TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#sağlıkçı

İLKHABER-Gazetesi - sağlıkçı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sağlıkçı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Erzurum'da sağlık çalışanlarından İsrail protestosu Haber

Erzurum'da sağlık çalışanlarından İsrail protestosu

Her hafta olduğu gibi Lala Mustafa Paşa Camisi önünde toplanan sağlıkçılar, ellerinde taşıdıkları Türk ve Filistin bayrakları ile İsrail aleyhine yazıların yer aldığı pankartlarla Yakutiye Medresesi'ne yürüdü. Yürüyüşe vatandaşlarda destek verdi. Burada yürüyüşçüler adına konuşan, sağlıkçılar olarak her hafta gerçekleştirdikleri protestonun devamlılığı konusunda kararlı olduklarını belirttiler. Sağlıkçılar adına bir konuşma yapan Dr. Kübra Kayaalp Göğebakan ise “Bugün burada Gazze'yi unutmayan, unutamayan sağlık çalışanlar olarak 22. kez bir araya geldik. Eylemlerimizi kar-kış demeden kış boyu devam ettirdiğimiz gibi bayram tatili dinlemeden de devam ettiriyoruz. Çünkü İsrail de Müslüman kardeşlerimize bayram seyran dinlemeden zulmediyor, çocuk-sivil bakmadan öldürüyor! Ramazan-iftar anlamadan aç bıraktı, aç bırakıyor! Sağlıkçı-hastane önemsemeden bombalıyor. O yüzden biz de az kişi olduğumuz günlerde bile sayımıza bakmadan, benimle kim var diye arkamıza dönmeden meydana atılıyoruz, ben varım Allahım diyoruz! Defalarca kez duanın, bilinçlenmenin, duyurmanın, boykotun, infak etmenin öneminden bahsettik. O yüzden bugün öncekilere benzer bir bildiri metni okumak yerine farklılık yapalım ve konuk alalım diye düşündük. Bugün biz değil konuğumuz Kudüs konuşacak. Mescidi Aksayı üzerinde bulunduran, Filistin'in başkenti olan Kudüs konuşacak” dedi.

Sağlıkçı ailenin yeni yaşam hayali yarım kaldı: 4 ölü, 1 yaralı Haber

Sağlıkçı ailenin yeni yaşam hayali yarım kaldı: 4 ölü, 1 yaralı

Muğla’da aynı hastanede görev yaptığı karısını, yeni görev yeri olan Manisa’ya götürmek üzere yola çıkan sağlıkçının otomobili, kontrolden çıkan tırın altında ezildi. Sağlıkçı anne-baba ve iki kızlarının hayatını kaybettiği kazanın ardından, kendilerine yeni bir yaşam kurmayı planlayan ailenin hayalleri yarım kaldı. Denizli’nin Buldan ilçesinde aynı aileden 4 kişinin hayatını kaybettiği kazanın ardından ortaya çıkan yarım kalmış hayaller, duyanların yüreğini parçaladı. Marmaris Devlet Hastanesinde tıbbi sekreter olarak görev yapan Kahramanmaraşlı Hasan Çetinkaya ile birlikte aynı hastanede sözleşmeli tıbbi sekreterlik yapan eşi Ümmü Çetinkaya’nın (31) ataması, baba ocağı Manisa’nın Alaşehir Devlet Hastanesine yapıldı. Hafta sonu evini Muğla’dan Alaşehir’e taşıyan Ümmü Çetinkaya, pazartesi son mesaisini yaparak Marmaris Devlet Hastanesinden ilişiğini kesti. Bir süre daha Muğla’da çalıştıktan sonra eşinin yanına tayin olacağı günlerin hayalini kuran Hasan Çetinkaya, eşi ve iki kızını Alaşehir’deki yeni yuvalarına bırakıp dönmek için 46 P 7457 plakalı otomobiliyle Marmaris’ten yola çıktı. Yeni evlerine ulaşamadılar 4 kişilik Çetinkaya ailesini taşıyan otomobil, Denizli’nin Buldan ilçesini 6-7 kilometre geçip güney rampasına geldiğinde, karşı yönden gelirken yağış nedeniyle kontrolden çıkan Mehmet B. idaresindeki 32 DG 237 plakalı tırla çarpıştı. Karşı şeride geçip metrelerce sürüklediği otomobili hurdaya döndüren tır, ormanlık alana devrildi. Kazayı gören vatandaşlar, araçta sıkışan ailenin yardımına koştu. Baba Hasan, anne Ümmü ve 3 yaşındaki İdil Çetinkaya’nın olay yerinde hayatını kaybettiği kazadan yaralı olarak kurtarılarak, vatandaşlar tarafından Buldan Devlet Hastanesine yetiştirilen 6 yaşındaki abla Ece İkra Çetinkaya da yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Yan yatan tırda sıkışan sürücü Mehmet B. ise itfaiye ekiplerinin yoğun çabaları sonucu kurtarılarak, ambulansla hastaneye sevk edildi. Kazada hayatını kaybeden 4 kişilik Çetinkaya ailesinden gelen acı haber, uzun süredir birlikte görev yaptıkları Marmaris Devlet Hastanesi ve baba ocaklarına ateş düşürdü. Çiftin mesai arkadaşları büyük üzüntü yaşarken, ailenin son yolculuklarına da Alaşehir’de yan yana uğurlanacakları öğrenildi.

Gölcük depremini yaşayan kadın sağlıkçı, hemşire eşiyle afetzedelerin imdadına koştu Haber

Gölcük depremini yaşayan kadın sağlıkçı, hemşire eşiyle afetzedelerin imdadına koştu

ANTALYA (AA) - GÜLSEM ADAM - ​Çocukken yaşadığı ​​​​​​17 Ağustos 1999 Gölcük depremini hafızasından silemeyen anestezi teknikeri Sevda Erdin Turan, Kahramanmaraş merkezli depremin haberini alır almaz hemşire eşiyle gönüllü olarak bölgeye giderek afetzedelerin yaralarını sarmaya çalıştı.Kepez Devlet Hastanesinde görev yapan Sevda Erdin Turan ve hemşire eşi Mevlüt Turan, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini nöbetçi oldukları sırada öğrendi.Turan çifti, gönüllü olarak gittikleri deprem bölgesinde 7 gün boyunca özveriyle çalışarak depremzedelerin acısını dindirmeye çabaladı.Anestezi teknikeri Sevda Erdin Turan, AA muhabirine, depremin ardından haberleşme gruplarında deprem bölgesine gönüllü gitmek isteyenlerin olup olmadığının sorulduğunu söyledi.Mesajı görür görmez eşiyle gönüllü olduklarını belirten 32 yaşındaki Turan, "Çocukken depremi yaşadım, dışarıda yatmak zorunda kaldım. O yüzden bu benim için önemliydi, gitmeye karar verdim. Bunu eşimle paylaştım, kendisi de destek verdi ve gönüllü olarak deprem bölgesine gittik." dedi.Turan, diğer gönüllü sağlık çalışanlarıyla kısa sürede adapte olup çalışmaya başladıklarını ifade etti.Bölgede çalışan ve nöbetçiyken depreme yakalanan doktorların ara vermeksizin çalışmaya devam ettiklerini aktaran Turan, "Hatay Altınözü Devlet Hastanesine ulaştığımızda, oradaki sağlıkçılar bizi gördüklerine çok mutlu oldu. Doktorlar 3 aylık stokun bir gecede bittiğini söyledi. Çok sıkıntılı bir süreçti ve herşeye rağmen hep birlikte çalışmaya devam ettik." diye konuştu.Deprem bölgesindeki sağlık çalışanlarının 2 büyük depreme de hastanede yakalandıkları için sadece hastalara müdahale ve kontroller sırasında hastaneye girebildiklerini kaydeden Turan, kendilerinin ise yıkıcı depremleri yaşamadıkları için daha rahat çalışabildiklerini ifade etti.- "Yaralı depremzedeler, yaşadıkları şok nedeniyle acılarının farkında değildi"Hemşire Mevlüt Turan ise depremin ilk saatlerinde 13 kişilik ekiple deprem bölgesine gönüllü olarak gittiklerini kaydetti.Antalya'ya döndükleri güne kadar vardiyalı olarak hastanede çalıştıklarını belirten Turan, beraber gittikleri sağlık ekibinin acil servisi devraldığını, görev paylaşımı yaptıklarını ve hemen çalışmaya başladıklarını dile getirdi.Yaralı depremzedelerin yaşadıkları şok nedeniyle acılarının dahi farkında olmadıklarını anlatan Turan, şunları söyledi:"Acile gelen bir depremzedenin omzu kırıktı, müdahalede bulunup bandaj yaptım. Ortopedi doktorunun olduğu başta bir hastaneye sevk edilmesi gerektiğini söyledim. Yaralı depremzedenin, 'Çocuğumu ve eşimi enkazdan çıkarıp defnedeyim ondan sonra doktora gideyim' demesi hala aklımda, unutamıyorum. Yaralanan depremzedeler şok halinde oldukları için hastaneye bile başvurmadılar. Geldiklerinde ise mahcup olarak geliyorlardı. Biz de elimizden geleni yapmaya çalıştık."Turan, eşiyle deprem bölgesine tekrar gitmek için gönüllü listesine isimlerini yazdırdıklarını sözlerine ekledi.

Deprem bölgesine giden sağlıkçı gece çalışıp gündüz enkazda "hayat emaresi" aradı Haber

Deprem bölgesine giden sağlıkçı gece çalışıp gündüz enkazda "hayat emaresi" aradı

ANTALYA (AA) - GÜLSEM ADAM - Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgeye giden ilk ekipte yer alan ebe Fatma Gencer, gece nöbet tutup, gündüz enkaz alanlarını gezerek "Sesimi duyan var mı?" diye bağırıp göçük altındakilere sesini duyurmaya çalıştı.Kepez Devlet Hastanesi Doğum Salonu servisinde ebe olarak görev yapan Gencer, 6 Şubat'ta depremin meydana geldiği saatlerde hastanede nöbetçiyken gönüllü olarak deprem bölgesine giden sağlık ekibinin arasında yer aldı.İskenderun Devlet Hastanesinde bir yandan depremzedelerin yaralarını sarmak için canla başla mücadele eden Gencer, bir yandan da nöbeti bittikten sonra göçükten bir ses alma umuduyla, enkazları gezdi.Deprem bölgesinde çalışan Gencer, yine deprem bölgesine gitmek için gönüllü oldu.- "Ne bir yorgunluk, ne bir bıkkınlık vardı"Ebe Gencer, AA muhabirine, deprem haberini aldığı gün hastanede nöbetçi olduğunu ve bölgeye gönüllü gittiğini söyledi.İskenderun'a vardıklarında zifiri karanlık olduğunu ve yanan limanın alevlerinin göğe yükseldiğini anlatan Gencer, "Yollar enkazdan kapalıydı ve yağmurun altında yürüyerek hastaneye varabildik. Bizler oraya göçükten sağ kurtulanlara yardım etmek için 6 gün boyunca bölgede görev yaptık, ne bir yorgunluk, ne bir bıkkınlık vardı." dedi.Hastaneye gelen yaralılara acil serviste ilk müdahaleyi yaptıklarını belirten Gencer, daha sonra bu yaralıları hemen sevk ettiklerini kaydetti.- "Önce devletimin adına sonra kendi adıma hizmet verdim"Gönüllülük esasıyla gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Gencer, şöyle devam etti:"Gece nöbet tutup gündüz enkazları dolaşıp 'Beni duyan var mı?' diye bağırıyorduk, bu sayede göçükten yaşlı bir amcamız kurtarıldı. Hepimiz o şekilde çalıştık, ben de görevim bittiği zaman mahallelere gidip 'enkazda bir ses duyabilir miyim' diye dolaşıyordum. Arama kurtarma ekipleri bütün enkazlara yetişemiyordu, çok fazla yıkım vardı. Enkazın etrafından dolanırken 'Sesimi duyan var mı?' diye enkazın bir noktasında bağırıyorduk. Bir ses duyduğumuzda kurtarma ekiplerine bildiriyorduk. Bunun gibi sürekli insanların yardımına koşmaya çalıştık. Sadece insanlara acil hizmeti vermek için gitmedik. Sağlık ekibi olarak oraya hem acil hizmetimizi sunduk, hem de onlara nasıl dokunabiliriz, yaralarını nasıl sarabiliriz derdindeydik. Birey olarak gönüllülük esasıyla gitmiş olabilirim ama önce devletimin adına sonra kendi adıma hizmet verdim."Gencer, bir hayat kurtarmak için ellerinden geleni yaptıklarını ve uyumak gibi bir dertlerinin hiçi olmadığını kaydetti.Deprem bölgesine gittiği günden itibaren İskenderun Devlet Hastanesinin koridorlarında yattıklarını anlatan Gencer, "Poliklinik kısımlarında yere şilteler sererek yattık, geldiğimiz güne kadar da öyle yaptık, bundan da hiç gocunmadık. Zaten çok yatamıyorduk. Aklımız sürekli 'Acile nasıl bir hasta geldi, enkaz altından biri getirildi mi?, nasıl yardımcı olabilirim? Hep bu düşünceyle çalıştık. Uyumak gibi bir derdimiz yoktu." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.