#iş bırakma eylemi

İLKHABER-Gazetesi - iş bırakma eylemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, iş bırakma eylemi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hatice Ceylan Erdoğan: Ağız ve diş sağlığı çalışanları hak kaybı yaşıyor Haber

Hatice Ceylan Erdoğan: Ağız ve diş sağlığı çalışanları hak kaybı yaşıyor

Türkiye genelinde diş hekimleri ve çalışanları, hak kayıpları ve kötü çalışma koşullarına dikkat çekmek amacıyla iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Adana’da Seyhan Ağız ve Diş Hastanesi önünde yapılan basın açıklamasında, Genel Sağlık-İş Adana Şube Başkanı Hatice Ceylan Erdoğan, sağlık emekçilerinin yaşadığı zorlukları ve taleplerini dile getirdi. Erdoğan, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde çalışanların hak kayıplarıyla mücadele ettiğini ve bu sorunların sadece sağlık çalışanlarını değil, halk sağlığını da olumsuz etkilediğini vurguladı.  “Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde çalışanlar hak kayıplarıyla mücadele ediyor"  Genel Sağlık- İş Adana Şube Başkanı Hatice Ceylan Erdoğan, sağlık sisteminin temel taşlarından biri olan ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan kamu kurumlarındaki sağlık emekçilerinin, yıllardır süregelen hak kayıpları ve adaletsizlikler karşısında tükenmiş durumda olduğunu belirtti. Erdoğan, “Sağlık sisteminin temel taşlarından biri olan ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan sağlık emekçileri, bütün meslek gruplarında olduğu gibi yıllardır süregelen hak kayıpları ve adaletsizlikler karşısında artık tükenmiş haldedir. Sağlık emekçilerine yaşatılan bu sorunlar yalnızca sağlık çalışanlarını değil, halk sağlığını doğrudan olumsuz etkilemektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte dünya hızla değişirken ve gelişirken, biz hâlâ temel haklarımızın mücadelesini vermekteyiz” diye ifade etti.  "2025'te Yapay zeka konuşuluyor, biz hâlâ sağlıkta şiddetle mücadele ediyoruz"  Hatice Ceylan Erdoğan meslek hayatında yaşadıkları sorunlara değinerek şunları söyledi:  “2025 yılında; yapay zekâ insanlarla sohbet etmekte, uzay turizmi konuşulmakta, ancak biz sağlık emekçileri hâlâ:  Sağlıkta şiddetle mücadele etmekteyiz.  Çalışma koşullarımızın uygun olmadığını haykırmaktayız. Her diş hekiminin 4 el kuralı ile çalışmasının gerekliliğini anlatmak zorunda kalmaktayız.  Ağız ve diş sağlığı hizmeti verirken randevu sürelerinin yetersiz olduğunu ifade etmekteyiz.  Hasta mahremiyetinin önemini belirtmekte, bir odada 2-3-4 ünit ile muayene yapılamayacağını dile getirmekteyiz.”  "Meslek onurumuzu korumak için mücadele veriyoruz”  Erdoğan Sağlık Bakanlığına talepleri şu şekilde sıraladı: “Maaşlarımızda tabanı, teşviki, sabiti ile yaptığınız sürprizi istemiyoruz. ‘Emekliliğe yansıyan tek kalem maaş’ talebimizi tekrar ediyoruz.  Biz en temel haklarımızın peşinde mücadele etmek zorunda kalırsak, mesleğimizi layığıyla nasıl icra edeceğiz?  Her gün yüzlerce hastaya şifa dağıtmaya çalışan biz sağlık emekçileri bunun için çabalarken, aklımız maaşlarımızda, evimizde, yediğimiz ekmekte ve adil olmayan çalışma koşullarında kalırsa hizmet kalitesini nasıl yükselteceğiz?  Bilgi birikimimizi, yeteneklerimizi ve insanlığa olan bağlılığımızı en iyi şekilde sunmak varken, yaşadığımız temel özlük haklarına dair sorunlara enerjimizi harcamak zorunda kalmak, meslek onurumuza ve halkın sağlığına zarar vermektedir.  Bu yalnızca bir ekonomik sorun değildir; onur meselesidir! Hakkimiz olanı i̇stemekten vazgeçmeyeceği̇z!”

Adana'da diş hekimleri çalışma koşullarının iyileştirilmesi için iş bıraktı Haber

Adana'da diş hekimleri çalışma koşullarının iyileştirilmesi için iş bıraktı

Türkiye genelinde kamuda görev yapan diş hekimleri, 14 Şubat Cuma günü çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve özlük hakları için bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Adana'da ise Seyhan Ağız ve Diş Hastanesi'nde ağız ve diş sağlığı çalışanları bir araya gelerek sorunlarını dile getirdi. Basın açıklamasını SES Adana Şube Başkanı Erol Eren yaptı ve sağlık sistemindeki aksaklıkların özellikle ağız ve diş sağlığı hizmetlerini nasıl olumsuz etkilediğini vurguladı. “Ağız ve diş sağlığı emekçileri, sağlıksız koşullarda çalışıyor” SES Adana Şube Başkanı Erol Eren, sağlıkta dönüşüm programının, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarını derinden etkilediğini belirterek şunları söyledi: “Sağlıkta dönüşüm programının sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına yönelik etkilerini günümüzde çok daha derinden yaşamaktayız. Ekonomik dar boğaz gerekçe gösterilerek tasarrufun öncelikle kamudan ve kamusal hizmet veren emekçilerden başlanarak yapılması sadece özlük ve mali haklarımızı değil nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetini de etkilemektedir. Sağlık emekçisi ve halkı karşı karşıya getiren bu sistemde en çok zarar görenlerin başında ağız ve diş sağlığı alanında çalışan kamu emekçileri gelmektedir. Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük ücretler, tükenmişlik ile ağız ve diş sağlığı birimlerinde artık hizmet üretemez durumdayız!” “Kamuda ağız ve diş sağlığı hizmetleri durdu, çözüm bekleniyor” Erol Eren sağlık Bakanlığı'nın sorunları çözmek yerine esnek çalışma modelleriyle bu sorunları daha da derinleştirdiğini ifade ederek sorun ve çözümleri şu şekilde sıraladı:  “Sorun çözmeyen hatta esnek çalışma modelleriyle sorunlarımızı daha da çoğaltan düzenlemeler yapan Sağlık Bakanlığını uyarmak amacıyla örgütlü olduğumuz kamuda ağız ve diş sağlığı hizmeti veren tüm kurumlarımızda hizmet üretmiyoruz. Kamuda ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde çalışan emekçilerin başlıca sorunları ve çözüm önerilerimiz: Mesleki özerklik yitimi Emeğin karşılığını alamama MHRS sisteminin çökmüş olması ve ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaşamama Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde kullanılan malzemelerin kalitesinin düşüklüğü Alt yapı ve öğretim üyesi olmadan açılan üniversiteler Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde tedavi edici malzemeler Popülist sağlık sunumları Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde eksik istihdam Mesleki gelişimin desteklenmemesi Ücretlerde adaletsizlik Yönetici baskısı, mobbing ve angaryalar, disiplin sopası Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler sınıfındadır Mesai kaydırma, mesai dışı vb. esnek çalışma modelleri” “Ağız ve diş sağlığı çalışanlarının sorunları görülmüyor” Erol Eren, “Sağlıkta dönüşümle geldiğimiz nokta da tüm sağlık emekçileri gibi ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde çalışan emekçilerin de özlük, ekonomik ve demokratik hakları engellenmekte, sorunları görülmemekte, talepleri karşılanmadığından üretimden gelen güçlerini kullanmaktan başka çareleri kalmamıştır” diye ifade etti. “Ağız ve diş sağlığı çalışanlarının haklarını iyileştirme mücadelesi artarak sürecek” Eren sözlerine son verirken ağız ve diş sağlığı emekçilerinin haklarını korunana kadar eylemlerine devam edeceklerini belirterek şunları söyledi:  “Bu inançla; halka nitelikli ağız ve diş sağlığı hizmeti sunma mücadelesi veren ağız ve diş sağlığı emekçilerinin ekonomik, özlük, demokratik haklarını korumak, iyileştirmek için başlattığımız fiili ve meşru eylemlerimiz artarak devam edecektir.”

Adana’da kamu emekçileri iş bırakma kararı aldı Haber

Adana’da kamu emekçileri iş bırakma kararı aldı

Adana’da kamu emekçileri, açıklanan memur ve emekli maaşlarına karşı tepki göstermek amacıyla iş bırakma kararı aldıklarını açıkladılar. Pazartesi günü İstasyon Meydanı’ndan Adana Valiliği’ne yürüyüş düzenlenip basın açıklaması yapılacak. KESK Dönem Sözcüsü Erol Eren, kamu emekçilerinin ekonomik sıkıntılar ve hak kayıpları karşısında yıllardır mücadele ettiğini belirterek, bu eylemin artan hayat pahalılığı, adil vergi sistemi talebi ve grev hakkı gibi temel konularda farkındalık yaratmayı amaçladığını vurguladı. Eren, “Ücretlerimizin eridiği, emeklilik haklarımızın yok sayıldığı ve insanca bir yaşamdan mahrum bırakıldığımız bu düzenin değişmesi için güçlerimizi birleştiriyoruz” dedi. “Artan hayat pahalılığına karşı adil vergi sistemi istiyoruz” KESK Dönem Sözcüsü Eren, kamu emekçilerinin yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkûm edildiğini belirterek şunları söyledi: “Kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkûm ediliyoruz. Her geçen gün etkisini artıran ekonomik kriz, milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz.  Türkiye’deki vergi sistemi, emeği ile geçinenler aleyhine işlemektedir. Ücretli çalışanlar, gelir vergisi dilimleri nedeniyle yıl içinde daha fazla vergi ödemek zorunda kalırken, sermaye kesimi vergi avantajlarından yararlanmaktadır. Kamu emekçileri olarak yılın başında aldığımız ücret, birkaç ay içinde vergi dilimlerinin artmasıyla erimektedir. Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesimlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir: Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.” “Maaşların yarısını oluşturan ek ödemeler emekliliğe dahil edilmeli” Erol Eren, kamu emekçilerinin maaşlarının büyük bir kısmını oluşturan ek ödemelerin emeklilik maaşına yansıtılmamasından dolayı emekli olduklarında ciddi bir gelir kaybı yaşadığını belirterek, “Kamu emekçileri, maaşlarının büyük bir kısmını oluşturan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmamasından dolayı emekli olduklarında ciddi bir gelir kaybı yaşamaktadır. Yıllarca kamu hizmetinde çalışan emekçiler, emeklilik dönemlerinde “açlık sınırının altında” yaşamaya mahkûm edilmemelidir. Bugün, kamu emekçilerinin aldığı maaşın neredeyse yarısı ek ödemelerden oluşmaktadır. Ancak bu ödemeler, emekli maaşına dâhil edilmediği için; yani aslında “kayıt dışı çalıştırıldığımız için” emekli olanlar büyük bir gelir kaybına uğramaktadır. Bu adaletsiz uygulamaya derhal son verilmeli, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır” diye ifade etti. “İnsanca yaşayacak ücret, ekonomik talep değil, insan hakkıdır” Eren, kamu emekçilerinin haklarını savunabilmesi için grev hakkının anayasal güvence altına alınması gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu emekçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Resmi enflasyon rakamları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Özellikle gıda, konut, ulaşım ve enerji gibi temel harcamalara yapılan zamlar karşısında kamu emekçileri tarihin en hızlı yoksullaşma süreci yaşamıştır. İnsanca yaşayacak bir ücret, sadece ekonomik bir talep değil, aynı zamanda insani bir haktır. Kamu emekçileri, geçim sıkıntısı çekmeden çocuklarının geleceğine güvenle bakabilmeli, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmelidir.”  Adana’da kamu emekçileri Pazartesi günü iş bırakıyor Adana’da iş bırakma kararı aldıklarını belirten Eren, “Alacağımız her zam, gerçek bir toplu sözleşme yasası ile teminat altına alınmalı ve taban aylığımıza dahil edilmelidir. Son toplu sözleşme süreci bu durumun tipik bir yansıması olmuştur. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme sürecinin, kamu emekçilerinin iradesini yansıtmaktan uzak olacağı açıktır. Grevli toplu sözleşme hakkı, kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinin temelidir. Kamu emekçilerinin hak arama mücadelesinde en etkili araç olan grev hakkı, anayasal güvence altına alınmalı ve sendikalar, üyelerinin haklarını savunabilecek yasal zeminler oluşturulmalıdır. Kamu emekçileri, bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel yönetimlerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Ancak, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam politikalarına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca bir yaşam sürebildiğimiz ve grevli toplu sözleşme hakkımızın tanındığı bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu doğrultuda kamu emekçileri olarak; Bizleri yoksulluğa ve güvencesizliğe sürükleyen politikalara karşı güçlerimizi birleştiriyor, sesimizi yükseltiyoruz. Emeğimizin karşılığını almak, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak için bugün tüm işyerlerimizde iş bırakıyoruz. Çünkü geçinemiyoruz!” dedi.  

Adana'da Sağlık Çalışanları, Aile Hekimliği Yönetmeliği'ne karşı birleşti Haber

Adana'da Sağlık Çalışanları, Aile Hekimliği Yönetmeliği'ne karşı birleşti

Adana'da Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne karşı başlatılan 5 günlük iş bırakma eyleminin 3. gününde, Aile Hekimlerinin yanı sıra ikinci ve üçüncü basamak sağlık emekçileri de eyleme katıldı. Adana Sağlık Platformu'nun öncülüğünde gerçekleştirilen eyleme, CHP Adana İl Başkanı Dr. Anıl Tanburoğlu, EMEP, Balcalı Hastanesi Emeklileri, Kent Konseyleri, TMMOB'a bağlı Oda Başkanları ve birçok sivil toplum kuruluşu katılarak destek verdi. Sağlık çalışanları, yaşanan sorunların çözüme kavuşturulması için seslerini yükseltirken, sağlık sistemindeki var olan sorunlara karşı ortak bir duruş sergilediler. “Bugün tüm sağlık kurumlarında üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz” Adana Şehir Hastanesi Başhekimlik Binası önünde toplanan Adana Sağlık Platformu üyeleri adına basın açıklamasını okuyan Platform Sözcüsü Uzm. Dr. Özden Polatöz, “Bizler, emek ve meslek örgütlerimizin çağrısıyla, sağlık sisteminde yaşanan çöküşü protesto etmek, sesimizi hep birlikte yükseltmek, taleplerimizi haykırmak adına bugün ülkenin her bir köşesinde, meydanlarda bir araya gelmiş hekim, diş hekimi, hemşire, ebe, acil tıp teknisyeni, paramedik, teknisyen; yani sağlık emekçileriyiz. Her gün yüzbinlerce kişiyi sağlığına kavuşturmak, hastalanmalarını önlemek için çalışırken; şiddet, mobbing, performans dayatması, güvencesiz gelir, liyakatsiz yöneticiler, sağlıkta çeteleşme gibi say say bitmeyecek sorunlarla boğuşuyoruz. Tüm bu sorunların çözümü için görev alması gereken kamu otoritesini ise yanımızda değil her seferinde karşımızda buluyoruz. Sağlık Bakanlığı, toplumun ve sağlık emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmek için bizlerin görüş ve önerilerini dikkate almak yerine; yeni yönetmeliklerle, otoriter emek rejimini tam anlamıyla yerleşik hale getirerek bizleri yok saymaya, itirazlarımızı sindirmeye, iş bırakma eylemlerimizin etkisini görünmez kılmaya çalışıyor. Bakanlığın bu olumsuz tavrına karşı bugün tüm sağlık kurumlarında üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz!” “Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz, halkın sağlığı tehdit altında!” Uzm. Dr. Polatöz, Sağlık Bakanlığı’na seslenerek, “Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz: Halkın sağlığını korumak ve geliştirmek istiyor musunuz? Hekimlerin, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerinin sorunlarını çözmek istiyor musunuz? Bu çığlık tüm basamaklarda sağlık hizmeti üreten yüzbinlerce hastayı sağlığına kavuşturmak ve hasta olmalarını engellemek için çalışan sağlık emekçilerinin sesidir. Bunu duymak zorundasınız! Uzun yıllardır, çalışma şartlarımızın saydığımız gerekçelerle bilinçli ve programlı olarak kötüleştirilmesi meslek onurumuzu, toplum sağlığını ve hepimizin geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Tüm uyarılarımıza rağmen sözlerimiz görmezden gelinmeye devam edilmektedir. Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde insanca çalışma ve yaşama koşulları hâlâ sağlanamamış, sağlık emekçilerinin sorunları giderilmemiştir” diye ifade etti. “Adil ve şeffaf sağlık sistemi için gereken değişiklikler” Uzm. Dr. Polatöz, sağlıkta var olan sorunların çözümü için taleplerini sıralayarak, şunları söyledi: “Bizler bu eylemlerle meslek onurumuza sahip çıkarken sağlıkta çeteleşmeye imkan vermeyecek, adil, şeffaf, toplumcu bir sağlık sistemini ve halkımızın sağlık hakkını savunuyoruz. Sağlık emek-meslek örgütleri olarak; sağlıklı bir toplum ve iyi çalışan bir sağlık sistemi için birinci basamağa yönelik ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesini de içeren altı maddelik talebimizi kamuoyu ile paylaşmıştık. kinci ve üçüncü basamağın sorunlarının çözümünü biliyoruz ve taleplerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz: Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil, şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkartılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır. Tüm sağlık mesleklerine yönelik tanımlar net olarak yapılmalı, angarya çalıştırma yasaklanmalı, üniversite hastaneleri başta olmak üzere çalışanların tayin hakları, özlük ve sosyal hakları garanti altına alınmalıdır. Hekimleri, diş hekimlerini ve hastaları mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan, hastalara yeterli tedavi yapma süresi sağlamayan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmek için hasta randevuları her hastaya en az 15 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir. Diş hekimlerine de saat 00.00’dan sonra mevzuata aykırı şekilde nöbet yazılmasından ve vardiya çalışma sisteminden vazgeçilmelidir. Hekim, ebe, hemşire ve tüm sağlık emekçilerine performans ve ciro odaklı sistemin yerine, emekliliğe yansıyacak insanca ücret ödenmelidir. Sabit ödemeler genel bütçeden karşılanmalı, ek zamlar temel ücretlere ve emekliliğe yansıyacak şekilde düzenlenmelidir. Bu talebimiz gerçekleşinceye kadar acil olarak ilave ek zam emekliliğe yansıtılacak şekilde düzenlenmeli ve mevcut memur emeklilerine de yansıtılmalıdır. Kamu emekçilerin vergi dilimi %15’te sabitlenmelidir. Taleplerimizin karşılanmasının sadece bizlerin çalışma ve yaşam koşullarımızı iyileştirmekle kalmayacağını, tüm toplumun nitelikli ve erişilebilir bir sağlık hizmetine kavuşacağının bilinmesini istiyoruz.”  

AHEF 2. Başkanı Dr. Yakup Şahin: Yönetmelik toplumun ihtiyaçlarına uygun değil Haber

AHEF 2. Başkanı Dr. Yakup Şahin: Yönetmelik toplumun ihtiyaçlarına uygun değil

Aile hekimleri, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’ne karşı 5 günlük iş bırakma eylemi yapıyor. İkinci ve üçüncü basamak sağlık çalışanları ise 8 Ocak Çarşamba günü 1 gün süreyle işi bırakarak, aile hekimlerine destek verecek. Eyleme katılan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu 2. Başkanı Dr. Yakup Şahin, yönetmeliğin vatandaşın sağlığını olumsuz etkileyeceğini ve aile hekimlerinin maaş yapısının haksız bir şekilde düzenlendiğini belirtti. Dr. Şahin, “Yönetmelik, aile hekimlerinin temel maaşını kesip, sadece teşvikle maaş vermeyi öngörüyor. Bu sistem, toplumun ihtiyaçlarına göre değil” dedi. “Yeni Yönetmelik, aile hekimlerinin maaşını teşvikle belirlemeyi öngörüyor” Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu 2. Başkanı Dr. Yakup Şahin, yeni yönetmeliğin aile hekimlerinin maaş yapısını ve vatandaşların sağlığını olumsuz yönde etkileyeceğini belirterek şunları söyledi: “ Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği maalesef vatandaşın sağlığına dokunmayacak, onların sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek yaptırımları var. Aile hekimlerinin temel maaşını kesip sadece teşvikle, destekle maaş vermek üzerine kurulu bir sistem bu topluma göre değil. Bizim mutlaka temel maaşımızı etkileyecek, emekliliğimize yansıyacak bir maaş istiyoruz. Yönetmelik ile vatandaşın sağlık alışkanlığı değiştirilmeye çalışılıyor. Bu duruma örnek vermek gerekirse hiçbir problemi olmayan genç bir vatandaş 6 ayda bir aile hekimine uğramazsa hekimin maaşı kesilecek, aile hekimi 1 gün içerisinde belli sayıda muayene sayısına ulaşmazsa maaşı kesilecek, aile hekimi ağrı kesici, antibiyotik yazarsa maaşı kesilecek. Bu dünyanın hiçbir yerinde bilimsel olarak kanıtlanmış veya arkasında bilimsel bir veri olmayan bir yaptırımdır.”

Aile Hekimliği Yönetmeliği'ne karşı sağlık çalışanları Adana’da sesini yükseltiyor Haber

Aile Hekimliği Yönetmeliği'ne karşı sağlık çalışanları Adana’da sesini yükseltiyor

Aile hekimleri, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne karşı başlattıkları 5 günlük iş bırakma eylemlerinin ikinci gününe devam ediyor. Adana Sağlık Platformu, 6-10 Ocak tarihleri arasında üçüncü kez gerçekleştirdikleri iş bırakma eylemlerinin ikinci gününde, Atatürk Parkı'nda bir araya geldi. Etkinlikte, yitirilen hekimler, sağlık emekçileri ve tüm şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı okundu. Platform üyeleri adına açıklama yapan Adana Sağlık Platformu Sözcüsü Uzm. Dr. Özden Polatöz, sağlık emekçileri olarak mesleki yeterlilikleri ve deneyimleriyle halkın sağlık sorunlarını çözmek istediklerini belirtti.  “Ağrıkesici ve antibiyotik yazma kısıtlaması, hekimlerin bağımsızlığına müdahaledir” Adana Sağlık Platformu Sözcüsü Uzm. Dr. Özden Polatöz iş bırakma eyleminde yaptığı açıklamada, Aile Hekimliği Yönetmeliği'nin sağlık çalışanları ve halk için zararlı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı’na bu kez Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda sesleniyoruz; Halkımızın ve sağlık çalışanlarının yararına olmayan Eziyet Yönetmeliğini geri çekin. Tüm sağlık bileşenleri olarak bizler aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçileri olarak mesleki yeterliliklerimiz ve deneyimlerimizle para, performans, cezalandırma baskısı olmadan halkın sağlık sorunlarını çözmek istiyoruz. Yoğun iş yükü ile günde 100 hastaya, her birine sadece 3 dakika ayırarak işlem yapmak yerine nitelikli bir sağlık hizmeti için her hastaya en az 10 dakika zaman ayırabilmeyi istiyoruz. Hastalarımızın muayene, takip, tedavi, aşı, izlem, tarama ve bilgilendirilmesi için yeterli zaman ve olanak talep ediyoruz. Hastalarımızın müşteri, puan, katsayı olarak görülmesini değil, insan olarak değer görmesini istiyoruz. Hastalarımıza tedavisi için yazılması gereken ağrıkesici, mide koruyucu ve antibiyotik gibi ilaçların yazılmasının kısıtlanması hekimlerin mesleki bağımsızlığına müdahale olduğu gibi hastalarımızın tedavi hakkının elinden alınmasıdır. Bu uygulamayı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde raporların ücretli olması, ücretsiz olan birinci basamak hizmetlerinin sonu demektir. Aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçileri olarak, sağlıkta ticaretin yenidoğan skandalında gördüğümüz gibi ölüm getirdiğini çok iyi biliyor ve hastalarımıza ücretsiz, nitelikli ve erişilebilir bir sağlık hizmeti sunmak istiyoruz.”  “Aile Hekimliği Yönetmeliği, sağlık emek ve meslek örgütleriyle görüşülerek yeniden düzenlenmeli” Uzm. Dr. Polatöz, Aile Hekimliği Yönetmeliği'nde hastaların tedavi hakkının, sağlık çalışanları üzerinden kontrol edilerek kısıtlanmasını kabul etmediklerini söyledi. Ücretlerin hastane başvurusu ya da ASM'ye başvuran kişi sayısına bağlanmasını istemediklerini belirten Polatöz, “Yılda 7'den fazla hastane başvurusu olan hastaların tedavi hakkının, bizim üzerimizden kontrol edilerek, ihtar ve maaş kesintisi ile kısıtlanmasını kabul etmiyoruz. Ücretlerimizin hastane başvurusu ya da son 6 ay ASM'ye başvurmayan kişi sayısı gibi bizim müdahale edemeyeceğimiz kriterlere bağlanmasını istemiyoruz. Hastalarımıza hiçbir yararı olmayan bilim dışı yanlış uygulamaların yapılmasını istemiyoruz, bilimsel, nitelikli sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Hastalarımıza ait kişisel verilerin güvenliğinin, hasta mahremiyeti hakkına uygun olarak korunmasını istiyoruz. Kronik hastalık takiplerinin halen kullanılan aile hekimliği bilgi sistemleri ile yeterli muayene süresi ayrılarak, hastaların gerçekten yararına olacak şekilde yapılmasını istiyoruz. Sorunlar yumağına dönen günlük politikalar ile çözülmeye çalışılan Aile Hekimliği Yönetmeliği'nin aşağıda imzası olan sağlık emek ve meslek örgütleri ile birlikte görüşülüp danışılarak ve özlük haklarımız verilerek yeniden düzenlenmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.