TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Meme Kanseri

İLKHABER-Gazetesi - Meme Kanseri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Meme Kanseri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç: 40 yaş üstü kadınların mamografi taramasındaki katılım düşük Haber

Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç: 40 yaş üstü kadınların mamografi taramasındaki katılım düşük

Meme kanseri için en önemli risk faktörünün kadın cinsiyeti olduğunu vurgulayan Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, “1970’li yıllardan itibaren mamografi bir tarama yöntemi olarak kullanılmaya başlandı ve meme kanserinde erken tanıda artış oldu. Kadınların bu konudaki farkındalıklarını önemsiyoruz. 30’lu yaşlardan sonra, meme cerrahı, genel cerrah, onkolog veya kadın doğum doktorlarıyla birlikte takip edilmesini tavsiye ediyoruz. 40’lı yaşlardan sonra ise bu takibe mamografi taraması eklenmeli’’ dedi. Meme kanserinin erken tanı ile tedavi edilebilecek kanserler arasında olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aytaç, “Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, KETEM ve Kanser Araştırma Daireleri ile tarama sıklığı iki yılda bir olarak yapılıyor. Türk Radyoloji Derneği bu taramaların her yıl yapılması gerektiğini belirtiyor çünkü ülkemizde meme kanserinin görülme yaşı dünya ortalamasından daha genç. Tüm gayretlere rağmen 40 yaş üzeri kadınların mamografi taramasındaki popülasyon oldukça az. Farkındalık çalışmalarının artırılmasına yönelik bilimsel toplantıların düzenlenmesi, alınan kararların uygulanması için tüm önerilerin dikkate alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Meme kanserinin teşhisinde teknolojik altyapı farkı Erken tanıda multidisipliner yaklaşıma da dikkat çeken Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, “Mamografiyle yüzde 70 oranında erken tanıya ulaşabiliyoruz fakat yanına ultrason ve muayeneyi de eklersek bu oran yüzde 99’lara kadar çıkabiliyor. 20 yıldır meme hastalıkları tanı ve tedavisinde üçlü değerlendirme diye bir kavram var. Ön tanı ve tetkikler sonrasında sonuçları, en az iki branştan hekimin birlikte değerlendirmeleri ve tedavi edilecek bir hastalık varsa, örneğin hastaya kanser teşhisi koyulursa, onkolog da bu değerlendirme ve tedavi sürecine dahil olarak multidisipliner çalışma yapılmalıdır. Belirli standartı yakalayan merkezler multidisipliner konseyler oluşturuyor. Bu konseylerde hastalar değerlendirilerek süreçleri takip ediliyor. Merkezimizde bu olanağı tüm hastalarımızda kullanıyoruz’’ dedi. Kırklı yaşlarda meme yapısı yoğun olduğu için mamografinin çözünürlüğü, farklılıkları ayırt etme gücünün azaldığını belirten Aytaç, “Mamografide tespit edilen bir farklılık varsa bunu yoğun meme yapısından ayırt etmek için biz burada damardan kontrast bir madde vererek normal dokuyla bunun dışında kalan dokuyu ayırabiliyoruz. Kansere yönelik şüpheli bir durum varsa MR altında biyopsi de yapabiliyoruz. Erken tanıda aynı zamanda merkezlerin teknolojik olarak donanımları da fark oluşturuyor” diye konuştu. Meme kanserinde kadın farkındalığının hayati önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, kadınların için önemli birkaç konuya da açıklık getirerek, şunları paylaştı: “Mamografide radyasyon alırım diye taramalar ihmal edilmemeli, burada önemli olan kar zarar oranı. Kadınların yaşam süreleri dikkate alındığında yani tüm zamanlara bakıldığında her 8 kadından 1’i meme kanseri. Dolayısıyla burada alınacak radyasyon, kanserdeki erken teşhis kadar hayati öneme sahip değil. Silikon meme protezleri mamografiye engel değil. Tarama, eğitimli ve deneyimli bir teknisyeni tarafından rahatlıkla yapılabilmektedir. Bir hekimin yapacağı muayenenin alternatifi olmasa da kadınlar ayda 2 kez parmak uçlarıyla, en az 5 dakika her iki memeyi de kontrol etmeliler. Düzenli yapılan bu kendi kendine muayenelerde farklı bir durum görürlerse de hekimlerine danışmalarını öneriyoruz.”

Hataylı depremzede kadınlara meme kanseri farkındalık eğitimi Haber

Hataylı depremzede kadınlara meme kanseri farkındalık eğitimi

Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük yıkıma uğrayan Hatay’daki depremzede kadınlara yönelik olarak meme kanseri farkındalık eğitimi verildi. Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve çoğalması sonucu ortaya çıkan bir kanser türünü oluşturuyor. Genetik faktörler, cinsiyet ve yaş, hormonal durumlar, aile öyküsü, radyasyona maruz kalma, hormon ersatz tedavisi ve yaşam tarzı gibi faktörler, meme kanseri riskini artırabiliyor. Aile geçmişinde meme kanseri öyküsü olan kişilerde riskin daha yüksek olabildiğini ifade eden uzmanlar, "Kadınlar, erkeklere göre meme kanseri geliştirme açısından daha yüksek bir risk altındadır. Ayrıca yaşın ilerlemesi, meme kanseri riskini artırabilir. Hormonal değişiklikler de meme kanseri riskini etkileyebilir. Östrojen ve progesteron gibi hormonlar, meme kanseri hücrelerinin büyümesini etkileyebilir. Daha önce meme kanseri geçirmiş olan kişilerde, aynı veya farklı bir meme kanseri gelişme riski artabilir. Göğüs bölgesine genç yaşta maruz kalınan radyasyon, meme kanseri riskinde etkili olabilir. Sağlıksız beslenme, obezite, düşük fiziksel aktivite düzeyi ve aşırı alkol tüketimi gibi yaşam tarzı faktörler de meme kanseri riskini etkileyebilir. Unutulmaması gereken önemli nokta, birçok kadında yüksek risk faktörlerine sahip olmalarına rağmen meme kanseri gelişmeyebilir, aynı şekilde düşük risk faktörlerine sahip olan kişilerde de meme kanseri ortaya çıkabilir. Bu nedenle, meme kanseri konusundaki risk faktörlerini anlamak ve erken tarama yöntemlerini kullanmak önemli."  açıklamasında bulundu. İhtiyaç Haritası ve Kanser Savaşçıları Derneği tarafından AstraZeneca Türkiye desteği ile depremden etkilenen Hatay'daki kadınlara yönelik olarak da  "Kendini Tanı, Erken Tanı Meme Kanseri Farkındalık Hareketi” projesi kapsamında etkinlik gerçekleştirildi. Etkinlikte Kanser Savaşçıları Derneği gönüllü hekimi Dr. İbrahim Çolhan tarafından 2 farklı oturumda yaklaşık 200 kadına meme kanseri farkındalık eğitimi verildi. Eğitimde kadınlar, meme kanseri görülme sıklığı, başlıca risk faktörleri, erken tanının önemi, meme kanseri tarama (mamografi) ve elle muayene gibi konularda bilgilendirildi.

‘Meme Kanseri ve Rahim Ağzı Farkındalık Paneli’ yapıldı Haber

‘Meme Kanseri ve Rahim Ağzı Farkındalık Paneli’ yapıldı

Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde Seyhan Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü ile Adana Soroptimist Kulübü ortaklığında gerçekleşen ‘Meme Kanseri ve Rahim Ağzı Farkındalık Paneli’ne katılım yoğun oldu. Konunun uzmanları tarafından biliçlendirme amacıyla yapılan panelde, katılımcılara kanser konusunda önemli bilgiler aktarıldı. Panele Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay’da katıldı. Prof.Dr. Merih Soylu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panelde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Aytekin Altıntaş ve Genel Cerrahi Uzmanı Tamer Çolakoğlu önemli uyarılarda bulundu. Prof.Dr. Altıntaş ve Genel Cerrahi Uzmanı Çolakoğlu, kanserde erken teşhisin, düzenli kontrolün ve kanser belirtilerinin farkında olmanın öneminin altını çizdi. PROF.DR. ALTINTAŞ: RAHİM AĞZI KANSERİ ÖNLENEBİLİR Kanser türlerinden biri olan Rahim ağzı kanserinin belirtilerini anlatan Prof.Dr. Altıntaş, erken teşhisle kanser öncüsü lezyonların tedavi edilmesi durumunda kanserin gelişmesinin önlenebildiğini aktardı ve Rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir kanser türü olduğunu bildirdi. MEME KANSERİNE DİKKAT! Kadınlarda en sık görülen kanser türünün Meme Kanseri olduğunu söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tamer Çolakoğlu, “Meme kanserinin memede kitle, deride çekinti ve değişiklik, meme başında değişiklik ve memede akıntı gibi belirtileri olur” dedi. Prof.Dr. Çolakoğlu, meme kanserine yakalanma riskini azaltan unsurları ve dikkat edilmesi gereken şeyleri de katılımcılara söyledi. Panelde sunumların ve bilgilendirmelerin ardından soru cevap kısmına geçildi. Katılımcıların aklına takılan ve merak ettikleri sorular uzman konuşmacılar tarafından cevaplandı. Son olarak da Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay panelistlere teşekkürlerini iletti ve günün anısına hediye takdim etti.

Meme kanserinde erken tanı iyileşme oranını arttırıyor Haber

Meme kanserinde erken tanı iyileşme oranını arttırıyor

ADANA (İLKHABER)- Adana Acıbadem Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, “Meme kanserinin erken yakalanması, iyileşme oranını yaklaşık yüzde 95’e çıkarıyor” dedi. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, meme kanserinin dünya genelinde milyonlarca kadını etkileyen önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek, dünyada yaklaşık her 8 kadından birinde, Türkiye’de 10 kadından birinde görülmekte olduğunu ve bu kadar yaygın görüldüğü için hastalıkla ilgili toplumda farkındalık oluşturmak için çalışmalar yürütüldüğünü söyledi. Kadınların farkında olmasının en önemli göstergesinin de erken tanıya ulaşmak olduğunu belirten Prof. Dr. Demircan, "Geçmişte meme kanseri sıklığı daha az. Yaklaşık 40 yıl önce 13-14 kadında bir, günümüzde ise her 8 kadından birisinde görülüyor. Ülkemizde meme kanserinin görülme sıklığı artarken, hastalığın daha genç yaştaki kadınlarda da görülme oranı da yükseliyor. Hal böyle olunca bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de farkındalık artırıcı çalışmalar yapılmakta. Öncelikle bu farkındalığın toplumun geniş kesimlerine yaymak gerekiyor. Bugün farkındalığın geçmiş yıllara göre artmasıyla hem daha çok kadın meme kontrolünü yaptırıyor hem de kanserin erken dönemde teşhis edilme oranı artıyor” dedi. “Meme kanserinde en iyi görüntüleme aracı mamografi” Meme kanserini önlemenin yolu az ama meme kanserini erken tanımanın çok fazla yöntemi olduğu vurgusunu yapan Prof. Dr. Demircan, “Meme kanserinin özellikle 40’lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artmakta. O nedenle toplumsal taramalar bütün dünyada 40’lı yaşlarda başlıyor. Meme kanserinin teşhisinde en önemli görüntüleme yöntemi mamografidir. Bu görüntüleme yöntemi, hastalığı bize çok erken evrede gösterebiliyor” ifadelerini kullandı. “Erken teşhis, iyileşme oranını yaklaşık yüzde 95’e çıkarıyor” Ülkemizde genç yaşta meme kanserlerinin çok fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Demircan, şunları söyledi: “Bu nedenle bu algoritmayı daha çok 20’li yaşlardan itibaren görüntülemede x-ray ışınlarını içermeyen, kendi sağlığına herhangi bir problem oluşturmayacak olan ultrasonografi ile yapıyoruz. Sonuç olarak 20 ve 40 yaş arasında kadınlara önce kendi kendine meme muayenesini öğretiyoruz. Her ay adet bitimini takiben kendi muayenelerini yapıyorlar. Bu gruba 2 yılda bir hekim muayenesi ve meme ultrasonografisi yapılıyor. Tarama mamografisinde problem bulunan hastalara da ultrasonografi ilave ediliyor. Dolayısıyla bu kılavuzlar takip edildiğinde meme kanserini erken yakalama ihtimali oldukça yüksek. Erken teşhis edilen meme kanserinde iyileşme oranı yüzde 95’e çıkıyor." “Aile geçmişinde olmasa bile meme kanserine yakalanabilir” Dünyada meme kanseri ile ilgili yayınlarda genç hastalarda görülen meme kanserlerinin kalıtsal olduğu gösterilirken, kendi deneyimlerine göre genç hastalarda hiçbir risk faktörü olmadığını söyleyen Prof. Dr. Demircan, “Hasta gençlerin birçoğu ailelerinin ilk hastaları ve genetik hiçbir taşınma belirtisi yok. Toplum genç ama bu konuda çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Bu deneyimlerimiz nedeniyle de biz özellikle genç yaştan itibaren kontrollerini yapmaya başlıyoruz. Özellikle bu gruptaki hastalarda tespit edilen meme kanserleri biraz daha saldırgan oluyor. O nedenle düzenli kontrolleri, muayeneleri ve erken tanı yöntemlerini kullanarak bu grupta da oldukça başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Kadınlarda yanlış bir algı var. Benim ailemde meme kanseri yok, o nedenle bende de olmaz diye düşünüyorlar. Oysa tüm meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 80’inde hiçbir risk faktörü yok. Bu nedenle biz kadınlara mutlaka düzenli taramalarını yaptırmalarını söylüyoruz. Meme kanserinin sadece yüzde 20’si ırsi ya da genetik yolla taşınıyor. Bu grup zaten özel bir takip altında oluyor. Bu grubu diğer gruptan biz ayırıyoruz, takiplerini daha sık ve farklı görüntüleme yöntemleriyle yapıyoruz” diye konuştu. “Düzenli spor ve dengeli beslenme riski azaltıyor“ Özellikle meme kanserindeki risk faktörleri konusunda konuşan Prof. Dr. Demircan, “İlk faktör olarak kadın olmak, kadınların üretken dönemde olması, erken adet görmeye başlamak ve geç adetten kesilmek, çocuk sahibi olmamak, 30’lu yaşlardan itibaren çocuk sahibi olmakta riski artırır. Ayrıca obezite, şişmanlık, yağ hücreleri, östrojenin yüksek oranda salgılanması, kronik alkol alımı, ağır yağlı gıdalarla beslenmek ve stres altında kalmak gibi durumlar meme kanseri riskini artıran faktörlerdir. Ergenlik dönemlerinde düzenli yapılan sporlar ve dengeli beslenme yapanlar meme kanserine yakalanma riskleri daha az olur” ifadelerini kullandı.

Diyetisyen Akgül: “Akdeniz tipi beslenme meme kanserinden koruyor” Haber

Diyetisyen Akgül: “Akdeniz tipi beslenme meme kanserinden koruyor”

ADANA (İLKHABER) - Uzman Diyetisyen Gizem Akgül, kadınlarda en yaygın görülen kanserin meme kanseri olduğuna dikkat çekerek, Akdeniz tipi beslenmenin bu kansere karşı koruyucu olduğunu söyledi. Diyetisyen Akgül, sigara içenlerde meme kanseri riskinin yüzde 24 daha fazla olduğunu vurguladı, ayrıca riski azaltmak için haftada 150 dakika yürüyüş yapılmasını ve fazla kilodan kaçınılmasını tavsiye etti. Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Diyetisyen Gizem Akgül, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle meme kanserinden korunmak için beslenme açısından ne gibi önlemler alınabileceğini anlattı. Dünyada ve Türkiye’de kadınlarda sıklıkla görülen, hatta kadınlarda en yaygın olarak görülen kanserin meme kanseri olduğunu belirten Diyetisyen Akgül “Meme kanserine yakalanma riski birçok faktörden etkilenmektedir. Meme kanseri genetik, davranışsal ve çevre ile alakalı faktörlerden etkilenir. Genetik faktörler, meme kanseri riski için değiştirilemez risk faktörleri iken; çevre ile alakalı faktörlerden beslenme, fiziksel aktivite değiştirilebilir risk faktörleridir” dedi. 2020’de meme kanseri vakalarının tüm dünyada 9,23 milyon olduğunu ancak 2040’da bu sayının 13,9 milyona ulaşmasının beklendiğine değinen Diyetisyen Akgül, ailede meme kanseri öyküsü, yaş, kadın olmak, sedanter (hareketsiz) yaşam, alkol/sigara kullanımı, meme yoğunluğu, menopoz sonrası sonrası obezite ve yağ içeriği yüksek diyetler gibi pek çok faktörün süreci etkilediğini ifade etti. “Sigara içenlerde risk yüzde 24 daha fazla” Sigara ve alkol tüketiminin; meme kanseri için doğrudan risk faktörü oluşturduğu bilgisini veren Diyetisyen Akgül, “2018’de yapılan bir çalışmada günlük 1 kadeh (10 gr) alkol tüketiminin meme kanserini yüzde 3-10 oranında arttırdığı tespit edilmiştir. Alkol tüketimi kadınlarda östrojen seviyesini etkilemektedir ve aynı yıl yapılan başka bir çalışmada sigara içenlerin içmeyenlere göre meme kanseri riskinin yüzde 24 arttığı tespit edilmiştir” diye konuştu. Obezitenin de meme kanseri ve tekrarlama riskini etkilediğine dikkat çeken Diyetisyen Akgül, vücut ağırlığının yönetilememesi, hareketsiz bir yaşam, yağ ve şeker içeriği yüksek gıdalardan zengin beslenme, yetersiz posa alımı, antioksidanlardan ve omega-3’ün yetersiz olduğu dengesiz beslenmenin obezite ile sonuçlandığını hatırlattı. “Haftada 150 dakika yürüyüş yapın” Akgül, emzirmenin meme kanserine karşı koruyucu olduğunun altını çizerek, “Emzirme döneminde adet sayısının azalması meme kanseri riskinin de azalmasını sağlayabilir. Menopoz sonrası dönemde aşırı kiloluluk östrojen seviyesini etkilediği için riski arttırmaktadır. Menopoz sonrası fiziksel aktivite meme kanseri riskini azaltmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü sağlıklı yaşam için haftada 150 dakikalık tempolu yürüyüşler önermektedir” dedi. Süt ve süt ürünlerinin içerdiği kalsiyum ve D vitamini ile meme kanseri riskini azaltabileceğini, fazla ve sık kırmızı et tüketiminin meme kanseri için risk faktörü olabileceğini ifade eden Diyetisyen Akgül, özellikle etin pişirme yöntemlerinden ızgara ve yağda kızartma sırasında ortaya çıkan karsirojenik bileşiklerin riski arttırdığını söyledi. Sebze ve meyvelerin, içerdiği vitaminler, sülsürik bileşikler, lif, fitoöstrojenler, flavonoidlerin gibi çeşitli polifenollerden zengin olduğunu, dolayısıyla meyve ve sebzelerin zengin içeriğinin meme kanseri için koruyucu olduğunu sözlerine ekledi. “Yeşil yapraklı sebze, meme kanseri riskini yüzde 24 azaltıyor” Avrupa Kanser ve Beslenme Üzerine Prospektif Araştırma (EPİC) çalışmasına atıf yapan Diyetisyen Akgül şunları aktardı: “Sebze tüketiminde günlük 100 gr artışın meme kanseri riskini yüzde 9; yeşil yapraklı sebze tüketiminin 50 gr artışının yüzde 24; biber, enginar, patlıcan, kabak, yeşil fasulye, rezene, kereviz gibi sebzelerin tüketiminde 50 gr artışın yüzde 17; çiğ domates tüketimindeki artışın ise yüzde 18 oranında meme kanseri riskini azalttığı bildirilmiştir. Yine 2006 yılında 755 kadın ile yapılan bir çalışmada günde 14 gr zeytinyağı tüketiminin meme kanseri riskini yüzde 9 azalttığı görülmüştür.” Tam tahılların A ve E vitamini, fitoöstrojenler, fenolik bileşikler ve fitik asit içerdiğini; içerdiği posanın ayrıca kolon kanseri gibi pek çok kanser türüne karşı da koruyucu olduğunu belirten Diyetisyen Akgül, tam tahılların içerdiği antioksidan özellik gösteren bileşikler, çinko, selenyum, manganez ve bakır gibi eser minerallerin meme kanseri için de koruyucu etki gösterdiğini dile getirdi. Akdeniz diyetinin meme kanseri riskini azalttığını gösteren pek çok çalışma bulunduğunun altını çizen Akgül, zeytinyağı, sebze, meyve, tam tahılları, yağlı tohumlar, balık, süt ürünleri ve düşük miktarda et ve ürünleri tüketimini içeren Akdeniz diyetinin meme kanserine karşı koruyucu olduğunu vurguladı.

Mersin'de Meme kanseri farkındalık programı gerçekleşti Haber

Mersin'de Meme kanseri farkındalık programı gerçekleşti

MERSİN(İLKHABER)- Eğitimler çerçevesinde Sağlık İşleri Daire Başkanlığı Halk Sağlığı ve Denetim Şube Müdürü Uzman Doktor Bahar Gülcay Çat danışanlara ‘Meme kanseri ve belirtileri’, ‘Teşhis yöntemleri ve gerçekleşme biçimleri’ ve ‘Korunma yöntemleri’, Operatör Doktor Aslı Bilekdemir ise, ‘Rahim ağzı kanseri ve erken tanı’ ‘Kanser belirtileri’, ‘Rahim ağzı kanser tipleri, evreleri ve tedavileri’ hakkında bilgi verdi. Etkinlikte, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığına bağlı ekipler, danışanların nabız, şeker ve tansiyon ölçümlerini de yaptı. Etkinlikte meme kanseriyle ilgili farkındalık oluşturmak adına danışanlara pembe kurdele dağıtılarak yanında pembe fular hediye edildi. “Büyükşehir olarak, her yıl Ekim ayını farkındalık etkinlikleriyle geçiriyoruz” Mersin Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı olarak her yıl Ekim ayında farkındalık etkinlikleri düzenlediklerini belirten Halk Sağlığı ve Denetim Şube Müdürü Uz.Dr. Bahar Gülcay Çat, “Bu sene de Kadın Sağlığı Danışma Merkezimizden yararlanan danışanlarımıza yönelik meme kanseri farkındalığı ile alakalı bir eğitim düzenledik. Ayrıca Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanımız Op.Dr. Aslı Bilekdemir danışanlarımıza diğer kanser türleri hakkında bilgilendirme eğitimi verdi. Aynı zamanda danışanlarımıza merkezdeki uzmanlarımızla balonla solunum egzersizi yaptırdık. Akdeniz tipi beslenme anketi ve kanserlerin psikolojik yönleri ile alakalı bir farkındalık oluşturduk. Bugünün anlam ve önemini daha da vurgulayabilmek için bu sene de pembe fularlarımızı danışanlarımıza takdim ettik” dedi. Meme kanserinin her 8 kadından birinde görülebilen bir hastalık olduğunu ve meme kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını da ifade eden Çat, erken teşhiste meme kanserinin nerdeyse yüzde 100’e yakın bir tedavi edilme oranı olduğunu kaydetti. “Meme kanseri, erken teşhis konulduğunda yaşam süresini oldukça etkiler” Meme Kanseri Farkındalık ayı bünyesinde, Kadın Sağlığı Danışma Merkezi’nden faydalanan danışanlara meme ve rahim ağzı kanseriyle ilgili bilgiler aktardıklarını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Aslı Bilekdemir, "Erken tanı ve önerilebilir tedbirlerden bahsettik. Meme kanseri, erken tanı konduğunda yaşam süresini oldukça etkileyen bir kanser türüdür. Aynı şekilde rahim ağzı kanserinin erken tanısı çok önemlidir. Aynı zamanda da aşı sayesinde önlenebilir bir kanserdir” şeklinde konuştu. Kadınların düzenli ve rutin kontrollerini yaptırdıkları takdirde erken tanının oldukça işe yarayacağını belirten Bilekdemir, “Danışanlar, rahim ağzı kanseri için de aşı olduklarında en sık görülen tiplere karşı bağışıklık elde edilebileceklerini öğrendiler. Yine meme kanseri ile ilgili rutin muayenelerini elle kontrol etmeleri ve senelik doktor kontrollerini ihmal etmemeleri de çok önemli. Rahim ağzı kanseri ile ilgili olarak da, rutin jinekolojik muayenelerini yaptırmalarını ve HPV aşılarını hem kız hem erkek çocuklarına yaptırılarak kanserin önüne geçme imkânları olduğunu bilmeleri önemli” ifadelerini kullandı. Toplumsal farkındalığın kazandırılması için seminerlerin artırılabileceğini ve eğitimin önce ailede başladığını söyleyen Bilekdemir, aileden okula her yerde erken tanının vurgulanmasının toplumsal bilinç kazanılmasında etkili olacağının da altını çizdi. Kadınlara, Meme kanseri ve erken teşhisin önemi anlatıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın Sağlığı Danışma Merkezinden pilates eğitimi hizmetinden faydalanan danışanlardan Ebru Konar, “Etkinlik çok güzeldi. Bizler toplum olarak hastalığı ve tabuları konuşmaktan çekinen bireyleriz. Özellikle insanların daha fazla bilinçlendirilmesi ve duyarlı hale getirilmesinin olumlu olacağını düşünüyorum. 18 yaşındayken oğluma kanserden korunması için 2 doz aşı yaptırmıştım. Bu etkinlikte 9 korumalı aşının çıktığını öğrenmiş oldum” dedi. Danışanlardan Fikriye Narin de, eğitim sayesinde çok güzel bilgiler edindiğini söyleyerek, “Aslında bildiğimiz, unuttuğumuz, önemsemediğimiz bilgileri hatırladık. Bunun daha önemli olduğunun bilincine vardık. Çok iyi oldu. Büyükşehir Belediyesi’nin çok güzel çalıştığını düşünüyorum. Ben çok memnunum” ifadelerini kullandı.

Erkeklerde görülen meme kanserinin hayati tehlikesi yüksek Haber

Erkeklerde görülen meme kanserinin hayati tehlikesi yüksek

Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhis hayat kurtarıyor. Teşhis ve tedavide gecikilmemesi için her kadının özellikle kırk yaşından sonra yılda bir kez doktor kontrollünden geçmesi gerektiğini kaydeden BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak, meme kanserine karşı erkekleri de uyardı. İleri yaş grubundaki erkeklerde milyonda bir de olsa meme kanseri görüldüğünü söyleyen Çolak, “Erkeklerde de meme kanseri görülüyor. Onlarda görülme oranı milyonda bir. Erkeklerde görülen meme kanseri kadınlardan farklı olarak çok daha agresif ve çok daha hayati tehlike oluşturan bir durum. Genelde yaşlı erkeklerde görülüyor. Bu nedenle yaşlı erkeklerin ele gelen bir kitle hissettiklerinde hemen doktora başvurmalarını öneriyorum” dedi. Meme kanserinin özellikle sanayileşmiş kentlerde fazla oranda görüldüğüne dikkat çeken Çolak, “Önceden meme kanserini erken dönemde teşhis edemiyorduk. Günümüzde doktor kontrollerinin yapılması, erken tanı yöntemleri ile erken teşhis mümkün. Böylece önceden son evrede öğrendiğimiz meme kanserlerini daha erken evrede görebiliyoruz. Bu bakımdan günümüzde meme kanserinde bir artış olduğuna dair bir algı var. Eskiden de bu kanser görülüyordu ancak teşhisi pek yapılamıyordu. Günümüz de ise daha kolay teşhis edilebiliyor. Bu da meme kanserinde bir artış olduğuyla ilgili bir algı oluşturuyor” diye konuştu. Erken teşhis için doktor kontrolü şart Kişinin kendini muayene ederek memede bir kitle saptamasının çok olası gözükmediğini ve dolayısıyla mutlaka doktor kontrolü gerektiğini kaydeden Çolak, “Elle kontrol daha çok doktor kontrolünden uzak olan kişiler için geçerli. Kırk yaşından sonra her yıl bir kere olmak üzere doktor kontrolü öneriyoruz. Elle meme muayenesi önemli. Ancak doktor kontrolleri çok daha önemli. Çünkü memede bir santim ya da üzerinde ele gelen bir kitle varsa kanserin ilerlemiş olma ihtimali çok yüksek. Bu bakımdan yıllık kanser taramalarını yaptırmak gerekli” şeklinde konuştu. “Erken teşhisle birlikte cerrahi işlemler de azaldı” Meme kanserinde uygulanan tedavilerden de bahseden Çolak, “Günümüzde memenin cerrahi ya da onkolojik tedavisinde 20 öncesine göre oldukça değişiklikler mevcut. Önceden kanserli memeyi tamamen alıp, koltuk altını temizlerken, günümüzde daha az cerrahi içeren tedaviler, daha yüksek kemoterapi tedavileri ve daha iyi sonuçlar elde edebiliyoruz. Bunların hepsi erken tarama ve yıllık gerekli olan kontroller sayesinde gerçekleşiyor. Bu nedenle genetik olarak meme kanseri riski taşıyan insanların kırk yaşından önce mutlaka kontrollere başlamaları gerekiyor. Risk oranı düşük kadıların ise kırk yaşından sonra düzenli olarak kontrollerini yaptırmalarını öneriyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Meme kanserine dikkat çekildi Haber

Meme kanserine dikkat çekildi

Selma ATAŞ ADANA (İLKHABER) - Meme kanserine dikkat çekmek amacıyla Tarihi Büyüksaat Kulesi pembe renkte ışıklandırıldı. Adana’da meme kanserine dikkat çekmek amaçlı etkinler düzenlendi. Tarihi Büyüksaat Kulesi meme kanserinin simgesi olan pembe renkte ışıklandırıldı. Adana İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, Meme Kanserine dikkat çekmek ve konu hakkında farkındalığın sağlanması amacıyla, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Adana İl Müftülüğü ile ortak eğitim programları düzenlendi. Tüm Dünyada olduğu gibi Meme Kanseri, Türkiye’de de kadınlarda en sık görülen ve yaşam kaybına neden olan kansertürü olarak yer alıyor. Halkın kanser konusunda farkındalığının sağlanması, toplum bilincinin geliştirilmesi amacıyla Türkiye’de her yıl Ekim ayı “Meme Kanseri Farkındalık Ayı" olarak belirlendi. Bu kapsamda Adana İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, Meme Kanserine dikkat çekmek ve konu hakkında farkındalığın sağlanması amacıyla, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü ile ortaklaşa eğitimler düzenlendi. Kentte bulunan bir çok alışveriş merkezlerinde, kentte devam eden Tesbih ve Doğal Taşlar Fuarı ile halkın yoğun olduğu pazar yerlerinde meme kansere ile ilgili stantlar kuruldu. Stantlarda görevli personeller vatandaşlara meme kanseri hakkında bilgilendirme yaptı. Yapılan bilgilendirmenin ardından vatandaşlara pembe kurdele takılıp, broşürler dağıtıldı. Ayrıca pembe rengin meme kanseri ile mücadelenin temsili rengi olarak belirlenmesi sebebi ile Tarihi Adana Büyük Saat Kulesi pembe renk ile ışıklandırıldı. Tüm vatandaşların ücretsiz kanser taramalarını yaptırmak için Sağlıklı Hayat Merkezleri olan   Kanser Erken Teşhis Eğitim Merkezlerine (KETEM) davet edildi. Erken teşhisin hayat kurtaracağı teması ile yürütülen çalışmalar vatandaşlar tarafından yoğun ilgili ile karşılandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.