TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#netanyahu

İLKHABER-Gazetesi - netanyahu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, netanyahu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Netanyahu, hayatını kaybeden görevlilerin saldırısını 'kasıtsız ve trajik' olarak tanımladı Haber

Netanyahu, hayatını kaybeden görevlilerin saldırısını 'kasıtsız ve trajik' olarak tanımladı

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Deir el-Balah'ta “World Central Kitchen (WCK)” adlı insani yardım kuruluşu çalışanlarının bulunduğu araçları hedef aldı. Saldırıda yardım kuruluşunun 7 görevlisi hayatını kaybetti. Olaydan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 7 görevlisi hayatını kaybettiği saldırıyı “kasıtsız” ve “trajik” olarak tanımlayarak, “Savaş zamanında böyle şeyler olur” ifadesini kullandı. Soruşturmanın devam ettiğini sözlerine ekleyen İsrail Başbakanı, yetkililerin saldırıyı derinlemesine incelediğini ve bir daha yaşanmaması için her şeyi yapacaklarını söyledi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “Ne yazık ki dün kuvvetlerimizin Gazze Şeridi'ndeki masum insanları yanlışlıkla vurduğu trajik bir olay yaşandı. İlgili taraflarla temas halindeyiz ve bu tür şeylerin bir daha yaşanmaması için her şeyi yapacağız” ifadelerini kullandı. Ordu sorumluluğu üstlendi IDF Sözcüsü Daniel Hagari, saldırının sorumluluğunu üstlendiklerini açıkladı. Saldırıyı kabul eden Hagari, açıklamasında saldırının tüm şartlarını henüz tam olarak bilmediklerini bildirdi. Hagari, bugün yayınladığı görüntü ile WCK kurucusu Jose Andres ile konuştuklarını ve başsağlığı dilediğini ifade etti. Yardım çalışanlarının hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin başlatılan soruşturmanın ilk sonuçları önümüzdeki günlerde açıklanacak. Genelkurmay Başkanı bizzat ilgilendi İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ABD’nin bilgilendirilmesi dahil süreçle bireysel ilgilendiği aktarıldı. Halevi’nin, İsrail Güney Bölgesi Komutanı Tümgeneral Yaron Finkelman ile görüşecek saldırıya ilişkin bilgi alması bekleniyor.

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım suçlamalarına ilişkin karar verecek Haber

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım suçlamalarına ilişkin karar verecek

Uluslararası Adalet Divanı bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım suçlamalarına ilişkin karar verecek. Uluslararası Adalet Divanı'nın ilk kararı İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonlarını durdurma çağrısı olabilir. BM yüksek mahkemesinin beklenen kararı Netanyahu üzerindeki baskıyı artırabilir.  İşte Uluslararası Adalet Divanı kararıyla ilgili bilinmesi gerekenler Dava konusu nedir? Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonuyla 1948’te imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika'nın İsrail'in Gazze'deki askeri saldırısını derhal askıya alması yönündeki talebi üzerine Cuma günü karar verecek. Karar, İsrail'in bölgedeki Filistinlilere soykırım yapıp yapmadığına ilişkin daha geniş bir davanın ilk adımı. Birleşmiş Milletler'in en üst yargı organı olan mahkemenin kararları bağlayıcıdır, ancak mahkemenin uygulama olanakları sınırlıdır. Yine de İsrail aleyhine verilecek bir karar, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun hükümeti üzerinde savaşla ilgili uluslararası baskıyı artıracaktır. 17 yargıçtan oluşan bir heyet önünde konuşan Güney Afrikalı avukatlar, İsrailli liderlerin ve milletvekillerinin kamuya açık açıklamalarda soykırım yapma niyetlerini ilettiklerini, bunun İsrail'in de taraf olduğu BM soykırım sözleşmesinin ihlali anlamına geldiğini söyledi . Güney Afrika, Ekim ayında İsrail'in "insan hayvanlarla" savaştığı için bölgeyi tamamen kuşatacağını söyleyen Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın da aralarında bulunduğu İsrailli yetkililerin sözlerini kanıt olarak sundu . Bugüne kadar hiçbir devlet soykırımdan suçlu bulunmadı. ICJ 2007’de Sırbistan’ın 1995’te Bosna Hersek’te 8 bin Müslüman erkeği öldürdüğü Srebrenica Soykırımı’nı önlemekte yetersiz kaldığına hükmetmişti. İsrail'in savunması nedir? İsrail suçlamayı reddetti. Ülkenin avukatları mahkemeye, İsrail ordusunun sivil yaşamı korumak için çalıştığını ve Ekim ayı sonundaki işgalden önce savaşçı olmayanlara kuzey Gazze'yi terk etmeleri için iki hafta süre verdiğini söyledi. Ayrıca savaşın başlangıcında Gazze'ye yapılan yardım sevkiyatını dondurduktan sonra, bu yardımın günlük olarak ulaştırılmasına olanak sağladıklarını da söylüyorlar. İsrail soykırım suçlamasını “çok ağır bir çarpıtma” olarak niteliyor, kendisini savunma hakkı olduğunu ve Filistinli sivilleri değil Hamas militanlarını hedef aldığını belirtiyor. İsrailli avukatlar, İsrailli liderlerin bazı kışkırtıcı açıklamalarının askeri kampanya üzerinde yürütme yetkisi olmayan kişiler tarafından yapıldığını veya bağlam dışına çıkarıldığını söylüyor. İsrail , hükümet ve askeri liderler tarafından verilen ve İsrail'in sivillere verilen zararı sınırlama çabalarını gösterdiğini söylediği 30'dan fazla gizli emrin gizliliğini kaldırdı . Uluslararası Adalet Divanı'nın bugün alacağı kararların önemi nedir? Bir bakıma bu dava, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrailli yetkililere göre çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldüren ve yaklaşık 240 kişiyi rehin alan saldırıyla başlayan Gazze'deki savaşla ilgili yasal bir hesaplaşma niteliğinde. İsrail'in sağlık yetkililerine göre İsrail, Gazze'de 25.000'den fazla insanın ölümüne yol açan hava saldırıları ve kara saldırılarıyla misilleme yaptı. Birleşmiş Milletler ölenlerin yaklaşık yüzde 70'inin kadın veya çocuk olduğunu söylüyor. ICJ ne karar verebilir? ICJ ihtiyati tedbir kararı verebiliyor fakat bunlar, Güney Afrika’nın talep ettiği kararlardan farklı da olabilir.Mahkeme İsrail’e uluslararası insan hakları hukukuna uyma, Gazze’ye gidecek bir araştırma heyetini kabul etme veya insani yardım üzerindeki kısıtlamaları kaldırma emri verebilir. Mahkemenin kararlarının hukuki bağlayıcılığı var ve herhangi bir temyiz mekanizması bulunmuyor. Öte yandan mahkeme, devletleri kararlarını uygulamaya zorlayamıyor. Bu davanın açılması İsrail’in soykırım işlediği anlamına mı geliyor? Hayır. Mahkeme davayı kabul edilebilir bulmuş olsa da, bugün bir ihtiyati tedbir kararı verse de davanın sonunda bir soykırım işlenmediği sonucuna varabilir. Bir ihtiyati tedbir kararı, ortada büyük bir riskin bulunduğu ve durum tam anlamıyla incelene kadar her şeyin durması gerektiği anlamına gelir. ICJ’de davalar yıllar sürebiliyor. Bir ihtiyati tedbir kararı ayrıca İsrail ve destekçilerine, eylemlerinin uluslararası incelemeye tabii olduğu mesajını verecektir.

Erdoğan, "Gazze kasabı Netanyahu aynı Miloseviç gibi bir savaş suçlusu olarak yargılanacaktır" Haber

Erdoğan, "Gazze kasabı Netanyahu aynı Miloseviç gibi bir savaş suçlusu olarak yargılanacaktır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 39. Bakanlar Toplantısı’na katılımcılara hitap etti. “Küresel barışı korumak için kurulan BM, kendi çalışanlarını dahi İsrail’in barbarlığından koruyamıyor” Konuşmasında Gazze’de yaşanan katliama değinen Erdoğan, “Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında büyük bir vahşetin yaşandığı bu günlerde sergileyeceğimiz işbirliği çok daha önemli hale geliyor. İsrail’in 7 Ekim’de başlayan katliamları, esir takasları sebebiyle 6 gün süren fasılanın ardından yeniden hızlandı. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan İsrail saldırılarında 16 binin üzerinde şehit ve 36 binin üzerinde yaralı verildi. Şehitlerimize Alllah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Gazze’de şehit edilen her 3 kişinden 2 sini çocuklar, bebekler ve kadınlar oluşturuyor. Kendilerinden haber alınamayan Gazzeli sayısı 6 bin 500 ‘ü geçti. İsrail zulmünün kurbanları arasında 73 gazeteci ve 100 üzerinde Birleşmiş Milletler (BM) görevlisi de var. Öyle bir tablo ki küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan BM, kendi çalışanlarını dahi İsrail’in barbarlığından koruyamıyor” ifadelerini kullandı. “İsrail’e adeta daha fazla çocuk öldürmesi için şartsız destek veriyorlar” Batılı ülkelerin İsrail’in saldırıları karşısındaki tutumunu eleştiren Erdoğan, “Avrupasından Amerikasına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştükleri acziyet ise daha vahimdir. Bu ülkeler adeta İsrail’e daha fazla çocuk öldürmesi, hastane, okul ev vurması, daha fazla masum kanı dökmesi için şartsız destek veriyor. Uluslararası basın kuruluşları Gazze’de öldürülen meslektaşları için tek bir cümle kuramıyor. İsrail’e karşı tek bir eleştiri getiremiyor. Oysa bunlar bize yıllarca demokrasi ve hukuk dersi vermişlerdi. Söze her başladıklarında basın özgürlüğünden bahseden bunlar değil miydi? Fail Müslüman olunca ortalığı ayağa kaldıranların hepsi bugün İsrail’in hoyratça sergilediği katliamlara kör ve sağır kesilmiş durumdalar. İsrail saldırılarında fiziken ölenler Filistinliler olabilir ama bu zulme destek vererek veya sessiz kalarak İsrail’in safında yer alan her kişi kurum ve ülkenin gururla önümüze koyduğu o şatafatlı ideolojileri, sözleşmeleri, beyannameleri, ilkeleri yerle yeksan olmuştur. Bunca masumun ölümünü sessizce geçiştirmeye, hatta Hamas bahanesi ile meşrulaştırmaya çalışanların artık insanlığa söyleyecek tek bir sözleri dahil kalmamıştır. Arkasındaki riyakarlığı biliyor olsak da insanlığın ortak çıkarına hizmet edebileceği ümidiyse hüsnüniyet ile baktığımız bütün bir 20’inci yüzyıl tasarımının gözlerimizin önünde çöküşünü izliyoruz. Yazık demekten kendimizi alamıyoruz. Her dönemin kapanışı ve yenisinin inşası süreci gibi önümüzdeki yıllar da çok sancılı sıkıntılı, kanlı ve risklerle dolu olacaktır. Bu süreci kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin tamamı içine en büyük kazanımlar tebdil etmek bizlerin elindedir. Bunun için daha çok çalışma azmindeyiz” şeklinde konuştu. “BM kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktı” Gazze’nin küresel sistem açısından bir turnasol kağıdı işlevi gördüğünü söyleyen Erdoğan, “Savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana şahit olduklarımız, uluslararası örgütlerden insan hakları kuruluşlarına, batılı demokrasilerden küresel şirketlere pek çok yapının gerçek yüzünü bize gösterdi. BM kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktı. Genel sekreterin samimi gayretleri maalesef bizzat Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından sabote edildi. BM Genel kurulunda 121 evet oyu ile kabul edilen karar, insanlığın vicdanına tercüman olması bakımından kıymetli bir adımdır. Ancak bu karar BM’nin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı. Akan kanın durması noktasında tesirli olamadı. Maalesef 40 çekimser oyla birlikte 161 ülkenin iadesi yok sayıldı. Sadece bu tablo bile 2 milyarlık Müslüman alemi olarak nasıl bir cendereye sıkıştırıldığımızı göstermeye kafidir. Bir tarafta savaş dursun diyen 121 ülke var. Diğer tarafta İsrail’in saldırılarına açık çek veren 3-5 ülke var. Bu 3-5 ülke ne zaman tamam derse ancak o zaman harekete geçen bir küresel mekanizma var. Böyle bir yapının ne barışı getirmesi, ne çatışmaları durdurması, ne de insanlığa umut olması mümkün değildir. Bizim yıllardır ‘dünya 5 ten büyüktür’ diyerek ifade ettiğimiz BM Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz yapısı biran önce değiştirilmelidir. Hiçbirimiz bu sistemi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Hiçbirimiz böyle gelmiş böyle gider diyemeyiz. Müslümanlar olarak daha adil bir dünya mümkündür diyoruz. Bu ideal doğrultusuna mücadele etmek sadece kendi vatandaşlarımıza değil gelecek nesillere karşı da sorumluluğumuz” şeklinde konuştu. "Gazze kasabı Netanyahu aynı Miloseviç gibi bir savaş suçlusu olarak yargılanacaktır" İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi’nde önemli kararlar alındığını hatırlatan Erdoğan, “Kuruluş gayesi Filistin davasını savunmak olan İİT, mücadelenin tek ses ve tek vücut olarak yürütülmesi noktasında bizlere önemli bir zemin sunuyor. Arap Ligi ile birlikte Riyad’da gerçekleştirilen olağanüstü ortak zirve ile İslam dünyası olarak Filistin meselesindeki duruşumuzu ortaya koyduk. Zirvede işgalci yerleşimcilerin ilk kez terörist olarak tanımlanması başta olmak üzere gerçekten kilometre taşı mahiyetinde karalar aldık. İsrail’in katilliği yanında hırsızlığı da artık uluslararası alanda giderek daha çok dillendirilmeye başlandı. Zirve kapsamında teşkil edilen Dışişleri bakanları temas grubu çeşitli görüşmeler yürüttü. Gazze’de akan kan duruncaya kadar bu görüşmeler devam edecek. Ayrıca başka adımlar da atmamız lazım. İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları dolayısıyla sorumlu tutulmaları bunlardan biridir. BM İnsan Hakları Konseyini ve Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda mutlaka değerlendirmeliyiz. İsrail’in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı var. Ama sorarsan yok diyorlar. Biz bunun ne olduğun gayet iyi biliyoruz. Netanyahu, bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Miloseviç nasıl yargılandıysa bu da yargılanacaktır" açıklamalarında bulundu. "Gazze'yi savunmak Mekkeyi, Medineyi, tüm İslam beldelerini savunmak demektir" Konuşmasında İsrailli yöneticilere seslenerek "Gazze bir Filistin toprağıdır, Gazze Filistinlilerindir, ebediyen de öyle kalacaktır" diyen Erdoğan, şunları söyledi: "İslam dünyası olarak Gazze’nin tek bir kaşı toprağını dahi işgalci İsrail’e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda kendi güvenliğimiz için de yapmalıyız. Bugün Gazze’ye işgal edenleri yarın başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz. Nitekim bu niyetlerini atık saklama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Gazze kasabı Netanyahu meselenin Gazze olmadığını, yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Bugün Gazze ve Filistin’i savunmak demek Kudüs ile birlikte Mekkeyi, Medeniyi, İstanbul’u savunmak, Şamı, Beyrut’u, diğer İslam beldelerini de savunmak demektir. Yangının, acının ve feryadın bizim ocağımıza ulaşmasını beklersek Allah korusun o yangın bir gün mutlaka evimize gelecektir" "Bölgemizde barışa giden yol, Filistin devletinin kuruluşundan geçmektedir" İslam dünyasına birlik beraberlik çağrısında bulunan Erdoğan, "2 milyar ferdi olan büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile hareket ettiğimiz takdirde kimse bizi tehdit edemez, kimse bize parmak sallayamaz. Filistin halkı ile dayanışmamızı arttırmamız bilhassa kardeşlerimizin bu zor günlerinde çok daha kritik hale gelmiştir. Türkiye olarak insani yardımlarımızı da bölgeye ulaştırmaya çalışıyoruz. Mısır ile işbirliği içinde şimdiye kadar 12 uçak dolusu malzemeyi ve 2 sivil yardım gemisini sevk ettik. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye’ye intikalini sağladık. Bu hastaları biz de bizzat ziyaret ettik. Eşimin himayesinde pek çok ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının eşleriyle özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen Filistin için tek yürek toplantısı da ülkemizin duruşunu göstermesi açısından anlamlıydı. İnşallah tüm bu çabalarımızı çok yönlü sürdüreceğiz. Son olaylarla birlikte 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin vücut bulmasının ne kadar önemli olduğu tekrar anlaşılmıştır. Bölgemizde barışa giden yol, Filistin devletinin kuruluşundan geçmektedir. Biz bu çerçevede bir barışın tesisi için diğer ülkelerle birlikte garantörlük dahil her türlü mesuliyeti üstlenmeye hazırınız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu gidicisin gidici" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu gidicisin gidici"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutköy’de Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya tepki gösterdi.   Türkiye’nin dünyadaki tüm mazlumlara kol kanat gerdiğini hatırlatan Erdoğan, "Bundan 5 asır önce engizisyondan kaçan Museviler gibi, daha sonra Avrupa mezhep savaşlarından kaçan Hristiyanlara da kapımızı açtık. Şimdi bakıyorum Netanyahu kalkmış iki bakanını alıyor dün bir basın açıklaması yapıyor. Çok rahatsız olmuş. Fransa devlet başkanı Macron’un açıklamaları onu rahatsız etmiş. Riyad zirvesi onu rahatsız etmiş. Ben ne dedim geçenlerde uçakla dönüşte. Ey Netanyahu şu an senin iyi günlerin. Seni daha farklı günler bekliyor. Niye yahu o bebeler, o yavrular, 3 yaşında 5 yaşında kefene sarılmış. O anneler, o şehit yavrularının cesedini koklayarak onları mezara götürüyor. Bunların ahı seni iflah ettirmez. Netanyahu şunu bil, gidicisin gidici. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Çıkacak. Dün Riyad zirvesinde de bunları gördük. Bütün mesele İslam dünyasının birliğidir, beraberliğidir, dayanışmasıdır. Hepsinden öte Türkiye’nin birliği, beraberliği, dayanışması hepsinden ötedir" ifadelerini kullandı.  Türkiye’nin tarihten bugüne kimliğine bakmadan düşenin elinden tuttuğunu vurgulayan Erdoğan, "Bugün Gazze halkına yönelik katliamlara karşı en güçlü tepkilerden birini verirken yine meseleye sadece insani zaviyeden yaklaşıyoruz. Evlerin neşesi olan çocuklar ölmesin diyoruz. Analar evlatlarının o soğuk bedenlerine sarılmasın diyoruz. Babaların yüreklerine kaybettiklerinin kor ateşi düşmesin diyoruz. Ekimin 7’sinden beri tüm çabamız daha fazla kan gözyaşı yıkım olmadan ateşkesin sağlanması, bölgemizde barış ikliminin hakim kılınması için. Dün Riyad’da düzenlenen zirve Filistin halkı ile dayanışmayı ortaya koydu. Ülkemizin de teklifi ile İsrail’in işlediği savaş suçlarının takibinden, Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasına kadar birçok konuda önemli kararlar aldık. Hele hele yerleşimcilerin terörist ilan edilmesi bu sonuç bildirgesinde bana göre en önemli maddeydi. Alınan kararların takipçisi olacağız. Bu süreçte ateşkesin tesisi ve Gazze’deki katliamların sona erdirilmesi için gayret göstermeye devam edeceğiz. Kimseden çekinmeden, kimin ne dediğine bakmadan hakkı ve hakikati haykıracağız. Çarşamba günü eşimin himayesinde İstanbul’da gerçekleştirilecek uluslararası toplantıyla bu vakur duruşumuzu bir adım ileri taşıyoruz" şeklinde konuştu.  Türkiye’nin İslam dünyası ile birlikte vicdan ve vizyon sahibi tüm ülkeleri harekete geçirmek için temaslarını önümüzdeki günlerde yoğunlaştıracağının altını çizen Erdoğan, "Geçmişinde sömürgecilik dahil hiçbir utanç lekesi bulunmayan bir ülke olarak sorumluluklarımızın farkındayız. Soğukkanlı ve basiretli adımlarla bunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Tarihimizin hiçbir döneminde milletimize umut bağlayan insanları yüzüstü bırakmadık. İnşallah bundan sonra da mazlumları hayal kırıklığına uğratmayacağız. Gözünü ve gönlünü ülkemize yönelten hiç kimseye sırtımızı dönmeyeceğiz" dedi.

Yeşaya Kehaneti Nedir, Netanyahu neyi kastetti? Haber

Yeşaya Kehaneti Nedir, Netanyahu neyi kastetti?

İbrahim Baysal (İLKHABER)-  Son zamanlarda İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmalar, yine bu devletlerin hüküm sürdüğü topraklar için söylenen tarih ve dini konulardaki iddiaları gündeme getirdi.  İsrail devlet Başkanı Binyamin Netanyahu'nun ise Yeşaya kehanetlerini gündeme getirmesiyle insanlar, iddia edilen bu kehanetleri merak edip araştırmaya başladı. Yeşaya (İşaya) Peygamber Kimdir? Netanyahu’nun Bahsettiği Yeşaya Kehanetleri Nelerdir? Yeşaya Kehaneti, Yahudi İnancına göre İncil'in Eski Ahit bölümünde yer alan ve Yeşaya (İşaya) peygamberin aktardığı kehanetlerden oluşan bir bölümdür. Yeşaya, İsrail Krallığı döneminde yaşamış olan bir peygamberdir. Yeşaya'nın kehanetleri, hem dönemin siyasi ve toplumsal olaylarına hem de gelecekte gerçekleşecek olaylara dair önemli mesajlar içerir. Bu kehanetler arasında, Mesih'in gelişiyle ilgili öngörüler, İsrail halkının sürgünden kurtuluşu ve Yeruşalim'in yeniden inşası gibi konular bulunur. Son zamanlarda, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun bazı konuşmalarında Yeşaya Kehanetleri'nden bahsettiği bilinmektedir. Bunlar arasında özellikle Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasıyla ilgili kehanetler vurgulanmaktadır. Yeşaya Kehanetleri nedir? Yahudilerin inandığı kehanetlerin içeriği nedir? Yeşaya'nın kehanetleri arasında "insanlığı kurtaracak bir meshin geleceği" de yer alıyor. Hristiyanlar, Hazreti İsa'nın gelişiyle bu kehanetin gerçekleştiğine inanıyorlar. Yeşaya Kehanetleri, İncil'de yer alan ve Yeşaya adlı peygamberin yazdığı bölümlerdir. Yeşaya Kehanetleri, İncil'in Eski Ahit kısmında bulunan Kitab-ı Yeşaya'da yer alır. Kitab-ı Yeşaya, Eski Ahit'in büyük bir bölümünü oluşturur ve içeriği genellikle peygamber Yeşaya'nın İsrail halkına tanrısal mesajlar ve öğütler aktardığı metinlerden oluşur. Yeşaya Kehanetleri, genellikle İsrail ve Yahuda halkının davranışları, Tanrı'nın öfkesi ve gelecekteki olaylar hakkında öngörüler içerir. Bu kehanetler, Tanrı'nın İsrail halkına yönlendirdiği mesajları içerir ve birçok farklı konuya odaklanır. BAZI YEŞAYA KEHANETLERİ İmanlı bir Kral'ın doğuşu: Yeşaya 7:14'te yer alan bu kehanet, "Bu nedenle Rab kendisi size bir belirti verecektir: İşte, genç bir kadın hamile kalacak ve bir oğul doğuracaktır ve ona İmanuel adını koyacaktır." şeklinde ifade edilir. Bu İmanlı Kral'ın doğuşu, İsa Mesih'in doğumunu öngörmektedir.  İsa'nın gelişi: Yeşaya 9:6-7'de, "Çünkü bize bir çocuk doğdu, bize bir oğul verildi, Egemenlik omuzları üzerinde olacak, ve O'nun adı Harika Danışman, Ebedi Tanrı, Kudretli Baba, Esenlik Prensi olacak." şeklinde İsa Mesih'in tanımlanmasını içerir. Mesih'in vaazı ve hizmeti: Yeşaya 61:1-2, Mesih'in hizmetinin bir tasvirini sunar: "Rab'bin Ruhu üzerimdedir, çünkü Rab beni meshetti; yoksullara iyi haber getirmemi gönderdi, yaralıları sargılamamı, köleleri özgürlüğe kavuşturmamı, hapsedilmişleri serbest bırakmamı, yılı özgürlük yılı olarak ilan etmemi gönderdi. Mesih'in acıları ve ölümü: Yeşaya 53, İsa'nın acılarını ve ölümünü ayrıntılı bir şekilde tasvir eder. Bu bölüm, İsa'nın çarmıha gerilmesi ve insanların günahları için ölmesi için bir kehanettir.Yeşaya Kehanetleri, Hristiyanlıkta ve Yahudilikte büyük bir dini ve teolojik öneme sahiptir. İsa'nın İncil'deki bazı öğretileri ve yaşamı, Yeşaya'nın yazdığı bu kehanetlere dayandırılır. İddialara göre Filistin Halkı için söylenenler ise kan dondurucu Kitapta yazan İddialara göre Yeşaya Filistin halkının yok olacağını ve kökünün kıtlıkla kurutulacağını söylüyor. ''Sağ kalanlarınız ise ölecek ve ordan kimse sağ çıkmayacak. Sağ kalan herkes kesilip yok edilecek. Gazze yastan saçını yolacak. ''

Akşener: "Hamas terör örgütüdür, Netanyahu katildir" Haber

Akşener: "Hamas terör örgütüdür, Netanyahu katildir"

Türkiye’de her seçim öncesinde toplumun kutuplaştırılmak istendiğini öne süren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 2024 seçimlerinde de toplumun İsrail-Filistin savaşı üzerinden kutuplaştırılmaya çalışıldığını iddia etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hamas’la ilgili açıklamalarını değerlendiren Akşener, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalara neden olan Hamas’ın ilk yaptığı hamlenin terör olduğunu kaydederken, “Hamas terör örgütüdür, Netanyahu katildir” diye konuştu. “Bütün vukuatlarım Balıkesir’de oldu” Balıkesir’in kendisi için önemli bir yere sahip olduğunu belirten İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Balıkesir’in siyasi hayatımda çok önemli bir yeri var. Çünkü siyasi hayatımdaki farklı bir adımı atmaya ne zaman karar verdiysem buradan başladım. Dolayısıyla Balıkesirliler beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Eğer doğru bir iş yapıyorsam Balıkesirliler beni yalnız bırakmadı. Basın mensuplarını görünce önceden buraya geldiğim günleri hatırladım. Burada bir olumsuzluk yaşamıştım ki Allah’tan basın mensupları vardı. Yaşadığım olay sizlerin yaptığı haberler sonrasında düzeltildi. Burada bir toplantı yapmıştık. Burada 15 Mayıs’ta yapılan bir kongreydi. Ben önce “ayın 15’inden sonra kazanacağım, inşallah başbakan olacağım” demiştim. Sonra bunun arkasından tarihin 15 Mayıs olduğunu söylemiştim. Sonra meşhur, çirkin, hain kalkışma olduğu zaman o tarih alındı ve benim 15 Temmuz sonrasının başbakanı olacağım iddia edildi. O kadar ilginç ki tam 7 sene boyunca bu iddianın üzerine Türkiye’nin her yerinde şikayetçiler organize edildi, ama sonra sizin yaptığınız haberler üzerinden açılan dosya kapandı. Doğruyu yazdığınız için bu dosya kapandı. Onun için Balıkesir’in hem siyasi hem de basın mensuplarının dürüstlükleri üzerinden hayatımdaki yeri çok önemlidir. Yine Balıkesir’e geldiğimde o zaman akil adamlar da buradaydı. Sonradan çok aslan kesilenler o zaman kedi gibi miyav yapmışlardı. Ben de o insanlar için bir tanımda bulunmuştum ve mahkemelik olmuştum. Yani bütün vukuatlarım Balıkesir’de oldu” diye konuştu. “Netanyahu bize göre katildir” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Batı, Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Hamas bir terör örgütü değil, topraklarını korumaya çalışan bir kurtuluş ve mücahitler grubudur” şeklindeki açıklamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Meral Akşener toplumun İsrail-Filistin çatışması üzerinden ayrıştırılmak istendiğini ileri sürdü. Akşener şunları kaydetti: “Bizim bu konudaki duruşumuz çok net. Hamas’ın İsrail’de en başında yaptığı, sivillerin öldürülmesine yol açan eylemin adı terördür. Bunu bir kenara koyarsak bunun en büyük zararı da Filistinlilere ve Gazze’de yaşayan insanlara vermiştir. Orada da ne vardır; eski bir İçişleri Bakanı olarak benim kafamda koca bir soru işareti vardır. Bu başka bir şey. Ama Netanyahu bize göre bir katildir. Netanyahu’nun şu anda çoluk, çocuk, kadın, hastane, ibadethane, okul demeden Gazze’yi bombalaması bir devlet insanına yakışmayan; bir katilin davranışına uyan davranışlardır. Netanyahu bir katildir. Dolayısıyla bir savaş suçlusu olarak yargılanmalıdır. Bu kadar açıktır. “Uluslararası diplomasiye devam edilmeli” Bugüne kadar Erdoğan ve arkadaşları yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yöneticileri olarak dikkatli bir dille, sakin bir tutumla götürdüler. Dün itibariyle (önceki gün) bu tutumun arkasında olduğumuzu, olacağımızı söyledik. Çünkü diplomasi öncelikle kendi ülkenizin vatandaşlarını korumaktır. Ama o arada çok enteresan şeyler çıktı. Sürekli olarak birileri “Mehmetçik Gazze’ye” şeklinde ağır bir tahrik yapılan sistem ortaya çıktı. Şimdi tabii yerel seçimlere gidiyoruz. Yerel seçimlerde genel olarak kutuplaştırma hep işe yaramıştır. Genel seçimler de de bu işe yaramıştır. Ama Filistin ile Gazze konusunda şu anda Türkiye’deki tüm siyasi partiler ve onların taraftarı, yöneticisi, seçmeni hükümetin devlet adına durduğu yeri doğru bulduk ve yanında olduğumuzu söyledik. Yani garantör devlet olmaya devam ettirin dedik, masada dursun dedik. Can kayıplarının önlenmesi için arabuluculuk görevi bizde olsun dedik, siz yapın dedik. Yani buna yönelen uluslararası diplomasiyle bunu sisteme koyun dedik ki orada insanlar ölüyor. Ama biz bir şey daha gördük orada; batı Amerika başta olmak üzere batı dünyası demokrasi, memokrasi, hava gazıymış, İsrail’in yanında yer aldılar. Buna karşılık Gazze’nin, Filistinlilerin karşısında yer aldılar. Bunu da kınadık, yanlış olduğunu söyledik. Ama Sayın Erdoğan’ın dün yaptığı (önceki gün) konuşmada Hamas’ı bir mücahit birliği olarak değerlendirdi. Bunun karşılığı farklı bir taraf olma halidir. Yani Türk Milleti, tüm siyasiler Gazze’deki can kaybının, mezalimin, öldürmenin, katilliğin karşısında ve Gazzelilerin ve Filistinlilerin yanında yer aldılar. Bu başka bir şeydir ama bugün farklı bir taraf olma söz konusu oldu. Bunu yönetilebilir bulmadığımı ifade etmek isterim. Şimdi buradan hızlı bir dönüş yaşanırsa rezil oluruz. Tıpkı Rahip Bronson’da, Kaşıkçı Davasında, şimdi meclise gelen İsveç işinde olduğu gibi o zaman Türkiye gerçekten rezil olur. Zig zag yapılmaması gerekiyor. Çok doğru dürüst bir sistemdeydi ama muhtemelen AK Parti’nin iç bünyesinde sert bir seçmen duruşu vardı ise ki -bunu biz bilmiyoruz- Sayın Erdoğan bunu yaptı. Sonuçlarını göreceğiz. Bana göre Hamas’ın yaptığı eylemi de ayıplamak zorundayız. Onun da yanlış olduğunu söylemek zorundayız çünkü orada da siviller öldü. Ama o dürtmenin sonucu ne oldu? Gazze’de ölen insan sayısının bin 700’ü çocuk. Kim kaybetti? Gazzeliler kaybetti. Yazık günah ve oradan atılmaya çalışılıyor. Bunların önüne geçmemiz gerekiyor. Bunun da yolu elbette İsrail’le ahbaplıktan bahsetmiyorum dünya devletleri diplomasisinin doğru yönetmektir. Bunu da en doğru yönetecek Türkiye’dir. “Yeni bir kutuplaştırma oluşturulmak isteniyor” Bununla ilgili bir şey daha var. 28 Ekim tarihinde Filistin mitingi yapılıyor. Keşke bu bir hafta sonra ya da bir hafta önce hepimizi davet ederek, bütün siyasi partileri davet ederek yapılsaydı. Çünkü Filistin ve Gazze’ye dair kınama mesajı mecliste hepimizin imzasıyla çıktı. Bunlar Türkiye’yi birleştiren şeylerdir. O mitingde ben konuşma falan da yapmazdım Sayın Erdoğan konuşurdu. Ama hepimiz davet edilseydik, hepimiz gitseydik ondan sonra da hepimiz hep birlikte Cumhuriyetin 100’’cü yılını kutlasaydık. Bu ikisini birleştirip dünkü konuşmayı da bir araya getirdiğimiz zaman ortaya çıkan gerçeklik seçim kazanmaya yönelik yeni bir kutuplaştırmayla karşı karşıyayız. Bu Türkiye’ye, insanımıza, Gazze’ye de oradaki masumlara da, oradaki mezalime de herhangi bir fayda sağlamaz.” Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez’in isminin geçtiğiyle ilgili soruya "yorum yok” şeklinde yanıt veren Meral Akşener yerel seçimlerde izleyecekleri politika ve CHP’nin muhtemel adayı Ahmet Akın hakkında değerlendirmede bulundu. Akşener, “Yerel seçimlere tek başımıza gideceğiz ve bu Balıkesir’e özel bir durum değildir. Biz bazı şehirlerde ilin ve ilçelerin adaylarını açıkladık. Dolayısıyla netleştirdiğimiz adayları açıklıyoruz. Öncelikle size partimizin prensiplerini söyleyeyim. Biz altı yıl önce kurulduğumuzda iki kutuplu sistemi bozmak için yola çıktık. Vatandaşa üçüncü bir seçenek oluşturmak için çıktık. Seçmenin velinimet olduğu, çiftçiyi, esnafı, gençleri, kadınları dinlediğimiz, çözüm üretip buyurun kardeş iktidara dediğimiz yapamıyorsanız da biz yapacağımız dediğimiz bir sistem. Mücadele, rekabet bunun üzerine olmalıdır. Türkiye uzun bir zamandır seçmen odaklı rekabet anlayışını kaybetti. Bizim de iddiamız buydu. Fakat sonra malum ucube sistem sebebiyle ittifak sistemi doğdu. Başlangıçta bu ittifak sistemine şüphesiz girdik. Fakat o dönem Millet İttifakından 3 tane aday oldu. Ben aday oldum, Temel Karamollaoğlu ve Muharrem İnce ile Tayyip Erdoğan adaydı. Oradan döndük ki biz Muharrem Beş, Temel Beş ve benim aldığımı koyduğunuz kadar hepimiz Ekmeleddin İhsanoğlu kadar oy aldık, Tayyip Bey de seçildi. Sonra benim buradan çıkardığım kişisel ders Millet İttifakı’nın tek adayla gitmesi şeklindeydi. Ama bu arada 2019’da beraber yol yürümeyi de biz teklif ettim. Oradaki amacımız da 2018’de seçmenin morali çok bozuldu, iş bizden bir şey olmaza gitti. Dolayısıyla bunu düzeltmek amaçlı İstanbul, Ankara gibi şehirler başta olmak üzere alınıp seçmenin umudunun yeniden tahkim edilmesiydi. Biz orada Allah şahit olsun ki Türkiye mi İYİ Parti mi dendiğinde Türkiye’yi tercih ettik. 2023’de tekrar bir araya geldik, ittifakı tekrar kurduk. Orada da bir şey ortaya çıktı İstanbul’u almanın Türkiye’yi almaya yetmediğini anladık. Ne yaparsak yapalım değişmediğine göre biz asıl kurulma amacımız olan, kendi iddiamızla; inşallah iktidar ulaşmak, inşallah bir üçüncü yolu ortaya koymak ve sadece vatandaşı konuşarak onların dertlerine çözüm üreterek devam etmek istedik. Artık bu kutuplaşma işinden siyasileri vaz geçirmek için biz de bu arada kendimiz neyiz, kaç kiloyuz, boyumuz ne kadar öğrenmek istiyoruz. Sadece kaybettiğimize üzülürüz, kazandığımıza seviniriz. Şu kaybetti, bu kazandı bizi ilgilendiren durum değildir". 4 ilçenin başkan adayını açıkladı Yaptığı açıklamaların ardından İYİ Parti Genel Başkanı Mera Akşener, 2024 yılında yapılacak seçimlerde Susurluk’ta Nurettin Güney’le devam etme kararı aldıklarını belirterek, Karesi ilçesi için Mustafa Lemi Aytekin’in, Gönen ilçesinde Fedai Coşkun, Erdek ilçesinde de Arif Demir’in belediye başkanlıklarını açıkladı.

İsrail, Türkiye’deki diplomatlarını geri çağırdı Haber

İsrail, Türkiye’deki diplomatlarını geri çağırdı

(Haber Merkezi) - İsrail, Büyükelçi Irit Lillian da dahil Türkiye'deki tüm diplomatlarını geri çağırdı. Diplomatların güvenlik endişeleri nedeniyle geçici bir süreliğine ülkeden ayrılacakları bilgisi geldi. İsrail yönetiminin güvenlik endişeleri nedeniyle bu yönde karar aldığı ifade edildi.  İsrail Ulusal Güvenlik Bürosu iki gün önceki açıklama ile Türkiye’deki vatandaşlarına Türkiye’yi mümkün olan en kısa sürede terk etmeleri çağrısında bulunmuş, İsrail vatandaşları İstanbul’dan yapılan uçuşlar ile ülkeden ayrılmıştı. Kara operasyonu sinyali İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik kara operasyonunun yakın olduğu mesajını verdi. Askerlerle görüntüsünü X sosyal medya hesabından paylaşan Netanyahu, mesajına "Hazırız" ifadesini ekledi. İsrail Savunma Bakanı Gallant da Gazze sınırındaki birlikleri ziyaret etti. Burada İsrail askerlerine seslenen Gallant, "Şu anda Gazze'yi uzaktan görüyorsunuz. Yakında içeriden de göreceksiniz." ifadelerini kullandı. Gallant, Lübnan sınırında Hizbullah ile yaşanan gerilime de değinerek, "Hizbullah savaş başlatmak istiyorsa ilk önce Gazze şehrinin fotoğraflarına bakmalıdır." dedi. İsrail Güvenlik Kabinesi toplandı Bu arada İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'ne olası kara saldırısı gündemdeki yerini korurken, İsrail Güvenlik Kabinesi toplandı. İsrail'in olası kara operasyonuna Güvenlik Kabinesi'nin onayıyla mümkün olduğuna dikkat çekilirken, 7 Ekim'den bu yana söz konusu kabinenin daha önce de toplandığı kaydedildi. İsrail yönetiminden bugün gelen açıklamalarda, İsrail ordusunun olası kara harekatına ilişkin sinyaller verilmişti.  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.