TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Psikolog

İLKHABER-Gazetesi - Psikolog haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Psikolog haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İlişkilerde kontrol ihtiyacı: Güvensizliğin göstergesi Haber

İlişkilerde kontrol ihtiyacı: Güvensizliğin göstergesi

Kontrol etme ihtiyacı oldukça yaygın bir durumdur. Gündelik yaşantıda hayatın pek çok alanında faydaları olsa da mesele ilişkiye geldiğinde bu ihtiyaç tehlikeye dönüşebiliyor. Partnerinizin nerede olduğunu, kimlerle görüştüğünü ve ne yaptığını sürekli takip etmek, telefonunu veya bilgisayarını kontrol etmek gibi davranışlar gerçekleştiriyorsanız dikkat !   İlişkilerde kontrol etme ihtiyacı sevginin değil, güvensizliğin ve kaygının bir göstergesi olabilir. Oysa sağlıklı bir ilişki sevgiye, güvene ve saygıya dayanır bu nedenle kontrol etme ihtiyacı, temel unsurları zedeleyebilir ve ilişkinizin çökmesine sebep olabilir. İlişkinizde kontrol edildiğinizi nasıl anlarsınız? Partneriniz sizin nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı ve kiminle görüştüğünüzü tekrar tekrar ve şüpheci bir tutumla size soruyorsa Telefonunuzu, mesajlarınızı ve sosyal medya hesaplarınızı kontrol ederek sizi denetliyorsa Partneriniz giyim tarzınız, arkadaşlarınız ve hobileriniz ile ilgili size baskı uyguluyorsa Partneriniz onsuz gittiğiniz yerlerde konumuz ile sizi takip ediyor, gittiğiniz yerlerden fotoğraf/video talep ediyorsa partnerinizin kontrol etme ihtiyacının ön planda olduğu söylenebilir.  Kontrol etme ihtiyacının ilişki için yaratacağı sonuçların en başında güvensizlik yer alır. Çünkü bu durum güvensizlik ve ihanet algısı oluşturur. Zaman içerisinde özgürlük alanlarının kısıtlanmasına ve kaçınılmaz olan tartışmalar ve çatışmalar oluşmasına sebep olur.Kontrol etme ihtiyacının tekrar ettiği bir ilişki de sonuç; mutsuzluk ve ayrılıkla olabilir. Uzmanlar, ilişkilerde kontrol ihtiyacının belirtilerini şu şekilde sıralıyor: Partnerin sürekli olarak nerede olduğunuzu, kimlerle görüştüğünüzü ve ne yaptığınızı sorgulaması, Telefon, mesajlar ve sosyal medya hesaplarının denetlenmesi, Partnerin giyim tarzı, arkadaşları ve hobileri konusunda baskı uygulaması, Partnerin, onsuz gittiğiniz yerlerde konumunuzu takip etmesi veya fotoğraf/video istemesi. Kontrol ihtiyacının ilişkilerde güvensizlik ve hatta ihanet algısı yarattığına dikkat çekiliyor. Bu durum zamanla özgürlük alanlarının kısıtlanmasına, tartışma ve çatışmaların artmasına neden olabilir. Uzmanlar, çiftler arasında açık ve dürüst iletişimin önemini vurgulayarak, güven duygusunu geliştirmek için adımlar atılması gerektiğini belirtiyorlar. Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız, partneri sürekli kontrol etme ihtiyacı hissedenlere şu önerilerde bulunuyor: Kontrol ihtiyacının nedenlerini anlamaya çalışın. Partnerinizle açık ve dürüst iletişim kurun, sınırlarınıza saygı gösterin. Güven duygusunu geliştirmek için adım atın. Eğer kontrol ihtiyacınız devam ediyorsa, çift terapisi desteği almak için bir uzmana başvurun. Bu tavsiyeler, ilişkilerde sağlıklı dinamikleri korumak ve güvene dayalı bir ilişki kurmak için önemli adımlar olarak değerlendiriliyor.

Psikolog İlayda Kutevu Zihni Dinç Tutmanın Yollarını Açıkladı Haber

Psikolog İlayda Kutevu Zihni Dinç Tutmanın Yollarını Açıkladı

Psikolog İlayda Kutevu, yoğun iş temposunda iyi sosyal ilişkilerin ve sosyal etkinliklere katılmanın zihinsel sağlığı olumlu yönde etkilediğini vurguluyor. İş stresiyle başa çıkmanın yolları için uygulamanız gereken maddeler: Düzenli Egzersiz: Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı artırabilir. Haftada birkaç kez egzersiz yaparak stresi azaltabilir ve zihinsel tazeliği koruyabilirsiniz. Besleyici Diyet: Dengeli ve sağlıklı beslenmek, zihinsel performansı artırabilir. Bol miktarda meyve, sebze, tam tahıllı yiyecekler ve yeterli protein tüketmeye özen gösterin. Yeterli ve Kaliteli Uyku: Zihinsel açıdan dinç olmanın önemli bir parçasıdır. Her gece yeterli uyuduğunuzdan emin olun ve uyku kalitenizi artırmak için uyku rutininizi düzenleyin. Meditasyon ve Derin Nefes Egzersizleri: Stresle başa çıkmak ve zihni sakinleştirmek için meditasyon ve derin nefes egzersizleri yapabilirsiniz. Bu, zihinsel dinçliği artırabilir. Sosyal Etkinliklere Katılım: İyi sosyal ilişkiler kurmak ve zaman zaman sosyal etkinliklere katılmak, zihinsel sağlığı pozitif yönde destekleyebilir. Arkadaşlarınızla vakit geçirmek ve destek almak önemlidir. Teknoloji Molası: Gözlerinizi ve zihninizin dinlenmesine yardımcı olmak için düzenli olarak teknoloji molası verin. Uzun süre bilgisayar veya telefon ekranına bakmaktan kaçının. İş ve Kişisel Hayat Dengesi: İşinizin yanı sıra kendinize de kaliteli zaman ayırmaya özen gösterin. İş ve kişisel yaşam arasında denge kurmak, zihinsel sağlığınızı korumak için önemlidir.

Özür Dilemek ve İlişkilere Etkisi Haber

Özür Dilemek ve İlişkilere Etkisi

İnsan ilişkiyle yaralanır, ilişkiyle iyileşir.İlişkilerinizde çatışmalara girmeniz, taleplerin karşılıklı olarak uyuşmaması olağandır. Bu çatışmalar sırasında karşıdaki muhatabı kıracak şekilde davranmak mümkündür. Böyle bir çatışma yaşadığınız durumda karşı tarafa kendinize davranılmasını istemediğiniz şekilde davrandığınızda nasıl bir yol izliyorsunuz ? “Bana böyle davranılsa hoşuma gitmezdi, hata yaptım” mı diyorsunuz; yoksa içten içe “O da öncesinde bunu yapmıştı az bile yaptım” mı diyorsunuz ya da “Olmamış gibi davranalım böylece unutulur ve bizde kaldığımız yerden devam ederiz” mi diyorsunuz ? Önceki ilişkilerin değerlendirmesinin yapılmaması, o çatışmalardan gerekli çıkarımların öğrenilmemesi çatışmaların tekrar edilmesine neden olabilir. Aynı zamanda eski hesapların görülerek kapatılmasındansa dolaylı olarak “skor tutulması” ilişkideki bağı değil; güç savaşını körükler. Peki siz ilişkinizin nasıl olmasını istersiniz ? Güç savaşına girdiğiniz sürekli gardınızı koruduğunuz ve uygun anda saldırdığınız bir ilişki mi yoksa bazen istekler çatışsa da iki tarafın bazı isteklerinden feragat ettiği, görüldüğünüz ve anlaşıldığınız bir ilişki mi ? Eğer görüldüğünüz ve anlaşıldığınız bir ilişki talep ediyorsanız karşınızdaki kişiyi  görmeye ve anlamaya çalışarak başlayabilirsiniz. Bu konuda kilit noktalardan birisi de özür dilemektir. Özür dilemek, kişinin kendi hatasından sorumluluk alarak bunu telafi etmeye çalışmasının ilk adımıdır.  Bazen kişiler özür dilemeyi boyun eğmek, teslim olmak, zayıf görünmek olarak yorumlayabilir. Olumlu kendilik algısını sürdürmek için karşınızdaki kişilere fildişi kulelerden bakarsanız ne onları yakından tanırsınız ne de siz görülürsünüz. Fildişi kuleden bir ilişkinin sıcaklığını hissedebilmek, gökdelenden bahçedeki bir muma bakmaya benzer. Yapılan bir hatayı telafi etmeye çalışmak karşı tarafa bütünüyle teslim olmak değil bir uzlaşma sağlamaya çalışmaktır. Özür dilemek kişinin öncelikle kendini hatasıyla görmesini, kendini hata yapabilen bir canlı olarak kabul etmesini gerektirir. Bu önemli bir ruh sağlığı göstergesidir. Kendinin hareketlerini izlemek ve bunun karşı tarafta nasıl yankılanabileceğine dair empati kurabilmek ancak sağlıklı bir insanın sahip olabileceği bir beceridir.   Özür dilerken de “özür dilememek” gibi gizil yollar vardır ki bu özürler empatiden uzaktır. “Kırıldıysan üzgünüm” veya “Eğer bu senin için bu kadar önemliyse, o zaman... üzgünüm”  demek sorumluluğu karşı tarafa atmakla kalmaz, aynı zamanda karşı tarafın alıngan/hassas olduğunu da ima eder. Kişilerin özür dilememesi ve özür diler gibi yapmasının yanı sıra gerekli durumlar dışında sürekli özür dilemesi de ilişkilere zarar verebilir. Bir tartışma sonrasında haksızlığa uğradığınız halde karşı tarafa çiçek gönderdiğiniz oldu mu ? Bu belki de içsel olarak fark etmeden hissettiğiniz bir öfkenin göstergesi olabilir. Ruhsal olarak biten ilişkinin cenazesinin çiçekleri gibi. Size iyi davranılmayan bir ilişkide sürekli olarak özür dilemek ilişkideki dinamiklerde ihtiyaçlarınızın görülmesi ve karşılanması ihtimalini düşürür.  Sürekli olarak özür dilemenin bir diğer nedeni kişinin bir şey talep ederken bunu kendine hak görmemesidir. “Kusura bakma, başını ağrıttım”, “Özür dilerim, vaktini aldım” şeklinde kullanılan ifadeler bu duruma örnek olabilir. Bunların yerine “Beni dinlediğin için teşekkür ederim”, “Anlattıklarıma tanıklık etmen çok kıymetli” denilebilir. Yukarıda bahsedilenlerin dışında kibarlık olarak da sıklıkla özür dilenebilir. “Pardon, saati öğrenebilir miyim ?”, “Pardon, yana kayabilir misiniz ?” bunlardan bazılarıdır. Karşı taraftan bir talepte bulunurken özür dilemek güven inşasında yardımcı olur ve böylece istediğiniz kabul edilebilir. Bunların yerine “Yana kaydığınız için teşekkür ederim”, “Rica etsem saati öğrenebilir miyim?” diyebilir, alışkanlıktan özür dileme sıklığınızı azaltabilirsiniz. Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka,'' Özür en nihayetinde ilişkileri iyileştirme için bir adımdır. İnsan ilişkilerde yaralanır ve ilişkilerde iyileşir. Özürün amacının üstün gelmek değil, bağ kurmak ve uzlaşmak olduğunu unutmayın. Bazen bağlar çok zedelendiyse içten bir özür sonrası ilişki toparlanamayabilir. Böyle bir durumda özür dilemek sizin kendi  hareketlerinizin sorumluluğunu aldığınızın, bir menfaat için özür dilemediğinizin göstergesidir.''dedi. 

Esra Ezmeciye gelen şok soru Haber

Esra Ezmeciye gelen şok soru

Beyaz TV'de yayınlanan "Esra Ezmeci ile Yeni Baştan" programında canlı yayında yaşadıklarını anlatan Sedef, şunları söyledi: "Nişanlım Kaan ile arkadaşlarımla gittiğim bir tatilde tanıştık. Çok ortak noktamız vardı ve yakınlaştık. Kısa bir süre sonra nişanlandık. Benim daha önce de ciddi ilişkim oldu. Babam ben bebekken öldüğü için o sevgiyi hiç tatmadım. İlişkilerimde sevgilinin yanı sıra baba figürü de aradığım için hep benden büyük kişilerle birlikte oldum. Nişanlım benden 2 yaş büyük. Ben hostes olduğum için uçuşlarımın birinde Hikmet diye bir pilotla ilişki yaşadım. Hikmet benden 20 yaş büyüktü. Hikmet beni uçuşlarına aldırdığı için birlikte çok zaman geçirdik. 2 yıl süren bir ilişki yaşadık ve çok güzeldi. Hikmet'le birlikte hem kadınlığımı hem de içimdeki baba özlemini gideriyordum. Hikmet benim ciddi olduğumu anlayınca ayrıldı." Sedef, devamında şu ifadeleri kullandı: "Ben 2 yıl sonra Kaan'la nişanlandım. Kaan'ın babasıyla ilişkisi çok kötüydü. İkimiz de baba hasreti çekiyorduk. Nişanlandıktan sonra Kaan'ın babasıyla tanıştım ve o kişi benim eski sevgilim Hikmet çıktı. Hikmet'le ilişkimizde sadece oğlunun olduğunu söyledi ve hiç fotoğrafını göstermemişti. Kaan'a söylediğimde büyük bir çıkmaza girdim çünkü tepkileri çok büyük oldu. Sarsıldım... Kaan beni babasıyla tanıştırmak için bir restorana götürdü, karşımda Hikmet'i görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Yaşadığım ilişkilerden pişman değilim ama Hikmet beni kullanmıştı. Hikmet beni gördüğünde çok rahat davrandı." Bu itiraflar, Sedef'in yaşadığı duygusal karmaşayı ve nişanlısının babasıyla yaşadığı çalkantıyı izleyicilere aktardı. Sedef'in açıklamaları, programın yayınlandığı tarihten itibaren sosyal medyada da geniş yankı uyandırdı.

İlişkilerde İlgisizlik Neden Olur Uzmanı açıkladı Haber

İlişkilerde İlgisizlik Neden Olur Uzmanı açıkladı

Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, ilişkilerde ilgisizlik neden olur? Merak edilenleri açıkladı İlgisizlik Nedir ve Neden Ortaya Çıkar? İlgisizlik, duyarsızlaşma ve motivasyon kayıplarıyla kendini gösterir. Psikolojik olarak derinlemesine anlamlandırılmayan ilgisizlik, kişinin içsel meseleleriyle ilgili olabilir. İlgisizliğin İlişkilerdeki Etkileri İlgisizlik, kişinin kendisiyle olan ilişkisini diğer ilişkilere de yansıtabilir. İlgisizlik, geçmişte yaşanan ilişki deneyimlerinden kaynaklanabilir ve derin bağ kurma zorluğuna neden olabilir. İlgisizliği Aşma Yolları Kişinin kendi istek ve ihtiyaçlarına zaman ayırması önemlidir. Kendi değerini bilmeyen birinin başkalarına değer vermesi zordur. Geçmişte eksik kalan ilişki deneyimlerini anlamak, bu konuda olgunlaşmanın anahtarıdır. İlişkilerde İlgisizlik İlişkilerdeki başlangıç heyecanının zamanla azalması normaldir. Her ilişkinin başlangıç aşamalarındaki heyecanın sürdürülebilir olmadığı durumlar yaşanabilir. Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk ,'' 'Her ilişkinin başlangıç aşamaları heyecanlıdır.  İlişkinin başlangıcı kişiler için belirleyici bir referans olmaktan çıktığı durumlarda yavaşlarız. Yavaşlamak kişilerin birbirlerini anlaması için güzel bir fırsattır. Kişilerin ortaklıklarını, atfettiği anlamları, istek ve beklentilerini anlayarak ilişkiyi başlatmak sağlam temellerin atılmasına yardımcı olur.'' dedi.

Uzman psikologdan velilere 'karne' uyarısı Haber

Uzman psikologdan velilere 'karne' uyarısı

Akdeniz Belediyesi Uzman Psikoloğu Gülnihal Bilim, yarıyıl tatiline çıkacak öğrencilerin karne psikolojisi ile ilgili değerlendirmeler yaparak anne-babalara bir dizi uyarı ve tavsiyede bulundu. “Karne zamanı bazı ailelerde heyecan ve mutluluk yaşatırken, bazı ailelerde ise üzüntü ve kaygıya sebebiyet vermektedir” diyen Bilim; “Bu dönemde ebeveynlerin karneye verdikleri tepki, çocukların psikolojik sağlamlıkları açısından da kritik bir öneme sahiptir. Çocuklar genellikle karnelerindeki kötü notlarından ziyade ailelerin göstereceği tepkilerden dolayı kaygı yaşarlar. Bu nedenle, öncelikle karnedeki başarı görülüp vurgulanmalı ve takdir edilmelidir” diye konuştu. “Karne, çocuğumuzun karakteri veya yeteneklerini belirleyen bir araç değildir” Karnenin, sadece akademik bir değerlendirme aracı olduğunu, bu da aracın çocuğun karakteri ya da yeteneklerini belirleyen bir araç olmadığının altını çizen Bilim, “En önemlisi ise karnenin, çocuğumuzun değerini belirleyen bir belge olmadığını unutmamalıyız. Karne nedeniyle genelleme ve kıyaslama yapmamalı, eleştiren ve aşağılayan ifadelerden kaçınılmalıdır. Düşük notları için çocuk suçlanıp cezalandırılmamalı, iyi notlarda da aşırı övgü ve yüceltmeden kaçınılarak maddi ödüllerden ziyade sosyal ödüller tercih edilmeli ve çabası takdir edilmelidir” ifadelerini kullandı. “Ebeveynler de kendilerini değerlendirmeli” Değerlendirmesinde, başarısız notların objektif şekilde değerlendirilip düzeltilmesi için çocuğun teşvik edilmesi gerektiğini kaydeden Bilim, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Her çocuğun potansiyel ve yeteneklerinin farklı olduğu unutulmamalı, ne olursa olsun koşulsuz kabul ve sevgi ile yaklaşılmalıdır. Tatil dönemini ders çalışarak değil, daha çok keyif aldığı aktiviteleri yaparak geçirmeleri önemlidir. Ayrıca ebeveynler de kendilerini değerlendirmeli neyi yetersiz ya da daha iyi yapabileceklerini düşünmelidir. Zaman, daha hırslı ve not odaklı değil, daha mutlu, sorgulayıcı ve sosyal çocuklar yetiştirmeyi düşünme zamanıdır. Akdeniz Belediyesi psikologları olarak çocuklarınız ve sizler için ihtiyaç duyduğunuzda burada olduğumuzu belirtiyor ve keyifli tatiller diliyoruz.”

Yarıyıl tatilinde anne babalara psikolog uyarısı Haber

Yarıyıl tatilinde anne babalara psikolog uyarısı

Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Psikolog Tara Çapar, öğrencilerin iki haftalık yarıyıl tatiline hazırlandığı şu günlerde, çocukların ruhsal gelişimleri ve aile ilişkileri açısından bu sürenin en verimli şekilde geçirilebilmesi için anne ve babalara önemli bilgiler verdi. Anne ve babaların çocuklarının getireceği karneye odaklanarak bir yarıyıl boyunca çocuklarının gelişimlerini ve farklılıklarını gözden kaçırdığına değinen Psikolog Çapar, “Karne notlarını sayısal değerler olarak görmek çocuğun kendine özgü yeteneklerini yok saymaktır. Her bir çocuk farklıdır. Karnede yazan notlar çocuğun başarısının tamamının göstergesi değildir. Çocuklar için anne ve babalarının karneye verdikleri ilk tepki çok önemlidir. Ebeveyni tarafından karşılaşabileceği olumsuz bir tepki çocuğun kendini değersiz hissetmesine sebep olabilecektir. Düşük notlar almış olan çocuğu zayıf, tembel öğrenci olarak damgalamak ve ceza vermek çocuğun kendisi hakkında genellemeler yapmasına sebebiyet verebilir. Çocuk, ‘Eğer başarılıysam beni sevecekler, başarısızsam beni sevmeyecekler veya başarısızsam değersizim’ gibi varsayımsal düşüncelere inanabilir. Bu varsayımlar, okula gitmekte, ders çalışma isteğinde, motivasyonunda ve özgüveninde azalmalara sebep olabilir” diye konuştu. Çocuğun karnesindeki notlara bakarken sadece düşük aldığı notlara odaklanmayarak iyi aldığı notları da görüp takdir etmek gerektiğini vurgulayan Psikolog Çapar, notunun neden düşük olduğunu anlatması için çocuğa fırsat tanınmasını, böylece neden düşük aldığını analiz ederek, sonraki dönemde çözüm yolları aramak için aile ile işbirliği içerisinde olacağını söyledi. “Haftalık program hazırlayın” Yarıyıl tatilinin hem öğrenciler hem de veliler için dinlenme fırsatı olduğunu belirten Psikolog Çapar bu tatilin öğrencilerin dinlenmesi ve eğlenerek verimli zaman geçirmesi için verildiğini hatırlattı. “Tablet saati değil ‘ekran saati’ deyin” Günümüzde öğrencilerin tatili teknolojik aletlerle daha fazla oynamak için beklediğinden bahseden Psikolog Çapar, “Çocuk ve ebeveyn ilişkisi açısından bu aletlerin kullanım süresinin limitsiz olmadığını, sürenin sınırlığı olduğunu önceden belirleyerek çatışmaların önüne geçebilirsiniz. Bilgisayar saati, tablet saati, telefon saati gibi sınırlamalar yerine "ekran saati" ifadesini kullanmaya özen gösterin” dedi. “Etkinliklere zorlamayın, seçenek sunun” Psikolog Çapar, yeteneklerini fark etmesi ve geliştirmesi için çocuğa rehberlik etmenin önemini vurgulayarak sportif, kültürel ve sosyal faaliyetlere katılmaları için teşvik etmeyi, sinemaya, müzeye, tiyatroya ya da başka etkinliklere katılmanın çocuğun sosyal, fiziksel, duygusal ve ruhsal açıdan gelişmesine yardımcı olacağını ifade etti. Ayrıca Çapar, etkinliklerin abartılması ve katılması için çocuğu zorlamak yerine çocuğa seçenek sunarak fikrini almak gerektiğini sözlerine ekledi. “Kitap okumalarını sağlayın” Kitap okumanın her yaştan çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimine yardımcı olduğunu anlama hızını, öğrenme becerisini, hayal gücünü ve akademik bilgiyi geliştirdiğini belirten Psikolog Çapar anne babaların kitap, dergi ve online içerikleri birlikte seçip okuyabileceğini dile getirdi. “Uykusuz kalmalarına izin vermeyin” Tatil döneminde öğrencinin sağlığını ihmal etmemek gerektiğini vurgulayan Psikolog Çapar, “Okul döneminde belirli bir uyku ve yemek saati olan çocuğun tatil zamanında rutini bozulabilir. Uykusuzluk, günlük etkinliklerinden aldıkları keyfi de aşağıya çekmektedir. Uyku ve yeme düzenin bozulmaması için çocuğa yardımcı olunmalıdır” diye konuştu.

Akdeniz Belediyesinden ücretsiz psikoterapi hizmeti Haber

Akdeniz Belediyesinden ücretsiz psikoterapi hizmeti

MERSİN (İLKHABER) - Ruh sağlığının korunmasının önemine dikkat çeken Akdeniz Belediyesi Uzman Psikoloğu Günay Duygu Ateş, yetişkin, çocuk, ergen, çift ve ailelere yönelik bireysel psikoterapi hizmeti sunduklarını ifade ederek, ücretsiz sağladıkları hizmetten faydalanmak isteyen her yaş ve kesimden vatandaşa çağrı yaptı. Akdeniz Belediyesi Uzman Psikoloğu Günay Duygu Ateş, ‘Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu’ tarafından ruh sağlığı ve ruh hastalıklarının toplumda farkındalığını ve anlaşılırlığını arttırmak amacıyla 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim’in ‘Dünya Ruh Sağlığı Günü’ olarak kutlandığını hatırlattı. Beden sağlığının ruh sağlığıyla da desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Ateş, "Nitekim Dünya Sağlık Örgütü sağlıklı olmayı, sadece hastalığın olmayışı değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlamıştır. Bu nedenle fiziksel rahatsızlıklarımız kadar ruhsal rahatsızlıklarımıza da özen göstermeyi bu günün başlığı altında bir kez daha vurgulamak isteriz” dedi. Akdeniz Belediyesi olarak vatandaşlara sağladıkları hizmetleri de açıklayan Ateş, "Ruh sağlığının ve ruhsal iyiliğin küresel hale gelmesi, toplumda ruh sağlığı konusunda farkındalığın artması, kişinin ruh sağlığını ve yaşam işlevlerini koruyup desteklemek, bireylerin ihtiyaç duydukları psikolojik desteğe ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla uzman psikologlar olarak hizmetler sunmaktayız. Bu çerçevede de yetişkin, çocuk, ergen, çift ve ailelere yönelik çeşitli psikoloji ekollerinden faydalanarak ücretsiz bireysel psikoterapi hizmeti gerçekleştiriyoruz” diye konutu. Bu hizmetlerin yanı sıra gelişimsel taramalar, ebeveyn danışmanlığı, farkındalık seminerleri ve grup çalışmalarını da sürdürdüklerini kaydeden Ateş, “Vatandaşlarımız, ruhsal iyiliğe hizmet eden bu çalışmalardan ücretsiz şekilde faydalanabilir. Detaylı bilgi almak ve başvuru yapmak isteyen vatandaşlarımız, belediyemizin çağrı merkezine de ulaşabilir” ifadelerini kullandı.

Psikolog Bahattin Bakır; Yaz tatili iyi değerlendirilmeli Haber

Psikolog Bahattin Bakır; Yaz tatili iyi değerlendirilmeli

Serhat ŞANLI  ADANA (İLKHABER) – 2022-2023 eğitim öğretim yılı geride kalırken, Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında eğitim gören yaklaşık 19 milyon öğrenci, 16 Haziranda karnelerini alarak yaz tatiline girdi. Adana'da da 517 bin 728 öğrenci, karnelerini alarak tatile başladı. Psikolog Bahattin Bakır  Öğrencilerin yaklaşık üç aylık tatil sürecini iyi değerlendirmesi gerektiğini belirten uzamanlar, yeni dönem için bunun önemli olduğunu söylüyor. Gazetemize öğrenciler ve ebeveynleri için önemli bilgiler veren Psikolog Bahattin Bakır, “Zorlu bir sınav ve eğitim öğretim döneminin sonunda yaz tatilini doğru şekilde değerlendirmek, hem öğrenciler için hem de veliler için çok önemlidir. Gerek karne ve sınav sonuçlarının ele alınması, gerekse yaz tatilinin etkili şekilde geçirilmesi için velilere de öğrenciler kadar görev düşüyor” dedi. TATİLDE ÇOCUKLARIN DİNLENMESİ ÖNEMLİ Uzun yaz tatilinin öğrencilerin yeni eğitim dönemde daha zinde girmeleri için aslında fırsat olduğuna değine Psikolog Bahattin Bakır, “Yaz tatili; uzun eğitim öğretim yılından çıkmış, sınav sürecinde yorulmuş olan çocuklar için iyi bir dinlenme, yenilenme, eğlenceli zaman geçirme ve gelecek dönem için enerji toparlama imkânıdır. Bu nedenle veliler öğrencilerin bu dönem içerisinde dinlenmelerine imkân tanıması gerekir. Bu dönemde okul dönemindeki sınırlar bir miktar esnetilebilir. Uyku düzenlerini düzeltmek, stresten uzaklaşmak ve keyif aldıkları aktivitelerle meşgul olmak, öğrencilerin dinlenme sürecini destekler” diye konuştu. Okul döneminde rutin haline gelen nizami uyku ve çalışma saatlerinin, tatil döneminde esneyebileceğini, ancak bunun sınırsız olarak algılanmamasının önemine dikkat çeken Psikolog Bahattin Bakır, “Tatilde sınırların bir miktar esnetilmesi elbette mümkündür ancak yine de bu esneme bir rutin ve düzen içerisinde olmalı ve tamamen gevşetilmemelidir. Çünkü uyku saatlerinin fazla geç saatlere kayması, ekran ve bilgisayar başında geçirilen sürenin normalden daha fazla artması gibi durumlar hem rutinlerin bozularak çocuğun gelişiminin olumsuz etkilenmesine hem de dijital bağımlılıkların gelişmesine neden olabilir. Bu nedenle evet sınırlar bir miktar esnetilmeli ama bu durum bir düzensizlik, sınırsızlık olarak da algılanmamalıdır. Aynı zamanda sağlıklı rutinler oluşturulmaya devam edilmelidir” sözlerine yer verdi. KARNELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İyi bir tatil için öğrenci ve ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Psikolog Bahattin Bakır, şu bilgilere yer verdi, “Yaz tatili sürecinde elbette çocukların karne sonuçları ya da sınav sonuçları olumlu da olsa olumsuz da olsa konuşulmalı değerlendirilmelidir. Ancak bunu yaparken velilerin bu sonuçları ele alış şekli, çocuklara dair tutumları çok önemlidir. Karne sonuçları beklendiği gibi olmadığında çocuğun canını sıkmamak adına karne sonuçlarını yok saymak, üstünü örtmek gibi tutumlar iyi olmadığı gibi sonuçlar iyi geldiğinde de ‘zaten onun görevi’ ya da ‘şımartmamak lazım’ gibi düşüncelerle sonuçları yok saymak da doğru değildir. Karne sonuçlarını konuşmak önemli olsa da bunu nasıl konuştuğumuz daha da önemlidir. Örneğin beklediğimiz gibi sonuçlar gelmediğinde çocuğu cezalandırmak, kızmak, bağırmak iyi bir çözüm değildir. Peki! Sonuçlar iyi ya da kötü gelsin, bunu velilerin nasıl ele alması gerekir ele alalım. Sonuçları ele alırken çocukların iyi sonuçlarını takdir etmek, başarısını kutlamak ve başarısının devamı için motive etmek gerekir. Çocukların sonuçlarının nasıl olduğundan bağımsız olarak eğitim öğretim dönemi boyunca harcadıkları çaba da takdir edilmelidir. Kısacası sonuçtan bağımsız olarak çocukların süreçteki emeğini göz ardı etmeden, bu konuda takdir etmeyi ihmal etmeyin. Bunu yaptıktan sonra da elbette çocukları kırmadan, yargılamadan, eğitim öğretim dönemindeki iyi olmayan, geliştirilmesi gereken sonuçlarını da ele almak önemlidir. Tüm bunları yaparken çocuklarınızı her koşulda sevdiğinizi, onlara değer verdiğinizi her şekilde hissettirmeniz önemlidir. DİNLENME REHAVETE DÖNÜŞMEMELİ Tatil döneminde dinlenmek ne kadar önemliyse rehavete kapılmamak, okul rutinlerinden kopmamak ve çocukların kişisel gelişimini desteklemek adına çocukların öğrenme sürecinin devam etmesi de bir o kadar önemlidir. Bu nedenle çocukların kitap okuması, yeni beceriler öğrenmesi, ders dönemindeki eksiklerini gidermesi için çocukla birlikte dengeli bir plan yapılabilir. Bu dönemde elbette çocuklar mutlaka ders çalışmalıdır demiyoruz ama mutlaka yeni beceriler öğrenmeli ve öğrenme sürecini aktif tutmalıdır. Bu yüzden de öğrenmeyi sadece ders çalışmaya indirgememek gerekir. Bu sayede eğitim öğretim dönemi başladığında da adaptasyon sorunları minimuma düşebilir. Yaz tatili aynı zamanda öğrencilerin yeni ilgi alanları ve hobiler edinmeleri için ideal bir zaman dilimidir. Müzik, spor, resim, yazma gibi alanlarda deneyim kazanmak ve yaratıcılıklarını geliştirmek, öğrencilere kendilerini ifade etme ve keşfetme imkânı sağlar. Bu nedenle, öğrencilerin kendi ilgi alanlarını keşfetmeleri teşvik edilmelidir. Bir hobi ve becerinin dışında çocukların ev içerisindeki işlere dahil olması dahi onların gelişimine katkı sağlayabilir. Bu dönemde fiziksel olarak aktif bir tatil geçirmek hem ruh sağlığı hem de beden sağlığı için önemlidir. Doğa yürüyüşleri, bisiklet sürme, plaj aktiviteleri gibi açık hava etkinlikleri, öğrencilerin fiziksel sağlığını desteklerken aynı zamanda ruh hallerini olumlu etkiler. Aynı şekilde sosyal bağlantıları güçlendirmek de yaz tatilinde önemli bir unsurdur. Öğrenciler, arkadaşlarıyla ve aile üyeleriyle daha fazla vakit geçirerek sosyal ilişkilerini desteklemeli ve keyifli anılar oluşturmalıdır. Sosyal bağlantılar, destekleyici ilişkiler kurmanın yanı sıra öğrencilerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur. AİLE AKTİVİTELERİ YAPILMALI Tüm bunlardan da ötesi ailelerin çocuklarla beraber zaman geçirmesi, çocuklarla iletişimini güçlendirmesi, onlarla konuşarak duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına destek olmalıdır. Ailelerin de bu süreçte çocuklarla beraber tatilin keyfini çıkarması ve yeni döneme onların da hazırlanması önemlidir. Haftada bir kere ailecek sinema akşamı yapılabilir. Çocukların keyif alacağı yaşına uygun animasyon ya da çizgi filmleri bütün aile beraber izlemek aile bağını güçlendirecektir. Bu süreç sadece film izleme olarak kalmamalıdır. Film öncesi atıştırmalıkların birlikte seçilmesi ve bu atıştırmalıklar hazırlanırken çocuklara küçük görevler vermek, film sonrası film hakkında çocuklarla konuşma gibi bir sürece yayılırsa çok daha iyi olur. Film hakkında konuşurken belirli sorular sorulup herkesin cevaplaması istenebilir. Örneğin filmdeki en sevdiği karakter, bu karakteri neden sevdiği soruları ile sohbet ilerletilebilir. Çocuklara ayrıca filmdeki kahramanının yerinde olsa kendisinin farklı yapacağı şeyler olup olmadığı sorulabilir. Bu sorular çocuklarımızı daha iyi tanımamızı sağlar aynı zamanda çocuklarımız da dinlendiklerini ve fikirlerinin önemli olduğunu hissedeceklerdir. Bütün çocuklara ve velilere keyifli bir tatil diliyorum.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.