SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gezi

İLKHABER-Gazetesi - Gezi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gezi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cunda Adası’na gitmeden bu haberi okumadan yola çıkmayın! Nerede kalınır, ne yenir, ne içilir? Haber

Cunda Adası’na gitmeden bu haberi okumadan yola çıkmayın! Nerede kalınır, ne yenir, ne içilir?

Ege'nin saklı cenneti Cunda Adası, bu yaz da yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Ayvalık’a bağlı Alibey Adası olarak da bilinen Cunda, tarihi dokusu, gastronomisi ve doğal güzellikleriyle tatil severlerin listesinde üst sıralarda yer alıyor. Cunda'ya gitmeyi planlayanlar için en çok merak edilen başlıkları derledik. CUNDA NEREDE, NASIL GİDİLİR? Cunda Adası, Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı olup, Türkiye'nin Ege kıyısında yer alır. Cunda'ya özel araçla gidecek olanlar İzmir’den yaklaşık 2,5 saatte, İstanbul’dan ise 5-6 saatlik bir yolculukla ulaşabilir. Adanın en önemli avantajı ise Türkiye’de karayoluyla ulaşılabilen ilk ve tek ada olması. Ayvalık merkezden Cunda’ya köprüyle geçiş yapılabiliyor. Otobüsle gelmek isteyenler ise Ayvalık Otogarı'ndan minibüslerle kolaylıkla adaya ulaşabiliyor. CUNDA NASIL BİR YER? Cunda Adası, taş sokakları, Rum mimarisiyle yapılmış evleri, bohem kafe ve restoranlarıyla nostaljik bir Ege köyü atmosferi sunuyor. Gürültüden uzak, huzurlu ve yavaş bir yaşam sunan Cunda; kafa dinlemek isteyenler, gastronomi meraklıları ve tarih tutkunları için ideal bir tatil noktası. CUNDA’DA GEZİLECEK YERLER Taksiyarhis Kilisesi ve Rahmi Koç Müzesi: Restore edilen kilise günümüzde müze olarak kullanılıyor. İçerideki eski denizcilik araçları ve tarihi objeler ilgi çekici. Cunda Sokakları ve Taş Evler: Arnavut kaldırımlı sokaklar, rengârenk pencereli taş evler adanın ruhunu en iyi yansıtan öğeler. Aşıklar Tepesi ve Sevim & Necdet Kent Kitaplığı: Panoramik Cunda manzarasını izlemek isteyenlerin uğrak noktası. Despot Evi ve Agia Yorgi Manastırı: Tarih meraklıları için adanın geçmişine ışık tutan mimari yapılar. Patriça Koyu ve Ay Işığı Manastırı: Sessizlik ve doğayla baş başa kalmak isteyenler için ideal. Taş Kahve ve Sahil Boyu: Gün batımında adanın ruhunu en iyi hissedebileceğiniz yerler arasında. CUNDA’DA NE YENİR? Cunda mutfağı, Ayvalık zeytinyağı, deniz ürünleri ve mezeleriyle oldukça zengin. Özellikle ahtapot yahni, Girit ezmesi, fava, kabak çiçeği dolması, lor tatlısı ve sakızlı dondurma gibi yerel lezzetleri mutlaka denemelisiniz. Balık restoranları sahil boyunca sıralanırken, arka sokaklarda uygun fiyatlı ev yemekleri sunan yerel lokantalar da bulunuyor. CUNDA'DA NEREDE KALINIR? Adada her bütçeye uygun konaklama seçeneği mevcut. Butik oteller, taş pansiyonlar, tarihi evlerin dönüştürüldüğü konaklar ve sahile yakın apartlar en çok tercih edilen seçenekler arasında. Yoğun yaz sezonunda rezervasyonunuzu erken yapmanız tavsiye edilir. EN UYGUN ZAMAN NE ZAMAN? Cunda, bahar ve yaz aylarında en çok ziyaret edilen dönemlerini yaşar. Haziran-Eylül arası denize girmek ve güneşlenmek için ideal. Daha sakin bir tatil isteyenler için ise Eylül sonu–Ekim başı arası öneriliyor. CUNDA’YA GİDERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Yaz aylarında oldukça kalabalık olabiliyor, restoran rezervasyonu gerekebilir. Dar sokaklar nedeniyle özel araçla geliyorsanız park yeri sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Yaz sıcağında gezmek zor olabilir, sabah ve akşam saatlerini tercih edin. Fotoğraf çekmeyi sevenler için gün batımı saatleri eşsiz kareler sunar. Fotograf: AA

Vizesiz Balkan ülkeleri 2025 listesi: Türkiye'den hangi Balkan ülkesine vizesiz gidilir? İşte gezi rehberi... Haber

Vizesiz Balkan ülkeleri 2025 listesi: Türkiye'den hangi Balkan ülkesine vizesiz gidilir? İşte gezi rehberi...

Yurt dışı seyahati planlayanlar için en cazip rotalardan biri olan Balkan ülkeleri, 2025 yılında da vize muafiyetiyle öne çıkıyor. Hem kültürel zenginlikleri hem de bütçe dostu tatil imkanlarıyla dikkat çeken Balkanlar’da birçok ülkeye sadece pasaportla, bazılarına ise yalnızca kimlik kartıyla giriş yapılabiliyor. İşte 2025 güncel vizesiz Balkan ülkeleri listesi... 2025 yılında vizesiz gidilebilecek Balkan ülkeleri: Aşağıdaki ülkelere Türk vatandaşları turistik seyahat amacıyla belirli gün sayısına kadar vizesiz giriş yapabiliyor: Ülke Vize Durumu Giriş Süresi Giriş Belgesi Arnavutluk Vizesiz 90 gün Kimlik veya pasaport Bosna-Hersek Vizesiz 90 gün Pasaport Karadağ Vizesiz 90 gün Pasaport Kosova Vizesiz 90 gün Pasaport Kuzey Makedonya Vizesiz 90 gün Kimlik veya pasaport Sırbistan Vizesiz 90 gün 2025 itibari ile Kimlik Moldova Vizesiz 90 gün Kimlik veya pasaport Gürcistan Vizesiz 1 yıl Sadece kimlik Vizesiz Balkan turu yapmak isteyenler için ipuçları Sadece kimlikle seyahat etmek isteyenler için en ideal ülkeler: Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Moldova ve Gürcistan. Balkan ülkeleri arasında karayolu ile geçişler oldukça kolaydır. Vizesiz ülkelerden geçiş yaparken sınır kapılarında pasaport kontrolü yeterli olur. (Sırbistan) Ucuz uçak biletleri ile ulaşım: İstanbul'dan Üsküp, Priştine, Tiran gibi şehirlere doğrudan uçuşlar bulunur. (Arnavutluk) Balkan turu için en uygun dönemler: Nisan–Haziran ve Eylül–Ekim arası hem hava hem de kalabalık açısından idealdir. (Bısna-Hersek) Dikkat edilmesi gerekenler Her ne kadar vize istenmese de bazı ülkeler girişte otel rezervasyonu ve dönüş bileti görmek isteyebilir. Kimlikle giriş yapılan ülkelerde çipli yeni kimlik kartı zorunludur. Yanınızda yurt dışı çıkış harcı (2025 itibarıyla 710 TL) bulundurmayı unutmayın. Bazı ülkeler girişte seyahat sağlık sigortası talep edebilir.

Şar Antik Kenti'nde tarih cağ kebabıyla buluştu Haber

Şar Antik Kenti'nde tarih cağ kebabıyla buluştu

Adana Büyükşehir Belediyesi’nin “Tanımadığın Yeri Tanıtamazsın” sloganıyla başlattığı tanıtım atağı, kentin kuzey ilçelerini yeniden keşfetmeye yöneltti. Bu kapsamda dikkat çeken duraklardan biri de Tufanbeyli’nin Şar Mahallesi oldu. Binlerce yıllık geçmişe sahip Şar Antik Kenti’nin gölgesinde, Erzurum’un meşhur cağ kebabı misafirleri karşılıyor. Kültür, doğa ve gastronomi bir arada Tanıtım turunun en dikkat çeken duraklarından biri olan Tufanbeyli ilçesine bağlı Şar Mahallesi, hem tarihi mirası hem de yöresel lezzetleriyle öne çıktı. Köy halkının Artvin ve Erzurum’dan göç ederek bölgeye yerleşmiş olması, cağ kebabını yöresel mutfağın baş tacı haline getirmiş durumda. Şar Mahallesi sakini Recep Baydemir, “Biz burada Erzurum kültürünü yaşatıyoruz. Misafirlerimize artık Adana kebabı değil, kuzu etinden hazırladığımız cağ kebabını sunuyoruz. Etimizi bir gün önceden kesip, kekik ve reyhanla marine ediyoruz. Meşe ve kayısı odunuyla pişiriyoruz,” sözleriyle geleneksel lezzetlerini anlattı. Köyün cağ kebabı ustası Zafer Budak ise, “Bu işi meslek değil, hobi olarak yapıyorum. Kaymakam, vali, kim gelirse elimizden geleni yaparız. Cağ kebabının burada ayrı bir tadı oluyor,” ifadelerini kullandı. Binlerce yıllık geçmiş: Şar Antik Kenti Şar Antik Kenti, Tufanbeyli'nin kuzey ucunda, Kayseri sınırına yakın bir konumda yer alıyor. Eski adıyla “Kilikya Komanası” olan bu yerleşim, Hititler döneminden itibaren dini bir merkez olarak bilinmektedir. Özellikle Roma dönemine ait eserlerin hâkim olduğu ören yerinde; açık hava tiyatrosu, Bizans dönemine ait bir kilise, efsanevi Alakapı ve çeşitli sütun başlıkları gibi mimari unsurlar günümüze ulaşmıştır. Açık hava tiyatrosunun altında yer alan mahzenler, bir zamanlar vahşi hayvanların barınak yeri olarak kullanılmış; bu detay bile bölgenin tarihî zenginliğini yansıtıyor. Kilise Mahallesi’nde yer alan Bizans kilisesinin ayakta kalan tek bölümü, 5 metre yüksekliğindeki apsis duvarıdır. Üzerinde haç işareti ve geometrik motiflerin bulunduğu taşlar, kilisenin orijinal mimarisine dair önemli ipuçları vermektedir. Antik kentin en çarpıcı yapılarından biri olan Alakapı, 6 metre yüksekliği ve 3 metre genişliği ile hâlâ ihtişamını korumaktadır. Büyük mermer bloklardan oluşan bu kapının, bir zamanlar Ana Tanrıça Tapınağı’nın giriş kapısı olduğu düşünülmektedir. Tufanbeyli Belediye Başkanı Aktürk: “Şar doğa ve tarihin birleştiği yer” Tufanbeyli Belediye Başkanı Ahmet Aktürk, Şar Mahallesi'nin eşsiz doğası ve tarihi önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Şar Komana tarihi bir öneme sahip. Haziran sonu, Temmuz başı olmasına rağmen burada insanlar serinliyor. Şar, doğa harikası bir yer. Burada insanların kalabileceği ahşap evler inşa etmek istiyoruz. Ama ne yazık ki elimde şu an 17 ev için yıkım kararı var. Şar bir sit alanı, ancak bu alanda su kazısı yapmak için bile jandarma ve emniyet izni gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan destek bekliyoruz. Bize yer gösterecek, ‘Buraya yapabilirsiniz’ diyecek bir irade lazım.” Tufanbeyli sadece tarihiyle değil, tarımsal üretimiyle de dikkat çekiyor. Ziraat mühendisi olan Başkan Aktürk, ilçede üretilen fasulye ve nohudun patentli ürünler olduğunu belirtti. “Fasulyemiz çok lezzetli. Şu an paketleme tesisi kurma çalışmalarında yüzde 40 aşamaya geldik. Çiftçimize sözleşmeli ekim yaptıracağız ve kooperatif üzerinden bu ürünleri kent lokantalarına tedarik edeceğiz,” dedi. Ayrıca Tufanbeyli’nin kendi etini ürettiğini ve bu nedenle cağ kebabının kalitesinin de bu etten kaynaklandığını vurguladı. Adana turizmde hak ettiği yere ulaşacak Tanıtım turunun organizasyonunu yürüten Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtım Daire Başkanı İlhami Taş, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Her basın temsilcisinin birer turizm elçisi olmasını hedefliyoruz. Adana’nın turizm potansiyelini ortaya çıkarmak, tarihi ve kültürel değerlerini tanıtmak adına bu tür organizasyonlarımız sürecek. Adana, sadece kebapla değil; tarihi, doğası ve kültürüyle de anılmayı fazlasıyla hak ediyor.”

Harran Kümbet Evleri nerede, ne zaman gidilir, giriş ücretli mi? Haber

Harran Kümbet Evleri nerede, ne zaman gidilir, giriş ücretli mi?

Şanlıurfa'nın Harran ilçesinde yer alan Harran Kümbet Evleri, geleneksel mimarinin eşsiz örneklerinden biri olarak hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. 150-200 yıllık bir geçmişe sahip bu evler, “dünyada eşi benzeri olmayan yapılar” arasında gösteriliyor. Kubbeli yapıları nedeniyle “Kümbet Evler” olarak adlandırılan bu mimari yapılar, yazın serin, kışın sıcak tutan özellikleriyle dikkat çekiyor. HARRAN KÜMBET EVLERİ NEREDE? NASIL GİDİLİR? Harran Kümbet Evleri, Şanlıurfa il merkezine yaklaşık 44 kilometre uzaklıkta, Harran ilçesi sınırlarında yer alıyor. Özel araçla yaklaşık 40-45 dakikalık bir yolculukla ulaşım mümkün. Toplu taşıma kullanmak isteyenler için ise Şanlıurfa merkezden Harran’a düzenli minibüs seferleri bulunuyor. Adres: İbni Teymiye Mahallesi, 63510 Harran/Şanlıurfa Telefon: 0 (414) 313 15 88 ZİYARET SAATLERİ: NE ZAMAN GİDİLİR? Harran Kümbet Evleri, haftanın her günü ziyarete açık. Açılış saati: 08.30 Kapanış saati: 17.00 Gişe kapanış saati: 16.30 En ideal ziyaret zamanı, Şanlıurfa'nın sıcak yaz havasını göz önüne alarak ilkbahar (Nisan-Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Ekim) aylarıdır. HARRAN EVLERİNE GİRİŞ ÜCRETLİ Mİ? Ziyaretçileri sevindirecek detaylardan biri de bu: Harran Kümbet Evleri’ne giriş ücretsiz. Sit alanı ilan edilen bu bölge, kültürel miras kapsamında koruma altındadır. Dilerseniz bazı özel müze evlerde ya da geleneksel kıyafetle fotoğraf çektirme gibi etkinliklerde küçük bağışlar yapılabiliyor. HARRAN EVLERİNİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ NELER? Kümbet Evler’in kubbeleri, yaklaşık 30-40 sıra tuğla dizisiyle örülerek oluşturulmuş. Kubbe yüksekliği ise içeriden ölçüldüğünde 5 metreyi bulabiliyor. Ahşap malzeme bulunmadığı için yapılar tamamen tuğla ve balçıktan inşa edilmiş. Harran Evleri'nin sırrı da burada yatıyor: Doğal malzemelerle yapılan bu yapılar, bölgenin sıcak çöl iklimine karşı oldukça dayanıklı. GEZİ TAVSİYELERİ Güneşten korunmak için şapka ve güneş kremi almayı unutmayın. Fotoğraf makinenizi yanınıza alın, özellikle gün batımında harika kareler yakalayabilirsiniz. Bölgede yer alan Harran Üniversitesi kalıntıları, tarihi şehir surları, Ulu Cami ve höyük gibi tarihi alanları da gezmeden dönmeyin.

Adana'nın saklı cennetleri Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli turizmle gün yüzüne çıkıyor Haber

Adana'nın saklı cennetleri Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli turizmle gün yüzüne çıkıyor

Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanlığı tarafından organize edilen “Turizm Değerlerini Tanıtım Turu” ile Adana'nın kuzey ilçeleri Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli, hem yerel hem ulusal düzeyde tanıtılmaya başlandı.Gerçekleşen etkinliğe çok sayıda gazeteci, yerel yönetici ve belediye yetkilisi katıldı. Tanıtımın amacı; kırsaldaki ilçelerin kültürel, tarihi ve doğal potansiyelini ön plana çıkararak bölge ekonomisine katkı sağlamak. İLK DURAK: KOZAN – DAĞILCAK MESİRE ALANI Tanıtım turu, Adana’nın Kozan ilçesinde yer alan Dağılcak Mesire Alanı’nda başladı. Katılımcılar burada doğayla iç içe bir çay molası verdi. Bölgenin yeşillikler içindeki atmosferi ve serin havası gazetecilerin ilk ilgisini çeken detaylardan biri oldu. FEKE’DE CAM TERAS VE DAYANIŞMA MESAJI İkinci durak olan Feke ilçesinde, katılımcılar Toros Dağları’na hâkim noktada inşa edilen Cam Teras’ta ağırlandı. Feke Belediye Başkanı Cömert Özen, konukları burada karşılarken ilçenin turizm potansiyeline dair açıklamalarda bulundu: “Feke, tarihi geçmişi, yaylaları, trekking rotaları, organik üretim alanları ve kültürel mirasıyla Adana’nın gizli kalmış bir cennetidir. Büyükşehir Belediyemizle birlikte yürüttüğümüz projelerle ilçemizi geleceğe hazırlıyoruz. Cam teras projesi, bu vizyonun simgesidir.” Başkan Özen ayrıca kısa süre önce Farsaklar Piknik Alanı’nda düzenlenen dayanışma etkinliğine değinerek birlik ve beraberlik mesajı verdi: “Feke’miz için hep birlikte, yan yana çalışmaya devam edeceğiz.” SAİMBEYLİ’DE OBRUK ŞELALESİ VE KELEBEK CENNETİ Tanıtım turunun Saimbeyli ayağında gazetecileri Obruk Şelalesi’nde karşılayan Saimbeyli Belediye Başkanı Mahmut Dal, ilçenin tarihi derinliğine, nüfus yapısına ve kalkınma vizyonuna dair kapsamlı bilgiler paylaştı. “Saimbeyli yalnızca bir coğrafi bölge değil, çok katmanlı bir tarih taşıyor. Hititlerden Bizans’a, Ermenilerden Osmanlı’ya uzanan bir geçmişin mirasçısıyız. Ancak yıllar boyunca yatırım eksikliği ilçemizde göçü hızlandırdı. Bugün 13.800 olan nüfusumuzun gerçekte daha fazla olduğunu biliyoruz.” Başkan Dal, ilçeye kazandırılacak projelerden de söz etti. Kuraklığa dayanıklı buğday üretimi, kadın kooperatifi aracılığıyla kurulan bungalov konaklama tesisi ve “Kirkot Deresi Kıyısı”nda açılacak tarih temalı yaşam alanı bu vizyonun somut örnekleri arasında yer aldı. Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İlhan Taş ise Saimbeyli’nin biyolojik çeşitliliğine dikkat çekerek şu sözleriyle farkındalık yarattı: “Saimbeyli, Akdeniz, İran-Turan ve Kolşik biyocoğrafyalarının kesiştiği ender noktalardan biri. 161 kelebek türü tespit ettik. ‘Kelebeğini Keşfet’ projesiyle Türkiye’nin 10 sıcak noktasından birine ev sahipliği yapıyoruz.” SON DURAK: TUFANBEYLİ – ŞAR ANTİK KENTİ’NDE TARİHİN İZİNDE Tanıtım turunun son durağı olan Tufanbeyli’de katılımcılar, Şar Antik Kenti'nde Belediye Başkanı Ahmet Aktürk tarafından karşılandı. Başkan Aktürk, bölgenin yayla turizmi açısından eşsiz bir değere sahip olduğunu vurguladı: “Adana sıcaktan yanarken, burada insanlar ‘üşüyoruz’ diyebiliyor. Bu doğal zenginlik, bölgemizi yayla turizmi için ideal bir destinasyon haline getiriyor.” Ancak Aktürk, konaklama ve sit alanı bürokrasisinin bölge turizminin önündeki engeller olduğuna dikkat çekti: “17 ahşap ev için elimde yıkım kararı var. Sit alanı statüsünün getirdiği kısıtlamalar nedeniyle destek alamıyoruz. Bakanlık desteği olmadan restorasyon ve konaklama altyapısını kurmak çok zor.” Tarihi dokunun korunması için restorasyon çağrısı yapan Aktürk, “Kırık Kilise, antik tiyatro gibi yapılar harabe durumda. Bunları ayağa kaldırmak şart” dedi. “ADANA’YI ADANALILARA TANITMAK” PROJESİNE YOĞUN İLGİ Tanıtım turuna eşlik eden Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İlhan Taş, projenin amacını şu sözlerle açıkladı: “Kendi kentimizin kırsal değerlerini bile çoğumuz bilmiyoruz. Bu nedenle amacımız hemşerilerimize Adana’yı tanıtmak. Bu değerleri görünür kıldıkça yerel turizm ve kalkınma canlanacaktır.” Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli; doğal güzellikleri, tarihi mirasları ve sosyal dayanışma projeleriyle Adana’nın yeni turizm destinasyonları arasında yer alıyor. Yerel yönetimlerin vizyoner adımları ve Adana Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle kırsal turizmde yeni bir dönemin başladığı bu ilçeler, gelecekte hem Adanalıların hem de Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçilerin ilgisini çekmeye aday.

Giresun'da görülmesi gereken oksijen deposu yaylalar: Kümbet, Bektaş, Sis Dağı, Kulakkaya, Karagöl, Paşakonağı, Çakrak ve Gölyanı Obası Haber

Giresun'da görülmesi gereken oksijen deposu yaylalar: Kümbet, Bektaş, Sis Dağı, Kulakkaya, Karagöl, Paşakonağı, Çakrak ve Gölyanı Obası

Doğu Karadeniz’in saklı güzelliklerinden Giresun yaylaları, yaz aylarında serin havası, şifalı bitki örtüsü ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Kümbet, Bektaş, Sis Dağı, Kulakkaya, Karagöl, Paşakonağı, Çakrak ve Gölyanı Obası gibi birbirinden özel yaylalar, hem doğa hem kültür turizmine ev sahipliği yapıyor. Yemyeşil ormanlarla çevrili Giresun yaylaları, şehir hayatının karmaşasından kaçmak isteyenleri doğanın kalbine davet ediyor. Giresun Valiliği ve yerel belediyeler tarafından desteklenen yayla turizmi, her geçen yıl daha fazla ilgi görüyor. İşte Giresun’un en gözde yaylaları: KÜMBET YAYLASI Karadeniz’in yemyeşil coğrafyası içinde yer alan Kümbet Yaylası, her yıl yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlıyor. Giresun’un Dereli ilçesine bağlı yayla, hem ulaşım kolaylığı hem de sunduğu doğa içi konfor seçenekleriyle dikkat çekiyor. YAYLADA ULAŞIM KOLAY, MANZARA NEFES KESİCİ Giresun şehir merkezine yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki Kümbet Yaylası, Dereli–Şebinkarahisar güzergahı üzerinden, tamamı asfalt olan yolla kolaylıkla ulaşılabiliyor. Yaklaşık 1.640 metre rakıma sahip olan yayla, aracınızla rahatlıkla ulaşabileceğiniz nadir Karadeniz yaylalarından biri. Yaylada yer alan “Salon Çayırı” ve “Aymaç” gibi doğal güzelliklerle çevrili bölgeler, özellikle hafta sonu piknikçilerin ve doğa yürüyüşü tutkunlarının uğrak noktası oluyor. Temmuz aylarında ise düzenlenen Kümbet Yayla Şenlikleri, bölgeye renk ve hareket katıyor. AÇIK HAVA AKTİVİTELERİNİN YENİ ADRESİ Kümbet Yaylası, trekking, doğa yürüyüşü, kamp ve ATV gibi açık hava aktiviteleri için son derece uygun. Yaz aylarında serin havası ve huzurlu atmosferiyle doğaya kaçış arayanların tercihi haline gelen yayla, profesyonel ya da amatör kampçılar için de doğal bir sığınak niteliğinde. KONAKLAMA SEÇENEKLERİ HER ZEVKE UYGUN Yayla turizminin gelişmesiyle birlikte bölgede konaklama imkanları da çeşitlendi. Özellikle “Birun Kümbet Dağ Evi”, bölgenin en çok tercih edilen konaklama tesislerinden biri olarak öne çıkıyor. Ahşap mimarisiyle doğayla uyumlu olan tesiste sauna, Türk hamamı, kapalı havuz, ücretsiz otopark ve Wi-Fi hizmetleri sunuluyor. Odalarda ise minibar, düz ekran TV, duş ve elbise dolabı gibi olanaklar mevcut. Yayla çevresindeki diğer destinasyonlar arasında Bektaş, Karagöl, Kulakkaya gibi yaylalar da kısa yolculuklarla keşfedilebilir BEKTAŞ YAYLASI Dereli ilçesinde yer alan Bektaş Yaylası, 2050 metre rakımı ile nefes kesen manzaralara sahip. Temmuz ayındaki Bektaş Yayla Şenlikleri ile halk kültürünü yaşatan yayla, kampçılar için de ideal. SİS DAĞI YAYLASI Giresun-Trabzon sınırında yer alan Sis Dağı Yaylası, adını her sabah yaylayı örten puslu manzaradan alıyor. 2182 metre yükseklikteki yayla, geleneksel yayla göçlerinin de simgesi. KULAKKAYA YAYLASI Dereli ilçesi sınırlarında bulunan Kulakkaya Yaylası, zengin flora ve faunasıyla doğaseverleri büyülüyor. Doğal parkurları ile trekking için de tercih ediliyor. Nerede ve Nasıl Gidilir? Sis Dağı Yaylası, Giresun’un Görele ilçesinde, Trabzon sınırına yakın bir şekilde konumlanmış olup deniz seviyesinden yaklaşık 2.182 metre yüksekliktedir. Yol büyük ölçüde asfalt olup yaz aylarında araçla erişim oldukça rahat sağlanabiliyor. Sis tabakası manzarası: Sabahları bulutlar yaylayı örter; yürüyüşçüler için adeta “yolda yürüyor hissi” yaratıyor. Zengin bitki örtüsü: Mayıs–Haziran’da sarı ve mor çiçekler yayla alanlarını süslüyor, Sandık Gölü ve çağlayanlar bahar boyunca görsel şölene dönüşüyor. .Şenlik ruhu: Temmuz ayının dördüncü cumartesi günü düzenlenen tarihi Sis Dağı Şenlikleri (Otçu Şenlikleri), halk dansları ve horon ritimleriyle bölgeyi renklendiriyor. KARAGÖL YAYLASI Doğal bir krater gölü etrafına kurulu Karagöl Yaylası, eşsiz güzelliğiyle dikkat çekiyor. Fotoğraf tutkunlarının ve kampçıların gözdesi olan yayla, huzur arayanların rotasında. Karagöl Yaylası, Giresun’un Dereli ilçesi, Aksu Köyü sınırlarında yer alıyor. Giresun merkezine yaklaşık 70 km, Dereli’ye ise 50–60 km uzaklıkta bulunuyor Giresun’dan Dereli yönüne araçla yaklaşık 1,5–2 saat süren yolculuğun ardından Aksu Köyü’ne çıkarak yayla yoluna girilir . Asfalt yol Aksu’ya kadar uzanır; yayla içi patikalardan devam ederken 4×4 araç gerekebilir veya yürüyüşle ulaşılır . Karagöl adlı buzullardan beslenen krater gölü, muhteşem doğallığıyla dikkat çekiyor. Çevrede ayrıca Camlı Göl, Aygır Gölü, Bağırsak Gölü ve Sağrak Gölü gibi birden fazla buzul gölü bulunuyor. Doğa yürüyüşü ve trekking: Göl çevresindeki patikalar ve dağ rotaları doğa sporlarına elverişli. Dilerseniz rehberli geziler de tercih edilebilir. PAŞAKONAĞI YAYLASI Yolköy sınırlarında bulunan Paşakonağı, daha sakin ve bakir bir yayla deneyimi sunuyor. Gürgen ve ladin ağaçlarının gölgesinde dinlenmek isteyenler için ideal. ÇAKRAK YAYLASI Alucra ilçesinin yükseklerinde yer alan bu yayla, zengin çayırları ve geleneksel ahşap yayla evleriyle biliniyor. Yayla göç kültürünü canlı tutan etkinlikler her yaz ilgi görüyor. GÖLYANI OBASI (YAYLASI) Yağlıdere’nin Derindere Köyü’ne bağlı Gölyanı Obası, içinde küçük bir doğal göl barındıran çanak yapısıyla eşsiz. Betonarme yapıların yasak olduğu sit alanında doğa bozulmadan korunuyor. “Hartama” olarak bilinen ahşap evleriyle ziyaretçilerini geçmişe götürüyor. Yağlıdere ilçesinin 1530 rakımlı Gölyanı Yaylası, evleri, gölü ve çevresindeki ormanıyla doğada huzur bulmak isteyenlerin adresi oluyor. 2020 yılında "kesin korunacak hassas alan" olarak tescil edilen yayla, kentin önemli turizm noktaları arasında yer alıyor.

Altınoran Yaz Buluşmaları ‘İki Bilge Bir Göz’ sergisiyle başladı Haber

Altınoran Yaz Buluşmaları ‘İki Bilge Bir Göz’ sergisiyle başladı

Adana’da yaz aylarında sıcaklıkların artması ve tatil döneminin başlamasıyla birlikte kültür-sanat faaliyetleri durağanlaşırken, Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği yazı dolu dolu geçirecek bir etkinlik programı hazırladı. Dernek yöneticileri, “Altınoran Yaz Buluşmaları” başlığıyla, 2025 Haziran sonundan Temmuz sonuna kadar farklı etkinliklerle sanatseverleri bir araya getirmeyi planladı. Yaz buluşmalarının ilki, Muse Art Collective salonunda gerçekleşti. Adana’nın iki eskimeyen fotoğrafçısı İsmail Ökke ve Mehmet Dilci’nin “İki Bilge Bir Göz” isimli fotoğrafları, burada yeniden sergilendi. Serginin açılışına sanat çevreleri yoğun ilgi gösterdi. Altın Oran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Yaşar Ateşoğlu, Ökke ve Dilci’nin, bu etkinlikte çocuk ruhlarını yitirmeden dünyaya nasıl farklı açılardan baktıklarını, ürettikleri eserleriyle birlikte anlattıklarını söyledi. Ateşoğlu, “Sürpriz konuğumuz ise Adana’nın yetiştirdiği dünyaca tanınan neyzenimiz Omer Faruk Tekbilek oldu. Tekbilek, kavalıyla küçük bir dinleti verme nezaketini gösterdi. Yine dolu dolu bir akşam yaşamanın mutluluğunu hissettik. Katılım sağlayan konuklarımıza, İsmail Ökke, Mehmet Dilci ve Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu‘na sonsuz teşekkür ederim” dedi. Etkinlikler kapsamında 30 Haziran’da LÖSEV ile Sanat Okulu iş birliğiyle Altınoran Sanat Okulu’nun ikinci dönemi, 26-27 Temmuz tarihlerinde ise bilim ve kültür gezisi kapsamında Anadoluvius Fosili ziyareti gerçekleştirilecek. Bu gezide ayrıca Hititlerden kalma 4 bin yıllık tuz madenleri de ziyaret edilecek.

Alanya’da tarihi dokusuyla dikkat çeken Soğukkapı Plajı ziyaretçileri büyülüyor Haber

Alanya’da tarihi dokusuyla dikkat çeken Soğukkapı Plajı ziyaretçileri büyülüyor

Antalya’nın Alanya ilçesinde, Alanya Kalesi’nin hemen eteğinde bulunan Soğukkapı Plajı, tarihi dokusu, berrak denizi ve sakin atmosferiyle ziyaretçilerine eşsiz bir tatil deneyimi sunuyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izlerin yer aldığı bu özel koy, hem deniz keyfi yapmak hem de tarihle iç içe vakit geçirmek isteyen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Tarihi Doku ve Eşsiz Manzara Buluşuyor Kızılkule ile Tersane arasında yer alan Soğukkapı Plajı’na, tarihi bir kapıdan geçerek merdivenlerle ulaşılıyor. Plaj, kalabalıktan uzak oluşu ve panoramik deniz manzarasıyla öne çıkarken, tarihi surların hemen önünde denize girme imkânı sunmasıyla da dikkat çekiyor. Ziyaretçilerin Favori Durağı Plajda denize giren tatilcilerden İbrahim Yarımoğlu, burayı Alanya’da yaşayan arkadaşlarının önerisiyle keşfettiğini belirterek, “Hem tarihi hem doğal güzellikleri bir arada bulabileceğiniz bir yer. Çok beğendim, herkese tavsiye ederim.” dedi. Plajı ilk kez ziyaret eden Atakan Akıncı ise bölgeyi çok beğendiğini ifade ederek, “Deniz çok temiz, suyu sıcak ve ortam oldukça sakin. Alanya’ya tekrar gelirsem mutlaka yine buraya uğrayacağım.” ifadelerini kullandı. Tarihi Tersane Kalıntılarına Rastlandı Alanya Kalesi’nde süren arkeolojik kazılar kapsamında yapılan su altı araştırmalarında, Roma dönemine ait tersane kalıntılarına rastlandığı belirtildi. Bu durum, Soğukkapı Plajı’nı yalnızca bir deniz destinasyonu değil, aynı zamanda tarih tutkunları için de cazip bir ziyaret noktası haline getiriyor. Turizmde Öne Çıkan Noktalardan Biri Alanya'nın merkezinde yer almasına rağmen sakinliğiyle dikkat çeken Soğukkapı Plajı, hem yerli halk hem de turistler için huzurlu bir mola noktası oluyor. Tarihle iç içe doğa ve deniz keyfi yaşamak isteyenler için bu özel plaj, Alanya’nın en kıymetli turizm alanlarından biri olmayı sürdürüyor.

Amasra’da tarih ve doğa iç içe: Karadeniz’in sakin cenneti keşfedilmeyi bekliyor Haber

Amasra’da tarih ve doğa iç içe: Karadeniz’in sakin cenneti keşfedilmeyi bekliyor

Batı Karadeniz’in incisi Amasra, her geçen gün daha fazla gezginin rotasında yer almaya devam ediyor. Özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan Amasra, kültürel mirası, doğal plajları, tarihi kaleleri ve nefes kesen manzaralarıyla Karadeniz’in huzur dolu tatil beldelerinden biri olarak öne çıkıyor. Amasra Kalesi ve Kemere Köprüsü UNESCO Geçici Miras Listesi’nde yer alan Amasra Kalesi, Roma döneminden kalma ihtişamlı yapısıyla ziyaretçileri tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Kaleyi Boztepe’ye bağlayan 9. yüzyıla ait tek kemerli Kemere Köprüsü, şehrin simgeleri arasında yer alıyor. Tavşan Adası ve Bakacak Tepesi Sahil kıyısına sadece 200 metre uzaklıkta yer alan Tavşan Adası, Ceneviz döneminden kalma kilise kalıntılarıyla dikkat çekiyor. Şehir merkezinden araçla ulaşılabilen Bakacak Tepesi ise Amasra ve Karadeniz’in büyüleyici manzarasını izlemek isteyenler için en ideal nokta. Plajlar ve Limanlar Büyük Liman ve Küçük Liman çevresinde yer alan plajlar, temiz suları ve incecik kumlarıyla yaz aylarında deniz keyfi yapmak isteyen tatilcilerin uğrak yerleri arasında. Özellikle Kum Plajı, çocuklu ailelerin tercihi oluyor. Kuşkayası Yol Anıtı ve Amasra Müzesi MS 1. yüzyılda inşa edilen Kuşkayası Yol Anıtı, insan ve kartal figürleriyle Roma döneminden günümüze ulaşan nadir eserlerden biri. Amasra Müzesi ise arkeolojik ve etnografik koleksiyonlarıyla bölgenin tarihine ışık tutuyor. Çekiciler Çarşısı ve Yöresel Lezzetler Amasra’nın dar sokaklarında yer alan Çekiciler Çarşısı, ahşap oyma ürünler, bakır eşyalar ve yöresel hediyelikler için alışveriş yapmak isteyenler için ideal. Sahil restoranlarında taze Karadeniz balıkları ve meşhur Amasra salatası ise mutlaka tadılması gereken lezzetler arasında. Kruvaziyer Turizmi ve Ulaşım Kolaylığı Son yıllarda Astoria Grande gibi kruvaziyerlerin uğrak limanı haline gelen Amasra, uluslararası turistlerin de ilgisini çekiyor. Şehir merkezinde konaklama seçenekleri artarken, ulaşım ise özel araç ve otobüslerle kolayca sağlanabiliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.