SON DAKİKA
Hava Durumu

#Recep Tayyip Erdoğan

İLKHABER-Gazetesi - Recep Tayyip Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Recep Tayyip Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Erdoğan'dan sağlık çalışanlarına müjde: 2025'te 37 bin hekim dışı personel alınacak Haber

Erdoğan'dan sağlık çalışanlarına müjde: 2025'te 37 bin hekim dışı personel alınacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla sağlık çalışanlarıyla bir araya geldiği iftar programında önemli bir müjdeyi paylaştı. Erdoğan, 2025 yılı içerisinde Sağlık Bakanlığı bünyesine 37 bin hekim dışı personel alımı yapılacağını açıkladı. Bu alım, daha önce duyurulan 36 bin personel alımına ek olarak gerçekleştirilecek. GÖZLER BRANŞ DAĞILIMINDA Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklaması, sağlık camiasında büyük bir heyecan yarattı. Geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı'nın hemşire, ebe, sağlık lisansiyeri, sağlık teknisyeni, sağlık teknikeri ve sözleşmeli sağlık personeli gibi çeşitli branşlarda alım yapması, bu yılki alımların da benzer alanlarda olabileceği beklentisini doğurdu. Adaylar, alım yapılacak kadroların branş dağılımının ne zaman açıklanacağını merakla bekliyor. BAŞVURU TAKVİMİ VE DETAYLAR KILAVUZLA BELLİ OLACAK Müracaat etmeye hazırlanan adaylar, başvuru takvimi, genel ve özel şartlar ile diğer detaylara odaklanmış durumda. Başvuru sürecine ilişkin tüm ayrıntıların, Sağlık Bakanlığı tarafından önümüzdeki günlerde yayımlanması beklenen kılavuz ile netleşmesi bekleniyor. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN AÇIKLAMA Sağlık camiasının uzun süredir beklediği bu müjdeyi sağlık çalışanları ve milletle paylaşmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "İnşallah 2025 senesi içinde sağlık teşkilatımızı, istihdam edeceğimiz 37 bin hekim dışı yeni personelle daha da güçlendireceğiz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu düşüncelerle, hekimlerimiz başta olmak üzere ülkemizin dört bir ucunda sabır, şefkat ve metanetle insanımıza hizmet etmeyi görev bilen tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı tekrar tebrik ediyorum." 2024 YILINDA YAPILAN PERSONEL ALIMI HAKKINDA Sağlık Bakanlığı tarafından 2024 yılında yapılan açıklamada, 1 diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip ve 32 bin 464 uzman tabip olmak üzere toplamda 36 bin sözleşmeli personel alımı yapılacağı duyurulmuştu. İstihdam edilecek personelin 1'inin acil sağlık hizmetlerinde, 7'sinin ilçe sağlık müdürlüğü/toplum sağlığı merkezlerinde, 8'inin sağlık evlerinde ve 35 bin 984'ünün ise yataklı tedavi birimlerinde görev alacağı belirtilmişti. Ancak bu alımın başvuru tarihleri henüz açıklanmamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamasıyla birlikte, 2025 yılında sağlık sektöründe önemli bir istihdam hareketliliği yaşanması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kirli oyunları Türkiye'de de sahnelemek isteyenlere fırsat tanımayacağız Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kirli oyunları Türkiye'de de sahnelemek isteyenlere fırsat tanımayacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, 40 yıldır başına bela olan bir musibetten kurtulmaya çalışırken 'yeni fay hatları' oluşturmanın ülke düşmanları dışında kimseye faydası olmaz. Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz. Yakın çevremizde yıllardır oynanan kirli oyunu Türkiye'de de sahnelemek isteyenlere, 14 yıldır olduğu gibi yine fırsat tanımayacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Sözlerine 10 gün önce başlayan Ramazan-ı Şerif'i bir kere daha tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ruhlarımızı mesrur eden bu mübarek günlerin milletimizle birlikte İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Ramazan ayı; orucuyla, mukabelesiyle, teravihiyle, her akşam adeta birer muhabbet sofrasına dönüşen iftar sofralarıyla ve daha nice güzellikleriyle hayatımızı tamamen kuşatan bir rahmet ve bereket mevsimidir. Ramazan-ı Şerif, dayanışmamızı perçinlediğimiz, kardeşliğimizi yücelttiğimiz, paylaşmanın lezzetine erdiğimiz müstesna zamanlardır. Rabbim, hepimize merhum Sezai Karakoç'un 'Her yıl çağrıldığımız bir ruh şöleni' dediği bu mutena ve mübarek günleri hakkıyla idrak ve ihya etmeyi nasip eylesin diyorum. Ramazan'ın gelmesiyle birlikte günlük yaşantımızda bir hareketlenmenin, aile hayatımızda bir kaynaşmanın, toplumsal hayatımızda paylaşma ve yardımlaşma hasletlerinin zirveye çıktığını müşahede ediyoruz. Hamdolsun gerek belediyelerimiz, gerek kamu kurumlarımız, gerek vakıf ve derneklerimiz, gerekse hayırseverlerimiz sınırlarımız içinde ve dışında Ramazan'ın ruhuna uygun faaliyetler gerçekleştiriyor" açıklamasını yaptı. Ramazan-ı Şerif'i ülke ve gönül coğrafyalarında bir "iyilik seferberliğine" dönüştüren herkesi, siyasi parti ayırmaksızın tüm yerel yönetimleri, tüm sivil toplum kuruluşlarını içtenlikle tebrik ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbimizin bir lütfu olarak bu Ramazan-ı Şerif'i geçen senelere göre daha huzurlu, daha sevinçli karşıladık; öyle de idrak ediyoruz. Komşumuz Suriye'de 14 yıllık zulmün ardından kardeşlerimiz, ilk kez Ramazan ayını üzerlerine bomba yağma korkusu duymadan geçiriyorlar. Aynı şekilde geçen Ramazan'ı İsrail'in vahşi saldırıları altında idrak eden Gazzeli kardeşlerimiz, ateşkesin sağladığı kırılgan ortamda yıkıntıların arasında bile olsa 471 gün sonra rahat birer nefes alıyorlar" dedi. Suriye ve Gazze'ye bir kez daha muhabbetlerini ve dayanışma mesajlarını gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu Ramazan'ın ülkemizle birlikte tüm bölgemizde ve ötesinde kardeşliğe, barışa ve huzura vesile olmasını yürekten temenni ediyoruz. Tabii burada şu noktayı da ifade etmeden geçemeyeceğim: Biz, 'herkes için barış, herkes için istikrar' dedikçe, İslam coğrafyasının istikrarsızlığından beslenen güç odakları da boş durmuyor" diye konuştu. "TÜRKİYE OLARAK SURİYE'NİN BİRLİĞİNİ, DİRLİĞİNİ, TOPLUMSAL BARIŞINI HEDEF ALAN HER TÜRLÜ SALDIRIYI, TERÖR VE TEDHİŞ EYLEMİNİ EN GÜÇLÜ BİÇİMDE LANETLİYORUZ" Afrika'dan Asya'ya, Orta Doğu'dan Balkanlara kadar birçok yerde kimi zaman etnik, kimi zaman mezhebi, kimi zaman da inanç ayrımı üzerinden çatışma, gerilim ve kargaşa çıkarılmaya çalışıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun son örneğine komşumuz Suriye'de eski rejim artığı provokatörlerin mezhep kavgası çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde şahit olduk. Ülkenin özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerinde patlak veren olaylarda Suriye ordusu mensuplarının yanı sıra, pek çok sivil de hayatını kaybetti. Maalesef bunların arasında teravih namazından çıkarken kalleşçe şehit edilen kardeşlerimiz de var. Suriye hükümet güçlerinin etkin müdahalesi sayesinde olayların büyük oranda kontrol altına alındığını, ancak sahadaki durumun hassasiyetini halen koruduğunu görüyoruz. Öncelikle burada şunu açık açık söylemek isterim. Türkiye olarak Suriye'nin birliğini, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı, terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz" ifadelerini kullandı. Türkiye aleyhine herhangi bir gelişmenin olmaması için gereken tedbirleri aldıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca gergin havanın süratle geride bırakılması için Suriye makamlarına gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Şara'nın mutedil ve yatıştırıcı olduğu kadar, hukuk dışına çıkanların cezalandıracağına dair kararlı mesajlarını olumlu karşılıyoruz. 8 Aralık'tan beri Sayın Şara, 'rövanşizm' tuzağına düşmeden kucaklayıcı bir politika izlemektedir. Bunun güçlenerek devam etmesi, Suriye'ye yönelik oyunları bozacaktır" değerlendirmesini yaptı. Suriye'nin on yıllardır hasretini çektiği kalıcı barış ve huzur ortamına bir an önce kavuşmasını samimiyetle arzu ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arap, Türkmen, Kürt, Dürzi, Nusayri demeden Suriye halkının tamamının basiretli davranarak, ülkelerinin parçalanmasını ve istikrarsızlık batağına sürüklenmesini isteyenlere müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Şu hakikatin altını bugün tekrar çiziyorum. Bizler, binlerce yıldır bu coğrafyada bir arada yaşamış, birlikte yaşamış, aynı kaderi paylaşmış insanlarız. İnşallah ebediyen burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "BÖLGEMİZDE HUZURA AÇILAN KAPININ ANAHTARI İTTİHATTIR, VAHDETTİR; ACIMIZIN DA SEVİNCİMİZİN DE ORTAK OLDUĞUNUN ŞUURUNA VARMAKTIR" "Türkler, Araplar, Kürtler, Sünniler ve Aleviler olarak birbirimizin hamisiyiz, dostuyuz, kader ortağıyız" diyen Erdoğan, "Şayet biz tefrikayı kapımıza yaklaştırmazsak, Müslümanların kanından ve gözyaşından beslenenler hiçbir şey yapamaz. Ama birbirimize düşersek, o zaman da bizi kimse koruyamaz. Bölgemizde huzura açılan kapının anahtarı ittihattır, vahdettir; acımızın da sevincimizin de ortak olduğunun şuuruna varmaktır. Birlik ve beraberliğimiz ne kadar sağlamsa, kardeşlik kalemiz de o derece muhkem, o derece aşılmaz olacaktır. Suriye'deki yangını tam 14 yıldır ülkemize sıçratmaya çalışanlara da şunu tekrar hatırlatıyorum: Biz ne Irak'ta, ne Suriye'de, ne Lübnan'da ne de diğer bölge ülkelerinde hiç kimsenin kökeniyle, diniyle, mezhebiyle, inancıyla ilgilenmiyoruz. Hangi mezhebe mensup olursa olsun hiç kimseye farklı gözle bakmıyoruz. Tüm insanları Hazreti Ali Efendimizin buyurduğu üzere 'Ya dinde kardeşimiz ya da yaratılışta eşitimiz' olarak görüyoruz. Her kim Suriye'ye baktığında sadece mezhep, meşrep, köken görüyorsa, kör bir taassuba hapsolmuş demektir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her kim sırf meşrebinden dolayı zalime arka çıkıyorsa, insanlığa dair tüm değerlerini kaybetmiş demektir. Biz asla böyle olmadık, bundan sonra da olmayacağız. 1 milyon Suriyeli, Baas rejimi tarafından katledilirken nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Geçen sene seçim kazanmak uğruna faşizmin en ilkel biçimi sergilenirken neyi savunuyorsak, bugün de aynı ilkeleri dirayetle savunuyoruz. Suriye konusunda kimse bize vicdan dersi veremez. Varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla masum çocuklar öldürülürken 14 yıl boyunca susanlar, bugün çıkıp bize hadsizlik edemez. Biz, hem Suriye'de, hem de Gazze'de kardeşlik sınavımızı alnımızın akıyla vermiş bir hükümetiz. Türkiye, insani ve ahlaki olarak ne yapılması gerekiyorsa dün olduğu gibi bugün de fazlasıyla yapmaktadır" dedi. "ALEVİ CANLARIMIZI KIŞKIRTARAK SİYASET YAPMAK, İÇ CEPHEMİZİ SARSMAYI HEDEF ALAN BİR SABOTAJ GİRİŞİMİDİR" Muhalefetin en azından böyle muhataralı bir konuda sorumlu davranması, fitne ateşine odun taşımaktan artık vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Bakın çok açık ve net söylüyorum. Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak, iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir. Hele hele soykırımcı canilerden medet ummak, kelimenin tam anlamıyla mandacılıktır. Türkiye gibi Suriye de bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış özgür bir devlettir. Eski kötü günlerin hayalini kuranlar, Allah'ın izniyle hüsrana uğrayacaktır. Bir başka önemli husus ise şudur: Türkiye, 40 yıldır başına bela olan bir musibetten kurtulmaya çalışırken, 'yeni fay hatları' oluşturmanın ülke düşmanları dışında kimseye faydası olmaz. Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz. Yakın çevremizde yıllardır oynanan kirli oyunu Türkiye'de de sahnelemek isteyenlere, 14 yıldır olduğu gibi yine fırsat tanımayacağız" şeklinde konuştu. Yeni süreçte Suriye'nin toparlanması, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını koruması, tüm etnik ve mezhebi unsurlarıyla huzura ermesi için ellerinden gelen her türlü desteği sunmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Ülkemiz toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına nasıl izin vermediysek, Suriye'de de 'kadastro mühendisliğine' asla rıza göstermeyeceğiz. Son Kabine toplantımızdan bu yana yine yoğun bir gündemle milletimize karşı mesuliyetlerimizi en güzel şekilde ifa etmeye çalıştık. 24 Şubat'ta Ürdün Haşimi Krallığı Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah'ı Külliyemizde misafir ettik. Kuzey Makedonya Başbakanı Sayın Mickoski ve heyetini İstanbul'da misafir ederek ülkelerimiz arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi kurulmasını kararlaştırdık" diye konuştu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in 5 Mart'taki ziyaretinde Iğdır-Nahçıvan doğal gaz boru hattının açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Boru hattı sayesinde Nahçıvan'ın doğal gaz ihtiyacının tamamını asgari 30 yıl süresince karşılayacağız. Ayrıca İlham kardeşimle Ermenistan'la barış müzakereleri başta olmak üzere pek çok mühim konuyu istişare ettik. Cuma günü video konferans vasıtasıyla katıldığımız Avrupa Birliği Fikirdaş Ülkeler Çevrimiçi Toplantısı'nda güvenlik ve savunma konularını ele aldık. Son dönemde özellikle Ukrayna bağlamında yaşanan tartışmaların birlik üyesi ülkelerde endişe ile karşılandığı görülüyor. Avrupa Birliği doğrusunu söylemek gerekirse yakın zamandaki en büyük güvenlik sınamalarından birini yönetmeye çalışıyor" açıklamasını yaptı. "RUSYA'SIZ VEYA UKRAYNA'SIZ BİR BARIŞIN ASLA KALICI OLMAYACAĞINI HER FIRSATTA VURGULUYORUZ" Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin ilk günden itibaren izlediği dengeli, tutarlı ve ilkeli tutumunun kıymetinin bugün daha iyi anlaşıldığını dile getiren Erdoğan, "Rusya'sız veya Ukrayna'sız bir barışın asla kalıcı olmayacağını her fırsatta vurguluyoruz. Avrupa Birliği ile ortak çıkarlar temelinde karşılıklı saygıyı esas alan tam üyelik hedefine odaklanan bir bakış açısıyla ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Köprüden önce son çıkışın Türkiye olduğunu bir kez daha kendilerine hatırlatıyoruz. Avrupalı dostlarımızın yeniden şekillenen dünyada yeni Türkiye'nin rolünü kavramaları, stratejilerini de buna göre belirlemeleri temennimizdir. Bu anlayış birliği tesis edildikten sonra Türkiye ile Avrupa arasındaki münasebetlerin her alanda hızla serpileceğine inanıyorum. Geride bıraktığımız 2 haftalık dönemde yabancı kabullerimizin yanı sıra, iftar programlarımızla da milletimizle buluşmaya devam ettik. Şehit ailelerimizden ülkemizdeki büyükelçilere ve yabancı misyon temsilcilerine, polis, jandarma, sahil güvenlik ve güvenlik korucularımızdan esnaf ve sanatkârlarımıza pek çok kesimle iftarlar vesilesiyle bir araya geldik. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle İstanbul'da düzenlenen iftar programında hanım kardeşlerimizle son 22 yılın muhasebesini yaptık. İhdas ettiğimiz Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve İl Koordinasyonu Kurullarının önemli bir ihtiyacı gidereceği kanaatindeyim. Kadınları bir vitrin süsü veya siyasi şov malzemesi olarak görenlere inat hanım kardeşlerimizi her alanda destekleyip teşvik etmeyi, kadınların yanında olmayı bundan sonra da çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz" dedi. "MAYIS 2023'TEN BERİ İSE 1 MİLYONDAN FAZLA YENİ İSTİHDAM OLUŞTURDUK" Geride bırakılan dönemde ekonomide umut verici haberler aldıklarını belirten Erdoğan, "2024'te yüzde 3,2'lik büyümeyle G-20 ülkeleri arasında 4. sıraya yerleştik. Milli gelirimiz 1,3 trilyon doları, kişi başı gelirimiz ise 15 bin doları geçti. Yatırımlar ve ihracatın rüzgârını arkamıza alarak bu yıl daha da güçlü bir büyüme sergileyeceğiz. Merkez Bankamızın rezervleri 165 milyar doları aştı. 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak için harcadığımız 75 milyar dolara rağmen bütçe açığında sıkıntılı bir durumla karşılaşmadık, hatta bu alanda gelişmekte olan ülkelerden bile daha iyi konumdayız. Geçtiğimiz yıl cari açığımızı milli gelirimizin binde 8'ine indirdik. Borç yükümüz hafifledi, risk primimiz düştü, reel sektörün ekonomiye olan güveni yükselmeye başladı. Sanayide çarklar dönüyor, istihdam oranlarımız yükseliyor. Mayıs 2023'ten beri ise 1 milyondan fazla yeni istihdam oluşturduk. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 6,5 ile tarihin en düşük seviyesine indi. Enflasyonla mücadelede de önemli mesafe aldık. Şubat ayında enflasyon yüzde 39'a geriledi. Enflasyondaki düşüş özellikle yılın geri kalanında da devam edecek. Geçmiş hükümetlerimiz döneminde başardığımız gibi inşallah enflasyonu yine tek haneli rakamlara indireceğiz. Enflasyondaki düşüş hızlandıkça vatandaşlarımızın alım gücü de artacaktır. Hem doğum yardımları hem de emeklilerimizin bayram ikramiyeleri ile ilgili teklifimiz bugün grubumuz tarafından Meclis Başkanlığımıza sunulmuştur. Geçmişte ülkemize ağır faturalar ödeten popülizme tevessül etmeden bu süreci başarıyla yöneteceğiz" dedi. "KURAL VE HUKUK TEMELLİ OLDUĞU İDDİA EDİLEN KÜRESEL SİSTEM ÇÖKÜŞ EVRESİNE GİRMİŞTİR" "Biz muhalefetten farklı olarak kendimizi değil, milletimizi düşünüyoruz. Sadece bugünü değil, ülkemizin yarınlarını da inşa ediyoruz, geleceğin büyük ve güçlü Türkiye'sinin siluetini oluşturuyoruz. Önümüzde aşmamız gereken engeller bulunduğunun farkındayız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Allah'ın yardımı, milletimizin de desteğiyle inşallah bunların da mutlaka üstesinden geleceğiz. Terörsüz Türkiye ifadesinde vücut bulan hedeflerimize süratle ulaşmak için yoğun bir gayret içerisindeyiz. 40 yıldır milletimizin fertleri arasında kandan ve acıdan bir duvar ören terör musibetinin ortadan kalkması için çok hassas çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız, bölgemizde ve dünyada yeni bir denklem kurulurken Türkiye'yi buna en iyi şekilde hazırlamaktır. Dış politikada son haftalarda yaşanan tartışmalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini göstermiştir. Daha açık bir ifadeyle, kural ve hukuk temelli olduğu iddia edilen küresel sistem çöküş evresine girmiştir. Uluslararası nizama balyozu en sert vuranlar ise sistemin banileridir. Filistin, Lübnan ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sarsıntının seslerini hepimiz duymaktayız. Hemen herkes artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini kabul ve ikrar ediyor. Eski sistemden çıkar sağlayanların kaygısının temel sebebi işte budur. Biz de tüm stratejilerimizi buna göre şekillendiriyoruz. Gelecek asrımızın nasıl olacağını belirleyecek yeni mücadele dönemine her açıdan idmanlı girmeyi hedefliyoruz. Sırtımızdaki yüklerden kurtulmuş, ayağımızdaki prangaları parçalamış bir şekilde yeni dönemi karşılamak niyetindeyiz. Terörsüz Türkiye hedefimiz tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinde 85 milyon olarak küresel rekabette çok büyük bir avantaj elde edeceğiz. Ne yapıyorsak işte bu vizyonla yapıyoruz, hangi adımı atıyorsak bir an önce bu hedefe varmak için atıyoruz" şeklinde konuştu.

Erdoğan’dan Suriye mesajı: Her Türlü terör ve tedhiş eylemini lanetliyoruz Haber

Erdoğan’dan Suriye mesajı: Her Türlü terör ve tedhiş eylemini lanetliyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Türkiye olarak Suriye'nin birliğini, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı, terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz." ifadelerini kullandı. Suriye’de 14 yıldır süregelen iç savaşın ardından, bu yıl ilk kez ramazan ayının görece daha sakin geçtiğini belirten Erdoğan, son günlerde HTŞ’ye bağlı güçlerin sivil Alevilere yönelik saldırılarına ve şiddet eylemlerine ise değinmedi. Erdoğan, Suriye’de mezhepsel çatışmaları körükleyen gruplara dikkat çekerek, "Biz herkes için barış, herkes için istikrar dedikçe, İslam coğrafyasının istikrarsızlığından beslenen güç odakları da boş durmuyor." ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE, SURİYE'NİN BİRLİĞİNDEN YANADIR" Suriye'nin bazı bölgelerinde azınlıklara yönelik saldırıların yaşandığını belirten Erdoğan, "Bunun son örneğine, komşumuz Suriye'de, eski resim artığı provokatörlerin mezhep kavgası çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde şahit olduk. Ülkenin özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerinde patlak veren olaylarda Suriye ordusu mensuplarının yanı sıra pek çok sivil de hayatını kaybetti. Maalesef bunların arasında teravih namazından çıkarken kalleşçe şehit edilen kardeşlerimiz de var." dedi. Türkiye’nin Suriye'nin birliğini ve bütünlüğünü korumak için üzerine düşeni yapmaya devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, Suriye makamlarına gerekli telkinlerde bulunduklarını söyledi. "KÜRESEL DÜZEN ÇÖKÜŞ EVRESİNDE" Konuşmasında uluslararası sisteme yönelik eleştirilerde de bulunan Erdoğan, küresel sistemin artık sürdürülemez hale geldiğini belirtti. "Daha açık bir ifadeyle kural ve hukuk temelli olduğu iddia edilen küresel sistem çöküş evresine girmiştir." diyen Erdoğan, özellikle Filistin, Lübnan ve Ukrayna’daki krizlerin bu çöküşün en net göstergeleri olduğunu savundu. Türkiye’nin yeni döneme güçlü bir şekilde girmeyi hedeflediğini ifade eden Cumhurbaşkanı, "Sırtımızdaki yüklerden kurtulmuş, ayağımızdaki prangaları parçalamış bir şekilde yeni dönemi karşılamak niyetindeyiz. 'Terörsüz Türkiye' hedefimiz tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinde 85 milyon olarak küresel rekabette çok büyük avantaj elde edeceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: BM Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması artık zorunluluktur Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: BM Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması artık zorunluluktur

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyükelçilerle iftar programında yaptığı konuşmada, küresel adalet sisteminin bozulduğunu vurgulayarak, "Daha adaletsiz ve acımasız bir uluslararası gerçeklik inşa ediliyor" dedi. Erdoğan, Filistin, Avrupa güvenliği ve Müslümanların karar alma mekanizmalarındaki temsiliyetine dair önemli mesajlar verdi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde: Iftar sofrasının kalplerimizi yumuşatan manevi atmosferini sizlerle birlikte teneffüs etmekten duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. "RAMAZAN, BİR RUH ŞÖLENİDİR" 11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif'in İslam alemi başta olmak üzere tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Sözlerimin hemen başında şunu vurgulamak istiyorum. Bizim için Ramazan ve oruç sadece bir ay boyunca aç ve susuz kalmak değildir. Ramazan ve oruç merhum bir şairimizin ifadesiyle insanların her yıl bir ay süreyle katıldığı bir ruh şölenidir. Ramazan-ı Şerif boyunca yardımlaşmayı dayanışmayı paylaşmayı daha fazla yüceltirken dünyanın dört bir ucundaki ihtiyaç sahiplerinin yaşadıklarını da kalbimizde hissetmeye çalışıyoruz. Elimizdeki tüm imkanlarla o kardeşlerimize ulaştırmanın Ramazan sevincimize onları da ortak etmenin gayretindeyiz. Rahmeti, bereketi ve huzuruyla Ramazan iklimi sadece İslam ülkelerini değil en ücra köşesine kadar tüm dünyayı kuşatmıştır. Şu an etrafında bir araya geldiğimiz sofra bir insanlık sofrasıdır. Bu sofra Ramazan'ın ruhuna can veren bir muhabbet sofrasıdır. Türkiye'nin bütün gönül dostlarını 16 kez buluşturan bu soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum. Kıymetli misafirler Ramazan'ın temsil ettiği değerlere hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Korona virüs salgınıyla başlayan daha sonra patlak veren savaşlarla iyice derinleşen ekonomik sıkıntıların dünyanın birçok ülkesinde halen devam ettiğini görüyoruz. "KÜRESEL SİSTEM KRİZ İÇİNDE" Bunun olumsuz yansımalarına siyasi istikrarsızlıklardan sosyal barışın zedelenmesine kutuplaşmanın artmasından marjinal konumda kalması gereken ırkçı ve aşırı sağ partilerin önlenemez yükselişine kadar geniş bir yelpazede şahit oluyoruz. İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, ticaret savaşları ve çatışmalar kural ve hukuk temelli uluslararası sistemi çıkmazsa sürüklüyor. Küresel güvenlik mimarisine ve kural temelli sisteme güven azaldıkça maalesef tedirginlik artmakta. Her koyun kendi bacağından asılır anlayışı yayılmakta, orman kanunları öne çıkmaktadır. Zayıfın, mağdurun, mazlumun, güçsüzün hakkını arayabileceği kapılar maalesef teker teker kapanıyor. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz daha acımasız bir uluslararası gerçeklik inşa ediliyor. Artan yabancı düşmanlığını terörizmi, faşist partileri ve hemen her krizin süratle çatışmaya evrilmesini bu yeni gerçeklikten bağımsız okuyamayız. "EN DOĞRU OLANI SÖYLEMEKTEN GERİ DURMADIK" Şayet önüne geçilmezse bunun varacağı yer üzülerek söylemeliyim ki askerî veya siyasi patlamalar olacaktır. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Eleştiriye uğrasak da hakkı, hakikati ve tüm insanlık için en doğru olanı söylemekten geri durmadık. Bundan sonra da geri durmayacağız. Değerli misafirler krizlerle çevrili bir coğrafyada enerji güvenliğinden, terörle mücadeleye, gıda güvenliğinden kalkınmaya, kritik roller üstleniyoruz. TİKA'mızla, Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay, Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızla nerede bize ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. "BM’DE VETO YETKİSİNE SAHİP BİR İSLAM ÜLKESİ OLMALI" Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor. BM Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte zorunluluktur. "İSRAİL, ATEŞLE OYNAMAKTADIR" İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgimiz olduğunu bugün bir kere daha muhataplarına önemle hatırlatmak istiyorum. Gazze’ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geliyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 100 bin ton yardımı dost ülkelerinde desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık. Batı Şeria'yı ilhak çağrıları yetmezmiş gibi bir de Mescid-i Aksa'yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamaktadır.  Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil ilgili uluslararası mekanizmaların işletilmesi için gayret gösterdik. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya müdahil olma başvurusunda bulunduk. İsrail bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar, hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. "TÜRKİYE'SİZ BİR AVRUPA GÜVENLİĞİ DÜŞÜNÜLEMEZ" Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olarak, Avrupa Birliğine üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Ülkemizin, bölgemizin geleceğinde teröre yer olmadığını herkesin anlamasını, planlarını buna göre yapmasını tavsiye ediyoruz. Türkiye'nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa'nın küresel aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor. Açık söylemek gerekirse, Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez. BM Güvenlik Konseyinde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur.

AK Parti Sözcüsü Çelik: Terör örgütüyle pazarlık süreci yok Haber

AK Parti Sözcüsü Çelik: Terör örgütüyle pazarlık süreci yok

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündemdeki konulara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İmralı sürecine ilişkin, "Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur" dedi. Çelik, Gazze halkının Ramazan ayını tebrik etti. Çelik, MYK Toplantısı'nda Teşkilat Başkanlığının, Kadın Kolları Başkanlığının ve Gençlik Kolları Başkanlığının Ramazan ayında yapılacak etkinliklerle, vatandaşlarla nasıl buluşulacağı ile ilgili birer sunum yaptıklarını belirtti. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için ortaya çıkan durumla ilgili, gelinen aşamayla ilgili değerlendirmeleri de hassas bir şekilde yaptıklarını ifade eden Çelik, "Bütün bir süreci çok yakinen takip ediyoruz. Tabii bu tablonun oluşturduğu mesaj, Türkiye'nin içinden bununla ilgili olarak siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar, dünya açısından da anlamlı bir referans kaynağı olmuştur. Özellikle bazı bölgedeki istikrarsızlaştırıcı devletlerin bölgeyi daha çok kaosa, daha çok krize götürmek isteyenlerin, bölge halklarını birbirine düşürmek, bölge halklarına daha çok acı ve gözyaşı yaşatmak için kendi soykırımcı siyasetlerini hayata geçirmek için uyguladığı stratejiler dikkate alındığında, Türkiye'nin hem kendi içerisinde Türk-Kürt kardeşliğini, vatandaşlarımız arasında Türk-Kürt-Arap, Alevi-Sünni hepsinin birlikteliğini daha da pekiştirme anlamında bir iç cepheyi güçlendirme başlığıyla verdiği mesaj, hem bölgede terör örgütlerinin bölge halklarına karşı birtakım emperyalist projeler tarafından kullanılmasını engellemek için terörsüz Türkiye hedefi çerçevesinde ortaya koyduğu yaklaşım, ki bunun devamı doğal olarak terörsüz Suriye, terörsüz Irak şeklinde bütün bir bölgeyi, bütün bir Orta Doğu'yu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir" diye konuştu. Benimsenen ilkelerin çok açık ve net olduğunu belirten Çelik, "Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve tabii ki terör örgütünün Irak ve Suriye'deki bütün unsurlarıyla, bütün uzantılarıyla, bütün şubeleriyle feshedilmesi. Yani ister adına PKK densin, ister PYD densin, ister YPG densin, ister başka bir şemsiye altında SDG densin, bütün bu terör yapılarının artık bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması bizim buradaki temel yaklaşımımızdır. Herhangi bir devlet ya da o devlete bağlı bazı vekil unsurlar, bir takım vekalet savaşları çerçevesinde herhangi bir şekilde Kürt kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Arap kardeşlerimize, Alevi'ye, Sünni'ye, Dürzi'ye, Nusayri'ye her kim olursa olsun bölge halklarına silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti bunun net bir şekilde karşısında olacaktır dedik ve bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz. Tabii bizim bütün bu süreçlerle ilgili olarak çok geniş ve çok derin bir tecrübemiz var, çok boyutlu bir tecrübemiz var. Irak, Suriye'yi kapsayan yakın bölgemizde terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesi, herhangi bir şekilde bölge gerçekliğinin dışına çıkarılmasıyla ilgili olarak bir adım atılmaya kalkılsa, bunun o terör örgütlerinin içinde vekilleri bulunan bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük" şeklinde konuştu. "SABOTAJLARA KARŞI TEYAKKUZDAYIZ" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıda yaptığı konuşmada terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizliğin ve gerekli özenin gösterilmesinin bir kere daha altını çizdiğini aktaran Çelik, "Burada kullanılan dilden tutun da, bu tip bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin bir tecrübemiz vardır. Geniş ve derin kavramlarının bütün anlamlarını ihtiva eden manada söylüyorum. Bunları takip ediyoruz, yakından izliyoruz. Yine bazı devletlerin bu bölgedeki terörün sona ermemesi için, bu terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması, hem bu terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı kullanılmasından çıkar elde eden bazı devletlerin birtakım vekil güçleri vasıtasıyla yapacakları birtakım sabotajlara karşı teyakkuz halindeyiz" açıklamasında bulundu. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırken aslında çok açık bir dille ve şeffaf bir şekilde bütün ilkelerini, prensiplerini ifade ettiklerini belirten Çelik, "Ama Türkiye'nin içerisinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibarıyla siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen birtakım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan birtakım yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz tabii ki. Ama bu söylemlerde bulunanların da siyasi partilerde görevliyseler bir siyasetçi olarak daha dikkatli bir şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye'nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır ve bu pekişecektir" değerlendirmelerinde bulundu. "TERÖRLE PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİL" Bazı siyasilerin ‘Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi, hangi tavizi verdi’ gibisinden konuştuklarını gördüklerini söyleyen Çelik, "Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kendisi de Türk desin, Kürt desin, Arap desin, Türkmen desin, Alevi desin, Sünni desin bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir. Sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebi az demokrasidir. Dolayısıyla bu sorunların, toplumsal hayatta ortaya çıkmış sorunların, bunlar ister kimlik sorunları olsun, ister başka sorunlar olsun, bunların çözümü daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha da pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşebilecektir" ifadelerini kullandı. Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandıklarını ifade eden Çelik, "Cumhurbaşkanımız ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit ailelerimizle ve gazilerimizle yaptı. Biz şunun bilincindeyiz; şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlığının bu dünyada bir karşılığı yoktur. Cenab-ı Allah'tan onları, şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz bu Ramazan ayında. Ama şehitlerimiz, bu ülkede hepimiz hür yaşayalım, vatanımız bölünmesin, ülkemiz birliğini, dirliğini korusun diye bu fedakarlığı yaptılar. Dolayısıyla biz bu fedakarlığın farkındayız, bunu başımızın üzerinde taşıyoruz, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu vatan bölünmesin diye, bu ülkede birlik, dirlik içerisinde hür bir şekilde, bağımsız bir şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete, yani vatanımızın hür ve bağımsız olmasına, birliğimizin ve dirliğimizin korunmasına, ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ilkeler çerçevesinde şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde bir kere daha ifade etmek isterim" dedi. "Anayasanın değiştirileceği, bayrakla ilgili, vatanın tanımı ile ilgili, devletle ilgili ya da milletin tanımı' ile ilgili kendilerinin asla kabul etmeyecekleri birtakım çalışmaların yapıldığı, birtakım düzenlemelerin yapılacağı şeklinde ifadelerde bulunulduğunu söyleyen Çelik, "Burada her zaman ifade ettiğim gibi tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ülkesi bizim her zaman yol göstericimizdir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin çatısıdır, hepimizin adları farklı olsa da yegane soyadımız Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dolayısıyla bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincimize ve coğrafya şuurumuza, bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bütün bu yolları yürüyoruz. Bu meselelere baktığımızda ortaya koyduğumuz mercek ve yaklaşım budur. Burada sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı, terörün devam etmesinden nemalanmaya çalışanlara karşı tabii ki dikkatimizi koruyacağız. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı tarihi çağrı ve ortaya çıkan irade, sadece bu varlığıyla bile aslında bölgedeki şer şebekelerine karşı kardeşlik siyasetini nasıl ayakta tuttuğumuzu ve desteklediğimizi gösteren son derece etkili bir mesaj ortaya çıkarmıştır. Bugünün meselesi de değildir. Bu tarih bilincimizden süzülüp gelen ve bugünkü haliyle bu şekilde tecelli eden coğrafya şuurumuzun gereği olan devlet aklının doğal bir neticesi olarak gündemimize gelmiştir. Dolayısıyla tabii ki dikkatle takip edilmesi gereken çeşitli provokasyonlara, sabotajlara karşı titiz olunması gereken bir süreçtir. Ama kardeşliğin yanında durmaya devam edeceğiz, yalan siyasetine direneceğiz, provokasyonlara direneceğiz" diye konuştu. İmralı'dan gelen çağrı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel'in açıklamalarına ilişkin soru üzerine Çelik şu şekilde cevap verdi: "Genel olarak CHP'nin bu konuyla ilgili yaptığı ilk açıklama dahil olmak üzere büyük oranda bir titizlik, dikkat görüyoruz. Tabii ki temkinli olunacaktır. Sürecin bundan sonrasına dönük olarak hassasiyetler ifade edilecektir. Sonraki aşamalara dönük olarak birtakım yaklaşımlar ortaya konulacaktır. Terörsüz Türkiye hedefini karşısına alan bir tutum içerisine kimse girmemelidir. Genel olarak ortaya konulan silahların bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesiyle ilgili genel olarak bir sağduyu görüyoruz. Bir kısmı maalesef dönüyor devlete, hükümete 'Bu sürecin karşısında ne verdiniz?' diyor. Bunu söyledik, bu süreç bir al-ver meselesi değil. Birileri devlete şartlar dayatmaya kalkıyor hukuk ve siyaset alanında. Bu iki yaklaşımı dışarıda tutuyoruz. Bu iki yaklaşım doğru değil. O sebeple Özgür Bey'in ilk yaptıkları yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu gözüküyordu. 24 saat içinde başka söylemler gelmeye başladı. CHP'nin de bu konunun çözümüyle ilgili yayınladığı raporlar, ileri ifadeler ve öneriler vardı. Bunu geçmişte tartıştık. Sayın Özel'in AYM'den, Yargıtay'dan üyeler, yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilgi doğru değil. 1 ay içerisinde bir şey görüyorum. Özgür Bey mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalışıyordu. 1-1,3 aylık süreçte TSK'da komuta kademesinde, komutanlarımızın ismini vererek hedef aldığında, bu bilgiye nasıl ulaştığı konusunda 'Ben duydum, bana söylediler' diyordu. Böyle bir çerçeve olmaz. En basit akıl yürütme şunu söylüyor; geçmişte orduda yer almış, daha sonra emekli olmuş ve şu anda CHP'de görev yapan birilerinin Sayın Özel'e dedikodu aktardığı, onun da bilgi zannettiği ortaya çıkıyor. Bunu dış politikayla ilgili olarak da yaşadık. 'Ben duydum' diyordu. Muhtemelen emekli diplomatların CHP'de görev yaparken ürettikleri bir şey. Bu şekilde politika olmaz. Böyle bir çalışma düzeni yoktur. Bu büyük meseleler, Türkiye'nin terörden kurtarılması, belli demokratikleşme meseleleri, belli reformlar herkesin meselesidir. Bu durumlarda buna katkı sağlamak, tabii ki doğru eleştiri yoluyla büyük katkı sağlanır. Buna ihtiyaç da vardır. Farklı bakış açılarıyla konuşmak da her zaman değerlidir. Anlamlı cümle, iyi analiz olduğu zaman biz de kulağımızı kabartıyoruz. TSK'nın komuta kademesi hedef alınırken bir komutanla ilgili 'Sizin kimin altını oymaya çalıştığınızı biliyorum' deniyor. Bunlar dedikodular. Bunlar siyasetin alfabesi temelinde hassas olması gereken yaklaşımlardır. CHP'nin terörsüz Türkiye hedefine yapacağı katkı da çok önemlidir. Bunun doğru bir üslupla yapılması son derece önemlidir." SEÇİM TARTIŞMALARINA NET YANIT Erken seçime ilişkin gelen soruya Çelik, "MYK'nın ve MKYK'nın seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok. Arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi, onun büyük birikiminin Türkiye için paha biçilmez olduğunu biliyorlar. O sebeple Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesiyle ilgili güzel temenniler dile getiriyorlar. Ama kurumsal olarak seçim gündemi ve tarihi yoktur. Hükümet işin başındadır. Önümüzdeki 2-3 yıl boyunca Türkiye ve bölge meselelerinin çözümü için kapsamlı ve geniş bir ajandamız var. Seçim meselesini ne MYK ne de MKYK'da konuşmadık" şeklinde cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Demir yumruğumuzu daima hazır tutuyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Demir yumruğumuzu daima hazır tutuyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde düzenlenen "Şehit Aileleri ve Gazilerle İftar Programı"nda konuştu. Erdoğan, Türkiye’nin terörle mücadelesine vurgu yaparak, verilen sözlerin tutulmaması halinde gereken adımların atılacağını belirtti. "DEMİR YUMRUĞUMUZU DAİMA HAZIR TUTUYORUZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin güvenliği için her alanda güçlü bir duruş sergilendiğini ifade ederek, şu sözleri dile getirdi: "Bundan sonra da nefret dili, kavga ve gerilim yerine karşılıklı saygıyı, hoşgörüyü ve diyaloğu gözetmeye devam edeceğiz. Fakat uzattığımız elin havada bırakılması veya ısırılması halinde de demir yumruğumuzu daima hazır tutuyoruz." Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği noktaya dikkat çekerek, artık dışa bağımlı bir ülke olmadığını vurguladı: "Bugün insansız hava araçlarıyla, uçağıyla, tankıyla, topuyla, füzesiyle, gemisiyle ve helikopteriyle kendi göbeğini kendisi kesen bağımsız bir Türkiye’ye ulaştık." "ŞEHİT YAKINLARIMIZ İÇİN BAŞINIZI EĞDİRECEK HİÇBİR ŞEY YOK" Erdoğan, konuşmasında şehit ailelerine ve gazilere özel bir mesaj vererek, Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılığına dikkat çekti: "Şayet verilen sözler tutulmaz, süreç oyalama, savsaklama, göz boyama gibi şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider. Devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdüreceğiz." "Terörsüz Türkiye" girişiminin önemine değinen Erdoğan, bu sürecin ülke genelinde büyük destek gördüğünü belirtti: "Bir takım marjinal gruplar hariç, terörsüz Türkiye girişimi milletin ve siyasetin kahir ekseriyeti tarafından sahiplenilmiş ve desteklenmiştir. Bunu ülkemiz adına kıymetli bir kazanım olarak görüyoruz." "ŞEHİTLERİMİZİN AİLELERİ MİLLETİMİZE EMANETTİR" Konuşmasının sonunda şehit ailelerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların her zaman devletin ve milletin güvencesinde olduğunu vurguladı: "Şehitlerimizin geride bıraktığı siz aileleri, bize ve milletimize emanettir. Bugüne kadar bu emanetlere samimiyet ile sahip çıktık. Yarın da şehitlerimizin emanetlerini baş tacı etmeyi sürdüreceğiz."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yayman: 2027’de Cumhur İttifakı’nın bayrağını yeniden dalgalandıracağız Haber

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yayman: 2027’de Cumhur İttifakı’nın bayrağını yeniden dalgalandıracağız

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Antakya ilçesinde bulunan AK Parti il başkanlığında partililerle bir araya gelerek açıklamalarda bulundu. Çok sayıda vatandaşın katıldığı toplantıda; AK Parti Hatay İl Başkanı Mustafa Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Metin Taşçı, ilçe belediye başkanları ve partililer yer aldı. "Son depremzede evine girene kadar biz gece gündüz çalışmaya ve milletimizin yanında olmaya söz veriyoruz" Asrın felaketi sonrası ağır hasar alan Hatay’ın yeniden inşası için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Yayman, "Deprem bölgemizin Hatay’ımızın dertlerine sözcülük etmeye, memleketimizin sorunlarını çözmek gece gündüz çalışmaya söz veriyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız, milletvekillerimiz, Cumhur ittifakımız adına söylüyorum son depremzede evine girene kadar biz gece gündüz çalışmaya ve milletimizin yanında olmaya söz veriyoruz" dedi. "Cumhurbaşkanımız 23 yıldır güçlü liderlik sergiliyor" Yayman, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski arasında yaşanan gergin görüşmeye dikkat çekerek "Biz inşallah, 2027 yılının Kasım ayında yapılacak olan bir seçimle Cumhurbaşkanımızı Cumhur ittifakının adayı olarak bir kez daha Başkan yapacağız ve bir kez daha Cumhur ittifakının bayrağını Türkiye’nin semalarında dalgalandıracağız. İşte dün gördünüz Başkan Trump ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski arasındaki konuşmayı, oradaki fotoğrafı hep beraber gördünüz. Allah’a hamdolsun ki bizim Dünya liderimiz Recep Tayyip Erdoğan tam 23 yıldır böyle bir manzaraya izin vermedi. Bebek katili İsrail Devlet Başkanı’na karşı söylediği sözü hepimiz hatırlıyoruz. Cumhurbaşkanımız, İsrail Devlet Başkanı’na ‘One minute’ dedi ve ‘Sesiniz çok çıktığı için haklı olamazsınız’ ifadelerini kullandı" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan varken başka bir lidere ihtiyaç olmadığını ifade eden Yayman, "İşte böyle bir Dünya lideri varken, sayın bilge lider Devlet Bahçeli’nin dediği gibi Başka aday gerek yoktur. Biz dua ediyoruz, çalışıyoruz ve gece gündüz milletimize hizmetinde olarak bir sonraki seçimde de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden başkan yapacağız ve Türkiye’nin sorunlarının hepsini birlikte çözeceğiz inşallah" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.