#İslam İşbirliği teşkilatı

İLKHABER-Gazetesi - İslam İşbirliği teşkilatı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İslam İşbirliği teşkilatı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Erdoğan: Türkiye, Filistin davasının bayraktarı olmaya devam edecek Haber

Erdoğan: Türkiye, Filistin davasının bayraktarı olmaya devam edecek

İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Zirvesi için gittiği Katar'dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ile başlayan yeni dönemden İsrail'in "Büyük İsrail" hedefine, Libya'daki gelişmelerden Kıbrıs'taki seçimlere kadar bir dizi kritik konuda önemli değerlendirmelerde bulundu. Gazetecilerin soruları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanıtları şöyle: SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, Birleşmiş Milletler’den bahsettiniz. Genel Kurul iki devletli çözüm için New York Bildirgesi’ni onaylayan tasarıyı 142 “evet” oyuyla kabul etti. Önümüzdeki hafta siz, Birleşmiş Milletler’de, Genel Kurul’da olacaksınız. Filistin Devleti’ni tanıyacağını ilan eden çok sayıda Batılı ülke var. Dolayısıyla Türkiye’nin çabaları açısından baktığımızda bu bir kırılma mıdır? Filistin davası açısından bunu bir kırılma noktası olarak görür müsünüz ve nasıl etkiler? Bundan sonraki süreçte ‘evet’ diyenlerin ilk atması gereken adım acaba nedir? İsrail, zulmünü artırdıkça gerçek yüzü de ortaya çıkıyor. Filistin’de yıllardır sistematik bir şekilde devam eden İsrail zulmünü görmezden gelenler dahi, “artık bu kadar da olmaz” demeye başladılar. BM Genel Kurulu’nda sizin de ifade ettiğiniz gibi, 142 ülkenin “evet” oyuyla kabul edilen New York Bildirgesi, Filistin meselesinde diplomatik dengeleri kökten değiştiren bir süreç olmuştur. Son dönemde BM oylamalarında çıkan sonuçlar, İsrail’in giderek yalnızlaştığını göstermektedir. Türkiye’nin yıllardır her platformda savunduğu iki devletli çözüm tezi, artık küresel çoğunluğun ortak iradesi haline gelmiştir. Türkiye açısından baktığımızda diplomatik mücadelemizin haklılığı tescillenmiştir. Bir yönüyle BM zemininde alınan bu kararlardaki irade değişiklikleri, İsrail’in soykırım uyguladığının açıkça ortaya çıktığını göstermektedir. Bu, bugüne kadar oylamalarda “evet” diyenlerin yanında yer almayanların da belki zaman içerisinde “evet” yönünde oy kullananların arasına katılmasına vesile olabilir. Filistin’in Batılı ülkelerce devlet olarak tanınması, ben inanıyorum ki İsrail’i daha fazla köşeye sıkıştıracaktır. Biz, bir kez daha BM zemininde bunu haykıracağız. Mazlumların çığlığını dünyaya inşallah duyuracağız. SORU: Bölgemizde “vadedilmiş topraklar” anlayışıyla sınırların yeniden çizilmeye çalışıldığı, fitne ve işgal senaryolarının devreye sokulduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye bu senaryolara karşı hangi tutumu takınacak? İslam dünyasına bu süreçte mesajınız ne olur? Bir defa şunu çok açık net ortaya koyalım. İsrail, bir dine değil bir sapkın ideolojiye hizmet etmektedir. Bu özelliğini bir defa gözden geçirelim. Netanyahu ve çetesi, dünyaya sadece Siyonizm’in uyduruk masallarını anlatıyor. BM şartı, devletlerin toprak bütünlüğünü, egemen eşitliliğini ve sınırlarının zorla değiştirilmemesini emreder. Bunu görmemiz lazım. Dolayısıyla “vadedilmiş topraklar” kavramıyla oluşturulan senaryolar, hukuken geçersiz ve meşruiyetten yoksundur. İsrail’i yönetenler kendi radikal anlayışlarını, faşist bir ideolojiye dönüştürmüş bir cinayet şebekesinden başka bir şey değil. Bu yönüyle Netanyahu, Hitler ile ideolojik açıdan adeta akrabadır. Böyle bir özelliği var. Nasıl Hitler, kaydettiği ilerlemenin etkisiyle kendini bekleyen hezimeti göremediyse, Netanyahu da aynı nihai akıbeti yaşayacaktır. Ben buna inanıyorum. İsrail, Müslümanlara, Hristiyanlara olduğu kadar Musevilere de zarar vermektedir. İsrail’in soykırımlarına karşı çıkan Musevilere kulak verdiğinizde Siyonizm’in nasıl tehlikeli bir ideoloji olduğunu net bir şekilde görürsünüz. Siyonist İsrail, illa bir yerle irtibatlandırılacaksa o, terörizm ve faşizmdir. İsrail, inancımıza göre bizim peygamberlerimiz olan Hazreti Musa ve diğer peygamberlerin mübarek hatıralarını ve taşıdıkları ilahi mesajları kirletemez. İslam dünyası, peygamberlerine yönelik bu alçak saldırıya ilimle, irfanla karşılık vermelidir. İslam ülkelerinin kendi aralarında güvenlik, iş birliği, istihbarat paylaşımı ve kriz yönetimi mekanizmaları geliştirmeleri de hayati önemdedir. Ben özellikle Peygamberimizin "Ey Allah’ın kulları kardeş olun" çağrısına uyarak kardeşliğimizi pekiştirelim diyorum. SORU: Şam yönetimiyle SDG arasındaki entegrasyon süreci ne durumda? Türkiye, bu sorunun barışçıl bir şekilde çözümü konusunda bir inisiyatif yürütüyor mu? Günün sonunda bu işin nereye varması bekleniyor? Şu anda Suriye’de birlik ve beraberliğin sağlanması ve kalıcı barışın ülkenin her köşesinde hakim olması tabii ki bizim Türkiye olarak en büyük arzumuzdur. Bunun için Suriye halkının yanında durmaya devam ediyoruz. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile bir görüşmemiz oldu. Onunla da bu konuları etraflıca ele aldık. Suriye Demokratik Güçleri konusunda bizim onlara yönelik mesajlarımız da belli. Suriye Demokratik Güçleri ile Şam yönetimi arasındaki entegrasyon arayışları Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından önemli bir adım. Zaman zaman Suriye yeniden tek yürek ve tek yumruk olmasın diye kışkırtmalar yaşanıyor. Suriye’de şu anda uluslararası diplomasiyle yerel dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir süreç var. Biz burada kesinlikle Suriye’yi yalnız bırakamayız. Onun için de ilgili arkadaşlarım başta Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım, Suriye ile sıkı bir diyalog içerisindeler. Suriye’de artık eski zamanlar geride kaldı. Şimdi Suriye’de yeni bir dönem başladı. Ancak biliyorsunuz güneyden İsrail, Suriye’yi sıkıştırıyor, yıpratmaya çalışıyor. Oradan “böl, parçala, yönet mantığıyla” bir şeyler koparmanın gayreti içerisindeler. Tüm bunlara rağmen Suriye’de herkesi kucaklamayı önemseyen bir yönetim şu anda iş başında. Bu, Suriye’de dengeleri değiştirmiştir ve bunu şu anda hazmedemeyenler var. Herkesin bu yeni durumu iyi anlaması, adımlarını buna göre atması en doğru, en basiretli ve Suriye’nin şartlarına en uygun yol olacaktır. Şimdi ben sizlere de sormak isterim. Barış ile hep beraber kazanmak varken çatışmayla kaybetmek niye? Bunun üzerine duralım. Provokasyonlara kapılmadan, yanlış yollara sapmadan, Müslüman kanından beslenenlerin oyunlarına gelmeden, ilerlememiz şart. Biz, hiçbir ayrım yapmadan tüm Suriyelilerin yanındayız. Özellikle başta Dışişleri Bakanım olmak üzere İstihbarat Başkanım çok sıkı bir diyalog ve ilişki ile Suriye’nin yönetimindeki muhataplarıyla sık sık görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmeleri de sürdürecekler. Sonunda kazanan inşallah inanıyorum ki Suriye olacaktır, bütün bölgemiz olacaktır. SORU: Benim sorum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili. Ekim ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Seçim sonuçlarının Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kazanımları ve iddiaları konusunda riskler taşıyıp taşımadığı hususunu nasıl değerlendirirsiniz? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen bir devlet olarak bağımsız yargısı gözetiminde inşallah seçimlerini gerçekleştirecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim kardeşimizdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerimiz olarak görüyoruz. Buna el uzatılmasına da müsaade etmeyiz. Türkiye, uluslararası hukuk zemininde ve Birleşmiş Milletler kararlarında meşru şekilde tanınan garantörlük haklarına sahiptir. Bu haklar hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarına güvence sağlamaktadır. Kıbrıs Adası yıllarca bölgesel ve küresel güçlerin oyun alanı olmuştur. Yakın tarih, oynanan oyunların ne kadar kanlı olabileceğini göstermiştir. Kimse Kıbrıs Adası üzerinde yeni acıları ortaya çıkartacak oyunlar kurmamalıdır. Ne biz, ne Kıbrıs Türk halkı yaşadıklarını unutmuştur. Acılarla dolu hafızalar taptazedir. Benzer acıları bir daha kimse Kıbrıs Türkü’ne yaşatamaz, biz buna izin vermeyiz. Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimlerinin hayırlı olmasını temenni ediyorum. SORU: Türkiye'nin son aylarda Libya'nın doğusunu kontrol eden Hafter yönetimiyle ilişkilerinde olumlu yönde belirgin bir ilerleme olduğunu görüyoruz. Bingazi yönetiminin Türkiye'nin Trablus’la imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasını onaylayacağına yönelik güçlü bir beklenti de var. Buna karşılık Yunanistan'ın Hafter yönetimine baskısı da ortada. Sormak istediğim soru şu: Hafter'in Türkiye ziyareti gündemde mi? Bingazi'nin anlaşmayı imzalamasını bekliyor muyuz? Hafter'in oğlunun istihbaratımızla teması olduğu gibi zaman zaman Dışişleri ile de diyaloğu var. Yani bizden kopuk bir durumları zaten yok. Biz Libya'da Doğu ile Batı arasında yapıcı bir diyalog tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Libya'nın egemenliğini, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasını istiyoruz. Adımlarımızı da bu amaçlar doğrultusunda atıyoruz. Sürecin başından itibaren meşru Trablus hükümetine desteğimizi verdik. Ancak son dönemde izlenen politikalar sadece Trablus'a değil, Libya'nın doğusuna da diplomatik kanallar açılması yönünde gelişti. Bu, çok boyutlu diplomasi çabalarımız, Türkiye'nin bölgesel vizyonunun, barışa ulaşmadaki amacının bir yansımasıdır. Libya'da siyasi sürecin adil, muteber ve şeffaf seçimler yoluyla ilerletilmesini bekliyoruz. Libya'nın huzura ve istikrara kavuşmasını engellemek isteyenler, tabii ki olacak. Biz de Libya halkının yanında olmaya, diyalog zeminini güçlendirmeye devam edeceğiz. Bingazi yönetiminin de Türkiye ile Trablus arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasını onaylaması uluslararası hukuk açısından büyük bir kazanım olacaktır.

İslam dünyasından tarihi çağrı: Zirve bildirisinde tüm ülkelere 'İsrail ile ilişkileri gözden geçirin' denildi Haber

İslam dünyasından tarihi çağrı: Zirve bildirisinde tüm ülkelere 'İsrail ile ilişkileri gözden geçirin' denildi

İsrail'in Katar'daki Hamas heyetini hedef almasıyla olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Ortak Zirvesi, dün yapılan liderler konuşmalarının ardından bugün sonuç bildirisini yayımladı. Katar'ın başkenti Doha'da kabul edilen bildiride, İsrail'e karşı ortak ve kararlı bir tutum sergilenirken, tüm ülkelere yönelik tarihi bir çağrı yapıldı. TÜM DEVLETLERE "İLİŞKİLERİ GÖZDEN GEÇİRİN" ÇAĞRISI Zirvenin sonuç bildirisindeki en dikkat çekici madde, tüm dünya ülkelerine yönelik yapılan çağrı oldu. Bildiride, "tüm devletler, İsrail'in Filistin halkına karşı eylemlerini sürdürmesini engellemek için diplomatik ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi ve İsrail'e karşı hukuki süreçler başlatılması da dahil olmak üzere mümkün olan tüm meşru ve etkili tedbirleri almaya" davet edildi. Bu çağrı, İslam ve Arap dünyasının İsrail'e yönelik politikasında yeni ve daha sert bir döneme girildiğinin sinyali olarak yorumlandı. KATAR'A SALDIRIYA SERT KINAMA VE TAM DESTEK Zirvenin toplanma nedeni olan İsrail'in 9 Eylül'de Katar'a düzenlediği saldırı, bildiride şiddetle kınandı. Saldırı, "korkakça bir saldırı eylemi" ve Katar'ın egemenliğinin "açık bir ihlali" olarak tanımlandı. Bildiride, saldırının Gazze'de ateşkese ulaşma girişimlerini engellemeyi amaçladığı belirtilirken, Katar ile "tam ve sarsılmaz bir dayanışma" içinde olunduğunun altı çizildi. İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME KESİN DESTEK YİNELENDİ Bildiride, Filistin davasına olan destek bir kez daha teyit edildi. İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin "benzeri görülmemiş bir insani felakete" yol açtığı kaydedilirken, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine yönelik her türlü girişim reddedildi. Adil ve kalıcı barışın temeli olarak iki devletli çözüme kesin destek ifade edilirken, İsrail'in uluslararası hukuk karşısında "cezasızlığının sona erdirilmesi" talep edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doha’da yoğun diplomasi trafiği: Irak ve Somali liderleriyle görüştü Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doha’da yoğun diplomasi trafiği: Irak ve Somali liderleriyle görüştü

İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin İsrail gündemiyle olağanüstü toplandığı Katar'ın başkenti Doha, aynı zamanda Türkiye'nin bölge ülkeleriyle yürüttüğü diplomasi trafiğinin de merkezi oldu. Zirve marjında önemli temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye, Irak ve Somali liderleriyle kritik görüşmeler gerçekleştirdi. YILLAR SONRA BİR İLK: SURİYE CUMHURBAŞKANI ŞARA İLE GÖRÜŞME Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'ın başkenti Doha'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile bir araya geldi IRAK BAŞBAKANI İLE "KALKINMA YOLU" VE TERÖRLE MÜCADELE GÜNDEMİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doha'daki temasları kapsamında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'yi de kabul etti. Kabulde Türkiye ile Irak ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Irak’la terörle mücadelede iş birliğinin devam edeceğini, enerji başta olmak üzere birçok alanda Türkiye ile Irak ilişkilerinin kuvvetlendirilmesi için çalıştıklarını, Kalkınma Yolu Projesi ile iki ülke arasındaki münasebetlerin geliştirilmesinin hedeflendiğini belirtti. SOMALİ CUMHURBAŞKANI İLE FİLİSTİN'E DESTEK MESAJI Erdoğan'ın bir diğer görüşmesi ise Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile oldu. Görüşmede Türkiye ile Somali ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel gelişmeler ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail’in hedef aldığı Gazze’de insani durumun ağırlaştığını, Filistin’e yardımların kesintisiz erişimi için uluslararası toplumun sesini yükseltmesi gerektiğini, Türkiye’nin ilk günden itibaren Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için çaba sarf ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte İsrail’e yönelik yaptırımların artırılmasının önemli olduğunu, özellikle ekonomik alanda atılacak adımların sonuç verebileceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Somali arasındaki iş birliğinin her geçen gün ileriye taşındığını, Türkiye’nin Somali’ye verdiği desteğin artarak süreceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Halit Yerebakan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran ile Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç eşlik etti.

İslam dünyasından İsrail'e ortak ve sert mesaj: Tepkimiz caydırıcı olmalı, tüm kırmızı çizgiler aşıldı Haber

İslam dünyasından İsrail'e ortak ve sert mesaj: Tepkimiz caydırıcı olmalı, tüm kırmızı çizgiler aşıldı

İsrail'in 9 Eylül'de Katar'ın başkenti Doha'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısı, İslam ve Arap dünyasını ayağa kaldırdı. Olayın ardından Katar'ın ev sahipliğinde olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Zirvesi, İsrail'e karşı ortak ve kararlı bir duruş sergilenmesine sahne oldu. Zirveye katılan liderler, yaptıkları konuşmalarda İsrail'i sert bir dille kınayarak somut adımlar atılması çağrısında bulundu. MISIR CUMHURBAŞKANI SİSİ: "TÜM KIRMIZI ÇİZGİLER AŞILDI" Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, İsrail’in Katar'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısıyla tüm kırmızı çizgileri aştığını belirterek, İsrail’e karşı bölgesel güvenlik ve işbirliği için ortak bir vizyon çağrısı yaptı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail'in 9 Eylül'de Katar'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısının ardından Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde yaptığı konuştu. Es-Sisi, söz konusu zirvenin tüm bölgenin karşı karşıya olduğu ciddi bir zorluk anında toplandığını belirterek, "Şunu açıkça belirtmek isterim. Bu saldırganlık, İsrail'in diplomatik ve askeri mantığın ötesine geçtiğini açıkça göstermektedir. Tüm kırmızı çizgileri aştılar. Katar'a yönelik İsrail'in saldırganlığını şiddetle kınıyoruz" dedi. İsrail’e diğer devletlerin egemenliğine saygı duyması konusunda uyaran es-Sisi, İsrail'in güvenliğini ve egemenliğini zor kullanarak değil, diğer devletlerin hukukunu ve egemenliğini saygı duyarak sağlayabileceğini anlaması gerektiğini vurguladı. Es-Sisi, "Şu anda yaşananlar barışın geleceğini engelliyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki halkların güvenliğini tehdit ediyor ve yeni barış anlaşmaları yapılma şansını zorlaştırıyor, hatta mevcut anlaşmaları bozuyor" ifadelerini kullanarak, İsrail'in kibrinin bölgesel güvenlik ve işbirliği için ortak bir vizyon gerektirdiğine dikkat çekti. KATAR EMİRİ: "NETANYAHU'NUN HAYALİ TEHLİKELİ BİR YANILSAMADIR" Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani, İsrail'in geçtiğimiz hafta düzenlediği saldırının ardından düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi'nde yaptığı açıklamada, "Netanyahu, Arap bölgesinin İsrail'in etki alanına dönüşmesini hayal ediyor. Bu tehlikeli bir yanılsamadır" dedi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Ligi, geçtiğimiz hafta İsrail'in geçtiğimiz hafta Katar'a yönelik düzenlediği saldırının ardından bugün Doha'da olağanüstü toplandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi'nin açılış konuşmasını Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani yaptı. Zirvenin Katar'daki Hamas liderlerine yönelik düzenlenen "büyük bir saldırının" ardından acil olarak toplandığını ifade eden Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani, "Bu saldırı hem devlet egemenliğine açık bir ihlal, hem de uluslararası hukukun çiğnenmesidir. Bu saldırı korkakça bir saldırganlıktır" dedi. "İSRAİL, ISRARLA SAVAŞTA DİRETMEYE DEVAM EDİYOR" Vatandaşların ve bölge sakinlerinin, bu "korkakça saldırganlık" nedeniyle şaşkına döndüğünü belirten Al Thani, "İsrail'in saldırganlığı apaçık, haince ve korkakçadır. İsrail'in Gazze'ye karşı yürüttüğü savaş artık bir soykırıma dönüşmüştür" diye konuştu. Katar'ın, arabulucu bir ülke olarak, Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkına karşı yürütülen yıkıcı savaşı sonlandırmak için çaba sarf ettiğini belirten Katar Emiri, "İsrail ile Hamas arasında, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri'nin de katkılarıyla, bir anlaşmaya varılmak üzereydi. Bu çabalar sonucunda birçok esirin serbest bırakılması sağlandı. Ancak İsrail, ısrarla savaşta diretmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. "ESİRLERİN SERBEST BIRAKILMASINI İSTİYORSANIZ, NEDEN TÜM MÜZAKERECİLERİ ÖLDÜRÜYORSUNUZ" Müzakere eden taraflara sistematik şekilde saldıranların, müzakereleri sabote etmeyi amaçladığını vurgulayan Hamad Al Thani, "Netanyahu, Arap bölgesinin İsrail'in etki alanına dönüşmesini hayal ediyor. Bu tehlikeli bir yanılsamadır" şeklinde konuştu. Hamas heyetinin ABD tarafından hazırlanan ateşkes önerisi üzerinde yoğunlaşmak üzere olduğunu aktaran Katar Emiri Hamad Al Thani, "Böyle bir saldırganlık duydunuz mu hiç? Müzakereleri yürüten, bu sürecin bir parçası olan bir ülke, aynı zamanda müzakerelerin yapıldığı yere saldırı düzenliyor. Eğer İsrail, Hamas liderlerini suikastla hedef almayı planlıyorsa, neden müzakere yürütüyor? Esirlerin serbest bırakılmasını istiyorsanız, neden tüm müzakerecileri öldürüyorsunuz? Biz, ülkemizde İsrailli heyetleri ağırlarken; onlar, Katar'a karşı insansız hava araçları ve savaş uçaklarıyla saldırılar düzenliyor. Bu konuda daha fazla soru sormaya gerek yok. Bu, sadece korkakça bir saldırıdır ve böyle bir tarafla muhatap olmanın anlamı yoktur" dedi. ÜRDÜN KRALI ABDULLAH: "TEPKİMİZ CAYDIRICI OLMALI" Ürdün Kralı II. Abdullah, İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, İsrail’in Katar’a yönelik saldırının düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde, "Tepkimiz açık, kararlı ve her şeyden önce caydırıcı olmalı" dedi. Ürdün Kralı II. Abdullah, İsrail'in 9 Eylül'de Katar'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısının ardından Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde konuştu. Kral Abdullah, Doha'ya yönelik saldırının İsrail’in sınır tanımadığının en net kanıtı olduğunu ifade ederek, "Tepkimiz açık, kararlı ve her şeyden önce caydırıcı olmalı " dedi. İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da yayılmacı politikalarını sürdürdüğünü ve iki devletli çözüm ihtimalini baltaladığını söyleyen Kral Abdullah, zirvede İsrail'in eylemlerine karşı çıkmak, Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve Filistinlilerin daha fazla yerinden edilmesini önlemek için pratik kararlar alınması gerektiğini vurguladı. FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI ABBAS: "BU HAYDUT DEVLET DURDURULMALI" Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, "İsrail'in radikal aşırı sağcı hükümeti, bölgemizde barış ve güvenliğin ortağı olamaz" dedi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'in 9 Eylül'de Katar'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısının ardından Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde konuştu. Abbas, uluslararası topluma İsrail'i eylemlerinden sorumlu tutması çağrısında bulunarak, Arap dünyasının "sert" bir tepki vermesini istedi. Abbas, "Uluslararası toplumu sorumluluğunu yerine getirmeye, İsrail'i suçlarında, ülkelerimize ve halklarımıza yönelik tekrarlanan saldırılarından sorumlu tutmaya çağırıyoruz ve bu doğrultuda bu ihlallerin tekrarlanmasını önlemek için pratik önlemler alınmasını talep ediyoruz" dedi. Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların, yerinden edilmelerin ve Filistin topraklarının işgalinin sona erdirilmesi çağrısında bulunan Abbas, bölgedeki güvenliğin İsrail güçlerinin 1967 sınırlarına çekilmesi ve bir Filistin devletinin kurulmasıyla da garanti altına alınacağını belirtti. Abbas, "İsrail'in radikal aşırı sağcı hükümeti, bölgemizde barış ve güvenliğin ortağı olamaz. Arap ve Müslümanlar kararlı bir tutum sergilemeli ve ABD ile BM Güvenlik Konseyi bu haydut devletin eylemlerini sona erdirmek için kararlı bir müdahalede bulunması gerekiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Netanyahu’nun siyonist emelleri dünyayı felakete sürüklüyor” Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Netanyahu’nun siyonist emelleri dünyayı felakete sürüklüyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde İslam İş birliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumunda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail üzerinde etki sahibi ülkelere bir kez daha sesleniyorum: Netanyahu'nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla söylediği, övgü ambalajına sarılmış zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bugün buradan bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini vurguluyor, kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde İslam İş birliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumuna katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teşkilatımızın küresel barış ve refahın sağlanmasına verdiği desteği alacağınız kararlarla bir kez daha dünyaya duyuracağınızdan eminim. Fevkalade kritik bir dönemde gerçekleştirdiğiniz toplantının etkileri sadece ülkelerimizde değil, inşallah tüm dünyada hissedilecektir. Konuşmamın başında İsrail ordusu tarafından Gazze'de şehit edilen, yüzde 65'inden fazlasını çocuk ve kadınların oluşturduğu 55 bini aşkın kardeşimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Aynı saldırılarda yaralanan 128 bin kardeşimize Rabbimden şifalar diliyorum. Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimizin acısını acımız, hüznünü hüznümüz biliyoruz. Filistinli kardeşlerimiz de bilsinler ki zulmün bugün karanlığı ne kadar koyu olsa da inşallah adalet tecelli edecek, zafer mutlaka inananların olacaktır. Allah'ın izniyle acıları, zulümleri, ölümleri değil zaferleri, sevinçleri ve barışı konuşacağımız güzel günleri göreceğimize ben yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı. "Netanyahu hükümeti bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir" "Son iki yıldır İsrail'in işgal, istila, yıkım ve katliam politikalarıyla giderek daha fazla yüzleşiyoruz. Batılı güçlerin şartsız desteğini arkasına alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa sürüklemeye devam ediyor. Önce Gazze'ye ve Batı Şeria'ya saldırdılar, tüm dünyanın gözleri önünde Gazze'yi devasa bir enkaza çevirdiler. Sağlık tesislerini, okulları, camileri ve kiliseleri bombaladılar. Sadece bir çuval un almak, bir tas çorba, bir kuru ekmek alabilmek için yardım sırası bekleyen insanları hunharca katlettiler. Her gün çoğu çocuk ve kadın yüzlerce masum sivil, İsrail güçleri tarafından bilerek şehit ediliyor. Gazze'de yaşayan 2 milyon kardeşimiz, Nazilerin temerküz kamplarını bile geride bırakan kötü şartlarda tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazze ile birlikte İsrail Lübnan'ı, Yemen'i ve Suriye'yi de hedef aldı. Hava bombardımanlarının yanı sıra Suriye'deki çeşitli grupları yönetime karşı kışkırtarak orayı da karıştırmaya, orada da kargaşa çıkarmaya çalıştı. Şimdi de İsrail'in devlet terörüne 13 Haziran'dan bu yana komşumuz İran muhatap oluyor. Şunu bir defa açık ve net söylemek isterim. Bütün bu saldırılarıyla Netanyahu hükümeti bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği saldırıları en güçlü şekilde telin ediyorum. İsrail'in terör saldırılarında, bombardıman ve suikastlarında vefat eden İranlı kardeşlerimiz için ülkem ve milletim adına taziyelerimi sunuyorum. Binlerce yıllık tarihiyle, zorluklar karşısında sergilediği dayanışmayla ve güçlü devlet tecrübesiyle İran halkının inşallah bugünleri de atlatacağından hiçbir şüphe duymuyorum" şeklinde konuştu. İsrail'in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran'a gerçekleştirdiği saldırıların tanım ve tarifi haydutluk olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu gerçeğin de bilinmesinde fayda görüyorum. İsrail'in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran'a gerçekleştirdiği saldırıların tanım ve tarifi haydutluktur. İran'ın İsrail'in bu devlet terörü karşısında nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru, hukukidir. Şurası artık günbegün ortaya çıkıyor. Uluslararası hukuku ihlal eden bu mütecaviz eylemlerin, İsrail'in bölgede yürüttüğü stratejik istikrarsızlaştırma politikasına hizmet ettiği açıktır. Saldırıların İran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde vuku bulması elbette manidardır. Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tabi olmayan, şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail'in, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf başkalarına söz söylemesi büyük bir riyakarlıktır" ifadelerini kullandı. Netanyahu hükümeti 13 Haziran'daki saldırılarıyla aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaşananlar aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de gösteriyor. Yine İsrail, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü haiz, bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana barış içinde yaşamak yerine savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışıyor. Bakınız, bundan tam 90 yıl önce Hitler'in çaktığı kıvılcım, nasıl ki Pasifik'ten Atlantik'e, Hint Okyanusu'ndan Kuzey Denizi'ne kadar bütün dünyayı ateşe attıysa, bugün Netanyahu'nun Siyonist emelleri de bölgemiz ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor" dedi. "İsrail, komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın kudsiyetine el uzatılmasını, Kudüs-ü Şerif'in tarihi statüsünün gasp edilmeye çalışılmasını, çeşitli haritalar üzerinden bölgemizi parçalama niyetlerinin artık uluorta konuşulmasını, bu sinsi planın birer hamleleri olarak görüyoruz. Biz Netanyahu'nun ne yapmak istediğinin gayet bilincindeyiz. Bölgeyi ateşe, çatışmaya, kaosa ve gözyaşına boğarak güvenliklerini tesis edeceklerini zannedenler ham bir hayalin peşinden gitmektedir. İsrail, komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz. Evdeki hesabın çarşıya uymadığını onlar da yavaş yavaş göreceklerdir. İsrail'in kanlı elleriyle bölgemizde düzen kuracağını iddia etmesi, bu ülkeyi yönetenlerin nasıl bir körlük ve karanlık içinde olduklarını ortaya koyuyor. Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi burada önemle vurguluyorum. Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria'da devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile semavi dinlerin beşiği Kudüs'ün tarihi statükosunu yok etme teşebbüslerine asla esir kalmayacağız. Buradan uluslararası topluma, özellikle İsrail üzerinde etki sahibi ülkelere bir kez daha sesleniyorum. Netanyahu'nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla söylediği, övgü ambalajına sarılmış zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bölgemizin yeni bir savaşı ve istikrarsızlığı kaldırmaya tahammülü yoktur. İhtiyacımız olan aklıselimdir, sağduyudur, temkindir. Yanlışı daha büyük bir yanlışla kapatma gafletine asla düşmemektir. Bugün buradan bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini vurguluyor, kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum" ifadelerini kullandı. "Söz konusu ortak davalarımız, ortak çıkarlarımız olunca farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur" "13 Haziran'dan bugüne kadar adeta yüreğimizi ortaya koyarak sükûnetin tesisi için çok ciddi gayret sarf ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah netice alınıncaya kadar bu temaslarımızı sabırla sürdüreceğiz. Bu şartlarda iki devletli çözüme ulaşılması çok daha hayati hale gelmiştir. Daha fazla ülkenin Filistin devletini tanıması teşvik edilmeye devam etmeli, İsrail'e karşı uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler şartı temelinde zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eş güdüm halinde sürdürmeliyiz. İki devletli çözümü ilerletmek için bu hafta New York'ta Suudi Arabistan'ın öncülüğünde yapılması planlanan ancak son saldırılar nedeniyle ertelenen uluslararası konferansın da ilk fırsatta tertiplenmesini temenni ediyoruz. Suudi Arabistan'a bu girişiminde şimdiden muvaffakiyetler diliyorum. Tabii burada şunun da altını çizmek durumundayım. Aynı ananın evladı olan iki kardeş arasında görüş ayrılıkları, yol yöntem ayrılıkları olabilir. Bunlar hayatın olduğu gibi siyasetin de diplomasinin de doğal gerçekleridir. Ama kardeş demek, aynı zamanda kaderdaş demektir. İstanbul'un kaderi Şam'ın kaderinden; Bağdat'ın, Kahire'nin, Sana'nın kaderinden; İslamabad'ın, Kabil'in, Trablus'un, Tahran'ın kaderinden; Mekke ile Medine'nin ve elbette Kudüs'ün ve Gazze'nin kaderinden ayrı değildir. Türkü, Kürt'ü, Arap'ı, Farsıyla, Sünni'siyle, Şii'siyle, Alevi'siyle, Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalısıyla ve diğer tüm mezhep ve kökenleriyle Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır. Her birimiz la ilahe illallah Muhammedün Resulullah diyoruz. Söz konusu ortak davalarımız, ortak çıkarlarımız olunca farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur. Aramızdaki tutum farklılıklarının, özellikle içinden geçtiğimiz bu kritik dönemde bizlere ayak bağı olmasına izin veremeyiz. Son süreçte gördük ki dengeler, siyasetler, kırılgan ilişkiler bir yere kadar. Ümmetin sesini ve vicdanını temsil eden teşkilatımızın bu toplantısında, İsrail'in tüm bölgeyi yangın yerine çeviren politikalarına karşı duruşumuzu açıkça dünya kamuoyuna duyurmamız gerekiyor" şeklinde konuştu. "Çok kutuplu dünyada 2 milyarlık İslam aleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır" "Bugün birbirimize daha sıkı sarılmaya, saflarımızı daha da sıkılaştırmaya, birbirimize karşı hoşgörü sınırlarımızı daha da genişletmeye ihtiyacımız var diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Resul-i Ekrem Efendimizin şu emrini bilhassa bugünlerde kendimize rehber edinmeliyiz. ‘2 1'den, 3, 4'te 3'ten iyidir. İttifak ediniz.' Evet. Bilhassa Filistinli kardeşlerimizin kendi işlerinde milli birlik sağlayacakları günlere ulaşmayı canı gönülden arzu ediyoruz. İşte bugün, burada olduğu gibi, hepimiz Filistin halkı için seferber olmuşken, kardeşlerimiz arasında bölünmüşlük, parçalanmışlık görmek bizleri üzüyor. Nerede olursa olsun ayrışmayı, kutuplaşmayı, birlikteliğe, dayanışmaya tahvil etmek en samimi arzumuzdur. Çok kutuplu dünyada 2 milyarlık İslam aleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır. İslam dünyasının çok daha büyük rol oynayacağı ancak aynı zamanda daha fazla sorumluluk üstleneceği bir dönemin arifesindeyiz. Türkiye'nin Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanlığı, bölgemizdeki şiddet sarmalının İsrail tarafından yeniden tetiklendiği, istikrar ve barışın tehdit edildiği bir ortamda başlıyor. İsrail'in Filistin'de olduğu gibi, Suriye, Lübnan ve İran'daki haydutluklarını durdurmak için daha fazla dayanışma sergilememiz şart. Teşkilatımız kurulduğu günden bu yana hep barış ve diyalog mesajı taşımış, her türlü aşırıcılığa karşı dimdik durmuştur. Bundan sonra da sırt sırta verip zorlukların üstesinden beraber geleceğiz. 57 üyesiyle, Birleşmiş Milletler 'den sonra en büyük ikinci uluslararası örgüt olan teşkilatımızı daha iyi işletmek, verimli hale getirmek, ekonomik ve toplumsal gelişmenin bir aracı olarak çalıştırmak mecburiyetindeyiz" şeklinde konuştu. "İslam düşmanlığıyla mücadeleyi aktif şekilde sürdürmeye devam edeceğiz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hucurat suresinin 10. ayetinde Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor: "Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz." Bunun için önce kendi içimizdeki ihtilafları çözeceğiz. Kendi meselelerimizi kendi ortak aklımızla ve irademizle sahiplenmezsek başkalarının çıkarlarına hizmet etmiş oluruz. Ortak bir tarihin, ortak bir medeniyetin, hepsinden önemlisi ortak bir inancın mensupları olarak istikbalimizi ilgilendiren her konuda çözüm üretecek irade ve kapasiteye ziyadesiyle sahibiz. Dönem başkanlığımız sırasında İslam düşmanlığıyla mücadeleyi aktif şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle Suriye'nin İslam İş birliği Teşkilatı üyeliğine dönmüş olmasından ve uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yönünde alınan mesafeden duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum" dedi. "Suriye'nin İslam aleminin desteğine ihtiyacı var" Türkiye olarak Suriye'nin kendi ayakları üzerinde durması için bu ülkeye çok boyutlu desteğimizi artırarak devam ettireceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriyeli kardeşlerimizin yüz binlerce şehit vererek kazandığı muhteşem zafer yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Suriye halkı hamdolsun geleceğine her bakımdan çok daha umutlu bakıyor. Türkiye olarak Suriye'nin kendi ayakları üzerinde durması için bu ülkeye çok boyutlu desteğimizi artırarak devam ettireceğiz. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve milli birliğinin korunmasıyla kalıcı istikrara kavuşması için hepimizin, yani tüm İslam aleminin desteğine ihtiyacı var. Bu konuda teşkilat üyesi tüm ülkelerin Suriye'ye gereken katkıyı vereceğine yürekten inanıyorum. Ayrıca İslam İş birliği Teşkilatı ülkeleriyle diğer ülkeler arasında güçlü bir köprü vazifesi gören Müslüman azınlıkların ve toplulukların sorunlarıyla daima yakından ilgilenmeli, onlarla sarsılmaz bir dayanışma içinde olmalıyız. Bu konuda teşkilatımızın şimdiye kadar izlediği tutumu ve aldığı kararları önemsiyoruz" açıklamasında bulundu. "UNRWA'nın İsrail tarafından felç edilmesine müsaade etmemeliyiz" Filistinli mültecilere sahip çıkma noktasında desteklerini sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistinli mültecilere sahip çıkma noktasında yeri doldurulamaz bir görev icra eden UNRWA'nın İsrail tarafından felç edilmesine müsaade etmemeliyiz. Teşkilatımızın ve tek tek üye ülkelerimizin UNRWA'yı madden ve manen destekleyerek İsrail'in oyunlarını bozmalarını bekliyoruz. Ankara'da açılacak temsilcilik ofisiyle bundan sonra ajansa olan desteğimizi inşallah daha görünür hale getireceğiz. Bu vesileyle Kamerun'u başarılı dönem başkanlığı için tebrik ediyor, Afrikalı üyelerin teşkilatımız bünyesinde ağırlığının giderek artmasından mutluluk duyduğumuzu bilhassa ifade ediyorum. Sözlerimin hitamında İslam İş birliği Teşkilatı 51. Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısının İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

İslam Dünyası İstanbul'da zirvede! Bakan Fidan: "İsrail'in saldırganlığına dur diyeceğiz" Haber

İslam Dünyası İstanbul'da zirvede! Bakan Fidan: "İsrail'in saldırganlığına dur diyeceğiz"

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda başladı. “Dönüşen Dünyada İslam İşbirliği Teşkilatı” temasıyla düzenlenen toplantıya, 40’tan fazla ülkenin dışişleri bakanı ve 57 üye ülke temsilcisi katılıyor. ANA GÜNDEM: İSRAİL'İN SALDIRILARI VE GAZZE Toplantının açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in bölgedeki istikrarı hedef alan eylemlerine sert tepki gösterdi. Fidan, "İsrail, şimdi de komşumuz İran'a saldırarak bölgeyi topyekün bir felaketin eşiğine sürüklemektedir. İstişarelerimizde öncelikle bu sınır tanımayan saldırganlığa dur demek için sergileyeceğimiz güçlü duruşu ve ortak adımları ele alacağız" dedi. Zirve kapsamında İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ele alınacağı özel bir oturum düzenlenecek. Gazze'deki insani durum, iki devletli çözüm çabaları ve yeniden imar konuları da masadaki en kritik başlıklar arasında yer alıyor. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN YOĞUN DİPLOMASİ TRAFİĞİ Zirveye paralel olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yoğun bir diplomasi trafiği yürütecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın; Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Syed Asım Münir ve BM temsilcileri dahil olmak üzere çok sayıda üst düzey isimle kritik görüşmeler yapması bekleniyor. TÜRKİYE, İİT DÖNEM BAŞKANLIĞINI DEVRALIYOR Toplantıyla birlikte İİT Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanlığını bir yıllığına devralacak olan Türkiye, 4. kez bu önemli zirveye ev sahipliği yapıyor. Bakan Fidan'ın, Türkiye'nin dönem başkanlığında Filistin davasını öncelikli gündem olarak izleyeceğini, Kıbrıs Türklerinin haklarını savunacağını ve İslam karşıtlığıyla mücadele konularını vurgulaması bekleniyor. REKOR KATILIMLI ZİRVE VE İSTANBUL BİLDİRİSİ İran-İsrail çatışmasının gölgesinde gerçekleşen toplantıya 40'tan fazla dışişleri bakanı katılıyor. Üye ve gözlemci ülkelerle birlikte toplam katılımcı sayısının 1000'i bulması, zirvenin önemini gözler önüne seriyor. Zirve marjında Cammu Keşmir ve Arakanlı Müslümanlar (Rohingya) için Temas Grubu toplantıları da yapılacak. Toplantının sonunda, ele alınan konulara ilişkin ortak tutumu yansıtacak bir İstanbul Bildirisi'nin kabul edilmesi öngörülüyor.

İİT-Arap Ligi bakanlar komitesi, Antalya’da toplanıyor: Gündem iki devletli çözüm ve kalıcı barış Haber

İİT-Arap Ligi bakanlar komitesi, Antalya’da toplanıyor: Gündem iki devletli çözüm ve kalıcı barış

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi (AL) Bakanlar Komitesi'nin önemli bir toplantısı, Türkiye'nin ev sahipliğinde yarın (11 Nisan 2025 Cuma) Antalya'da gerçekleştirilecek. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olan toplantının ana gündem maddesi, "İki Devletli Çözüm ve Orta Doğu'da Kalıcı Barış" olacak. TOPLANTIYA GENİŞ KATILIM BEKLENİYOR Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, bu önemli toplantı 11-13 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan Antalya Diplomasi Forumu öncesinde yapılacak. Arap Ligi Bakanlar Komitesi'nin 20. ve Türkiye'deki ilk toplantısı olma özelliğini taşıyan etkinliğe, Bahreyn, Endonezya, Filistin, Katar, Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün'ün dışişleri bakanları düzeyinde katılım göstermesi bekleniyor. Ayrıca, AL Genel Sekreteri ve İİT Genel Sekreteri'nin yanı sıra BAE, Nijerya, İrlanda, İspanya, Norveç, Slovenya, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya ve Avrupa Birliği'nden (AB) de temsilcilerin toplantıda yer alması öngörülüyor. BAKAN FİDAN'IN TOPLANTIDAKİ MESAJLARI Bakan Hakan Fidan'ın toplantıdaki konuşmasında, İsrail'in 18 Mart'ta ateşkesi bozmasının ardından Gazze'deki insani durumun daha da kötüleşmesine, Batı Şeria ve Kudüs üzerindeki artan baskı ve tehditlere dikkat çekmesi bekleniyor. Fidan'ın ayrıca, bu gelişmelerle birlikte iki devletli çözüm umudunun giderek azalmasına vurgu yapması öngörülüyor. Bakan Fidan'ın, Bakanlar Komitesi'nin tüm çabalarını kalıcı bir ateşkesin sağlanması, rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması ve Gazze'ye tam insani erişimin temini yönünde yoğunlaştırması gerektiğinin altını çizmesi bekleniyor. Bu doğrultuda Mısır ve Katar'ın kapsamlı bir anlaşmaya aracılık etme çabalarına Türkiye'nin desteğinin yineleneceği de belirtiliyor. Fidan'ın, Filistinlilerin kendi topraklarında yaşamaya devam etmelerine ve Filistin ile İsrail halklarının barış içinde yan yana yaşamalarına olanak sağlayacak iki devletli çözümün tek alternatif olduğunun altını çizmesi de bekleniyor. TÜRKİYE'NİN BÖLGESEL GİRİŞİMLERE DESTEĞİ SÜRECEK Türkiye'nin, Gazze'deki yıkımın derhal durdurulması ve kalıcı ateşkesin sağlanması, İsrail'in Filistin'in yanı sıra Suriye ve Lübnan'ı da kapsayan yayılmacı politikalarının engellenmesi, Filistinliler arasında ulusal uzlaşının bir an önce tesis edilmesi ve iki devletli çözümün uluslararası gündemin en üst sıralarında tutulması yönündeki tüm girişimleri kayıtsız şartsız desteklemeye devam edeceği vurgulanacak.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.