#Prof. Dr. Hasan Sözbilir

İLKHABER-Gazetesi - Prof. Dr. Hasan Sözbilir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. Hasan Sözbilir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

4 ayda 23 bin deprem! Sındırgı’daki deprem fırtınasında kritik eşik aşıldı! Haber

4 ayda 23 bin deprem! Sındırgı’daki deprem fırtınasında kritik eşik aşıldı!

Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 6,1’lik iki büyük depremle başlayan ve aylarca süren “deprem fırtınası” hakkında en çarpıcı açıklama geldi. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bölgede 23 bin sarsıntı kaydedildiğini, yapılan bilimsel incelemelerden sonra enerjinin büyük oranda boşaldığını belirterek “Yakın gelecekte aynı büyüklükte bir deprem beklemiyoruz.” dedi. 4 ayda 23 bin deprem! Sındırgı’daki sismik hareketlilik Türkiye gündeminde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sözbilir, Sındırgı’da 10 Ağustos ve 27 Ekim’de meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgede olağanüstü bir hareketlilik yaşandığını hatırlattı. “Bu süreçte 23 bin civarında deprem kaydedildi. Günlerce süren ve neredeyse hiç durmayan deprem fırtınası yaşandı.” Ancak son haftalarda hem depremlerin büyüklüğü hem de günlük sayı ciddi bir düşüşe geçti. Sözbilir, bunun kritik bir eşik olduğunu vurguladı. 30 kilometrelik fay kırıldı! ‘Enerji boşaldı’ açıklaması umut verdi Sözbilir, bölgede yapılan bilimsel çalışmalarda daha önce belirlenmemiş çok sayıda ölü fay tespit edildiğini ve bu fayların kırıldığını söyledi. “Yaklaşık 30 kilometre uzunluğunda bir fay hattının kırıldığını söyleyebiliriz. Deprem aktivitesi 100’ün altına indi. Bu tablo, enerjinin büyük kısmının boşaldığını gösteriyor. Yakın gelecekte büyük bir deprem beklemiyoruz.” Bu açıklama, günlerdir tedirginlik yaşayan bölge halkı için rahatlatıcı nitelikte oldu. “Panik yok! Bölge kontrol altında” Sözbilir, AFAD’ın ilk ana şokun ardından aldığı hasarlı binaların boşaltılması kararının ikinci büyük deprem öncesi can kaybını önlediğini belirtti. “Şu anda vatandaşların panik yapmasını gerektirecek bir durum yok. Afete müdahale planı aktif. Çalışmalar devam ediyor.”

Prof. Dr. Hasan Sözbilir'e göre deprem bölgesine yeni yapılaşmadan önce fay yasası çıkarılmalı Haber

Prof. Dr. Hasan Sözbilir'e göre deprem bölgesine yeni yapılaşmadan önce fay yasası çıkarılmalı

KAHRAMANMARAŞ (AA) - İZZET MAZI-MEHMET AKİF PARLAK - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 300 ve 150 kilometrelik iki fayın kırıldığını bildirdi.Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgedeki incelemelerini beraberindeki Fırat ve Sivas Cumhuriyet Üniversitelerinden ekiplerle sürdüren Prof. Dr. Sözbilir, AA muhabirine, hem hangi faydaların kırıldığını araştırdıklarını hem de ilçelerde ve köylerde hasarın boyutunu görmeye çalıştıklarını söyledi.Şu ana kadar yaklaşık 400 kilometre civarındaki bir hat boyunca çalışmayı tamamladıklarını anlatan Sözbilir, "Şu anda ilk depremin yüzey kırığı üzerindeyiz. Biliyorsunuz bu depremde üç farklı fay parçası birlikte çalışarak bu depremi üretti ve yaklaşık 300 kilometreye yakın bir fay kırıldı, bu ilk büyük depremde. İkinci depremde ise Çardak, Doğanşehir tarafındaki gözlemlerimizle karşılaştık. Orada da 150 kilometre civarında bir hat kırılmış oldu. Orada da iki fay, birlikte çalışan deprem üretti. Yani benim gördüğüm kadarıyla gerek yıkım, gerek kırılan fay parçaları, depremin büyüklüğü ve şiddeti anlamında dünyadaki karada olmuş depremlerin en büyüklerinden bir tanesi bu. Bu yüzden depremin şiddeti 11'e kadar çıkıyor." açıklamasında bulundu.İkinci depremin ilkinden yaklaşık 9 saat sonra meydana geldiğini hatırlatan Sözbilir şunları kaydetti:"Doğrudan bu faylarla dokanak yapan, değen faylar üzerinde gerçekleşmedi. Arada bir sürgü fayda eden bir fay var. O fay sanki o gerilimi transfer etmiş gibi. Yani transfer ederek aradaki o stresi oraya aktarıyor. Tetiklemeyle gelişen bir deprem gibi düşünebiliriz ikincisini. Dünyada çok az gözlenen bir olay ama sonuçta bu tür deformasyonlar deprem sırasında oluşabiliyor. Ortadaki kabuğun jeolojik yapısı çok önemli burada. Buranın özel bir yeri var zaten. Hem Doğu Anadolu hem Ölü Deniz Fayı'nı kestiği bir bölge. Dolayısıyla belli ölçekteki büyük ölçekteki fayların kesişim noktasında olan bir yerdeyiz. Özellikle mesela Antakya öyle bir yerde. O yüzden işte yıkımın derecesi biraz daha yüksek. Zeminle ilgili çok ciddi problemler var. Sıvılaşma tehlikesi olan bölgeler çok fazla. Bu depremde mesela Antakya'nın önemli bir bölümü. Asi Nehri boyunca kuruludur. Toprağın, malzemenin kumlu olduğu yerlerdir. Nehrin getirdiği malzeme olduğu için ve bu malzemeler henüz taşlaşmadığı için suyla birlikte yüzeye çıkıyor deprem sırasında. Mukavemetini kaybediyor. Zemin taşıma gücünü kaybediyor. Binalar ne yapıyor? Zemin içine göçüyor o sırada. Yan yatıyor devriliyor. Belli bir şey içine geçiyor. Bir de binanın kendisi sağlam değilse o zaman kendisi de parçalanıyor. Kolonlar devre dışı kalıyor. İşte sandviç gibi oluyor bina. Değişik yerlere yıkılıyor. Buna benzer durum Gölbaşı'nda var. Adıyaman Gölbaşı'nda da ciddi bir sıvılaşma var. Şehrin neredeyse dörtte üçü sıvılaşma yaratan bir zemin üzerine kurulmuş. Öyle bir sıkıntı var."- "Fayların kırılma mekanizmasını anlamaya çalışıyoruz"Şu anda bölgede 5 fay parçasının kırıldığını söyleyen Sözbilir şöyle devam etti:"Bunlar zaten bilimsel anlamda hani kırılma zamanı gelmiş. Bizim bilim insanlarının yaptığı çalışmalarla bunlar saptanabiliyor. Yani her fayın bir deprem tekrarlama periyodu var. Tabii faylar kırılınca doğal olarak o stres kuzeye, güneye fay boyunca bir şekilde öbür faylara aktarılır. Yani belli hem kuzeye işte bizim Elazığ - Bingöl tarafına hem güneye işte Kıbrıs'a doğru diyelim. Belli bir süreç birikimi tabii ki oluyor şu anda. Ama bu yarın deprem olacak anlamına gelmiyor. Tabii olacak, yani gelecekte olacak. Ama ne kadar yaklaştığı konusunda şu anda artık bizim araştırma yapmamız lazım. Zaten o yüzden buradaki fayların kırılma mekanizması anlamaya çalışıyoruz."Tüm çalışmaların ardından Ankara'da toplantı yapacaklarını aktaran Sözbilir sonuçları değerlendireceklerini bildirdi.- "Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor"Türkiye'nin büyük bir depremle karşı karşıya kaldığını, kendisinin de Antakyalı olduğunu belirten Sözbilir şöyle konuştu:"Benim evim de yıkıldı. İşte yakınlarım enkaz altında kaldı ama artık şimdi sakin olmak gerekiyor. Depremin ilk gününden itibaren burada olduğumuz için ilk günde korku vardı gözlerde, endişe vardı. İnsana ait her türlü duyguyu gözlerde görüyorduk. Şimdi yavaş yavaş yerine oturuyor sistem. Yani olan oldu artık, bundan sonra ne yapmalıyız? Bundan sonrasını ne yapılmasının altında yer seçimi yatıyor. Doğru yer seçeceğiz. Bakın şimdi fayın üstündeyiz. Evler yıkılmış değil mi? Evet. Çok basit. Fayın üzerine ev yapmayacağız. Çok basit yani. Hangi fayın üzerine? Yakın gelecekte kırılacak fayın üzerine. Yani ölü fayın üzerine oturabilir. Sorun değil ama diri fayın üzerine ve yakın gelecek depremi üretecek yerlere oturmayacağız. Buna fay yasası deniyor Türkiye'de. Bütün dünyada bu böyle. Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor. Önce bunu yapacağız ve ona göre bu şehirlerimizi düzelteceğiz. Şu anda fay yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yine sıkıntı olacak. Yani o bir günde çıkar, toplanır, çıkar o yasa. Yazılı zaten o yasa. Devlet bize bir görev vermişti. Türkiye'deki dört beş hocayla yazdık. Yapılacak her şey içinde yazıyor. Sadece Meclisten geçmesi kaldı."Zeminle ilgili de araştırmaların yapılması gerektiğini işaret eden Sözbilir, "Sıvılaşma tehlikesi olan zeminleri çok iyi belirlemek gerekiyor. Bu da jeolojik, jeoteknik ve zemin çalışmalarıyla yapılan bir şey. Yani jeolog, jeofizikçi birlikte o bölgede gerekli her türlü çalışmayı yapacak. Zeminin sıvılaşma tehlikesi varsa hiçbir şekilde orada oturmayacak önce. Zemini iyileştirebiliyorsa oraya bina yapılacak. İyileştiremiyorsa orası tarla olacak. Kimse oturmayacak oraya." dedi.

Depremler sonrası duman çıktığı ihbarı yapılan Göksun'daki dağ incelendi Haber

Depremler sonrası duman çıktığı ihbarı yapılan Göksun'daki dağ incelendi

KAHRAMANMARAŞ (AA) - "Asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Göksun ilçesi Büyükkızılcık Mahallesi'ndeki dağdan dumanlar yükseldiği ihbarı üzerine 3 üniversiteden bilim insanları bölgede inceleme yaptı.Büyükkızılcık Mahallesi Kuşkayası mevkisinde yaşayan vatandaşlar, 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından dağdan dumanlar yükseldiği yönünde yetkililere ihbarda bulundu. Ardından İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ile AFAD'tan yetkililer belirtilen adrese yönlendirildi.Dağın bulunduğu alana jandarma helikopteriyle ulaşan uzmanlar inceleme yaptı.İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, AA muhabirine, yüksek bölge ve sağlam kayaların üzerinde yer alan köyde depremin ardından çok fazla yıkımın gerçekleşmediğini söyledi.Yapılan bir açıklama üzerine insanların tedirgin edildiğini belirten Sözbilir, şöyle konuştu:"İşte burada güya bir botanik patlama olacak, aşağıda bir magma tabakası var, işte yukarı doğru geldiği için bir volkan patlaması gerçekleşecek, bu da tabii böyle bir şey olursa zaten o artık yıkımın üstünde ciddi bir yıkıma neden olur. Bu çok ciddi bir iddia bu olduğu için biz de işimizi bırakıp buralara geldik. AFAD'ın da katkılarıyla bölgede inceleme yaptık. Orada eski maden ocakları var. Onların deprem sırasındaki hareketi nedeniyle dolaysız hale gelmiş olabilir, ilk düşünce buydu. Fakat dediğim gibi iddia olduğu için onlara da bir de gerçek başka nedenler de olabilir sonuçta. Zaten her türlü olasılık vardı."Bölgede çok yaşlı kayaların bulunduğunu ifade eden Sözbilir, şunları aktardı:"Çok çok eski 500 milyondan yaşlı kayalar var. Aşağıda koyu, siyah renge yakın bir kaya var. Üstünde kireç taşı ya da mermer diyebileceğimiz kayalar var. Yani tortul kökenli, volkanizmayla uzaktan yakından ilgisi olmayan çok yaşlı kayalar var. O kayaların üst kesimlerinde kireç taşları şev yapmışlar. Yani bir yüksek eğimli bir şey oluşturmuşlar. Tabii deprem sırasında da zaten oralarda küçük ölçekli böyle galeriler var, eski maden yatakları ve eski bir fay var orada. Bölgede çalışma yapmadan açıklama yapılmasını doğru bulmuyorum. Yani bu bölgelerde gelip çalışma yapmayan, herhangi bir fikri olmayan, bilimsel anlamda bir fikri olmayan herkes oturduğu yerde atıp tutabilir. Ama bu şekilde hem devleti hem bizleri hem toplumu rahatsız etmeye bence hiç kimsenin hakkı olmamalı."Prof. Dr. Sözbilir, alanın güvenli olduğunu aktararak, "Herhangi bir problem yok, küçük ölçütlü heyelanlar, yanal yönünde kaymalar olabilir ama burada başka herhangi bir tehlike yok. Herhangi bir organik çıkış, herhangi bir gaz çıkışı gözlenmiyor." dedi.- "Halkımızı tedirgin edecek bir durum söz konusu değil"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Karabacak, bölgede gözlemleme, örnekleme ve ölçümleme çalışmalarını yaptıklarını belirterek, "İlk gözlemlerimiz şunu gösteriyor, spekülatif haberlerde olduğu gibi burada bir volkanik çıkış, petrol çıkışı, gaz çıkışı söz konusu değil." değerlendirmesinde bulundu.Bölgede depremler sonrası sıklıkla yaşanan kütle hareketleri oluştuğunu vurgulayan Karabacak, suyun buharlaşmasıyla karşıdan duman gibi görülen koyu rengin ise lav akışı zannedildiğini dile getirdi.Endişelenecek bir durumun olmadığını vurgulayan Karabacak, "Oradaki birimin tamamını özelliklerinden kaynaklı. Depremin sarsıntısıyla bunların zayıflamasından kaynaklı kütle hareketi, halkımızı tedirgin edecek bir durum söz konusu değil." diye konuştu.- "Endişelendik ama durumun farklı olduğu ortaya çıktı"Mahalle sakinlerinden Orhan Gün, babasının karşı dağdan duman çıktığını söylemesi üzerine durumu yetkililere bildirdiğini kaydetti.Yetkililerin helikopterle bölgeye ulaştığını anlatan Gün, önce endişelendiklerini ama incelemenin ardından durumun farklı olduğunun ortaya çıktığını söyledi.Gün'ün babası Ahmet Gün ise depremlerin ardından Kuşkayası adını verdikleri dağın tepesinde duman çıktığını görünce korktuklarını anlattı.Dağın her iki tarafından beyaz duman çıktığını belirten Gün, "Depreme iki kez yakalanınca çok korktuk. Yetkililer endişelenecek bir şey olmadığını söylediler." diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.