#sanık

İLKHABER-Gazetesi - sanık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sanık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kartalkaya yangını davasında damat genel müdür konuştu: "İtfaiye raporundan haberim yoktu, yetkili ben değildim" Haber

Kartalkaya yangını davasında damat genel müdür konuştu: "İtfaiye raporundan haberim yoktu, yetkili ben değildim"

Bolu'da meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davanın ikinci duruşması devam ediyor. Aralarında otel sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu, toplam 32 sanık yargılanıyor. Saat 18.00 sıralarında Halit Ergül'ün damadı ve aynı zamanda Grand Kartal Otel'in Genel Müdürü tutuklu sanık Emir Aras dinlendi. Salonda gergin anlar Emir Aras, yaşanan facia dolayısıyla duyduğu üzüntüyü dile getirdiği sırada salonda gergin anlar yaşandı. Müştekilere ve avukatlara, hakim tarafından gerekli uyarılar yapıldı. Yaklaşık 3 dakika süren gerginliğin ardından Aras'ın yeniden savunmasına başlandı. "Tek başıma karar alma yetkim yoktu" Üzgün olduğunu belirten Aras, "Lisansımı bilgisayar yazılımı üzerine yaptım. Evlendikten sonra 2012'de şirkette çalışmaya başladım. Şirket 3 tanedir. Otellerin bilgi işlemiyle uğraşıyordum. İstanbul'da ikamet ettiğim için yarı zamanlı İstanbul, yarı zamanlı Bolu'daydım. Bu nedenle uzaktan yapabileceğim işlemlere odaklandım. Benim resmiyetteki 'genel müdürlük' vasfım 2015'de silah ruhsatı almak için verilmiştir. Verildikten bir ay sonra başvurum olmuştur. Fiilen genel müdürlüğüm, yetkilerim yoktur. Benim görevim network, bilgisayar güvenliği, kamera sistemi, grup satış, otelin satış fiyatlarını belirleme, satış yapılan ürünlerin menüye ekleme çıkarma, kampanyalar, acentalarla görüşme gibi işlemler. Tek başıma karar alma yetkim yoktu. Görevli bulunan konularda da genel müdür onayı alırdım" dedi. "Otelde yarı zamanlı duruyorum" Emir Aras, savunmasına şöyle devam etti: "Otelde bulunduğum zamanlarda damat olduğumdan dolayı bana sürekli bu şeyler danışılır, herkes bir şey sorar. Kendi alanım dışında veya farklı konularda. Benim alanımsa cevap veririm, bilmediğim bir şeyse, yapmadığım ya da sormadığım bir şeyse ilgililere sorarım. HTS kayıtlarında da mevcuttur. Ben otelde yarı zamanlı duruyorum. Bazen haftanın 4 günü, bazen de 3 gün. Tatil dönemlerinde uzun süre durduğum oluyordu." "Hayatımda ilk defa itfaiye raporu ile karşılaştım" 16 Aralık'ta kayınpederi Halit Ergül'ün kendisine Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan denetime gelineceğini söylediğini anlatan Aras, şu ifadeleri kullandı: "Bana 'Senin de bulunman iyi olur' dedi. Ben de bunun üzerine, 'Denetimciler geldiğinde bana da haber verin' dedim. O günün sabahına turizm denetçileri geldi. Normalde bu konulara ben eşlik etmiyorum. Daha önce de etmişliğim olmuştur, yine kayınpederimin isteği üzerine, otelde olduğum için bana, 'Sen de ol' dedi. Zeki Bey ve Mehmet Salun ile ilk önce oturduk, evrak istediklerini söylediler, bazı evraklar verdiler. Bunların bir kısmını Mehmet Salun muhasebeden getirdi. Bazı evrakları beklerken denetime başlandı. 12. kattan aşağı katlara kadar dolaşmak istediklerini söylediler. 12. kattan teker teker tüm odalara, duman dedektörü ve yangın merdiveni de dahil hepsine baktılar. Aşağı teker teker 7. kata kadar beraber indik. Çok uzun bir denetim oldu. Kapalı hiçbir kapı bırakmadılar. Her nerede kapı varsa hepsinin açılmasını istediler. Katlardaki yangın tüplerine de baktılar. 7. kattan sonra ben yanlarından ayrıldım. Mehmet, o sırada zannedersem yoktu. O, 9. katta sanırım evrakları tamamlayamaya gitmişti. Ben de kendilerine 'Denetim bitince hep beraber otururuz' dedim. Ondan sonra onlar yaklaşık sabah 10.00'dan 15.00'e kadar tüm her yeri dolaştılar. En son yemek yiyip, ayrılacaklardı. Bize yapılması gereken işleri söylediler. Çok detaylı baktılar. Bize basit eksikleri söylediler. Bunlar kayınpederim ile de paylaşıldı. Ben de arkadaşlara ilettim. Vedalaştım ve ayrıldım. Saat 16.00 gibi ofise geçtim. Yanıma geldiler ve itfaiyenin denetlemesi olduğunu, eksikler bulunduğunu söylediler. Bana kağıt verdiler. Bende hayatımda ilk defa itfaiye raporu ile karşılaştım. Hiçbir denetim daha önce bulunmadım, bilmiyorum. Hiç vakıf olmadığım konu. Listeye baktım, okudum. Arkadaşlar o sırada konuyu anlattı. Ben de hızlıca yapılabilir olanları yapalım yazdım. Ondan sonra diğer konuyu bilmediğim için fotoğrafını çekip Kadir Bey'e gönderdim. Kadir Bey'i aradım. Ben hiçbir şekilde bu raporun iptal edilip edilmeyeceğiyle ilgili. Çünkü ben bunun nasıl bir denetim olduğunu bilmiyordum. Sadece en altında 15 gün içinde yapılması gerektiği yazıyordu. Bunun üzerine Kadir Özdemir'e, 'Biz bunları 15 gün içinde nasıl tamamlayacağız?' dedim. Çünkü bu konu benim bildiğim bir konu değil. O bana, bu denetimin yanlış yapıldığını, bizim zaten itfaiye raporumuzun olduğunu söyledi. Ona, 'Ben sana döneceğim' dedim ve bunun üzerine kayınpederimi aradım. 'İtfaiye raporunda eksiklikler varmış. Ben basit yapılacak olanlara yapılsın dedim ama geri kalanı için ne yapacağız?' derken kayınpederim, itfaiye raporunun olduğunu söyledi. İtfaiye raporu olmasa hiçbir yere açılış verilmeyeceğini söyledi. Ben de o sırada Kadir Bey'i aradım, var olduğunu söyledim. O da 'var' dedi. 'Çekilsin' o zaman dedim, o da 'Tamam' dedi. Bundan sonraki süreci bilmiyorum." "Eşim bir çocuğu kurtardı" Olay gününü de anlatan Aras, "7. katta 727 numaralı odada kalmaktaydım, eşim ve kızım da vardı. Biz uyuyorduk. Saat 03.32'de eşim 'Dışarıdan sesler geliyor' dedi. O sırada telefonum titredi. Koridora giderken telefonu açmadım, kimin aradığını gördüm. Dışarıyı merak ettiğim için kapıyı açtım ve karşıdan dumanlar geliyordu. Sonra telefon bir daha çaldı. O sırada eşime, 'Koş kızı al, yangın var galiba' dedim. Ondan sonra telefonu açtım. Telefondaki kişi, 'Emir Bey yangın var' dedi. 'Nerede?' diye sordum, 4. katta olduğunu söyledi. 'Tamam' dedim ve telefonu kapattım. Ondan sonra kapıdan koşup çıkabilir miyiz diye baktım. O sırada telefonum bir daha çaldı. Oteldeki misafirlerden Nedim Türkmen aradı. 'Abi yangın var, çıkın çabuk' dedim. Kendisini tanıyordum. 1 dakika içinde eşim geldi. Ağzımızı, burnumuzu kapatarak, 'Yangın var' diye bağırıp, koşarak merdivenlere doğru gittik. Bu sırada olayın vahametini bilmiyorduk. Koşarak aşağı indik. Önce 7. kattan 6. kata, o sırada sendeliyorduk, ağır bir duman ve koku vardı. Orada bir çocuk gördük, o çocuğu da eşim kaparak hep birlikte dışarıya çıktık. Onları dışarı bıraktığım an tekrardan koşarak içeri girmeye çalıştım. İçeri giremedim, resepsiyonun oradan gidemedim. 4 kata gitmek istedim ama yoğun duman geliyordu. Sonra dışarı çıktım, Zeki Bey'i gördüm ve 'Alarm neden çalışmıyor?' diye bağırdım. O da bana, 'Bilmiyorum Emir Bey' dedi. "Kayınvalidemin yanına yardım için gitmedim" Otelin her yerinde güvenlik kamerası olduğunu, anlattıklarının da bu görüntüler incelendiğinde doğrulanabileceğini kaydeden Aras, saat 03.38'de jandarmaya ihbar bulunduğunu da söyledi. Uzun merdiven aradığını, bir merdiven bulup çatıya çıktığını ve camda olan kayınvalidesini gördüğünü söyleyen Aras, "O odanın içerisindeydi hala. Yardım için gitmedim. 'Acil kişi ben değilim' dedi, refleks olarak gidebilirdim ama gitmedim. Kamera kayıtları da orayı görmektedir. Orada kimi kurtardığımı da göreceksiniz. Arkadaşlar zaten yastık ve çarşafla kurtarmaya başlamıştı. Bende onlara yardım ve eşlik ettim. Yukarılara bağırmaya başladım. 'İtfaiye geliyor, atlamaya çalışmayın' diye uyardım. Çok üzücü bir olay yaşandı, bir kişi atladı. Ben sinir krizi geçirdim" diye konuştu. Müşteki sinir krizi geçirdi Emir Aras'ın savunma sırasında müştekiler bağırmaya devam etti. Sinir krizi geçiren bir kadın, yakınları tarafından sakinleştirildi. Hakim ise, "Herkese söz hakkı vereceğim" uyarısında bulundu. "Ne ben orada kalırım, ne çocuğumu, ne de insanları konaklatırım" Olay günü birkaç kez sinir krizi geçirdiğini dile getiren Emir Aras, "Üzerime atfedilen, bilerek, isteyerek, olası kast ile suçlamayı kabul etmiyorum çünkü böyle bir şeyin olduğunu bilsem, bilebilsem, aklımın ucundan geçse, ne ben orada kalırım, ne çocuğumu, ne de insanları konaklatırım" şeklinde konuştu. "İspat edebilirim" Otelde yaptığı tüm görevleri ispat edebileceğini dile getiren sanık Aras, "Bu otelin bütün fiyatlarını, satış fiyatlarını ben yapıyorum. Otelin menüsündeki fiyatlar, nelerin çıkacağının maliyetine kadar hepsine ben bakarım. Her gün gelen maillerim vardır. Adisyonları kontrolü gibi...Bu maile her gün ben bakarım" ifadelerini kullandı. "Belki aşçıya bile sorsanız, 'Yemeği yaparken Emir Bey'e söylüyorum' diyecek" Dinlenen sanıklarının bir çoğunun kendisinden talimat aldığını söylediğini aktaran Emir Aras, "Bunu sizde duydunuz. Gazelle Otel'de de, Grand Kartal Otel'de de muhasebecisinden tekniğine kadar herkes benden talimat aldığını söylüyor. Belki aşçıya bile sorsanız, 'Yemeği yaparken Emir Bey'e söylüyorum' diyecek. Şunu söylemek istiyorum; ben yarı zamanlı geliyorum, benim gelmediğim zamanlarda bu arkadaşlar işlerini nasıl yapıyordu? Kimden talimat alıyorlardı? Suçlamak için demiyorum. Bu otelde herkesin görevi. Bana hayatım boyunca kimse genel müdür demedi. Genel koordinatörümüz ya da damat diye tanıştırıldım. 'Ben yetkisizdim, hiç bir şey değildim' demiyorum. Bana bir çok şey sorulurdu, bende bunu danışırdım. Zaten arkadaşların benden aldıkları talimatlarda bilgi işlem, bilgisayar, network gibi şeylerdir. Bazıları, 'Emir Bey'e sormadan hiçbir şey yapmazdık' demiş. Her şey bana mı soruluyordu? Ben bunu arkadaşlara sormak istiyorum. Ben geldiğimden beri otelin yürüyen bir sistemi var" dedi. "Kendileri de tek başına karar veremez, kayınpederime sorulur" Kendisine sorulan soruları cevaplayan Aras, "Hiçbir kurumda ne talimatım ne de bilgim oldu. Ahmet Bey ve Kadir Bey, 'Emir Bey'den talimat alıyoruz' dedi, diğer arkadaşlar da aynı şekilde. Sadece ben değil; Zeki Bey de, Kadir Bey de, Ahmet Bey de tek başına karar verilemez. Bunu peşinen söylüyorum. Kimseyi töhmet altında bırakmam istemem. Kayınpederime sorulurdu. Sormadan yapamazlardı. Cemal Bey'de yapamazdı" diye konuştu. "Halit garson, aklı ermez. Bu hileli düzeni sen mi kurdun?" Yangında ailesinden 8 kişiyi kaybeden avukat Yüksel Gültekin söz alarak, Aras'a, "3 kuruş kazanmak için hileli sistemi kim kurdu? Halit Bey mi kurdu, yoksa sen damat olduktan sonra mı kurdun? Halit garson, bu işlere aklı ermez. Sen damat olduktan sonra mı kurdun bu düzeni?" diye sordu. Bunun üzerine Aras, evrak işlerinin takip etmediğini, kendisinin bu işleri bilmediği söyledi. Aras'ın çapraz sorgusu devam ediyor.

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında su verme tartışması ve dramatik savunmalar: "Naif insanlar nasıl örgüt lideri olur?" Haber

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında su verme tartışması ve dramatik savunmalar: "Naif insanlar nasıl örgüt lideri olur?"

İstanbul'da, özel hastanelerdeki yenidoğan ünitelerinin haksız kazanç sağlamak amacıyla bebekleri sevk ederek ölümlerine neden olduğu iddia edilen 46 sanıklı davanın 3. duruşmasında önemli gelişmeler yaşandı. Duruşma sırasında tutuklu sanıkların su verme tartışması ile başlayan gerginlik, davanın dramatik savunmalarıyla devam etti. Su verme meselesine yapılan itirazlar ve sanıkların "naif" olduklarını savunarak örgüt lideri suçlamasına karşı verdikleri yanıtlar, duruşmanın en dikkat çeken anlarıydı. "Sanıkların Su Verme Tartışması Salonu Gerdi" Duruşma, sanık yoklamasının ardından başladığında, tutuklu sanık avukatı müvekkiline su vermek istedi. Jandarmaların engellemeye çalıştığı bu hareket, duruşma salonunda kısa süreli bir gerginliğe yol açtı. Sanık avukatları, "Su vermek suç değil" diyerek tepki gösterdi. Mahkeme salonunda, diğer sanıkların da dahil olduğu kısa süreli bir tartışma yaşandı. Cumhuriyet savcısının "Burada alışveriş yapmak yasak" demesi üzerine sanık avukatları, "Jandarmalar işini yapmıyor" diyerek itiraz etti. "Sanıklar, ‘Naif’ Olduklarını ve Örgüt Üyesi Olmadıklarını Savundu" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklar, üzerlerine atılan suçlamaları reddederek dramatik açıklamalarda bulundu. Sanık Mehmet Gürül, davada suçsuz olduklarını belirterek, "Bu adamlar naif insanlar, nasıl örgüt lideri olabilirler?" diyerek suçlamaları yalanladı. Diğer sanıklar da, suçlarını kabul etmediklerini ve hastalarına yardımcı olmak amacıyla hareket ettiklerini savundular. Duruşmada, suçlu bulunmadıklarını iddia eden sanıkların savunmaları, izleyenleri şaşkına çevirdi. "İddianame ve Savcının Talepleri" Sanıklara yönelik iddianamede, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 bebek ölümüne sebep olmaktan ağır cezalara çarptırılmaları talep ediliyor. Bunun yanı sıra, nitelikli dolandırıcılık ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak gibi suçlardan yıllarca hapis cezası isteniyor. Mahkemede, hastanelere yönelik güvenlik tedbirleri uygulanması ve bu hastanelerin kapatılması talebi de gündeme geldi. "Duruşma Esnasında Yaşanan Şok Gelişmeler" Duruşmada, sanıklardan Ali Dirik ve diğer tutuklu isimlerin yaptığı savunmalar da dikkat çekiciydi. Sanık Ali Dirik, kendisinin suçlamaları kabul etmediğini ve “Fırat Sarı ile mücadele ettiğini” belirterek suçsuz olduğuna inandığını ifade etti.

Sanık nedir? Suçlu mu, masum mu? Haber

Sanık nedir? Suçlu mu, masum mu?

Sanık, bir suçla suçlanan ve mahkeme tarafından yargılanan kişidir. Sanıkların, adil bir yargı süreci yaşamak için belirli hakları vardır. Bu haklar, sanıkların suçlamaları hakkında hızlı ve adil bir yargılanma hakkı, kendilerini avukatları aracılığıyla savunma hakkı ve suçlamalar hakkında ifade vermeme hakkını içerir. Sanıkların hakları, adil bir yargı süreci ve adaletin sağlanması için son derece önemlidir. Mahkeme, sanıkların suçlu olup olmadığını delillerin değerlendirilmesi sonucunda belirler. Sanıklar, suçlu bulunmadan önce suçlu olduklarına dair makul şüphe olması gerektiği ilkesine dayanır. Eğer deliller sanığın suçlu olduğunu kanıtlamıyorsa, sanık masum kabul edilir. Ancak, eğer mahkeme sanığı suçlu bulursa, uygun bir ceza verilir. Bu ceza, suçun ciddiyetine bağlı olarak hapis cezası, para cezası veya diğer ceza türleri olabilir. Sanık Kimdir? Sanık, bir suçla suçlanan ve mahkeme tarafından yargılanan kişidir. Sanıklar, çeşitli suçlarla suçlanabilirler ve bu suçlamaların doğruluğu mahkeme tarafından değerlendirilir. Sanıkların suçlu olup olmadığı, mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesi sonucunda belirlenir. Sanığın Hakları Sanıkların, adil bir yargı süreci yaşamak için belirli hakları vardır. Bu haklar, suçlamalar hakkında doğru ve adil bir şekilde savunma yapabilmelerini sağlamaktadır. İşte sanıkların sahip olduğu bazı temel haklar: Yargılanma Hakkı: Sanıkların, suçlamaları hakkında hızlı ve adil bir yargılanma hakkı vardır. Bu, herkesin suçlamalarıyla ilgili kanıtların değerlendirilmesi için adil bir süreç geçirmesini sağlar. Avukat Temsil Hakkı: Sanıklar, kendilerini avukatları aracılığıyla savunma hakkına sahiptir. Avukatları, sanığın haklarını korumak ve adil bir savunma yapmak için onlara yardımcı olur. İfade Verme Hakkı: Sanıklar, suçlamalar hakkında ifade vermeme hakkına sahiptir. Bu, sanığın kendini suçlamak zorunda olmadığı ve masumiyetini kanıtlamak için ifade verme seçeneğine sahip olduğu anlamına gelir. Bu haklar, sanıkların adil bir yargı süreci yaşamasını ve masumiyetlerini kanıtlama fırsatı bulmalarını sağlar. Adaletin sağlanması için bu haklara saygı gösterilmesi önemlidir. Yargılanma Hakkı Sanıkların, suçlamaları hakkında hızlı ve adil bir yargılanma hakkı vardır. Yargılanma hakkı, her bireyin temel insan haklarından biridir ve adil bir yargı süreci yaşanması için önemlidir. Bu hak, sanıkların suçlamalarıyla ilgili olarak mahkemede savunma yapma ve delillerini sunma imkanı sağlar. Yargılanma hakkı, sanıkların suçlamalarıyla ilgili olarak hızlı bir şekilde yargılanma taleplerini içerir. Bu, suçlamaların doğru veya yanlış olduğunun ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması açısından önemlidir. Adil bir yargı süreci, tüm tarafların eşit şekilde temsil edildiği ve delillerin objektif bir şekilde değerlendirildiği bir süreçtir. Yargılanma hakkı, sanıkların suçlamaları hakkında söz sahibi olma ve kendilerini savunma hakkını içerir. Sanıklar, avukatları aracılığıyla savunma yapabilir, tanıklar çağırabilir ve delilleri sunabilir. Bu hak, sanıkların suçlamalarıyla ilgili olarak adaletin sağlanmasını ve masumiyetin kanıtlanmasını sağlar. Avukat Temsil Hakkı Sanıkların, kendilerini avukatları aracılığıyla savunma hakkı vardır. Bu hak, adil bir yargılama sürecinin temel bir unsuru olarak kabul edilir. Avukatlar, sanıkların yasal haklarını korumak ve onları mahkemede en iyi şekilde temsil etmekle görevlidir. Avukat temsil hakkı, sanıkların suçlamalarla ilgili olarak doğru ve adil bir savunma yapmalarını sağlar. Avukatlar, delilleri toplar, tanıkları sorgular ve savunma stratejileri geliştirirler. Aynı zamanda, sanıkların haklarını korumak ve mahkeme sürecinde haksızlığa uğramamalarını sağlamak için ellerinden geleni yaparlar. Avukat temsil hakkı, sanıkların adaletin sağlanması için önemlidir. Avukatlar, hukuki bilgileri ve deneyimleri sayesinde sanıkların haklarını en iyi şekilde savunabilirler. Bu hak, sanıkların suçlamalara karşı etkili bir şekilde savunma yapmalarını sağlar ve adil bir yargılama sürecinin gerçekleşmesine yardımcı olur. İfade Verme Hakkı Sanıklar, suçlamalar hakkında ifade vermeme hakkına sahiptir. Bu hak, sanıkların kendilerini koruma ve suçlamalarıyla ilgili potansiyel zararlı ifadelerden kaçınma amacıyla tanınmıştır. İfade verme hakkı, adaletin temel bir unsuru olup, sanıkların suçlamalar hakkında konuşmama veya susma hakkına sahip olmalarını sağlar. Bu hak, sanıkların savunma stratejilerini ve duruşmada sunacakları delilleri etkilemeden, adil bir yargı süreci yaşamalarını sağlar. Sanıklar, suçlamalar hakkında ifade vermeme hakkını kullanarak, kendi aleyhlerine kullanılabilecek ifadelerden kaçınabilir ve savunmalarını daha etkili bir şekilde sunabilirler. Bununla birlikte, ifade verme hakkı, sanıkların suçlamalar hakkında sessiz kalmaları anlamına gelmez. Kendilerini savunma amacıyla ifade verebilirler, ancak bu tamamen isteğe bağlıdır. Sanıklar, avukatlarıyla birlikte ifade vermeyi tercih edebilir veya sessiz kalmayı seçebilirler. Bu hak, sanıklara yargı sürecinde daha fazla kontrol sağlar ve adil bir yargılama hakkını destekler. Sanık Hakları ve Adalet Sanık Hakları ve Adalet Sanıkların hakları, adil bir yargı süreci ve adaletin sağlanması için son derece önemlidir. Her bireyin, suçlu olduğuna dair makul şüphe olmadan masum kabul edilme hakkı vardır. Bu nedenle, sanıkların savunma hakkı ve adil bir yargılanma süreci yaşama hakları bulunmaktadır. Bir sanığın adil bir yargı süreci yaşaması için öncelikle hızlı ve etkili bir şekilde yargılanma hakkı vardır. Bu, suçlamalar hakkında hızlı bir şekilde karar verilmesi ve sürecin uzatılmaması anlamına gelir. Ayrıca, sanıkların kendilerini avukatları aracılığıyla savunma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, sanıkların suçlamalarıyla ilgili olarak etkili bir savunma yapabilmelerine olanak sağlar. Sanıkların ifade vermeme hakkı da önemlidir. Bu hak, sanıkların suçlamalar hakkında ifade vermeme veya kendilerini incitme riski olmadan susma hakkına sahip olmalarını sağlar. Bu şekilde, sanıkların kendi aleyhlerine ifade verme zorunluluğu olmadan adil bir yargı süreci yaşamaları sağlanır. Sanıkların hakları, adil bir yargı süreci ve adaletin sağlanması için büyük önem taşır. Her bireyin masumiyet karinesine dayanarak suçlu olduğuna dair makul şüphe olmadan masum kabul edilme hakkı vardır. Bu haklar, suçlamalarla yüzleşen ve mahkeme tarafından yargılanan sanıkların adil bir şekilde savunma yapabilmelerini ve adaletin sağlanmasını amaçlar. Sanık mı, Masum mu? Sanıkların suçlu olup olmadığı, mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesi sonucunda belirlenir. Mahkeme sürecinde, savcı tarafından sunulan deliller, tanıkların ifadeleri ve diğer kanıtlar dikkate alınır. Ancak, sanığın suçlu olduğunu kanıtlamak için delillerin yeterli ve kesin olması gerekmektedir. Sanıklar, suçlu bulunmadan önce masumiyetlerini kanıtlama hakkına sahiptir. Mahkeme, sanığın suçlu olduğuna dair makul şüphe oluşmadığı durumlarda, sanığı masum kabul eder. Bu nedenle, delillerin doğru ve güvenilir olması, adaletin sağlanması için büyük önem taşır. Delillerin değerlendirilmesi sırasında, mahkeme tarafsızlık ilkesine uygun hareket etmelidir. Delillerin doğru bir şekilde toplandığından ve sunulduğundan emin olmalıdır. Ayrıca, sanığın savunma hakkını kullanabilmesi için gerekli imkanları sağlamalıdır. Sanıkların suçlu olup olmadığına karar vermek, adil bir yargılama süreci gerektirir. Mahkeme, delillerin titizlikle incelenmesi ve adaletin sağlanması için gerekli adımları atmalıdır. Bu şekilde, masumiyet karinesine uygun bir şekilde hüküm verilebilir ve haksız yere suçlanan kişilerin cezalandırılması önlenmiş olur. İnanç İlkesi Sanıklar, suçlu bulunmadan önce suçlu olduklarına dair makul şüphe olması gerektiği ilkesine dayanır. Bu ilke, adaletin temel taşlarından biridir ve sanıkların masumiyetlerini kanıtlamaları gerektiği anlamına gelir. Yani, bir kişi suçlanmadan önce suçlu olduğuna dair yeterli delil sunulmadıkça masum kabul edilir. Bu ilke, adaletin objektifliğini ve adaletin sağlanmasını sağlamak için önemlidir. Sanıkların suçsuz olduklarını kanıtlamaları için yeterli zaman ve fırsat verilir. Bu şekilde, yanlış suçlamaların önüne geçilir ve masum insanların haksız yere cezalandırılması engellenir. İnanç ilkesi, adil bir yargı sürecinin olmazsa olmazıdır. Suçlamaların kanıtlanması gerektiği ve sanıkların masumiyetlerinin korunması gerektiği düşüncesiyle hareket edilir. Bu ilke, hukuk sistemimizin temel prensiplerinden biridir ve adaletin sağlanmasında büyük bir rol oynar. Delil Yetersizliği Eğer deliller sanığın suçlu olduğunu kanıtlamıyorsa, sanık masum kabul edilir. Delil yetersizliği, adil bir yargı sürecinin temel bir ilkesidir. Mahkemeler, suçluluğu kanıtlanmadıkça bir kişiyi suçlu olarak kabul etmezler. Deliller, suçlamaları desteklemek veya çürütmek için kullanılan kanıtlardır. Ancak, delillerin yetersiz veya tutarsız olması durumunda, sanık masum kabul edilir. Delillerin yetersiz olduğu durumlarda, mahkemeler sanığı suçsuz bulur ve beraat kararı verir. Bu, adil bir yargı sürecinin önemli bir parçasıdır çünkü suçsuz insanların haksız yere cezalandırılmasının önüne geçer. Delillerin yetersizliği, sanığın masumiyetini kanıtlamak için kullanılan bir savunma stratejisidir. Delil yetersizliği durumunda, mahkeme tarafından sunulan delillerin sanığın suçlu olduğunu kanıtlamadığına karar verilir. Bu karar, sanığın masum olduğunu gösterir ve adaletin sağlanması için önemlidir. Delillerin yetersiz olduğu durumlarda, sanığın suçsuzluğu kanıtlanmış olur ve suçlamalar düşer. Sanığın Cezalandırılması Sanığın cezalandırılması, mahkeme tarafından suçlu bulunması durumunda gerçekleşir. Mahkeme, delilleri değerlendirerek sanığın suçlu olduğuna karar verirse, uygun bir ceza verilir. Cezanın türü, suçun ciddiyetine bağlı olarak değişebilir. Sanıklar, suçlarının türüne göre hapis cezası, para cezası veya diğer ceza türleriyle cezalandırılabilir. Hapis cezası, sanığın belirli bir süre boyunca cezaevinde kalmasını gerektirir. Para cezası ise sanığın belirli bir miktar para ödemesini gerektirir. Diğer ceza türleri ise suçun özelliğine ve yerel yasalara bağlı olarak değişebilir. Mahkeme, sanığın suçlu olduğuna karar verirken adaleti sağlamaya çalışır. Cezanın adil ve orantılı olması önemlidir. Mahkeme, suçun ciddiyetini, sanığın geçmiş suç kaydını, pişmanlık gösterme durumunu ve diğer faktörleri dikkate alarak ceza miktarını belirler. Ceza Türleri Sanıklar, suçun ciddiyetine bağlı olarak farklı ceza türleriyle cezalandırılabilir. İşlenen suçun ağırlığına ve mahkemenin takdirine bağlı olarak, hapis cezası, para cezası veya diğer ceza türleri uygulanabilir. Hapis cezası, suçun ciddiyetine bağlı olarak belirlenir. Sanık, suçlu bulunduğunda belirli bir süre boyunca cezaevine gönderilebilir. Hapis cezası, suçun ağırlığına ve kanunun belirlediği ceza miktarına göre değişebilir. Para cezası da yaygın bir ceza türüdür. Sanığın suçlu bulunması durumunda, belirli bir miktar para cezası ödemesi gerekebilir. Para cezası, suçun ciddiyetine ve sanığın mali durumuna göre belirlenir. Bunların yanı sıra, diğer ceza türleri de uygulanabilir. Bu cezalar, suçun türüne ve kanun tarafından belirlenen ceza hükümlerine bağlı olarak değişebilir. Örneğin, toplum hizmeti, tedavi programları veya sivil hakların kısıtlanması gibi cezalar da uygulanabilir. Sanıkların cezalandırılması, suçun ciddiyetine ve adaletin sağlanmasına bağlıdır. Mahkeme, delilleri değerlendirerek ve yasalara uygun bir şekilde karar vererek, sanığın hangi ceza türüyle cezalandırılacağına karar verir. Sıkça Sorulan Sorular Sanık nedir? Sanık, bir suçla suçlanan ve mahkeme tarafından yargılanan kişidir. Sanığın hakları nelerdir? Sanıkların, adil bir yargı süreci yaşamak için belirli hakları vardır. Bu haklar arasında hızlı ve adil bir yargılanma hakkı, kendini avukat aracılığıyla savunma hakkı ve suçlamalar hakkında ifade vermeme hakkı bulunur. Sanıklar suçlu mu, masum mu? Sanıkların suçlu olup olmadığı, mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesi sonucunda belirlenir. Sanıklar suçlu bulunmadan önce suçlu olduklarına dair makul şüphe olması gerektiği ilkesine dayanır. Eğer deliller sanığın suçlu olduğunu kanıtlamıyorsa, sanık masum kabul edilir. Sanığın cezalandırılması nasıl olur? Eğer mahkeme sanığı suçlu bulursa, uygun bir ceza verilir. Sanıklar, suçun ciddiyetine bağlı olarak hapis cezası, para cezası veya diğer ceza türleriyle cezalandırılabilir.

Küçükçekmece’de kediyi darp eden sanık hakkında 5 ay hapis kararı verildi Haber

Küçükçekmece’de kediyi darp eden sanık hakkında 5 ay hapis kararı verildi

Kararda Koyuncu’nun “hayvana işkence” suçundan iyi hal indirimi yapılarak 5 ay hapisle cezalandırılmasına karar verildi. Küçükçekmece Halkalı’da 5 Ocak’ta meydana gelen olayda Aytuğ Koyuncu yaşadığı bina içerisindeki kediye tekme ve yumruklarla saldırmıştı. Kediye işkence yapan Koyuncu ardından binanın kapısını açmıştı. Olayın ardından gözaltına alınan Aytuğ Koyuncu serbest kalırken ifadesinde “Benim aslında kedilere karşı bir nefretim yok. Ancak site yönetimi kedilere karşı olan hassasiyetimi bildiği için bilinçli olarak 25 kediyi site içerisinde besliyor, onların dışkılarını gelip benim duvarlarıma sürüyorlar.  Orada kediyi görünce site yönetimine karşı vermiş olduğum bir tepkiydi. Bir fırça olsaydı onunla onu dışarıya çıkaracaktım ancak benim verdiğim tepkiyle kedi öyle yukarı sıçrayınca o görüntüler oluştu" şeklinde savunma yapmıştı. Koyuncu’nun serbest bırakılması kararına başsavcılığın yaptığı itiraz üzerine sanık yeniden gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Koyuncu, hakkında 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan dava kapsamında görülen ilk duruşmada tahliye edilmişti. Küçükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında sanık Aytuğ Koyuncu ve avukatı hazır bulundu. Duruşmaya İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi adına avukat Merve Poyraz Özcan, Bahtiyar Güner, Ayla Ülkü ve Gülnihal Abay da katıldı. Duruşmada savunması sorulan sanık Aytuğ Koyuncu “Site yönetimiyle husumetim olmasından dolayı hakkımda suç isnat ediyorlar, ben hayvan düşmanı bir insan değilim. Site yönetimi illegal bir şekilde yasadışı yaptığı işlerle uğraşamadığı için benimle olan konuları bu taraflara çektiler. Amaçları beni itibarsızlaştırıp asosyalleştirmedir” dedi. Avukat Merve Poyraz ise “Bugün hayvana şiddet uygulayan yarın kadına şiddet uygulayacaktır. Islah edilmesi söz konusu değildir. Kediye yapılan eylem açıkça işkence ve eziyettir” dedi. Avukat Ayla Ülkü ise “Sanığın bir kediye sevgisiz bir şekilde işkence ettiğine dair görüntüler kapsamında konuşamayan, kendini savunamayan canlıya yönelik yaptığı eylemlerden dolayı üst sınırdan cezalandırılmasını talep ederiz” diye konuştu. Avukatların beyanlarının ardından kararını açıklayan hakim, sanık Aytuğ Koyuncu’nun “ev hayvanına veya evcil hayvana işkence etmek veya acımasız ve zalimce muamelede bulunmak” suçundan önce 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Cezada indirim uygulayan hakim, sanığın 5 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti.

Burdur'da şiddet gördüğü iddiasıyla kocasını öldüren sanığın yargılanmasına başlandı Haber

Burdur'da şiddet gördüğü iddiasıyla kocasını öldüren sanığın yargılanmasına başlandı

Burdur'un merkeze bağlı Düğer köyünde eşini av tüfeğiyle öldüren ve hakkında "eşe karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan sanık, hakim karşısına çıktı. Burdur Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanık Ayşe I. (27), müşteki ve sanık yakınlarıyla tarafların avukatları katıldı. Sanık Ayşe I, evlenmeden önce eşinin kendisine tecavüz ettiğini, bu sebeple onunla evlenmek zorunda kaldığını anlattı. Evlendikten sonra da sürekli şiddet gördüğünü, eşinin farklı tarihlerde sopayla kolunu kırdığını, bacağından bıçakladığını, kendisini ve ailesini ölümle tehdit ettiğinden boşanamadığını ifade eden sanık, "On yıl boyunca şiddet eylemleri sürdü. Çocuklarımız oldu, bu çocukları da kabullenmedi. Evlilik sürecimde de rıza göstermediğim halde benimle zorla ilişkiye giriyordu. 2016'da uzaklaştırma kararı aldırdım, bunun üzerine beni ormanlık alana götürdü ve orada da darbetti." diye konuştu. Eşinin, kız kardeşine de tecavüz ettiğini öne süren Ayşe I, şöyle devam etti: "Olay günü elinde içki şişesiyle eve geldi, 3 aylık hasta oğlumu 'hastaneye götürelim' dedim elinin tersiyle yüzüme vurdu, çocuğumu sarstı. 'Çocuğu sustur, sen susturmazsan ben sustururum, sizi öldürürüm.' diye tehdit içerikli sözler söylüyordu. Silah yatak odasında ayağının ucunda duruyordu, yanında da sopa vardı. Silahı alıp odadan çıkarmak isterken beni gördü 'Nereye gidiyorsun?' dedi, eline sopayı aldı. Sonra silah ateş aldı, gerisini hatırlamıyorum. Öldürmek kastıyla hareket etmedim, pişmanım." Sanığın avukatı da müvekkilinin "Örselenmiş kadın sendromu"nda olduğunu, mahkeme heyetinin dikkate almasını talep etti. Öldürülen İsmail I'nın (32) avukatı da şikayetçi olduklarını belirterek sanığın cezalandırılmasını istedi. İddia makamı da sanığın tutukluluk halinin devamını istedi. Mahkeme heyeti tanık beyanlarını dinledikten sonra sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. Sanık avukatı Ahmet Onaran, duruşmanın ardından gazetecilere, müvekkilinin 10 yılın üzerinde sistematik bir şiddete maruz kaldığını belirterek Türk yargısına ve mahkemeye güvendiklerini söyledi. Ailesinin de müvekkilinin yanında olduğunu aktaran Onaran, "Keşke bu olay olmasaydı, biz karşı tarafa da başsağlığı diliyoruz ancak Ayşe de 10 yıl boyunca ceza kanunumuzda karşılığı olan duruşmada anlattığı şiddetleri yaşamasaydı. İnşallah bu yargılamanın sonunda hepimizin içine sinecek bir kararı alacağımıza inanıyoruz. Sürecin takipçisi olacağız." dedi. Sanığın babası Süleyman Demir de kızının mecbur kalmasa bu eylemi yapmayacağını dile getirerek adalete güvendiklerini kaydetti. Merkeze bağlı Düğer köyünde 28 Mayıs'ta müstakil evde yaşayan Ayşe I, eşini av tüfeğiyle öldürmüş, jandarma ekiplerince gözaltına alınan üç çocuk annesi kadın tutuklanmıştı.

Ağladığı için bebeğini boğarak öldüren sanık: "Cezamı çekmek istiyorum" Haber

Ağladığı için bebeğini boğarak öldüren sanık: "Cezamı çekmek istiyorum"

Kayseri Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada tutuksuz yargılanan A.B. (43) ve avukatı duruşma salonunda hazır bulundu. A.B. duruşmada verdiği ifadesinde; akıl sağlığının yerinde olduğunu, ağlıyor, ses yapıyor diye kızını yastıkla boğarak öldürdüğünü itiraf etti. A.B., "Cezamı çekmek istiyorum, adalet yerini bulsun. Cezaevine gitmek istiyorum, her şeyden bıktım" dedi. Mahkeme; eksiklerin giderilmesi için ve adli tıptan dosyanın dönüşü beklendiği için davayı ileri bir tarihe ertelerken A.B.’nin ise tutuksuz yargılanmasına hükmetti. Olay 5 Temmuz 2020’de Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Kerimoğlu Mahallesi’nde meydana gelen olayda, A.B., babasının evinde kaldığı sırada 3 hafta önce dünyaya getirmiş olduğu kızı Melek’i önce yastıkla boğarak öldürmeye çalıştı. Bebeğin ölmediğini fark eden anne A.B., daha sonra Melek’i boğazını sıkarak öldürdü. Olayın ardından A.B., polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Tutuklanarak cezaevine gönderilen anne A.B. için Adana Adli Tıp Kurumu’ndan alınan ‘akıl sağlığı yoktur’ raporunun ardından anne tahliye edildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alınmasını talep etti. İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından A.B.’nin ‘akıl sağlığı yerinde’ raporu verildi. Mahkeme daha sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alınmasını talep etti. İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından A.B.’nin ‘akıl sağlığı yerinde’ raporu verildi.

Oyuncu Ezgi Mola’yı takip ederek taciz ettiği iddia edilen sanığa hapis cezası Haber

Oyuncu Ezgi Mola’yı takip ederek taciz ettiği iddia edilen sanığa hapis cezası

Oyuncu Ezgi Mola’nın, tanımadığını belirttiği Kemal K. isimli şahsın kendisini yıllarca takip ederek, kendisini tehdit ve tacize maruz bıraktığı iddiasıyla açtığı dava karara bağlandı. İstanbul 22.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Kemal K. hazır bulundu. Duruşmaya müşteki avukatı Yaman Şenoymak ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da katıldı. Mütalaa açıklandı Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, müşteki Ezgi Mola’nın 2015 yılında bir firmanın reklam çekimlerinde yer aldığı sırada, bir reklam afişinde arkasında duran doktor rolünde çekime katılan Kemal K. olduğunu anladığı kişinin, 20 Aralık 2022’de arkasından kendisini takip ettiğini aktardı. Açıklanan mütalaada, müşteki Mola’nın arkasını döndüğünde sanık Kemal K.’nın ‘seninle konuşmam lazım, seni görmem lazım’ şeklinde söylemde bulunduğu, parmağını sallayarak ‘işimi yapmama engel oluyorsun, seni çok kötü yapacağım haberin olsun’ şeklinde tehditte bulunduğu, sanığın kendisine 2020 yılından beri sosyal medyadan mesajlar gönderdiğini gördüğü kaydedildi. "Bekleyecek gücüm kalmadı artık, çok özledim seni’’ Mütalaada ayrıca, sanığın cinsel arzularını tatmin etmek maksadıyla müşteki Mola’ya ‘bekleyecek gücüm kalmadı artık seni görmek istiyorum, bir tanesin sen, insan sevdiğine kızabiliyor işte, orada yanına olmayı çok isterdim, çok özledim seni’ şeklinde mesajlarla cinsel tacizde bulunduğu da belirtildi. "Kendisiyle tanışmak için yanına gitmiştim. Sanırım yanlış anlaşılmışım’’ Sanık Kemal K. mahkemedeki savunmasında, "Herhangi bir kötü niyet, art niyet, kesinlikle ve kesinlikle yoktur. Bu olayın üzerinden uzun zaman geçti, uzun zaman geçtikten sonra hakkımda şikayetçi olunması doğru değildir. Ben o dönem sanat işleriyle uğraşıyordum. Hanımefendi de o dönem fotoğraflarımı paylaşmıştı, ben de kendisiyle tanışmak için yanına gitmiştim. Sanırım yanlış anlaşılmışım, yanına gitmem hataydı. Gitmemem de gerekebilirdi. Benim o süreçten sonra hiçbir bağlantım olmamıştır, beraatımı isterim’’ ifadelerini kullandı. 11 ay 35 gün hapis cezasına çarptırıldı Kararını açıklayan mahkeme, sanık Kemal K.’yı ‘cinsel taciz’ suçundan 4 ay 20 gün, ‘kişilerin huzur ve sükununu bozma’ suçundan 2 ay 15 gün ve ‘tehdit’ suçundan ise 5 ay olmak üzere toplamda 11 ay 35 gün hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca tüm suçlardan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Duruşmanın ardından müşteki avukatı Şenoymak, sanığın İstanbul 60.Asliye Ceza Mahkemesi’nden kesinleşmiş bir cezası olduğunu ve tekrar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilemeyeceğini belirtti. Hakim ise itiraz yolunun açık olduğunu belirterek duruşmayı sonlandırdı. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheli Kemal K.’nın a ‘cinsel taciz’, ‘kişilerin huzur ve sükununu bozma’ ve ‘tehdit’ suçlarından toplam 1 yıl 2 aydan 8 yıl 3 aya kadar hapsi talep edildi.

Sevgilisinin canına canice kıyan ve  buzlukta saklayan sanık hakkında karar Haber

Sevgilisinin canına canice kıyan ve buzlukta saklayan sanık hakkında karar

Bahçelievler'de birlikte yaşadığı Umıda Tulyaganova'yı (40) taşla öldürüp kollarını gövdesinden ayıran ve buzdolabına koyan Rıza Beler (61) 'Tasarlayarak kadına karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bahçelievler’de kaldırım taşıyla öldürdüğü sevgilisinin cesedini parçalara ayırıp derin dondurucuda saklayan sanık hakkında karar açıklandı. Mahkeme sanık Rıza Beler’in ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Öte yandan verilen cezada indirim uygulanmadı. Bahçelievler’de 39 yaşındaki Özbekistan uyruklu sevgilisi Umida Tulyaganova’yı, kaldırım taşıyla öldürüp cesedini parçalara ayırıp derin dondurucuda saklayan 61 yaşındaki sanık Rıza Beler’in yargılandığı davada karar açıklandı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Rıza Beler hazır bulundu. Duruşmada cumhuriyet savcısı tarafından açıklanan mütalaada sanık ile maktulün 3 yıldır birlikte yaşadıkları belirtilerek, maktulün başka erkekler ile para karşılığı fuhuş yapması nedeniyle sanık ile aralarında tartışma yaşandığı, sanığın suç tarihinden 3 ay önce maktulü öldürmek için planlar yaparak bu amaçla olayda kullandığı kaldırım taşını eve getirdiği aktarıldı. Mütalaada sanık ile maktulün olay günü yine tartıştığı belirtilerek, tartışma sonrası sanık ile maktulün uyumak için odalarına çekilmesinden sonra Rıza Beler’in kalkarak eve getirmiş olduğu kaldırım taşı ile maktulün kafasına ve yüzüne birden çok kez vurduğu aktarıldı. Sanığın ardından maktulün kollarını keserek derin dondurucuya koyduğu da mütalaada belirtildi. Mütalaada sanık ile maktul arasında aldatma sebebiyle yaşanan anlaşmazlık tespit edilmiş ise de sadakat yükümlüğünün eşe karşı olabileceği gözetilerek tahrik hükümlerini uygulanmasının mümkün olmadığı kaydedildi. Mütalaada Rıza Beler’in, ‘tasarlayarak kadına karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Savunma yapan sanık avukatı müvekkiline haksız tahrik indirimi yapılmasını talep ederken, Rıza Beler ise “Adaletime güveniyorum. Çok pişmanım. Böyle olmasını istemezdim. Beraatimi istiyorum” dedi. Sanığın son sözünün ardından kararını açıklayan mahkeme, Rıza Beler’in ‘tasarlayarak kadına karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Kararda iyi hal ve haksız tahrik indirimi ise uygulanmadı. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 23 Mart 2023 günü Bahçelievler’de meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede 39 yaşındaki Özbekistan uyruklu Umida Tulyaganova’nın, 61 yaşındaki sanık Rıza Beler tarafından öldürüldüğü üzerine bir ihbar geldiği belirtildi. Gözaltına alınan sanık Beler soruşturma kapsamında alınan ifadesinde Tulyaganova ile 2020 yılının Ocak ayında tanışıp birlikte yaşamaya başladıklarını, aralarında çıkan tartışma sonucu maktulün kendisini evden atmaya çalıştığını söyledi. Olaydan 3 ay önce dışarıdan bir kaldırım taşı alarak maktulü öldürmeyi istediğini söyleyen Beler, olay günü maktulle kredi kartı borcu nedeniyle tartıştığını belirtti. Beler olay günü sahur yaptıktan sonra uyuyan maktule balkondaki kaldırım taşını alarak vurduğunu ve cesedi parçalayarak derin dondurucuya koyduğunu itiraf etti. İddianamede Rıza Beler’in ‘tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme’ suçundan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

Alparslan Kuytul ve 12 sanığın alıkoyma ve tehdit iddiasıyla yargılanması sürdü Haber

Alparslan Kuytul ve 12 sanığın alıkoyma ve tehdit iddiasıyla yargılanması sürdü

ADANA (AA) - Eski Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı Yöneticisi Alparslan Kuytul'un da aralarında olduğu 4'ü tutuklu 13 sanığın, iş insanı Koray Sarısaçlı'nın kaçırılıp alıkonulması ve bir doktorun tehdit edilmesiyle ilgili 30 yıl 6 ay ile 38 yıl 6'şar aya kadar değişen oranlarda hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.  Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Alparslan Kuytul, Erol Ardıç, R.T. ve H.A. bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanıklar A.A, E.T, E.E, Ü.B, R.B, A.B, V.T, Ş.S. ve Y.T. ile avukatları ise mahkeme salonunda hazır bulundu. SEGBİS kaydıyla beyanı alınan tanık H.E. müşteki Koray Sarısaçlı'nın Alparslan Kuytul tarafından alıkonulmadığını ve suç niteliğinde herhangi bir duruma şahit olmadığını söyledi. Eski Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfına bir süre gittiğini belirten tanık H.E, "Vakıfta darp, yağma veya adam yaralama gibi suç niteliği taşıyan bir olay görmedim. Müşteki Koray Sarısaçlı'nın iddia ettiği olaylara da tanık olmadım. Bilgim bunlardan ibarettir." ifadelerini kullandı. Savunması alınan sanık R.T. ise herhangi bir suç örgütünün eylemlerine katılmadığını öne sürerek "Dosya sunulan görüntü izleme tutanağını kabul etmiyorum. Olay günü ben sanıklardan E.E. ile hiçbir yerde buluşmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ederim." dedi. Beyanların ardından görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı, dosya kapsamındaki mevcut delil durumu, sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, bu aşamada adli kontrol tedbirinin yetersiz kalması ve tutuklama tedbirinin ölçülü oluşu da dikkate alınarak tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar verip diğer tanıkların beyanlarının alınması için duruşmayı yarına erteledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.