#Hak-İş Konfederasyonu

İLKHABER-Gazetesi - Hak-İş Konfederasyonu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hak-İş Konfederasyonu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: Çalışanların şiddet ve tacizden korunması önceliğimizdir Haber

HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: Çalışanların şiddet ve tacizden korunması önceliğimizdir

HAK-İŞ Konfederasyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle ‘İslam ve Kadın' konulu program düzenledi. Saygı duruşu ve şehitler için Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumsal farkındalık oluşturmak, Kur'an ve sünnet perspektifinden kadının değerini ele almak ve kadınların güncel sorunlarına dikkat çekmenin amaçlandığı belirtildi. Programın açılış konuşmasını yapan HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, Türkiye'de ve dünyada aile yapısının bozulduğunu ve şiddetin bu bozulmadan ötürü türediğinin altını çizerek, "Kadına yönelik şiddeti erkeklerle sona erdireceğiz. İslam ve kadın çok kapsamlı bir konu. Yeryüzündeki bütün topluluklarda kadın, başlı başına şiddete maruz kalmasından dolayı bütün zorlukların, savaşların, kıtlığın, sıkıntıların en fazla sırtına yüklendiği bir varlıktır. Biz çalışan kadın ve erkeklerin temsilcileriyiz. Bizim mücadelemiz öncelikli olarak çalışan kadın ve erkeklerin şiddete ve tacize karşı korunmasıdır. Bu konuda konfederasyonumuz uluslararası sözleşmelerden yola çıkarak öncülük ve liderlik yapmakta. Konfederasyonumuz, sendikalarımız, kadına yönelik ve erkeğe yönelik iş yerindeki taciz ve şiddetle mücadele için toplu sözleşmelerimize hükümler konulması çalışmasını başlattı. Bu konuda 6 aya yakın bir çalışma yaptık. İş yerlerinde ‘şiddete sıfır tolerans' belgesini ilk kez konfederasyonumuz bazı sendikalarla imzaladı. İmzalamak yetmiyor, bunun uygulanması gerekiyor. Konfederasyonumuzun giriş bölümünde kocaman bir karton üzerinde sözleşmenin ayrıntıları yazıyor. Sendikalarımızın bazıları da bu konuda önemli adımlar attı. Ancak bunun uygulamaya geçirilmesi, imzalanması kadar önemli" dedi. "Hangi alanlarda hangi adımların atılması gerekiyor buna çalışıyoruz" Kadına yönelik şiddetin iş yerlerinde sona erdirilmesi için gerekli çalışmaların altına imzalarını attıklarını ve bunu uygulamaya koymaları gerektiğini ifade eden Arslan, "Acaba HAK-İŞ, kendi çalışanlarıyla olan ilişkilerinde taciz ve şiddeti nasıl önleyecek, neler yapması gerekiyor, hangi alanlarda hangi adımları atması gerekiyor? Buna çalışıyoruz. Bizim ülkemizde çalışan kadınlar, uğradıkları şiddete ve tacize karşı savunmasız. Bu konuyu gündeme getirirlerse kendileri suçlu ilan edilecek, hatta mahkum edileceklerinin bilincinde olarak ne yazık ki bu konularda ciddi şekilde zorluk yaşıyorlar. Bu nedenle bu istatistiklerin büyük çoğunluğu ülkemizde de gerçekleri yansıtmıyor. Aslında konu daha derin, daha geniş ve daha büyük. Ama biz bunun sadece görünen tarafını, bu konuların tespit edilmiş olanlarını biliyoruz. ‘Kadınlara şiddeti görüyor musunuz?' sorusuna kadınların büyük çoğunluğunun cevap vermekte endişe ettikleri biliniyor. Onun için bir defa bu şiddet haritası çok daha karmaşık, çok daha büyük" şeklinde konuştu. "HAK-İŞ, dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur varsa onun yanındadır" HAK-İŞ Kadın Komite Başkanı Fatma Zengin ise, kadın rolünün toplumun temel taşı olduğunu ve kadına şiddetin önüne geçebilmek için toplum olarak var güçle farkındalık oluşturmaları gerektiğini belirtti. Zengin, kadınların dünyada birçok psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "HAK-İŞ, dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur varsa onun yanındadır. Bugün de bizler kadınların sessiz çığlıklarına ses olmak, haklarını savunmak ve şiddete karşı dur demek için buradayız. HAK-İŞ olarak genel başkanımız ve yönetim kurulumuz başta olmak üzere tüm teşkilatımızla şiddeti önlemek için seferber olduk. Bizler HAK-İŞ olarak şiddeti yok etmek için kadınlar ve erkekler olarak birlikte mücadele ediyoruz. Şiddetle mücadelede duyarlılığımızı ve kararlılığımızı bir kez daha ortaya koyarak kadın cinayetlerine, şiddete, istismara, eşitsizliğe, ayrımcılığa, yoksulluğa ve güvencesizliğe karşı duruyoruz. Fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik zarar veya ızdırap veren ya da verebilecek olan zorlama veya özgürlükten yoksun bırakma içeren her türlü eylem şiddettir. Kadına yönelik şiddet, toplumsal bir sorun ve insan hakları ihlali olarak görülüyor. Bunu kabul edilemez buluyoruz. HAK-İŞ Konfederasyonu olarak kadına yönelik şiddete asla toleransımız olmadığını ifade ediyoruz. Şiddet, hayatın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Dünya bu sorunla topyekun mücadele etmeye çalışsa da ne yazık ki şiddet varlığını sürdürmektedir. Teknolojinin ve dijitalleşmenin artmasıyla birlikte fiziksel ve cinsel şiddete siber şiddet de eklenmiştir. Birleşmiş Milletler'in son tahminlerine göre yılda yaklaşık 50 bin kadın ve kız, birlikte oldukları kişi veya aile üyeleri tarafından öldürülmektedir."

Erdoğan: “Hayat pahalılığını çözecek, tek haneli enflasyona ulaşacağız” Haber

Erdoğan: “Hayat pahalılığını çözecek, tek haneli enflasyona ulaşacağız”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmak için önümüzde kat etmemiz gereken bir yol olduğunun elbette bilincindeyiz. Ama bu yolu sabırla yürüyecek güç de, irade de, bizde hamdolsun mevcut. Allah’ın izniyle bu yolu yürüyecek ve hedefimize vasıl olacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HAK-İŞ 50’nci kuruluş yıldönümü programında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 50’nci kuruluş yıldönümü programında sizlerle beraber olmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. HAK-İŞ’e ilk günden beri dirayetle sürdürdüğü emek, demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi için öncelikle teşekkür ediyorum. 50’nci yılın, Hak-İş camiasıyla birlikte sendikalarımız, emekçilerimiz, çalışma hayatımız, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye’de kardeş kavgasının zirve yaptığı bir dönemde, bir nevi kardeşlik ve barış ocağı olarak kurulan HAK-İŞ Konfederasyonunun faaliyetlerinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum. HAK-İŞ çatısı altında emekçinin davasını; hakkın, hakikatin ve adaletin davasını savunanlardan ebedi aleme göç edenlere Rabbimden gani gani rahmet niyaz ediyorum. HAK-İŞ’in eski Genel Başkanı, Çalışma Bakanımız, kıymetli yol ve dava arkadaşımız Necati Çelik’i, bir kez de sizlerin huzurunda minnetle anıyorum. Hayatta olan dostlarımıza, büyüklerimize ve kardeşlerimize hayırlı, uzun, bereketli ömürler temenni ediyorum. Yine bu vesileyle özellikle iş kazalarında yitirdiğimiz işçi kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, Allah onlardan da razı olsun, diyorum. HAK-İŞ bünyesinde örgütlü sendikal mücadeleye katılan 81 ilimizdeki 850 bin kardeşimin her birine buradan selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum" dedi. Türkiye’nin bugünlere gelmesine katkı sunanların en başında işçilerin, çalışanların, emekçilerin geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün şunu çok net bir şekilde görüyor ve gönül rahatlığıyla söylüyorum: Şimdiye kadar olduğu gibi, Türkiye Yüzyılında da şeref hakkı, el emeğiyle, göz nuruyla, alın teriyle helal rızkını kazanan siz emekçilerimizin olacaktır. Hükümet olarak bunun için canla, başla çalışmaya devam edeceğiz. Hangi sendika bünyesinde olursa olsun, ülkemiz ve milletimiz için çalışan tüm işçi kardeşlerimi bir kez daha saygıyla selamlıyor; Türkiye’ye yaptıkları eşsiz hizmetlerden ötürü her birine şükranlarımı ifade ediyorum. Burada şu gerçeğin altını çizmek istiyorum: Örgütlü emek ve hak mücadelesi için sendikalar elbette vazgeçilmezdir. Fakat, unutmayalım ki, sendikalarımızın varlığı işçi ile kaimdir, emekçi ile kaimdir. İşçi olduğu için, emekçi örgütlendiği için sendikalar vardır. Sadece sendikaların değil, son tahlilde işverenin varlığı da, o işi yapacak insan unsuruyla kaimdir. Biz bunları birbirine hasım gören, birbirinin adeta kanlı-bıçaklısı gören kökü dışarıda ideolojik yaklaşımları reddediyoruz. İşçiyle işvereni düşmanlaştıran anlayışın, şöyle bir geriye baktığımızda, emek mücadelesine katkıdan ziyade zarar verdiğini görüyoruz. Şurası bir gerçek ki; alın teri ve emek, hiçbir ideolojiye, hiçbir hizbe, hiçbir klik ve gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete layıktır" açıklamasını yaptı. İşçi ve işveren arasındaki ilişkinin, ancak "hak temelli" bir bakış açısıyla ele alındığında doğru bir şekilde anlaşılabilir olacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Bizim medeniyetimizde işçinin, işveren üzerinde hakkı olduğu gibi, işverenin de işçi üzerinde hakkı vardır. Çalışma barışının sağlanması ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Çalışma barışı taraflar arasında denge kurmakla, adaletli davranmakla, işverenin, işçinin, üretimden ve hizmetlerden yararlanan tüketicinin müşterek haklarını korumakla temin edilebilir. Bu noktada kurulduğu günden beri, soğuk savaş ürünü ideolojik sendikal anlayışlara prim vermeden ilkeli, tutarlı ve istikrarlı bir sendikacılık örneği sergileyen, 50 senedir "erdemli sendikacılığın" ülkemizdeki sancaktarlığını üstlenen HAK-İŞ’i huzurlarınızda bir kez daha tebrik ediyorum" diye konuştu. Nasıl hakkı, adaleti, özgürlüğü, alın terini savunmak bir erdemse; haksızlığa, zorbalığa, her türlü emek istismarına karşı çıkmanın da aynı ölçüde erdem, fazilet; insanlık adına verilmiş onurlu bir mücadele olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," Bunun muhatabı kimi zaman hak-hukuk tanımayan patronlar olabilir. Kimi zaman gözünü para hırsı bürümüş sermaye sahipleri olabilir. Kimi zaman ezilenlerin kaynaklarını sömüren emperyalistler olabilir. Kimi zaman elindeki gücü hoyratça kullanan küresel lobiler olabilir. Kimi zaman milletin muazzez iradesine el uzatan darbeciler olabilir. Kimi zaman mazlumların oluk oluk kanını akıtan zalimler olabilir. İşte bunlara karşı durmak da en az emek mücadelesi, ücret mücadelesi kadar mühimdir, değerlidir; insan olarak bizim asli vazifemizdir. Bunu özellikle şunun için söylüyorum. Bakınız, biraz önce HAK-İŞ’in 50 yılını anlatan kısa filmi hep beraber izledik. Yarım asırlık mücadelenin serencamına bir kere daha tanıklık ettik. Her açıdan gurur verici, şahsiyetli, haysiyetli bir emek mücadelesinin HAK-İŞ çatısı altında sabırla, samimiyetle, kararlılıkla yürütüldüğünü görüyoruz. HAK-İŞ köklü bir yürüyüşün, alın teriyle yoğrulmuş bir davanın adıdır. Türkiye’nin sancılı ve sıkıntılı zamanlardan geçtiği, Sabah erken uyananın demokrasi ve milli irade gaspına teşebbüs ettiği, Sokaklarımızda kaos ve çatışmanın hüküm sürdüğü dönemlerde Hak-İş, sadece kendi mensuplarının değil, topyekûn milletimizin, milli iradenin de hakkını savunarak Türk Sendikacılık Tarihi’nde bir ilki başarmıştır" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Konfederasyonumuzun, ilk basın toplantısında dile getirilen şu prensiplere yarım asırdır bağlı kaldığını görmekten ayrıca mutluluk duyuyorum: "HAK-İŞ manevi, milli değerlere bağlı, milletimizin bünyesine uygun bir görüşün sahibidir. HAK-İŞ yabancı ideolojilere işçilerimizi alet etmek isteyen konfederasyonlara karşı olduğu gibi, işçinin omzundan sendika ağalığı ve sendika patronluğu kuranların da karşısındadır. HAK-İŞ, işte bu ortamda işçimizin gerçek temsilcisi olacaktır. işçiye gerçek hizmet gayesiyle ortaya çıkan HAK-İŞ olarak, başlatmış olduğumuz bu mücadelede Türk işçisi ile el ele, omuz omuza yürüyeceğiz." Evet, yarım asırlık örnek yolculuğunda HAK-İŞ, darbecilerle, vesayetçilerle, terör örgütleriyle, para babalarıyla değil; daima milletle yürüdü, tıpkı o gün söz verdikleri gibi Türk işçisiyle omuz omuza yürüdü. İşçinin alın terini, ideolojik çatışma ve kamplaşmalara meze ettirmediniz. Milli iradeye yönelik bütün saldırılarda demokrasiden yana saf tuttunuz. Biz de bu mücadelenizde sizlere destek olduk, bu mücadeleyi birlikte verdik. Güya adaleti sağlama adına "bir sağdan bir soldan" gençlerin asıldığı 12 Eylül’ü birlikte aştık. 5’li çetelerin milletin ensesinde boza pişirdiği 28 Şubat’ı birlikte aştık. "Ordu göreve" pankartlarıyla alenen darbe çığırtkanlığının yapıldığı günleri birlikte aştık. Vandalizm üzerinden meşru hükümetin devrilmeye çalışıldığı Gezi Olaylarını birlikte aştık. 28 Şubat’tan 27 Nisan’a, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz ihanetine milli iradeye yönelik girişimleri birlikte aştık. Türkiye’ye ve Türk demokrasisine karşı kurulan tuzakların hepsini, Allah’a hamdolsun, sizlerle birlikte boşa çıkardık" dedi. HAK-İŞ’in 50 yıllık zorluklarla dolu yolculuğu, başarılı bir emek mücadelesi olmasının yanı sıra, Türkiye’nin bagajlarından kurtulmasını da temsil ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan," Bu gerçeği, emin olun, en iyi millet ve milli irade düşmanları biliyor. Her fırsatta vurguluyorum; bugün bir kez daha tekrarlıyorum: Son yarım asırda, özellikle son 23 yılda maruz kaldığımız bütün bu saldırıları püskürttüysek, bunda HAK-İŞ ailesi olarak sizlerin çok büyük payı var. Köklerinize sahip çıktınız; kurucu değerlerinize sahip çıktınız, milletin adamlarına sahip çıktınız ve emanete asla gölge düşürmediniz. Yarım asır önce, bedel ödeme pahasına, çok çetin şartlarda bu çatıyı halis niyetlerle kuranların tertemiz mirasına leke sürdürmediniz. HAK-İŞ’i Gazze’den Afrika’ya kadar, nerede bir masum, mazlum ve muhtaç varsa onun imdadına koştuğu için de hassaten tebrik ediyorum. 6 Şubat asrın felaketinde, HAK-İŞ’in bütün imkanlarıyla seferber olduğunu görmekten duyduğum memnuniyeti tekrar ifade ediyorum" diye konuştu. "Bizler, tarihinde zorla çalıştırma ve köle ticareti gibi utançlar bulunmayan, kul hakkını gözetmeyi hayatının merkezine yerleştiren bir milletin mensuplarıyız" diyen Erdoğan, "İşçinin ücretini, alın teri kurumadan ödeyin" buyuran Peygamber Efendimizin emri, milletçe pusulamız olmayı sürdürüyor. Emekçileri modern köleliğe mahkûm eden küresel kapitalist sistemin açmazlarının farkında olarak, hak ve hakkaniyetten ayrılmadan, çalışma hayatında adaleti sağlama gibi bir mesuliyeti taşıyoruz. Sendikalarımızın, dünyadaki muhataplarıyla işbirliği içerisinde faaliyet gösterirken, modern köleliği sorgulayan ve buna esaslı çözümler getiren çalışmalara da imza atmalarını can-ı gönülden diliyorum" açıklamasını yaptı. Türkiye’nin, emek-üretim ilişkisindeki ve ahilik geleneğindeki köklü tecrübesi dikkate aldığında bu itirazı temellendirebilecek imkanlara sahip olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," HAK-İŞ de, bu toprakların birikimini, yeni ve yenilikçi çalışmalarla insanlığın gündemine taşıyacak kapasiteye sahip bir sendikamızdır. HAK-İŞ’in bu türden çalışmalara öncülük ettiğini, sorumluluğunun gereğini hakkıyla yerine getirdiğini biliyoruz. Özellikle üyesi olduğu uluslararası platformlarda Hak-İş, bu ülkeyi ve milleti gerçekten büyük bir başarıyla temsil ediyor. Ancak emek sömürüsünün küresel düzeyde arttığı günümüzde, bu çalışmaların ölçeğini, kapsamını ve etkisini daha da büyütmek zorundayız. Bir diğer husus, işçilerimizin can emniyeti ile iş sağlığı ve güvenliğidir. Geçen sene Beşiktaş-Gayrettepe’de 29 kardeşimizin, geçen hafta Kocaeli-Dilovası’nda 7 insanımızın hayatına mal olan faciaların tekerrür etmemesi için, devletin kurumlarıyla birlikte şüphesiz işverenlere ve sendikalarımıza da önemli görevler düşmektedir. Evine ekmek götürmek, çocuklarının iaşesini sağlamak, helalinden rızkını kazanmak için ter döken kardeşlerimizin, hepimizi derinden yaralayan bu tür facialarda can vermemesi için hep birlikte daha fazla gayret göstermeliyiz" dedi. HAK-İŞ ailesine hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," İşçilikten gelen bir Cumhurbaşkanı olarak hükümetlerimiz döneminde daima sizlerle dayanışma içinde hareket ettik, sizlerin yanında olduk. İktidarımızın ilk yıllarında Konut Edindirme Yardımı ve Zorunlu Tasarruf fonundaki milyonlarca çalışanımızın parasını hak sahiplerine ödedik. Sosyal güvenlik kurumlarını birleştirerek, hastane ayrımına son verdik, herkesin tüm sağlık kuruluşlarından yararlanmasını mümkün kıldık. Geçici iş pozisyonlarında çalışan işçilerin mesai sürelerinin, aynı vize dönemi içinde 11 ay 29 güne kadar uzatılabilmesini temin ettik. Geçici işçilerin, çalıştırıldıkları işyerlerinde geçirdiği hizmet süresi esas alınarak, bu işyerlerinde boş olan sürekli işçi kadrolarına naklini sağladık. Orman işçilerimiz başta olmak üzere, benzer durumda olan kardeşlerimiz bu haktan yararlandı. Kamuda çalışan taşeron işçiler, yine bizim dönemimizde kadroya geçti" ifadelerini kullandı. Darbe ürünü olan 2 bin 821 ve 2 bin 822 sayılı sendikal yasaları değiştirdiklerini, Sendika üyeliği için zorunlu olan noter şartını kaldırarak, sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birini bertaraf ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan," Sendikalı olma hakkı bulunmayan bazı mesleklerin ve statülerin sendikalı olmasını mümkün hale getirdik.1 Mayıs, biliyorsunuz, yıllarca bu ülkede gerilimlere konu oldu.1 Mayıs’ı resmî tatil yaparak, işçi bayramının kardeşçe ve dayanışma içinde kutlanmasına imkan tanıdık. Böylece bir istismar alanı daha kapandı; artık marjinal grupların dışında 1 Mayıs’ta meydanlarda çatışma çıkaran kimse kalmadı. Daha bunun gibi pek çok hakkı, reformu, yeniliği, hizmeti emekçilerimize kazandırmanın gururunu yaşadık. İktidara geldiğimiz günden beri sendikalarımızla her zaman diyalog içinde olmayı, sorunları masada çözmeyi hedefledik. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu hassasiyetle yola devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin 23 yılda elde ettiği tarihi başarıların gerisindeki en büyük etkenin, istikrar ve güven ortamının siyasete ve topluma hakim olması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kelebek ömürlü" hükümetlerin yerini liyakatli ve dirayetli kadrolar aldığında, ülkenin kısa sürede neleri başarabildiğini hep beraber gördük. Sadece şu rakamlara bakmak bile, çoğu zaman karşıdan esen rüzgarlara rağmen Türkiye’nin kat ettiği mesafeyi görmeye kafidir. Ekonomide 23 senede yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyüme kaydettik. 2002’de milli gelirimiz 238 milyar dolardı, biz bunu 2024 yılında 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik" dedi. Kişi başına düşen milli gelirin 3 bin 608 dolarken, 2024 yılında 14 bin 751 dolara yükseldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," 2025 yılı ikinci çeyreğinde kişi başı milli gelir 17 bin dolara yaklaştı. Merkez Bankası rezervimiz 27 milyar dolardı; hamdolsun, şimdi 185 milyar dolar seviyesinde. 36 milyar dolar olan ihracatımız, 270 milyar doları aşmış bulunuyor. Üretim ve istihdamdan asla taviz vermedik. Tam 29 aydır işsizlik oranımız tek haneli oranlarda seyrediyor. TÜİK, 2025 yılı üçüncü çeyrek işgücü istatistiklerini de bugün açıkladı. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranımız, yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşti. Yine üçüncü çeyrekte işgücümüz 35 milyon 568 bine, istihdamımız ise 32 milyon 558 bine ulaştı. Ekonominin farklı başlıklarında bu başarılara imza atarken, aynı zamanda deprem bölgemiz için 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. İşte, en son cumartesi günü, Adıyaman’da 350 bininci afet konutunun kurasını çektik. Bunlar yalnızca birer başlangıç. Önceki ay yürürlüğe giren Orta Vadeli Program’ın rehberliğinde, gelecek 3 yıl içinde, inşallah çok daha önemli başarılara imza atacağız. Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmak için önümüzde kat etmemiz gereken bir yol olduğunun elbette bilincindeyiz. Ama bu yolu sabırla yürüyecek güç de, irade de, bizde hamdolsun mevcut. Allah’ın izniyle bu yolu yürüyecek ve hedefimize vasıl olacağız" açıklamasını yaptı. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, HAK- İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ve çok sayıda sendika üyesi katıldı.

HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan: “2026 asgari ücretini işçi tarafı olmadan TİSK ile hükümet belirleyecek” Haber

HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan: “2026 asgari ücretini işçi tarafı olmadan TİSK ile hükümet belirleyecek”

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, 2026 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirleneceği Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına katılmayacaklarını açıkladı. TÜRK-İŞ'in de benzer bir karar aldığını teyit eden Arslan, bu durumun hem işçiler hem de hükümet aleyhine bir "kaosa" yol açabileceği uyarısında bulundu. ARSLAN TEYİT ETTİ: İKİ BÜYÜK KONFEDERASYON MASADA OLMAYACAK HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, yaptığı açıklamada, TÜRK-İŞ ile görüştüklerini ve komisyona katılmama kararlarını teyit ettiklerini belirtti. Arslan, "Katılmayacaklarını tekrar teyit ettiler. Bizim de katılmayacağımızı kendilerine tekrar ifade ettim" dedi. Bu durum, milyonlarca işçinin temsil edildiği en büyük iki konfederasyonun, asgari ücretin belirleneceği masada yer almayacağı anlamına geliyor. "TİSK'İN ARZU ETTİĞİ BİR ASGARİ ÜCRET ÖNÜMÜZE GELECEK" Arslan, işçi tarafının masada olmamasının sonuçlarına dair de bir uyarıda bulundu. Arslan, "O zaman TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) ile hükümet oturup asgari ücreti belirleyecek. Başka seçenek de yok. Maalesef TİSK'in arzu ettiği bir asgari ücreti önümüze getirecekler. Bu durum işçiler için büyük bir kayıp" şeklinde konuştu. HÜKÜMETE ÇAĞRI: "MASADA SADECE İŞÇİ VE İŞVERENLER OLMALI" Komisyonun mevcut yapısını da eleştiren Mahmut Arslan, hükümetin masada olmaması gerektiğini savundu. Almanya modelini örnek gösteren Arslan, asgari ücretin sadece işçi ve işveren sendikaları arasında belirlenmesi gerektiğini belirtti. Arslan, "Hükümetin yapması gereken; sosyal tarafların taleplerini dikkate alarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nu daha demokratik bir yapıya getirmek ve 'işçiler ve işverenler siz bu işi yürütün' demektir. Kamuda asgari ücretli hemen hemen yok ama asgari ücretli çalıştırmayan hükümet, asgari ücreti belirliyor" dedi.

Demirci: Hak ettiğimiz ücret ve özlük haklarımız iyileştirilsin Haber

Demirci: Hak ettiğimiz ücret ve özlük haklarımız iyileştirilsin

Hak-İş Konfederasyonu’na başlı Öz Sağlık-İş Sendikası Adana Şubesi üyeleri, kamuda çalışan işçilerin ücretlerinin artırılması ve özlük haklarının iyileştirilmesi için Seyhan Devlet Hastanesinde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı katılanlar adına açıklamayı Öz Sağlık-İş Sendikası Adana Şube Başkanı Mesut Tekin Demirci okudu. Demirci, yüksek enflasyon ve artan temel ihtiyaç fiyatları karşısında adil bir ücret beklentilerini dile getirerek, “Emeğiyle geçinen insanlar olarak beklentimiz sadece adil bir ücret, insanca yaşam ve ekonomik büyümeden hak ettiğimiz paydır. Kamu çalışanlarının talepleri göz ardı edilmemeli” dedi. “Kamu çalışanlarının talepleri gözardı edilmemeli” Öz Sağlık-İş Sendikası Adana Şube Başkanı Mesut Tekin Demirci, “Emeğiyle geçinen insanlar olarak beklentimiz, sadece adil bir ücret, insanca yaşam ve ekonomik büyümeden hak ettiğimiz paydır. Taleplerimizi karşılayacak, mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir teklif istiyoruz. Kamu çalışanlarını merkeze alan bir yaklaşım bekliyoruz” dedi. "Yüksek enflasyon ve artan fiyatlar karşısında adil ücret bekliyoruz" Demirci, ‘’Yüksek enflasyon, artan kira ve temel ihtiyaç fiyatları ortadayken; alım gücümüz her geçen gün düşerken; biz hala aylardır sözleşmenin sonuçlanmasını bekliyoruz… Bizler, emeğiyle geçinen insanlar olarak sadece adil bir ücret, insanca yaşam ve hak ettiğimiz payı talep ediyoruz. Biz yeni ve daha kapsayıcı, taleplerimizi ve beklentilerimizi karşılayacak, mağduriyetlerimizi giderecek bir teklifin sunulmasını talep ediyoruz. Beklentimiz çalışanı merkeze alan, geçim koşullarını gözeten adil bir teklifin ortaya konmasıdır. Yetkililer, sürecin devam ettiğini ve yeni bir teklif üzerinde çalışıldığını iletti. Yeni teklifin bir an önce verilmesini istiyoruz. Bizler ülkemizin birliği, refahı ve kalkınması için fedakarca çalışmaya devam edeceğiz; ama bizler, HAK-İŞ’li emekçiler olarak bugün meydanlardan güçlü bir şekilde sesleniyoruz: Bu süreç daha fazla uzamamalı! Kamu işçisinin iradesi dikkate alınmalı! Sunulacak yeni teklif, emekçilerin beklentisini karşılamalıdır! HAK-İŞ olarak her zaman müzakereden, uzlaşıdan, sorunları masada çözmekten yanayız. Ülkemizin sorunlarına yenilerini eklemek, yeni kaos ve krizlerin yaşanmasını asla istemiyoruz; ama unutulmasın ki Kamu Çerçeve Protokolündeki taleplerimiz ve beklentilerimiz karşılanmazsa, demokratik haklarımızı kullanmaktan da geri durmayacağımızı ifade ediyoruz” şeklinde konuştu.

Adana’da ev işçilerinin hakları için geniş katılımlı imza kampanyası düzenlendi Haber

Adana’da ev işçilerinin hakları için geniş katılımlı imza kampanyası düzenlendi

HAK-İŞ Konfederasyonu’na bağlı Hizmet İş Sendikası, ev hizmetlerinde çalışanların kayıtlı istihdama dahil edilmesi için yürüttüğü çalışmalarını Adana’da düzenlediği imza kampanyasıyla sürdürdü. İnönü Parkı’nda açılan stantta vatandaşlar, ev işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve yasal haklara kavuşması için hazırlanan bildiriyi imzalayarak destek verdi. HAK-İŞ Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı Bekir Hakan Durna, ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınması ve sosyal güvenlik sistemine entegrasyonu için mevzuat değişikliğinin şart olduğunu vurgulayarak, “İki temel hedefimiz var: Birincisi, ev işçilerini kayıt dışı çalışmadan çıkararak kayıt altına almak. İkincisi ise onların yaşam ve çalışma koşullarını insan onuruna yakışır hale getirmek” dedi. “Mücadelemiz daha yeni başlıyor” HAK İŞ Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı Bekir Hakan Durna, ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınması, sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesi ve sendikal yapıya entegre edilmesi için yaklaşık iki yıl önce büyük bir mücadele başlattıklarını belirterek şunları söyledi: ‘’Ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınması, sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesi, sendikal yapıya entegre edilmesi ve insan onuruna yakışır ücretler alması için sendikamız yaklaşık iki yıl önce büyük bir mücadele başlattı. Ev işçilerini örgütlemek zorlu bir süreçti; ancak birebir temaslarla yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda yaklaşık 53 bin ev işçisini sendikamız çatısı altında toplamayı başardık. Mücadelemiz henüz bitmedi, aksine daha yeni başlıyor. Biz sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada örnek teşkil edecek bir çalışmayı hayata geçirdik.” “Ev işçilerinin hakları için mevzuat değişikliği şart” Yıl sonuna kadar ülke genelinde 100 bin ev işçisini sendika çatısı altında bir araya getirmeyi hedeflediklerini ifade eden Durna, “Hedefimize ulaşırsak, binlerce ev işçisinin katılımıyla haklarını talep ettikleri büyük bir organizasyon düzenleyerek sesimizi hem Türkiye’ye hem de tüm dünyaya duyurmak istiyoruz. Ev işçilerinin yasal haklarına kavuşabilmesi ve bu alanda somut adımlar atılabilmesi için mevzuat değişikliğine ihtiyaç var. İki temel hedefimiz var: Birincisi, ev işçilerini kayıt dışı çalışmadan çıkararak kayıt altına almak. İkincisi ise onların yaşam ve çalışma koşullarını insan onuruna yakışır hale getirmek… Ev işçileri yıllardır görmezden gelinmekte, çoğu zaman aşağılanmakta, hakları gasp edilmekte, görev tanımları dahi yapılmamaktadır. Biz, ev işçilerinin toplumda hak ettikleri değeri alması için eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Hedefe ulaşmak için hep birlikte mücadele etmeye kararlıyız” diye ifade etti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.