TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#etkinlik

İLKHABER-Gazetesi - etkinlik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, etkinlik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Suseven: Vatan Partisi geleceğin partisi Haber

Suseven: Vatan Partisi geleceğin partisi

Yerel Seçimler için son düzlüğe girildi. Bu kadar kısa zaman kala partiler ve adaylar ulaşabildiği kadar insana ulaşıp, projelerini ve anlatıyor. Vatan Partisi Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Suseven’de seçimler için hız kesmeden çalışmaya devam ediyor. Suseven, “Akdeniz Mahallesi Halk Buluşması’nda partililer ve halkla bir araya gelerek projelerinden, fikirlerinden ve partisinin bakış açısından bahsetti. Suseven, partilerin şu anki durumuna da değinerek çeşitli eleştirilerde bulundu. Suseven, “Tabii bir seçim yarışının içine tekrardan girdik. Bir seçim yarışı ama benim gördüğüm seçim yarışından çok bir israf yarışı. Müthiş bir israf var. Şimdi ben size bir rakam vereyim. Bu aldığımız bir rakam. Sadece pankarta 5 yüz milyon lira yatırılmış. Bu Adana'da tabii. Seçim kurulu da bir karar aldı biliyorsunuz. Seçim kurulu dedi ki: Bu pankartları istemiyoruz. Ana caddedekiler toplandı” dedi. Yani bu milletin 5 yüz milyon lirasının tek sefer kullanılacak bir şeye basıldığından söz eden Suseven, “Ve seçim kurulunun aldığı kararla çöpe atıldı. Şimdi buna otobüsleri dahil edin. Otobüs giydirmeleri dahil edin. Mazotları dahil edin. Bina giydirmelerini dahil edin, sağa sola dağıtılan paraları dahil edin. Tahmin ediyorum bu seçim sonuna kadar 2 milyar liranın üzerinde bir para harcanacak. Şimdi ben bu duruma bakıyorum ve bir de dönüp Adana'ya bakıyorum. Hatta dönüp Akdeniz Mahallesi'ne bakıyorum. Geçtiğimiz zamanda buraya yine gelmiştim ve konuşmuştuk. Burada bir arıtma sorunu var. Ara ara o kokuyu alıyorsunuz, duyuyorsunuz. Ya bu 5 yüz milyondan ben düşünüyorum da 2 milyon lirasını ayırsaydık da şu Akdeniz Mahallesi'nin arıtma sorununu çözseydik” şeklinde konuştu. Suseven, konuşmasının devamında şu sorunlara değindi: Daha önce iki gün önce de Belediyeevleri Mahallesi'nde geziyoruz. Oradaki esnaf diyor ki iki haftaya bir bizim elektriğimiz bir gün boyunca kesilir E demek ki bir sorun var. E biz bu pankartı harcadığımız beş yüz milyondan iki milyon ayırıp buraya yatırsaydık da bu elektrik sorununu çözseydik milletin. Yani kafa aslında millete yatırımda değil. Kafa nerede? Kafa ‘Biz bu seçimi alalım da ne olursa olsun’ kafasında. Çünkü sonunda büyük rantlar var. Bakın Adana deyince aklınıza ne gelir? Benim vallahi düşünüyorum bir kebabı gelir. Bir de narenciyesi geliyor aklıma. Vallahi narenciye ağaçları sökülüyor Adana'da. O hale gelmiş. Niye sökülüyor?” Adana’nın narenciyesinin kurtarılması gerektiğinden de söz eden Suseven, “Adana'nın, narenciyesini kurtarmak demek, Adana'nın üretimini, ekonomisini kurtarmak demek. Bir pamuğumuz vardı değil mi? Pamuk ne oldu şimdi? Karataş'ın belli başlı bölgesinde birkaç dönüm ekiliyor. Biz geldiğimizde narenciyeyi pamuk gibi yapmayacağız. Pamuğu da yeniden canlandıracağız ayrıca” cümlelerini kullandı. “SAYIN SONER ÇETİN, AKİF KEMAL AKAY, MUSTAFA ÇAY… ŞİMDİ BUNLARI TEKRARDAN ADAY YAPILMADILAR” Suseven, devamında şunları kaydetti: “Tabii bu seçim dönemi sadece bir israf dönemi değil. Çok acayip bir süreç yaşadık seçimden önce. Hepiniz şahit oldunuz. İsimlerini de verelim. Sayın Soner Çetin, Akif Kemal Akay, Mustafa Çay… Şimdi bunları tekrardan aday yapılmadılar. Tabii partilerin inisiyatifidir. Ona bir şey demeyiz. Ama anında yani aday olmadıklarını öğrendikleri anda koşturdular başka partilerin kapılarına. Ettiler. Tabii istifa ettiler, yeni partilerine gidip bizi aday yapın dediler. Aday da oldular. Bu sistem bize şunu gösteriyor; partiler arasındaki duvarlar, sınırlar kalkmış. Hepsi birbirlerinin aynısı. Çünkü hepsi rantta yarışıyor. Hepsi ‘Cebimize ne indiririz? Amcamızın oğluna ne iş verebiliriz?’ diye yarışıyor. Ortada hiçbir ilke kalmamış. Tabii bu bir taraftan da şuna neden oluyor. En nihayetinde bu millet, bu toplum, bu arkadaşlarımızı seçtiler. Yani gittiler Cumhuriyet Halk Partisi'nden adayken bastılar. Bakın Cumhuriyet Halk Partisi'ne verilen oylar hop İYİ Parti'ye geçti. Bakın şimdi buradaki şeyde, belediyede İYİ Parti'nin artık. Yani burada acayip bir durum yaşanıyor. Bunun bir önemli göstergesi bence müthiş bir nitelik düşüklüğü var.” “BU NİTELİK DÜŞÜKLÜĞÜ SLOGANLARA YANSIYOR” Bu duruma birkaç örnek vermek istediğine değinen Suseven, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nitelik düşüklüğü sloganlara yansıyor. Şimdi Gelecek Partisi'nin bir Çukurova Belediye Başkan adayı var. İsmi İrfan Sayar. Sloganı ne biliyor musunuz? ‘Alayına ayar İrfan Sayar’ diyor. İYİ Parti'nin Erdemli Belediye Başkan adayı Mehmet Tutar. Diyor ki ‘Sizin elinizden bir tek Mehmet Tutar’. Yani bakın sırf soy ismiyle uyumlu olsun diye slogan belirlemişler. Sonra ben dönüyorum bir de bizim partimizin sloganına bakıyorum. Bir şey anlatmaya çalışıyoruz topluma. Diyoruz ki ‘Rantçı sisteme son. Kamu hizmeti devrimi için Vatan Partisi’ diyoruz. Bakın bir şey anlatmayı ifade etmeye çalışıyoruz. Ama sistem partilerinin geldiği durum maalesef bu. Vaziyet bu. Yani çünkü bir de şöyle bir durumları var. Diyorlar ki ‘Zaten cepte, zaten bana oy verecekler. Bir şey anlatmama gerek yok ki. Bir şey ifade etmeme gerek yok ki. O yüzden ben garanti olduğum için ne desem, ne söylesem, bir şey anlatmama bile gerek yok’ diyerek böyle sloganlar belirleniyor. Ama bizim Türkiye'ye, bu millete sorumluluğumuz var. Ve o noktada gereğini yapıyoruz. Bu bizim sloganlarımıza da yansıyor.” “BİZ GELDİĞİMİZDE BU ŞİRKET BELEDİYECİLİĞİNİ DE BİTİRECEĞİZ” Suseven, “Biz geldiğimizde bu şirket belediyeciliğini de bitireceğiz. Önümüze görev olarak koyuyoruz. Tabii ‘her yiğidin bir yoğurt yiyişi var’ derler. Bizim de bir yoğurt yiyişimiz var. Demokrasiyi de bize anlatırken çocukluktan beri hatırlarım şöyle dediler: Milletin yönetime dahil olması. Yani yönetime dahil olarak ne yapacak? Gidecek millet oy verecek sonra da yönetilecek. Şimdi ben bunu, bu anlayışı doğru bulmuyorum. Bu anlayışı şöyle düzeltmek lazım. Tamam yönetime dahil olacak ama nasıl olacak? Birincisi bir kere “halk meclisleri” kurmamız lazım. Yani gidiyorum esnaflarda hep dile getiriyorlar, gezdiğimiz esnaflar. Diyorlar ki; ‘Vallahi bir seçim dönemi geliyorlar. Onun dışında kimseyi gördüğümüz yok. Biz bunu ortadan kaldırmak için meclis kuracağız. Mesela diyelim ki Yüzüncüyıl esnafından bir meclis kuracağız. Oturacaklar. Belediyeden de bir sorumlusu olacak. Gelecek o belediye sorumlusu dinleyecek, not alacak. O sorunlara hemen müdahale edeceğiz. Yani halkı yönetime dahil etmek böyle olur. Öbür türlü, hadi oy verin, biz seçilelim. Bu işin kaymağını biz yiyelim diyerek bir yere varmaz. Nitekim sonuç da ortada. Sağ olsun Zeydan Bey hakikaten alt geçitler yaptı. Özellikle genel seçimden sonra çalıştı. Keşke o tempoyu beş yıl boyunca gösterseydi” dedi. Yani hizmet etmekten maalesef aciz yöneticilerimiz var, yönetici anlayışımız var. Tabii ben bu noktada şöyle görüyorum. Bu sistem, bu düzen bir kabadayı düzeni. Bu sistem kabadayı üretiyor. Ama tabii bir mahallede bir kabadayı var diye susmak olmaz. Şimdi kabadayı niye kabadayılığına devam eder? Karşına bir ‘höt’ diyen olmadığı için. İşte bu parti, bu Vatan Partisi o kabadadayıya ‘Höt’ diyecek partidir. “VATAN PARTİSİ ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE ÖNEMLİ BİR YER EDİNECEK ÜRETİCİLERİN, MİLLİ HÜKÜMETİN MERKEZİNDE OLACAK, TÜRKİYE'Yİ YÖNETECEK PARTİ” O nedenle halktan destek ve oy istediklerine vurgu yapan Suseven, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Yani Vatan Partisi önümüzdeki süreçte önemli bir yer edinecek üreticilerin, milli hükümetin merkezinde olacak, Türkiye'yi yönetecek parti. Bu nedenle şimdiden partimize gelin, üye olun da diyoruz. Sadece oy vermek de değil, birlikte mücadele etmek istiyorum sizlerle. Birlikte mücadele edelim ve Türkiye'nin geleceğini hatta Türkiye de değil, bölgemizin geleceğini birlikte değiştirelim. Bakın, Suriye'yle dostluğu savunuyoruz biz. Biz bunu da bitireceğiz. Hem Türkiye'nin hem bölge ülkelerin sorunlarını çözmek için sizlerden yetki talep ediyoruz.”

Adana’da kadınlar yine alanlarda Haber

Adana’da kadınlar yine alanlarda

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün geçmiş olmasına rağmen etkinlikler devam ediyor. Adana Kadın Platformu himayesinde Adana’da kadınlar Kasım Gülek Köprüsü’nden Uğur Mumcu Meydanı’na kadar yürüdü. Çukurova Üniversitesi öğrencileri, Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB)’nin kadın üyeleri, emekliler, siyasiler, ev hanımları ve farklı alanlara sahip çok sayıda kadın katıldı. Kasım Gülek Köprüsü üzerinde başlayan yürüyüşte kadınlar ellerinde pankartlarla ve slogan atarak Uğur Mumcu Meydanı’na kadar yürüdü ve ardından burada açıklama gerçekleştirdi. Açıklamanın hemen öncesinde de öldürülen ve hayatını kaybeden kadınlar için saygı duruşunda bulunuldu. Açıklamayı Adana Kadın Platformu adına Derya Çiçek Nar ve Selma Çınkır yaptı. NAR: YİNE AÇIKLANAN 2023 VERİLERİNE GÖRE ADANA KADIN CİNAYETLERİNDE DÖRDÜNCÜ SIRADA Derya Çiçek Nar, “Her yıl yüzlerce genç kadın üniversiteyi kazandığı halde ekonomik koşullar ya da aile baskısı nedeniyle üniversiteye gidemiyor. Üniversiteye giden kadınlar ise kaldıkları yurtlarda; katı giriş çıkış saatlerinin yanı sıra ne giyeceğine karışan yurt yönetimlerinin baskısı altında okumaya çalışıyor. Her gün en az 3 kadın katlediliyor. Faillerse cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle etrafta gezmeyi sürdürüyor. Açıklanan 2023 verilerine göre Adana ili silahla suç işleme oranında üçüncü sırada. Yine açıklanan 2023 verilerine göre kadın cinayetlerinde dördüncü sırada.” dedi. ÇINKIR: HER YIL YÜZLERCE GENÇ KADIN ÜNİVERSİTEYİ KAZANDIĞI HALDE EKONOMİK KOŞULLAR YA DA AİLE BASKISI NEDENİYLE ÜNİVERSİTEYE GİDEMİYOR Selma Çınkır da şunları söyledi: “Her yıl yüzlerce genç kadın üniversiteyi kazandığı halde ekonomik koşullar ya da aile baskısı nedeniyle üniversiteye gidemiyor. Üniversiteye giden kadınlar ise kaldıkları yurtlarda; katı giriş çıkış saatlerinin yanı sıra ne giyeceğine karışan yurt yönetimlerinin baskısı altında okumaya çalışıyor. Genç kadınların yaşamlarını denetlemeyi kendisine bir görev haline getirmiş KYK yurtlarında nitelik ve güvenlik bakımından derin sorunlar yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl asansörün bozulması sonucunda ölen Zeren Ertaş bu gerçekliği gözler önüne serdi. Nitelikli ve güvenli yurt taleplerini dile getiren kadınlara yurt yönetimleri tarafından soruşturmalar açılıyor. Genç kadınların yaşamı baskıcı yurtlar ve aile baskısıyla denetlenmeye çalışılıyor. Artan ekonomik kriz nedeniyle gençlerin çoğu okurken çalışmak zorunda kalırken, genç kadınlar çalıştıkları iş yerlerinde tacize ve mobbinge maruz kalıyor. Genç kadın cinayetlerinde kadınların yaşamları mercek altına alınarak, kadınlara bunun üzerinden ahlak dersleri veriliyor. Üniversiteler de, kampüsler de, sokaklar da bizim.” Konuşmanın ardından konger gerçekleşti. Yağmura rağmen kadınlar etkinliğin sonuna kadar kaldı.

Altınoran'dan Berna Ateşoğlu Sanat Günleri daveti Haber

Altınoran'dan Berna Ateşoğlu Sanat Günleri daveti

Altınoran Düşünce Sanat Derneği tarafından her yıl düzenlenen Berna Ateşoğlu Sanat Günleri, bugün başlayacak. Dernek Başkanı Dr. Haluk Uygur, belgesel film yapımcısı Coşkun Aral'ın katılımıyla başlayacak etkinliğe sanatseverleri davet etti. Altınoran Düşünce Sanat Derneği etkinlikler arasında yer alan ve her yıl 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününe denk gelecek şekilde organize edilen 5. Berna Ateşoğlu Sanat Günleri etkinlikleri, bugün start alacak. 9 Mart Cumartesi günü akşamına kadar sürecek sanat günleri kapsamında üç ayrı salonda fotoğraf başta olmak üzere, yedi farklı sanat dalından etkinlikler gerçekleştirilecek. Etkinliğin açılışı bugün saat 20.00'de, belgesel sinemanın önemli ismi Coşkun Aral'ın da katılımıyla, "Merhaba Abidin" isimli belgesel gösterimiyle başlayacak. Açılışta, Coşkun Aral ve Altınoran Düşünce Sanat Derneği Başkanı Dr. Haluk Uygur tarafından Abidin Dino ve Güzin Dino'nun Adana günleri konulu sohbet yapılacak.  Altınoran Düşünce Sanat Derneği Başkanı Dr. Haluk Uygur, Başkent Üniversitesi Kışla Yerleşkesi Sosyal Tesislerinde başlayacak etkinliğe, Adanalı sanatseverleri davet etti. Uygur, etkinliklerde sergi, şiir dinletisi ve oda müziğinin yer alacağını belirterek, "Etkinliklerin açılışında değerli belgesel sinemacı Coşkun Aral'ın 1970'lerde çektiği ve bugüne kadar hiçbir salonda gösterilmemiş, çekimine Abidin Dino'nun da düşünsel katkı verdiği, 1940'ların Adanasının özel insanlar tarafından dillendirdiği bir belgesel izleyeceğiz. Bu belgesel, eski Adana'yı anlamamız için bulunmaz bir kaynak. Coşkun Aral da bizzat katılarak kaynağı besleyecek. 'Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?' sorusunun da gerçek cevabını bulabileceksiniz. Ben ise Abidin Dino Parkı ile ilgili bugüne kadar kamuoyuna açıklamadığım bir bilgiyi, burada açıklayacağım. Tüm sanatseverleri etkinliğe bekliyoruz." dedi.

Adana, Usta Yazar Yaşar Kemal'i anıyor Haber

Adana, Usta Yazar Yaşar Kemal'i anıyor

Adana'nın ve Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olarak kabul gören Yaşar Kemal, aramızdan ayrılışının yıl dönümü yaklaşırken sevenleri tarafından anılıyor. 2015 yılında 91 yaşındayken organ yetmezliği sebebiyle aramızdan ayrılan; İnce Memed, Teneke, Yer Demir Gök Bakır, Binboğalar Efsanesi gibi girçok değerli eseri geride bırakan Yaşar Kemal, yıllar geçmesine rağmen unutulmuyor.  23 Şubat günü Yaşar Kemal'in ölüm yıl dönümü anısına Adana'da panel etkinliği düzenlenecek. Panel Adana Büyükşehir Belediyesi, Yaşar Kemal Vakfı ve Adana Tabip Odası işbirliğinde düzenlenecek olup etkinliğe Adana Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği yapacak. "BENİM ROMANLARIMI OKUYANLAR" ADANA BÜYKŞEHİR BELEDİYESİ TİYATRO SALONU'NDA "Benim Romanlarımı Okuyanlar" isimli etkinlikte Yaşar Kemal'in sıklıkla işlediği temalar olan vicdan, bellek, doğa ve insan konularına yer verilecek. Konuyla ilgili Mehmet Sait Aydın, Cihan Erdönmez, Gönül Malat ve Ayşegül Tözeren dahil 4 farklı kişi konuşma gerçekleştirecek ve Yaşar Kemal panel vesilesiyle anlmış olacak. Ayşegül Tözeren, aynı zamanda etkinliğin moderatörlüğünü de üstlenecek. Cuma günü saat 14.00'de yapılacak olan etkinlik Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda Yaşar Kemal severlerini ağırlayacak ve etkinliğe isteyen herkes katılabilecek. YAŞAR KEMAL SABAH AYRI AKŞAM AYRI ANILIYOR Ayrıca aynı günün akşamında bir etkinlikte daha severleri Yaşar Kemal'i anma fırsatı bulacak. "Canlar ve Uygarlıklar Arasında Köprü" isimli Yaşar Kemal anısına 23 Şubat günü fotoğraf sergisi yapılacak. "Canlar ve Uygarlıklar Arasında Köprü"  sergisinde Ercan Arslan'ın objektifinden yansıyan Yaşar Kemal fotoğrafları yer alacak. Adana Büyükşehir Belediyesi, Çukurova Belediyesi, Adana Tabip Odası ve Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu tarafından düzenlenecek olan bu anlamlı sergi programı Yüzüncü Yıl Kültür ve Sanat Merkezi'nde saat 19.00'da severler ile buluşacak. 

Adana’da en anlamlı “Bubble Show” etkinliği Haber

Adana’da en anlamlı “Bubble Show” etkinliği

Adana’da Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Herhangi bir yaş sınırının olmadığı “Bubble Show” Baloncuk Partisi etkinliği yapıldı. Ücretli olan etkinliği anlamlı kılansa gelirinin SMA TİP-1 hastası bir bebeğe bağışlanacak olması oldu. SMA hastası çocuklar için Chaplin Sanat Organizasyon’un düzenlediği birçok etkinlikten biri olan Bubble Show, özellikle küçük yaştakiler tarafından ilgiyle karşılandı. Etkinliğe katılım da yoğun oldu. Bu projeyi başlatanlardan olan Chaplin Sanat Organizasyon Sorumlusu Serkan Boyacı, bu tür etkinlikleri SMA’lı çocuklar için Adana’da defalarca yaptıklarını dile getirdi. Sadece Bubble Show değil, birçok farklı etkinlik yaptıklarını vurgulayan Boyacı, konuşmasında şu cümleleri kullandı: “Geçen sezondan beri bu organizasyonu yapıyoruz. SMA TİP-1 hastası çocuklarınıza biraz da olsun destek olabilmek adına bu etkinliklere başladık. Bunlara ilk olarak Adana’da başladık. Sonrasında ilgi ve talep olunca Mersin’de de bu tür etkinlikler yaptık. Chaplin Organizasyon olarak yürümeye başladığımız bu yolda çocuklarımız için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. İmkanımız olduğu sürece de bu tür etkinlikleri yapmaya devam edeceğiz.” Yarım saat kadar süren etkinlikte çocuklar doyasıya eğlendi. Bubble Show’un yanı sıra dans ederek oyunlar da oynayan çocuklar, dolu dolu zaman geçirdi. Bu etkinlik, etkinliğe katılan çocuklara eğlence olurken SMA hastası çocuklara da umut olacak.

Türk mutfağını markalaşması adına ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya önerilerini paylaştı Haber

Türk mutfağını markalaşması adına ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya önerilerini paylaştı

Türk mutfağının markalaşma sürecini ele almak ve gastronomi öğrencileri ile sektör buluşmasını sağlamak adına İstanbul Gelişim Üniversitesi, “Türk Gastronomisinde Marka Kimliği Oluşturma Süreci” söyleşisi düzenledi. Etkinliğe sektörden birçok önemli ismin yanında ana konuşmacı olarak ünlü şef ve aşçı Mehmet Yalçınkaya da katılım sağladı. Söyleşi başlangıcında, 6 Şubat depreminde üniversite adına afet bölgesine gönderilen 100.000 kumanyalık yardım tırlarına destek sağlayan gastronomi sektörünün ünlü isimlerine plaket takdim edildi. Etkinlikte, Şef Mehmet Yalçınkaya ise öğrencilerle hem tecrübelerini paylaştı hem de Türk mutfağının markalaşması adına neler yapılması gerektiğine dair önemli tavsiyelerde bulundu. Sektör için kendilerinden sonra gelecek olan nesle yol açmak adına gençlerle buluşmayı önemsediklerini söyleyen Mehmet Yalçınkaya, “Sektörde kendi yerimize gelecek insanları hazırlamak için elimizden geldiği kadar gastronomi öğrencileri ile bir araya geliyoruz. Üniversitedeki arkadaşlarımızın kendi alanlarında daha ileriye gidebilmesi için neler yapmaları gerektiğine dair tecrübelerimizi aktarıyoruz. Böylelikle onlara yol açmaya çalışıyoruz” dedi. “Değerlendirme kuruluşları ile gastronomide kendimize çeki düzen vermemiz sağlanıyor” Gastronomi alanında son yıllarda Türkiye’de çok önemli gelişmelerin olduğunu da aktaran Yalçınkaya, “Türkiye’de son dönemde özellikle gastronomi ile ilgili çok önemli gelişmeler var. Bu gelişmeleri konuşmamız lazım çünkü Türkiye’ye 2 tane çok önemli derecelendirme kuruluşu geldi. Bu kuruluşların ülkemize gelmesi gastronomi anlamında bizim de kendimize bir taraftan çeki düzen vermemizi sağlıyor. İnsanlar farklı yerlere gittiğinde bu tür derecelendirme kuruluşlarına bakarak işletmelere yemeğe gidiyorlar. Gastronomi gerçekten çok önemli. Yemek geliri biraz turizm gelirinin içerisinde gözükse de aslında bizim yiyecek-içecek sektörü olarak çok büyük payımız var. Dolayısıyla Michelin yıldızlı gibi ödüllü restoranların gelişmesi yurt dışındaki birçok kişinin dikkatini çekecektir. Uluslararası restoranlar açılacaktır. Bu restoranlara Türk malzemeleri gidecektir. Bu ürünler gidince de ülkemize ciddi anlamda ekonomik katkı sağlanacaktır” şeklinde konuştu. “Bizim mutfağımız dünyada her ilde, ilçede yok. Tanınırlık artırılmalı, her yere restoran açmalıyız” Türk mutfağının markalaşması adına tanınırlığının artırılması gerektiğinin altını çizen Yalçınkaya; bu anlamda dünya ülkelerinde, illerinde ve ilçelerinde Türk restoranlarının açılması gerektiğini ifade etti. Yalçınkaya aynı zamanda sektörün markalaşması adına yapılması gerekilenleri sıraladığı konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Türk mutfağının kaçıncı sırada olduğunu bir kenara bıraktık. Bunları tartışmanın hiç kimseye bir faydası yok. Dolayısıyla biz Türk mutfağı markasını dünyanın farklı ülkelerinde restoranlar açarak, oraya insanların gelmesini sağlayıp, buralara ülkemizden ürünler satarak ülke ekonomisine nasıl katkıda bulunabiliriz, nasıl İspanya gibi san sebastian oluşturabiliriz gibi konulara odaklanmalıyız. Türk mutfağı dünyanın sayılı mutfaklarındandır diyoruz ama kime göre? Hiç kimse benim yoğurdum ekşi demez. Evet, Türk mutfağı genişlik, hacim, mozaik olması anlamında gerçekten dünyanın sayılı mutfaklarından. Fakat bu uluslararası boyutta nerede? Bunu ele almalıyız. Dünyadaki farklı ülkelerin illerine, ilçelerine gittiğinizde İtalyan, Çin, Fransa restoranlarını bulabiliyorsunuz. Fakat bizim mutfağımız her ilde, ilçede yok. Evet, biz döner ve kebap olarak varız ve bu yemeklerimizin de başımızın üstünde yeri var da biz dünyadaki illerde ne kadar restoran açabilirsek o kadar nar ekşisi, siyez bulguru satarız. Mesela İtalyan mutfağında dünyanın her iline İtalya’dan parmesan gidiyor. Bizim de kendimize ait ürünlerin bu restoranlar vasıtasıyla yayılmasına bakmalıyız. Yani sizin tanınırlığınız, ‘nerede, ne kadar varsınız’ ile ilgilidir. Çeşit sayısı ile olmuyor. Bu çeşitleri bu restoranlara koyup, insanlara tattırmak, yedirmek ve bu ürünleri de buralara satabilmemiz gerekiyor.” Gastronomi sektörünün geleceğine inandıkları için üniversite olarak bu alana çok fazla önem verdiklerini söyleyen İGÜ Gastronomi Bölümleri Koordinatörü Doç. Dr. Serdar Egeli de, “Gastronomi sektörünün bir adım öne gitmesi için neler gerektiğini bugün şefimizle birlikte değerlendireceğiz. Gastronomiyi hem ekonomik hem sosyal hem de çevresel boyutla ele alabiliriz. Ekonomik boyutu en fazla kâr getiren sektörlerden biri. Sosyal açıdan baktığımızda da gastronomi olmazsa olmazımız ve sosyalleşmenin en temel unsurlarından. Çevresel olarak da son yıllarda iklim krizleri ve buna bağlı olarak sürdürülebilirlik konusu ana teması zaten. Üniversitemizin de sürdürebilirlik ana teması olduğu için bu çerçevede gastronomi bölümünü önemsiyoruz. Önemsediğimiz için de lisansımız, yüksek lisansımız, geçen sene açtığımız Ekmekçilik ve Pastacılık bölümümüz, dünyaya şef ihraç ettiğimiz Gastronomi İngilizce bölümümüz üniversite bünyemizde mevcut. Ciddi çalışmalarla ilerliyor, AR-GE çalışmaları yapıyoruz. Geçen sene çıkarttığımız Türk Mutfağı kitabından tutun da geleceğe yönelik vizyonlarımız adına önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz” dedi. Etkinlik sonrasında da Cumhuriyetin 100. yılına ithafen Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşlarını yâd etmek adına Balıkesir yöresine ait seferberlik çöreği ve hoşaf gastronomi öğrencileri tarafından ikram edildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.