SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ömer Fethi Gürer

İLKHABER-Gazetesi - Ömer Fethi Gürer haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ömer Fethi Gürer haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP Niğde Milletvekili Gürer çalışma hayatındaki güncel sorunların çözülmesini istedi Haber

CHP Niğde Milletvekili Gürer çalışma hayatındaki güncel sorunların çözülmesini istedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de yaptığı açıklama da çalışma yaşamındaki güncel sorunlara dikkat çekerek değerlendirmelerde bulundu. Gürer, kamu işçilerinin toplu sözleşme sürecinin bir an önce işçi taleplerine uygun belirlenmesi, asgari ücretin yetersizliği, taşeron işçilerin mağduriyetlerinden emekli maaşlarının düşük seviyesine kadar konuları ele aldı. “Taşeron işçiler kadroya alınmadan toplu sözleşme tam olmaz” Ömer Fethi Gürer, "600 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolü devam ediyor. Ancak işçiler, enflasyon ve ekonomik kriz nedeniyle ciddi bir alım gücü kaybı yaşıyor. Bu nedenle ücret artışları mutlaka iyileştirici olmalı ve sendikaların talepleri dikkate alınmalıdır. Yapılacak olan protokol dahilinde kamu işçilerinin mutlak surette iyileştirici ve sendikaların da önerdiği bir artışın sağlanacağı bir süreç yaratılmalıdır. Ayrıca bu sözleşme sürecinde, kamuda kalan 696 sayılı kanun hükmünde kararnamenin kapsamı dışında tutulan taşeron işçilerin tamamı, çalıştıkları kurum kadrosuna alınmalıdır. Çünkü hizmet alım sözleşmesine takılan ya da halihazırda sürdürülen taşeron uygulamasıyla mağdur edilen binlerce işçi vardır. 696 sayılı KHK ile kamuda kadro kapsamı dışında bırakılan taşeron işçilerin tamamı kadroya alınmalı. Aynı işi yapmalarına rağmen ücret farklılıkları nedeniyle binlerce işçi mağduriyet yaşıyor” diye ifade etti.  “22 Bin TL asgari ücretle geçinmek mümkün değil” Asgari ücretin mevcut ekonomik koşullarda yetersiz olduğunu vurgulayan Gürer, 22.104 TL olarak belirlenen ücretle bir işçinin temel ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmadığını söyledi. Gürer, " asgari ücret 2024 yılında iktidar tarafından başladığı gibi yıl sonuna kadar artırılmadan sürdü. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda bu yıl bunun sürdürülebilirliği yok. Çünkü verilen asgari ücretle bir koyun dahi kurbanda işçilerimizin alabilmesi olası değil. Çarşı, pazar, gıda, konut, sağlık, giyim, ulaşım, eğitim, kültür ve sosyal yaşamla ilgili bir işçinin giderleri esas alındığında, halihazırda uygulanan 22.104 liralık asgari ücretle geçim sağlamak olası değil. Bu nedenle temmuz ayında mutlak surette asgari ücretin enflasyon da dikkate alınarak artırılması gerekir. Bu surette en azından çalışanların neredeyse genel ücrete dönen, aslında en düşük ücret olması gereken asgari ücretin alım gücü artırılarak, insanca yaşam koşullarında hayat sürdürmelerine katkı sağlanabilir. Asgari ücret geçmişte sendikaların geniş üye yapısıyla bir taban ücretti. Günümüzde, özellikle özel sektörde bu ücret tamamen uygulanan ücrete dönüştü. İşverenlerle yaptığımız görüşmelerde, onlar da asgari ücretin yanı sıra uygulanan vergilerle ilgili değerlendirme yapıyorlar. Asgari ücrette işverenin yükünü mevcut iktidar önemli ölçüde üstleniyor. Bu doğru bir uygulama; işverene de desteğin sağlanması gerekir. Ama işçinin içinde bulunduğu koşullar işverenlerden daha zor. Buna rağmen, işveren diyor ki artan vergi yükünün yanı sıra uygulamadaki düzenlemeler ve faiz nedeniyle artık biz de dayanamıyoruz. Bunun için Çin'den Mısır'a kadar fabrikalarını taşıyanlar var. Bu da Türkiye'de yeni bir işsizlik dalgasının önünü açıyor. İktidarın bu noktada yapması gereken düzenlemeleri sağlaması ihtiyaçtır. İşçilerin hakları korunurken, işverenin de faiz karşısında yaşadığı sorunlara duyarlı olunması şarttır. Çünkü son dönemlerde bu faizden dolayı bazı iş insanlarının kamuoyuyla paylaştıkları tepkiler yansıyor. Ama esas olan, işçinin içinde bulunduğu koşullarda yaşadığı sorunlara öncelikli çözüm üretilmesidir” şeklinde konuştu. “Staj ve çırak mağdurlarının sorunları çözülmeli” Ömer Fethi Gürer, staj ve çıraklık dönemlerinin emeklilikte sigorta başlangıcı olarak sayılmamasına da değinerek şunları söyledi: " Staj ve çırak mağdurları dün de ziyaretime geldiler. İşe başladıkları gün ellerine sigorta kartı veriliyor; ancak 18 yaşından önce çalıştıkları süre yaşlılık için emekliliğe esas kabul edilmiyor. TÜİK ise bunları sayarken genç işçi sayıp Türkiye’de işsizliği düşük gösteriyor. Bakanlık ise bunları öğrenci diyerek emekliliğe esas yaşlılık sigortasının staja veya çıraklığa başladıkları günü saymıyor. Geriye dönük, geçmişte 18 yaş altı işe başlamış olanlar dahil tamamını kapsayan prim ödemelerinin düzenlenmesi ve onların emekliliğine esas sigorta kartı ellerine geçtiği günün tarih alınması sağlanmalıdır. Staj ve çırak mağdurlarının sorunları çözülmelidir.” “2008’deki Aylık bağlama oranı düzenlemesi emekliyi zorladı” EYT yasasının ardından ortaya çıkan mağduriyetlere de dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, " EYT yasasıyla ortaya çıkan emeklilikte adalete takılanlar ve kademeli geçiş talebiyle platform oluşturanların istekleri de dikkate alınmalıdır. Bir günle 17 yıl kaybedenler için emeklilikle ilgili düzenleme sağlanmalı ve mağduriyetleri ortadan kaldırılarak hakkaniyetli bir emeklilik sistemi getirilmelidir. 2008 yılında aylık bağlama oranının AKP döneminde %70’lerden %30’lara kadar düşürülmesiyle ortaya çıkan sorun, emekli olmayı da emekli yaşamayı da zorlaştırmıştır. Bu katsayı ile ilgili düzenleme sağlanmalı ve emeklilerin erişimle ilgili sorunları ortadan kaldırılmalıdır. İşçimizin, emeklimizin, taşeronda kalanların, staj ve çırak mağdurlarının ve emeklilikte adalet arayanların yaşadıkları sorunlar çözülmelidir. Oysa meclise getirilen kanun tekliflerinin çoğunluğu, Anayasa Mahkemesi’nin iptallerinden oluşan ve halkın geniş kesimlerinin sorunlarını içermeyen düzenlemelerden ibarettir. Siyasi iktidarı, çalışma yaşamının içinde bulunduğu zor koşulları dikkate alarak gerekli düzenlemeleri yapmaya çağırıyorum. Kamu işçilerinin bir an önce sözleşmelerini gerçekleştirmeleri, asgari ücretle ilgili temmuz ayında en azından enflasyonu dikkate alarak artış sağlanması ve emeklilerin maaşlarının da asgari ücret düzeyine çıkarılması gereklidir. AKP döneminde emekliyle asgari ücretli, kurban dahi alamaz hale düşürüldü. Muhafazakârım diyen bir parti, bayramların bile insanların ağız tadıyla yaşanmasının önünde set oluşturuyor. Bir an önce bu konularda düzenlemeler ihtiyaçtır” diye ifade etti.

Gürer: 1 Milyon çay üreticisi mağdur, destek şart! Haber

Gürer: 1 Milyon çay üreticisi mağdur, destek şart!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada yaş çay ve buğday alım fiyatlarını, üreticilerin karşı karşıya kaldığı sorunları ve piyasadaki fahiş fiyat artışlarını gündeme taşıdı. Alım fiyatlarının maliyetin altında kaldığını belirten Gürer, “1 milyon çay üreticisi mağdur, destek açıklanmalı” çağrısında bulundu. “1 milyon çay üreticisi mağdur, destek açıklanmalı” Ömer Fethi Gürer, “Yaş çay alım fiyatı açıklandı. Geçen yıl 17 artı 2 destek ile 19 liralık fiyat uygulaması vardı, bu yıl 25 lira 44 kuruş verildi. Maliyetinin altında bir fiyat. 1 milyon çay üreticisini hüsrana uğrattı. Bunlarla ilgili düzenleme bir an önce yeniden gözden geçirilmeli. Destek açıklanmadığı için bir destek verilmeli. Çay üreticisi gerçek anlamda tepkili. Ülkemizde çayda kendi kendine yeterliliğimiz yüzde 97. Böyle giderse çayı da ithal eder boyuta geleceğiz, çünkü çiftçilerin sorunlarına eğilmedikçe çiftçi sayımız azalıyor. Çiftçiler boşa üretim yapar boyuttalar. 970 milyar lira bankalara kredi borçları var. Çiftçi sayımız -ÇKS’ye kayıtlı- 2 milyon 340 bine düştü, bu da Tarım Bakanlığının sitesinde yer alıyor. Nüfus artışına göre çiftçi sayımız artmıyor. Bunun bir nedeni, düşük alım fiyatları. Bu alım fiyatlarının düşük olması çiftçiyi karamsarlığa itiyor,” dedi. “Çiftçiyi yok sayarsak, sorun büyür” Ömer Fethi Gürer, “Bu ayın sonunda Çukurova’da buğday hasadı başlayacak. Buğdayla ilgili açıklanacak alım fiyatı, önümüzdeki yıllarda ne kadar buğday ekileceğinin de göstergesi olacak. Çünkü Türkiye, 22 milyon ton civarında buğday üretirken, geçen yıl 20 milyon 800 bin tona düştü. Bu yıl saptanan olasılık 18 milyon 600 bin. Bu ne demek? Yurt dışından daha çok buğday ithal edeceğiz anlamına geliyor. Yurt dışından buğday ithal etmek, kendi çiftçimizi yok etmek; ileride farklı sorunları beraberinde getirir. Üretici ürettiğinden para kazanamıyor, sıkıntılar artıyor” diye ifade etti. “Serbest piyasa bahanesiyle fiyat denetimi yapılmıyor” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Üretici kazanmıyor, tüketici de pahalı ürün alıyor. Sonra televizyonun karşısına oturup bakıyorsunuz, Ticaret Bakanlığının şu kadar fahiş fiyat için ceza kestiği yazılıyor. Bir soru önergesi verdim, Sayın Bakan cevap verdi. 81 ilde üretici, tedarikçi ve perakende işletmeleri günlük olarak denetleniyor. Yurt genelinde bugüne kadar 108 bini aşkın işletme, 963 bini aşkın ürün denetlenmiş. Ürün denetlemesinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunca fahiş fiyat artışı yaptığı tespit edilen 1.487 işletme var ve buna da 478 milyon lira idari para cezası kesmişler. Arkadaş, bu devede kulak. O zaman ortadaki fahiş fiyatları kabulleniyorsunuz. Verilen yanıta baktığınız zaman, denetimde ortaya çıkan rakam komik bir rakam. Bu da ne demek? Şu anda piyasada oluşan fahiş fiyatı görüyoruz, biliyoruz, gereğini yapmıyoruz. Çünkü ülkemizde açık ve net olarak söyleyeyim, serbest piyasa ekonomisi gereği fiyat denetimi yapılmıyor. Fiyat denetimi yapılmadığı için etrafından dolanılarak sanki fiyat denetimi varmış gibi gösteriliyor. Ama ‘miş’le, ‘mış’la da fiyatlar artıyor. Bugün, emeklinin aldığı maaşı ev kirasına yetmez; ne giyimi, ne eğitimi, ne sosyal yaşamı. Öyle olunca da gıdanın fiyatı arttıkça, başta proteinli ürünler olmak üzere gıdaya erişimde problemler oluyor. Üç harfli marketlerin piyasaya egemenliğiyle ortaya çıkan fahiş fiyata karşı da gereği yapılmıyor. Bakın, geçen yıl ayçiçeği Aksaray’da 25 liraya, 30 liraya satılamazken, Tarım Kredi Kooperatifinde dökmesini 80 liradan, 90 liradan satıyorlardı. Geçen baktım, 100 lirayı geçmiş. ‘Tarım Kredi Kooperatifi’ diyorsunuz, hani ‘Uygun fiyatla ürün satacak kooperatif marketleri’ diyorsunuz; orada bile fiyatlar 5-6 kat artmış. Yazıktır bu halka, günahtır. İşçiye, çiftçiye, emekliye, bunlara bu fiyatta ürünün erişiminde ortaya çıkan problemlerde siyasi iktidarın geneli doğru yönetmesi gerekiyor. Bakınız, pandemi, kuraklık, iklim değişiklikleriyle ortaya çıkan hava sorunlarıyla önümüzdeki süreç daha sorunlu yaşanacak. Bunlarla ilgili yapılacak düzenlemenin doğrudan sorumlusu iktidardır. Onun için, ne yediğimizi, ne içtiğimizi bilmemiz yanında, fiyat politikasını da belirleyen iktidardır. Fahiş fiyatın da sorumlusu iktidardır” şeklinde konuştu.

Gürer: TMO alım fiyatlarını acilen açıklamalı Haber

Gürer: TMO alım fiyatlarını acilen açıklamalı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, buğday ve arpada yaşanan üretim sorunlarına dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu. Gürer, Türkiye’de 2023-2024 döneminde buğday üretiminde yüzde 5,5’lik bir düşüş yaşandığını ve Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2024 yılı alım hedefini 3,5 milyon tondan 2,5 milyon tona çekmesinin çiftçiyi zor durumda bıraktığını ifade etti. Adana ve Niğde’de artan üretim maliyetlerine de işaret eden Gürer, gübre fiyatlarındaki yükselişin çiftçilerin üretim motivasyonunu olumsuz etkilediğini belirtti. “TMO, 2024’te buğday alım hedefini düşürdü, çiftçi mağdur” 2024 yılı ürün üretiminin dikkat edilmesi gereken Gürer, "Toprak Mahsulleri Ofisi, 2024 yılında 3,5 milyon ton buğday alacağını açıklamıştı, ancak bu yıl hedef 2,5 milyon tona düştü. Bu durumyi çiftçinin çalıştırdığınına devam ediyor. TMO, çiftçinin verimliliği ile elde ettiği verimle tarlaya ürünü düşük bir fiyatla alıyor. Bu, çiftçinin karşılığını daha iyi ve üretimin karşılığını almasına yol açar. 2023 ile 2024 yılları arasında buğday üretimi %5,5 oranında düşüş oldu ve bu, 1.200.000 tonluk kayıp anlamına geliyor. 2025 yılı hasat dönemi yaklaştı. Toprak Mahsulleri Ofisi, çiftçiden alım fiyatlarını acilen açıklamalıdır. Çiftçi ilerlemeyi sağlayacak bir alım ücretini üretime devamya devam ediyor” diye ifade etti. “Adana ve Niğde’de buğday üretim maliyetleri yükseldi” Ömer Fethi Gürer, "Adana'da kuru tarımda 1 kilo dane maliyeti 15 lira 66 kuruş, sulu tarımda ise 15 lira 7 kuruş olarak ortaya çıktı. Bunun içinde tarla kirası, ilk sürüm, ikileme, üçleme, tohum bedeli, gübre üretimine göre gübre fiyatlandırılması, taban üst gübre, gübreleme maliyeti, ilaç bedeli, ilaçlama, hasat giderleri, diğer masraflarla vergi birlikte dahil olmak üzere toplam maliyet hesaplandı. 15 lira 66 kuruş maliyet, dekar kâr 400 kilo olan kuru tarımda ortaya çıkan fiyatıdır. bu yıl yaşanan hava değişimleri, Çukurova'da çoğu yerde alınamayacak. Özellikle üretim 50 kiloya, 100 kiloya düşen var. gerçek ortaya çıkıyor. Niğde'de kuru tarımda 1 kilo dane maliyeti 18 lira 80 kuruş, sulu tarımda ise 17 lira 25 kuruş olarak hesaplandı. Çiftçilerimiz bu şekilde üretim sağlarken indirim alırken fiyatı ne merakla bekliyorlar.  Gübre fiyatlarındaki artış devam ediyor. Örneğin, üre gübresinin geçen yıl başında ton fiyatı 12.250 lira iken, bugün bayideki fiyatı 19.000 liraya ulaşmış. Keza, DAP gübreli taban gübreleyen yılda ilk kez 18.500 lira şu anda 27.000 lira çıktığı durumda. Bunun vadeleri ve bayi karıyla birlikte erişebildiği, çiftçilerin nasıl gübre atacağını kara kara düşündüren bir boyuta ulaştı. Amonyum sülfat gübresinin fiyatı da 2024 yılının başında 6.500 lira şu anda 9.500 liraya yükselmiştir” dedi. “2025’te Dünya buğdayında arz sıkıntısı yaşanabilir” CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman, Köyişleri komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, "Dünya çapında bazı ülkelerde arz sıkıntısının mümkün olduğu görülüyor. Artan tüketim, seyahat ve yüksek stok tutan ülkelerde, 2025 dünyada buğday konusunda sıkıntıların ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Aksi, son iki olarak 3 milyon tona nedeniyle Verilmekte, doğru şekilde yönetilmediğinden açık olarak üretilmekte ve ithal edilen ürün, standart olarak üretilip üretilmekte olup, ancak bu durum çiftçimize bir fayda sağlanıyor ve kendi kendine üretiliyor. Kuraklık ve don gibi insanların bu yıl buğday ve arpada önemli düşüşler bekleniyor. Uygulanacak politikalar, çiftçilerin gelecek yıl da buğday ekimi yapma motivasyonunu elde edebilecek düzeyde olmalıdır. Tarımsal üretimin bir ağartılması ve milli güvenlik kadar önemlidir. Gıda, hava ve su geleceğimizin en önemli üç değeridir. Ancak ne yazık ki suyumuz, gıdamız ve temiz havamız azalıyor. Bu sürecin geleceği açısından yaratacağı sorunların görüleceğini temenni edeceğim.”

Gürer: Çay üreticilerinin beklentileri karşılanmadı Haber

Gürer: Çay üreticilerinin beklentileri karşılanmadı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, basın toplantısında çay üreticilerinin beklentilerine yanıt verilmediğini ve 2025 yılı çay alım fiyatlarının üretici için hayal kırıklığına yol açtığını belirtti. Gürer, iktidara çağrıda bulunarak çay alım fiyatlarının 32 TL artı 4 TL destekle 36 TL olarak güncellenmesi gerektiğini ifade etti. "Çay üreticisi, beklediği fiyatı alamadı" Basın toplantısına çay çağının gününü kutlayarak başlayan Gürer, "Güne güzel bir haberle başlangıç isterdik. Ancak dün akşam 2025 yılı çay alım fiyatı yine üreticinin karşılamadı ve büyük bir tepki oluştu. Bir milyon çay üreticisi en az 32 liralık bir alım fiyatı artı 4 lira da bir destek sağlıyor. Ama beklediği 25 lira 44 kuruşluk fiyatyi hayal kırıklığına uğrattı. Geçen yılda 19 liralık fiyat süreleri altında kullanılmış ve en az 25 lira olması kullanılmışti. Bu yılda 25 lira 44 kuruşluk fiyat danin maliyetinin altında kalan maliyetin altında kullanıldı” şeklinde konuştu. “Çay ithalatı, döviz kaybına sebep oluyor” Gürer, Çay üreticisinin maliyet yüküne dikkat çekerek şunları söyledi: "Enflasyona göre %33'lük bir artış düşük kaldı. Bugün çayla ilgili fiyatlara baktığımızda bir kahvehaneye gittiğinizde çay 10 lira ama bir kafeye gittiğinizde bu fiyat farklılaşıyor. Geçen yıl siyah çayda 4594 ton ithalat yapıldı ve bunun karşılığında 10 milyon 717 bin dolar döviz yurt gitti. Şah çayda ise 2,3 milyon bir ithalat yapıldı. Kilosu yaklaşık 90 liradan çaya devam ediyor.” Türkiye'de çay üretiminin Rize'de başta olmak üzere Trabzon ve diğer Karadeniz illerinde yoğunlaştığını söyleyen Gürer, çay sektörünün sadece üretici değil, gübre, ilaç, elektrik, ambalaj, kağıt, nakliye ve şeker gibi birçok sektöre doğrudan kesilmesine dikkat çekti. Tropikal ve ekvatoral düzende çay üretiminin 12 ay sürdüğünü ancak Türkiye'de bunun sadece altı ay yapılabildiğini ifade etti. “ÇAYKUR fiyatları üretici için hüsran oldu” 1971 yılında ÇAYKUR'un çay alımının %44'ünü gerçekleştirdiğini belirten Gürer, "ÇAYKUR'un açıkladığı Fiyatlar, piyasanın genel fiyat üretimi için büyük önem taşıyor. Ancak bu yıl desteklenen fiyat, destek rakamının yer almaması nedeniyle üretici için çok düşük bir fiyat. Bu konuda bir düzenleme yapılmadı ve mutlaka bir destek rakamı açıklanmalı. Bizim önerimiz 32 lira alım fiyatı ve 4 lira destekle toplam 36 liraydı. Ancak üretici yine hüsran yaşadı. İktidarı bu konuda yeniden değerlendirmeye çağırıyorum" şeklinde konuştu.

Gürer: Tarımda kaybın boyutu, ülke ekonomisini tehdit ediyor Haber

Gürer: Tarımda kaybın boyutu, ülke ekonomisini tehdit ediyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)  Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde, ülkemizde çiftçilerin mutsuz olduğunu ifade etti. Gürer, tarım alanlarında yaşanan kayıplar, azalan çiftçi sayısı ve çiftçilerin sigorta ödemelerini bile yapamayacak duruma gelmelerine dikkat çekerek, 2001-2024 yılları arasında Türkiye'deki tarım alanlarının büyük oranda azaldığını vurguladı. Gürer, çiftçilerin ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, bu durumun tarımdan uzaklaşmalarına ve gençlerin tarıma ilgi duymamalarına yol açtığını söyledi. “Tarımda arz açığı ve çiftçi mağduriyeti büyüyor” Ömer Fethi Gürer, AKP iktidarları döneminde uygulanan tarım politikaları ile çiftçi refahının gerilemesine yol açtığını söyledi. Gürer, “21 üründe arz açığının oluşması yanında tarım alanlarımız daraldı. Çiftçi sayımız azaldı. Çiftçi refahının düşmesi ile çiftçiliğe gençlerin yönelmesi geriledi. Tarım ürünlerinde ithalat olağanlaştı. Son don olayı ile de çiftçilerin yaşadığı mağduriyet katlandı. Bu süreç tarım işçilerini, esnafı ve ihracatçıyı da olumsuz etkiledi. Türkiye genelinde TÜİK’e göre dahi toplam tarım alanı, 2001 yılında 40 milyon 967 bin hektar iken, 2024 yılına gelindiğinde 38 milyon 619 bin hektara gerileyerek 2 milyon 348 bin hektar kayıp yaşandı. Bu miktar, 3 Niğde ilinden fazla büyüklüktedir. Cumhurbaşkanlığı 2021 yılı Yıllık Programı’nda yer alan verilere göre de tarım arazi varlığı 2010 yılında 24,4 milyon hektar iken, 2019 yılında 23,1 milyon hektara gerilediği ifade edildi. 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda 2023 yılı itibarıyla tarım arazisinin 16,7 milyon hektarını ekilen, 2,8 milyon hektarını nadasa bırakılan, 712 bin hektarını sebze yetiştirilen ve 3,7 milyon hektarını meyvecilik, bağcılık ve zeytin ağaçları için ayrılan alanlar oluşturduğu ifade edilse de bu veriler, 2001 yılından beri tarım sayımı yapılmadığı için sağlıklı değildir. Çünkü üzerinde ağaç var görülen ve bahçe olarak kâğıt üzerinde ifade edilen arazilerde yerinde tespitlerimizde hiç ağaç bulunmadığı ve ekim dahi yapılmayan yerler olduğunu tespit ettik. Bu nedenle yapılacağı söylenen tarım sayımı ile özellikle büyük kent çevrelerinde imar yapılan ya da enerji ve sanayi adına yok edilen tarım arazileri de mevcuttur. Bu kayıp, yaklaşık olarak 5 Niğde ili büyüklüğünde bir alan anlamına geliyor. Bu verilerde yeni tarım sayımı ile ortaya çıkacak sonuçlarla daha da değişkenlik göstermesi olası. Ülkemizde nüfusa oranla üretim artışı olmasa da ortaya çıkan verim artışları daha çok sulama suyu, tohum, gübre ve ilaçlama ile oluşan artışlardan kaynaklanıyor. Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Niğde’nin toplam yüzölçümü 7.312 km² (731.200 hektar) olarak biliniyor. Bu verilere dayanarak, ülke genelinde kaybedilen tarım alanlarının büyüklüğü, bir ilin sınırlarını aşan kayıpların yaşandığını ortaya koyuyor” şeklinde konuştu. “Tarımda gerileme, gıda güvenliğini ve ekonomiyi tehdit ediyor” Ömer Fethi Gürer, bu kayıpların yalnızca tarım sektörünü değil, gıda güvenliğini ve ülke ekonomisini de derinden etkilediğini belirterek şunları söyledi:  “Tarım alanlarında yaşanan bu gerileme, çiftçilerimizin üretimden uzaklaştığının ve tarımsal politikaların başarısız olduğunun en açık göstergesidir. Üretimden kopan her hektar, ithalata bağımlılığı artırıyor ve halkın sofrasına gelen gıdanın fiyatını yükseltiyor.  Gençler tarıma yönelmemektedir. Türkiye Ziraat Odalarında beş milyon civarında kayıtlı üyeden, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dâhil olan çiftçi sayısı, bakanlığın verilerine göre 2024 yılında 2 milyon 340 bin civarındadır. TARSİM Tarım Sigortası’ndan yararlanan çiftçi sayısının bu rakamın çok altında kalması, ÇKS çiftçilerinin bir bölümünün arazi kiralama yoluyla çiftçilik yapmadığını göstermektedir. 2009 yılında 1 milyon 14 bin 948 olan zorunlu sigortalı tarım çalışanı (4B), 2025 yılı Şubat ayında 414 bin 941'e gerilemiştir. Bu durum, çiftçinin sigorta borcunu dahi ödeyemez duruma gelmesinden dolayı güvencesiz çalışmak durumunda kaldığının göstergesidir. “Ülkemizde çiftçimiz mutlu değildir.  2011 yılında tarım sektöründe 5 milyon 289 bin kişi istihdam edilirken, bu sayı günümüzde 4 milyon 827 bine gerilemiştir. Aynı dönemde, toplam istihdam içindeki tarımın payı yüzde 22,8’den yüzde 14,8’e düşmüştür. Son don olayları ile 2025 yılında tarımdan ekmek yiyen tarım işçileri de işlerini kaybetme riski ile karşı karşıyadır. Özellikle bahçe bitkilerinde ortaya çıkan büyük hasar ile önemli bir tarım işçisi işsiz kalacağı da görülmektedir. Bu süreç işçi, çiftçi, esnaf, ihracatçı, sabit tarım çalışanı her kesimi de ayrıca ciddi biçimde etkileyecektir.”

Gürer: Hayvancılık sektöründeki kriz, üreticilerin borçlarını ödeyememesiyle derinleşiyor Haber

Gürer: Hayvancılık sektöründeki kriz, üreticilerin borçlarını ödeyememesiyle derinleşiyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, hayvancılık sektöründe yaşanan ekonomik krizi ve bu durumun üreticilere olan yıkıcı etkilerini gündeme taşıdı. Gürer, et üretiminin azalmasının yanı sıra hayvancılık sektöründe giderek artan ithalat bağımlılığını eleştirerek, borçlarını ödeyemeyen üreticilerin hayvanlarından tarım makinelerine kadar tüm varlıklarının icra yoluyla satışa çıkarıldığını ifade etti. Gürer, bu tabloyu "tarımın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir sorun" dedi. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, hayvancılık sektörünün geldiği noktayı gözler önüne seren çarpıcı örnekler paylaştı: “Nisan ayında Tekirdağ Çerkezköy’de bir üreticinin borçları nedeniyle 33 adet Malta melezi anaç keçi ve 30 adet oğlak, toplam 277 bin 338 TL muhammen bedelle icra yoluyla satışa çıkarılmıştı. Şimdi de benzer bir durum Eskişehir Beylikova’da yaşanıyor. Burada 10 adet Holstein cinsi dişi sığır, 800 bin TL muhammen bedelle satışa sunuldu. Borçlarını ödeyemeyen üreticiler, ellerindeki hayvanları kaybediyor. Bu, yalnızca bireysel bir iflas değil, ülkemizin hayvancılık kapasitesinin doğrudan küçülmesidir.” “Tarım makinelerinin satışı, üreticileri daha da zor duruma sokuyor” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yalnızca hayvanların değil, üretim için hayati öneme sahip tarım makinelerinin de icra yoluyla satışa çıkarıldığını ifade ederek, “Nisan ayında Türkiye’nin dört bir yanında tarım makineleri ve ekipmanları icra yoluyla satışa sunuldu. Niğde’den sıyırıcı bıçak 3 bin TL’ye, Bursa’dan ekim mibzeri 110 bin TL’ye, Denizli’den balya makinesi 3 milyon 700 bin TL’ye satılık ilanlarıyla karşı karşıyayız. Mayıs ayında ise İzmir Foça’dan bir grup tarım makinesi, Manisa’dan zeytin yıkama makineleri ve Denizli’den balya makineleri icra süreçlerine dahil edildi. Üreticilerin bu araçlardan mahrum kalması, üretim zincirini daha da zayıflatacaktır” diye konuştu. “Tarım ve hayvancılıkta kriz derinleşiyor” Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılığın temel altyapısını oluşturan besi damlarının dahi icra yoluyla satışa çıkarıldığını belirterek şunları söyledi: “Mayıs ayında Tekirdağ, Sivas, Eskişehir, Bitlis, Çanakkale ve Denizli’de toplam altı besi damı satışa çıkarıldı. Bu durum, üreticilerin artık işletme yapısını dahi koruyamayacak noktaya geldiğini gösteriyor. Tarım ve hayvancılık sektörünün iflas çığlığı" olarak nitelendiren Gürer, hükümetin bu kriz karşısındaki sessiz kaldığını ve durumu seyrettiğini belirterek, “İcra dairelerinde hayvanlar, tarım makineleri ve hatta besi damları satışa sunuluyorsa, tarımdaki krizin varlığı  görmezden gelinemez. Üreticiler borçlarını ödeyemez hale gelmişken, hayvancılık ithalatla sürdürülmeye çalışılıyor. Oysa üreticinin desteklenmesi ve yerli üretimin teşvik edilmesi gerekirken, mevcut politikalar bu yapıyı daha da zayıflatmaktadır.” “Yerli üretici borç batağında” Gürer, tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilirliğin sağlanması için öncelikli olarak yapılması gerekenleri belirterek, “Bu kriz, yalnızca üreticilerin değil, ülkemizin gıda güvenliği açısından da  dikkate alınması gereken bir durumdur. Tarım ve hayvancılık sektörü için somut çözümcü adımlar atılmalı, üreticilerin borçları ertelenmeli ve üretim süreçleri desteklenmelidir. Aksi takdirde, et üretimi azalacak, ithalat bağımlılığı artacak ve ülkemizin tarımsal kalkınması  zarar görecektir. Her gelen  Tarım ve Orman Bakanı , üç yılda ithalatın biteceğini tarih vererek açıklıyor. Ancak gerçekler ortada; ithalat artıyor, yerli besicimiz ise birer birer borçları nedeniyle hayvanını satıyor ve hayvancılıktan uzaklaşıyor. Bu tutarsız politikaların bedelini  besici, üreticiler ödüyor. Yerli üreticiyi korumak için yeterli somut adım atılmazken, ithalat kapıları ardına kadar açıldı. Sonuç? Üreticimiz borç batağına sürükleniyor, hayvanları icra yoluyla satılıyor, işletmeler kapanıyor. Ülkenin hayvancılık potansiyelini yok ediyorlar. İthalata harcanan milyarlarca lira, bizim besicimizin eline geçseydi bugün bu tabloyla karşılaşmazdık. Yerli üretimi desteklemek yerine ithalata bağımlı bir yapı kurdular. Yerli üretimi bitirdiler, ithalatı artırdılar” diye ifade etti. “Çiftçi borcu 1 ayda 34 milyar TL arttı”  CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Tarım sektörünün içinde bulunduğu ekonomik darboğaz, borçlanma verilerindeki hızlı artışla bir kez daha gözler önüne serildi. Son bir ayda tarım sektörüne ait borç miktarı 935 milyar 936 milyon TL’den 970 milyar 137 milyon TL’ye yükselerek 34 milyar liralık bir artış kaydetti. Bu tablo, tarımsal üretim yapan çiftçilerin artan girdi maliyetleri karşısında borçlanmaya mahkûm bırakıldığını ortaya koyuyor. Üreticiler, finansal yük altında ezilirken, bu borçların geri ödenememesi sektörde iflasları tetikliyor” şeklinde konuştu.

Ömer Fethi Gürer çiftçilerin mağduriyetine dikkat çekerek TARSİM primlerinin düşürülmesini istedi Haber

Ömer Fethi Gürer çiftçilerin mağduriyetine dikkat çekerek TARSİM primlerinin düşürülmesini istedi

Yılbaşında Çukurova’da yaşanan don olayının ardından, Türkiye genelinde 65 ilde etkili olan zirai don felaketi, tarımsal üretimi büyük ölçüde olumsuz etkiledi. CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, yaptığı saha ziyaretlerinde çiftçilerin yaşadığı mağduriyeti yerinde gözlemleyerek bu felaketin sadece ürün kaybına yol açmadığını, aynı zamanda tarım sektörünün geleceğini de tehdit eden bir sorun haline geldiğini belirtti. Gürer, "Tarım işçisinden esnafa, ihracattan raftaki fiyata kadar olumsuz yansıması ağır olacak” dedi. Gürer, TBMM’de kurulan Zirai Don Araştırma Komisyonu'nda da yer alarak bu sorunun çözülmesi için mücadele edeceğini vurguladı. Komisyon, don felaketinin etkilerini üç ay süresince araştırarak çözüm önerileri sunmayı hedefliyor. "TARSİM sigorta primleri yüksek, çiftçi sigortadan uzaklaşıyor" Gürer, “TARSİM ile ilgili çok şikayet var. Çiftçinin zararı sadeleştirilip derhal karşılanmalı. Şartlar ağır, destek yetersiz. Bu yüzden sigorta yaptıranların oranı oldukça düşük. TARSİM sigorta primlerinin yüksek olması, üreticilerimizi sigortadan uzaklaştırıyor. Ziyaret ettiğim tarlalardan birinde, 250 dönümlük arazinin yalnızca 30 dönümünün sigortalı olduğunu öğrendim. 600 dekar elma bahçesi dahi sigortalanmamış. Felaket ile güç durumdalar. Sigortası olmayan üreticilerimiz, zararın tamamını kendi omuzlarında taşımak zorunda kalmamalıdır. Cumhurbaşkanı kararı ile bu süreç, tüm mağdurların sorunlarını çözecek boyuta ulaşmalıdır.  Zirai don felaketinden en fazla etkilenen ürünlerden biri de elma oldu. Türkiye genelinde 99 milyon elma ağacının 18 milyonu henüz ürün vermeyen genç ağaçlardan oluşuyor. Ancak ürün veren ağaçların yoğun olduğu Niğde, Karaman, Konya, Isparta ve Antalya gibi illerde don felaketi, üretimi neredeyse yarıya düşürdü. Geçtiğimiz yıl 614 bin ton olan Niğde elma üretiminde bu yıl 500 bin ton kayıp yaşanacağını öngörüyoruz” diye ifade etti. Elma üreticileri de “20 yıldır bu bahçede üretim yapıyoruz, ancak böyle bir afetle ilk kez karşılaşıyoruz. Her yıl 4 bin ton elma aldığımız bahçeden bu yıl 100 ton bile alamayacağız,” diyerek yaşadıkları mağduriyeti dile getirdiler. Gürer, “Bu durum ihracatı da ciddi şekilde etkileyecek. Türkiye genelinde üretilen 4 milyon 602 bin ton elmanın 1,5 milyon tonu ihraç ediliyordu. Ancak bu yıl Hindistan gibi önemli pazarlarda bile üretim düşüklüğü nedeniyle pazarı kaybetme riski var. Don, dış satımı da olumsuz etkileyecek” dedi. "Zirai don, hububat üretimini de olumsuz etkiledi" Ömer Fethi Gürer, “Zirai don, sebze ve meyve dışında hububat üretimini de olumsuz etkiledi. Nisan ayında yaşanan soğuk hava dalgası, arpaların erken başaklanmasına ve sararmasına yol açtı. Bu da verim kaybını beraberinde getirdi. Anadolu genelinde yaşanan bu felaket, tarımsal üretimde büyük bir kriz yaratmış durumda. Yaşanan zirai don felaketi, 65 ilde tarımsal üretimi ve çiftçilerimizin yaşamını derinden etkiledi. Bu noktada çiftçilerimize destek olunması şart. Borçların faizsiz şekilde ertelenmesi, TARSİM sigorta primlerinin düşürülerek sigortalılık oranının artırılması ve çiftçilerimize doğrudan destek sağlanması gerekiyor. Çiftçilerimiz şunu net bir şekilde ifade ediyor: ‘Borçsuz üretici kalmadı.’ Bu durum, tarımsal üretimimizi sürdürülemez hale getiriyor. Ben de çiftçilerimizin sorunlarını Meclis’te gündeme taşımaya, onların sesi olmaya ve çözüm yolları için mücadele etmeye devam edeceğim. TBMM’de kurulan Zirai Don Araştırma Komisyonu’nda da çiftçilerimizin zirai don sonrası yaşadıkları sorunların aşılması için gerekli çalışmalarda bulunacağım” şeklinde konuştu.

Gürer: Emeklinin, dar gelirlinin ete erişimini sağlamak asli görevdir Haber

Gürer: Emeklinin, dar gelirlinin ete erişimini sağlamak asli görevdir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada, emeklilerin ve dar gelirli kişilerin içinde yer alan ekonomik olanaklara dikkat çekti. Gürer, özellikle Et ve Süt Kurumu'nun (ESK) piyasa dağıtım dağıtımını yerine getirmediğini ifade ederek, kurumun kâr odaklı odağını eleştirdi. Gürer, Et ve Süt Kurumu'nun amacının kâr elde etmek olmadığını, piyasayı düzenlemek olduğunu vurguladı. "Et ve Süt Kurumu'nun amacı kâr etmek değil, piyasayı bağlamaktır" diyerek, kurumun son yıllardaki mali yönetimini eleştirdi. 2023'te 550 milyon lira kâr eden, 2024'te ise 11 milyar lira kâr açıklayan kurumun bu karla ne amaçla var olduğunu sorgulayan Gürer, "Et ve Süt Kurumu'nun amacı, fukaranın, emeklinin, dar gelirlinin uygun fiyatla et tüketmesini sağlamaktır" dedi. "10 Milyon ithal hayvan getirdiniz, ama et sorununu çözemediniz" Ömer Fethi Gürer, "2010 yılından bu yana bu ülkeye 10 milyon ithal hayvan getirmişsiniz, 11 milyon dolar yurt fiyatımızı vermişsiniz, büyükbaş varlığımız 16 milyon 800 bin, 10 milyonu çıkarsanız neredeyse 6 milyon 800 bin bu ülkede var olan hayvan varlığı kalıyor, buna rağmen et çözememişsiniz. Yani ki burada bir sakatlık var. Vatandaşın uygun fiyat ve yemesi için Et ve Süt Kurumu'nun kesintisiz bağlantı bağlantısını yerine getirmesi gerekiyor. Kâr etmek yerine, emeklinin, asgari gelirinin, dar gelirinin ete erişimini sağlamak asli hizmetizdir" şeklinde konuştu. "Kurban kesme çilesi sadece kuyrukta bekleyenlere değmesin" Kurban Bayramı öncesinde vekaletle kurban kesim ücretlerinin artışına da dikkat eden  Gürer şunları söyledi: "2018 yılında 1.000 liraya kurban alınabiliyordu. Şimdi vekaletle kurban kesim ücreti 13.500 lira, ama o fiyatla kurban da yok. Gerçek fiyat 22 bin liranın şu anda yok. Vatandaş kurban kesemez hale gelmiş durumda. Sabahın erken saatlerinde kuyrukta bekleyen dayanıklın çilesine değsin. Et fiyatlarının düşmesinin, insanların sofrasına bir kilo et vermesini sağlayın." Gürer, Et ve Süt Kurumu'nun piyasa ilişkilerinin geri dönüşümüne vurgu yaptı.

Gürer: Sıkı para politikası, işçi ve çiftçiye zarar veriyor Haber

Gürer: Sıkı para politikası, işçi ve çiftçiye zarar veriyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında Merkez Bankası'nın ekonomi politikalarını eleştirerek, gıda fiyatları ve enflasyon sorununun çözülmesi gerektiğini belirtti. Gürer, özellikle bahçe bitkilerinde üretim azalması ve fiyat artışlarının enflasyon hedeflerini olumsuz etkileyeceğini vurguladı. Ayrıca, düşük alım fiyatları ve maaş politikalarının geniş kesimlerin kaynaklarını tükettirdiğini ifade etti. "Gıda fiyatları ve enflasyon sorununa çözüm bulunmalı" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, enflasyonu programlamalarının güvenilirliğini gıdalarını sorgulayan Gürer, "Fiyat İstikrar Komitesi'nde geçmişte Merkez Bankası'nın aktif rol oynadığını ancak bu süreçte girdiği harcamaların dikkate alınmadığını gördüğünü. Tam ekim döneminde sıfır gümrükle ithalat açıklamaları yapılabilen çiftçimize 'Ekme, ithal ediliyor' mesajı veriliyor” diye ifade etti. Ömer Fethi Gürer, bahçe bitkilerindeki olumsuz senaryoları ve fiyat artışlarını değerlendirdi Ömer Fethi Gürer, bahçe bitkilerinde geçen yıl 28 milyon ton civarında olan üretimin bu yıl 5-6 milyon ton azalacağını öngördüğünü belirterek, ihracatta düşüş, ithalatta artış ve iç artış fiyatlarında artış ve olumsuz senaryoların arttığını çizdi. Ağustos ayının ardından fiyatların en az iki-üç kat artacağını ifade eden Gürer, bu durumun enflasyon hedeflerini olumsuz etkileyeceğini söyledi. "Siyasi istikrar ve politikalar verimli kullanılmadan sonuç alınamaz" Ömer Fethi Gürer, "Düşük alım fiyatları ve maaş politikalarıyla geniş kesimlerden kaynaklar, bir kalemde siliniyor. Merkez Bankası politikası belirlense ne olur, belirlemese ne olur? Siyasi istikrar ve politikalar bir inceleme yapılmadan verimli kullanılması mümkün değil. İyi politikayı iyi siyasi anlayışlarla üretebilirsiniz” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.