TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Japon

İLKHABER-Gazetesi - Japon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Japon haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki: "Japonya'da imar barışı diye bir şey yok" Haber

Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki: "Japonya'da imar barışı diye bir şey yok"

CANSU ERSOY ADANA (İLKHABER) - Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki 12 ilde gerçekleşecek olan deprem seminerlerine başladı. Özel olarak tasarlanmış eğitim tırıyla yola çıkan Moriwaki, eğitimine Adana'da devam etti. Moriwaki, "Japonya'da imar barışı diye bir şey yok. Doğal gaz aramak, elektrik bağlamak için veya çeşitli sebeplerle özel bir vergi vererek imar barışından yararlanabiliyor. Ama bunu yapmak yerine yaptığını düzeltsin" dedi. KYK Yapı Kimyasalları'yla işbirliği içerisinde depremle ilgili farkındalığı artırmak amacıyla Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki özel olarak tasarlanmış eğitim tırıyla deprem seminerlerine başladı. Moriwaki, Hatay ve İskenderun'da verdiği seminerlerine Adana'da devam etti. Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki bir otelde verdiği seminerde birçok konunun üzerinde durdu. Moriwaki, Japonya'daki bina yapımı ve sistemleriyle Türkiye'deki bina yapımı ve sistemleri kıyaslaması da yaptı. 6 Şubat depreminden yola çıkarak Japonya'da da çok büyük depremler olduğundan söz eden Moriwaki, "Japonya'da oldukça fazla deprem oluyor. Bazılarının şiddeti çok büyük olabiliyor. Ama buna rağmen deprem olduğunda biz dışarı kaçmıyoruz. Yerimizde duruyoruz ve sadece masanın üzerinde düşme ihtimali olan eşyaları tutuyoruz. Ama Türkler bunu yapmıyor. Bunun yerine deprem olduğunda hemen dışarıya kaçıyorlar. Bu da çok doğal bir davranış" diye aktardı. "Binayı düzeltmeden sadece para vererek onay alıyor" Türkiye'de imar konusunda yapılan birçok hatadan da bahseden Yoshinori Moriwaki, "Japonya'da imar barışı diye bir şey yok. Doğal gaz aramak, elektrik bağlamak için veya çeşitli sebeplerle özel bir vergi vererek imar barışından yararlanabiliyor. Ama bunu yapmak yerine yaptığını düzeltsin. Binayı düzeltmeden sadece para vererek onay alıyor. Çünkü düzeltmezsek deprem gelince nasıl olacak?" dedi. "21 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 50'si yönetmeliklere uygun değil" Moriwaki, Türkiye'nin yapı karnesinini değerlendirirken 21 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 50'sinin yönetmeliklere uygun olmadığını da aktardı. Moriwaki, bunun sebebinin 'İmar Barışı' olduğunu söyledi. Moriwaki, Hatay'da başlayan ve Adana'da devam ettirdiği seminerlerini; Osmaniye, Kahramanmaraş, Elbistan, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır, Malatya, Elazığ ve Erzincan'da sürdürecek.

Türkiye'ye tatile gelen Japon Müslüman öğrenci İstanbul'da evinde hissettiğini söyledi Haber

Türkiye'ye tatile gelen Japon Müslüman öğrenci İstanbul'da evinde hissettiğini söyledi

(AA) - Harvard Üniversitesi Teoloji Fakültesinde yüksek lisans yapan annesi Japon babası Pakistanlı Amin Qureshi, tatil için geldiği Türkiye'de Japonya'da hiç olmadığı kadar evinde hissettiğini ifade etti. ABD'de yaşayan Amin Qureshi, AA muhabirine, Türkiye'de bulunduğu iki aydaki deneyimleri ve Japon Müslümanlar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Qureshi, Japonya'daki Müslüman toplumun sorunlarını anlamak için sosyoloji alanında çalışmalar yaptığını belirterek, ülkesinde bu konuda tatmin edici cevaplar bulamadığı için araştırmalarına yurt dışında devam ettiğini ve sık sık Müslüman ülkelere ziyaretler yaptığını söyledi. Türkiye hakkında olumlu ifadeler duyduğunu ve yaz tatilini İstanbul'da değerlendirmeye karar verdiğini anlatan Qureshi, 2 aydır yaşadığı İstanbul'da farklı ülkelerden Müslümanlarla tanıştığını, bu nedenle çok mutlu olduğunu kaydetti. Qureshi, Batı'nın Müslümanlara kısıtlı özgürlük alanı tanıdığını, Türkiye'de ise İslam'ın serbestçe yaşanabildiğini vurgulayarak, "Burada kendimi Japonya'da hiç olmadığım kadar evimde hissediyorum. Türkiye'de, bilinçli bir Müslüman olarak yaşayabileceğiniz bir hayat biçimi var." dedi. Türkiye'de Müslüman ailelerin sosyalleşmesi için birçok alan bulunduğuna dikkati çeken Qureshi, camilerde aileleri, çocukları görünce çok etkilendiğini ve ağlayacak gibi hissettiğini dile getirdi. Qureshi, kendisini yıllardır Türkiye'de yaşıyor gibi toplumun parçası olarak hissettiğinden bahsederek, şöyle devam etti: "Türkiye size burada gerçekten bir yeriniz olduğunu hissettiriyor. Sizi yabancı olarak görmüyorlar ve kimsenin istemediği yemeğin yanında gelen garnitür gibi hissetmiyorsunuz. Buraya aitsiniz ve Müslüman olarak yaşayabilirsiniz. Bu inanılmaz. Elbette her şey mükemmel değil, sizin de kendi sorunlarınız var ama ABD'de, Japonya'da ya da başka bir ülkede yaşayan arkadaşlarımla konuştuğumda, onların da yaşadıkları ülke hakkında çok fazla olumsuz konuştuklarını görüyorum. Buraya gelen yabancıları YouTube'dan izliyorum Türkiye hakkında çok güzel şeyler söylüyorlar." - "Ne anlama geldiğini bilmesem de tamamen Japon olmaya çalışıyordum" Doğup büyüdüğü Japonya'da, kültür çatışması yaşadığını ve kültürel farklılıklara alışmasının zaman aldığını belirten Qureshi, şunları ifade etti: "Japonya'da insanlar hislerini çok fazla göstermezler. Değişim öğrencisi olarak bir yıl Pakistan'da yaşadıktan sonra Japonya'ya döndüğümde farklı hissediyordum. Pakistan'daki gibi biriyle selamlaşmak için sarılmak istediğimde bu çok garip karşılanıyordu. Ben de kendimi yabancı gibi hissediyordum." Qureshi, çocukken Japon toplumuna uyum sağlamak için Müslüman ve Pakistanlı kimliğinden tamamen sıyrılmaya çalıştığına işaret ederek, şunları anlattı: "Ben Japonya'nın Tokyo'ya göre daha az yabancının yaşadığı orta ölçekli şehirlerinden Nagoya'da doğdum, büyüdüm. Japoncada yabancı kelimeleri yazmak için kullandığımız Katakana harflerini kullanacağım için okulda soyadımı yazmazdım. Bir tarafımla yabancı olduğum anlaşılmasın diye ismim Kanji alfabesi ile yazıldığı için onu kullanırdım. Öğretmenim de beni bu konuda uyarırdı ve herkes gibi olmamı beklediğini söylerdi. Çocukken topluma uyum sağlayarak, içimdeki yabancıdan kurtulmaya çalışıyordum. Ne anlama geldiğini bilmesem de tamamen Japon olmaya çalışıyordum." - "Japonya'da bizlere örnek olacak Müslüman alim sayısı çok az" Japonya'da ilk nesil Müslümanların, 1980'lerin başında ülkeye gelen mülteciler olduğunu kaydeden Qureshi, Müslümanların Japonlarla evlenmesiyle ikinci kuşak melez Müslüman çocukların dünyaya geldiğini aktardı. Qureshi, Japonya'da doğan melez Müslüman çocukların, okullarda ve toplumda İslam dinine mensup oldukları için sorunlar yaşadığına vurgu yaparak, "İkinci nesil çocuklar, yani benim neslim tamamen kimlik krizinde. Neyi seçeceklerini bilemiyorlar. Evde farklı dışarda farklı kültürler nedeniyle kafaları çok karışıyor." ifadesini kullandı. Japonya'da yaşayan ikinci nesil Müslüman Japonların önünde ilham kaynağı olabilecek ve İslam hakkındaki sorularına cevap verecek alimlerin olmadığına dikkati çeken Qureshi, "Japonya'da bizlere örnek olacak Müslüman alim sayısı çok az. Bu nedenle ikinci kuşak Müslüman Japonlar, Müslüman mı yoksa Japon mu olduklarını sorguluyor. Birçoğu her ikisi de olabileceğinin farkında bile değil." diye konuştu. Qureshi, Japon toplumunun İslam dinini tam anlayamadığına dikkati çekerek, sosyal hayata karışan Müslüman Japon çocukların, Müslüman ya da Japon olmak arasında tercih yapmaya itildiğini söyledi. İkinci nesil Müslüman Japonların büyük kısmının sosyal hayatta yalnız kalmamak için dinlerinden uzaklaştığını aktaran Qureshi, sözlerini şöyle tamamladı: "İlk nesil, çocuklarının İslam'ı yaşaması gerektiğini söylüyor ama onlara bir şey öğretmiyor çünkü kendileri de dini tam bilmiyor. Büyüklerimiz Japonları suçlayarak 'Zorbalık ve baskıyla çocuklarımızı İslam'dan soğutuyorlar' diye serzenişte bulunuyor. Bu eleştiriler kısmen doğru olsa da tamamen katılmıyorum. Bizden önceki nesil bizim için ne yapıyor? Genç Müslümanların dinden dönmesinin tek nedeni Japon toplumu değil. Bence, Japonya'da Müslüman toplumunun yapması gereken çok şey var. Geliştirmemiz gereken çok şey var ve evet, inşallah, yavaş yavaş daha iyiye gidiyor."

Sporun parlayan yıldızı ‘Ju Jitsu’ Haber

Sporun parlayan yıldızı ‘Ju Jitsu’

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER) – Japon dilinde ince sanat anlamına gelen ve çok eski bir Uzakdoğu Dövüş Sanatı olan Ju Jitsu, özellikle rakibi yakalama ve yerde mücadeleye odaklanan bir savaş sanatı, spor ve kişisel korunma yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Silah kullanılmadan yapılan savunma sporları arasında artan ilgiyle beraber tüm dünyada hızla yayılmaktadır. Ülkemizde de büyük ilgi gören Ju Jitsu sporu, Gençlik Spor Bakanlığı, Muaythai Federasyonu Başkanlığına alt branş olarak bağlanarak artık resmi olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Ju Jitsu hakkında gazetemize konuşan Ju Jitsu Yürütme Kurulu Koordinatörü ve aynı zamanda Yürütme Kurulu Sözcüsü olan Seyit Mehmet Hallaç, “Son 10 yılın popüler mücadele sporu Ju Jitsu 150 ülkede yaygın olarak yapılmakta. Birçok ülkenin güvenlik güçlerinin eğitim ders programlarında yer alan Ju Jitsu spor dalı, ülkemizde resmi olarak 13 yıl önce dernekler statüsünde Hulisi Elmas başkanlığında kurulan Ju Jitsu Federasyonuyla tanışıldı” dedi. Hallaç, “Daha önceleri mücadele sporları içindeki hocaların ferdi olarak yaptığı, ancak yaygınlaşmayan Ju Jitsu sporu, 2010 yılında kurulan Federasyonla, ülkemizde yaygınlaşmış, 2015 yılında Bartın ilinde yapılan Türkiye Şampiyonasıyla gelişimi hızlandırmıştır. Ayrıca 2010-2013 yıllarında birer defa, 2015 yılından 2023 yılları arasında Antrenör-Hakem seminer ve kursları yapılmış, bununla beraber her yıl Türkiye Şampiyonaları düzenlenerek, ülkemizin dört bir yanında birçok ilde geniş faaliyetler yaygınlaşmıştır” diye konuştu. Şuan tam 73 ilde aktif olarak Ju Jitsu sporu yapıldığına değinen Ju Jitsu Yürütme Kurulu Koordinatörü ve Yürütme Kurulu Sözcüsü olan Seyit Mehmet Hallaç, şu bilgilere yer verdi; “Türkiye de Güneydoğu ve Doğu Anadolu illeri de tam 73 ilde aktif olarak yapılan Ju Jitsu spor dalı Uluslararası şampiyonalarda da ülkemizi başarıyla temsil ederek Dünya ve Avrupa şampiyonları çıkartmıştır. Şöyle baktığımızda Ju Jitsu sporunun tarihi yaklaşık 2 bin yıllık tarihe dayanır ve esas kökeni Japonya’dır. Bir çok uzak doğu sporunun temelinde yada içinde vardır. Ayrıca Judonun atasıdır. Savaş sanatları olarak uygulanırken, zamanla evrimleşerek günümüzde spor dalı kurallarıyla yaygınlaşıp uygulanmıştır. Orijinalini de koruyan ve savaş sanatları alanında farklı stil içerisinde çalışılmaktadır. Ju Jitsu olarak günümüzde de var olan bu stil, çok yaygın olmamakla beraber sadece ustaların çalıştığı bir teknik stil olarak varlığını devam ettirmektedir. Bugünkü spor çalışması 5 ana stil üzerindedir. Bunlar; Combat, Fight, Newaza, Duo (self defans) ve Geleneksel sistemdir. Bugünün şartlarında resmi olarak çalışacağımız Dünya Federasyonu J.J.I.F de Combat yerine Contact, Fight, Newaza ve Duo sistemlerinin yarışmaları yapılmakta olup, ülkemiz sporcu ve antrenörlerinin kalitesi bu şampiyonalarda derece yapmaya uygundur. Daha önceki yıllarda Uluslararası şampiyonalara defalarca gitmiş ve derece yapmış sporcularımız olmakla beraber, bundan sonraki yarışmalarda da bu tecrübeyle yarışmalarda üstün başarı göstererek ülkemize madalyalar getirecekler. Ju Jitsu sporumuzun teknik özelliğine baktığımızda; Contackt Combat; ayakta yumruk tekmeyle başlayıp, yerde güreşerek devam eden ve yerde rakibi kilitleyerek hareketsiz bırakarak bitirilebilen, Fight; yine ayakta, yumuşak ve yarım temaslı, hatta göster çek uygulamalı tekme yumrukla başlayıp, tutma atma yerde güreşerek rakibi kilitlemeyle bitebilen, Newaza; vuruşsuz, sadece tutma itme ve yere fırlatma, yerde kilitleme oyunları olan, Duo; karşılıklı takım halinde savunma ve atak tekniklerin uygulandığı tamamen gösteri dans niteliği taşıyan oyun biçimiyle oluşan stiller ve tekniklerin dizaynıyla oluşan ju jitsu sporumuz yeni nesil sporseverler arasında oldukça yoğun ilgi görmüştür. Altyapısında bu kadar gelişmiş ve yaygınlaşmış bir spor dalı Türkiye’de son yıllarda hemen hemen ilktir diyebiliriz. Geçen 13 yıllık süreçte ise seminer ve kurslarımızla birçok ilimizde bir çok sporcumuza antrenörümüze ulaştık ve Ju Jitsu sporunu yaptırdık. Bu gün için Siyah Kuşak Dan sahibi 4 bin civarında sporcumuz,500 üzerinde antrenörümüz  mevcut . Muay Thai Federasyonuna bağlanmadan önce 13 yıllık süreçte Yürütme Kurulu başkanımız Hulisi Elmas la birlikte Doğu, Güneydoğu, Karadeniz dahil birçok bölgemizde antrenörlerimize kurs, sporcularımıza seminerler vererek Ju Jitsu sporuna sporcu kazandırmaya çalıştık. Ayrıca Mustakil Ju Jitsu Federasyonu bünyesinde ki yönetim ve yürütme kurulu üyelerimizin de destek ve çabaları çok büyüktür. Her biri ayrı gayretlerle Ju Jitsunun büyümesine vesile olmuşlardır. Bu gün Muay Thai Federasyonu bünyesinde ki yürütme kurulu üyelerimiz de Ju Jitsu da kariyer sahibi, önder kimlikleriyle bu sporun lokomotifi hocalarımızdırlar. Neden Muay Thai Federasyonundayız? Federasyon Başkanımız Hasan Yıldız öncelikle içimizden biri, Ju Jitsu sporunun en temelinde olan biri, yani, başlangıcından beri yer alan bir spor adamı. Ju Jitsu sporunu anlayan, bizleri bizler kadar bilen bir başkan. Ayrıca Yönetim Kurulu üyeleri ve Genel Sekreterimiz de faaliyetlerimizi ilgiyle izleyen, bizleri her platformda destekleyen, disiplinli çalışan kişilerdir. Ju Jitsu spor dalının Muay Thai Federasyonunda daha uyumlu, daha disiplinli çalışmalar yapılabileceği inancımızdan kaynaklı olarak oradayız. Şuan için Muay Thai Federasyonu bünyesinde önceliğimiz; Dan ve Kyu talimatlarının yayınlanmasından hemen sonra, siyah kuşak Dan denkliklerinin yapılıp resmileşmesini sağlamak, ardından antrenör denklikleri ve resmileşmesi çalışmalarıyla birlikte antrenör kurslarını açabilmek, hakem denklikleri ve kurslarını yapabilmektir. Bunlardan hemen sonra sporcu lisanslarının çıkarılmasıyla ilgili hızlıca bir çalışmayla ,Temmuz ayının ortalarında da Gençlik Spor Bakanlığı bünyesinde ilk Türkiye Şampiyonamızı yapabilmeyi hedeflemekteyiz. Türkiye Şampiyonamızın ardından, uluslararası şampiyonalar başlayacak. İlk olarak Balkan, Avrupa ve Dünya Şampiyonalarına da hızlıca hazırlığımız olacak. Gençlik Spor Bakanlığı bünyesinde ilk yılımız, bu yıl katılacağımız uluslararası şampiyonalarda kesinlikle ülkemize madalyalarla döneceğiz. Çünkü ülkemizde, uluslararası tecrübelere sahip bir çok Ju Jitsu antrenörümüz mevcut. Ayrıca sporcularımızın çoğu da uluslararası yarışmalarda derece yapmış tecrübeli sporculardır. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde Muay Thai Federasyonu web sitesinde talimatlar yayınlanmakla beraber, bu süreçle beraber kurs ve seminer ilanlarımızı da oradan takip etme şansı olacaktır. Ayrıca lisans işlemleri de bu zaman dilimi içerisinde başlayacaktır.”

ANKARA - Japon mimarın tasarımı deprem bölgesine özel "kağıt masura evi" Hatay'a gönderildi (2) Haber

ANKARA - Japon mimarın tasarımı deprem bölgesine özel "kağıt masura evi" Hatay'a gönderildi (2)

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : - Kağıt Masura Ev'in genel görüntüsü - Japon mimarisinin özelliklerini taşıyan evden mimari detaylar - Ödüllü Japon mimar Shigeru Ban ile röportaj Japon mimarın deprem bölgesine özel tasarımı "kağıt masura evi" Hatay'a gönderildi - Ödüllü mimar Shigeru Ban'ın geri dönüştürülmüş çevre dostu malzeme ile tasarladığı ve ODTÜ'de inşa edilen evin Hatay'da kurulumuna başlandı - Japon mimarisinden izler taşıyan, dış cephesi hava olaylarına karşı koruyucu boyalarla yalıtılan, temel için kullanılan kasaların içine belli ağırlıkta kum torbaları yerleştirilen ev, yaklaşık 3 yılın ardından tekrar geri dönüştürülebilecek - Japon mimar Ban: - "Kağıt masura evin hem fonksiyonel hem ekonomik olması onu diğerlerinden ayrı bir yerde tutuyor. Yapılması, sökülmesi ve afet bölgesine transferi çok kolay" ANKARA (AA) - SELMA KASAP - Ödüllü Japon mimar Shigeru Ban'ın kağıt ve yonga levha gibi geri dönüştürülmüş çevre dostu malzemelerle tasarımını yaptığı, ODTÜ'de inşa edilen kağıt masura evin Hatay'da kurulumuna başlandı. Tasarımının hayata geçirildiği ODTÜ Acil Tasarım Stüdyosu'ndaki kağıt masura evi görmek üzere Japonya'dan Türkiye'ye gelen mimar Shigeru Ban, buradaki incelemelerin ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı. "Shigeru Ban Architects" ve "Voluntary Architects Network (Gönüllü Mimarlar)" olarak doğal afetler sonrası geçici yapılar ürettiklerini anlatan Ban, 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında da 70 kadar geçici yapıyı deprem bölgesi için tasarladığını hatırlattı. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin ardından da ODTÜ'lü mimarlık öğrencilerinin kendisiyle iletişime geçtiğini aktaran Ban, "Japonya'daki üniversite öğrencileri de deprem sonrasında bir şeyler yapmak istediklerini söyleyince projeye girmeye karar verdik." dedi. ODTÜ'deki proje öncesinde, Japonya, İtalya ve Türkiye'de acil tahliye alanlarında mekan bölmek amacıyla kağıt masura malzemesini kullanarak tasarımlar yaptığını, geçici yapılar da tasarladığını aktaran Ban, şu değerlendirmede bulundu: "Kahramanmaraş merkezli deprem bölgesi için tasarladığımız bu yapı, tamamen yeni bir proje oldu. Öncelikle projeler geçici barınma ihtiyacı olarak tasarlanmışken bu evin daha kalıcı olabileceğini düşünüyoruz. İnsanların bu yapı içerisinde gerektiği kadar yaşayabilecekleri bir tasarım oluşturduk. Yapının tasarımları bana ait. Tasarımın bir prototipini de Japonya'da kendi üniversitemdeki öğrencilerle yaptım. Japonya'da kullanılan malzemelerin aynısını Türkiye'de bulamayacağımız için de onu yaparken ODTÜ'lülerle iletişim halinde olduk ve onların yerel malzemeler kullanarak bunu nasıl üretebileceğini, ne tür malzemelerden bu tasarımı çıkarabileceğini birlikte çözdük." ODTÜ'de inşa edilen kağıt masura evi çok beğendiğini belirten Ban, "Çok güçlü, çok iyi yapılmış ve çok güzel bir yapı olmuş." dedi. Yapının çevre dostu olmasının avantajlarını anlatan Ban, öncelikle kolon olarak kullanılan kağıt masura malzemesinin geri dönüştürülmüş kağıtlardan oluşmasının ekonomik anlamda avantaj sağladığını söyledi. Mimar Ban, "Evin inşa edilmesi, hiç bu yapıları bilmeyenler için bile 10 günde bütün malzemeleri hazırlayıp 3 günde inşa edilmesi gibi bir süreci içeriyor. Malzemeye ve tasarıma hakim olduktan sonra yapının kurulumu bir günde tamamlanabiliyor. Kağıt masura evin, hem fonksiyonel hem ekonomik hem de güzel olması onu diğerlerinden ayrı bir yerde tutuyor. Yapılması, sökülmesi ve afet bölgesine transferi de çok kolay. Bu yapının bir üniversitede inşa ediliyor olması, mimarlık öğrencilerinin başka yerde deneyimleyemeyeceği bir imkan sağlıyor." diye konuştu. - 20 dolayında kağıt masura evi inşa edilecek ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlisi Tuğba Özer de prototipin ardından 20 dolayında kağıt masura evin daha üretiminin yapılmasının planlandığını bildirdi. Ev Hatay'a ulaştıktan sonra ıslak zeminlerin kurulumu üzerine çalışmalar yapacaklarını dile getiren Özer, "Prototimiz Hatay'a gidecek. Sonrasını ihtiyaca göre değerlendireceğiz." dedi. Japon mimaride çoğunlukla ahşap ve kağıt malzeme kullanıldığını aktaran Özer, "Malzeme seçimi açısından Japon mimariden yararlanıldığını görüyoruz. Ban, diğer geçici yapı tasarımlarda da geri dönüştürülebilir malzemeler kullanıyor. Depremzedeler kalıcı konutlara geçtiğinde, bu yapının malzemeleri dönüştürülerek tekrar kullanılabilecek durumda. Ayrıca yapının lojistiği konteynerlere göre çok daha kolay. Parçalanarak gönderildiği için bir tıra birden fazla yapı malzemesi sığabiliyor." diye konuştu. - Japon mimarisinden referanslar taşıyor Aynı fakültede Araştırma Görevlisi Ömer Faruk Ağırsoy ise yapının mimarisine ilişkin, "Yapının birleşim detaylarında yani kolonların duvarlarla ve zeminle birleşiminde Japon mimarisine özgü detaylara yer verildi. Bu birleşim elemanları CNC makinelerle kesilerek hazırlandı. Çatıda da özel birleşim detayları söz konusu." değerlendirmesinde bulundu. Yapının sıcak ve soğuğa karşı yalıtımını da yaptıklarını belirten Ağırsoy, "Bu sebeple hem yaz hem kış döneminde kullanıcılar için uygun bir ortam sağlayacak. Yapının dış cephesi yağmur ve kar gibi hava olaylarına karşı özel koruyucu boyalarla yalıtıldı. Yonga levhalardan yapılan duvarların içine de ısı yalıtımı yapıldı." dedi. Ağırsoy, yapının depreme dayanıklılığı ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: "Temelsiz bir yapı olarak tasarlandı. Japonya deprem konusunda zaten çok uzman. ODTÜ İnşaat Mühendisliğinden Ahmet Türer hocamız da ahşap uzmanı, yapının taşıyıcılığı ile ilgili testlerde bize yardımcı oldu. Yapının yeterli sürtünme sağlayabilmesi için belli bir ağırlığa sahip olması gerekiyordu. O yüzden temel için kullandığımız kasaların içine belli ağırlıkta kum torbaları yerleştirdik. Bu yapı, depremlere karşı yanal kuvvetleri sönümleyecek şekilde tasarlandı. Bu yüzden sonraki depremlerde sorun oluşturacağını düşünmüyoruz." - ODTÜ'lü öğrenciler, kağıt masura evin tasarım yolculuğunu anlattı Mimar Ban ile ilk diyaloğa geçen isimlerden ODTÜ Mimarlık Fakültesi son sınıf öğrencisi Selen İlhan da prototip sürecinin ilginç ve ilham verici olduğunu söyledi. Sanayi bölgesine giderek kartondan yapılmış silindir borular olan "kağıt masura" malzemeyi bulduklarını ve bu malzemenin inşaatlara yönelik ülke ve dünyadaki örneklerini incelediklerini anlatan İlhan, süreci şöyle anlattı: "Shigeru Ban'ın zaten kullandığı bir malzeme olduğunu fark ettikten sonra hem kendisine hem de kendisinin kurduğu Gönüllü Mimarlar'a ulaştık. Bir gün sonra yanıt aldık ve süreci birlikte tasarlamaya başladık. Özellikle malzeme araştırmamızı, yoğun şekilde yürüttük. Tasarımdaki değişikliklerin ardından üretim sürecine başladık ve gönüllü çalışan ODTÜ öğrencisi ve personeli ile deprem bölgesi için prototip kağıt masura evimizi tamamladık. İki hafta gibi bir sürede ODTÜ'nün ustaları, Acil Tasarım Stüdyosu, öğrenciler ve Ban'ın desteğiyle inşaatı da tamamladık." Tasarımın da hayata geçmesi için maddi desteği, "Shigeru Ban Architects" ve "Voluntary Architects Network" üzerinden aldıklarını aktaran İlhan, "Biz de uygun, kaliteli malzemeyi araştırdık ve ODTÜ'lü hocalarımızdan da destek aldık." dedi. Kağıt masura evin, geçici bir barınma çözümü olduğunu dile getiren İlhan, "Tasarladığımız evin 2-3 yıl sorunsuz kullanımını öngörüyoruz." ifadesini kullandı. Kağıt masura ev, söküldükten sonra özel bir araziye kurulmak üzere Hatay'a gönderildi. Evin Hatay'da kurulumuna başlandı. - Geçici barınma üzerine çalışmalar yapıyorlar Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileri ve öğretim elemanlarının oluşturduğu ODTÜ Acil Tasarım Stüdyosu afet sonrası geçici barınma çözümleri üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Stüdyonun hedefleri arasında geçici çadırlar, hayvan barınakları, tuvaletler ve iç mekan ayırıcıları gibi acil mekansal taleplerin karşılanması için alternatifler üretmek bulunuyor.

Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki'den "sağlam zemin" uyarısı: Haber

Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki'den "sağlam zemin" uyarısı:

KAHRAMANMARAŞ (AA) - ÖZGÜN TİRAN/CİHAN DEMİRCİ - Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, depremlere karşı binaların sağlam zemine yapılması gerektiğini belirterek, "Özellikle Akdeniz bölgesinde depremden sonra tsunami görülebileceği için deniz seviyesinden en az 3 metreden yüksekte yer yapılmalı." dedi.Moriwaki, AA muhabirine, deprem bölgesinde incelemelerde bulunduğunu, Gaziantep'in ardından Kahramanmaraş'a geldiğini söyledi.Depremlere karşı duyarlı ve dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Moriwaki, "Kaya zemin, iyi zemin bulmak lazım. İyi zeminli yerlerde iyi binalar yapılırsa tabii problem olmaz. Özellikle Akdeniz bölgesinde depremden sonra tusunami görülebileceği için deniz seviyesinden en az 3 metreden yüksekte yer yapılmalı. Şimdiden hazırlık yapmak lazım. Planlarımızı iyi yapmamız lazım." diye konuştu.- "Marmara Bölgesi'nde 4 yerde tehlikeli nokta var"Türkiye'nin her yerinde depremler meydana gelebileceğini belirten Moriwaki, şunları kaydetti:"Bazen beni gören 'Ne zaman, nasıl geliyor?' diye soruyor, ben de 'Hazır olmamız gerekiyor.' diyorum. Depremden yaklaşık bir ay önce Kahramanmaraş'ta katıldığım seminerde, 'Doğu Anadolu Fay Hattı kırılmaya başladı. O yüzden burası da depremi görebilir dikkatli olunsun, Allah sizi uyarıyor.' şeklinde kelimeler kullanmıştım ama onu normal seminer zannetti herkes. Bundan sonra Türkiye'nin her yerinde deprem olabilir. İzmir fay hattı da daha kırılmadı, fay hattı rahatlamadı."Moriwaki, Doğu Anadolu Fay Hattı'nın denizin içinde Kıbrıs'ta olabileceğini ifade ederek, "Kıbrıs tarafından kuzeyde Bingöl'de dikkatli olmak lazım. Bingöl'den sonra Kuzey Anadolu Fay Hattı Muş, Bitlis, Van'a kadar dikkatli olunmalı. Ondan sonra Marmara Bölgesi... Yani bu İstanbul'u da kapsıyor. Marmara Bölgesi'nde 4 yerde tehlikeli nokta var. Birinci Bursa, o da fay hattını kırmadı. İkincisi Marmara boğazının 20 kilometre güneye gittiği noktada. Bu ikisi de 7,5'e kadar gelebilir. Üçüncüsü Silivri tarafında. Ondan sonra ise Çanakkale adaların güneyi. Burada da 6,8-7,5 olarak gelebilir. Tarih vermek mümkün değil ama bana göre önce Doğu Anadolu Fay Hattı, ondan sonra diğer taraf." diye konuştu.- "Kahramanmaraş merkezli depremler 12 şiddetinde" yorumuDünyanın en büyük depreminin 9,5 ile Güney Amerika'da yaşandığına değinen Moriwaki, Japonya'da meydana gelen depremlerin denizde ve derinde olduğuna işaret etti.Moriwaki, Japonya'daki depremler zeminden 30 kilometre uzaklıkta olduğuna, Türkiye'deki son depremlerin ise zemine yakın noktada meydana geldiğine dikkati çekerek, "(Kahramanmaraş merkezli depremler) Türkiye'de sallantı olarak, kademe olarak 12 şiddetinde oldu diye zannediyorum. Türkiye'deki depremin karadaki en büyük depremlerden biri olduğunu söyleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.Yumuşak ve dolgu olan yerlere kesinlikle bina inşa edilmemesi gerektiğinin altını çizen Moriwaki, zemin etütlerinin çok iyi yapılması gerektiğini anlattı.Moriwaki, müteahhitlerin kesinlikle mimar veya mühendislerden olması gerektiğini dile getirerek, "Binayı ne kadar iyi yaparsak yapalım zemin kötüyse, bu bina tabii ki çökecektir. Kahramanmaraş'ta da binaların yıkılmasının nedeni zeminin kötü olması. Kentin dağlık bölgeleri zemin açısından iyi." ifadesini kullandı.

Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Kazuhiro, Hatay'da ziyaretlerde bulundu Haber

Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Kazuhiro, Hatay'da ziyaretlerde bulundu

HATAY (AA) - Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Suzuki Kazuhiro, Hatay'da çeşitli ziyaretler gerçekleştirdi.Suzuki Kazuhiro ve beraberindeki heyet, Japon hükümeti ve Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) tarafından gerçekleştirilen kalkınma iş birliği projelerinin tanıtım turu kapsamında Kırıkhan ilçesindeki atık su arıtma tesisini ziyaret ederek, yetkililerden bilgi aldı.Hatay Su ve Kanalizasyon İdaresi (HATSU) Genel Müdürü İkbal Polat, Kazuhiro'ya, tesisin çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.Buradaki ziyaretin ardından gazetecilere açıklama yapan Büyükelçi Kazuhiro, İstanbul'daki patlama nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulundu.Hatay'da iki günlük programları olacağını aktaran Kazuhiro, "Tur boyunca Japonya'nın kamu ve özel sektörünün Türkiye'ye yönelik toplumsal ve ekonomik katkılarının farkına varmanızı temenni ederim." dedi.Kazuhiro, ziyaretlerinde Japon yeni kredisi kullanımıyla inşa edilen tesisleri yakından inceleme fırsatı bulacaklarını belirterek, şunları kaydetti:"Sizlere Japon yeni kredisi kullanımıyla inşa edilen Hatay atık su arıtma tesisi, yerel projelere hibe programı kapsamında gerçekleştirilen kadınlara yönelik mesleki eğitim merkezi ekipman sağlanması projesi ve Osmaniye'de Japonya-Türkiye ortak girişiminin fabrikasını göstereceğiz. Tur kapsamında göreceğimiz tüm destinasyonlarda, fiilen o tesisi yönetenler veya orada çalışanlar, her tesis ve ekipman hakkında bilgi verecek ve rehberlik edecektir."Büyükelçi Kazuhiro ve beraberindekiler, daha sonra Hatay Valisi Rahmi Doğan'ı ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ı ziyaret etti.Kazuhiro'ya ziyaretlerinde JICA Türkiye Ofisi Başkanı Yuko Tanaka, HATSU Genel Müdürü İkbal Polat ve İller Bankası Adana Bölge Müdürü Muzaffer Akgüner eşlik etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.