#Mezar

İLKHABER-Gazetesi - Mezar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mezar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çayönü Tepesi’nde 5 bin ve 11 bin yıllık 6 mezar ortaya çıktı Haber

Çayönü Tepesi’nde 5 bin ve 11 bin yıllık 6 mezar ortaya çıktı

Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde Çayönü Tepesi’nde yürütülen arkeolojik kazılarda, 5 bin ila 11 bin yıllık 6 mezar gün yüzüne çıkarıldı. Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun başkanlığındaki kazılarda, göçebelikten yerleşik yaşama ve avcılık-toplayıcılıktan tarıma geçişin izleri de gün ışığına çıkıyor. ''Bireylerin yanına kap kacak hediye olarak gömülmüş'' Sarıaltun, daha önce tespit ettikleri mezarların da olduğuna değinerek, "Ama bu sene için mezar sayısı 6. 6 mezar kazdık, 3 tanesi şu an kaldırıldı. 3'ünde yoğun bir şekilde çalışmalar devam ediyor. İlk Tunç Çağı verileri için önemli. Çünkü Neolitiğin başından beri yerleşik yaşama geçmiş Çayönü ahalisi ya da toplumunun en azından ilk Tunç Çağı ilk aşamasına kadar geldiklerini ve birçok mimari veriyle de mezarları, ölü kültürleri, ritüelleriyle burayı yaşam olarak edindiklerini biliyoruz. MÖ. 10 bin yılından MÖ. 3 bin yılına kadar yaklaşık 7 bin yıllık bir süreçte birçok veriye sahibiz. Bu da bunlardan bir tanesi. Bu sene 6 mezar tespit ettik" dedi. Bu mezarların 2 tanesinin basit gömü olduğunu bildiren Sarıaltıun, ''Yani toprağa bir çukur kazıp içine bireyleri gömmüşler. Onların mezar hediyeleri yoktu. Bir tanesi de çok tahrip olmuş küp mezar. Tahrip olmasının sebebi yüzeye çok yakın olması. Arkamda görmüş olduğunuz sandık tipi mezarlarda yoğun bir buluntu da var. Bireylerin yanına kap kacaklar hediye olarak konmuş. Bununla beraber çevresinde iki tane bildiğimiz bir hediye çukuru da var. Bunlar içinde mezar olmayan, sadece gömü hediye konulan mezar görünümlü çukurlardır. Hem tüm kaplar açısından hem de iskeletlerin verisi açısından bu sene biraz daha şanslıyız" diye konuştu. Tam 11 bin yıl öncesine ait mezar bulundu İskeletlerin verisinin çok önemli olduğunu aktaran Sarıaltun, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bireylerin mekanlarını buluyoruz. Ama hangi bireyler ne yemiş, nasıl bir hastalığa sahip olmuşlar, nasıl ölmüşler, bunları anlamamız için de iskeletleri buluyor olmamız önemlidir. Bu açıdan bu sene hem mekanları bulmamız hem de onların buluntularıyla birlikte iskeletleri bulmamız, topluluğu anlamak için çok daha nitelikli veriler sağlıyor. Şu anda kazı yaptığımız mezarlar günümüzden 5 bin yıl önce, 6 mezarın 5'i ilk Tunç Çağı'na ait. 1 tane mezar ise Neolitik döneme, 11 bin yıl önceye ait." Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümünden Ömür Dilek Erdal ise, 6 mezarın gün ışığına çıkartıldığını ifade etti. Bunlardan bir tanesinin Neolitik dönem, diğerlerinin Erken Tunç Çağı mezarları olduğunu anlatan Erdal, "Erken Tunç Çağı mezarları hemen yanda gördüğünüz gibi taş sanduka şeklinde yapılıyor ve üzerine bir blok taşla kapatılıyor. Burada gördüğünüz mezar, basit bir çukur kazılmış. Çukur kazıldıktan sonra ölü sağ tarafına yan yatırılmış. Üzerine hediyeleri bırakıldıktan sonra killi bir tabaka örtülmüş ve onun üzerine iki tane ağır blok taş kapatılmış. Bizim için ilginç mezar oldu. Şimdilik 6 tane kabıyla birlikte gömülmüş" şeklinde konuştu. Cinsiyeti hakkında erkek olabileceği yönünde tahmin yürüttüklerini belirten Erdal, "Çünkü hepsi daha açığa çıkmadı. İskeletler, analiz için Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Laboratuvarı'na götürülüyor. Orada ne yediler, ne içtiler, nasıl yaşadılar, yaşam biçimleri nasıldı. Bunlarla ilgili genel bilgiler elde edilmekle birlikte DNA'ları da çalışılıyor. Şimdiye kadar 600'ün üzerinde iskelet çıkartıldı. Bunların büyük bir çoğunluğu Neolitik döneme ait olmakla birlikte Erken Tunç Çağı iskeletlerini de içeriyor. Neolitik dönemi iskeletlerinin ise hem antropolojik açıdan hem de DNA molekülleri açısından analizleri devam ediyor. Biten analizler bize şunu gösteriyor; Neolitik dönem insanı hem Mezopotamya hem İran, Irak ve Kafkasya ile iletişim halinde bir topluluk. Burada heterojen bir kültür oluşturmuşlar. Bu kültürü de Erken Tunç Çağı'yla birlikte devam ettirerek Anadolu'ya aktarmışlar. Dolayısıyla Çayönü, heterojen yapısının bize gösterdiği önemli bir merkez olmasıdır. Uzun süreli kazılar aslında ileride de devam ettiği takdirde nasıl bir değişimin olduğuna işaret edecektir. İskeletlerin analizleri şimdiye kadar bunların tarımcı olduklarını ve ağır işler ile yoğun aktiviteler yaptıklarını işaret ediyor'' dedi.

Bitlis’te asırlık mezarlar ağaçların kucağında kayboluyor Haber

Bitlis’te asırlık mezarlar ağaçların kucağında kayboluyor

Bitlis'in Tatvan ilçesine bağlı Tokaçlı köyündeki tarihi mezarlar, zaman içinde büyüyen ağaçlar arasında neredeyse kayboldu. Mezar taşlarının bir kısmı ağaç gövdelerine saplanırken, diğerleri ot ve sarmaşıklarla çevrili durumda. Kesin dönemi bilinmeyen mezarlıkta, taşların biçimi ve yerleşimi bölgenin tarih boyunca kullanıldığını gösteriyor. "Bitlis’in tarihi mezarları kültürel mirasımızın önemli parçası" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Tokaçlı köyündeki tarihi mezarlıkların tarih ve kültürel miras açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, "Bitlis, tarihi doku açısından çok özel bir şehirdir. Anadolu şehirleri içerisinde özel bir yeri olan yerleşim yerlerinden bir tanesidir. Bu tarihi doku içerisinde de tarihi mezarlıklar ayrı bir öneme sahiptir. Yani Bitlis'in gerek merkezinde gerekse ilçelerinde, köylerinde çok sayıda tarihi mezarlar mevcuttur. Bu tarihi mezarların birçoğunda ne yazık ki koruma ile alakalı birtakım eksikliklerden kaynaklanan sıkıntılar mevcuttur. Bunlardan biri de Tokaçlı köyünde bulunan mezarlıktır. Tatvan Dalda köyü mezarlığı yine özel bir durum arz ediyor. Yine Güroymak Kolbaşındaki köy mezarlığında da benzer durumlar söz konusudur. Ahlat meydan mezarlığının korunma tedbirleri ise son yıllarda sevindirici bir seviyeye gelmiştir" dedi. Bütün tarihi mezarlıkların koruma altına alınması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, "Tokaçlı Mezarlığı'na baktığımızda adeta otlarla, çalı çırpıyla, ağaçlarla kuşatılmış vaziyettedir. Bu durum tarihi mezarlara son derece zarar vermektedir. Bu sebeplerle mezarlık alanı tamamen kapanmış ve görünmez bir hal almıştır. Alan içindeki birçok mezarı dışardan görmek mümkün bile değildir. Dolayısıyla buranın ıslah edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda geleceğimizi inşa ederken tarihimizden de kopmamalıyız. Tarihimizin üzerine geleceğimizi inşa etmek dışında bir seçeneğimizin olmadığını da bilmeliyiz. Her zaman tekrar ettiğimiz bir sloganımız var; insan bir şeyi tanımadıkça sevemez, sevmedikçe koruyamaz" diye konuştu. Öte yandan, mezarlık alanını ziyaret eden vatandaşlar da ağaçların gövdesine saplanan mezar taşları karşısında hayrete düştü.

Bartın’da Rafet Karakabak, rüyasının etkisiyle kendi mezarını kazdı Haber

Bartın’da Rafet Karakabak, rüyasının etkisiyle kendi mezarını kazdı

Bartın’ın Kozcağız Beldesi Ellibaş Köyü’nde yaşayan 72 yaşındaki maden işçisi emeklisi Rafet Karakabak, bir gece rüyasında öldüğünü görmesi üzerine köy mezarlığında anne ve babasının mezarının yanındaki boş bir alana kendi mezarını kazmaya başladı. Kendi ölçülerine göre 60 santimetre eninde, 1 metre 90 santimetre boyunda ve 1 metre 20 santimetre derinlikte hazırladığı mezarın yanlarını ve kapağını betondan yaptı. İki gün süren çalışmayla mezarını tamamlayan Karakabak, “Gördüğüm rüyanın etkisiyle vakit geçirmek ve kimseye zahmet vermemek için kendi mezarımı kazdım” dedi. Kendi ölümünü rüyasında gören adam, mezarıyla haftalık buluşma yapıyor Kendi ölçülerini alan Karakabak, 60 santimetre eninde 1 metre 90 santim boyunda ve 1 metre 20 santimetre derinlikte mezar kazmaya başladı. Yanlarını ve üst kapağını betondan yapan Karakabak, 2 günde saatlerce çalışarak mezarını tamamladı. Gördüğü rüyanın ardından mezarını kazdığını anlatan Rafet Karakabak, "Gece rüyamda öldüğümü gördüm. Sabah uyanınca köy mezarlığındaki anne ve babamın mezarını yanına gittim. Anne ve babamın mezarının önündeki boş alana kendi mezarımı kazmaya karar verdim. Gördüğüm rüyanın etkisindeyim kaldım. Hem vakit geçirmek, hem de öldükten sonra kimseye zahmet vermek istemedim. Kendi ölçümü alıp, ,yanları ve üst kapakları beton olan bir mezar hazırladım. Zaten her hafta Cuma günleri kendi mezarımı geliyorum. Burada bulunan anne ve babam ile diğer akrabalarıma dua okuyorum" dedi. Mezar kazarken arkadaşına şaka yaptı Mezarını kazarken komik olaylar da yaşadığını anlatan Karakabak, "Üst tarafta defnedilen bir kişinin mezarına gelenler, beni mezar kazarken gördüklerinde ne yaptığımı soruyordular. Mezarımı kazdığımı söylüyordum. İnanmayınca ise, 'Annemi, babamı çok özledim, onların yanına gidiyorum' diye söylerdim. Mezarımın üst beton kapaklarını yerleştirmek için bir arkadaşımı telefonla arayıp yardım istedim. Arkadaşım mezarımı kazdığıma inanmadı. Dalga geçtiğimi zannetti, ısrarla çağırınca, merak edip mezarlığa geldi. Merak edeceğini biliyordum, ona bir şaka yaptım. Mezarıma yatarak onu bekledim. Geldi mezarlıkta beni aradı, bulamayınca korkmaya başladı. Açılmış mezarı görüp yaklaştığında ise beni mezarda yatarken gördü. Beni görünce de çok korktuğunuz söyleyerek beni mezardan çıkarttı" şeklinde konuştu. Duyan dalga geçiyor Mezarı görenlerin ve duyanların kendisi ile dalga geçtiğini de kaydeden Karakabak, "Mezarımı kazdığımı görenler yada duyanlar benle dalga geçiyor ama ben bunlara aldırış etmiyorum. Bana, ölmeden mezara kazılır mı, senin kimsen yok mu, mezar kalacak çoluk çocuğun yok mu' diyorlar ama bu söylenenlerden rahatsız olmuyorum. Çünkü mezarımı kazarken sahipsiz kalabileceğimi düşünmedim. Akrabalarım, çocuklarım sahip çıkacaktır" ifadelerine yer verdi. Mezara girerek, "beni unutmayın" dedi Kazdığı mezarın sık sık içeride de giren Rafet Karakabak, sevenlerine ve dostlarına mezarın içerisinden mesaj yolladı. Karakabak, "Ey beni sevenler, dostlarım, ben buradayım. Beni unutmayın" diyerek mezarının ziyaret edilmesini ve dua edilmesini istedi.

Adana, Mersin ve Osmaniye'de bayram arifesinde mezarlıklar ziyaret edildi Haber

Adana, Mersin ve Osmaniye'de bayram arifesinde mezarlıklar ziyaret edildi

Adana, Mersin ve Osmaniye'de Kurban Bayramı arifesinde şehitler ile depremde ölenlerin mezarlarına karanfil bırakıldı, dua edildi.Adana'da şehit aileleri, Asri Mezarlığı'ndaki Garnizon Şehitliği ve Buruk Mezarlığı'ndaki Polis Şehitliği'ne ziyarette bulundu. Türk bayraklarıyla donatılan kabirlere çiçek bırakan aileler, Kur'an-ı Kerim okudu, dua etti.Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerde yakınlarını kaybedenler de Kurban Bayramı arifesinde merkez Çukurova ilçesindeki Kabasakal Mezarlığı'na gitti.Çiçek koydukları mezarların başında dua eden aileler, Kur'an-ı Kerim okudu. Mersin Mersin'de de vatandaşlar, Toroslar ilçesindeki Şehir Mezarlığı'ndaki şehitlikte yakınlarının kabirlerine çiçek bıraktı, dua okudu. Vali Atilla Toros, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Ali Tuna Baysal, İl Emniyet Müdürü Kamil Karabörk, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ercan Atasoy ve bazı milletvekilleri, şehit yakınları ile vatandaşlarla bayramlaştı. Osmaniye Osmaniye'de 6 Şubat 2023'teki depremlerin ardından oluşturulan "Deprem Şehitliği"nde program düzenlendi.Kur'an-ı Kerim okunan programa, Vali Erdinç Yılmaz, AK Parti Osmaniye Milletvekili Seydi Gülsoy ve Belediye Başkanı İbrahim Çenet de katıldı. Mezarlara karanfil bırakan katılımcılar, birbirleriyle bayramlaştı.

Mısır'da II. Thutmose'un Mezarı Keşfedildi Haber

Mısır'da II. Thutmose'un Mezarı Keşfedildi

Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, Antik Mısır'ın 18. Hanedanlığı'na ait önemli bir keşfi duyurdu. Luksor şehrindeki ünlü Krallar Vadisi'nde, MÖ 1550 ile MÖ 1292 yılları arasında hüküm süren II. Thutmose'un mezarı bulundu. Arkeologlar, 1922 yılındaki Kral Tutankhamun'un mezarından bu yana en önemli Mısır kraliyet mezarı keşfini gerçekleştirdi. Mısır ve İngiliz ortak arkeoloji ekibi tarafından yapılan kazılar sonucunda, daha önce C4 numaralı mezar olarak bilinen alanda, II. Thutmose'a ait olduğu belirlenen yeni kanıtlar ortaya çıktı. Mezarda, "Amduat" adlı dini metinlerden sahneler ve sarı yıldızlı mavi boyalı tavan gibi krallara özel semboller bulundu. Ayrıca, mezarın bazı bölümleri sel suları nedeniyle taşınmış ve mezar taşları kırılmıştı, ancak bu, mezarın kime ait olduğunu belirlemede önemli ipuçları sağladı. Mısır Eski Eserler Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Dr. Mohamed Ismail Khaled, mezarın kazı çalışmalarının 2022 yılında başlandığını ve bu süreçte II. Thutmose'un mezarına ait kesin kanıtların bulunduğunu açıkladı. Ayrıca, mezarın ilk olarak Kraliçe Hatshepsut tarafından defin edilmesinin mümkün olduğuna da dikkat çekildi. Sel suları altında kalan mezar taşınmış Litherland, mezardaki kireçtaşını eledikten sonra üzerinde Thutmose II ve Hatshepsut'un isimlerinin yazılı olduğu kaymaktaşı parçalarını bulduklarını söyleyerek, "kralın gömülmesinden birkaç yıl sonra sel suları altında kalan mezarın taşındığını ve muhtemelen kaymaktaşının da mezar taşınırken kırıldığını" belirtti. Litherland, "Ve şükürler olsun ki gerçekten de bir iki şeyi kırmışlardı, çünkü kimin mezarı olduğunu bu şekilde öğrendik" dedi. Litherland, ekibinin ikinci mezarın nerede olduğuna dair kabaca bir fikre sahip olduğunu ve hala hazinelerle dolu olabileceğini söyledi. Yapının girişi ve ana geçidi 2022 yılında keşfedilmiş ve o tarihten bu yana iç kazılar titizlikle sürdürülmüştür. II. Thutmose'un mezarı, 1922 yılında Kral Tutankhamun'un mezarının bulunmasından bu yana keşfedilen ilk Mısır kraliyet mezarıdır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.