TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#meslek

İLKHABER-Gazetesi - meslek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, meslek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bu meslekleri yapana piyango vurdu! 40 meslek yıllarca beklemeden erken emekli olacak Haber

Bu meslekleri yapana piyango vurdu! 40 meslek yıllarca beklemeden erken emekli olacak

SGK, Türkiye’deki zorlu iş koşullarına maruz kalan işçilere destek olmak amacıyla önemli bir adım attı. Son düzenlemeyle birlikte, 40’tan fazla meslek grubundaki çalışanlar için erken emeklilik fırsatı sunuluyor. Bu düzenleme, demir-çelik fabrikalarında çalışanlardan madenciler ve sağlık çalışanlarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. SGK’nın yeni düzenlemesi, 88 günden başlayarak 800 güne kadar erken emeklilik imkanı sunuyor. Bu kapsamda, zorlu çalışma koşullarına maruz kalan meslek gruplarındaki işçiler, standart emeklilik yaşının çok öncesinde mesleklerinden emekli olabilecekler. Yeni sistem, meslek gruplarına özel olarak farklı prim gün sayıları öngörüyor. YÜKSEK RİSK TAŞIYAN MESLEKLER İÇİN EMEKLİLİK HAKKI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapmış olduğu açıklamada, zorlu şartlarda çalışan tüm meslek gruplarının emeklilikte eşit haklara sahip olacağını vurguladı. Yeni düzenleme ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı üyeleri arasındaki ayrımın kalkmasıyla, herkes için erken emeklilik yolu açılmış oldu. Yeni emeklilik düzenlemesi, özellikle yüksek risk taşıyan ve sağlık açısından tehlikeli olan meslekleri içeriyor. Bunlar arasında demir ve çelik fabrikalarında çalışanlar, madenciler, asit ve cıva üretimi yapan fabrikalardaki işçiler, radyoaktif işlerde çalışanlar gibi meslek grupları bulunuyor. Bu yeni SGK düzenlemesi, ağır fiziksel ve psikolojik koşullarda çalışanların emeklilik haklarında önemli iyileştirmeler getiriyor. Emeklilik yaşını düşüren ve prim gün sayısını azaltan bu düzenleme, uzun yıllar boyunca zorlu koşullarda çalışanların daha erken bir şekilde emekli olmalarını sağlayacak şekilde tasarlandı. Kamuoyuna duyurulan bu yeni politika, çalışma hayatında adaletin sağlanması ve çalışanların haklarının korunması yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Mahkumlar, Meslek Eğitim Merkezi kurslarında sertifikalı meslek sahibi olarak tahliye oluyorlar Haber

Mahkumlar, Meslek Eğitim Merkezi kurslarında sertifikalı meslek sahibi olarak tahliye oluyorlar

7 bin 300 dekar arazi üzerine kurulu olan Niğde Açık Ceza İnfaz Kurumu, bin 300 dekar arazi üzerinde üretim faaliyeti sürdürüyor. Tarım ve hayvancılık başta olmak üzere mobilya, demir, döşeme gibi alanlarda faaliyet gösteren Niğde Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlüler tarafından üretilen ürünler, Türkiye’nin birçok yerine gönderiliyor. "120 kuruma et sevkiyatı" 1962 yılında kurulan kurumun üretim faaliyetleri ile ilgili bilgi veren Niğde Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Harun Torun, "Tarım ve hayvancılık başlıca üretim alanımız ama bunun yanı sıra mobilya, demir döşeme gibi alanlarda da faaliyet gösteriyoruz. Çeşitli kurumların et ihtiyacını gideriyoruz. Örneğin Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi gibi üniversitelerin, bazı hastaneler, adliyeler, ceza infaz kurumları ve bakanlıkların yemekhanelerine et sevkiyatı yapıyoruz. Hayvanları kendi bünyemizde yetiştiriyoruz, çevredeki hayvan yetiştiricilerinin de hayvanlarını almak suretiyle ekonomiye de katkı sağlıyoruz" dedi. "Hükümlüler meslek öğreniyor" Torun, hükümlülerin Niğde Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda sıfırdan meslek öğrendikleri gibi öğrendikleri mesleği kurum bünyesinde mesleki eğitim merkezi tarafından açılan kurslarda da sertifikalandırdığını söyleyerek, "Hükümlerimizin bazıları işleri bilerek geliyorlar ve burada üstüne biraz daha katkıda bulunuyorlar bazıları da sıfırdan meslek edinerek buradan tahliye oluyorlar. Kurumun içerisinde kurmuş olduğumuz Milli Eğitim Bakanlığı tarafından idare edilen Meslek Eğitim Merkezi var. Burada hükümlülerin kalfalık, ustalık belgesi alınmasını sağlıyoruz. Geniş bir alanda faaliyet gösteriyoruz ve bu alanın tamamı tarıma elverişli değildi. Yıllardır yaptığımız çalışmaların sonucunda üçte ikisini tarıma elverişli hale getirdik ve hayvanların yem bitkilerini de kendimiz üretiyoruz. İleri işleme de yapıyoruz sucuk, kavurma, döner gibi ürünlerimiz de mevcut bu ürünleri de yine diğer Ceza İnfaz Kurumlarının satış yerlerinde satışa sunuyoruz" ifadelerini kullandı. Çalıştıkları iş kolunda mesai yapan hükümlüler ise, Niğde Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndaki atölyelerde meslek öğrendiklerini tahliye olduklarında mesleği sürdüreceklerini belirtti.  

Hobisini mesleğe dönüştürdü Haber

Hobisini mesleğe dönüştürdü

CANSU ERSOY (İLKHABER)- Antika eşyalar çoğu insanın ilgisini çeken ve insanları geçmişe yolculuğa çıkaran ürünlerdir. Herkesin kendinden bir parça bulduğu antika ürünlerin kolleksiyonu yapmak da çoğu insanın hobisidir. 4 yıldır Büyük Saat civarında antika ürün dükkanı bulunan Cumali Alp, bu dükkanı açmanın küçüklüğünden beri hep hayali olduğunu söyledi. Bu tarz eşyalara ilgisi büyük olan Alp, tam 40 yıl bu hayalini gerçekleştirmek için antika eşyalar biriktirdi. "ilgimi çeken tüm eşyaları biriktirdim" Eskiden bir otelin resepsiyonunda görevli olduğunu ve uzun yıllar bu işi devam ettirdiğini söyleyen Alp, "Antika, eski eşyalara ilgim hep vardı. İlk olarak sigara kolleksiyonuyla başladım. Sonrasında ilgimi çeken tüm eşyaları biriktirdim. Küçüklüğümden beri emekli olduktan sonra bu eşyalarla antika dükkanı açmanın hayalini kurdum. Etrafımdaki insanlar ben bu hayalimi söylediğimde yapamayacağımı düşündüler. Bana hep güldüler ve dalga geçtiler. Fakat emekli oldum ve 4 yıldır da kendi dükkanımı işletiyorum. Herkes dükkanı açtığımda çok şaşırdı. Hayalim gerçekleştiği için çok mutluyum" dedi. "Yarısından fazlası benim 40 yıldır biriktirdiğim eşyalar" Bu dükkanın içinde bulunan eşyaların hepsinin kendi geçmişi olduğunu söyleyen Alp, "Çünkü hepsini kendim biriktirdim. Dükkanı açtıktan sonra antika eşya getirip satanlar da oldu, şu an burada onlar da mevcut. Fakat yarısından fazlası benim 40 yıldır biriktirdiğim eşyalar" diye belirtti. "Bu eşyalar eskiden evimde duruyordu, şu an dükkanımda duruyorlar" Alp, şu sıralar işlerin biraz durgun olduğunu ama işlerin durgun olmasının hiç önemli olmadığını söyledi ve konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Ben bundan da memnunum çünkü işimi severek yapıyorum. Bu eşyalar eskiden evimde duruyordu. Şu an dükkanımda duruyorlar. Ayrıca insanların antikalara karşı ilgisi de oldukça güzel. Bu da beni çok mutlu ediyor. Bunlar çok eski ve tarihi ürünler. İnsanların da ilgisini çekiyor ve burada herkes geçmişinden bir parça buluyor.  En fazla ilgi ise en çok Osmanlı döneminden kalma objelere oluyor.”  

Sağkan: Çok ağır meslek sorunlarımız var Haber

Sağkan: Çok ağır meslek sorunlarımız var

Bayram BULUT ADANA (İLKHABER)-Türk Barolar Birliği (TBB) Başkanı  R. Erinç Sağkan, çok ağır meslek sorunlarının olduğunu söyledi. Adana Barosu, Adana Adliyesi içerisinde bulunan Avukatlar Salonu'nda 2023-2024 adli yılı  açılışı ve meslekte 30-40-50- 60 yılını tamamlamış avukatlara plaket verilmesi nedeniyle etkinlik düzenlendi. Etkinliğe, Türk Barolar Birliği (TBB) Başkanı  R. Erinç Sağkan, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan Akif Akay, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin katıldı. Adana Barosu tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan Türk Barolar Birliği (TBB) Başkanı  R. Erinç Sağkan, çok ağır mesleki sorunlarının olduğunu söyledi. Meslek sorunlarından bahseden Sağkan, “Çok ağır meslek sorunlarınız var. Şu anda Türkiye'de180 bin avukat, 27 bin stajyer avukat hukuk fakültelerinde yaklaşık 120 bin öğrenci var. 92 hukuk fakültesinde. Bu ne demek? Dört yıl içerisinde sayımız 300 binin üzerinde olacak. Böyle bir artış dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Bahsettiğin konu sadece niceliksel artış değil. Niteliksel düşüş aynı zamanda. Bir nesili yok etmek istiyorsanız sayısını artırır, niteliğini düşürürsünüz. Türkiye'de maalesef ki Savunma Bakanlığına yapılmak istenen işte tam da budur” şeklinde konuştu.   Adana Barosu Başkanı Semih Gökayaz’da yaptığı konuşmada deprem felaketinde 122 meslektaşlarını kaybettiklerini söyledi. On binlerce vatandaşın depremde yaralandığına dikkat çeken Gökayaz, “Geçtiğimiz Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinde hayatını kaybeden on binlerce yurttaşımız ve 122 meslektaşımızın acısı, yüreklerimizi yakmaya devam ediyor.  Deprem felaketinde yitirdiğimiz baromuz üyesi meslektaşlarımız, Av. Uğur Uçurum’u, Av.Zeliha Esin Atmaca’yı, Av.Tarık Burak Taştekin’i, Av.Yusuf Başlar’ı, Stajyer Av. Ömre Öz’ü, yitirdiğimiz tüm meslektaşlarımızı ve yurttaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Yakın zamanda yitirdiğimiz aziz meslektaşlarımız Av. Aytül Ünal’ı ve Av.Sönmez Arıoğlu’nu, rahmetle anıyoruz” dedi. Yargı bağımsızlığı konularına dikkat çeken Gökayaz, “Yıllardan bu yana adli yıl açılışlarının ana konusu Yargı Bağımsızlığı olmuştur. Bu kapsamda ana eleştiri konusu, Adalet Bakanı’nın Hakimler Savcılar Kurulu’nun başkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın da kurulun tabi üyesi olmasıdır. Herkesin üzerinde ittifak ettiği konu, yürütmenin HSK’ya başkanlık ettiği bir anayasal düzende, yargının bağımsız olduğundan söz edilemeyeceğidir. Yargının bağımsız olmadığı bir sistemde, adaletten bahsetmeye olanak bulunmamaktadır.  Son yedi yılda 19 binden fazla hakim ve savcı ataması yapılmıştır. Deneyimin, mesleki birikimin ve içtihat bilgisinin önemli olduğu hakimlik ve savcılık mesleğinde, meslek mensuplarının yaklaşık yüzde 75’inin son yedi yılda atanmış olması, adalet sisteminin hazmetme kapasitesi bakımından düşündürücüdür. Bu tablo elbette ki bazı handikaplar içermektedir. Ancak meslek içi eğitimler, mesleğe intibak sağlanması konusunda yaşanan sorunların giderilmesi ve şikayet üzerine yapılacak soruşturmaların etkin, hızlı ve adil olması karşısında mahkemelerin işleyişi konusunda yaşanan birçok sorunun ortadan kalkacağını değerlendirmekteyiz” diye konuştu..  Mesleki sorunlara vurgu yapan Gökayaz, “Bugün, mesleğimizde yaşanan en büyük sorun, bir türlü önüne geçilemeyen hukuk fakültesi ve hukuk mezunu sayısındaki ölçüsüz, hesapsız artıştır. Hukuk Fakültesi sayısı, yıllarca hukuk alanında yapılan her önemli toplantının konusu olmuş, konunun tüm tarafları yeni fakülte açılmaması konusunda ittifak etmiş olmalarına rağmen bu konuda da akıl tutulması yaşanmıştır. İş artık içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Bugün 92 hukuk fakültesinden her sene yaklaşık 20 bin öğrenci mezun olmaktadır. Eğitimde kalitenin düştüğü, akademik kadronun birçok okulda yetersiz olduğu ve mezun sayısının ihtiyacın çok ötesinde olduğu gerçeği kaskatı önümüzde durmaktadır. Bağımsız savunmayı temsil eden, ülkedeki hukuksuzluklara karşı sesini yükselten Avukatlık mesleği, sistematik olarak sorunların içine itilerek bile isteye boğdurulmuştur. Şu aşamada 2024 yılından itibaren uygulanacak Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nın tek başına yeterli olmayacağı açıktır. Bu nedenle Hukuk Fakültelerine akreditasyon şartı getirilmesi, akademik açıdan yetersiz hukuk fakültelerinin iyi düzeydeki okullarla birleştirilmesi ve başarı diliminin yükseltilmesi acil ve hayati öneme sahiptir” şeklinde konuştu. Avukata şiddetin ağır bir hal aldığını anlatan Gökayaz, “Hak aramanın teminatı olan Avukatlara yönelen şiddet, çok ağır bir hal almıştır. Haciz mahallinde, büroda, adliyede, keşifte. Ne yazık ki avukatlar, her çalışma alanında saldırıya uğramaktadır. Meslektaşlarımıza yönelen tehdit ve saldırıların son bulması için devlet, tüm olanaklarıyla seferber olmalıdır. Hiçbir tehdit veya güç, bizi mesleğimizi yapmaktan alıkoyamaz. Cezasızlık politikası nedeniyle suç işleyen, adil ve vicdani karşılığını bulmamaktadır. Yasal faiz oranının ekonomik hayatın gerçeklerinden çok uzak olması nedeniyle borcu olan, borç ödemeye imkanı olsa bile borcunu ödememektedir. Bu faiz oranını kötüye kullanan sigorta şirketleri, geçmiş yıllarda hak sahiplerinin peşinde koşarken şimdilerde yargı yolunu sonuna kadar tüketme yoluna gitmektedir. Bu yasal faiz oranlarıyla İş Mahkemeleri’ndeki işçilik alacakları, 3-5 yılı bulan istinaf sürecini de eklerseniz pul olmaktadır. Yine ekonomik gerçeklerden uzak, kira parasında yüzde 25 yasal sınırlamaya dair düzenleme nedeniyle yargıya intikal eden işlerde duruşmalar aylar mevsimler sonrasına verilmekte ve yargı kötü niyetli kişilerin oyuncağı haline dönüştürülmektedir. Evet; yargının çözülmesi gereken birçok sorunu var ama uygulanan yanlış politikalarla yargıyı güçsüz, aciz ve etkisiz kılmaya kimsenin hakkı yoktur” ifadelerini kullandı. Yargı harlarına yapılan yüzde 50’lik zam oranına da vurgu yapan Gökayaz, “Bugün sıklıkla ekonomik düzendeki bozukluğun adalete etkisine değinmek zorunluluğu doğmuştur. Yılın ortasında, 07 Temmuz 2023 tarihinde Harçlar Kanunu’na bağlı tarifelerde yer alan maktu yargı harçlarında yüzde 50 oranında artış yapılmıştır. Harçların arttırılması özellikle yoksul yurttaşların adalete erişimini neredeyse imkansız kılmaktadır. Anayasa’nın 36. Maddesiyle teminat altına alınmış olan hak arama hürriyeti, dolaylı olarak bir kısım yurttaşlar için kullanılmaz hale getirilmiştir. Yargı harçları, hazinenin açığını kapatacak bir gelir değil ancak yargı mercilerine keyfi başvuruları önleyecek dengeleme aracıdır. Fahiş düzeyde arttırılmış olan yargı harçları ile tarafı olduğumuz AİHS’nin 6 ve 13. Maddeleri ile düzenlemiş olan adalete erişim hakkı ve etkili hukuki koruma ilkesinin ihlal edildiği açıktır” dedi. Baro Başkanı Semih Gök ayaz sözlerini şöyle sürdürdü; “Birazdan TBB Başkanımız, yapacağı konuşmasında avukatların ödedikleri vergi oranlarının  düşürülmesi, mesleki faaliyet alanının genişletilmesi, CMK, Adli Yardım ve AAÜT konusunda Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu ile yapılan görüşmeler hakkında sizlere bilgi verecek. Birlikte yol yürümekten onur duyduğum, hukukçuya yakışır ağırbaşlılığa uygun, gösterişten uzak, meslek sorunlarının çözümü konusunda ısrarcı, samimi ve katılımcı şekilde çaba gösteren TBB Başkanımız Sayın Erinç Sağkan’a çok teşekkür ediyorum. Özellikle yaşadığımız deprem felaketi sırasında gösterdiği dayanışma, TBB’nin tüm kaynaklarını deprem mağduru avukatlara hasreden anlayışı nedeniyle iyi ki Türkiye Barolar Birliği var, iyi ki barolar var. Ayrıca bu süreçte Adana Barosu Tesisleri’nin hizmete açıldığından bu yana ilk defa kapsamlı şekilde yenilenmesine verdikleri destek nedeniyle TBB Başkanımıza, nezdinde tüm Yönetim Kurulu üyelerine çok teşekkür ediyorum.” Plaket alacak meslek büyükleri konusuna da dikkat çeken Gökayaz, “Bugün bu salonda bulunan meslektaşlarım çok büyük bir bilgi birikiminin, bir hukuk kültürünün, bir mücadelenin mirasçılarıdır. Baromuzun 100 yıllık tarihinde; ilk başkanı Ziya Bey’i, Av. İbrahim Günay’ı, Av. Kamil Tekerek’i, Av. Turan Arun’u, Av. Necmettin Üstünalp’i, Av. Mahmut Eroğlu’nu, Av. Muzaffer Terliksiz’i, Av. Anibal Akdamar’ı, Av. Aydın Coşar’ı, Av. İsmet Altuğ’u, meslek şehitlerimiz Av. Ahmet Albay’ı, Ceyhun Can’ı, Halil Sıtkı Güllüoğlu’nu, Av. Savaş Bedir’i ve tüm meslek büyüklerimi saygıyla yad ediyorum. Hayatta olan meslek büyüklerimize sağlık ve esenlikler diliyorum. Bugün plaketlerini takdim edeceğimiz meslektaşlarımızın baromuza, mesleğimize, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına ve temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçmesi konusunda yaptıkları katkılar nedeniyle hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, emeklerini asla unutmayacağız. Onlar bizim yolumuzu aydınlatan, bizlere tecrübeleriyle ışık tutan, Adana Barosu’nun tarihini yazan meslek büyüklerimizdir. Cumhuriyetimiz ile yaşıt Adana Barosu, cesur ve üretken üyeleriyle birlikte ülkemizde hak arama mücadelesinin öncüsü olup bu bayrağı kuşaklar boyu taşımaya devam edecektir. Eğer bu ülkede bir gün adalet sağlanacaksa, o ancak bağımsız savunmanın temsilcisi, mücadele ruhunu asla kaybetmeyen avukatlar sayesinde gerçekleşecektir. Yeni adli yılda, yargıda yaşanan tüm olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve ülkemizde hukuku egemen kılmak için korkmadan ve yılmadan, sabırla ve inatla çalışmaya devam edeceğimizi bildirir, yeni adli yılın ülkemize, meslektaşlarımıza ve yargı camiamıza hayırlı olmasını diler, sevgi ve saygılar sunarım” diye konuştu. Konuşmaların ardından plaketler takdim edildi. Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’e meslekte 30 yılını tamamlanmasından ötürü plaket takdimi yapıldı.

Isparta'da demircilik yapan ailenin beşinci kuşak torunu yarım asırdır demir dövüyor Haber

Isparta'da demircilik yapan ailenin beşinci kuşak torunu yarım asırdır demir dövüyor

ISPARTA (AA) - İSMAİL KUZ - Isparta'da beş kuşaktır devam eden ata mesleği demircilik zanaatını sürdüren 58 yaşındaki Mehmet Akdeniz, 200 yıldır yanan ocağın başında demir dövüyor.Henüz 11 yaşında iken demirci atölyesine giren Akdeniz, babasından öğrendiği mesleği ilerletti. Mesleğin ailedeki beşinci kuşak temsilcisi olan Akdeniz, 2 asırdır harlayan demir ocağını atalarından gördüğü gibi her sabah "besmele" ile yakıyor.Eğirdir Sanayi Sitesi'ndeki dükkanında, kaybolmaya yüz tutan mesleğini ilk günkü aşkla sürdüren Akdeniz, kor halindeki demir kütlelerine balyoz ve çekiçle şekil vererek balta, kazma hatta saban gibi ürünler imal ediyor.Mesleğin Isparta'daki son temsilcilerinden olan Akdeniz, yaklaşık yarım asırdır emek verdiği demircilik zanaatının yaşatılması için çırağını da özenle yetiştiriyor.- "İşimi severek yapıyorum"Mehmet Akdeniz, dükkanındaki ocağın başında AA muhabirine, mesleğini çok sevdiğini söyledi.Sıcak demiri döverek şekil vermenin kendisine huzur verdiğini dile getiren Akdeniz, "İlkokulu bitirdikten sonra babamın yanında mesleğe adım attım. Dedem, dedemin babası ve onun dedesi de demircilik yapmış. Ben de ata mesleğimizi sürdürüyorum. İşimi severek yapıyorum. Çıraklık dönemimde boyum demire çekiç sallamaya yetmiyordu. Ayağımın altına koyduğum sandığın üzerine çıkarak tezgahtaki demiri dövüyordum. Bugünlere geldik." diye konuştu.Alın teriyle para kazanmanın huzurunu yaşadığını dile getiren Akdeniz, imal ettiği tarım malzemeleri, ev alet ve gereçlerinin yorgunluğunu unutturduğunu ifade etti.- "Büyük dedelerim kağnı dingili yapımıyla nam salmış"Ata mesleğini devam ettirmenin gururunu yaşadığını aktaran Mehmet Akdeniz, mesleğe heves eden çırak bulamamanın üzüntüsünü yaşadığını söyledi.Tarihi mesleğin sürmesi, yeni zanaatkarlar yetişmesi için çaba harcadığını belirten Akdeniz, şöyle konuştu:"Çok güzel, keyifli bir mesleğimiz var. Çalışanı bıktırmayan bir mesleğin temsilcisiyim. Sürekli başka alet imal ediyorsunuz, imal ettiğiniz, ürettiğiniz her şey size keyif veriyor. Sabit bir iş yapmadığınız için keyifle çalışıyorsunuz. Demircilik mesleği hem ustalık hem de zanaatkarlık gerektiriyor. Cumhuriyet öncesi Osmanlı zamanında da büyük büyük dedelerim kağnılarda bulunan dingilin yapımıyla nam salmış. Bu yüzden dingilci lakabıyla anılıyor."- "Mesleğimiz, çiftçiler için önemli"Özellikle bölgede çiftçilik yapanların kendilerinden çok memnun olduğunu belirten Akdeniz, "Düşünün, bir çiftçimiz 2 bin liraya aldığı bir makinesi, alet ve edevatı kırıldığında, yamulduğunda yenisini alması oldukça masraflı olacak. Hasar gören parçayı çok uygun ücretle tamir ediyoruz." dedi.

Osmaniyeli el yapımı bıçak ustası mesleğini 60 yıldır sürdürüyor Haber

Osmaniyeli el yapımı bıçak ustası mesleğini 60 yıldır sürdürüyor

OSMANİYE (AA) - MENDERES ÖZAT - Osmaniyeli e yapımı bıçak ustası Cemal Doğan, babasından öğrendiği mesleğini 60 yıldır sürdürüyor.Yüksek ısıda şekil verdiği demir ve çeliği koç boynuzunun yanı plastik ve ahşapla birleştiren 73 yaşındaki Cemal Doğan ile 52 yaşındaki oğlu Süleyman Doğan, yaptıkları el emeği bıçakları Türkiye'nin birçok iline gönderiyor.Unutulmaya yüz tutmuş mesleğini 60 yıldır sürdüren Cemal Doğan, AA muhabirine, evinin bahçesindeki 25 metrekarelik atölyede çelik ve demiri kızgın ateşte ısıtıp şekil vererek koç boynuzu, plastik ve ahşap kullanarak yaptığı kabzalarla birleştirdiğini anlattı.Mesleğin inceliklerini küçük yaşlarda babasının yanında öğrendiğini belirten Doğan, uzun yıllar el emeği bıçak yaptığı babasının ölümünden sonra mesleğine bir süre yalnız devam ettiğini söyledi.Doğan, oğluna da öğrettiği mesleğini 31 yıldır beraber sürdürdüklerini vurgulayarak, "Bu mesleğin devam ettirilmesi adına babamdan öğrendiklerimi oğluma öğrettim. Talep gelmesi üzerine Türkiye'nin her yerine bıçak gönderiyorum. Tamamen el yapımı. Alanlar çok memnun. 25 yıldır kullanan müşterim var. Şu ana kadar olumsuz dönüş olmadı." diye konuştu.- "İşimiz ağır ama severek yapıyoruz"Liseyi bitirdikten sonra babasının yanında mesleğin inceliklerini öğrenen Süleyman Doğan da işlerinin büyük dikkat ve incelik gerektirdiğini anlattı.Doğan, "Yaptığımız iş beden işi olduğu için zor. Makine az kullanılıyor. İşimiz ağır ama severek yapıyoruz. Dedem ve babamdan sonra üçüncü kuşak olarak 1991'de başladığım mesleğimi ilerletmek istiyorum." ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.