#fay

İLKHABER-Gazetesi - fay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, fay haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kuzey Anadolu Fay Hattı fiber optik kablolarla anlık izleniyor Haber

Kuzey Anadolu Fay Hattı fiber optik kablolarla anlık izleniyor

Kocaeli'de kurulan Dağıtılmış Akustik Algılama (DAS) sunucusunun Marmara Denizi tabanında bulunan fiber optik kablolardan topladığı verilerle Kuzey Anadolu Fay Hattı gibi yer yapılarının hareketleri hassas şekilde anlık takip ediliyor. "Afetlere Dayanıklı Toplumlar Geliştirmek için Araştırma ve Eğitim Kompleksi Kurulması Projesi" kapsamında Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın izlenmesi için kurulan DAS sunucusuna üniversitelerden akademisyenlerin ve ilgili kurumlardan yetkililerin katılımıyla ziyaret gerçekleştirildi. Projenin Japonya lideri Prof. Dr. Kaneda Yoshiyuk, projenin 4 ayağından birinin DAS sunucusuyla fay hattından veri almak olduğunu söyledi. Marmara Bölgesi'nde deprem riski olduğuna değinen Keneda, "Fiber optik kablolarla gerçek zamanlı sismik veri incelemek oldukça önemli. Depremlere karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bunlarla ilgili çalışmaların yapılması çok çok önemli." diye konuştu. Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) İnşaat Mühendisliği Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Anıl Dindar da denize yerleştirilen fiber optik kablo üzerinden fay hatlarıyla ilgili bilgiler alacaklarını söyledi. Önceden de dünyadaki hareketleri gözlemlemek için istasyonların kurulduğunu aktaran Dindar, "Bu istasyonlar bilgi veriyordu. İlerleyen teknolojiyle fiber optik kablo üzerinden veri alabilme ve verilerin depremle ilişkilendirilmesi büyük bir potansiyel ortaya çıkardı. Bu bizi çok heyecanlandırdı." ifadelerini kullandı. Dindar, sürekli veri almak üzerine ilerlediklerini belirterek, "2028 yılına kadar da Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın bizim için karanlık tarafı olan Doğu Marmara tarafında verimizi alacağız." dedi. Fiber optik kablolardan saniyede 1000 örnekleme alacaklarını aktaran Dindar, "Elimizde Türk Telekom'un bize çok büyük destekle vermiş olduğu 2 kablo var. Bu kablolar İzmit Körfezi girişinde ve Osmangazi Köprüsü'nün batı tarafında yer alan fayların üzerinde birbiri üzerinden geçen biri kısa 8 kilometre, diğeri yaklaşık 27 kilometre 2 ağdan veri almamıza imkan sağlıyor." diye konuştu. Ziyarete, AFAD Marmara Afet Risklerini Azaltma Dairesi Başkanı Gökhan Yılmaz, GTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Damla Arısan ve Türk Telekom yetkilileri katıldı. DAS sunucusu Yürütücülüğünü GTÜ'nün üstlendiği, Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı ile Japonya Bilim ve Teknoloji Ajansı tarafından desteklenen SATREPS programı kapsamında hibe edilen DAS sunucusu mayıs ayında Türk Telekom Darıca Bilgi İşlem Santralinde kuruldu. DAS sunucusu, Türk Telekom'a ait olan, Darıca'dan İzmit Körfezi'nin güneyine doğru Marmara Denizi tabanında bulunan iki fiber optik kablodan veri topluyor. Yer bilimleri alanında çok güncel bir yöntem olan DAS verisi ile Kuzey Anadolu Fayı gibi yer yapılarının hareketleri çok hassas bir şekilde anlık olarak izlenebiliyor. MARTEST projesi kapsamında kurulan DAS sunucusu, 2024-2028 yılları arasında sürekli veri toplamak ve Türk-Japon araştırmacılarının ortak çalışmaları için bir imkan sağlamak açısından önem taşıyor. Proje kapsamında geliştirilecek yeni yöntemlerle fay hareketlerinin takip edilmesi ve ilerleyen zamanlarda erken uyarı amaçlı çalışmalara hazırlık yapılması amaçlanıyor. MARTEST projesinin paydaşları arasında AFAD, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi yer alıyor.

"24 şehir ve 110 ilçe fay hattı üzerinde" Haber

"24 şehir ve 110 ilçe fay hattı üzerinde"

Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan; 5.1 büyüklüğündeki Gemlik depremini değerlendirerek, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ’deprem’ gerçeğini anlattı. Mühendis Aykan, “Marmara Denizi’nde, Gemlik Körfezi açıklarında olan 5,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem başta Bursa, Balıkesir, İstanbul gibi birçok ilde hissedildi. Bu depremin, Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerinde beklenen Büyük Marmara Depremi ile ilgisi yok; farklı bir kolda, Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolu üzerinde oldu. Bu depreme öncü bir deprem ya da Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolunu tetikler diyemeyiz. Zaman zaman Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunda depremler meydana geliyor, bu depremler ile güney kolun aktif olduğunu söyleyebiliriz. Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kollarında hem karada hem de deniz içerisinde deprem oluşturabilecek birçok fay zonları var. Tarihsel ve aletsel dönem içerisinde Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunda 7’nin üzerinde meydana gelmiş önemli depremler var. Bunlardan, 1953 yılında Yenice-Gönen Depremi 7.2 büyüklüğünde oldu. Yine güney kol üzerinde Manyas Depremi 1964 yılında 7 büyüklüğünde oldu. Bu önemli depremlerin yaşandığı Balıkesir il ve ilçeleri dünyanın sismik yönden en aktif faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fayı’nın güney koluna ait fay segmentleri üzerinde konumlanmıştır. Bu nedenle tarihsel/aletsel dönemlerde kentin birçok depremde yıkıldığı can ve mal kayıplarının yaşandığı bilinmektedir. Bu depremlerden öne çıkanlar; 1672, 1845, 1867, 1577, 1897, 1898, 1935, 1944, 1953, 1964 depremleridir ve bu depremlerde can ve ekonomik kayıplar yaşandı. Balıkesir ve ilçelerini etkileyecek yaklaşık 20 fay segmenti bulunmaktadır ve çoğu 7 ve 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahiptir. Tarihsel ve aletsel dönemlerde meydana gelen can ve ekonomik kayıplara neden olan depremlere baktığımız zaman, Balıkesir’in deprem tehlikesinin yüksek olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Bu yüzden depreme karşı güvenli kent oluşturmamız gerekiyor ve gerekli önlemleri hiç vakit kaybetmeden almamız gerekiyor" dedi. 24 şehir fay hattı üzerinde Türkiye için değerlendirme yapan Aykan, "Türkiye dünyanın en aktif tektonik kuşaklarının üzerinde bulunuyor. Ülkemizde 24 kentimiz, 110 ilçemiz, 500’ü aşkın mahallenin, MW= 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üreten fay zonları üzerinde yer aldığı bilinmektedir. Bu fayların sakınım bandı üzerinde 100 bine yakın bina bulunduğu ve bir milyona yakın insanımızın da bu binalarda yaşadığı düşünüldüğünde, ülkemiz ve ülke insanımızın karşı karşıya kaldığı risklerin ne derece büyük olduğu, yaşadığımız bu depremler ile gözler önüne serilmektedir. Ülkemizde, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Bolu, Burdur, Bingöl, Aksaray, Aydın, Denizli, Eskişehir, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Hatay, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla, Sakarya, Tokat, Osmaniye, İzmir illerimiz diri fay üzerindedir. Özellikle sismik boşluk olarak tanımladığımız yani kırılma zamanı gelmiş olan, yerleşim yerlerinden geçen diri faylar büyük risk oluşturmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 20 yerde sismik boşluk olarak tanımladığımız, yani kırılma zamanı gelmiş, fay parçaları var. Bilimsel çalışmalara göre, özellikle Marmara Denizi içinden geçen kuzey kolu, Kuzey Anadolu Fayı başı olan Bingöl, Balıkesir, Kahramanmaraş taraflarındaki fay segmentleri sismik boşluk sınıfında tanımlandığından buralarda yakın gelecekte deprem olacağını gösteriyordu ve yakın gelecekte depremin olabileceğini ifade ettiğimiz bir yerde, Kahramanmaraş’ta Mw= 7.8 büyüklükte deprem oldu. Bu deprem beklenen bir depremdir" şeklinde konuştu. Aykan, sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle sismik boşluk olarak değerlendirdiğimiz yani deprem üretme zamanı gelmiş Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu olan, Marmara Denizi içerinden geçen kolda olacak bir deprem, Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm illeri; İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova, Çanakkale, Kocaeli, Tekirdağ gibi 7 ilimizi ağır bir şekilde etkileyecektir. Fayın deprem üretme zamanı gelmiş, o yüzden her an olabilir anlamına geliyor. Marmara Bölgesi, nüfus yoğunluğu, sanayi, ekonomi, tarihsel birikim bakımından en yoğun olan bölgedir." Depreme karşı yapılacak hususlara vurgu yapan Aykan, "Deprem master planları yapılması gerekiyor. Kentsel dönüşüm çalışmalarına hız vermemiz gerekiyor. Yapıları deprem etkilerine karşı sağlam yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin en büyük sorunlarından bir tanesi zemine uygun yapı yapılmamasıdır. Ülkemizde meydana gelen depremlerde yıkımların çoğunun zemin ile binanın uyumsuz olmasından kaynaklandığını görüyoruz. Sadece binanın sağlam olması yetmiyor; zemin özelliklerinin dikkate alınarak zemine uygun bina yapılması gerekiyor" dedi.

Deprem bölgesinde kilometrelerce uzunluğunda sıvılaşma tespit edildi Haber

Deprem bölgesinde kilometrelerce uzunluğunda sıvılaşma tespit edildi

HATAY (AA) - MUSTAFA GÜNGÖR - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, normal şartlarda 50-100 metrede görülen sıvılaşmayı, Kahramanmaraş merkezli depremlerde kilometrelerce uzunluğunda tespit ettiklerini söyledi."Asrın felaketi" olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede fay hatlarını inceleyen Prof. Dr. Sözbilir, AA muhabirine, 6 Şubat'tan beri bölgede olduklarını anımsattı.6 Şubat'taki ilk depremin ardından fayda yaptıkları incelemede 3 fayın kırıldığını saptadıklarını vurgulayan Sözbilir, bunların Amanos, Pazarcık ve Erkenek segmentleri olduğunu kaydetti.Pazarcık merkezli depremde ciddi bir yıkım yaşandığını anlatan Sözbilir, "Arkasından 9 saat sonra tetiklenmeyle gelişen ikinci büyük deprem 7,6 oldu. O da Çardak ve Doğanşehir fayı. Orada da 2 tane fay birlikte çalıştı. 20 Şubat'ta bu kez Antakya fayı belli ölçekte kırıldı. Şu anda 3 farklı ana şokun artçıları devam ediyor. Bildiğim kadarıyla sayıları 10 bini buldu. Normal şartlarda mesela İzmir'i düşündüğümüzde 2 yılda 10 bini bulmuştu. Burada 20 günde 10 bin artçı deprem oldu." dedi.Sadece faylarda çalışmadıklarını, aynı zamanda binaların neden yıkıldığını ve zemini de incelediklerini ifade eden Prof. Dr. Sözbilir, özellikle fay üzerine yapılan binaların, yolların, köprülerin zarar gördüğünü çok net bir şekilde gördüklerini aktardı.Zeminle ilgili de çok ilginç şeyler gördüklerini belirten Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:"Deprem bölgesinde sıvılaşma dediğimiz olay çok aşırı derecede gelişmiş. Yani o sıvılaşmanın niteliği o kadar yüksek ki kilometrelerce. Normal şartlarda 50-100 metrede görülen sıvılaşmayı Kahramanmaraş merkezli depremlerde kilometrelerce uzunluğunda tespit ettik. Sıvılaşmayla zemin taşıma gücünü kaybediyor ve bina zeminin içine göçüyor. İşte belli şartları sağlıyorsa sadece eğiliyor, bükülüyor ama sağlayamıyorsa yıkılıyor. Bu Antakya'da çok fazla. Çünkü Antakya aynı zamanda Asi Nehri boyunca kurulmuş bir şehir. Asi Nehri boyunca her yerde sıvılaşmalar ciddi anlamda yüksek düzeyde. Yine Adıyaman'a bağlı Gölbaşı ilçesinin 4'de 3'ü gitmiş. Çünkü gölün eski çökelleri üzerine kurulu. Bu şekilde yıkımların sebebi de aslında 1939 depreminden beri aynı. Fayın üzerinde yapılaşma. Zeminin sıvılaşma tehlikesinin yüksek olması ve binayla ilgili yapı inşaat kalitesindeki, mühendislik çalışmalarının kalitesindeki düşüklük."Prof. Dr. Sözbilir, bölgede 400 kilometre civarında fayı haritalandırdıklarını dile getirdi.Yine deprem bölgesinde drone çalışması da yaptıklarını aktaran Sözbilir, "AFAD; İHA, SİHA gibi araçları uçurdu. Şu anda bütün faylar AFAD tarafından haritalanmış durumda. Biz de karadan fayın özellikleriyle ilgili bilgi toplamak için 20 gündür çalışmamızı belli bir ölçeğe getirdik. Şimdi veri değerlendirme aşamasına geldik. Bundan sonra nasıl bir durum gerçekleşecek. Yeni faylar kırılacak mı kırılmayacak mı onunla ilgili kafa yoruyoruz. Bölgede artçıların devam edeceğini öngörüyoruz, çünkü fayların önemli bir bölümü kırıldı. Bölgede kırılmayan faylar tabi ki var ama onların yakın zamanda kırılacağı ile ilgili herhangi bir bilimsel veri yok. Televizyona çıkıp 'yarın Adana kırılacak, bugün burası kırılacak' demek benim için bir anlam ifade etmiyor, çünkü bilimsel dayanağı yok." ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Hasan Sözbilir'e göre deprem bölgesine yeni yapılaşmadan önce fay yasası çıkarılmalı Haber

Prof. Dr. Hasan Sözbilir'e göre deprem bölgesine yeni yapılaşmadan önce fay yasası çıkarılmalı

KAHRAMANMARAŞ (AA) - İZZET MAZI-MEHMET AKİF PARLAK - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 300 ve 150 kilometrelik iki fayın kırıldığını bildirdi.Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgedeki incelemelerini beraberindeki Fırat ve Sivas Cumhuriyet Üniversitelerinden ekiplerle sürdüren Prof. Dr. Sözbilir, AA muhabirine, hem hangi faydaların kırıldığını araştırdıklarını hem de ilçelerde ve köylerde hasarın boyutunu görmeye çalıştıklarını söyledi.Şu ana kadar yaklaşık 400 kilometre civarındaki bir hat boyunca çalışmayı tamamladıklarını anlatan Sözbilir, "Şu anda ilk depremin yüzey kırığı üzerindeyiz. Biliyorsunuz bu depremde üç farklı fay parçası birlikte çalışarak bu depremi üretti ve yaklaşık 300 kilometreye yakın bir fay kırıldı, bu ilk büyük depremde. İkinci depremde ise Çardak, Doğanşehir tarafındaki gözlemlerimizle karşılaştık. Orada da 150 kilometre civarında bir hat kırılmış oldu. Orada da iki fay, birlikte çalışan deprem üretti. Yani benim gördüğüm kadarıyla gerek yıkım, gerek kırılan fay parçaları, depremin büyüklüğü ve şiddeti anlamında dünyadaki karada olmuş depremlerin en büyüklerinden bir tanesi bu. Bu yüzden depremin şiddeti 11'e kadar çıkıyor." açıklamasında bulundu.İkinci depremin ilkinden yaklaşık 9 saat sonra meydana geldiğini hatırlatan Sözbilir şunları kaydetti:"Doğrudan bu faylarla dokanak yapan, değen faylar üzerinde gerçekleşmedi. Arada bir sürgü fayda eden bir fay var. O fay sanki o gerilimi transfer etmiş gibi. Yani transfer ederek aradaki o stresi oraya aktarıyor. Tetiklemeyle gelişen bir deprem gibi düşünebiliriz ikincisini. Dünyada çok az gözlenen bir olay ama sonuçta bu tür deformasyonlar deprem sırasında oluşabiliyor. Ortadaki kabuğun jeolojik yapısı çok önemli burada. Buranın özel bir yeri var zaten. Hem Doğu Anadolu hem Ölü Deniz Fayı'nı kestiği bir bölge. Dolayısıyla belli ölçekteki büyük ölçekteki fayların kesişim noktasında olan bir yerdeyiz. Özellikle mesela Antakya öyle bir yerde. O yüzden işte yıkımın derecesi biraz daha yüksek. Zeminle ilgili çok ciddi problemler var. Sıvılaşma tehlikesi olan bölgeler çok fazla. Bu depremde mesela Antakya'nın önemli bir bölümü. Asi Nehri boyunca kuruludur. Toprağın, malzemenin kumlu olduğu yerlerdir. Nehrin getirdiği malzeme olduğu için ve bu malzemeler henüz taşlaşmadığı için suyla birlikte yüzeye çıkıyor deprem sırasında. Mukavemetini kaybediyor. Zemin taşıma gücünü kaybediyor. Binalar ne yapıyor? Zemin içine göçüyor o sırada. Yan yatıyor devriliyor. Belli bir şey içine geçiyor. Bir de binanın kendisi sağlam değilse o zaman kendisi de parçalanıyor. Kolonlar devre dışı kalıyor. İşte sandviç gibi oluyor bina. Değişik yerlere yıkılıyor. Buna benzer durum Gölbaşı'nda var. Adıyaman Gölbaşı'nda da ciddi bir sıvılaşma var. Şehrin neredeyse dörtte üçü sıvılaşma yaratan bir zemin üzerine kurulmuş. Öyle bir sıkıntı var."- "Fayların kırılma mekanizmasını anlamaya çalışıyoruz"Şu anda bölgede 5 fay parçasının kırıldığını söyleyen Sözbilir şöyle devam etti:"Bunlar zaten bilimsel anlamda hani kırılma zamanı gelmiş. Bizim bilim insanlarının yaptığı çalışmalarla bunlar saptanabiliyor. Yani her fayın bir deprem tekrarlama periyodu var. Tabii faylar kırılınca doğal olarak o stres kuzeye, güneye fay boyunca bir şekilde öbür faylara aktarılır. Yani belli hem kuzeye işte bizim Elazığ - Bingöl tarafına hem güneye işte Kıbrıs'a doğru diyelim. Belli bir süreç birikimi tabii ki oluyor şu anda. Ama bu yarın deprem olacak anlamına gelmiyor. Tabii olacak, yani gelecekte olacak. Ama ne kadar yaklaştığı konusunda şu anda artık bizim araştırma yapmamız lazım. Zaten o yüzden buradaki fayların kırılma mekanizması anlamaya çalışıyoruz."Tüm çalışmaların ardından Ankara'da toplantı yapacaklarını aktaran Sözbilir sonuçları değerlendireceklerini bildirdi.- "Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor"Türkiye'nin büyük bir depremle karşı karşıya kaldığını, kendisinin de Antakyalı olduğunu belirten Sözbilir şöyle konuştu:"Benim evim de yıkıldı. İşte yakınlarım enkaz altında kaldı ama artık şimdi sakin olmak gerekiyor. Depremin ilk gününden itibaren burada olduğumuz için ilk günde korku vardı gözlerde, endişe vardı. İnsana ait her türlü duyguyu gözlerde görüyorduk. Şimdi yavaş yavaş yerine oturuyor sistem. Yani olan oldu artık, bundan sonra ne yapmalıyız? Bundan sonrasını ne yapılmasının altında yer seçimi yatıyor. Doğru yer seçeceğiz. Bakın şimdi fayın üstündeyiz. Evler yıkılmış değil mi? Evet. Çok basit. Fayın üzerine ev yapmayacağız. Çok basit yani. Hangi fayın üzerine? Yakın gelecekte kırılacak fayın üzerine. Yani ölü fayın üzerine oturabilir. Sorun değil ama diri fayın üzerine ve yakın gelecek depremi üretecek yerlere oturmayacağız. Buna fay yasası deniyor Türkiye'de. Bütün dünyada bu böyle. Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor. Önce bunu yapacağız ve ona göre bu şehirlerimizi düzelteceğiz. Şu anda fay yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yine sıkıntı olacak. Yani o bir günde çıkar, toplanır, çıkar o yasa. Yazılı zaten o yasa. Devlet bize bir görev vermişti. Türkiye'deki dört beş hocayla yazdık. Yapılacak her şey içinde yazıyor. Sadece Meclisten geçmesi kaldı."Zeminle ilgili de araştırmaların yapılması gerektiğini işaret eden Sözbilir, "Sıvılaşma tehlikesi olan zeminleri çok iyi belirlemek gerekiyor. Bu da jeolojik, jeoteknik ve zemin çalışmalarıyla yapılan bir şey. Yani jeolog, jeofizikçi birlikte o bölgede gerekli her türlü çalışmayı yapacak. Zeminin sıvılaşma tehlikesi varsa hiçbir şekilde orada oturmayacak önce. Zemini iyileştirebiliyorsa oraya bina yapılacak. İyileştiremiyorsa orası tarla olacak. Kimse oturmayacak oraya." dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.