SON DAKİKA
Hava Durumu

#İstanbul Büyükşehir Belediyesi

İLKHABER-Gazetesi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Özgür Özel’den İmamoğlu davasına tepki: 8 bin bilirkişi var, hep aynı isim rapor hazırlıyor Haber

Özgür Özel’den İmamoğlu davasına tepki: 8 bin bilirkişi var, hep aynı isim rapor hazırlıyor

Görevinden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesine yönelik tehdit niteliğinde sözler söylediği iddiasıyla 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın ikinci celsesi Silivri'de görüldü. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmayı takip eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çıkışta basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. "8 BİN BİLİRKİŞİ VAR, HEP AYNI KİŞİ GÖREVLENDİRİLİYOR" Dava süreçlerinde sürekli aynı bilirkişinin görevlendirilmesini eleştiren Özel, yargıda tarafsızlığın kalmadığını öne sürdü. Özel, "Bugün bir mahkeme açtılar. 8 bin tane bilirkişi var, bunların içinden hep aynı adamlar çıkıyor. Bu adam Ekrem Başkanın aleyhinde, olmayacak raporlar hazırlıyor. Bu aynı adam Ekrem başkanın aleyhinde raporlar yazıyor," diye konuştu. "BU OLAYIN FAİLİ DEĞİL, MAĞDURUYUZ" Özel, İmamoğlu'nun Başsavcı Gürlek'e yönelik sözlerinin tehdit olarak yorumlanmasına tepki gösterdi. İmamoğlu'nun aslında bir iyilik vaadinde bulunduğunu belirten Özel, şunları söyledi: "Ekrem İmamoğlu, Başsavcı'ya 'Senin evlatlarına dahi bu kötülükler yapılmasın diye çalışacağız' dedi. Bu, savcıyı ve ailesini tehdit etmekmiş. Hayır! 'Senin bizim evlatlarımıza yaptığını biz size yapmayacağız' demektir bu. Biz bu olayın faili değil, hiç olmazsa mağduruyuz." "'AHMAK' DAVASINA GÖNDERME Özel, İmamoğlu'na daha önce "ahmak" davasından verilen cezayı da hatırlatarak, o davanın da siyasi yasak getirmek için kurgulandığını savundu. Özel, "Süleyman Soylu, 'yurt dışına gidip, bizi şikayet edenler ahmaktır' dediğinde, o da 'kazandığımız seçimi kaybettirenler ahmaktır' dedi. Yani Süleyman Soylu'ya, 'sensin o' dedi. Bunu Yüksek Seçim Kurulu'na 'ahmak' dedi diye oradan ceza verdiler. Niye? Siyasi yasak gelsin diye," ifadelerini kullandı. Açıklamaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindeki partililer Silivri'den ayrıldı.

İBB yolsuzluk soruşturmasında iş insanları tahliye edildi Haber

İBB yolsuzluk soruşturmasında iş insanları tahliye edildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında, iş insanı Ahmet Sari ve kardeşi İsmail Sari’nin etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde 'ev hapsi' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla tahliye edildiği öğrenildi. Şüpheli Ahmet Sari ifadesinde, ‘’Bu şahıslar kurmuş olduğu sistem için para vermeyeceğinizi anladıkları zaman hiçbir şekilde ödeme yapmadılar’’ dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında iş insanı Ahmet Sari ve kardeşi İsmail Sari’nin geçtiğimiz günlerde etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde 'konutu terk etmemek' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla tahliye edildiği ortaya çıktı. ‘’Bana para vermeden alacaklarımı tahsil edemeyeceğimi söylediler’’ Öte yandan şüpheli Ahmet Sari’nin Savcılıkta verdiği ifade de ortaya çıktı. Şüpheli ifadesinde, 2019’dan 2023’e kadar İBB ile ciddi sıkıntılı süreçler yaşadığını söyleyerek, ‘’Bu süreçlerin neticesinde İBB'nin farklı birimlerinde ve farklı iştiraklerde ciddi miktarlarda alacaklarımız oluştu. Bu alacakların hukuki yollarla tahsil etmek için çaba göstermemize rağmen bir kısmını bu şekilde tahsil etmemiz mümkün olmamıştır. Hatırladığım kadarıyla 2022 yılının sonlarına doğru bir sekreter tarafından Fatih Keleş ve Ertan Yıldız ile görüşülmek üzere Bakırköy de bulunan İBB ek hizmet binasının 5. katına davet edildim. Bu davet neticesinde söz konusu binada ilk başta Ertan Yıldız'ın oturduğu, sonradan Fatih Keleş'in kullandığı, genel sekreterin yan tarafındaki odada Fatih Keleş ile Ertan Yıldız’ın olduğu bir ortamda bana bu iki şahıs bana para vermeden alacaklarımı tahsil edemeyeceğimi söylediler. Bana burada bir sistem işliyor bu paraların bu sistem için gerekli olduğunu söylediler. Her ne kadar bu teklifi başta kabul etmeyip direnç göstermiş olsak dahil, gelinen durum itibari ile ticari olarak yaşadığımız sıkıntılar aldığımız işlerin paralarımı tahsil edemememiz nedeniyle istedikleri detaylarını ve miktarlarını belirteceğim bu paraları dönem içerisinde Ertan Yıldız'a 9 sefer Fatih Keleş'e ise 17 kez elden para götürmek zorunda kaldım" dedi. Yıldız’a 63 milyon, Keleş’e 169 buçuk milyon para verdiğini söyledi İfadesinde Ertan Yıldız ve Fatih Keleş’in kendisine para süreçlerinin hiçbir şekilde genel müdürlere yansıtılmaması gerektiğini söylediğini belirten Sari, ‘’2024 yılı seçimlerinden bir süre sonra Fatih Keleş bana 'bundan sonra hiç bir suretle Ertan Yıldız'ın talep ettiği, ödemelerin verilmemesi gerektiğini' söyledi. Bunun tam gerekçesini bilmemekle beraber Ertan Yıldız'ın bizden aldığı, paraların Fatih Keleş'e ve dolasıyla sisteme tam gitmemesi olabilir diye düşünüyorum. Ertan Yıldız bu süreç içerisinde bizden toplamda 63 milyon lira para almıştır. Bu lira olan paralar ağırlıklı olarak dolar, bazen de lira cinsinden ödenmiştir. Fatih Keleş ise bizden toplamda 169 milyon 500 bin lira para almıştır’ şeklinde konuştu. ‘’Ali Sukaş eşinin milletvekili adaylığı döneminde benden seçim çalışmaları için otobüs göndermemi talep etti’’ Şüpheli Sari ifadesinin devamında, ‘’Ali Sukaş eşinin milletvekili adaylığı döneminde benden seçim çalışmaları için otobüs göndermemi talep etti. Devam eden işlerimiz ve ciddi bir miktarda alacaklarımız olması dolasıyla bu teklifi kabul etmek zorunda kaldım. İBB iştirakleri genel müdürleri süreç içeresinde benden herhangi bir menfaat talebinde bulunmadılar. Bunun gerekçesini bu şahısların Fatih Keleş'in yürüttüğü ve para sisteminde bilahare beslendikleri ve ihtiyaç duyulmadıklarından kaynaklı olduğunu düşünmekteyim. Benden alınan paralar ticaretimin ilgili İBB yöneticileri tarafından hak ettiğim ödemelerin yapılmaması suretiyle sıkıntıya sokularak alacaklarımı almak için benden bir nevi beni zor durumda bırakarak aldıkları paralardır’’ diye konuştu. ‘’İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gelinen aşamada bu şahısların kurmuş olduğu sistem için para vermeyeceğinizi anladıkları zaman hiçbir şekilde ödeme yapmadıklarının en büyük göstergesi de anlattıklarımdır’’ 2022 yılının sonuna kadar bu şahıslarla ve bu sistemle mücadele ettiğini söyleyen Sari, ‘’Şirketimin ve şahsımın dayanacak gücü kalmadığı zaman bu paraları benden aldılar. Ben bu sürecin ciddi bir mağduruyum. İBB'den alacaklarıma ilişkin dökümlerden de anlaşılacağı üzere hali hazırda 3 milyar liradan fazla alacağım mevcuttur. Bu sistemden kurtulabilmek amacıyla bu alacaklarımın birçoğu için soruşturma öncesinde icra, haciz işlemi başlatmış bulunmaktayız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gelinen aşamada bu şahısların kurmuş olduğu sistem için para vermeyeceğinizi anladıkları zaman hiçbir şekilde ödeme yapmadıklarının en büyük göstergesi de anlattıklarımdır. Ben gerçekte bu sistemin şüphelisi değil gerçek mağduruyum" ifadelerini kullandı.

İBB soruşturması: Etkinlik pişmanlıktan faydalanan zanlı, reklam ihalelerindeki para trafiğini anlattı Haber

İBB soruşturması: Etkinlik pişmanlıktan faydalanan zanlı, reklam ihalelerindeki para trafiğini anlattı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasında etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade verdikten sonra tahliye edilen şüpheli Servet Yıldırım, reklam ihalelerinden kazanılan paraların paylaşımıyla ilgili, "Paraya ihtiyaç olduğunda İmamoğlu İnşaat'ın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz, Hüseyin Köksal'ı arıyordu. Bunun üzerine çelik kasada muhafaza edilen döviz cinsi paralar nakit olarak valizlerle Yılmaz'a götürülüyordu. Hüseyin Köksal'ın talimatı üzerine 5-6 defa da Yılmaz'a valizlerle bizzat ben para götürüp teslim ettim. Bu süre içerisinde Zafer Keleş (şüpheli) de Hüseyin Köksal'ın ofisine birçok kez yüklü miktarda para getirdi. Birçoğunda farklı arabayla gelmişti. Her seferinde yaklaşık 8-10 valiz para getirilmekteydi. Zafer Keleş'in getirdiği paraları Fatih Keleş (şüpheli) gönderiyordu. Fatih Keleş Spor AŞ'nin genel müdürüdür. Spor AŞ'den Hüseyin Köksal'ın ofisine gelen paralar da lazım oldukça İmamoğlu İnşaat'a götürülüyordu." dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu zanlılar hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından yürütülen "yolsuzluk" soruşturması sürüyor. İstanbul'da güvenlik kameraları kapatılan bir otelde İmamoğlu ile görüşen tutuklu şüpheli Hüseyin Köksal'ın şoförü olan şüpheli Servet Yıldırım'ın etkin pişmanlık hükümleri kapsamında savcılığa verdiği ifadeye ulaşıldı. Köksal'ın 15 yıl şoförlüğünü yaptığını ifade eden Yıldırım, eski patronu Köksal ile İmamoğlu'nun yaklaşık 20 yıldır tanıştığını aktardı. Yıldırım ifadesinde, Olay TV'nin satın alınma süreciyle ilgili bazı bilgiler verip, kanalın sahibinin Cavit Çağlar olduğunu belirterek, "Köksal, İmamoğlu'nun talimatıyla Olay TV isimli kanalı Cavit Çağlar'dan almak istedi. Satın alımla ilgili finansmanı İmamoğlu sağlayacaktı. Cavit Çağlar ile Hüseyin Köksal, Olay TV'nin satın alınması hususunda 2,5 milyon avroya anlaştılar. Satın alma ve televizyonun kuruluş aşamasındaki tüm süreçle ilgili finansmanı İmamoğlu'nun talimatıyla Fatih Keleş (şüpheli), İBB üzerinden sağladı. Olay TV satın alınırken, Kültür AŞ'nin parasıyla satın alındı. Bu dönemde Kültür AŞ'nin genel müdürü (şüpheli) Serdar Taşkın'dı. Yaşanan tüm süreci Serdar Taşkın da bilmektedir." dedi. Yıldırım, o süreçte kanalın merkezinin Bursa'da olduğunu kaydederek, "Çağlar ile Köksal satın alma konusunda anlaştıklarında, İmamoğlu Olay TV'nin merkezini BAB Plaza'ya taşımak istedi. Bunun üzerine plazanın birinci katı soy ismini bilmediğim, ismini İsmail olarak bildiğim emlakçıdan 1 milyon 200 bin avroya satın alındı. Plazanın birinci katının parası da İmamoğlu'nun talimatıyla Kültür AŞ'nin bütçesinden sağlandı. Bu parayı da Keleş, İmamoğlu'nun talimatıyla Köksal'a verdi. Köksal da söz konusu parayı emlakçıya ödedi. Bahsettiğim para transferleri Köksal'ın hesaplarında görünür." ifadelerini kullandı. Plazanın birinci katının satın alınmasının ardından, televizyon kanalının yayın yapabilmesi için son model tüm teçhizatlarla donatıldığını anlatan Yıldırım, bunun için 2 milyon avro harcandığını tahmin ettiğini, bu finansmanın da İmamoğlu'nun talimatıyla Kültür AŞ üzerinden Keleş aracılığıyla yapıldığını iddia etti. Yıldırım, teçhizat işlemlerinin tamamlanmasının ardından kanalın Kağıthane'deki plazaya taşındığını belirterek, "Olay TV, Kağıthane'de yayına başladıktan sonra Çağlar, Köksal'ın yanına gelerek kanalın devrini yapamayacağını söyledi. Bunun üzerine Olay TV'nin satışı konusunda anlaşılan 2,5 milyon avro Çağlar tarafından Köksal'a iade edildi." dedi. Köksal'ın Olay TV'yi satın alırken 2,5 milyon avronun bir kısmını elden Çağlar'a ödediğini ifade eden Yıldırım, "Keleş, parayı nakit olarak Köksal'a getirdi. Köksal da elden ödediği paraları bizzat kendisi, Çağlar'a Levent'teki ofisinde teslim etti. Bu esnada Köksal'ın şoförlüğünü yapıyordum. Paralar Çağlar'a tek seferde gitmedi, parça parça çantalarla gitti. Köksal'ın, Çağlar'a toplamda nakit olarak ne kadar para götürdüğünü bilmiyorum. Paralar çantalarla arabanın bagajına konulurdu. Ben de Köksal'ın şoförlüğünü yapardım ve paraları bu şekilde götürürdük." şeklinde konuştu. Yıldırım, Olay TV'nin devri gerçekleşmeyince plazadaki yerin Tarih TV'ye devredildiğini belirterek, "Tarih TV, şu an bu binada faaliyetlerine devam etmektedir. Bildiğim kadarıyla Tarih TV'nin devir karşılığında 4,5 milyon avro alındı. Hatırladığım kadarıyla bu para resmi olarak alındı. Buradan gelen 4,5 milyon avroyla Beyoğlu'nda bulunan S. adlı firmaya ait tarihi bina İmamoğlu'nun talimatıyla Carsal firması (soruşturmada el konulan firma) üzerine alındı. Carsal firması Köksal'ın üzerinedir fakat gerçekte İmamoğlu'nundur." dedi. "Şirketlerden gelen paralar 30-40 gün ara ile paylaşılıyordu" Reklam ihalelerin alınması amacıyla kurulan şirketlerle ilgili de bazı bilgiler veren Yıldırım, Köksal'ın gerçek işinin tekstil olduğunu ve İmamoğlu'nun talimatıyla medya ve reklam işine girdiğini söyleyerek, şunları kaydetti: "Medya işine girince İmamoğlu, Köksal'a 'Medya işine girdiğinden dolayı hükümet tarafından sana baskı gelir. Tekstil işinde kredi kullanamazsın. Bu sebeple sana iki reklam şirketi kuralım. Bu şirketler üzerinden belediyedeki reklam ihalelerine girersin.' dedi. Köksal, Advertcity ve Urbanmedia (soruşturmada el konulan şirketler) isimli şirketleri kurdu. Ancak Hüseyin Köksal şirketleri amcasının oğlu Ahmet Köksal'ın (şüpheli) üzerine kurdu. Ahmet Köksal'ın ortağı da Murat Kapki'dir (şüpheli). Şirketler kurulur kurulmaz İBB'nin reklam ihaleleri bu şirketlere verildi. Üst geçit reklam ihalelerinin tamamını bu şirketler alıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam iki şirketin yıllık cirosu 1,5 milyar liraydı. Olay TV'nin devir işi olmayınca İmamoğlu, Köksal'ı çağırarak medya işinin gerçekleşmemesi sebebiyle artık hükümetle bir tehlike kalmadığını, kurulan reklam şirketlerinden gelen paranın yüzde 60'ının İmamoğlu'na, yüzde 20'sinin Kapki'ye, yüzde 20'sinin ise Hüseyin Köksal'a ait olduğunu söylemiş." Yıldırım, "Reklam ihalelerinin alınması amacıyla kurulan şirketlerden gelen paralar 30-40 gün arayla paylaşılıyordu. Bu paylaşım genelde nakit olarak yapılmaktaydı. İmamoğlu'nun payına düşen kısmın tamamı şirketine gönderilmezdi, şirketlerindeki ihtiyaç durumlarına göre, Tuncay Yılmaz (şüpheli) kullanmaları gereken miktarı ya bizden kendi şirketlerinin şoförleri aracılığıyla alırdı ya da biz şirketten birisi aracılığıyla gönderirdik. Reklam işinden gelen parayı Ahmet Köksal, Hüseyin Köksal'ın Beylikdüzü'nde bulunan ofisine nakit olarak getiriyordu." ifadelerini kullandı. Kendisi işten ayrılmadan önce reklam işinden gelen paranın Laleli'de bulunan B.Ö'ye ait döviz bürosuna gittiğini anlatan Yıldırım, "Parayı, döviz bürosunun kuryesi Ahmet Köksal'dan nakit alıp döviz bürosuna götürüyordu. Lira olarak döviz bürosuna giden para dolara çevrilip Hüseyin Köksal'ın Beylikdüzü'nde bulunan ofisine gönderiliyordu. Hüseyin Köksal'ın ofisine döviz cinsi paraları kuryeler getiriyordu. Bu paralar Hüseyin Köksal'ın ofisinde çelik kasalarda muhafaza ediliyordu. Paraya ihtiyaç olduğunda İmamoğlu İnşaat'ın Genel Müdürü Yılmaz, Hüseyin Köksal'ı arıyordu. Bunun üzerine çelik kasada muhafaza edilen döviz cinsi paralar nakit olarak valizlerle Yılmaz'a götürülüyordu. Hüseyin Köksal'ın talimatı üzerine 5-6 defa da Yılmaz'a valizlerle bizzat ben para götürüp teslim ettim. Bu süre içerisinde Zafer Keleş (şüpheli) de Hüseyin Köksal'ın ofisine birçok kez yüklü miktarda para getirdi. Birçoğunda farklı arabayla gelmişti. Her seferinde yaklaşık 8-10 valiz para getirilmekteydi. Zafer Keleş'in getirdiği paraları Fatih Keleş (şüpheli) gönderiyordu. Fatih Keleş Spor AŞ'nin Genel Müdürü'dür. Spor AŞ'den Hüseyin Köksal'ın ofisine gelen paralar da lazım oldukça İmamoğlu İnşaat'a götürülüyordu. Bazen de Yılmaz, İmamoğlu İnşaat'ta şoför olarak çalışan şahısları gönderip Hüseyin Köksal'ın ofisinden para aldırıyordu." dedi. "Toplantılarda hangi ihalenin kime verileceği, paraların nasıl geri alınacağı konuşulurdu" Yıldırım, Hüseyin Köksal'ın Beşiktaş'ta bulunan bir otelde oda kiraladığını ve burayı ofis olarak kullandığını ifade ederek, "Bu ofiste Hüseyin Köksal, Murat Ongun (şüpheli), Emrah Bağdatlı (firari şüpheli), Ahmet Köksal haftanın 3 günü toplanırlardı. Bu toplantılarda hangi ihalenin hangi bedelle kime verileceği, paraların nasıl geri alınacağı konuşulurdu. Odada durmamı istemezlerdi. Buraya hiçbir zaman para gelmezdi. İmamoğlu'nun talimatıyla isimlerini saydığım kişiler toplanıp bahsettiğim konuları görüşürlerdi." diye konuştu. İmamoğlu'nun belediye başkanı seçildiğinde Kültür AŞ'ye Serdal Taşkın'ı atadığını, kendisinin Hüseyin Köksal'ın Taşkın'ı ziyaret etmesi sebebiyle Taşkın'ın şoförü O.C. ile tanıştığını anlattı. Yıldırım, "O.C. bana Taşkın'ın Kültür AŞ'ye ait paraları evine götürdüğünü, hatta bir kısmını O.C'nin hesabına yatırdığını, kendisine külçe altın aldırıp Nişantaşı'nda bulunan bankalardaki kiralık kasalara yatırdığını anlatırdı. Ben de kendisine, 'Senin hesabına yatırdığı parayı çek götür, savcılığa ver.' dedim. Hüseyin Köksal ile Taşkın aynı bölgede oturduklarından Taşkın bazen Hüseyin Köksal'ı arayıp 'Eve birlikte gidelim.' derdi. Bizim araba milletvekili tahsisli (CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat'a tahsis edilen araç) olduğundan çakar vardı. Bu sebeple Taşkın bizimle gelmek isterdi. Serdar Taşkın, bizimle geldiğinde şoförünün anlattığı gibi yanında sürekli çanta vardı. Bir gün benzinliğe girdiğimizde Taşkın ve Hüseyin Keskin tuvalete gitti. Bu esnada merak edip Taşkın'ın çantasını açtım. Çantanın içi dolar ve avro doluydu. Bu paranın Kültür AŞ'nin parası olduğunu düşünüyorum. O.C, Taşkın'ın iki villa alıp bu villaları Z.S'nin üzerine yaptığını söylerdi." dedi. İfadesinde CHP Kurultayında para dağıldığı iddialarına değinen Yıldırım, "Kurultay'da para dağıtımına ilişkin görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Ancak Ongun'un şoförü, soy ismini bilmediğim Kadir adlı şahıstan duyduğum kadarıyla Kurultay'da üyelere para dağıtılmış, KİPTAŞ'tan ev verildiğinden bahsetmişti." ifadelerini kullandı. Yıldırım, ifadesini şu şekilde sürdürdü: "Ekrem İmamoğlu tarafından kurulan yapı çok karmaşık bir ilişki şeklindeydi. Bu yapının başındakiler birbirlerinin işlerine karışmazlardı. Hüseyin Köksal'ın bir yakınlığı olmaması nedeniyle Ertan Yıldız (şüpheli) hakkında bir bilgim olmamakla beraber medya alanındaki işleri Murat Ongun'un altında Emrah Bağdatlı dizayn etmekteydi. Bağdatlı aynı zamanda Hüseyin Köksal'ın da eski bir arkadaşıdır. Bu şahıs birçok firmalar kurarak ihaleler aldırmış, aldırdığı ihaleleri sahte (naylon) faturalar suretiyle dışarıya çıkartıyordu. Fatih Keleş'ten sonra tüm paranın toplandığı esas kişidir. Boğaziçi İmar'da temin edilen usulsüz paralar da bu şahsa gitmekteydi. Boğaziçi İmar'da onun bilgisi olmadan hiçbir işlem yapılamazdı. Bu paraları hem şirketlerinde, kişisel zenginleşmelerinde hem de kurdukları yapının devamı için kullanırlardı." İfadesinde Yıldırım, "Cumhuriyet Başsavcılığınızca operasyon yapılmadan yaklaşık 1 hafta önce avukat Mehmet Pehlivan (İmamoğlu'nun avukatı) beni arayarak, 'Seni ifadeye çağırabilirler, senden dik durmanı istiyorum. Bunu ailen ve çocukların için yapacaksın, benim için değil.' şeklinde tehditvari bir konuşma gerçekleştirmiştir. Bugüne kadar hem ilk ifademde hem de cezaevinde bulunduğum süreç içerisinde bildiklerimi Cumhuriyet Başsavcılığınıza anlatmak için niyetlenmiş olsam da ceza infaz kurumunda avukatlar tarafından ciddi gözetim altına tutularak ifade vermemizin engellenmesi nedeniyle bu ana kadar ifade veremedim. Bana rızam dışında atanan avukatı değiştirmek istediğimi beyan ettiğimde de böyle bir şeyin mümkün olmadığını ilettiler." şeklinde konuştu. Başsavcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Yıldırım, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için ifade vermesinin ardından dün, "konutu terk etmemek" şartıyla tahliye edilmişti.

İBB’ye 5. dalga operasyon! 5 Belediye Başkanı ve Eski CHP Vekiline tutuklama talebi Haber

İBB’ye 5. dalga operasyon! 5 Belediye Başkanı ve Eski CHP Vekiline tutuklama talebi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve bazı ilçe belediyelerine yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında düzenlenen 5. dalga operasyonda önemli gelişmeler yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, aralarında eski CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, yardımcısı Ömer Kazancı, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe gibi isimlerin de bulunduğu 30 şüpheli, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 38 şüpheliden 30’u için tutuklama, 6’sı için adli kontrol talebi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alınan 38 kişinin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Şüpheliler, sağlık kontrollerinin ardından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayına sevk edildi. Soruşturma kapsamında 30 kişi için tutuklama talebinde bulunulurken, 6 kişi hakkında ise adli kontrol hükümlerinin uygulanması istendi. Soruşturmada Hangi Belediye ve İsimler Var? 31 Mayıs’ta düzenlenen eş zamanlı operasyonlarla başlatılan süreç, İBB, Büyükçekmece Belediyesi, Beşiktaş Belediyesi Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü, ayrıca Avcılar, Gaziosmanpaşa, Ceyhan ve Seyhan belediyelerini kapsıyor. Gözaltına alınanlar arasında: Eski CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin de yer alıyor. Suç örgütü iddiası ve firari şüpheliler Soruşturmada adı geçen Aziz İhsan Aktaş’ın elebaşı olduğu ileri sürülen bir suç örgütüne yönelik de incelemeler sürüyor. Gözaltı kararı verilen bazı isimlerden 5 zanlı sonradan yakalanırken, 3 kişinin cezaevinde olduğu, 3 kişinin ise yurt dışında bulunduğu bildirildi. Emniyet birimlerinin firari şüphelilerin yakalanması için çalışmaları devam ediyor.

Avcılar Belediye Başkanı Çaykara’nın ifadesi ortaya çıktı: Bahsi geçen suçlarla alakam yok Haber

Avcılar Belediye Başkanı Çaykara’nın ifadesi ortaya çıktı: Bahsi geçen suçlarla alakam yok

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile Beşiktaş ve Büyükçekmece Belediyeleri’ni kapsayan 4 ayrı yolsuzluk soruşturması çerçevesinde 38 şüpheli gözaltına alındı. Soruşturmalardan biri, suç örgütü lideri olduğu öne sürülen Aziz İhsan Aktaş’ın itirafçı olduğu dosyayla ilişkilendiriliyor. Gözaltına alınanlar arasında Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara da bulunuyor. Çaykara'nın emniyette verdiği ifade basına yansıdı. “İHALE SÜREÇLERİYLE HİÇBİR İLGİM YOK” Çaykara ifadesinde, belediyedeki ihale süreçleriyle herhangi bir ilgisinin olmadığını belirterek, “İhale süreçleri, Kamu İhale Kanunu uyarınca ilgili müdürlüklerce yürütülür. Yüklenici firmalarla bir temasım olmadı, kimseyi de bu konuda yönlendirmedim. Ödemeler gerçekleşirken tarafıma herhangi bir bilgi verilmez” dedi. “5 MİLYON 500 BİN TL İDDİASIYLA İLGİM YOK” Beşiktaş Belediyesi’ndeki hak edişler karşılığında seçim kampanyasında kullanmak üzere 5 milyon 500 bin TL aldığı iddiasına da değinen Çaykara, iddiaları yalanladı: “Bahsi geçen şirketleri ve kişileri tanımıyorum. Sadece Alican Abacı ve Erhan Daka isimli şahısları biliyorum. Hakkımda ortaya atılan para teslimi veya araç temini iddiaları asılsızdır. Seçim sürecinde böyle bir destek almadım.” “DAVET EDİLSEYDİM, GÖNÜLLÜ OLARAK İFADE VERİRDİM” İfadesinin sonunda Çaykara, görevine ve seçmenine bağlılığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Avcılar’ın genç ve seçilmiş belediye başkanı olarak ifade vermem istenseydi, çağrıldığımda gönüllü olarak gelirdim. Bahsi geçen suçlarla hiçbir alakam yok. 14 aydır görevimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Hukuka ve adalete inancım tam. Toplumun tüm kesimleriyle kucaklaşan bir yönetim anlayışım var. Yaşananları adaletin takdirine bırakıyorum.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.