#gıda

İLKHABER-Gazetesi - gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, gıda haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Midye nedir, neyden yapılır? Midye dolma sağlıklı mı, zehirlenme ihtimali nasıl olur? Uzmanlardan kritik uyarı! Haber

Midye nedir, neyden yapılır? Midye dolma sağlıklı mı, zehirlenme ihtimali nasıl olur? Uzmanlardan kritik uyarı!

Sokak lezzetlerinin vazgeçilmezi midye dolma, özellikle büyük şehirlerde yoğun ilgi görüyor. Ancak “Midye sağlıklı mı?” sorusu, uzmanların yaptığı uyarıların ardından yeniden gündeme taşındı. Midyenin doğası gereği riskli bir deniz ürünü olduğu belirtilirken, tüketimde dikkat edilmesi gereken noktalar açıklandı. Midye Nedir? Midye, denizlerde yaşayan iki kabuklu bir canlıdır. Beslenme şekli gereği suyu süzerek beslendiği için bulunduğu ortamda bulunan bakteri, toksin ve ağır metalleri de bünyesine alabilir. Midye Dolma Neyden Yapılır? Türkiye’de yaygın olarak tüketilen midye dolma şu malzemelerle hazırlanır: Temizlenmiş midye, Pirinç, Soğan, Baharatlar, Zeytinyağı,Limon ,Midye, iç harcıyla doldurularak pişirilir ve sıcak ya da soğuk şekilde tüketilir. Midye Sağlıklı mı? Uzmanlar Ne Diyor? Uzmanlar, midyenin doğru koşullarda hazırlanmadığında sağlık açısından ciddi risk oluşturduğunu belirtiyor. Uyarılar şöyle: Kirli sulardan toplanan midyeler bakteri ve toksin barındırabilir. Hijyen kurallarına uyulmadan hazırlanan midyeler gıda zehirlenmesine yol açabilir. Bağışıklığı zayıf kişiler için midye daha yüksek risk taşır. Şikayetler genellikle tüketimden 15 dakika ile 3 saat içinde ortaya çıkar. Başlıca belirtiler: Bulantı, Kusma, Karın ağrısı, İshal Midye Tüketirken Nelere Dikkat Edilmeli? Uzmanların önerileri şu şekilde: Sadece güvenilir ve denetimli yerlerden midye alın. Kötü kokan veya rengi bozuk midyeyi tüketmeyin. Aşırı limon kokusu, bayat midye belirtisi olabilir. Hamileler, yaşlılar ve bağışıklık sorunu olanlar midyeden uzak durmalı.

Gürer: Et ve süt fiyatları hanedeki tüketimi kısıtladı Haber

Gürer: Et ve süt fiyatları hanedeki tüketimi kısıtladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’de yaptığı konuşmada Türkiye’de gıdaya erişim sorunlarını ve tarım politikalarındaki aksaklıkları gündeme taşıdı. Gürer, girdi maliyetlerindeki artış, ithalata bağımlılık, gelir eşitsizliği ve gıda israfı gibi sorunların vatandaşın sofrasına yansıyacağını belirterek, “Sağlıklı gıdaya erişimde sorunlarımız var; israf, taklit ve tağşişin yanında pestisit ve aflatoksin gibi zararlılar da gıdaya giriyor” dedi. “Et ve süt ürünleri artışı hanedeki tüketimi kısıtladı” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Gıdayla ilgili üretim öncesinde, üretim sırasında, üretim sonrasında yaşadığımız sorunlar açık ve net çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinden beri tarımı ticarileştirdi. Amaç burada insanların gıdaya erişimi değil; tohumdan gübreye, ilaçtan diğer girdilere kadar her şeyin belli kazanç kapısına dönmesinin yarattığı problemlere göz yumulmasıdır. Bakınız, et ve süt ürünlerindeki fiyat artışları o noktaya geldi ki çoğu hanede artık ya gramla bu et ve süt mamulü ürünler alınabiliyor ya da hiç alınamıyor. Oysa özellikle çocuklarımızın proteine ihtiyacı var. Coğrafyamızın suyu, havası, çiftçisi, üreticisi, besicisi her alanda başarıyla üretim yapabilecek potansiyelde. Ama Tarım Kanunu’nda dahi millî gelirin yüzde 1’inin destek olarak verileceği yazıyor, uygulaması olmuyor.” diye konuştu. “Emekli ve asgari ücretliler gıdaya erişimde zorlanıyor” Gürer, “Gıdaya erişimde ülkemizde özellikle emeklilerin, sabit ve dar gelirlilerin yaşadığı gelir-gider orantısızlığının önemli bir rolü var. Çünkü cepte para yok, rafta ürün var. Bu da dolaylı bir kıtlık anlamına geliyor. Eğer siz o kesimin, asgari ücretlinin, emeklinin gelirini belli bir seviyeye çekebilirseniz, raftaki ürüne erişebilir. Peki raftaki ürünün önemli bölümü nereden geliyor? İthalat. Hububatta, bakliyatta gidiyorsunuz, bakıyorsunuz rafta; arkasında menşei yazıyor. Ne acı ki Türkiye 21 üründe arz açığını hâlâ kapatamadı. Öyle olunca da ürettiğinden fazlasını dışarıdan alan, dışa bağımlılığı artan bir ülke durumundayız” ifadelerini kullandı. “Türkiye’de yılda 2,5 milyon kamyon gıda israf ediliyor” TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, “Bunun yanında gıdayla ilgili yaşadığımız farklı sorunlar da yok mu? Var, özellikle israf. Türkiye’de yılda 2,5 milyon kamyon gıda israf nedeniyle çöpe gidiyor. İsrafın olduğu, üretimde sorunun bulunduğu ve cepte para olmadığı için raftaki ürüne erişilemeyen bir süreçte, ülkenin tarım politikasının bir bütün olarak sorunlu olmadığını söylemek mümkün mü? Biz alanlara gidiyoruz, üreten ürettiğinden para kazanamıyor. Aracılık sistemi var; aracılık sistemi ürünü katlıyor, katlıyor, katlıyor, rafa geliyor. Raftaki ürünü de fiyat artışı nedeniyle vatandaş tüketemiyor. Yoksulluk sınırının 91 bin lira olduğu bir ülkede, 50 milyondan fazla insanın istediğini alabilme hakkı elinden alınmış durumda. Çarşı pazar yangın yeri; mutfaklarda tencereler geçmişe göre sınırlı ölçüde, sınırlı gıdayla kaynıyor. Çocuklar okula giderken sağlıklı beslenemedikleri için sıkıntılar yaşıyorlar. Ayrıca taşımalı eğitimin olduğu yerlerde, gittikleri bölgelerde sağlıklı gıdaya erişimde de problemler yaşanıyor. Eğer gıdada sorunları aşacaksak, doğru planlama, kamucu bir anlayış ve çözümcü bir yaklaşımla bu sorunların üstesinden gelebiliriz” diye ifade etti.

Gaziantep'te mide bulandıran görüntüler! Başkan Umut Yılmaz çileden çıktı: “Sen bunları annene, çocuklarına yedirir misin?” Haber

Gaziantep'te mide bulandıran görüntüler! Başkan Umut Yılmaz çileden çıktı: “Sen bunları annene, çocuklarına yedirir misin?”

Şehitkamil Belediyesi ekiplerinin gıda güvenliği kapsamında yaptığı ani denetim, adeta mide bulandıran bir tabloyu ortaya çıkardı. İlçedeki bir gıda fabrikasında küflenmiş salçalar, bozulmuş reçeller ve tarihi geçmiş ürünler tespit edildi. Denetime bizzat katılan Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, gördüğü manzara karşısında öfkesine hakim olamadı. Yılmaz’ın fabrika sahibine dönerek, “Sen bunları annene, çocuklarına yedirir misin? Kendin yer misin?” sözleri, sosyal medyada kısa sürede gündem oldu. Küflenmiş salçalar, bozulmuş reçeller ve tarihi geçmiş ürünler pes dedirtti Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ın da katıldığı denetimde, gıda üretim tesisinde hijyen kurallarının tamamen hiçe sayıldığı görüldü. Bidonlar içinde küflenmiş salçalar, bozulmuş reçeller ve son kullanma tarihi geçmiş onlarca ürünün tespit edilmesi hem zabıta ekiplerini hem de belediye başkanını şoke etti. Fabrikadaki sağlıksız ortam ve bozulmuş gıda ürünleri, insan sağlığını tehdit eder boyutta bulundu. Başkan Yılmaz’dan sert tepki: “Sen bunları annene yedirir misin?” Denetim sırasında sinirlerine hakim olamayan Başkan Umut Yılmaz, fabrika yetkilisine dönerek, “Bunları annene yedirir misin? Çocuklarına yedirir misin? Kendin yer misin?” diye sordu. Yetkilinin “Tabii ki hayır” cevabı ise tepki çekti. Yılmaz’ın tepkisi sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. “Bu milletin sofrasına ihanet edenlere izin vermeyeceğiz” Denetim sonrası sosyal medya hesabından açıklama yapan Başkan Yılmaz, halkın sağlığına zarar veren işletmelere göz yumulmayacağını vurguladı. Yılmaz, “Şehitkamil’de kimse halkın sofrasına ihanet edemez. Bozuk salçalar, küflenmiş reçeller, tarihi geçmiş ürünler... Bu milletin sofrasına güvenle koyduğu her lokma bizim namusumuzdur. Halkımızın sağlığı için dimdik ayaktayız” ifadelerini kullandı.

Ankara’da 12 milyon liralık güvenilir olmayan gıda ürünü ele geçirildi    Haber

Ankara’da 12 milyon liralık güvenilir olmayan gıda ürünü ele geçirildi   

Ankara Valiliği tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, "İl Jandarma Komutanlığımız Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü koordinesinde yürütülen takipli, KOM faaliyeti kapsamında, İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüz ile Kahramankazan İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin katılımıyla, 7 Ağustos 2025 tarihinde Kahramankazan ilçemiz Saray Mahallesi’nde faaliyet gösteren bir firmaya yönelik denetim gerçekleştirilmiştir. Söz konusu işletme hakkında alınan adli arama kararı doğrultusunda yapılan kontroller neticesinde; işletmede, yaklaşık piyasa değeri 12 milyon lira olan ve halk sağlığını ciddi şekilde tehdit eden, niteliği değiştirilmiş ve güvenilir olmayan gıda ürünleri ele geçirilmiştir" denildi. Konuya ilişkin 2 şüphelinin gözaltına alındığı belirtilen açıklamada, "Yapılan aramada; 17 bin 330 kilogram peynir, bin 700 kilogram tereyağı, 150 litre süt, 14 bin 430 adet Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tağşiş listesinde yer alan ve ruhsatı iptal edilmiş firmalara ait etiket, bin gram gıda boyası ve toz formda antibiyotik ele geçirilmiş olup, ürünler imha edilmiştir. Konu ile ilgili olarak 2 şüpheli şahıs gözaltına alınmış, olayla ilgili adli tahkikata başlanmıştır. Halkımızın sağlığını korumaya yönelik çalışmalarımız kararlılıkla sürdürülecektir" ifadelerine yer verildi.

Barut: Çiftçiye destek olmazsa gıda krizi kapıda Haber

Barut: Çiftçiye destek olmazsa gıda krizi kapıda

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, üretim olmadan gıda egemenliğinden söz edilemeyeceğine vurgu yaparak üretici ve vatandaşlara destek verilmesini istedi. Çiftçilerin ve halkın darda, açlık ve kıtlığın kapıda olduğunu ifade eden Barut, "Yeterli üretim ve tüketim dengesi için halka ve çiftçiye destek şart. Başta maliyet yükü ve artan faizler olmak üzere büyüyen sorunlara kesin çözüm bulunmak zorunda. Aksi halde gıda egemenliğimizi de kaybederiz" dedi. “Faizler yüzde 70’e dayandı, halk nefes alamıyor!” Ayhan Barut, "Ülke tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşanmasına sebep olanlar, zamlar, artan vergiler, büyüyen açlık ve yoksulluk tablosunu izliyor. AKP iktidarı yanlışta ısrar ettiği için her gün bu karanlık tablosu daha da büyüyor. Ne yazık ki ülkemizde artık sanayicisinden esnafına, çiftçisinden emeklisine herkes darda. Banka faizleri aldı başını gitti, enflasyon canavarı büyüdü. Açlık, yoksulluk ve sefalet düzeni ocakları söndürüyor. Özel ve kamu bankaların ticari kredi faiz oranları neredeyse yüzde 70 bandına dayandı. Borçla yaşamını sürdürmeye çalışan insanlarımız da çok ama çok zorda. Bu kredi maliyetleriyle sanayici, çiftçi, iş insanları bitti. Herkes artık üretemez, iş yapamaz, ticari adım atamaz halde. Üretime ve ticarete darbe vuran, halkı boğan bu faizlere karşı çözüm üretmek için daha neyi bekliyorlar?” diye ifade etti. “Çiftçiye kulak verin, gıda krizine engel olun” Türkiye'nin gıda egemenliğinin en temel dayanak noktası çiftçilerin üretmek için yaşadığı zorluklara değinip çözüm önerilerini dile getiren Ayhan Barut şunları söyledi: "Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla tarımsal üretim için çiftçilerin kullandığı sübvansiyonlu, düşük faizli üretim, yatırım ve işletme kredi miktarları yeterli oranda arttırılmadı. Çiftçiler, fahiş maliyet artışlarına ve akıl almaz zamlara rağmen üretmeye çalışıyor. Bu sene kuraklık, zirai don ve dola mağduru çiftçilerimiz, tarımda finansmana erişmeye çalışıyor ama devlet destekli sübvansiyonlu krediler yeterli oranda ulaşılabilir değil. Her sene tekrar tekrar ifade ediyoruz ama bu tarımsal kredilerin miktarlarının da, yüksek enflasyon, artan maliyetler ve fahiş zamlara rağmen yeterince arttırılması gerek. Yaşanan bu tür sorunlar gıda egemenliğimizi ve tarımsal üretimi tehlikeye sokuyor. Çünkü krediye erişemeyen, üretmek için borç altına giren çiftçi ekim dikimden vazgeçmek zorunda kalıyor. Maalesef çiftçinin sesini duyan yok. Dile getirdiğimiz sorunlara acil çözüm bulunmalıdır." 

Perakendede 2025 raporu Haber

Perakendede 2025 raporu

Türkiye Perakendeciler Federasyonu yayımladığı rapora göre, 2024 yılında yüksek fiyat artışları ve maliyet baskılarıyla mücadele eden gıda perakendesi sektörü, 2025’in ilk çeyreğinde sınırlı da olsa toparlanma sürecine girdi. Ocak-Nisan 2025 döneminde gıda fiyatlarındaki artış oranları sırasıyla yüzde 5,47, yüzde 2,32, yüzde 4,94 ve yüzde 3 seviyelerinde gerçekleşirken yıllık gıda enflasyonu ise nisan ayı itibarıyla yüzde 36,09’a geriledi. 2024 yılında yüzde 70’i aşan gıda enflasyonuna kıyasla dikkate değer bir yavaşlamaya girildiğine dikkat çekilen raporda gıda perakendesi sektörü, enflasyonist baskılardan görece arınırken tüketici tercihleri de daha rasyonel ve dengeli bir çizgiye kaydı. Enflasyonun ağırlık merkezi değişti Enflasyonun ağırlık merkezinin gıda fiyatlarındaki artış hızının yavaşlamasıyla birlikte değiştiği bildirilen raporda, enflasyonun etkisinin başta eğitim, sağlık, barınma, kozmetik, kişisel bakım, tekstil ve hizmet sektörlerine kaydığına işaret edildi. Raporda, 2025’in ilk çeyreği itibarıyla gıda dışı kalemlerdeki fiyat artışlarının hanehalkı bütçesinde yeni baskı alanları oluşturduğu, artık tüketicinin temel ihtiyaçlarını daha kontrollü karşılayabildiği ancak özel harcamalarında ciddi bir frenlemeye gittiği belirtilirken bu durumun perakende sektöründeki ürün dağılımını, kampanya stratejilerini ve müşteri davranışlarını yeniden şekillendirdiğine de dikkat çekildi. 2024’te başlayan fiyat odaklı alışveriş eğilimi, 2025'te daha seçici ve bilinçli bir modele evrilirken TPF raporunda özellikle taze ürünlerde kalite ve tedarikçi güvenilirliğinin öne çıktığı, markalı ürünlerde ise fiyat-duyarlılığının hala belirleyici olduğu ortaya koyuldu. "Gıda enflasyonunda görülen düşüş sektör adına olumlu işaret" TPF Başkanı Ömer Düzgün, hazırladıkları rapora ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, 2024 yılında yaşanan zorluklara rağmen yerel gıda perakende sektörünün güçlü bir dayanıklılık gösterdiğini belirterek, tüketicinin temel ihtiyaçlarına erişimin kesintisiz sağlandığını ve 2025’in ilk çeyreğiyle birlikte sektörün daha dengeli bir döneme girdiğini vurguladı. Enflasyonun baskısının gıdadan çok özel tüketim, eğitim, sağlık, kozmetik ve konut gibi alanlara kaymış durumda olduğunu bildiren Düzgün, bu gelişmenin gıda tarafında fiyat istikrarına yönelik iyileşmenin sinyallerini verdiğini kaydetti. Düzgün, yerel perakendeciler olarak dijitalleşme, verimlilik ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarla rekabet gücünü artırmaya devam ettiklerine işaret ederek, "2025’in geri kalanında daha erişilebilir, daha istikrarlı bir piyasa yapısı oluşturmak mümkün. 2024 yılını yüksek maliyet artışlarıyla tamamlayan sektörümüz, 2025'in ilk çeyreğinde daha kontrollü bir sürece girdi. Özellikle gıda enflasyonunda görülen düşüş, sektör adına olumlu bir işaret. Ancak bugün geldiğimiz noktada enflasyon baskısının eğitimden özel tüketime kadar farklı alanlara kaydığını açıkça görüyoruz. Bu tablo, tüketici davranışları kadar ekonomik planlamaların da önemini arttırmaktadır. Gıda perakendesinde uzun süredir görmeyi arzu ettiğimiz düşüş trendinin başladığını görmekten mutluyuz. Sektörümüzün ve ülke ekonomimizin güçlü politikalarla bu sürecin kısa sürede daha da arzu ettiğimiz yerlere geleceğinden şüphemiz yok." ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.