#samandağ

İLKHABER-Gazetesi - samandağ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, samandağ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hatay'da 'gelin-görümce' dayanışması markaya dönüştü: 60 kişiye ekmek kapısı oldular Haber

Hatay'da 'gelin-görümce' dayanışması markaya dönüştü: 60 kişiye ekmek kapısı oldular

Hatay Samandağ ilçesinde, toplumdaki klasik "gelin-görümce anlaşamaz" algısı, örnek bir girişimcilik öyküsüyle yıkıldı. Fidanlı Mahallesi'nde yaşayan 45 yaşındaki Meral Çapar, gıda mühendisi gelini Esra Mızraklı (32) ve muhasebeci gelini Serap Mızraklı (34) ile güçlerini birleştirme kararı aldı. Bu dayanışma, deprem bölgesinde onlarca kişi için geçim kaynağına dönüştü. ATIL İŞ YERİNDEN TÜRKİYE PAZARINA İki yıl önce kendilerine ait boş bir dükkanı atölyeye çeviren kadın girişimciler, Hatay mutfağının vazgeçilmezleri olan katıklı ekmek, kömbe, sürk, külçe, nar ekşisi, peynir ve reçel gibi yöresel ürünler üretmeye başladı. Eşlerinin lojistik desteğini de arkalarına alan ortaklar, kısa sürede Emineller markası ile Türkiye'nin dört bir yanına ürün gönderir hale geldi. Üretim kapasitesini zamanla artıran ekip, şu anda 27'si kadın olmak üzere toplam 60 kişiye istihdam sağlıyor. "TEK REKABET YERİMİZ PAZAR ALANIMIZ" İşletmenin satış ve pazarlama sorumluluğunu üstlenen görümce Meral Çapar, aile içinde kurdukları bu iş birliğinin başarıyı getirdiğini vurguladı. Depremin ardından bölge insanına istihdam sağlamanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Çapar, şunları söyledi: "İnsanın ailesiyle iş yapması kadar güzel bir şey yok. Çok da güzel anlaşıyoruz. Güzel ilerledik, büyüdük ve çok şükür şimdi Türkiye genelinde satışlarımız var. Gelin görümce anlaşamaz algısını da kırdığımıza inanıyorum. Çok iyi anlaşıyoruz, onlar benim kız kardeşlerim, aramızda gelin görümce durumu da yok. Tek rekabet yerimiz pazar alanımız." HAFTALIK BİR TON SÜRK ÜRETİMİ İşletmenin kalite kontrol süreçlerini yöneten gıda mühendisi Esra Mızraklı, ürettikleri gıdaları kendi çocuklarına da güvenle yedirdiğini belirterek, "Aynı hassasiyetle müşterilerimize de o şekilde ürünlerimizi sunuyoruz. İşlerimiz gayet güzel ilerliyor. Çok iyi anlaşıyoruz, birbirimize danışarak, ortak kararla hareket ediyoruz" dedi. Üretim kapasitesi hakkında bilgi veren Serap Mızraklı ise atölyede haftada bir ton sürk, 600 oruk ve 850 kömbe üretildiğini aktardı. Dayanışma mesajı veren Mızraklı, "Depremden sonra çoğu kişinin iş imkanı kalmadı bu sürede özellikle kadınlarımızı çok iyi desteklediğimizi düşünüyorum. Gelin-görümce olarak da aramızda hiçbir zaman rekabet yok, aksine kardeş gibiyiz, birbirimize çok iyi destek veriyoruz. El ele vererek çok iyi yerlere geldik, daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Hatay’da denize açılan balıkçıdan 3 gündür haber yok Haber

Hatay’da denize açılan balıkçıdan 3 gündür haber yok

Hatay'ın sahil ilçesi Samandağ'da bir balıkçının denizde kaybolması üzerine geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Kapısuyu Mahallesi Çevlik sahilinden 3 gün önce sabah saatlerinde "vira bismillah" diyerek denize açılan Refik Sahiloğulları geri dönmedi. TEKNESİ DENİZİN ORTASINDA BOŞ BULUNDU Sahiloğulları'nın denize açıldığı tekne, bölgedeki başka bir balıkçı tarafından fark edildi. Teknenin içinde kimsenin olmadığını gören balıkçı, durumu derhal Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, tekneyi yedeğe alarak limana getirdi ancak Refik Sahiloğulları'na dair bir ize rastlanmadı. SAHİL GÜVENLİK TİMLERİ ARIYOR Kayıp balıkçının bulunması için Sahil Güvenlik Komutanlığı havadan, karadan ve denizden operasyon başlattı. Güvenlik botları yüzey taraması yaparken, dalış timleri su altında, kıyı ekipleri ise sahil şeridinde arama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. "NORMALDE YALNIZ ÇIKMAZDI" Sahiloğulları'nın arkadaşı Ayhan Özkan, limanda umutlu bekleyişini sürdürüyor. Kayıp balıkçının o gün denize yalnız açılmak zorunda kaldığını belirten Özkan, yaşanan süreci şöyle anlattı: "Normalde denize yalnız çıkmazdı. Yanındaki arkadaşı o gün hastalandığı için gidemedi. Refik de akşam yemeğini çıkarmak için limana yakın, gözle görülür bir mesafede denize açılmıştı. Ne olduğunu bilemiyoruz. Sahil Güvenlik bizi arayınca durumu öğrendik." Arkadaşı Özkan, ailenin perişan durumda olduğunu belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Özkan, "Herhangi bir bulguya henüz ulaşılmadı. Yetkililerden ricamız, arama çalışmalarının yoğunlaştırılmasıdır. Kardeşimizin canlı veya cansız bir şekilde bulunmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Aort anevrizmasına erken müdahalede tarihi adım Haber

Aort anevrizmasına erken müdahalede tarihi adım

Tıbbi teknoloji alanında faaliyet gösteren Angiolutions, araştırma aşamasındaki A3-Shield sisteminin güvenliği ve etkinliğini değerlendiren ilk insan (FIH) çalışması olan PRINCIPIIS-FIH denemesinde ilk hastanın başarıyla tedavi edildiği bilgisini paylaştı. Özbekistan’ın Taşkent kentindeki farklı merkezlerde yürütülen çalışmanın, küçük abdominal aort anevrizması (AAA) (Vücudun en büyük atardamarı olan aortun duvarında zayıflama sonucu meydana gelen balonlaşma) bulunan hastalara erken müdahale seçeneği sunmayı hedeflediği belirtildi. Çalışma kapsamında, aort nabız dalgalarını lokal olarak modüle ederek AAA büyümesini durdurmayı amaçlayan implant değerlendirildiği ve ilk insan uygulamasında başarı elde edildiği bildirildi. Başarılı implantasyonun gerçekleştiği bu çalışmada, Hataylı Dr. Mansur Duran, Dr. Marcus Wenzel, Dr. Isabel N. Schellinger, Dr. Marius Rummel, Dr. Sandra Düsing, Prof. Dr. Hubert Schelzig, Dr. Markus Wagenhäuser ve Angiolutions CEO’su Uwe Raaz yer aldı. Angiolutions CEO’su Uwe Raaz, ilk uygulamanın önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “PRINCIPIIS-FIH’deki ilk prosedür, Angiolutions ve küçük AAA’larla yaşayan hastalar için önemli bir dönüm noktası. Bu hastalar, yaşamı tehdit eden ilerleyici bir hastalıkta uzun yıllar ‘bekle ve izle’ yaklaşımına mahkûm kaldılar. A3-Shield sistemiyle daha erken müdahale edebileceğimiz ve hastalığı nispeten iyi huylu bir aşamada durdurabileceğimiz yeni bir tedavi penceresi açmayı hedefliyoruz.” Düsseldorf Üniversite Hastanesi Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Kliniği Direktörü ve Angiolutions Tıp Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hubert Schelzig ise sistemin geleceğe yönelik potansiyeline dikkat çekti: Prof. Dr. Schelzig, “AAA ilerlemesinin temel biyomekaniğini hedef alan A3-Shield sistemi, rüptür riskini azaltmayı ve zorlu aort onarımı ihtiyacını sınırlamayı amaçlıyor. PRINCIPIIS-FIH çalışmasından elde edilecek veriler, bu yeni yaklaşımın rutin klinik uygulamalara nasıl entegre edileceğine ışık tutacak” dedi Hataylı doktor uluslararası tıp arenasında Bu önemli araştırma ekibinde, Hatay’ın Samandağ ilçesinde doğan Dr. Mansur Duran’ın da yer alması Türkiye açısından ayrı bir gurur kaynağı oldu. Genç yaşına rağmen vasküler cerrahi alanında dikkat çeken çalışmalara imza atan Dr. Duran’ın, yaşam riski taşıyan aort anevrizmalarına yönelik yenilikçi bir tedavi platformunun geliştirilmesine katkı sunması, hem Türkiye’nin tıp dünyasındaki etkinliğini hem de Hataylı bir hekimin uluslararası başarı potansiyelini ortaya koydu. Bölgedeki sağlık camiası, Dr. Duran’ın bu başarısının yeni nesil Türk hekimleri için ilham niteliği taşıdığını kaydetti.

Kırmızı ayakkabılarla kadına yönelik şiddete sanatsal tepki Haber

Kırmızı ayakkabılarla kadına yönelik şiddete sanatsal tepki

Kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla anlamlı bir farkındalık etkinlik yapıldı. Rihen Kültür Sanat ve Dayanışma Topluluğu, Samandağ’daki Hz. Hızır Parkı’nda düzenlediği etkinlikte, erkekler tarafından öldürülen kadınları anmak için kırmızı ayakkabıları sergiledi. Topluluk üyeleri, Rihen’in simgesi olan yapraklar ve yakılan buhur eşliğinde maniler okuyarak kadın dayanışmasının gücünü gözler önüne serdi. Sanat aracılığıyla toplumsal mücadeleyi ilke edinen Rihen Kültür Sanat ve Dayanışma Topluluğu’nun hem sosyal medyada yürüttüğü sanatsal farkındalık çalışmaları hem de konserlerle bölgede önemli bir kamuoyu oluşturduğu belirtildi. “Kadınların sesi susmayacak” Rihen Kültür Sanat ve Dayanışma Topluluğu Başkanı Duygu Esmer, şunları dile getirdi: “Şiddete kurban giden kadınların ayakkabılarını kırmızıya boyanmış bir isyan olarak yere bırakmak için bir araya geldik. Her ayakkabı bir can, bir hikâye, yarım kalmış bir yaşam. Sanatın gücüne inanıyoruz, sesimizi konserlerle, manilerle ve sosyal medyada ürettiğimiz her içerikle çoğaltıyoruz. Kadın dayanışması, bu coğrafyanın en güçlü nefesidir. Biz Rihen topluluğu olarak, kadınların sesi asla susmasın diye üretmeye, söylemeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.”inliğe katılan sanatsever ve duyarlı kadınlar, bu ritüel niteliğindeki anmanın her yıl daha geniş katılımla sürdürülmesi çağrısında bulundu.

Doğanın gizemli hazinesi defne, büyük emeklerle yağa dönüşüyor Haber

Doğanın gizemli hazinesi defne, büyük emeklerle yağa dönüşüyor

Defne üretimi, Akdeniz ikliminin hâkim olduğu bölgelerde hem ekonomik hem de sağlık açısından büyük önem taşıyor. Antik dönemlerden bu yana şifa kaynağı olarak kullanılan defne, içerdiği uçucu yağlar, antiseptik özellikleri ve hoş aromasının yanı sıra kas ve eklem ağrılarını hafifletme, saç ve cilt sağlığını destekleme gibi pek çok faydasıyla dikkat çekiyor. Bu nedenle defne yağı, ilaç, kozmetik ve kişisel bakım sektörlerinin vazgeçilmez doğal hammaddeleri arasında yer alıyor. Hatay’ın verimli topraklarında da yetişen defne ağacının, kendine has aroması ve sağlık üzerindeki etkileriyle hem kozmetik hem de sağlık sektöründe önemli bir yere sahip olduğu belirtiliyor. Bu değerli yağın üretimi ise büyük emek gerektiren geleneksel yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Samankaya Mahallesi’nde geleneksel yöntemlerle üretim yapan Nahya Güzelyurt ve Atra Güzelyurt, üzüme benzeyen görünümü olan defne tohumlarını özüne uygun şekilde işleyerek tamamen doğal defne yağı elde ediyor. Defne yağı üretiminin oldukça zahmetli bir süreç olduğunu belirten üretici Nahya Güzelyurt, çalışma aşamalarını şu sözlerle özetledi: “Defne ağaçlarından topladığımız tohumları önce ayıklıyoruz. Temizlenen tohumlar kazanda yaklaşık iki gün boyunca kaynatılıyor. Süreç boyunca sürekli odun atmak gerekiyor. Kaynatma işlemi tamamlandıktan sonra kazandan çıkan tohumları leğenlerde eziyor, süzgeçten geçiriyoruz. Elde edilen karışımı defalarca yıkayıp yeniden kaynatıyoruz. Bu işlemler sonunda yağ yüzeye çıkarak ayrışıyor.” Hatay’a özgü doğal bir ürün olan defne yağı, kullanım alanlarıyla da dikkat çekiyor. Güzelyurt, yağın faydalarını ise şöyle anlatıyor: “Defne yağı ilaç sanayisinde kullanılıyor, eklem ağrılarını hafifletiyor. Saç dökülmesini azaltıp saçları besliyor. Ayrıca defne sabunu yapımında da vazgeçilmez bir ürün olarak dikkati çekiyor. Türkiye genelinde bilinen ve talep gören bir yağ.” Üretim sürecinde kullanılan tohumların işlem sonrası kurutularak kışın da yakacak olarak değerlendirildiğini belirten Güzelyurt, defne ağacının her parçasının değerli olduğunun altını çizdi. Güzelyurt, “Meyvesi zeytine benzer ama daha küçük. Yaklaşık 10 kilo tohumdan 1 kilo yağ elde ediyoruz. Doğallığını her aşamada koruyoruz” dedi. Harbiye, Samandağ ve Defne ilçeleri genelindeki köylerde sürdürülen defne yağı üretimi, hem bölge halkının geçimine katkı sağlıyor hem de köklü kültürel mirasın yaşatılmasına destek oluyor. Üreticiler, kendi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kalan yağı satışa sunduklarını, fiyatların ise geçtiğimiz yılki seviyelerde olduğunu ifade ediyor. Emekle üretilen Hatay defne yağı, doğallık arayan tüketicilerin vazgeçilmez ürünleri arasındaki yerini korumaya devam ediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.