüzde 96 civarında. Tarım ve Orman Bakanlığı, kamuoyuna verdiği ‘İddialar ve Gerçekler’ kitapçığında, ‘Türkiye birçok üründe kendi kendine yeterli’ diyor. Diyor da buğday için, ‘Yüzde 181 yeterliliğimiz var’ diyor ama yanına bir parantez koymuş, ‘durum’ yazmış. Bunu okuyan, durum böyle sanacak. Oysa durum dediği, sert buğdayın tanımıdır. Durum buğdayı olarak adlandırılır. Onu yazıp gerçeği çarpıtıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ürün yeterliliği ile ilgili sayfasına bakın, orada da ‘Buğdayda kendi kendine yeterlilik yüzde 96’ bilgisi yer alıyor. Kamuoyuna ‘İddialar ve Gerçekler’ diye dağıtılan broşür, dahi çarpıtılmış bilgi ile gerçekleri saptırıyor. Sorun da bu noktada başlıyor. Veri doğru olmazsa sorun da çözüm bulmuyor. Türkiye’de şu anda ekmek fiyatlarının artışının temel nedeni, bu işin doğru yönetilmemesi. Çiftçiye geçen yıl, bir önceki yıla göre, buğdayda yüzde 12’lik bir artış verildi. Çiftçi tüccara mahkûm edildi. Tarlada kilosu 8 liradan tüccar ürün aldı. Üretici kazanamadı. Borçlu çiftçi ürününü tarlada satmak zorunda kaldı. Bir kilo buğdaydan 800 gram un elde ediliyor. Buğday, küçük çiftçiden tarlada alınıp tüccar stoklayınca hasat bittikten sonra buğday fiyatı artıyor. Dünya piyasalarında da başta kuraklık nedeni ile fiyatlar artış gösteriyor. Ülkemizde stoktaki tüccar, buğday fiyatına artış olarak yansıtıyor. Tüccardan buğday sanayiciye geçince orada da una dönüşme süreci başlıyor ve un fiyatları artıyor. 2018 yılında 98 lira olan un, 2025 yılında 700 TL’yi aştı.” “Vatandaş halk ekmek kuyruğuna mahkûm edildi” Gürer, vatandaşın ekmeğe ulaşmakta zorlandığını belirterek, “Çiftçi kazanamadığı yerde tüketici de ekmek, 12,5 liraya çıktı. Farklı illerde gramaj değişiyor, 20 liraya doğru gidiyor. Pideye 20 liradan başlıyor. Susam, yumurta eklenip fiyat artıyor. Ekmeğin kilosu 60, pidenin kilosu 100 liraya dayandı. Vatandaş halk ekmek kuyruğunda. Bir orası kaldı ihtiyaç kadar ekmek alınabilen. Buğday üreteni desteklemeyip vatandaşın uygun fiyatla ekmek almasını sağlamayan, iktidarın yanlış uygulamalarıdır. Ekmeğin fiyatının düşmesi, çiftçinin desteklenmesi ve fırıncıya uygun fiyatla un verilmesi ile olasıdır. Girdi fiyatlarının artışı, tüm gıda ürünlerine yansıyor. Aracılar karlarını düşürmüyor. Tarımda üretim öncesinden başlayarak mutlak surette tohumda ve gübrede sübvansiyon sağlanmalıdır. Çiftçi alım fiyatları, girdi maliyeti ve enflasyon dikkate alınarak fiyat belirlenmelidir. Üretimin artışını sağlayacak fiyat politikası oluşturulmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi, belli dönemler için ortaya çıkan sorunları yok etmek amacıyla fırıncılar için buğday fiyatında sübvansiyon sağlamalıdır” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.