#Meriç Zeydan

İLKHABER-Gazetesi - Meriç Zeydan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Meriç Zeydan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Meriç Zeydan: Terliyken klimaya maruz kalmak kas spazmlarına ve solunum sorunlarına yol açabilir Haber

Meriç Zeydan: Terliyken klimaya maruz kalmak kas spazmlarına ve solunum sorunlarına yol açabilir

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, terliyken klimaya maruz kalmanın kas spazmlarına neden olabildiğini söyleyerek, "Sabit bir noktaya uzun süre soğuk havanın üflenmesi kasların kasılmasına ve tutulmalara yol açar. Sabah uyanıldığında boyunda ya da belde hissedilen ağrının nedeni genellikle gece boyunca çalışan klimalardan kaynaklanır" dedi. Yaz aylarında bunaltıcı sıcaklardan korunmanın en kolay yollarından biri de klima kullanımı. Evlerde, iş yerlerinde, alışveriş merkezlerinde hatta araçlarımızda bile sıklıkla karşımıza çıkan klimalar, doğru kullanıldığında yaşam konforunu artırıyor. Ancak bilinçsiz ve kontrolsüz klima kullanımı ise ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bilinçsiz klima kullanımının fiziksel rahatsızlıklardan enfeksiyonlara, alerjilerden solunum yolu hastalıklarına kadar uzanan geniş bir yelpazede sağlığımıza zarar verebileceğini söyleyen Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, klima kullanımı hakkında önemli uyarı ve önerilerde bulundu. Boyun ve sırt ağrıları artıyor Dr. Zeydan, boyun ve sırt ağrılarının klimanın doğrudan vücuda teması sonucu yaz aylarında en sık karşılaşılan şikayetler arasında geldiğini söyleyerek, "Özellikle terliyken klimaya maruz kalmak kas spazmlarına neden olabilir. Bu durum kişinin hareket kabiliyetini kısıtlayarak günlük yaşamı zorlaştırabilir. Aynı şekilde, vücut üzerindeki sabit bir noktaya uzun süre soğuk havanın üflenmesi kasların kasılmasına ve tutulmalara yol açar. Sabah uyanıldığında boyunda ya da belde hissedilen ağrının nedeni genellikle gece boyunca çalışan klimalardan kaynaklanır. Uyurken vücut ısısının düşmesi, soğuk havayla birleşince bu durum neredeyse kaçınılmaz hale gelir. Solunum yolları da klima kullanımından doğrudan etkilenir. Soğuk ve kuru hava, burun ve boğaz mukozasını kurutarak enfeksiyonlara davetiye çıkarır. Boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı ve öksürük gibi belirtiler sıklıkla klima kaynaklı solunum yolu tahrişlerinin sonucudur" diye konuştu. Alerjenlere davetiye çıkartıyor Klimaların bir diğer tehlikesinin ise alerjen birikimine neden olduğunun altını çizen Zeydan, "Filtreleri düzenli olarak temizlenmeyen ya da değiştirilmeden uzun süre çalışan klimalar, içinde biriken toz, polen, küf ve bakteri gibi maddeleri ortama yayar. Bu durum özellikle astım ve alerjik nezle gibi rahatsızlıkları olan bireylerde yakınmaların artmasına neden olur" dedi. Lejyoner hastalığına dikkat! Zatürre gibi daha ciddi enfeksiyonların da klima kaynaklı hastalıklar arasında yer alabildiğini ifade eden Dr. Zeydan, "Özellikle "lejyoner hastalığı" olarak bilinen bir tür zatürre, kirli klima sistemlerinde üreyen "Legionella" bakterisinin solunmasıyla bulaşır. Zatürre benzeri belirtilerle seyreden lejyoner hastalığı; yüksek ateş, kas ağrısı, öksürük ve nefes darlığı gibi şikâyetlere yol açar. Bu bakteri yaşlılar, bağışık düzeyi düşük bireyler ve kronik hastalığı olanlar için hayati risk taşıyabilir" şeklinde konuştu. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, klimanın doğru kullanımı için yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı: 1. Klima kullanırken, iç ortam sıcaklığının 23-25 derece arasında olması yeterlidir. Klima kullanımında dikkat edilmesi gereken faktörlerin başında ise direkt kişinin üzerine üflememesi gelir. Ayrıca sıcak ortamdan birdenbire çok soğuk ortama geçilmemeli, iç sıcaklık ile dış sıcaklık arasındaki fark ise 10 dereceyi aşmamalıdır. 2. Klima kullanılan ortamların düzenli olarak havalandırılması da ihmal edilmemelidir. Uzun süre kapalı kalan, hava sirkülasyonu sağlanmayan alanlarda kirli hava birikir ve bu da baş ağrısı, halsizlik, göz yanması gibi şikâyetlere neden olabilir. Bu nedenle özellikle ofis, araç ve alışveriş merkezi gibi kapalı alanlarda belli aralıklarla pencerelerin açılarak temiz hava girişi sağlanması büyük önem taşır. 3. Filtre temizliği de klima sağlığının olmazsa olmazıdır. Klimaların filtreleri en az ayda bir kez temizlenmeli, mümkünse yılda bir kez profesyonel bakım yapılmalıdır. Aksi halde hava yolu ile taşınan zararlı partiküller hem havayı hem de sağlığımızı tehdit eder. 4. Ayrıca klima kullanımında bireysel farkındalık da oldukça etkilidir. Özellikle çocuklar, yaşlılar, hamileler ve kronik hastalığı olan bireyler klima kaynaklı rahatsızlıklara karşı daha hassastır. Bu gruplar, doğrudan soğuk havaya maruz kalmaktan kaçınmalı; gece boyunca çalışan klimalarda zaman ayarlı kullanım tercih edilmelidir.

Dr. Meriç Zeydan, demir eksikliği anemisinin 7 belirtisini açıkladı Haber

Dr. Meriç Zeydan, demir eksikliği anemisinin 7 belirtisini açıkladı

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, Türkiye'nin kadınların yüzde 20'si, hamilelerin yüzde 50'si, erkeklerin de yüzde 3'ü demir eksikliği anemisinden etkilendiğini söyledi.Demir eksikliği anemisi, vücudu pek çok yönden etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Bu duruma ise vücudun hemoglobin üretmek için ihtiyaç duyduğu demirin, vücutta yeterli miktarda olmaması ya da vücudun demiri emmesi neden oluyor. Demir eksikliği anemisinin yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, soluk cilt rengi ve üşüme gibi belirtilerle kendini gösterdiğini anlatan Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, "Ülkemizdeki kadınların yüzde 20'si, hamilelerin yüzde 50'si, erkeklerin de yüzde 3'ü demir eksikliği anemisinden etkileniyor. Bu nedenle, özellikle kadınların bu hastalık hakkında farkındalık sahibi olmaları önemlidir" diyerek demir eksikliği anemisinin 7 önemli belirtisini anlattı. Sürekli yorgunluk ve halsizlik Demir eksikliği anemisinin en yaygın belirtisi, sürekli yorgunluk ve halsizlik hissidir. Vücut yeterince hemoglobin üretemediğinde, kaslar ve organlar yeterli oksijeni alamaz. Bu da enerji seviyesinin düşmesine ve kişinin kendini sürekli yorgun hissetmesine neden olur. Basit günlük aktiviteler bile zor hale gelebilir ve kişi kendini bitkin hissedebilir. Eğer dinlenmeye rağmen yorgunluk geçmiyorsa, demir eksikliği ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Soluk cilt ve solgun görünüm Hemoglobin, kana kırmızı rengini veren bir proteindir. Demir eksikliği anemisi durumunda hemoglobin seviyeleri düştüğü için cilt solgun bir görünüm alır. Bu durum özellikle yüz, dudaklar, diş etleri ve göz kapaklarının iç kısmında daha belirgindir. Eğer aynada kendinize baktığınızda soluk bir cilt fark ediyorsanız veya çevrenizdekiler solgun göründüğünüzü söylüyorsa, bu demir eksikliğinin bir işareti olabilir. Nefes darlığı ve hızlı nefes alma Demir eksikliği nedeniyle vücut dokulara yeterince oksijen taşıyamaz. Bu da nefes darlığına yol açar. Basit günlük aktiviteler sırasında bile nefes nefese kalıyorsanız bu, vücudunuzun daha fazla oksijen almak için ekstra çaba sarf ettiğinin işareti olabilir. Egzersiz yaparken veya hareket ederken normalden daha fazla nefes almak zorunda kalıyorsanız, demir seviyelerinizi kontrol ettirmeniz gerekebilir. Baş dönmesi ve baş ağrısı Beyin, oksijen açısından çok duyarlı bir organdır. Demir eksikliği nedeniyle yeterli oksijen alamadığında baş dönmesi ve baş ağrıları görülebilir. Özellikle aniden ayağa kalktığınızda başınız dönüyorsa veya sık sık sebepsiz baş ağrıları yaşıyorsanız, bu durum demir eksikliğinden kaynaklanabilir. Ancak bu belirtiler genellikle kan basıncındaki dalgalanmalarla birlikte de ortaya çıkabilir. Kalp çarpıntısı ve düzensiz kalp atışları Demir eksikliği anemisi, kalbin daha fazla çalışmasına yol açabilir. Yetersiz hemoglobin nedeniyle oksijen taşınması zorlaştığında, kalp bunu telafi etmek için daha hızlı atmaya başlar. Bu da çarpıntı hissine veya düzensiz kalp atışlarına yol açabilir. Şiddetli vakalarda, uzun süreli demir eksikliği kalp yetmezliği riskini artırabilir. Eğer kalp atışlarınızda düzensizlik hissediyorsanız veya aniden çarpıntılar yaşıyorsanız, bir uzmana danışmanız önemlidir. Saç dökülmesi ve tırnaklarda zayıflama Saç kökleri de oksijene ihtiyaç duyan dokular arasındadır. Demir eksikliği nedeniyle yeterli oksijen taşınamadığında, saçlar güçsüzleşerek dökülmeye başlar. Aynı şekilde tırnaklar da zayıflayarak kolay kırılabilir ve kaşık şeklinde içe doğru eğilebilir. Eğer saçlarınızda belirgin bir dökülme fark ettiyseniz veya tırnaklarınız kırılgan hale geldiyse, demir seviyelerinizi kontrol ettirmeniz faydalı olacaktır. Ağız ve dil problemleri Demir eksikliği, ağız ve dil sağlığını da etkileyebilir. Dilin şişmesi, pürüzsüz hale gelmesi veya normalden daha kırmızı bir görünüm alması yaygın belirtilerdendir. Ayrıca ağız köşelerinde çatlaklar, yaralar ve kuruluk hissi oluşabilir. Dilinizde hassasiyet hissediyorsanız veya yemek yerken rahatsızlık yaşıyorsanız, bu demir eksikliğinin bir işareti olabilir.

Kış aylarında artan solunum yolu hastalıklarından korunmanın yolları Haber

Kış aylarında artan solunum yolu hastalıklarından korunmanın yolları

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, grip ve soğuk algınlığı gibi yaygın hastalıkların yanı sıra zatürre, bronşit ve sinüzit gibi daha ciddi sorunların da kış aylarında önemli artış gösterdiğini söyledi.Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, kışın soğuk havanın yanı sıra kalabalık ve kapalı alanlarda fazla vakit geçirmek gibi faktörlerin pek çok hastalığın yayılmasına zemin hazırladığını söyleyerek, “Düşen sıcaklıklar, bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden olurken; viral enfeksiyonlar, solunum yolu hastalıkları ve mevsimsel rahatsızlıklar da daha sık görülüyor” dedi. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeydan, grip ve soğuk algınlığı gibi yaygın hastalıkların yanı sıra zatürre, bronşit ve sinüzit gibi daha ciddi sorunların da kış aylarında önemli artış gösterdiğini ifade etti. Zeydan, bu hastalıklardan korunmak için önceden alınacak bazı basit önlemlerin sağlıklı bir sezon geçirmeye yardımcı olabileceğini söyleyerek bu önerileri şöyle sıraladı: Grip ve soğuk algınlığından korunma yöntemleri İnfluenza virüslerinin neden olduğu, üst solunum yollarını etkileyen ve bulaşıcı bir hastalık olan grip en sık, ani başlayan yüksek ateş, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, kuru öksürük ve boğaz ağrısı ile kendini gösterir. Enfekte bir kişinin öksürük veya hapşırık sırasında yaydığı damlacıklarla bulaşır. Ayrıca virüs bulaşmış yüzeylere dokunduktan sonra ağız, burun veya gözlere temas edilmesiyle de enfekte olunabilir. Grip tedavisinde bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve gerekirse doktor önerisiyle ateş düşürücü ilaçlar kullanmak gerekebilir. Ağır vakalarda antiviral ilaçlar da gündeme gelebilir. Korunma Yöntemleri: Yıllık grip aşısı yaptırın. Ellerinizi sık-sık sabunla yıkayın. Kalabalık ve kapalı ortamlarda mümkünse maske kullanın. Sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Soğuk algınlığı, genellikle rinovirüslerin neden olduğu, burun ve boğazı etkileyen hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonudur. Yaygın, bulaşıcı ve yıl boyunca görülebilmesine rağmen, daha çok sonbahar ve kış aylarında ortaya çıkar. Burun akıntısı veya tıkanıklığı, boğaz ağrısı, hapşırık, hafif ateş, öksürük ve halsizlik yapar. Belirtileri genellikle hafiftir ve 2-7 gün arasında sürer. Enfekte bir kişinin öksürük veya hapşırık yoluyla yaydığı damlacıklarla ya da virüs bulaşmış yüzeylere dokunduktan sonra ağız, burun veya gözlere temas edilmesiyle bulaşır. Hastalık genellikle kendi kendine iyileşir ve özel bir tedavisi yoktur. Belirtilerini hafifletmek için bol sıvı tüketmek, dinlenmek, burun açıcı sprey veya pastiller önerilir. Korunma Yöntemleri: Ellerinizi temiz tutun ve yüzünüze dokunmaktan kaçının. Soğuk havalarda uygun kıyafetler giyin. Vitamin ve mineral açısından zengin besinler tüketin. Bronşit ve zatürre riskine karşı önlemler Bronşit, akciğerlerdeki bronş tüplerinin iltihaplanması ile gelişen bir solunum yolu hastalığıdır. Akut ve kronik olmak üzere iki türü vardır. Akut bronşit genellikle soğuk algınlığı veya grip sonrası ortaya çıkar ve geçicidir. Kronik bronşit ise sigara içenlerde daha sık görülür. Öksürük, balgam, nefes darlığı, halsizlik ve hafif ateşe yol açar. Akut bronşit genellikle virüslerden kaynaklanır ve soğuk algınlığı gibi hava yoluyla bulaşır. Belirtiler uzun sürerse veya şiddetliyse, özellikle kronik bronşit durumunda tıbbi destek alınması gerekebilir. Korunma Yöntemleri: Sigara ve kirli havaya maruz kalmaktan kaçının. Solunum yollarınızı sıcak tutun ve soğuk havayı doğrudan solumayın. Grip veya soğuk algınlığı tedavisini ihmal etmeyin; ilerleyerek bronşite dönüşebilir. Zatürre, akciğerlerdeki hava keseciklerinin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan ciddi bir sorundur. Bakteriler, virüsler veya mantarlar zatürreye neden olabilir. Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için tehlikelidir. Hastalık kendini, yüksek ateş, üşüme, şiddetli öksürük (bazen balgamlı), nefes darlığı ve hızlı nefes alma, göğüs ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve iştahsızlık ile belli eder. Zatürre, enfekte damlacıkların solunması veya bağışıklık sisteminin zayıf olduğu durumlarda vücuttaki diğer enfeksiyonların akciğerlere yayılması ile gelişir. Korunma Yöntemleri: Pnömoni aşısı yaptırın (Özellikle risk grubundaki bireyler için). Grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarını zaman kaybetmeden tedavi ettirin. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle bağışıklığınızı destekleyin. Sinüzitten korunmak için alınması gereken tedbirler Sinüzit, yüz kemiklerinin içinde yer alan boşlukların iltihaplanması ile oluşur. Genellikle viral-bakteriyel enfeksiyonlar veya alerjik reaksiyonlar sonucu ortaya çıkar. Akut sinüzit kısa süreli olup birkaç hafta içinde iyileşir. Kronik sinüzit ise üç aydan uzun sürer ve tekrarlar. Hafif vakaların tedavisinde burun spreyleri, ağrı kesiciler ve bol sıvı tüketimi yeterli olabilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda ise doktor kontrolünde antibiyotik tedavisi gerekebilir. Kronik sinüzitte cerrahi müdahale de (sinüs ameliyatı) bir seçenektir. Korunma Yöntemleri: Soğuk havalarda başınızı ve yüzünüzü koruyun. Burun temizliğine özen gösterin ve düzenli olarak nemlendirici sprey kullanın. Kronik alerjiniz varsa tedavi olun.

Dr. Meriç Zeydan’dan sıcak havalar için uyarılar Haber

Dr. Meriç Zeydan’dan sıcak havalar için uyarılar

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, aşırı sıcak havalarda dikkatli olunmaz ise yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve çocuklar için istenmeyen sonuçların ortaya çıkabileceğini söyledi. Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, yaz aylarının getirisi olan yüksek sıcaklıkların insanları sadece bunaltmakla kalmadığını, aynı zamanda kimi sağlık sorunlarına da yol açabileceğine dikkat çekti. Özellikle bu yıl art arda yaşanan sıcak hava dalgalarının insan sağlığını tehlikeye atacak seviyelere ulaştığını kaydeden Uzman Dr. Zeydan, yüksek sıcaklıkların en çok yol açtığı sağlık sorunlarını ve alınabilecek önlemleri anlattı. Kalp krizi riski bulunuyor Yaz aylarında insan vücudunda idrar haricinde terleme yoluyla da sıvı kaybı yaşandığını belirten Zeydan, "Sıcak ve bunaltıcı günlerde kalbimiz, vücudumuzu soğutan temel mekanizma olan terlemeyi başlatmak için normalden daha fazla kan pompalamak zorunda kalır. Bu durum hipertansiyonu ve damar sertliği olanlar ve bu hastalıklar ile ilgili ilaç kullananlar için inme, ritm bozuklukları ve kalp krizi riskini artırır. İleri yaştaki bireylerde ise atardamarlarda artan plak yükü nedeniyle damarlar daha sert bir yapıya dönüşürken susama hissinde de bir azalma olur" dedi. Vatandaşlara sıcak havanın ortaya çıkarabileceği risk faktörlerinden korunmaya yönelik bolca su tüketmeleri tavsiyesinde bulunan Dr. Zeydan, "Sıcaklığın en yüksek olduğu 11.00 ile 16.00 saatleri arasında mümkün ise dışarıya çıkmayın. Açık renkli ve pamuklu kıyafetler giyinin. Öğünlerinizde hafif yiyeceklerle, aşırıya kaçmadan beslenin" uyarılarında bulundu. Diyabet hastaları etkileniyor Yaz sıcaklarında yaşanan yoğun terleme ile birlikte aşırı miktarda sıvı ve vücut için elzem olan eloktrolit kaybı yaşandığına dikkat çeken Zeydan, "Bunun yanı sıra kontrol altında olmayan şeker de vücutta susuzluğa yol açar. Bu nedenle diyabet hastalarının sıcakta çok fazla kalmamaları ve yaz boyunca belli aralıklarla şeker ölçümü yaptırmaları gerekir" şeklinde konuştu. Dr. Zeydan şöyle devam etti: "Şeker hastasıysanız sıcak havalarda fazla efor harcamayın, bol su ve şekersiz içecekler tüketin. Yazın bolca bulunan kavun-karpuz, şeftali gibi glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak durun. Böbrekler metabolizmadaki zararlı atıkları (üre, kreatinin, ürik asit vb.) su ile seyrelterek filtre ederler ve idrar şeklinde dışarı atarlar. Ancak günlük ihtiyaçtan daha az miktarda sıvı alan bireylerde idrar akımı yavaşlayacağı için taşların yanı sıra idrar yolu iltihaplarının da oluşması kolaylaşır. Kimi zaman oldukça ağrılı olabilen böbrek taşları ise tedavi edilmediği takdirde böbrek kaybına bile sebep olabilir. Bunu önlemek için bol miktarda sıvı tüketmek gerekir. Ayrıca normal şartlarda yetişkin bir birey günde 6-7 kere idrara çıkmalıdır." Cilt kanseri riski artıyor Güneşin insan vücudunun ihtiyacı olan D vitaminini sağlamak gibi birçok yararı da bulunduğunu kaydeden Zeydan, "Ancak yaydığı UV ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için mutlaka tedbir alınması gerekiyor. Çünkü UV ışınlarının cilt üzerinde uzun ve kısa vadeli olmak üzere birçok etkisi görülüyor. Bunlar ağrılı yanıklardan lekelere, su toplayan yerlerdeki ölü derinin soyulması ile vücudun enfeksiyonlara açık hale gelmesinden kırışıklıklara hatta kanser oluşumuna yol açması şeklinde oluyor" dedi. Dr. Zeydan, gündüz 11.00-16.00 saatleri arasında güneşin zararlı ışınlara doğrudan maruz kalınmamasına ve merdiven altı satılan güneş gözlüklerinin kullanılmamasına önemle dikkat çekti. Beyin fonksiyonları yavaşlıyor Yapılan son araştırmaların beyin fonksiyonlarının aşırı sıcak havalarda yavaşladığını gösterdiğini söyleyen Zeydan, "Bunun sonucunda düşünmenin zorlaşması ve muhakeme ile ilgili sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunun yanı sıra sıcaklar, kan ile beyin arasındaki bariyerin aradan kalkması riskini artırarak beyinde protein ve iyon birikmesine, sonrasında da iltihaplanmaya yol açabiliyor. Aşırı sıcaklar ruh sağlığını da olumsuz etkileyerek anksiyete bozuklukları ve uyku düzensizliklerine yol açabiliyor. Ayrıca sıcaklar ve yüksek nem oranları migren ataklarını tetikliyor" diye konuştu. Uzman Dr. Zeydan, serin ve klimalı ortamların tercih edilmesini, gün içerisinde bol su ve sıvı tüketilmesi ve dışarıya çıkarken şapka veya şemsiye kullanılmasını önerdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.