#Gürcistan- Azerbaycan Sınırı

İLKHABER-Gazetesi - Gürcistan- Azerbaycan Sınırı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gürcistan- Azerbaycan Sınırı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen askeri uçakta şehit olan askerler yarın uğurlanacak Haber

Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen askeri uçakta şehit olan askerler yarın uğurlanacak

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait C-130 tipi askeri kargo uçağının Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşmesi sonucu şehit olan Bursalı Hava Pilot Binbaşı Serdar Uslu ve Hava Uçak Bakım Astsubay Başçavuş Ramazan Yağız'ın yarın son yolculuğuna uğurlanması bekleniyor. Şehitlerin naaşının bugün Türkiye’ye getirilmesi planlanıyor. Ankara’da yapılacak törenin ardından memleketlerine getirilecek şehitler cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Kayseri’de görev yapan şehit Hava Pilot Binbaşı Serdar Uslu’nun şehadet haberi, Yenişehir ilçesi Atakent Sitesi'nde ikamet eden babası emekli öğretmen Ahmet Uslu ve annesi Fatma Uslu'ya İnegöl Kaymakamı Eren Arslan, Hava Meydan Komutanı Albay İbrahim Feyzi Büğdüz ve Belediye Başkanı Ercan Özel tarafından verildi. Acı haberin ardından şehidin yaşadığı eve Türk bayrakları asıldı. Şehidin eşi Göknur Uslu'nun 5 aylık hamile olduğu öğrenildi. Öte yandan, kazada şehit olan Hava Uçak Bakım Astsubay Başçavuş Ramazan Yağız’ın ise Bursa’nın Harmancık ilçesi Çatalsöğüt Mahallesi’nden olduğu öğrenildi. Şehitlerin naaşlarının bugün Türkiye’ye getirileceği bildirildi. Planlamaya göre, Şehit Hava Pilot Binbaşı Serdar Uslu’nun cenazesi yarın Yenişehir Aydınlar Camisi'nde kılınacak cuma namazına müteakip cenaze namazının ardından Yenişehir Şehitliği’ne defnedilecek. Şehit Hava Uçak Bakım Astsubay Başçavuş Ramazan Yağız ise Harmancık ilçesi Çatalsöğüt Mahallesi Demirciler Camii’de kılınacak cenaze namazının ardından Çatalsöğüt Demirciler Köy Mezarlığına defnedilecek.

Sarıgeçili: Birlikte ağlıyoruz, birlikte ayakta kalacağız Haber

Sarıgeçili: Birlikte ağlıyoruz, birlikte ayakta kalacağız

Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen askeri kargo uçağında şehit olan 20 kahraman askerimiz için Eğitim-Bir-Sen Adana Şubesi Başkanı Mustafa Sarıgeçili bir taziye mesajı yayımladı. Kazada yaşamını yitiren askerler için rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı dileyen Sarıgeçili, “Bu acı hepimizin. Milletimiz, ordusu ve devleti ile bir bütündür; dualarımız şehitlerimizle” dedi. Olayla ilgili resmî açıklamalara göre, Azerbaycan’dan Türkiye’ye dönüş uçuşu gerçekleştiren Türk Hava Kuvvetleri’ne ait C-130 tipi kargo uçağı, Gürcistan’ın Azerbaycan sınırına yakın bir bölgede düştü. Arama-kurtarma çalışmalarının ardından Millî Savunma Bakanlığı, 20 askerimizin şehit olduğunu duyurdu. “Acımız büyük, yaralarımızı birlik ve dua ile saracağız” Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili, yaptığı yazılı açıklamada, “Askerlerimiz, canlarını milletin huzuru ve güvenliği için ortaya koyan kahramanlardır. Eğitim-Bir-Sen Adana Şubesi olarak milletimizin ve devletimizin yanında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. Bu elim hadiseler, bizlere ordumuz ve milletimizin nasıl iç içe olduğunu bir kere daha hatırlatıyor. Acımız büyük; fakat yaralarımızı birlik, dua ve dayanışma ile saracağız. Şehit yakınlarına her türlü desteği vermeye hazırız; kamu kuruluşları ve sivil toplumla el ele vererek yaraların sarılması için gayret göstereceğiz. Bu topraklar için canlarını veren her evladımız bizim evladımızdır. Onların hatırası bildiğimiz en yüksek yerde yaşayacak. Vatan görevini ifa ederken şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet; aziz milletimize, acılı ailelerine sabır diliyorum” ifadelerine yer verdi.

C130 kargo uçağı neden düştü? Kaç kişilik, menzili ne kadar ve hangi ülkeye ait? Haber

C130 kargo uçağı neden düştü? Kaç kişilik, menzili ne kadar ve hangi ülkeye ait?

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelmek üzere havalanan C130 tipi askerî kargo uçağının Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğünü açıkladı. Uçakta uçuş ekibi ile birlikte toplam 20 personelin bulunduğu bildirildi. Olayın ardından “C130 kargo uçağı neden düştü?” sorusu gündeme gelirken, kamuoyunun ilgisi uçağın teknik özelliklerine de çevrildi. Lockheed C-130 Hercules, 1956 yılında ABD’de hizmete giren dört turboprop motorlu bir askerî nakliye uçağıdır. Hazırlanmamış veya yarı hazır pistlerden kalkış ve iniş yapabilecek şekilde tasarlanan C-130, askeri kargo taşıma, asker nakli ve tahliye görevlerinde kullanılabiliyor. 1963 yılından beri Türk Hava Kuvvetleri tarafından aktif olarak kullanılan uçak, 60’tan fazla ülkede hizmet vermeye devam ediyor. C130 kargo uçağı özellikleri: Üretim Yılı: 1954 Üretim Sayısı: 2.500’den fazla Kapasite: 92 yolcu / 72 tam teşekküllü asker / 64 paraşütçü Azami Hız: 620 km/s Menzil: 2.000 km Uçuş Tavanı: 10.060 metre Kullanan Ülkeler: ABD, Kanada, Avustralya ve 60’tan fazla ülke C-130 Hercules, askerî ve sivil operasyonlarda uzun yıllardır güvenilir bir uçak olarak görev yapıyor. Hazırlanmamış pistlere iniş kalkış yapabilme özelliği ve yüksek taşıma kapasitesi ile hem stratejik hem de insani yardım görevlerinde tercih ediliyor. MSB’nin açıklamasına göre, düşen uçak için Gürcistan ve Azerbaycan ile koordineli arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Bu kapsamda uçağın enkazına ulaşılması ve kazanın nedenine ilişkin detayların önümüzdeki günlerde netleşmesi bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Askeri uçağımızın enkazına ulaşma çalışmalarımız devam ediyor Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Askeri uçağımızın enkazına ulaşma çalışmalarımız devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "C130 tipi askeri uçağımızın düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendik. Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli çalışmalarımız devam ediyor. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin." dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde, "Medeniyetimizde Şehir ve Mekan" temalı Şehircilik Zirvesi'ne katıldı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen askeri kargo uçağına ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Bugün Azerbaycan'dan ülkemize gelmekte olan C130 tipi askeri uçağımızın Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendik. Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli biçimde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah bu kazadan en az badireyle çıkarız. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin ve dualarımızla inşallah onların yanında olalım." "Ebediyete kadar yurdumuz olacak bu topraklar, dünya şehircilik ve mimari tarihi açısından bir laboratuvar gibidir" Erdoğan, tüm şehircilik tarihine adını altın harflerle yazdıran ve "Bir yapı sadece sağlam olmakla yetinmez, aynı zamanda zarif olmalıdır" diyen büyük usta Mimar Sinan'ın şahsında, eserleri ve fikirleriyle yol gösteren ecdadı rahmetle yad etti. Erdoğan, bugün de aynı tasavvurla şehirlerin imarına katkı yapan, ihyasına destek olan bilim insanlarını, sanatçıları, mühendisleri tebrik etti. Şehircilik Zirvesi'ni gerek politika belirleyenler gerekse bu politikaları uygulama merciinde olan kurumlar açısından çok kıymetli bulduğunu ifade eden Erdoğan, Zirvede sunulacak bildirilerin, buradan çıkacak sonuçların şehirlere, ülkeye, millete yeni ufuklar kazandıracağına inandığını belirterek, zirvenin başarılı geçmesini temenni etti. Varlığın evi olan dilin, onu konuşan, onunla dünyayı anlamlandıran medeniyetlerin mekan tasavvurunu da belirlediğini aktaran Erdoğan, Türkçede en güçlü anlamı yerleşmek olan konmak fiilinin ve ondan türeyen konak, konuk, konut, konu komşu kelimelerinin, hatta aynı aileden olan konuşmak fiilinin milletin mekan tasavvuru konusunda nasıl bir zihniyete sahip olduğunu gösterdiğini vurguladı. Erdoğan, şöyle konuştu: "Dünya, unutmayın, konulan bir yerdir. Bir yere konduğumuzda sadece oradaki insanlarla değil, oradaki canlı ve cansız diğer varlıklarla da komşu olur, komşuluk hukuku geliştiririz. Millet olarak insanın gönlünü Beytullah bilen, evle eş değer tutan, gönül yapmayı erdem ve fazilet, gönül yıkmayı ise zulüm ve felaket olarak gören bir anlayışın sahipleriyiz. Unutmayın, 'Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim' diyen Yunus Emre, aslında bizim mekan tasavvurumuzu da hülasa ediyor. İnancımız, medeniyet birikimimiz ve bunu ifade ettiğimiz dilimiz, yapmak, mamur kılmak, inşa ve ibda etmek merkezlidir. Bunun içindir ki, milletimiz tarih boyunca şehir yıkan bir millet olmamış, tam aksine şehir yapan, şehir kuran, fethettiği şehirlere zarar vermek şöyle dursun, onları eskisinden daha mamur hale getiren bir millet olmuştur." "İnsan şehre bir kimlik verdiği kadar, şehir de insana bir kimlik bağışlar" Daha Avrupa şehirlerinin yüzde sekseni bile kurulmadan Hacı Bayram-ı Veli'nin, "Çalap'ım bir şar yaratmış" şiiriyle bir şehircilik manifestosu ortaya koyduğunu hatırlatan Erdoğan, "Nagihan ol şara vardım, ol şarı yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım, taşü toprak aresinde" diyen Hünkar Hazretleri'nin, bu emsalsiz şiirinde medeni olmanın anahtarlarını da takdim ettiğini kaydetti. "Hüner, bir şehr bünyad eylemektir. Reaya kalbin abad eylemektir" buyuran Fatih Sultan Mehmet'in ise şehir kurmayla kalp abat etmeyi eş değer tuttuğunu anlatan Erdoğan, şehrin medeniyette bir arada yaşanan mekan olmanın ötesinde, bizatihi kimlik ve kişilik sahibi bir muhatap olarak kabul edildiğini söyledi. "İnsan şehre bir kimlik verdiği kadar, şehir de insana bir kimlik bağışlar" diyen Erdoğan, tarihte ilim, kültür, sanat ve edebiyat erbabının şehirleriyle birlikte anılmasının, hemşehrilik refleksinden ziyade, şehrin insana kimlik kazandıran bu yönünü vurguladığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geleneksel şehir mimarimizde 'insanın kalbi şehrin kalbiyle, şehrin kalbi insanın kalbiyle birlikte atar' diyorlar. Kentimiz, kendimizdir ve kentimizi nasıl gördüğümüz, kendimizi nasıl gördüğümüzün bir nevi aynasıdır. Türk-İslam şehir mimarisinde insanın hakkı gözetilirken, şehirde beraber yaşadığımız küçük canlıların, kuşların, ağaçların, ufkun, gün ışığının hakkı da gözetilmiş, bunlara her zaman riayet edilmiştir. Türkiye, özellikle de Anadolu, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir şehircilik tecrübesine sahiptir. Bin yıldır yurt tuttuğumuz ve ebediyete kadar yurdumuz olacak bu topraklar, dünya şehircilik ve mimari tarihi açısından bir laboratuvar gibidir. Milletçe, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde bir yandan bu mirasın yaşayan yanlarını bütünüyle alarak, yeni terkipler oluştururken diğer yandan da kendi şehircilik anlayışımızı yansıtan yeni şehirler kurarak coğrafyayı biz vatana dönüştürdük. Ecdat, fethettiği bir beldeyi öncelikle şehir mimarisi açısından ele almış, abat etmiş ve mamur kılmıştır. Batıya ilerleyişimiz, şairin dediği gibi, ardında çil çil kubbeler serperek bir fetih hareketiyle birlikte bir imar ve inşa hareketi olarak gerçekleşmiştir." "Altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış bir Türkiye'ye bugün kavuştuk." Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün şehirlerimizi geleceğe hazırlayan onlarca reformumuz sayesinde artık çok farklı bir noktadayız. Yeni nesil şehircilik anlayışımızın gerektirdiği altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış bir Türkiye'ye bugün kavuştuk." dedi. Erdoğan, Haçlı işgalinde taş üstünde taş bırakılmayan İstanbul'un yaralarının fetihten sonra süratle sarıldığını, dünya mimari mirasına Yahya Kemal Beyatlı'nın "Türk İstanbul" olarak adlandırdığı yeni bir İstanbul'un hediye edildiğini söyledi. Ecdadın medeniyet havzası özelliğine sahip, daha öncesinde bir şekilde hanlık merkezi olan başkent karakterli şehirlere şehzade gönderdiğini aktaran Erdoğan, ülke yönetme stajının bir şehri yönetmekten, ülke mamur etme stajının bir şehri mamur etmekten geçtiğinin uygulamalı olarak gösterildiğini söyledi. Erdoğan, "Nasıl Asya içlerinde kurduğumuz şehirler yerden bitmemişse, nasıl Ahlat birdenbire ortaya çıkmamışsa, dünya mimarlık tarihine armağan ettiğimiz Mimar Sinan da hudayinabit değildir. Kökleri tarihimiz kadar eskisi olan kolektif bir şuurun, bir zihniyetin eseri olarak ortaya çıkmıştır." dedi. Yahya Kemal Beyatlı'nın şiir kitabına "Kendi Gök Kubbemiz" adını verdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir gün Niyazi Sami Banarlı, büyük şaire, 'Efendim, kitabınızın ismi bana Oğuz Kağan Destanı'nı hatırlattı.' diyor 'Neymiş o hatırlatan kısım?' diyor Yahya Kemal. 'Devletimiz o kadar büyüsün ve gelişsin ki gök kubbe otağımızın kubbesi olsun'. 'Ah canım' diyor Yahya Kemal. Demek ki Oğuz Kağan zamanındaki milli üsluba varmışız. Evet, biz işte buyuz. Bizim köklerimiz işte budur. Gökyüzünü otağın çatısı olarak gören, kubbe mimarisini insanlığa hediye eden, 'Ev yaparken sırtını dağa, yüzünü bağa ver' atasözüyle sağlamlığı, ufuk açıklığını, tarım alanlarının korunmasını öğütleyen milletimizin şehircilikte karşılaştığı açmazları iyi değerlendirmek, mimarimizi yeniden milli üslupla buluşturmak zorundayız." "Altyapı sorunlarını önemli ölçüde çözdük" Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya kültür tarihinde şiir, musiki ve mutfakla birlikte ilk sıralarda yer alınan sanatların birinin de mimari ve şehircilik olduğunu, ancak bu mirastan yeterince istifade edilemediğini bildirdi. Bu zengin miras ve müktesebatın rehberliğinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden itibaren şehirleri sadece inşa değil, daha önemlisi ihya etmek için canla başla çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, "Çöp dağlarının cephanelik gibi patladığı bir şehri görev süremiz boyunca tüm Türkiye'de örnek gösterilen bir konuma getirdik. 4,5 yıl gibi kısa sürede musluklardan temiz su akmaya başladı. Kokudan yanına yaklaşılamayan İstanbul Boğazı'nın incisi Haliç temizlendi, çöp dağları kaldırıldı. İstanbul yeniden rahat bir nefes aldı." dedi. İnsanı merkeze alan, hizmet ve eser odaklı yerel yönetim vizyonuyla İstanbul'da yaktıkları meşaleyi 23 yılda tüm Türkiye'ye taşıdıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Hem İstanbul'da emaneti yüklendiğimizde hem de 2002 Kasım'ında tüm Türkiye için kolları sıvadığımızda karşımızda on yılların birikmiş sorunları vardı. Bunların en başında da 1950'lerden başlayıp 1970 ve 1980'lerde zirveye çıkan düzensiz göç, çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve hazine arazilerinin işgali gibi kronikleşmiş sorunlar bulunuyordu. Bunları görmezden gelmek yerine üzerlerine kararlılıkla gittik. Altyapı sorunlarını önemli ölçüde çözdük. Kentsel dönüşüm ve konut seferberliği ile dirençli kentleşme konusunda tarihi adımlar attık. Karşılaştığımız tüm engellere rağmen 2 milyonun üzerinde bağımsız birimi dönüştürmeyi başardık." "Nice eserimizle 23 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir yere vardık" Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 750 bin konut ürettiklerini, TOKİ projeleri sayesinde vatandaşların sadece ev sahibi değil, aynı zamanda iş sahibi olduğunu ve istihdam edildiklerini kaydetti. Eser ve hizmet siyasetinde vatandaşların hayat kalitesini yükselttiklerini aktaran Erdoğan, bu adımları atarken kentsel tasarım, kentsel estetik veya kentsel dönüşüm gibi kavramların kimsenin gündeminde olmadığını belirtti. O yıllarda, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'deki şehirlerin henüz en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi: "Yolların çukurlarla dolu olduğu, temiz suyun evlere ulaşmadığı, bugünkü gibi, şehirlerin adeta kaderine terk edildiği günlerden bahsediyorum. Bugün şehirlerimizi geleceğe hazırlayan onlarca reformumuz sayesinde artık çok farklı bir noktadayız. Yeni nesil şehircilik anlayışımızın gerektirdiği altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış bir Türkiye'ye bugün kavuştuk. Bölünmüş yollarla birbirine bağlanan şehirlerimizle, dağları delen tünellerimizle, kıtaları birleştiren köprülerimizde, dünya ölçeğinde havaalanlarımızla, yüksek standartlarda spor tesislerimizle, dünyada örnek gösterilen şehir hastanelerimizle 81 ilimize kazandırmakta olduğumuz millet bahçelerimiz ve daha nice eserimizle 23 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir yere vardık." "Milletimizin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz" Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "81 ilimizde inşa edeceğimiz 500 bin Sosyal Konut Projemizin başvuruları dün itibarıyla başladı. Vatandaşlarımız projemize gerçekten büyük ilgi gösteriyor. Milletimizin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz." dedi. Erdoğan, "Şehircilik vizyonumuzu sürekli ileriye taşıyor, köklerimizden beslenerek özgün ve yenilikçi projeleri hayata geçiriyoruz." ifadesini kullandı. Emine Erdoğan'ın himayesinde yürütülen Sıfır Atık projesiyle 81 şehirde tasarruf kültürünü olabildiğince yaygınlaştırdıklarını belirten Erdoğan, "Geçtiğimiz aylarda yürürlüğe giren İklim Kanunu ile doğa dostu, çevre dostu yeni bir ekonomik modele geçişin altyapısını kuruyoruz. Bir taraftan 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi ayağa tekrar kaldırırken, diğer taraftan da vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını giderecek projeleri devreye alıyoruz." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "81 ilimizde inşa edeceğimiz 500 bin Sosyal Konut Projemizin başvuruları dün itibarıyla başladı. Vatandaşlarımız projemize gerçekten büyük ilgi gösteriyor. Milletimizin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Yine ilk kez İstanbul'da hayata geçireceğimiz kiralık konut uygulamalarımızla enflasyonu körükleyen kira fiyatlarını dengelemeyi arzu ediyoruz. Hayatın akışı içinde biz de kendimizi ve şehircilik anlayışımızı yeniliyor, geliştiriyor, güncelliyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de köyden kente göç hız kesmeden devam ediyor. Önümüzdeki dönemde şehirlerimizin daha da kalabalıklaşacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Dolayısıyla sorumluluk sahipleri olarak ne yapacaksak bu projeksiyonlar ışığında yapmak ve planlamak mecburiyetindeyiz." "İhmal, duyarsızlık ve vizyonsuzluk, şehirlerimizin kaderi olmuş durumda" Türkiye'nin iki boyutlu imar planı anlayışını yavaş yavaş geride bırakıp Türkiye Yüzyılı'nın şehirlerine hayat verecek üç boyutlu kentsel tasarım yaklaşımına geçmeye hazır olduğunun görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Şehircilik Zirvesi boyunca diğer başlıklar yanında bu konunun da enine boyuna tartışılmasında fayda olduğuna inanıyorum. Şu gerçeği sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bir şehrin sınırlarını büyütmek, parselleri çoğaltmak, yapı izinleri vermek kolaydır ama sağlıklı şehirleşme vizyon, emek, güçlü irade ister. Sadece bina dikmekle bir kenti güzelleştiremeyiz, dönüştüremeyiz, içinde yaşayanlara huzuru getiremeyiz. O binaya nefes olacak yolu, parkı, meydanı yapmak, sosyal donatıları inşa etmek, yani o şehri yaşatacak hayat damarlarını açmak gerekir. Bugün muhalefetin yönettiği birçok şehrimizde en temel sorun budur. İhmal, duyarsızlık ve vizyonsuzluk, şehirlerimizin kaderi olmuş durumda. Yöneticisi olduğu belediyeyi arpalık olarak gören zihniyet, şehirlerimizin göz göre göre çürümesine, çökmesine, çoraklaşmasına seyirci kalıyor. Ne kadar çok yol yaparsak trafik o kadar sıkışır diyerek trafik sorununu çözeceğini zannedenlerin elinde metropollerimiz 6-7 yıldır kelimenin tam manasıyla yeni bir Fetret Devri yaşıyor." Cumhurbaşkanı Erdoğan, rüşvet, irtikap, iltimas, usulsüzlük, yolsuzluk iddialarının ardı arkasının kesilmediğini belirterek, "Biz imar mantığından tasarım disiplinine geçmekten bahsederken ana muhalefet partisi mevcut kazanımları bile koruyamıyor. Bizim 30 sene önce tarihe gömdüğümüz 'sabıkalı belediyecilik' anlayışı ne yazık ki yeniden hortladı. Toplanmayan çöpler, bozuk yollar, akmayan sular, elinde bidonla su bekleyen insanlar, muhalefet belediyelerinin tekrar rutini haline geldi. Eski Türkiye güzellemesi yapa yapa yönettikleri şehirleri, 90'ların karanlık ve buhran dolu günlerine yeniden çevirdiler." dedi. Konuşmasında gençlere seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Atalarımız ne demiş? 'At binenin, kılıç kuşananın.' Biz bunlara aldırmayacak, bunların beceriksizliğinden medet ummayacak, milletin emanetine gözümüz gibi bakmaya devam edeceğiz. Şehirlerimizi bu iş bilmezlerin, bu tembellerin insafına terk etmeyeceğiz. Sorun çıkaran değil, çözüm üreten, yara açan değil, yara saran bir şehircilik anlayışıyla çalışmayı gece gündüz sürdüreceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle zirvemizin ülkemiz, şehirlerimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Programımıza teşrif eden tüm misafirlerimize tekrar teşekkür ediyorum. Emeği geçen kardeşlerimizi canıgönülden tebrik ediyorum." Şehircilik Zirvesi'ndeki konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Çevre ve Şehircilik Politikaları Başkanı Sevilay Tuncer hediye takdiminde bulundu.Programa, AK Parti Genel Başkanvekilleri Mustafa Elitaş ve Efkan Ala, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları, AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan ve bazı AK Parti'li milletvekilleri katıldı.

RTÜK Başkanı Daniş: Resmî açıklamalar dışındaki bilgilere itibar etmeyin Haber

RTÜK Başkanı Daniş: Resmî açıklamalar dışındaki bilgilere itibar etmeyin

RTÜK Başkanı Ebubekir Daniş, sosyal medya hesabından Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen askeri kargo uçağıyla ilgili açıklama yaptı. Daniş, tüm yayıncı kuruluşlara yalnızca resmi yetkililerin açıklamalarının dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, bilgi kirliliğine ve hassas görüntülerin paylaşılmasına karşı uyarıda bulundu. Ayrıca Daniş, mevzuat çerçevesinde gerekli incelemelerin titizlikle yürütüleceğini belirtti. Daniş, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verildi: "Yayıncı kuruluşlarımızın dikkatine. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, bir askeri kargo uçağının Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğü bildirilmiş olup, olayla ilgili resmî soruşturma sürmektedir. Tüm medya kuruluşlarımıza resmi yetkililer dışında yapılan bilgi ve açıklamalara itibar edilmemesi; yalnızca yetkili mercilerin beyanlarının dikkate alınması gerekliliğini önemle hatırlatıyoruz. Bu tür hassas durumlarda yayıncıların, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi kadar, şehitlerimizin ailelerine ve toplumun hassasiyetlerine saygı göstermesi büyük önem taşıdığından kaza kırım anı ve olay yeri görüntülerinin paylaşılmaması hususu önem arz etmektedir. RTÜK olarak, kamu düzenini ve toplumsal barışı zedeleyebilecek, bilgi kirliliğine yol açabilecek yayınlara karşı mevzuat çerçevesinde gerekli incelemeler titizlikle yürütülecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.