#küresel gıda krizi

İLKHABER-Gazetesi - küresel gıda krizi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, küresel gıda krizi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Oğuz Şahin'den 'Tarımda OHÂL' çağrısı Haber

Oğuz Şahin'den 'Tarımda OHÂL' çağrısı

Yerel yönetimler, çevre ve tarım alanlarında yüksek lisans düzeyinde eğitim alan, akademik çalışmalarını "Yeşil Yeni Düzen" adlı kitabında toplayan ve özellikle iklim göçü, ekolojik kentler ve yeşil ekonomi üzerine yaptığı analizlerle bilinen Oğuz Şahin, İklim krizi ve gıda güvenliği konusunda dikkati çeken açıklamalarda bulundu. Şahin, birkaç ay önce yayımlanan küresel gıda krizi raporuna işaret ederek, 53 ülkede 193 milyon insanın akut açlık kriziyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Şahin, söz konusu raporda, savaşlar, COVID-19 pandemisinin ekonomik etkileri ve iklim değişikliğinin krizi tetikleyen üç ana unsur olarak öne çıktığını belirtti. Bu küresel tehditlere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulayan Şahin, Türkiye'de tarım sektöründe ivedilikle olağanüstü hâl ilan edilmesi gerektiğini ifade etti. Yanlış tarım uygulamalarının yer altı su kaynaklarını tüketme noktasına getirdiğini belirten Şahin, “Her yıl yer altı suları yaklaşık 1 metre azalıyor. Tarımda verimli ovalarımıza uygun ürünler ekilmeli. Ukrayna tahıl ambarı olarak anılıyor, oysa bizim Çukurova ve Konya ovalarımız en az onun kadar değerli” dedi. İklim değişikliğinin en yıkıcı sonuçlarından birinin de iklim göçü olduğunu vurgulayan Şahin, yaşanan sel felaketlerinin, ekosistem kayıplarının ve toprak erozyonlarının sadece insanları değil, tüm canlıları etkilediğini belirtti. “Özellikle Batı Karadeniz ve Ankara’da görülen sel felaketleri, iklim olaylarının ne kadar değiştiğini ve yıkıcı etkilerinin nasıl hızla arttığını gösteriyor” diyen Şahin, bu felaketlerin göç hareketlerini de tetiklediğini dile getirdi. Şahin, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nde iklim göçüyle ilgili herhangi bir tanımın bulunmadığına da dikkat çekerek, “Savaşlar ve siyasi nedenlerle göç edenler için uluslararası tanımlar var, ancak iklim nedeniyle yerinden edilen insanlar hiçbir sözleşmede yer almıyor. Bu boşluk, gelecekte çok ciddi insani krizlere yol açabilir” değerlendirmesinde bulundu. Sanayileşmiş ülkelerin çevre kaynaklarını fütursuzca kullandığını anlatan Şahin, “Fabrika bacaları, sanayi atıkları, ormansızlaşma ve aşırı tüketim alışkanlıklarıyla dünya her geçen gün yok oluşa doğru ilerliyor. Eğer buzullar tamamen erirse, okyanus seviyeleri yükselecek ve milyonlarca insan adalardan göç etmek zorunda kalacak” ifadelerine yer verdi. Küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden birinin fosil yakıtların kullanımı olduğunu vurgulayan Şahin, karbon salımının atmosfere sera gazı birikmesine yol açtığını, bunun da dünyayı bir çarşaf gibi sardığını belirtti. Şahin, “Bu kirli enerji kaynakları yerine, acilen güneş, rüzgâr ve su gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmeli. Yeşil enerjiye geçiş sera gazlarını azaltır, doğayı korur ve iklim felaketlerinin önüne geçer” dedi. Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar yeşil enerjiye geçme hedefini hatırlatan Şahin, İngiltere’nin bu hedefi 2030’a çektiğini ve bugün yüzde 80 oranında yeşil enerjiye geçmiş durumda olduğunu söyledi. Türkiye’nin de benzer adımlar atması gerektiğini vurgulayan Şahin, “Evimizden çıkmadan da bu dönüşüme katkı sağlayabiliriz. Bu, sadece çevresel değil, insani ve vicdani bir sorumluluktur” diye konuştu.

Gıdada sürdürülebilirliğin yolu israfı önlemekten geçiyor Haber

Gıdada sürdürülebilirliğin yolu israfı önlemekten geçiyor

AA'nın iklim krizinin önüne geçmede önem taşıyan karbon ayak izini azaltacak konulara odaklandığı "sürdürülebilir yaşam" dosyasının ikinci bölümünde gıda israfı ele alındı. "Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafına Karşı Farkındalık Günü" dolayısıyla Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Örgütü (FAO) ve BM Çevre Örgütü (UNEP) tarafından eylül ayında yayımlanan rapora göre dünya genelinde her yıl yaklaşık 11 milyar ton gıda üretiliyor. Bu üretimin yüzde 13’ü hasattan satışa uzanan tedarik zinciri esnasında, yüzde 17’si de hanelerde, yiyecek sektörü faaliyetlerinde ve perakende satış esnasında israf ediliyor. Tedarik zincirinde israf edilen gıdanın yaklaşık yüzde 32'sini meyve ve sebze, yüzde 12,4'ünü et ve hayvansal ürünler oluşturuyor. Kişi başına düşen yıllık gıda israfı miktarı ise ortalama 74 kilogram. Buna karşın dünya üzerinde 783 milyon kişi açlıkla mücadele ediyor, 3,1 milyar kişi sağlıklı bir şekilde beslenemiyor. Raporu hazırlayan BM uzmanlarına göre, 2050'ye gelindiğinde, dünya nüfusunun öngörüldüğü gibi 9,6 milyar olması halinde, insanların gıda ihtiyacının bugünkü gibi karşılanabilmesi için dünya büyüklüğünde 3 ayrı gezegene ihtiyaç duyulacak. Çalışmaya göre dünyanın birçok yerinde yürütülen tarımsal faaliyetler sürdürülebilir değil ve bu üretim şekilleri tarım alanlarının küçülmesine yol açıyor. Tarımsal gıda üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonu, dünyadaki toplam emisyonun üçte birini oluşturuyor ve bu üretim şekilleri biyoçeşitlilik ve su kaybına neden oluyor. Uzmanlar, küresel gıda sisteminin aşırı iklim olayları karşısında savunmasız olduğuna dikkati çekerken, tarımsal gıda üretiminin küresel ölçekte iyileştirilmesi için bir an önce harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor. Raporda, bu amaçla tarımda dayanıklılık ve verimlilik çalışmalarının gerçekleştirilmesi, tedarik zincirindeki gıda kaybını azaltmak için doğru lojistik yöntemleri ile iklim dostu teknolojilere yatırımlar yapılması gibi tavsiyeler yer alıyor. - "Tarımda sürdürülebilirlik, gıda krizinin en temel meselesi" AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Başkanı ve İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlkay Dellal, tarımda sürdürülebilirliğin, gıda krizinin en temel meselesi olduğunu söyledi. Nüfus ve gelir artışına bağlı olarak gıda talebindeki artış, doğal kaynaklar ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki baskılar, çevre tahribatları ve iklim değişikliği gibi faktörlerin tarımda sürdürülebilirliği sınırlandırdığını bildiren Dellal, gıda güvencesinin birinci şartının gıdayı üreten tarım sektörünün devamlılığının sağlanması olduğunu vurguladı. Pro. Dr. Dellal, "Tarımsal sürdürülebilirlik için, tarımsal gelirin, çiftçi ve ailesinin geçimini sağlaması, üretim ve yatırımları için yeterli olması gerekiyor. Kırsal alanda yaşayan bireylerin hayat standartları, kentlerdeki bireylerden geride kalmamalı. Su, toprak, bitki örtüsü ve hayvanlara saygılı üretim şekilleri benimsenmeli ve nihayetinde binbir zahmetle üretilen gıdanın, üretimden tüketime kadar tüm süreçlerde miktar ve kalite olarak korunması, kayıp ve israfın azaltılması gerekli." diye konuştu. - Gelişmişlik seviyesine göre israf çeşidi değişiyor Üretilen gıdanın tedarik zincirinde kaybolma süreçlerine değinen ve her ürünün kayıp ve israfının ürünün özelliklerine ve ülkelerin gelişmişlik seviyelerine göre değiştiğini anlatan Dellal, şu bilgileri paylaştı: "Kayıp ve israf oranı gelişmiş ülkelerde tüketim aşamasında, gelişmekte olan ülkelerde ise üretim aşamasında daha yüksek. Ürün gruplarında, çabuk bozulabilen ürünlerde arz zinciri içerisinde kayıp ve israf oranı daha fazla. Türkiye özelinde yaptığımız bir çalışmaya göre buğdayda tüm arz zinciri içerisinde yaklaşık yüzde 20 oranında kayıp ve israf oluşurken, domateste bu oran yüzde 53'e kadar çıkıyor." Tedarik zinciri içerisinde bilginin artması ve teknoloji kullanımının gelişmesiyle ürün kayıplarının azalacağı değerlendirmesini yapan Dellal, "Tarladan sofraya kadar tüm zincirde işlemlerin zamanında ve doğru yapılması kayıp oranlarını azaltırken tüketici aşamasında farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları israfın engellenmesini sağlayacaktır." ifadelerini kullandı. - "Kent insanı gıdayı rafta bir ürün olarak gördüğünden daha kolay israf ediyor" Kent insanının tabağına gelen gıdanın yolculuğunu bilmediğini, bunun da gıda israfının en önemli sebeplerinden biri olduğunu dile getiren Dellal, şöyle devam etti: "Tarımsal üretim çok zahmetli ve riski çok olan bir süreç. Bazı ürünlerde çiftçinin ve ailesinin 7 gün 24 saat işletmesinin başında bulunması gerekiyor. Çünkü bir canlı ile uğraşıyor. Süt üreten bir ineğin yem ve suyunun her gün verilmesi, domatesin ortaya çıkması için dikilmesi, sulanması, çapalanması, tek tek toplanması gerekiyor. Bu kadar zahmetle, emekle üretilen bir ürünün kırsal kesimde atılması, kullanılmaması kente göre daha zor. Kırsal kesimde israf oranının düşük olması bunun bir nedeni. Gıdanın, kent insanı tarafından rafta bir ürün olarak görülmesi, daha kolay israf edilmesine neden oluyor." Sürdürülebilir gıda için sistemdeki her aşamada bireylerin bilinçli olmasının gıda israfını azaltacağını kaydeden Dellal, ürünün üretim sürecinin farkına varma, ihtiyaç kadar satın alma, saklama ve kullanma koşullarına uyma, yeniden değerlendirme yöntemlerini bilme ve bunları çocuklardan başlamak üzere tüm bireylere eğitimlerle kazandırmanın, israfı önlemek için en önemli yollar olduğunu sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.