TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Komşuluk

İLKHABER-Gazetesi - Komşuluk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Komşuluk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Aile bağlarından sonraki en güçlü sosyal bağ "komşuluk" hayatı kolaylaştırıyor Haber

Aile bağlarından sonraki en güçlü sosyal bağ "komşuluk" hayatı kolaylaştırıyor

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anlam boyutu olmayan, manevi boyutu olmayan sadece madde ve çıkar eksenli bir yaşam felsefesi anlayışının komşuluğu da etkilediğini aktararak, "Bunun sonucunda güven bağları zayıflamış ve komşudan zarar geleceği duygusunu yaşayan insanlar çoğalmış." açıklamalarında bulundu. Üniversite'den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, modernizmin getirdiği değişimle birlikte geçmişte ve bugün yaşanan komşuluk ilişkilerinde farklılıklar meydana geldiğini belirtti. Tarhan, "Komşuluk bir insanın aileden sonra bağ kurduğu ikinci bir alandır. Komşuluk ilişkileri sayesinde çocuk sokağa çıktığı zaman rahat oynayabiliyor. Bir ihtiyacı olduğu zaman başvurabileceği ailesi dışında kişiler olabiliyor. Bu, güven esaslı sıcak ve samimi ilişkilerin aile dışında ikinci bir desteğidir. Yardımlaşmadır, dayanışmadır. Komşuluk aile bağlarından sonraki en güçlü sosyal bağ olarak kabul ediliyor." ifadelerini kullandı. - "Modernizmin getirdiği sahte bir özgürlük var" Modernizmin sunduğu sahte özgürlüğün içerisinde özgür gözüken insanın aslında yalnız olduğuna dikkati çeken Tarhan, burada kişinin iletişiminin az, zayıf olduğunu ve ilişkilerin samimi, fedakâr ilişkiler yerine çıkar odaklı ilişkilere dönüştüğünü aktardı. Bunu sekülerleşmenin getirdiği bir özellik olduğunu kaydeden Tarhan, şunları kaydetti: "Anlam boyutu olmayan, manevi boyutu olmayan sadece madde ve çıkar eksenli bir yaşam felsefesi anlayışı komşuluğu da etkilemiş. Bunun sonucunda güven bağları zayıflamış ve komşudan zarar geleceği duygusunu yaşayan insanlar çoğalmış. Böyle bir durumda yetişen çocuk, ‘Hayat güvensiz’ diye yetişiyor. En yakınındaki komşuya bile güvenmeden büyütüyorsun. Aile içerisinde bile bazen 'babana güvenme' diye büyütülen çocuklar görüyoruz. Bu çocukların çoğunda ruh sağlığı bozukluğu ortaya çıkıyor. İnsanda yurtsuzluk, köksüzlük, terk edilmişlik duygusu oluyor. Bunun sonucunda çağın nevrotik insanı ortaya çıkıyor." Tarhan, Chicago'da yayınlanan "Dünya Değerler Araştırması"nda insanı bekleyen tehlike olarak "komşuluk bağlarının zayıflaması"nın görüldüğünü ifade etti. Tarhan, 2018'de Davos'ta insanlığı bekleyen üç tehlikenin söylendiğine dikkati çekti. İlkinin ekonomik eşitsizlik, ikincisinin iklim değişikliği, üçüncüsünün de yalnızlık olarak görüldüğünü belirten Tarhan, "Yalnızlık, güven azalması demektir. İnsan yabancılaşıyor. Yabancılaşan insan robotlaşıyor ve sistem onu yönetiyor. Kurulu sistemin, dijital sistemin kölesi oluyoruz. Tüketim unsuru haline gelen insan tipi ortaya çıkıyor. Mutsuz oluyor. Komşuluk aslında insanlığın bulduğu güzel bir çözümdür. Anne baba yakın olamadığı zaman komşular çok büyük destektir." değerlendirmelerinde bulundu. - Komşuluk hayatı kolaylaştırır Komşular arasında çıkarcı ve hesapçı olmayan bir ilişki olması gerektiğini belirten Tarhan, insanın bazen yalnızlığı gidermeye ve paylaşmaya ihtiyaç hissettiğini ve bir komşuyu karşısına alıp sadece dinlemesinin ve bazı sözlerini onaylamasının bile o kişiyi o anda güvende hissettirdiğini aktardı. Tarhan, bir kriz olduğu zaman, "sığınacağım ikinci bir kapı var, bana yardım edebilecek biri var" duygusuyla hareket edildiğinde bu insanın rahat uyumasına bile sebep olacağını ve hayatı kolaylaştırdığını kaydetti. - Topluma açılan ilk kapı: Komşu Bütün kutsal metinlerde anne babadan sonra komşuluğun geldiğini vurgulayan ayetler yer aldığını anımsatan Tarhan, "Komşuluk toplumsal barışa hizmet etmiştir. Aile mahremiyetinin, aile özelinin topluma açıldığı ilk kapı komşudur. Böyle bir durumda aileden sonraki ikinci bir alandır. Bu nedenle kişi komşuyla verici ve paylaşan bir ilişki içerisinde olursa, 'Komşuya iyilik yap!' odaklı ilişki olursa, karşı tarafta da iyicil duygular uyanıyor. İyilik, iyicil parçayı büyütüyor, karşı tarafta da iyilik yapmayla ilgili motivasyon ortaya çıkıyor." açıklamalarında bulundu. - Komşuluk "hayat güvenli" duygusu oluşturuyor Kültürümüzde komşuluk ilişkilerinde "bir ihtiyacın var mı?" diye sorulduğunu ifade eden Tarhan, komşuların birbirlerini destekledikleri alanların olduğunu belirtti. Tarhan, “Mahalleye yeni birisi geldiği zaman herkes ziyaret eder, hemen çayını, çorbasını götürürler, yardım ederler. Bir cenazesi varsa hemen bütün komşular toplanır. Her mahallenin böyle bilge bir annesi vardır. Onlar dedikoduya fırsat vermezler. Hep birbirlerini desteklerler. Düğünlerde ve bayramlardaki davetlerde hep kap kacak yardımı yaparlar, helva yaparlar. Komşulukta bunlar insanın gelişen ruhunda, 'ben değerliyim, bana önem veriliyor, hayat güvenli' duygusu oluşturuyor. Bu da insanın birçok ruhsal hastalıklarının çıkmasını önleyici bir şeydir." ifadelerini kullandı. - Sosyal ilişkilerin yerini sanal ilişkiler aldı Kültürümüzde mahallenin, aileden sonra toplumun kültürel aktarımını yapan en küçük birim olarak görüldüğünü aktaran Tarhan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Mahalle baskısı denilen şey sosyal bir normdur aslında. Sosyal normlarda, o toplumdaki sosyal sınırlar vardır. Mesela çocuk yaramazlık yaptığında komşulardan birisi müdahale ediyor. Anne baba yoksa bile, o çocuğun yanlışlarını toplum bir nevi törpülüyor. Ama modernite bunu bozdu, sanayileşmenin getirdiği hızlı dönüşüm ve teknoloji de hızlandırdı. Teknolojiyle uğraşırken insanlar birbirine zaman ayıramaz hale geldi. Günümüzde, insanın sosyal ilişkilerin yerini sanal ilişkiler aldı. Sosyal medyada sosyallik yok. Sosyal medyada da insanlar genellikle kimliklerini saklıyorlar, evin güvenli ortamında en güvensiz alanlara giriyorlar. Sahte arkadaşlıklar kuruyor, yalan söylemeyi bir beceri zannediyorlar." - Amaçsızlık sosyal medya tuzağına düşürüyor Tarhan, amaçsızlığın gençleri sosyal medya tuzağına düşürdüğünü kaydetti. Böyle zevk tuzaklarına, enerjinin, zaman alan şeylere hayır diyebilmek için insanlara amaç gerektiğini ifade eden Tarhan, "Mesela okul, üniversite bir amaç. Hayatın sonunda nasıl bir insan olacağı ile ilgili soyut amaçlar var. Böyle amacı olan bir genç kendini yönetebiliyor. Çıkarcılığı, üçkağıtçılığı, yalanı, açık gözlülük gibi gören bir yaşam felsefesi varsa, bu kişi rahatlıkla zevk tuzaklarına, para tuzaklarına, çıkar tuzaklarına, uyuşturucu tuzaklarına düşer. Önce iyi insan olması lazım." açıklamalarında bulundu.

Depremzede kadınlar, acılarını yeni dostluklarla unutmaya çalışıyor Haber

Depremzede kadınlar, acılarını yeni dostluklarla unutmaya çalışıyor

KAHRAMANMARAŞ (AA) - ZAFER GÖDER/ORHAN KUZU - "Asrın felaketi" olarak nitelenen 6 Şubat'taki depremler nedeniyle evleri hasar gördüğü ya da yıkıldığı için konteyner kentlere yerleştirilen depremzede kadınlar, deprem psikolojisinden komşularıyla edindikleri yeni dostluklarla uzaklaşmaya çalışıyor. Çok sayıda evin yıkıldığı ya da ağır hasar aldığı Göksun ilçesinde, depremin ilk günlerinde kendi araçları ya da çadırlarda konaklayan depremzedeler, 963 konteynerin yer alacağı Yantepe Konteyner Kenti'ne yerleştiriliyor. Konteyner kente yerleşen vatandaşlar, bir taraftan günlük yaşamlarına devam ederken bir taraftan komşularıyla yeni dostluklar ediniyor. Depremzedeler, depremde kaybettikleri yakınları ve evlerinin acılarını yeni komşularıyla kurdukları dostluklarla unutmaya çalışıyor. Depreme Göksun ilçesi Harbiye Mahallesi'nde bulunan evinde yakalanan 60 yaşındaki Halide Işık da bir süre çadırda yaşadıktan sonra konteyner kente yerleşti. Evi ağır hasarlı olan Işık, 5 kişilik ailesi ile burada yeni hayatına uyum sağlamak için çaba harcıyor. - "Komşularımız iyiler. Yavaş yavaş tanışıp anlaşıyoruz" Işık, AA muhabirine, deprem anında ve sorasında çektikleri sıkıntıların ardından konteyner kentte çok daha rahat olduklarını anlattı. Çadırda bazı zorluklar çektiklerini aktaran Işık, "Burada rahatladık ama korkularımız devam ediyor. Depremler de devam ediyor. Evimiz ağır hasarlı, yıkılmadı ama yıkılacak." dedi. Işık, konteyner kentte yeni komşuları ile tanışıp arkadaş olduklarını belirterek, "Komşularımız iyiler. Yavaş yavaş tanışıp anlaşıyoruz. Yeni yeni insanlarla tanıştık. Hepsi ayrı yerden. Mahalle olarak aynı değiliz ama tanışıp kaynaşıyoruz. Burada oturuyoruz, çay içiyoruz. Çamaşırlarımızı mesela komşuya verdik yıkıyor. Bazen el işi yapıyoruz ama keyfimizden yapmıyoruz, kafamızın sıkıntısı dağılsın, bir şeyleri unutalım diye yapıyoruz. Sıkıntı stres dağılsın diye uğraşıyoruz." diye konuştu. Depremde evi yıkılan 57 yaşındaki Aynur Acer ise yaşadıklarının çok kötü olduğunu ancak ellerinden bir şey gelmediğini ifade etti. Birlikte yaşadığı oğlu ile geldiği konteyner kentte hayata yeniden tutunmaya çalıştığına değinen Acer, komşuları ile edindikleri arkadaşlıkların kendisini rahatlattığını anlattı. Depremde evi yıkılan, Kahramanmaraş'ta yaşayan 15 yakınını kaybeden 48 yaşındaki Perihan Balcı da konteyner kente yerleştiklerinden bu yana yaşadıkları sıkıntıların hafiflediğini dile getirdi. Balcı, konteyner kente yerleştikten sonra bir nebze rahat ettiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Buraya taşındık. Allah milletimize zeval vermesin. Kimse bizi merak etmesin. Burada daha iyiyiz. Yeni komşular edindik. Ben buraya geldiğimde psikolojik olarak bitmiştim. 'Nasıl toparlanabilirim?' diyordum. Buradaki dostluklar bu endişemi giderdi. Güzel sohbetler ediyoruz. Bende olanı komşuma veriyorum. O zor durumdaysa ben çözüm bulmaya çalışıyorum. Birbirimizi idare ediyoruz." Evlerinin bulunduğu bina hasarlı olduğu için 10 gün önce konteyner kente yerleştirildiklerini anlatan 44 yaşındaki Neslihan Karaoğlan ise yeni komşuları ile sohbet ederek, deprem anını ve kötü anılarını unutmaya çalıştıklarını kaydetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.