Tarihçi Cezmi Yurtsever'den duygusal Köy Enstitüsü anıları
Türkiye'de bir dönem kırsal kalkınmanın ve eğitimin lokomotifi olan ancak yıllar önce kapatılan Köy enstitüleri, bugün hala eğitimciler, tarihçiler ve mezunları tarafından özlemle anılıyor. Kırsal kesimdeki çocukları sadece bilgiyle değil, aynı zamanda hayatla iç içe bir eğitimle donatan bu kurumlar, Anadolu'nun dört bir yanında aydınlanma meşalesi yakmıştı.
Bir nesli aydınlatan model
Köy enstitüleri, özellikle 1940'lı yıllarda Türkiye'nin dört bir yanında açılan, ilkokul mezunu gençleri öğretmen olarak yetiştiren eğitim kurumlarıydı. Öğrenciler, sadece teorik bilgi almakla kalmıyor, aynı zamanda zanaat öğreniyor, tarım yapıyor, binaların yapımında çalışıyor ve böylece hem mesleki becerilerini geliştiriyor hem de üretime katkıda bulunuyorlardı. Bu özgün eğitim modeli sayesinde mezunlar, görev yaptıkları köylerde sadece öğretmen değil, aynı zamanda rehber, çiftçi, usta ve sanatçı olarak da rol oynuyordu. Köy enstitüleri, köy çocuklarının hayatla iç içe olmalarını sağlayarak pratik bilgilerle donatılmalarını ve böylece köylerin kalkınmasına öncülük etmelerini hedefliyordu.
Tarihçi Cezmi Yurtsever'den Köy enstitüleri anısı: Hayata ve umuda hazırlayan bir yuva
Tarihçi Cezmi Yurtsever, Köy Enstitüleri'nin önemini vurgularken, bu kurumların bıraktığı derin izlere dikkat çekti. Yurtsever, özellikle o yıllarda Adana'nın Bahçe ilçesine bağlı bucak olan Düziçi ilçesindeki Haruniye Köy Enstitüsü'nü fotoğraflarla örnek göstererek, “Düziçi’nde köy çocuklarını hayata ve umuda hazırlayan bir Köy Enstitü vardı. Aradan geçen yıllar sonrasında geriye kalan ise mezunlarının kulakları çınlatan hatıralarıdır. Ve de fotoğraflarda canlanan görüntüler. Anadolu'da eğitimin parlayan ışıkları olarak eğitim tarihinin altın sayfalarında yer aldılar. Onlar, bir nesli eğittiler. Çukurova ve Anadolu'nun her yerinde örnek ve önder oldular” dedi.