SON DAKİKA
Hava Durumu

#sürdürülebilirlik

İLKHABER-Gazetesi - sürdürülebilirlik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sürdürülebilirlik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ormanların sürekliliği için yapılan bakım çalışmaları, ekonomiye katkı sağlıyor Haber

Ormanların sürekliliği için yapılan bakım çalışmaları, ekonomiye katkı sağlıyor

Ormanların sağlıklı ve verimli kalabilmesi için düzenli olarak bakım çalışmaları yapılması büyük önem taşıyor. Ormanların sürekliliğini sağlamak, yangın riskini azaltmak ve biyoçeşitliliği korumak amacıyla gerçekleştirilen bakım faaliyetleri, aynı zamanda ekonomik ve istihdam açısından da katkı sağlıyor. Orman Bölge ve bağlı İşletme müdürlüklerine bağlı ekipler, bakım çalışmalarında kuruyan ve devrilen ağaçların temizlenmesi, zararlı böceklerin tespit edilerek önlem alınması, fidanların gelişimini destekleyecek seyreltme ve budama işlemlerinin yapılması gibi birçok faaliyeti yürütüyor. Bu çalışmalar, hem doğal yaşamın korunmasına hem de orman kaynaklarının sürdürülebilir şekilde kullanılmasına olanak tanıyor. Adana Orman Bölge Müdürlüğü’nden büyük katkı Adana Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından da 2024 yılı programı kapsamında gerçekleştirilen gençleştirme ve bakım çalışmaları ile hem ormanların sürdürülebilirliği sağlandı hem de üretim ve istihdama katkıda bulunuldu. Adana Orman Bölge Müdürü Tahsin Etli, yapılan çalışmalar sonucunda 956.230 metreküp endüstriyel odun üretimi gerçekleştirildiğini ve üretilen emvalin pazarlamasıyla 2.605.541.643 TL satış geliri elde edildiğini ifade etti. Tahsin Etli, "Ormanların korunması ve ekonomik değerinin artırılması için bakım çalışmalarımız düzenli olarak sürdürülecek. Bizler ormanlarımızın korunması ve sürdürülebilirliği konusunda çalışmalar yaparken, vatandaşlarımızdan da özellikle orman yangınlara karşı duyarlı ve orman kaynaklarının bilinçli kullanımı konusunda daha hassas davranmalarını bekliyoruz" dedi.

Çukurova Üniversitesi'nden çevreci vizyon Haber

Çukurova Üniversitesi'nden çevreci vizyon

Çukurova Üniversitesi, çevre, sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerjiye olan verdiği büyük önemi bir kez daha göstererek Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurma kararı aldı. GES'in kurulmasıyla birlikte, Çukurova Üniversitesinin enerji tüketiminin önemli bir kısmının güneş enerjisiyle karşılanması hedefleniyor. Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel'in talimatı ve önderliğinde kurulan Güneş Enerjisi Santrali İnceleme ve Araştırma Kurulu, 2023 yılı sonunda Çukurova Üniversitesi arazisi üzerine bir GES santrali kurulması yönündeki hazırlıklarını tamamladı. Üniversite, bu önemli adımı atarak hem çevresel sorumluluk bilincini artırmayı hem de enerji ihtiyacını sürdürülebilir kaynaklardan karşılamayı hedefliyor. GES'in kurulmasıyla birlikte, Çukurova Üniversitesinin enerji tüketiminin önemli bir kısmının güneş enerjisiyle karşılanmasının amaçlandığı bu adım, sadece Üniversitenin karbon ayak izini azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda öğrenci ve personeline sürdürülebilir enerji alanında farkındalık kazandırarak eğitim ve araştırma faaliyetlerine destek sağlayacak. Prof. Dr. Tuncel: Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyoruz GES projesi ile ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel şunları söyledi; "Çukurova Üniversitesi olarak, çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyerek gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyoruz. Güneş Enerjisi Santrali kurulumuyla, bu hedefimize bir adım daha yaklaşacak ve öğrencilerimize, akademisyenlerimize ve topluma öncülük edeceğiz. GES projemiz, Üniversitemizin teknolojiye ve yenilikçiliğe verdiği önemi de vurguluyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı sadece çevre için değil, aynı zamanda ekonomik ve teknolojik açıdan da önemli fırsatlar sunmaktadır. Çukurova Üniversitesi, Güneş Enerjisi Santrali'nin kurulumu sürecinde yerel yönetimler, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapacak ve bu projenin başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi için gerekli adımları atmaya devam edecek.” Çukurova Üniversitesi arazisinde GES kurulumu projesinin ilk etabı için 5 MW'lık bir kapasite belirlendi. 2024 yılı içerisinde bağlantı antlaşmasının yapılması ve GES üretim tesisinin faaliyete geçirilmesi planlanıyor.

TÜİOSB Başkanı Akyürek Balta’ya 'Yılın Kadın Üst Düzey Yöneticisi' ödülü Haber

TÜİOSB Başkanı Akyürek Balta’ya 'Yılın Kadın Üst Düzey Yöneticisi' ödülü

Akyürek Balta, Akdeniz Havzasının geleceğini masaya yatıran 'Mid of Med Akdeniz Havzası İş Dünyası Zirvesi’ne katıldı. Akyürek Balta, organizasyon çerçevesinde yer alan ve İzmir’de 4’üncüsü düzenlenen İş Dünyası Girişimcilik Başarı Ödülleri kapsamında, 'Yılın Kadın Üst Düzey Yöneticisi' ödülüne layık görüldü. Türkiye’de organize sanayi bölgesi kuran ilk kadın başkanı olma özelliğini taşıyan Gül Akyürek Balta, aynı zamanda 400 organize sanayi bölgesini bünyesinde barındıran Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu OSBÜK’ün ilk ve tek kadın yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyor ve Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik İhtisas Kurulu Başkanlığını yürütüyor. "Akdeniz Havzasında katma değeri yüksek iş birlikleri gerekli" Akdeniz Bölgesindeki iş dünyası aktörlerini bir araya getiren zirvenin ‘Akdeniz için doğaya pozitif bir ekonomiye yol haritası oluşturma’ başlıklı panelinde konuşan Akyürek Balta, “Akdeniz Havzasındaki ülkelerin bölge zenginliğini, katma değeri yüksek iş birlikleriyle artırması mümkün ve bence gerekli. Verimli ve rasyonel politikalarla ülkeler arasındaki iş birliğini geliştirmemiz, inanıyorum ki bölge kalkınmasına çok büyük değerler katacak ve bu sayede Akdeniz Havzası, dünyanın yine ve yeniden ticaret merkezlerinden biri olacak” diye konuştu. "Temiz üretimden sorumluyuz" “Üretim ve aynı zamanda tüketimin aktörleri olan bizler; temiz üretim, yeşil bir çevre ve gelecek adına sorumluyuz ve üretimde yeşil ekonomi dışında bir seçenek olmadığı gerçeğini kabul etmeliyiz. Doğaya pozitif bir ekonominin yol haritasını da ancak yeşil ekonomiye geçiş ile çizebiliriz” diyen Gül Akyürek Balta, yeşil dönüşüm ve bu bağlamdaki TÜİOSB çalışmalarını anlattı. Konuşmasında yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir gelecek vurgusu yapan Akyürek Balta, şu ifadeleri kullandı; "Gerek Akdeniz Havzası gerekse dünya için üretimin olmazsa olmazları yeşil ekonomi, ikiz dönüşüm, üretim süreçlerinde karbonsuzlaşma, sürdürülebilir malzemeler, döngüsel ekonomi iş modelleri, yenilenebilir ve temiz enerji, döngüsel tedarik zinciri, yeşil satın alma, yeşil dönüşümde rol model olacak organize sanayi bölgeleri, dijitalleşme ve eko-endüstriyel alanlardır. Yeşil dönüşüm, yenilikçi teknolojileri, verimlilik önlemlerini ve sürdürülebilir üretim uygulamalarını içeren bir olgu. Atık azaltma, yenilenebilir ve verimli enerji kullanımı, karbonsuzlaştırma, su kaynaklarının maksimum fayda ile kullanılması sözünü ettiğimiz dönüşüm ile sağlanacak hedefleri içeriyor. Dolayısıyla sanayide yeşil dönüşüme geçilmesiyle, çevresel ve ekonomik faydalarla birlikte sürdürülebilir bir geleceği de hedeflemiş oluyoruz." Türkiye’nin yeşil doğan ilk OSB’si TÜİOSB TÜİOSB olarak, bu gelişmelerin tam ortasında yer alan, AB Yeşil Mutabakatı başta olmak üzere yeşil ekonominin tüm gereklerini tüm işlev alanlarında yerine getirmeye yönelik olarak kurgulanan ve en önemlisi de Türkiye’nin yeşil doğan ilk organize sanayi bölgesi olduklarını vurgulayan Gül Akyürek Balta, "Yani biz yeşil ekonomik dönüşümü, kuruluşundan itibaren gerçekleştiren bir özelliğe sahibiz, 'AB Yeşil Mutabakatı’nın tüm kriterlerine uygun olarak inşa ediliyoruz. 2019 yılında temelimiz atıldı ve alt yapı ihale sürecimiz tamamlandı. Bölgemiz Dünya Bankası Finansmanlı Organize Sanayi Bölgeleri Projesi çerçevesinde yer alıyor. Bu bağlamda temel altyapı projelerimiz Dünya Bankası tarafından finanse ediliyor. Aslında Tarsus’ta yeşil dönüşüm başta olmak üzere dünyadaki tüm yeniliklerini içeren yeni nesil bir üs kuruyoruz. Dijital ve yeşil ekonomiyi içeren ikiz dönüşümü, inşa edildiğimiz andan itibaren gerçekleştiriyoruz. Önemli bir özelliğimiz de tüm yatırımcılarımızın ihracatçılardan oluşması. 100 fabrikayla, 10 bin kişiye istihdam sağlayacak olan bölgemizin yeşil OSB özelliği taşıması, yatırımcılarımızın ileride sınırda karbon düzenlemesi konusunda herhangi bir cezaya maruz kalmasının da önüne geçecek" ifadelerini kullandı. İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) tarafından İzmir’de düzenlenen 'Mid of Med Akdeniz Havzası İş Dünyası Zirvesi', Akdeniz Bölgesinde ekonomik işbirliği potansiyelinin ortaya çıkarılmasını amaçlıyor.

Tekirdağ'da "TAYPA Sürdürülebilirlik Paneli" düzenlendi Haber

Tekirdağ'da "TAYPA Sürdürülebilirlik Paneli" düzenlendi

Sürdürülebilirliğin gerçekten işletmeye katkısı olması için gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade eden Toprak, "İşletmelerimizde sürdürülebilirliği esas alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu şekilde de çalışmalarımıza devam edeceğiz. Olabildiğince teknolojik ürünler kullanıyoruz. Eskiden elle yapılan işlemleri yüksek teknolojik makinelerle yapıyoruz. Diğer fabrikalarımızda da sürdürülebilir üretim yapmak için bütün alt yapılar hazır." dedi. TAYPA Genel Müdürü Burak Karaarslan da şirketlerinin temellerinin 45 yıl önce atıldığını dile getirdi. Tay Grup'un tekstil ve hazır giyim sektöründe dünyanın en önemli üreticilerinden biri haline geldiğini aktaran Karaarslan, TAYPA olarak hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe 40'dan fazla ülkeye 100 milyon doların üzerinde bir hazır giyim ihracatı yaptıklarını anlattı. Karaarslan, "Sürdürülebilirliği yıllar önce odağımıza alarak iş yapış şekillerimize entegre ettik. Bu yıl 6'ıncı sürdürebilirlik raporumuzu yayınladık. Hedefimiz, 2025'te üretim faaliyetlerinde bulunduğumuz tüm ülkeler toplamında yıllık 50 milyon giysi üretim kapasitesiyle Avrupa'nın sürdürülebilirliği esas alan en büyük üreticisi olma vizyonuna sahibiz." dedi. - "İklim değişikliğiyle topyekun mücadele edilmeli" Karaarslan, önlem alınmazsa küresel ısınmanın 2030-2050 yılları arasında 1,5 santigrat derece sınırını geçeceğini bütün otoritelerin öngördüğünü, iklim değişikliğiyle mücadelede devletlere, sivil toplum kuruluşlarına, şirketlere ve tüketicilere sorumluluk düştüğünü belirtti. Moda endüstrisinin de çevresel sürdürebilirlik konusunda önemli bir dönüşüm gerektiren sektörlerin başında geldiğini dile getiren Karaarslan, "Birleşmiş Milletler'e göre moda endüstrisi, küresel emisyonların yüzde 10'unu oluşturuyor. Bu da demek oluyor ki moda sektörü havacılık ve denizcilik sektörünün toplamından daha fazla endüstri üretiyor. Dünya Bankası'na göre de küresel kıyafet satışları 2030'a kadar yüzde 50 oranında daha da artma potansiyeline sahip. Tüm bu nedenler tekstil ve moda sektörünün neden dönüşmesi gerektiğini bizlere açıkçası anlatıyor. Sürdürülebilirlik, iş yapma şeklimizi, değerlerimizi ve geleceğe bakışımızı şekillendiriyor." ifadelerini kullandı. - "Hizmetlerimizi, sürdürülebilirlik ilkesiyle şekillendiriyoruz" Karaarslan, sürdürülebilir dünyanın sadece ekonomik başarıyla değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorumlulukla da mümkün olduğunu aktararak, şunları kaydetti: "TAYPA tekstil olarak iş süreçlerimizde, ürünlerimizde, hizmetlerimizi, sürdürülebilirlik ilkesiyle şekillendiriyoruz. Çevresel etkimizi azaltmak ve doğamıza saygı göstermek amacıyla karbon ayak izimizi düşürme çabalarımızı sürekli arttırıyoruz. Aynı zamanda yenilebilir enerji kaynaklarını kullanarak enerji verimliliğini de arttırıyor ve doğayı koruma projelerine sürekli destek veriyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimizde de toplumumuza daha fazla katkıda bulunmaya elimizden geldiğince gayret ediyoruz. TAYPA olarak yaptığımız yatırımlarla 2022 yılında ürün başına karbon salım miktarını 2021'e göre yüzde 14, 2018 yılına göre, yani 5 yıl içerisinde yüzde 48 oranında azalttık. Enerji ihtiyacımızın bugün itibarıyla yüzde 80'ini yenilenebilir enerjiden karşılamaya başladık. İlave yatırımlarımızla umut ediyoruz önümüzdeki sene sonuna kadar elektrik nötr bir şirket olma yolunda ilerliyoruz. Yani bütün ihtiyacınız olan elektriği kendimizin karşılayabileceği bir modele doğru ilerliyoruz." - "Rakiplerinize de fark atabilirsiniz" Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin de sürdürülebilirliğin herkes tarafından önemsenmesi gerektiğinin altını çizdi. Yeni üretim teknolojilerine ayak uyduran firmaların büyümeye devam edeceğini dile getiren Şahin, şöyle devam etti: "Yeni dünya düzenine ayak uyduramayanların belli bir süre sonra ekosistemden kaybolacağı, gidici olacağı muhakkaktır. O yüzden çevre, doğa, hava, su bunların hepsi bize emanettir. Bunlara sahip çıkmalıyız. Böyle davranmalıyız. Sadece sosyal sorumluluk projesi değil, aynı zamanda kar da ediyorsunuz. Bu kar etme meselesi de önemli. Bir yandan kar da etmeliyiz, edilmesi de gerekir. Bu anlamda hani yeşil dönüşüm önemli demek sadece bir sosyal sorumluluk projesi değil, aynı zamanda rakiplerinize fark atma noktasında da önemli." Şahin, sürdürülebilirlik panelinin farkındalık oluşturmasını istediklerini, bütün işletmelerin bu konuya duyarlı olması için çalışmalar yürütüldüğünü aktardı. TAYPA Tekstil Sürdürülebilirlik Müdürü Seher Nilgün Yazkan da firmanın sürdürülebilirlik çalışmaları ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar'ın da konuşmacı olarak katıldığı panelin yönlendiriciliğini, Ekonomi Gazetesi Koordinatör ve Sürdürülebilirlik Editörü Didem Eryar Ünlü yaptı. Panele, Ergene Kaymakamı Kadir Duman, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdim Noyan, Ergene 2 OSB Bölge Müdürü Burçin Çolak ve sektör temsilcileri katıldı.

Ağaç gölgesinde yetiştirilen "Küba kahvesi" sürdürülebilir tarıma örnek oluyor Haber

Ağaç gölgesinde yetiştirilen "Küba kahvesi" sürdürülebilir tarıma örnek oluyor

İSTANBUL (AA) - YETER ADA ŞEKO - Orman ekosistemiyle uyumlu bir şekilde organik kahve tarımı gerçekleştirmek için Küba'daki 240 kahve üreticisini bir araya getiren "Bio Küba Kahvesi" projesi, kahve bitkisinin diğer ağaçların gölgesinde yetiştirilmesiyle orman tahribatının önüne geçerek sürdürülebilir tarıma örnek oluyor.Küresel Orman İzleme Örgütü (Global Forest Watch) verilerine göre sadece 2001 ve 2015 arasında küresel orman kaybının yüzde 26'sı sığır yetiştiriciliği ile palm yağı, soya, kakao, kauçuk, kahve ve ağaç lifi tarımı sonucu yaşandı. Bu oran, yeryüzündeki 71,9 milyon hektar alanın ormansızlaştığı anlamına gelirken tahribatın yüzde 1,9'u, kahve üretimine yer açmak için kesilen ağaçlar nedeniyle oluştu.Avrupa Birliği'nin (AB) haziran ayında "Ormansızlaşma ve Orman Tahribatı İle İlgili Tüzük" duyurusunun ardından orman ekosistemine ciddi zararlar veren tropik bitki yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik bir kez daha gündeme geldi. 2024 yılı başında yürürlüğe girmesi beklenen tüzük sığır eti, kereste, soya, palm yağı, kauçuk, kakao ve kahve gibi ürünleri AB piyasasına süren, bulunduran veya ihraç eden tüm aktörler için belli kurallar getiriyor.Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle şirketler, piyasaya sürecekleri ürünlerin, ormansızlaşmış veya tahribata uğramış alanlarda üretilmediğini ve üretim ülkesindeki ilgili yasalara uygun olduğunu kanıtlamakla yükümlü olacak.Kahve üretimi, neden olduğu ormansızlaşma ile gündeme gelse de Küba'da hayata geçirilen Bio Küba Kahvesi (Bio Cuba Cafe) girişimi, ormanları koruyarak sürdürülebilir kahve üretiminin nasıl yapılabileceği noktasında örnek bir proje olarak öne çıkıyor.Orman ekosistemini korumanın yanı sıra kahveyi organik olarak yetiştiren, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının çabasıyla oluşturulan bu girişimin en önemli paydaşı Kübalı kahve üreticileri. Küba'daki 12 ayrı bölgeden 240 kahve üreticisi ile yürütülen projede "tarımsal ormancılık" yöntemi uygulanıyor. Bu kapsamda kahve bitkisi; muz, mango, ananas ve kakao gibi diğer tropikal ürünlerle uyumlu bir şekilde, bu bitkilerin ağaçlarının gölgesinde yetiştiriliyor.Birleşik bir tarımsal ormancılık sistemi oluşturan projenin ortaklarından Küba ile Kültürel ve Ekonomik Değişim Ajansı (AICEC) Başkanı Michele Curto, Bio Küba Kahvesi'nin hikayesini AA muhabirine anlattı.- "Bize katılan üreticilerin çok büyük bir umudu var"Proje kapsamında Küba Tarım Bakanlığı ile işbirliği içinde, sürdürülebilir kahve tarımını yaygınlaştırmak amacıyla çalıştıklarını söyleyen Curto, Küba'da 9 bin ile 10 bin arasında kahve üreticisinin bulunduğunu, kendileriyle birlikte çalışan kahve üreticisi sayısının toplam üretici ile karşılaştırıldığında küçük görünmesine karşın sayılarının her geçen yıl arttığını belirtti.Curto, şöyle devam etti:"Bize katılan üreticilerin çok büyük bir umudu var. Bizim küçük bir proje olduğumuzu bilseler de kahve topluluğuna çok iyi bir örnek olduğumuza inanıyorlar. Hatta yaptığımız işleri yakın zamanda dünyanın en büyük kahve üreticisi ülkelerinden Kolombiya'da anlattık. Kolombiya'daki kahve üretimi, iklim değişikliği başta olmak üzere çeşitli etmenler sonucu son dönemlerde düşüşe geçti. Geçen yıl bu ülkedeki kahve üretimi neredeyse yüzde 22 oranında azaldı. 12 milyon çuvaldan neredeyse 9 milyon çuvala bir düşüş var. Kahvenin devamlılığı için sürdürülebilir üretim şart."Kahve üretiminin doğanın ve ormanın düşmanı olarak görüldüğünü, kendilerinin ise iyi, temiz, adil ve ekolojik bir şekilde üretim gerçekleştirdiklerini dile getiren Curto, orman ekosistemine entegre bir kahve tarımı yaptıklarını aktardı.- "Küba kahvesi bir orman devrimidir"Curto, "Burada kahve birçok tropik bitki ile uyumlu bir şekilde yetişiyor. Bu bitkiler hem topraktaki minerali dengeliyor hem de birbirlerinin ihtiyaç duyduğu koşulları sağlıyor. Örneğin kahve, bu bitkilerin altında yetişince gölgede kalıyor ve bu, kahve üretimi için önemli bir etmen. Biz bu yüzden 'Küba kahvesi bir orman devrimidir.' diyoruz. Küresel kahve piyasasına yaptığımız küçük katkıyla aslında orman kahvesinin mümkün olduğunu göstermeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.Uzun yıllar ambargo altında yaşayan Küba'nın ekolojik tarım yapmak dışında pek bir alternatifinin bulunmadığı görüşünü paylaşan Curto, ürettikleri kahvenin analizlerinde hiçbir kimyasala rastlanmadığı bilgisini verdi.Kahvenin üreticiden satıcıya gidene kadar 20'ye yakın aracıdan geçtiğine, bu durumun da üreticiler açısından çok adaletsiz bir gelir dağılımı meydana getirdiğine değinen Curto, "Hedefimiz üreticiden alınan kahvenin tüm süreçlerindeki adım sayısını 3'e indirmek. Haliyle hem karbon ayak izimiz azalacak hem de kahve üreticisi hak ettiği payı elde edebilmiş olacak. Doğayı korumak için önce onun içerisinde yaşayan insanların hak ettikleri değeri görmesi gerek." diye konuştu.Küresel olarak günde ortalama 3 milyar fincan kahve tüketildiğine ve 2030'da bu sayının 6 milyara ulaşmasının beklendiğine dikkati çeken Curto, iklim değişikliği ve kahve üreticilerinin koşulları nedeniyle üretimin olumsuz etkilenebileceği, bu sebeple projenin Küba'da başarılı olmasının diğer ülkeler için de bir örnek oluşturacağı değerlendirmesinde bulundu.Kahvenin herkes için ulaşılabilir olmaya devam etmesi için bugünden adım atılması gerektiğinin altını çizen Curto, sözlerini, "İlk olarak kahve fincanımız içinde neler döndüğünü bilmemiz gerek. Bu kahvenin nasıl üretildiğini, nereden geldiğini, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir şekilde üretilip üretilmediğine dikkat etmemiz gerek. Böylelikle bu kaliteyi gelecek nesillere aktarabiliriz." diyerek tamamladı.

Allianz Türkiye, çevre ve iklim değişikliği hizmetleri vermeye başlıyor Haber

Allianz Türkiye, çevre ve iklim değişikliği hizmetleri vermeye başlıyor

İSTANBUL (AA) - Allianz Türkiye, "sürdürülebilirlik alanında edindiği tecrübeyi yeşil dönüşüm yolculuğundaki işletmelerle paylaşma" hedefiyle çevre ve iklim değişikliği hizmetleri vermeye başlıyor. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Allianz Türkiye, sürdürülebilirlik alanında edindiği tecrübeyi dönüşüm yolculuğundaki işletmelerle paylaşmayı hedefliyor. Allianz Türkiye, 2019'da kurulan Allianz Teknik Deprem ve Yangın Test & Eğitim Merkezi bünyesinde çevre ve iklim değişikliği hizmetleri vermeye başlıyor. AB Yeşil Mutabakat kapsamında alınan kararlar, Türkiye'de faaliyet gösteren işletmelerin de aksiyon almasını gerekli kılıyor. 2026'da başlayacak yasal yaptırımlar öncesinde işletmelerin 3 yıllık geçiş sürecinde başta karbon ayak izlerinin hesaplanması ve raporlanması olmak üzere çevre konusunda birçok aksiyon alması gerekiyor. Allianz Türkiye, başta KOBİ'ler olmak üzere bu geçiş sürecinde işletmelerin farkındalıklarını artırmak ve risklerini bertaraf etmek için onlarla birlikte yürümeye başlıyor. Şirketin çevre ve iklim değişikliği hizmetleri, iklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonlarının hesaplanması ve azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerinin belirlenmesi ve bu kapsamda ortaya çıkan risklerin yönetilmesi gibi alanlara odaklanacak. Bununla birlikte iklim değişikliği ve AB Yeşil Mutabakat kapsamında bilgilendirme eğitimleri, acente ve brokerler için atölyeler, genel katılıma açık ya da firmalara özel eğitimler de sunulacak. - "Sürdürülebilir ürün ve hizmetler sunmaya odaklanıyoruz" Açıklamada görüşlerine yer verilen Allianz Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Tolga Gürkan, sürdürülebilirliği 2016'dan beri bu işe özel bir ekip, karar alma seviyesinde bir komite ve çalışma gruplarıyla yapısal olarak yönettiklerini belirterek, iyi bir çevre için iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve düşük karbon ekonomisini desteklediklerini bildirdi. Toplumun iyiliği için gelecek nesillere yatırım yapmaya devam ettiklerini kaydeden Gürkan, şu açıklamalarda bulundu: "Daha iyi bir kurum olmak için iş stratejisiyle birlikte iş etiğini, şeffaf ve çevik yönetişimi, sürdürülebilir çözümleri, ESG entegrasyonunu ve risk yönetimini odağımıza alıyoruz. Bir organizasyon olarak kendimizi dönüştürerek sektörümüze öncülük etmekten öteye geçmeyi, finansal bir kuruluş olarak içinde bulunduğumuz ekosistemin de dönüşümüne katkı sağlamayı hedefliyoruz. Hem kendimiz hem de iş ortaklarımız için iklim değişikliğinin yarattığı riskleri yönetiyor, düşük karbon ekonomisine hizmet eden iş modellerini destekliyor ve kömür işlerini sigortalamıyoruz. Müşterilerimize sürdürülebilir ürün ve hizmetler sunmaya odaklanırken, bu kapsamda işletmelere çevre ve iklim değişikliği hizmetleri vermeye başlıyoruz." - "Tecrübemizi, bizimle aynı hedef için yürüyen şirketlerle paylaşmaya hazırız" Tolga Gürkan, özellikle AB'ye üye ülkelere ihracat yapan firmaların hazırlık yapmamaları durumunda süreç sonunda karşılaşabilecekleri düzenlemeler ve karbon vergileri ile ciddi mali yükler altında kalabilecekleri uyarısında bulundu. Hem özel sektör hem de devlet tarafından bu kapsamdaki çalışmaların hızlandığına dikkati çeken Gürkan, şirketlerin iklim değişikliği nedeniyle karşı karşıya kalabilecekleri tehditlere ve yeşil dönüşüm sürecinde riskleri fırsata çevirmelerinin önemine değindi. Gürkan, "Allianz Türkiye olarak yaşanabilir bir geleceği birlikte inşa etmek adına çıktığımız bu yolda, başarıya hep birlikte ulaşmayı amaçlıyoruz. Sigorta sektörünün öncüsü olarak bu yolda edindiğimiz tecrübemizi ve risk yönetimi alanındaki uzmanlığımızı, çevre ve iklim değişikliği hizmetlerimizle aynı hedef için yürüyen şirketlerle paylaşmaya hazırız." ifadelerini kullandı.

Assan Hanil ile Sabancı Üniversitesi'nden sürdürülebilirlik iş birliği Haber

Assan Hanil ile Sabancı Üniversitesi'nden sürdürülebilirlik iş birliği

İSTANBUL (AA) - Assan Hanil, otomotiv endüstrisi için sürdürülebilir çözümler elde etmek amacıyla gerçekleştirdiği faaliyetler doğrultusunda Sabancı Üniversitesi ile iş birliği anlaşmasına imza attı.Şirketten yapılan açıklamaya göre, Assan Hanil, sektörün sürdürülebilirlik yolculuğuna katkı sunmaya devam ediyor. Şirket, son olarak Sabancı Üniversitesi tarafından kurulan Türkiye'nin ilk teknoloji ticarileştirme ve çekirdek fon şirketi Inovent ile iş birliğine giderek otomotiv endüstrisi için sürdürülebilir çözümler elde etmek adına önemli bir anlaşma imzaladı.AR-GE ve inovasyon odağındaki çalışmaları sonucu araç hafifletme, enerji verimliliği, biyoplastik ham madde gibi kritik alanlarda projeler üreten Assan Hanil ile Sabancı Üniversitesi Inovent arasında imzalanan danışmanlık anlaşması çerçevesinde toplantı gerçekleştirildi.Toplantıya Assan Hanil Genel Müdürü Atacan Güner, Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÜMER) Üst Yöneticisi (CEO) Devrim Özaydın ve TÜMER Akademik Direktörü Doç. Dr. Burcu Saner Okan katıldı.İş birliğiyle birlikte otomotiv endüstrisine yönelik yeni nesil polimer malzeme geliştirilmesi, karbon ayak izinin inovatif çözümlerle azaltılması, araç hafifletme için çözümler sunulmasına ilişkin ortak projeler üretilmesi ve sektöre dair sürdürülebilir çözümler elde edilmesi hedefleniyor.- "Sektörümüzün geleceğini sürdürülebilirlik faaliyetleri belirleyecek"Açıklamada görüşlerine yer verilen Assan Hanil Genel Müdürü Atacan Güner, otomotiv sektörünün sürdürülebilirlik yolculuğuna katkı sunmaya devam ettiklerini bildirdi.Artan faaliyetleri ve üretimleriyle doğru orantılı bir şekilde sürdürülebilirlik faaliyetlerini de çeşitlendirdiklerini ve geliştirdiklerini aktaran Güner, bu kapsamda üniversite-sanayi iş birliklerine son derece önem verdiklerini vurguladı.Güner, "Sektörümüzün geleceği sürdürülebilirlik faaliyetleriyle belirlenecek. Biz de bu vizyon ışığında ürettiğimiz, özellikle hafifletme odaklı, verimlilik sağlayan ve sürdürülebilirliğe katkı sunan teknolojilerimizi kararlılıkla geliştirmeye devam edeceğiz. Bugün Sabancı Üniversitesi Inovent ile başlattığımız bu değerli iş birliği ile de hem sektörün hem de ülkemizin sürdürülebilirlik yolculuğuna ciddi katkılar sağlamayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

Uzmanından mutfak ve banyo için sürdürülebilir yaşam önerileri Haber

Uzmanından mutfak ve banyo için sürdürülebilir yaşam önerileri

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR- Sade ve Sürdürülebilir Yaşam Uzmanı Hale Acun Aydın, mutfak ve banyodaki gündelik faaliyetler sırasında hayata geçirilebilecek sürdürülebilir yaşam önerilerini paylaştı.Gündelik hayatta beslenme seçiminden su kullanımına kadar birçok faaliyet sırasında alınabilecek bireysel önlemler, sürdürülebilir günlük yaşamı destekleme, daha az karbon ve su ayak izi bırakma, dolayısıyla çevreye, iklime ve diğer canlı türlerinin devamına katkı sunma açısından büyük önem taşıyor.Alınabilecek bireysel önlemler hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aydın, çevre açısından sürdürülebilirliğin önemine dikkati çekerek, "Yaptığımız her şeyde kaynak tüketiyoruz. Yaptığımız her aktivitenin, yediğimiz her gıdanın ya karbona etkisi oluyor ya da su ayak izi oluyor dolayısıyla çevredeki kaynakları kullanıyoruz. Bu kaynakları doğru kullanmak, onları tüketmeden devamlılığını sağlayacak şekilde ilerlemek gerekiyor." dedi.Aydın, bireysel tercih ve davranışların çevreye etkisinin sanılandan çok daha büyük olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:"Çok alıştığımız bir konfor alanında süren hayat var. Dışarı çıkıyoruz, susuyoruz, bir pet şişede su içiyoruz. 'Aman ne olacak?' diyoruz ya da yeni bir şey alacağımız zaman 'Materyali nerede üretilmiş?', 'Etik üretim mi?' diye hiç düşünmüyoruz. Bunları sorgulatmak ve anlatmak, benim gözümde sürdürülebilir yaşam önerileri vermekle oluyor. Bir yandan atık azaltmak bir yandan atığı oluşmadan engellemek yani tek kullanımlık ürünler yerine tekrar tekrar kullanabileceğiniz ürünleri tercih etmek bunun çok önemli bir ayağı."- Atıksız mutfak önerileriYapılacak ufak değişikliklerle gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmanın mümkün olduğunu dile getiren Aydın, mutfakta sürdürülebilir yaşam önerilerinin başında gıda israfının ve tek kullanımlık ürünlerin kullanımının azaltılmasının geldiğini vurguladı.Aydın, atıksız mutfak için şu önerilerde bulundu:"Atık azaltan yöntemlerden bir tanesi, genel olarak alışveriş yaparken ne alacağınızı bilmek. Mümkün olduğu kadar açık ve daha büyük hacimlerde ürün satın alabilmek. Alışverişe kendi bez veya sırt çantanız ile yani plastik poşeti engelleyecek bir ürünle gitmeniz yine atık azaltan şeylerden biri. Mutfakta her yıkamada parçalanarak mikroplastik salımına neden olan sarı bezler veya plastik süngerler yerine kabak lifleri, elde örülmüş yün lifler kullanmanız hatta eski tüllerden kullanarak yine kendi süngerinizi yapmanız mümkün. Birçok kişi için havlu kağıt pratik ama çok büyük bir israf. Bir de insanın kolayına geldikçe nasıl ve ne kadar kullandığının da farkında olunmuyor. Orada da kumaş veya havluya geçilebilir. Mesela evde bir çocuk büyüdüyse müslin bez, en güzel alternatiflerden biri."Silikonun plastik ile çok karıştırıldığını, bu maddenin çevreye ve insan sağlığına zararlı olduğu düşüncesiyle sıkça karşılaştığını dile getiren Aydın, silikonun ham maddesinin cam ile aynı olduğunu ifade etti.Mutfakta streç film kullanmak yerine saklama kabı, esneyen silikon kapaklar veya balmumu kumaş kullanmanın atık miktarını azaltmaya etkisinin büyük olduğunu anlatan Aydın, su israfını azaltmak için de bulaşıkları elde yıkamak yerine bulaşık makinesinde yıkamayı önerdi.- Banyo için sürdürülebilir yaşam önerileriAydın, evde en çok su harcanan aynı zamanda çok fazla atık çıkan bir diğer alanın banyo olduğunu ifade ederek, banyoda çevreci tercihlerle ilgili şu tavsiyeleri paylaştı:"Daha banyo yapmaya başladığımızda suyu ısıtırken yani suyun istediğimiz kıvama gelmesini beklerken aslında çok su akıyor. O sırada bir kova kullanarak o suyu biriktirmek ve bu suyu yer silmede veya sifon niyetiyle kullanmak mümkün. Aslında 'Çok biliniyor artık' dediğimiz bir şey ama hala ya böyle bir film izlerken ya da birinin şöyle hikayelerine bakarken görüyoruz ki çok unutulan bir şey; tıraş olurken veya diş fırçalarken suyu kapatmak. Onun dışında su kaçaklarına baktırmak gerekiyor. Bazen damlayan musluklar olabiliyor. Borularda kaçaklar olabiliyor. Bunlar da aslında bir damla gibi gelse de günler boyu devam ettiğinde gerçekten çok büyük bir su kaybına neden oluyor."Temizlik yaparken doğa dostu ve temiz içerikli, Arap sabunu gibi ürünlerin tercih edilmesi gerektiğine değinen Aydın, bu sabunun sadece çevre değil insan sağlığı için de zararsız olduğuna dikkati çekti.Yapılan bir araştırmada, çamaşırların yüzde 25'inin daha kirlenmeden yıkandığının saptandığını aktaran Aydın, gerek çamaşır gerekse bulaşık makinelerinin tam kapasiteyle çalıştırılması gerektiğini söyledi.Aydın, banyoda atık miktarını azaltmak için plastik tüplerdeki diş macunlarını kullanmak yerine tablet diş macunlarının, plastik diş fırçası yerine bambu saplı diş fırçalarının, kullan at makyaj ürünleri yerine tekrar doldurulabilir makyaj ürünlerinin, üretiminde çok su harcanan pamuk makyaj temizleme diskleri yerine kumaş veya havludan yapılmış tekrar kullanılabilen makyaj pedlerinin, sıvı şampuanlar yerine katı şampuanların alternatifler arasında olduğu bilgisini verdi.Bu önerilerin herkes tarafından uygulanmasının toplamda yaratacağı faydanın önemine dikkati çeken Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:"Kullandığımız her ürünün arkasında bir hikaye var. Hiçbir ürün ister kargoyla kapımıza gelsin isterse gidip bir dükkandan alalım, oraya mucizevi bir şekilde varmıyor. Hem üretim hem lojistik anlamında çok ciddi maliyetleri ve ayak izleri var. Dolayısıyla hepimizin bir ürünü alırken de kullanırken de onunla vedalaşırken de daha dikkatli olması gerektiğine inanıyorum. Ben belki tek başıma tek kişiyim ama hep beraber milyonlarca kişiyiz. O yüzden bu önerilerden, biraz da kendi konfor alanımızı zorlayarak, elimizden geldiği kadarını yapmak çok önemli."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.