#Osmanlı

İLKHABER-Gazetesi - Osmanlı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Osmanlı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa’da 452 yıllık iz, her gün vazife bilinerek korunuyor Haber

Bursa’da 452 yıllık iz, her gün vazife bilinerek korunuyor

Osmanlı’nın manevi önderlerinden Kadı Aziz Mahmud Hüdayi’nin atının ayak bileklerine kadar kayalara saplandığı ve ilerleyemediği yer, Bursa’daki Molla Fenari Camii sokağında bulunuyor. Bu tarihi iz, 11 yaşında mahalleye taşınan Kaya Alidoğdu tarafından yarım asırdır büyük bir titizlikle korunuyor. Alidoğdu, her gün bu kutsal yeri toz ve yapraklardan arındırarak, kendisini bu göreve adadığını belirtiyor. Dönemin Bursa kadısı olan Aziz Mahmud Hüdayi, tasavvuf yoluna girmek üzere Üftade Hazretleri'ne gitmek için yola çıktı. Ancak Molla Fenari Camii'nin doğu tarafındaki bir sokakta, atı birden durdu ve kayaların içine saplandı. Bu olayın manevi bir uyarı olduğuna inanan Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri atından indi ve dergaha yaya olarak devam etti. Mahmud Hüdayi Hazretleri'nin yaşadığı bu olay, onun nefsiyle olan mücadelesinin de başlangıcı oldu. Kadılık görevinden istifa ederek ciğer satıcılığı yapan Hüdayi, ardından dergahta zor görevleri sabırla yerine getirdi. Bu tarihi yerin kaybolmaması için gönüllü olarak her sabah temizleyen Kaya Alidoğdu, "Kadı Aziz Mahmud Hüdayi'nin atı Molla Fenari Camii'nin yanına geldiğinde bir türlü gitmemeye başladı. Mahmud Hüdayi, atın tepesinden inerek çekmek istedi. Fakat at arka ayaklarıyla yere vurduğu gibi izi kaldı. Molla Fenari Mahallesi'ne 11 yaşında geldim 65 yıldır her gün burayı temizliyorum. Bazen kum doluyor hemen temizliyorum" diye konuştu.

Osmanlının Balkanlar'daki 'mücevheri' Prizren Haber

Osmanlının Balkanlar'daki 'mücevheri' Prizren

Kosova'nın güneybatısında, dağların gölgesinde saklı, adını "temiz altın" anlamına gelen "pür zerrin" kelimesinden alan ve Balkanlar'ın mücevheri olarak tarif edilen Prizren, ziyaretçilerini tarihle iç içe geçmiş zaman yolculuğuna çıkarıyor. Arnavut taş evleri, Osmanlıdan kalan han, cami ve köprüleriyle geçmişin izlerini bugüne taşıyan Prizren, aynı zamanda zengin mutfağıyla da ziyaretçilerin beğenisini çekiyor. Prizren, Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar ve diğer etnik grupların bir arada yaşadığı kültür mozaiği olmasının yanı sıra dar sokakları ve sıcakkanlı insanlarıyla ziyaretçilerini geçmişin zarif dokusuyla kucaklıyor. Taş Köprü ve Sinan Paşa Camisi Tarihi şehir, 17. yüzyılda inşa edilen, Osmanlının zarafetini yansıtan süslemeleri, hat yazıları ve görkemli kubbesiyle bölgenin en dikkat çekici eserlerinden biri olan Sinan Paşa Camisi'ne ev sahipliği yapıyor. Şehri adeta ikiye ayıran Lumbardhi Nehri üzerinde zarifçe uzanan tarihi Taş Köprü, Prizren'in simgesi olarak öne çıkıyor. 16. yüzyılda inşa edildiği belirtilen köprü, şehre gelen turistlerin en çok fotoğraf çektirdiği mekanların başında geliyor. Prizren'in tepesinde bulunan ve şehrin "kuş bakışı" görülebildiği Prizren Kalesi, ziyaretçilerine Şar Dağları'na kadar uzanan geniş manzara sunuyor. "Buralar, Türklüğün yaşadığı yerler" Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp kökenli Türk turist Kamuran Abacıoğlu, Üsküp'e akraba ziyareti için geldiklerini, bu vesileyle bölgedeki ülke ve şehirleri gezmeye karar verdiklerini söyledi. Abacıoğlu, gazeteci olarak görev yaptığı 1993'te bölgeyi eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ziyaret ettiğini belirterek, "Rahmetli Özal ile 4 ülkeyi gezdik. Her birinde birer gün kaldık." dedi. "Buralar, Türklüğün yaşadığı yerler. Hala Türkçe konuşan çok insan var buralarda." diyen Abacıoğlu, Kosova'daki Sultan Murat Türbesi'nin 1989'da kötü durumda olduğunu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) restore ederek güzelleştirdiğini anlattı. "Prizren, Saraybosna'ya benziyor" Saraybosna'dan gelen Ratiba Tadefi de uzun zamandır Prizren'i ziyaret etmek istediğini, ailesinin yaklaşık 100 yıl önce buradan Saraybosna'ya göç ettiğini belirtti. Prizren'i Saraybosna'ya benzettiğini anlatan Tadefi, "Anne tarafımın köklerine dönmeye, keşfetmeye, bu şehri gezmeye geldim." dedi. Tadefi, Bosna Hersek vatandaşlarının yılbaşından itibaren Kosova'ya kimlik kartlarıyla girişine izin veren uygulamanın başlamasının ardından ilk kez Kosova'yı ziyaret ettiğini sözlerine ekledi.

Osmanlı arşivinden soykırımı gösteren haritalar ortaya çıktı Haber

Osmanlı arşivinden soykırımı gösteren haritalar ortaya çıktı

Cezmi Yurtsever her yıl 24 Nisan geldiğinde Ermenilerin, Türklerin kendilerine “sözde soykırım” yaptığı iddialarını duyduklarını ancak bunların gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, “Osmanlı Arşivinde bulunan yaklaşık 200 milyon belgenin tasnif, tanımlama, özetleme ve internet ortamında bilim adamlarına açılmasından sonra HRT.H. 404 kod numarasında kayıtlı bulunan ‘Mültecilerin göç ve yerleşim yerleri’ konulu harita üzerinde yaptığım araştırmalar sonucu, 1916 ve 1916 yıllarında Rus işgali altında bulunan Doğu Anadolu’dan, Ankara, Konya, Adana, Urfa ve Diyarbakır’a doğru kitle göçlerinin ok işaretleri ile gösterildiğinin farkına vardım. Rus ordusu ve iş birliği yapan Ermeni komitacıların Sivas yakınlarına kadar gelmeleri üzerine topraklarını terk ederek göç etmek durumunda kalan yüzbinlerce Türk insanının acil yerleşim, barınma ve sağlık istasyonları kurulması da harita üzerinde işaretlerle gösteriliyordu. Bahsi geçen harita 1915 yılı ve sonrasında Kafkasya’da ve Anadolu’da Türk halkının toplu göç ve yerleşimi, aynı zamanda işgal ortamında da katliamların yaşandığının belgesi idi. Özetle bu harita 1915 yılında Türklere soykırım yapıldığının belgesidir” dedi. Yurtsever, şöyle devam etti: “Bahsi geçen haritadaki Türklerin göç ve yerleşimi ile ilgili Osmanlı Arşivindeki dosyalar üzerinde de yaptığım araştırmalarda, Rus işgal bölgesinden ayrılarak Anadolu içlerine gelenlerin sayısı 1916 yılı sonlarında 700 bine ulaşmıştı. Anadolu 4 iskân bölgesine ayrılmış ve bu bölgelerde kurulan barınma merkezlerinde insanların acil ihtiyaçlarının karşılanmasına çalışılmıştı. Yakın zamana kadar Ermeni diaspora ve iş birliği yapan çevrelerin 1915 Olaylarını Ermenilere yapılan soykırım olarak tanıtmaları tarihin tek yanlı olarak yorumlanması ve çarpıtılmasıdır. Osmanlı arşivinde bulduğum Türklerin toplu göç ve yerleşim haritasını bütün dünya tarihçilerinin bilgisine sunuyorum.” Osmanlı arşivinde bulunan on binlerce belge 1915-1918 yılları arasında Ermeni komitacıların sivil Türk yurttaşlarına karşı yaptığı kitlesel katliamları ve “soykırım” hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğini anlatan Yurtsever, “Yaşanan olayların tarihi süreci göz önüne alındığında. -1915 yılı Nisan ve Mayıs aylarında sayıları 30 bini bulan Osmanlı yurttaşı Ermeni silahlı gruplar sınırı geçerek Rus ordusunda görev aldı. 1915 yılı yaz aylarında Rus işgal sahası ve Van vilayeti genelinde Türk sivillerin toplu göç olayları, işgal sahasında katliam olayları yaşandı. Rus ordusunun Brest-Litovsk Anlaşması gereği Doğu Anadolu’dan çekilmeleri esnasında Erzincan, Erzurum, Van ve Kars yöresinde binlerce şehir, köy ve mezrada geniş kapsamlı kitlesel katliamlar gerçekleşti. Olay yerine gelen Osmanlı memurları soykırım raporlarına hayatlarını kaybedenlerin listelerini eklediler. Hayatlarını kaybedenlerin sayısı 500 bine ulaşıyordu. Sonuç olarak şunu söylemek isterim: Osmanlı Arşivi’nde bulunan Türklerin toplu göç, yerleşim haritasının hikayesini bilmeden 1915 ve sonrası yaşanan soykırım olaylarını açıklamak mümkün olamaz” diye konuştu.

Mehmed Fetihler Sultanı ne zaman başlıyor? Mehmed Fetihler Sultanı nerede çekiliyor? Haber

Mehmed Fetihler Sultanı ne zaman başlıyor? Mehmed Fetihler Sultanı nerede çekiliyor?

Tarihin büyüleyici sayfaları arasında kaybolmaya hazır olun! "Mehmed Fetihler Sultanı ne zaman başlıyor? Mehmed Fetihler Sultanı nerede çekiliyor?" gibi soruların ardındaki sırları çözmek için buradayız. TRT 1'in yeni dizisi hakkında her şeyi öğrenmek için okumaya devam edin. İşte merak edilenlerin cevapları! Mehmed Fetihler Sultanı ne zaman başlıyor? 27 Şubat Salı akşamı ekrana gelecek olan TRT 1'in merakla beklenen dizisi Mehmed Fetihler Sultanı, Osmanlı'nın büyük hükümdarı Fatih Sultan Mehmed'in destansı hayatını izleyicilere taşıyacak. Yönetmen koltuğunda Şafak Bal'ın oturduğu bu muhteşem yapımda Serkan Çayoğlu, Selim Bayraktar, Tuba Ünsal ve Kenan Çoban gibi ünlü isimler başrolleri paylaşıyor. Bu epik yapım, tarihin derinliklerine yolculuk yaparken aynı zamanda izleyicilere bir görsel şölen sunuyor. Ancak dizi sadece oyunculuk performansları ve görkemli setleriyle değil, çekildiği mekanlarla da büyük ilgi uyandırıyor. Mehmed Fetihler Sultanı nerede çekiliyor? İstanbul'un mistik atmosferinde, tarihin kalbinde yatan bu büyüleyici hikâye, aslında iki farklı coğrafyada hayat buluyor. İlk olarak, İran'ın başkenti Tahran'da bulunan Nour Cinema City Platosu'nda yapılan yurt dışı çekimleriyle başlıyor hikâye. İran'ın bu büyülü şehrinde, Hollywood'un ünlü tasarımcıları tarafından özel olarak inşa edilen plato, dizinin dönem atmosferini en gerçekçi şekilde yansıtmak için titizlikle tasarlandı. Özellikle Hz. Muhammed'in hayatını anlatan yapımlarla tanınan yönetmen Mejid Mejidi'nin dokunuşuyla, bu plato adeta bir zaman makinesine dönüştü. Ancak hikaye bununla sınırlı değil. Dizinin Türkiye'deki çekimleri ise İstanbul'un tarihi mekanlarında gerçekleştiriliyor. Özel olarak kurulan platoların yanı sıra, şehrin tarihi dokusunu yansıtan sokaklar, meydanlar ve yapılar da dizinin atmosferine büyük bir derinlik katıyor. İzleyiciler, dizinin çekildiği mekanlarda dolaşırken adeta bir zaman yolculuğuna çıkacaklarını hissedecekler. Mehmed Fetihler Sultanı, sadece bir dizi değil, tarihin tozlu sayfalarında unutulmaz bir yolculuk. İzleyiciler, bu muhteşem yapımda tarihle buluşurken, aynı zamanda görsel bir şölenin keyfini çıkaracaklar.

 ‘Osmanlı Döneminde Kudüs’ sergisi Esenler’de kapılarını açtı Haber

 ‘Osmanlı Döneminde Kudüs’ sergisi Esenler’de kapılarını açtı

Esenler Belediyesi, Gazze’de yaşanan katliamların artarak devam ettiği bugünlerde üç ilahi dinde kutsal kabul edilen Kudüs’ün işgalden önceki fotoğraflarının yer aldığı “Osmanlı Döneminde Kudüs” adlı fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor. Kudüs’ün kültürel mirasını fotoğraf karelerine taşıyan sergi, Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde meraklılarıyla buluşuyor. 58 eserden oluşan sergi, 31 Ocak’a kadar ziyaret edilebilecek. Kudüs’ün ilk fotoğrafları Sergi hakkında konuşan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Tomar, “Filistin, 1948 yılından beri işgale uğruyor. Özellikle İslam kültürel mirası burada çeşitli tahribatlara maruz kalıyor. Sergide yer alan fotoğraflar, Kudüs’ün ilk fotoğrafları. Fotoğrafçılık 1850’lerde başladı. Bu fotoğraflar 1880’lerde, özellikle 2. Abdülhamid döneminde çekilmiş fotoğraflardan oluşuyor. Dolayısıyla Kudüs’ün ilk fotoğrafları. Kudüs’ün tarihi halini belgeleyen fotoğraflar aynı zamanda hukuki bir belge niteliği de taşıyor. İşgal öncesi dönemde Kudüs’ün son halini bizlere gösteriyor. Kudüs’ün Türk ve İslam tarihindeki yerini ilk fotoğraflarla belgeleyen eserler bu açıdan önem taşıyor. Bu fotoğraflar içerisinde hiç bilinmeyenleri de var” dedi. İşgal dönemiyle İslam dönemini karşılaştırıyor Kudüs’te farklı din ve kültürlere ait binaların da olduğunu kaydeden Tomar, “Fotoğraflarda sadece İslami müesseseler yok, kiliseler de var, diğer dinlere ait çeşitli binalar da var. Onlar da orada dini ve kültürel özelliklerini yaşatıyordu. Bu sergi, İslam dönemiyle işgal dönemini karşılaştıran bir sergi olma özelliği taşıyor. Kudüs’te Türk İslam tarihinin simgeleri var. Türklerin Kudüs ile ilişkisi 1069’da başlıyor. 1071’den öncesi ve buna dikkat çekmek istiyorum. Malazgirt’ten önce bizim orada kurulmuş bir devletimiz var. Suriye- Filistin Selçuklu Devleti var. Dolayısıyla orası bizim için Anadolu kadar bir vatan toprağı ve bin yıl civarında Türkler tarafından yönetilmiş bir yer. ‘Kudüs’ün bizimle ne ilgisi var?’ diyenler bağlantıyı bu şekilde çok rahat kurabilirler” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.