#Heykel

İLKHABER-Gazetesi - Heykel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Heykel haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Modern dünyanın bağlarını tuvallere taşıyan sanatçı Haber

Modern dünyanın bağlarını tuvallere taşıyan sanatçı

Hatay’daki Kültür Sanat Çarşısı’nda çalışmalarını sürdüren heykel ve mozaik sanatçısı Ahmet Bostancı, bu kez yağlı boya tablolarıyla sanat çevrelerinde dikkat çekiyor. Bostancı, zincir desenlerinin öne çıktığı eserlerinde motifleri yalnızca görsel bir öğe olarak değil, simgesel ve felsefi bir anlatım aracı olarak kullanıyor. Sanatçının eserlerinde bireyin özgürlük arayışı, toplumsal baskılar ve içsel çatışmalar gibi evrensel temalar işleniyor. Zincir figürleri kimi zaman arka planda ince detaylarla, kimi zaman da güçlü bir anlatım unsuru olarak ön planda yer alıyor. Bu çok katmanlı yaklaşım, izleyicilere hem estetik hem de düşünsel bir deneyim sunuyor. Bazı kompozisyonlarda zincirler tutsaklığı ve kısıtlanmışlığı temsil ederken, bazı eserlerde ise özgürlük mücadelesine gönderme yapılıyor. Öte yandan, zincirlerin “bağ kuran bir unsur” olarak ele alındığı çalışmalarda ise birlik, dayanışma ve aidiyet duygusu öne çıkıyor. Sanat anlayışını “Zincir, bazen bizi tutan bir şey değil, bizi bir arada tutan bağ da olabilir” sözleriyle özetleyen Bostancı, üretimlerinde bu düşünsel çerçeveyi temel alıyor. Sanat yaşamında önemli bir yeri olan Ressam Ali İrgin ile yürüttüğü yaklaşık iki yıllık atölye çalışmalarını saygıyla anan Bostancı, bu sürecin kendisine estetik ve düşünsel anlamda önemli katkılar sağladığını ifade ediyor. Sanat eleştirmenleri, Bostancı’nın zincir temalı çalışmalarını “Modern dünyanın görünmeyen bağlarını somutlaştıran bir anlatım dili” olarak değerlendiriyor. Sanatçının eserleri yalnızca görsel bir zenginlik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyiciyi bireysel ve toplumsal gerçekliklerle yüzleşmeye davet ediyor. Atölyesinde her gün canlı performanslarla üretimini sürdüren Ahmet Bostancı, zincir desenli eserleriyle çağdaş sanata yeni bir soluk getiriyor. Bostancı, sanatseverleri, Kültür Sanat Çarşısı’ndaki atölyesinde bu derinlikli yolculuğa davet ediyor.

Efes Müzesi 3500 yıllık tarihsel sürece ışık tutuyor Haber

Efes Müzesi 3500 yıllık tarihsel sürece ışık tutuyor

Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müzede, Efes ve çevresindeki antik kentlerde yürütülen kazılardan çıkarılan eserler tematik bir düzende sergileniyor.  Miken'den Osmanlı'ya uzanan geniş bir tarihsel sürece ait eserlerin olduğu müzede, Efes Artemis heykelleri kültürel ve sanatsal değeriyle ön plana çıkıyor. Artemis heykellerinin yanı sıra Yamaçevler kazısında bulunan Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius'un büstü, fildişinden yapılmış İmparator Trajanus Frizi ve Kuretler Caddesi'nde bulunan Eros başı da müzede görülmesi gereken eserler arasında yer alıyor. Müzenin orta bahçesini oluşturan kısmında, eski Türk yerleşim birimlerindeki ticaret yaşamı ve çeşitli el sanatları sergileniyor. Başka bir bölümde ise Antik Çağ'dan başlayarak Osmanlı dönemini de kapsayan elektron, altın, gümüş, bakır sikkeler ve takılar yer alıyor. "Ziyaretçilerimiz bu heykeller karşısında derin bir hayranlık duyuyor" Efes Müzesi Müdürü Murat Kaleağasıoğlu, tanrıça Efes Artemis'in Yunan mitolojisindeki Artemis'ten farklı olarak Anadolu'nun ana tanrıçası Kybele'nin özelliklerini taşıdığını söyledi. Efes Artemis'inin doğurganlık ve bereketi simgelediğini belirten Kaleağasıoğlu, şöyle konuştu: "Büyük Artemis heykelinin, özelliği başında 'Polos' adı verilen bir tacı var. Üzerinde doğurganlığı ve bereketi simgeleyen yumrular bulunuyor. Eteğinde, Efes'in önemli sembollerinden olan arı motifleri yer alıyor. Güzel Artemis heykelinde ise boynunda Zodyak kuşağı ve geyikler bulunuyor. Ziyaretçilerimiz bu heykeller karşısında derin bir hayranlık duyuyor. Büyük Artemis ve Güzel Artemis heykelleri, 1954 yılındaki Efes kazılarında, 'Prytaneion' adı verilen ve günümüzde belediye binasına karşılık gelebilecek bir resmi yapıda bulunmuş ve müzemize getirilmiştir. O dönemden beri müzemizde sergilenmektedirler. Ziyaretçilerimiz bu heykeller karşısında derin bir hayranlık duyuyor." Efes Müzesi'nde yer alan eserlerin Çeşme Buluntuları, Yamaçevler, Çağlar Boyu Efes, Artemis Tapınağı Buluntuları ve Efes Artemisi ve İmparator Kültü gibi salonlara ayrıldığını belirten Kaleağasıoğlu, müzenin tarih meraklıları için bütüncül bir deneyim sunduğunu ifade etti. Ziyaretçi artıyor Kaleağasıoğlu, ziyaretçi sayısında her yıl artış yaşandığını dile getirerek, "2024 yılında 250 bin kişi müzeyi ziyaret etti. 2025 yılının ilk üç ayında ziyaretçi sayısı 21 bine ulaştı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 oranında bir artış meydana geldi." diye konuştu. Efes Antik Kenti veya çevresindeki kazılardan çıkan eserlerin belgelenme, restorasyon ve koruma işlemlerinden sonra sergilendiğini belirten Kaleağasıoğlu, sıcaklık ve nem gibi fiziksel koşulların sürekli kontrol edildiğini, eserlerin gelecek kuşaklara aktarılması için titizlikle çalışıldığını sözlerine ekledi. Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığının Cumhuriyetin 102'nci yılı için hayata geçirilen "102. Yılda 100+2 Süreli Sergi" projesi kapsamında 18 Mayıs itibarıyla "Taş Baltadan SİHA'ya" adlı özel bir sergiye de ev sahipliği yapacak.

Anıtkabir’in içinde bulunan heykeller ve semboller ne anlama geliyor? Haber

Anıtkabir’in içinde bulunan heykeller ve semboller ne anlama geliyor?

Anıtkabir, Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına yapılan anıttan çok daha fazlasını sunan, derin anlamlar taşıyan bir yapı olarak dikkat çekiyor. Ziyaretçileri ilk olarak 26 basamaktan oluşan merdiven karşılıyor. Bu 26 basamak, Kurtuluş Savaşı'nın en kritik anlarından biri olan 26 Ağustos 1922 tarihini simgeliyor. Bu tarihte Atatürk'ün orduları, Dumlupınar ve Kocatepe'de kazandıkları zaferlerle işgal kuvvetlerine karşı üstünlüğü ele geçirmişti. Merdivenlerin tepesinde yer alan heykel grupları, Anıtkabir'in mimari dilini oluşturan önemli unsurlar arasında. Solda yer alan Erkek Heykel Grubu, Türk milletinin savunma, üretim ve eğitim gibi temel unsurlarını temsil ediyor. Bu grupta, miğferli bir asker Türk ordusunun gücünü simgelerken, köylü figürü halkı ve üretimi, kitap tutan genç bir adam ise Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği Türk aydınlarını temsil ediyor. Sağda yer alan Kadın Heykel Grubu ise Türk kadınlarının Atatürk'ün vefatına duyduğu derin üzüntüyü yansıtıyor. Üç kadından oluşan bu grup, ulusal giysileriyle dikkat çekiyor. İki kadın, Türkiye'nin bereketli topraklarını sembolize eden başak çelengini tutarken, ortada yer alan kadın yüzünü kapatarak ulusun Atatürk’ün ölümünden duyduğu büyük acıyı ifade ediyor. Sağdaki kadın ise elinde, Tanrı'dan Atatürk için rahmet dilediği bir kap tutuyor.

Depremi yansıtan moloz parçalı heykel, doktora ödül kazandırdı Haber

Depremi yansıtan moloz parçalı heykel, doktora ödül kazandırdı

ADANA (İLKHABER) -Adana’da görev yapan Radyoloji Uzmanı Dr. Noyan Zenger, 6 Şubat depremlerinden yaşadığı duygulardan yola çıkarak içerisinde moloz parçalarını da kullandığı ’Hüzün’ adını verdiği heykeli yaptı. Eseriyle bir yarışmaya katılan Dr. Zenger, başarı ödülü kazandı. İzmir’de dünyaya gelen Radyoloji Uzmanı Dr. Noyan Zenger’in (49) heykel tutkusu çocukken başladı. 1987’de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanan ve öğrenimin ardından radyoloji alanında uzmanlık yaparak mesleğe adım atan Dr. Zenger, Acıbadem Adana Ortopedia Hastanesi’nde hekim olarak görev yapıyor. Birçok ilde görev yaptıktan sonra Adana’da yaşamaya karar veren Uzm. Zenger’in Ege’de başlayan sanat aşkı burada da devam etti. Yaklaşık 5 yıl önce evinin bir odasını çalışma atölyesi haline getiren Dr. Zenger, son olarak asrın felaketi olan depremlerde arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Bundan etkilenen Dr. Zenger, “Hüzün” adını verdiği bir heykel yaptı. İçerisinde moloz parçalarının da olduğu hüzünlü bir insan başı figürü formundaki heykeliyle Turgut Pura Vakfı 40. Yıl Heykel Yarışması Başarı Ödülü kazanan Dr. Zenger’in eseri, sergilenmek üzere Arkas Sanat Müzesi Koleksiyonu’na gönderildi. “Evimin atölye olması zamanı yönetmemi sağladı” Gündüz hastanede çalışan, fırsat buldukça sanatı ile uğraşan Dr. Zenger, sanat aşkının hep içinde olduğunu belirterek, “Tıp ve doktorluk çok zorlu bir meslek. Başka bir alana vakit ayırmak çok güç. Yıllardır sanata devam edemesem de sanatsever olarak geçirdim günlerimi. 2016 yılında ise seramik ile tanıştım ve kendiliğinden güzel bir sanat yolculuğu başlamış oldu. Akademik bir eğitim almadım. Kendi kendimi geliştirdim. Evimin bir odasını atölyeye çevirdim ve bu da zamanı yönetmemi sağladı” diye konuştu. “Duygularımı yansıtabileceğim bir eser üretmek istedim” Kendisine başarı ödülü kazandıran eserinden de bahseden Dr. Zenger, “Ben de bir enkazda bulundum ve o hüznü yaşadım. Eserime de o nedenle ‘Hüzün’ ismini verdim. İzmir’de bulunan Turgut Pura Vakfı’nın 40. yıl heykel yarışması olduğunu öğrendim. Ona da hazırlanmaya başladım ve bu deprem felaketinden sonra içinde bulunduğum duygularımı yansıtabileceğim bir eser üretmek istedim. ‘Hüzün’ adını verdiğim bir çalışma vardı. Malzeme olarak molozu, duygu olarak da hüznü bu eserde birleştirme fikriyle yola çıktım ve deprem nedeniyle yaşadığımız o derin üzüntüyü aktarmayı denedim. Yarışmaya katıldım ve başarı ödülü aldım. Deprem Türkiye’yi, hepimizi çok derinden sarstı. Bu heykel, depremin ruhumda bıraktığı derin izlerin bir yansıması oldu” dedi. Depremin ardından yaşadığı duyguları sanat aracılığıyla ifade ettiğini belirten Dr. Zenger, “Sanat, hem sanatçı hem de sanatsever arasında bir bağ kurabilen etkili bir diyalog aracı. Bunu yaparken gerçekten samimi duygularımı aktarmanın daha doğru olacağını fark ettim” diyerek sözlerini tamamladı.

Kum Heykel Festivali "uzay macerasını" kumdan roketlerle sürdürüyor Haber

Kum Heykel Festivali "uzay macerasını" kumdan roketlerle sürdürüyor

ANTALYA (AA) - BEKİR BEKTAŞ - 18. Uluslararası Antalya Kum Heykel Festivali, "Uzay Macerası" temasına eklenen 11 roket heykeliyle misafirlerini ağırlamayı sürdürüyor. Lara Halk Plajı'ndaki festival alanında 25 heykeltıraş tarafından 10 bin tonu aşkın nehir kumu kullanılarak yapılan 200'e yakın kum heykel, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Geçen yıl "Uzay Macerası" temasıyla yapılan heykellerin restorasyonunun yanı sıra yeni heykellerin de eklendiği sergi alanında ziyaretçiler, insanlığın Galileo'dan Da Vinci'ye, Neil Armstrong'tan Elon Musk'a kadar uzanan uzay macerasını kum üzerinde görme fırsatı buluyor. Uzay temasının işlendiği sergi alanında, Solaris, Star Wars, Interstaller, Promotheus, Mandolorian, E.T gibi kült filmlerden sahneler ve karakterlerin heykelleri de görülebiliyor. Sergi, geceleri temaya uygun müzikler ve özel aydınlatmalarla ziyaretçilerine keyifli bir deneyim yaşatıyor. Ziyaretçiler, alandaki teleskoplarla gün içinde güneş, akşam ise hava koşulları ve konumlarına bağlı olarak Ay, Satürn ve Jüpiter gibi gök cisimlerini gözlemleyebiliyor. Sezon çalışmaları tamamlanan, çok sayıda yeni kum heykelin de eklendiği alanda, ziyaretçiler bu yıl teknolojinin gelişmesiyle beraber uzaya gönderilen roketlerin ölçeklendirilmiş kumdan heykellerini görme imkanı da buluyor. Festival kapsamında "Spacecraft & Rockets of the World" adıyla oluşturulan 2 bin metrekarelik alanda, aralarında aya gitmek üzere Kennedy Uzay üssünden 16 Temmuz 1969'da yola çıkan Satürn 5 roketi, uzaya ulaşan Alman yapımı ilk füze V-2 ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından yapılan Ariane 5'in de yer aldığı 11 roket ve kapsülün kum heykeli ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. - "Türkiye'nin ilk uzay üssünü Antalya'da kuma işledik" Festival direktörü Cem Karaca, AA muhabirine, insanlığın uzaya olan ilgi ve yolculuğunu kum heykel sanatı çerçevesinde ortaya çıkan eserlerle meraklılara aktarmaya çalıştıklarını söyledi. Karaca, belirlenen güzergahta gezen bir ziyaretçinin Sümerlerden başlayarak ilk gözlemlerden ilk çizimlere, ilk uçma denemesinden yapılan son uzay kapsülüne kadar uzaya ilişkin çalışmaları kum üzerinde görme fırsatı bulduğunu ifade etti. Serginin temayla uyumlu müzikler ve özel aydınlatmalarla desteklenerek sıra dışı bir ortam oluşturulduğunu belirten Karaca, alandaki teleskoplarla yapılan gözlemlerden ise ekstra ücret almadıklarını dile getirdi. Geçen yıl hayata geçirilen "Uzay Macerası" temasını çok sayıda ve nitelikli eserle destekleyerek sürdürdüklerini anlatan Karaca, şunları kaydetti: "Türkiye'nin ilk uzay üssünü Antalya'da kuma işledik. Sanatçılarımız alana insanlık tarihinin uzayla ilişkisinde adeta mihenk taşı olmuş roketlerin belirli oranlarda küçültülmüş kumdan heykellerini yaptı. Ziyaretçilerden ilgi gören Star Gate filmine ilişkin bir heykeli video mapping tekniğiyle hareketlendirdik. Bu sayede misafirlerimiz fantastik ve bilim kurgu unsurlarıyla da farklı bir heyecanı yaşamış olacak." Karaca, sergiye yerli ziyaretçilerin yanı sıra Antalya'ya gelen Rus ve Alman turistlerin yoğun ilgi gösterdiğini belirterek, "2022 yılında 100 bin ziyaretçi sergimizi gezdi. 2023 yılında turizmdeki olumlu gelişmeleri de göz önünde bulundurarak 200 bin ziyaretçiyi ağırlamayı umuyoruz." dedi.

Hataylı heykeltıraş, depremde az hasar gören Fatih Sultan Mehmet'in heykelini bitirmeye çalışıyor Haber

Hataylı heykeltıraş, depremde az hasar gören Fatih Sultan Mehmet'in heykelini bitirmeye çalışıyor

HATAY (AA) - FERDİ UZUN/MEHMET ÇALIK - Hatay'ın İskenderun ilçesinde yaşayan heykeltıraş Rıfat Üstündağ, deprem dolayısıyla az hasar gören Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a girişinin tasvir edildiği kabartma heykelini tamamlamaya çalışıyor.Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen İskenderun'un Nergizlik Mahallesi'nde yaşayan Üstündağ, AA muhabirine, yapması hayli zor olan 3 boyutlu kabartma heykeline 2 yıl önce başladığını söyledi.Üstündağ, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un Fethi'nde şehre girişinin anlatıldığı kabartmanın 160 santimetre uzunluğunda, 150 santimetre genişliğinde olduğunu belirtti.Türk tarihini en iyi şekilde anlatmak için bu heykeli yaptığını vurgulayan Üstündağ, atölyesinde kalın bir zincirle astığı heykelde, deprem dolayısıyla, Fatih Sultan Mehmet'in hocası olarak bilinen ve İstanbul'un fethinde önemli rol oynayan Akşemseddin'in kabartmasının zarar gördüğü anlattı.Depremin ardından bu zararı onarmak için çalışmalara başladığını aktaran Üstündağ, şöyle devam etti:"Yaklaşık 2 seneden beri bunun üzerinde çalışıyorum. Tamamen bitti diyebiliriz. Sadece montajları kaldı. Depremde sadece Akşemseddin hocamız az bir şey oynadı. Depremden önce finaldeydik zaten. Depremde kazasız belasız ayakta kalmayı başardık. Şu an bitme aşamasında, üstelik bu acı şeylerin üzerine bizim tekrar ayakta olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. 'Biz yıkılmadık ayaktayız' diyoruz. Konstantinopolis'i İstanbul yaptık. 'İstanbul gene biz de ve ayaktayız' diyoruz. Dünyaya bunu hatırlatmak istiyoruz. Yakında da inşallah tamamen bitecek. Bunun yerinin neresi olacağına hep beraber karar vereceğiz. Nereye takdim edileceği, nereye asılacağı..."Üstündağ, Belen ilçesinin girişinde bulunan ve depremde hasar görmeyen dev Türk bayraklı el heykelinde uyguladığı yöntemle bu kabartmayı yaptığını dile getirdi.Yaptığı heykelin benzersiz olduğunu vurgulayan Üstündağ, "Böyle bir çalışma daha Türkiye'de yapılmadı. Bu konuda sanıyorum öncelik bizde. Dünyada da tek, çünkü bizden başka kimse İstanbul'un fethini bizim gibi düşünemez. Tıpkı bir anıtsal çalışmanın nasıl olması gerektiğinin ciddiyetiyle yapıldı. Kendi türünde Türkiye'de de dünyada da tek şu an." ifadelerini kullandı.

Belen'deki Türk bayraklı heykel depremden etkilenmedi Haber

Belen'deki Türk bayraklı heykel depremden etkilenmedi

HATAY (AA) - FERDİ UZUN/MEHMET ÇALIK - Hatay'ın Belen ilçesinde 2009 yılında heykeltıraş Rıfat Üstandağ tarafından yapılan Türk bayraklı heykel, depremde hasar görmedi.Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerden etkilenen kentlerden Belen girişindeki Türk bayraklı el heykeli, depremde hasar görmeyen eserlerden biri oldu.Derebaşı Mahallesi'ne dönemin belediye başkanı Cemil Yılmazlar tarafından yaptırılan heykelin yanındaki Tosyalı Belen Camisi ise bu afette kısmen zarar gördü.İlçenin simgelerinden olan 9 metre uzunluğundaki heykel, yoldan geçenlerin dikkatini çekiyor.- "Sağlam şekilde tasarlandı"Heykeli yapan Rıfat Üstündağ, AA muhabirine, heykelin yapımına 2004 yılında başladığını, 2009 yılında da yerine monte edildiğini söyledi.O dönem heykelin yerinin neresi olacağı konusunda tereddüt olduğunu dile getiren Üstündağ, "Nereye konursa konulsun altyapısını heykelle birlikte inşa ettik, gücü oradan geliyor. Sağlam şekilde tasarlandı. Çok özel bir çelik boru getirildi direk için. Yaklaşık 45 gün metal işçiliği için çalıştık. Kayanın yarıklarına beton ve metal çubuklar koyduk." ifadelerini kullandı.Belen'in tarihte bir geçit olduğunu vurgulayan Üstündağ, "Belen, Yavuz Sultan Selim Han'dan beri muhafız görevi görür. Bu dağların insanları olduğumuz için tarihi geçmişlerimizle bir bütünüz. Dedelerimin ödediği bedeli hatırlatmak için yaptım ben onu." dedi.Mahalle muhtarı Ali Şirin ise bayrağın 2009 yılında belediye tarafından yaptırıldığını belirterek, "Dimdik ayakta duruyor. Allah'ın izniyle ülkemiz de böyle dimdik ayakta duracak. En kısa sürede toparlanıp ayağa kalkacağız. Bayrağımız her zaman olduğu gibi dalgalanmaya devam edecek." dedi.Mahalle sakinlerinden Mesut Vanoğlu da Belen'in simgesinin depremde yıkılmadığını ifade etti.Depremin bölgedeki yaşamı olumsuz etkilediğine işaret eden Vanoğlu, "Bundan sonraki hayat daha zor. Allah herkesin yardımcısı olsun." diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.