TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarih

İLKHABER-Gazetesi - Tarih haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarih haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Doğanın ve tarihin buluştuğu fotoğraf stüdyosu Haber

Doğanın ve tarihin buluştuğu fotoğraf stüdyosu

Mersin'in Tarsus ilçesinde bulunan Gülek Kalesi, nefes kesici manzarası ve tarihi dokusuyla son yıllarda ziyaretçi akınına uğruyor. Kalenin bulunduğu bölge, adeta doğal bir fotoğraf stüdyosunu andırıyor. Gülek Boğazı, Mersin'in Tarsus ilçesinde bulunan ve Akdeniz Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi'ni birbirine bağlayan Toros Dağları'nın bir geçidini oluşturuyor. Pozantı-Tarsus Karayolunun geçtiği bu boğaz, tarihi ve doğal güzellikleri ile her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çekiyor. Tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olan, Kilikya ile Anadolu arasındaki bağlantıyı sağlayan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Gülek Boğazı'nın kuzeyinde Kadir Hanı, güneyinde ise Körali Hanı bulunuyor. Selçuklu döneminden kalma önemli eserler olarak kabul edilen bu iki hanın bulunduğu bölgenin eteklerinde, aynı zamanda Roma ve Bizans döneminden kalma kalıntılar da yer alıyor. Bölgede yer alan Gülek Kalesi de, nefes kesici manzarası ve tarihi dokusuyla son yıllarda fotoğrafçıların gözdesi haline gelen bir mekân olarak öne çıkıyor. Kalenin bulunduğu bölge, adeta doğal bir fotoğraf stüdyosunu andırıyor ve yılın dört mevsimi ziyaretçi ağırlıyor. Ziyaretçiler, uçurum hissi veren kale yakınındaki kayada fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyor. Fotoğraf çektirenler arasında evlenecek olan çiftler,  nişanlanacak genler  de yer alıyor. Kalenin bulunduğu kayalık alan, uçurumun kenarında duruyormuş gibi görünen fotoğraflar çekmek için ideal bir ortam sunuyor. Bu fotoğraflar, sosyal medyada oldukça popüler hale geldi ve birçok ziyaretçi bu noktada çekilen fotoğraflarını sosyal medyada yayınlıyor. Bazı ziyaretçiler, sadece poz vererek fotoğraf çektirmek yerine, Tarsus şehri ve Akdeniz'in muhteşem manzarasının seyredilebildiği bu yükseklikteki kayanın ucunda, mangal keyfi yaptığı bile oluyor. Çam ormanları ve yeşil alanlarla çevrili olan bölgedeki kalenin birkaç adımla yaklaşıldığı kayalık, özellikle gün batımı ve gün doğumu saatlerinde büyüleyici bir atmosfer oluşuyor.

Tarihin içinde tarihi öğreniyorlar Haber

Tarihin içinde tarihi öğreniyorlar

Kayseri'de lise öğrencileri, "Dünyanın İlk Tıp Fakültesi" unvanını taşıyan 8 asırlık Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi'nde tarih dersi işledi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen "Sınıfım Kayseri" projesi çerçevesinde farklı okullardaki öğrenciler, tarihi mekanlarda ders işliyor. Nuh Mehmet Baldöktü Anadolu Lisesi öğrencileri de "dünyanın ilk tıp fakültesi" unvanını taşıyan Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi'nde tarih dersi işledi. Öğrencilerin dersine katılan İl Milli Eğitim Müdürü Bahameddin Karaköse, tarihi mekanların öğrencilerin ufkunu açtığını söyleyerek, "İçerisinde bulunduğumuz mekan 800 yıl önce Selçuklular zamanında Gevher Nesibe Sultan tarafından yaptırılmış bir mekan. Öğrencilerimiz şu soruyu soruyorlar; 'Gerçekten bu mekan 800 yıl önce mi yapıldı?' Eğer 800 yıl önce bizim atalarımız böyle bir mekan yapabildilerse biz o zaman çok çok daha iyilerini yapabiliriz. Çünkü buradaki imkanlara, yapıya, estetiğe baktığınız zaman muhteşem bir ortam var. O zaman içinde bulunduğumuz çağda bizim gençlerimiz ne yapabilirler; ayakları daha sağlam yere basabilir. Aynı zamanda kendi tarihinin ruhunu burada öğreniyorlar. Buradaki yaşantıyı, ilmi, felsefeyi, yardımseverliği ve anlayışı görmek, özümsemek onlar için bir model oluşturuyor" dedi. "Biz her şeyden önce iyi insan yetiştirmek istiyoruz" diyen Karaköse, "Biz vatanını, memleketini, ülkesini seven insan yetiştirmek istiyoruz. Bilimde, teknikte, sanatta, sporda, kültürde kendini geliştirmiş, dünya şartlarına uygun gençler yetiştirmek istiyoruz. Bunun için de bu gelişimin sadece sınıfta değil, toplumun her alanında, yaşamın her alanında olması gerekir. Çünkü biz nihayetinde her şeyden önce öğrencilerimizi hayata hazırlamak istiyoruz. Bunun için de hayatı teneffüs etmelerini, o nefesi almalarını istiyoruz. Çocuklarımız burada gezerken o kadar güzel sorular soruyorlar ki. Burada ne yapılmış, müzikle tedavi edilmiş. Nasıl yani, 800 yıl önce müzikle tedavi mi edilmiş. Evet, 800 yıl önce müzikle tedavi sistemleri denenmiş ve bunu bizim atalarımız yapmış. O zaman şimdi biz bunun üzerine neler koyabiliriz, daha neler neler yapabiliriz. Bu bakış açısını kazanmalarını, kendi atalarını, tarihini, kültürünü, yaşadıkları şehri ve değerlerini tanımaları için bu imkanları onlara sunmamız gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Nuh Mehmet Baldöktü Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Salih Demirsu, tarihi mekanlarda ders işlemenin kendilerini geliştirdiğini söyleyerek, kendilerine bu hizmeti sunan yetkililere teşekkür etti.

"Kaleler Şehri Andırın" 26'sı tescilli 70 kaleye ev sahipliği yapıyor Haber

"Kaleler Şehri Andırın" 26'sı tescilli 70 kaleye ev sahipliği yapıyor

KAHRAMANMARAŞ (AA) - MANSUR ÖKSÜZ - Kahramanmaraş'ın tarihi ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren Andırın ilçesi, 26'sı tescilli 70 kaleye ev sahipliği yapıyor. Kent merkezine 60 kilometre uzaklıkta yer alan, onlarca medeniyete ait izler barındıran "Kaleler Şehri Andırın", Küçükayrıcatepe, Azgıt, Meryemçil, Akkale ve Haştırın kaleleri başta olmak üzere 26'sı tescilli 70 kaleyi bünyesinde barındırıyor.Çeşitli kaynaklarda Roma dönemi öncesinde inşa edildiği belirtilen ilçe sınırları içerisindeki kaleler, tarihi ipek yolu üzerinde yer almaları ve hikayeleriyle ilgi çekiyor.Andırın Belediye Başkanı Ahmet Doğan, AA muhabirine, amaçlarının doğal güzelliklerinin yanı sıra onlarca tarihi kalesiyle turizmin önde gelen kentleri arasında yer almak olduğunu söyledi.İlçeye gösterilen ilginin her geçen gün arttığını anlatan Doğan, bu durumun en büyük nedenlerinden birisinin eski İpekyolu üzerinde konumlanan kaleler olduğunu ifade etti.Doğan, bölgenin doğal ve tarihi güzellikleriyle ön plana çıktığına dile getirerek, şöyle devam etti:"Kışın 35 bin olan nüfusumuz yaz sezonunda 150 bini aşıyor. Bütün tarih ve doğa severleri ilçemize bekliyoruz. Burada kalelerimizin yanı sıra ibadethaneler, mozaik alanları, kaya mezarları, birçok kanyon ve vadilerimiz var. Şu an bulunduğumuz Küçükayrıcatepe ve Meyremçil kalelerinde incelemelerde bulunduk. Biz buraların tarihi geçmişinin sağlıklı bilimsel olarak tespit edilmesini talep ediyoruz. Çünkü bilindiği gibi ilçemizin her mahallesinde, her köşesinde bir tarihi kalıntı var ama bunların tarihi geçmişi sağlıklı olarak tespit edilebilmiş değil. Kaleler ile ilgili 3-4. yüzyıl diyenler vardı ama bugün hocalarımız incelediler, Meyremçil kalemizin M.Ö. Helenistik döneme ait olduğunu ifade ettiler."Bölgeyi ziyaret edenlerden Tarihçi Yazar Dr. Aytül Kaplan da Meryemçil Kalesi'nde incelemelerde bulunduklarını söyledi.Bölgenin M.Ö. 1974-1719 yılları arasında hüküm süren Mama Krallığı'na ev sahipliği yaptığını düşündüklerini aktaran Kaplan, "Tezim Helenistik Roma dönemi, Kilikya yerleşimleriydi ve Geben kalesi bunun içesinde çok önemli bir yere sahipti, çünkü Meyremçil beli, Kilikya ile Kapadokya'yı birbirine bağlayan en önemli geçitlerden birisi." diye konuştu.Araştırmacı Yazar Celil Çınkır da 13 Yıldır Andırın ilçesindeki kaleleri incelediğini, birçok medeniyete ev sahipliği yapan bölgenin aynı zamanda bir ticaret merkezi olduğunu dile getirdi.

Hatay’ın tarihi caddesi enkaz yığınına döndü Video Galeri

Hatay’ın tarihi caddesi enkaz yığınına döndü

  Kahramanmaraş merkezli depremlerde en ağır hasarı alan Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan ‘Eski Antakya Evleri’nin olduğu tarihi cadde enkaz yığına döndü. Artık kedilerin ev sahipliği yaptığı bölgede enkaz kaldırma çalışmaları hummalı bir şekilde devam ederken Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Kültür varlıklarımızı tekrardan ayağa kaldırmak istiyoruz” dedi.     Asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerde en ağır hasarı alan Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan tarihi Kurtuluş Caddesi, yaşanan depremlerin ardından adeta enkaz yığınına döndü. ‘Eski Antakya Evleri’nin bulunduğu cadde savaş ortamını aratmazken, bölgede enkaz kaldırma çalışmaları aralıksız sürüyor. Birçok iş ocaklarının, otellerin, lokantaların bulunduğu tarihi cadde, tekrardan ayağa kalmak için gün sayıyor.   “Kültürel varlıklarımızda yıkım oldu”   Tarihi caddeyi yapacakları çalışmalar ile eski günlerine döndürmek istediklerini belirten Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “12 yıldır tarihi doku üzerine çok çalıştık. Hem geleneksel yapımızı hem de tarihi kültür varlıklarımızı korumak istiyoruz. Yaşanan depremlerden dolayı Hatay'da özellikle tarihi dokuda, kültürel varlıklarımızda yıkım oldu. Bizde bir an önce kültürel varlıklarımızı tekrardan ayağa kaldırmak istiyoruz ama bunun belli bir prosedürü var. Öncelikle Kültür Bakanlığı bu tarihi doku içerisindeki kültür varlıklarını tespit edecek. Ardından kültür varlıklarımızın planlaması ve projesi yapıldıktan sonra gerek kamu gerekse de özel sektör kendine ait yapıları ayağa kaldırmak zorundadır. Biz bunu canı gönülden istiyoruz ve sabırsızlanıyoruz” dedi.   “Ayağa kaldırılacak çok eser var”   Tespit ve projelendirme işlemlerinin bir yıl kadar sürebileceğini ifade eden Başkan Savaş, “Öncelikle planlanan projelerin kabul edilmesi gerekiyor. Ama bu süreci kısaltmak, hızlandırmak bakanlığın çalışmalarına bağlı. Tabii ayağa kaldıracak çok eser var. Bunun için sadece büyükşehir belediyesinin bütçesi bu işi karşılayamaz. Maalesef sokaklar çok zarar gördü ve bizde sokak sağlamlaştırma konusunda da destek olabiliriz. İnşallah bir yıl içinde dediğimiz adımlar atılır, süreç biter. O bir yılın sonunda da biz de bismillah deyip tarihi dokunun tekrardan ayağa kaldırılması için inşaat sürecine geçeriz” diye konuştu.   Öte yandan, insanların terk etmek zorunda kaldığı Kurtuluş Caddesi ve çevresindeki mahalleler, sokak kedilerine kaldı. Depremden en çok etkilenen canlılardan biri olan kediler, yemek bulmak umuduyla enkaz aralarında dolaşıyor.

O Adana'nın tek avize ustası: Mecit Karaüzüm Haber

O Adana'nın tek avize ustası: Mecit Karaüzüm

Adana’da 40 yılı aşkın bir süredir avize imalatı yapan Mecit Karaüzüm, şu anda Adana’da bu mesleği yapan tek kişi olmanın hem gururunu hem de burukluğunu yaşıyor. Çocukken abisinden görerek hobi olarak başladığı işi 40 senedir meslek olarak devam ettiren Karaüzüm, “Adana’da şu an bu işi benden başka yapan yok. Adana’da tekiz. Biz de işimizi severek yapıyoruz. Ama bizden sonra Adana’da bunu yapan kalır mı, burası benden sonra da devam eder mi? Bilemiyorum. Avize kesinlikle yaşatılması gereken bir tarih. Bu nereden bakarsan bak bir sanat” dedi. Çoğumuzun çocukluğunun bir parçası olan ve çoğu evde bulunan avizelerin yerini modern ışıklandırmalar almaya başladı. Avize imalatı ve tamiriyle, abajur yapımıyla uğraşan Mecit Karaüzüm, şu anda Adana’da bu işi yapan son kişi. 40 senden fazla bir süredir avize yapan ve tamamen el işçiliği olan göz alıcı avizeleri ortaya çıkaran Karaüzüm, “Nereden baksan 40 senedir bu işi yapıyorum. Çocukluğumdan beri  avize tamiri ve imalatıyla uğraşıyorum. Aynı zamanda abajur da yapıyorum. Buradaki abajurlar hep benim elimden geçer, kendim yaparım. Her birini yaparken ayrı ayrı zevk alırım. Onlar benim çocuklarım gibiler. Bu meslek normalde benim abimin mesleği. Ben onun yanında başladım ve yanında da bu günlere kadar devam ettim. Abim beş sene önce vefat edince buraya bakmak bana kaldı” diye belirtti. Bir avizeye baktığınızda yapımının kolay gibi göründüğünü ama bir avize çıkarmanın büyük bir mesele olduğunu söyleyen Karaüzüm, “Çok zor, uğraştırıcı ama bir o kadar da güzel şey bunlarla uğraşmak. Bu avizenin bir telini değiştirmek zaten neredeyse bir saatimizi alıyor” diye de ekledi. “AVİZELERE BURADA ÇOCUK GİBİ BAKIYORUZ” Karaüzüm, “Bunları yaparken çok titiz olmak lazım. Ölçüsünü doğru almak lazım. Yani bir avizeyi yaptığın zaman eğer olmadıysa söküp söküp takmak lazım. Bunları dizmek bir denge işi. Ayrıyeten tamirde de aynı şekilde tellerini değiştiririz, güzelce temizleriz ve yepyeni gibi olur. Çünkü avizeler kala kala simsiyah oluyor ve onlara bakmamız şart. Avizelere burada çocuk gibi bakıyoruz. Bunlar çok değerli ve asla ölmeyecek, tarihi şeyler” dedi ve konuşmasının devamında şunları söyledi: “Taşları İstanbul’dan getirtiyoruz ve onlardan adeta bir sanat çıkartıyoruz. Bir tane avizeyi yapmak neredeyse iki saatimizi alıyor. Ben buraya gelip sabahtan masama oturuyorum ve ince ince düşünüp her şeyini ayarlayıp bunları ortaya çıkarıyorum. Abim de öldükten sonra ben burada tek başıma çalışmaya başladım. Her şeyi kendim yapıyorum. Ayrıyeten cami avizesi de yapıyoruz biz burada. En uğraştırıcısı ve uzun süreni o oluyor. Neredeyse tamamlamak bir ayımızı alıyor. Ona ayrıca bir incelik göstermek gerekiyor. Tek başıma bunu elime alıyorum tek tek tellerini ayarlıyorum temizliyorum ve yapıyorum. Bu tamamen emek işi. Sevmeyen, ilgilenmeyen birinin de bu işi yapması çok zor.” “BİZ TAŞLARI ALIRKEN TANEYLE ALIYORUZ” Kendi aklından tasarlayıp yaptığı avizelerin dışında sipariş de aldığını ve isteğe göre de avize yaptığını sözlerine ekleyen Karaüzüm, “Biz taşları alırken taneyle alıyoruz. Tanesinin fiyatı da boyuna göre değişiyor. 5-10-15 TL civarlarında oluyor genelde. Eskiden 10 Kuruş’a aldığım taşları bu sene maalesef bu fiyatlardan almaya başladım” dedi. “AVİZE KESİNLİKLE YAŞATILMASI GEREKEN BİR TARİH” “Müşterilerimiz o kadar da fazla değil. Özellikle yurt dışından ithal olarak getirilen Çin malı avizeler, abajurlardan sonra bu tarihi yansıtan ürünlere talep maalesef azaldı” diye yakınan Karaüzüm, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Adana’da şu an bu işi benden başka yapan yok. Adana’da tekiz. Biz de işimizi severek yapıyoruz. Ama bizden sonra Adana’da bunu yapan kalır mı, burası benden sonra da devam eder mi? Bilemiyorum. Avize kesinlikle yaşatılması gereken bir tarih. Bu nereden bakarsan bak bir sanat. Herkes gelip oturup bunu yapamaz. Tek başıma olmama rağmen ben hiç zorlanmıyorum. Bana çok neşeli ve kolay geliyor bunları yapması, bunlarla uğraşması. Bugün mesela sabahtan beri 5 tane avize yaptım. Sevmesen bu kadar işi nasıl yapacaksın ki?”

Fas'ta daha öncede ciddi depremler yaşanmış Haber

Fas'ta daha öncede ciddi depremler yaşanmış

İbrahim Baysal (İLKHABER)- Fas'ın yakın tarihindeki yaşadığı en kötü deprem , Mart 1960'ta yaklaşık 12.000 kişinin ölümüne ve 12.000 kişinin de yaralanmasına yol açan 5,8 büyüklüğündeki depremdi. Sahil kasabası olan Agadir, depremin şiddetiyle yerle bir oldu. Nüfusunun yaklaşık üçte biri yok oldu. Restoranlar, mağazalar ve merkez çarşı yerle bir edildi. Binlerce insan betonun altına gömüldü. Şubat 2004'te Fas'ın kuzeyinde meydana gelen 6,5 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 630 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmış ve 15.000 kişi evsiz kalmıştı. Akdeniz'in liman kenti Al Hoceima'da meydana gelen deprem, kerpiç evleri yıktı ve uyuyan sakinleri molozların altına gömdü. Yakındaki bir köyde evler karton kutular gibi yerle bir edilmişti. Ertesi gün, depremden sağ kurtulan düzinelerce kişi, devlet yardımının eksikliğini protesto ederek protestoda bulundu. CNN'in o dönemde bildirdiğine göre, o gün protestocularla Fas ordusu arasında çıkan çatışmada çok sayıda kişi yaralanmıştı. Cuma günü meydana gelen deprem, sismik açıdan aktif olan Afrika-Avrasya levha sınırının yaklaşık 340 mil güneyindeki Afrika Levhası'nda meydana geldi. Fas'taki diğer büyük depremlerde ise daha az can kaybı yaşandı. Mart 1969'da meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki deprem yaklaşık bir düzine kişinin ölümüne neden oldu. Ocak 2016'da Fas ve İspanya'da meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki depremde bir kişi hayatını kaybetmişti. Deprem, bölgeyi bir asırdan fazla süredir vuran en güçlü depremdi. Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Araştırma Kurumu, Cuma günü geç saatlerde Fas'ı vuran 6,8 büyüklüğündeki depremin bölgede son 123 yılın en güçlü depremi olduğunu söyledi. USGS Cumartesi günü erken saatlerde yayınladığı ön raporda, depremin derinliğinin yaklaşık 18 kilometre olduğunu ve merkez üssünün Fas'ın popüler kayak merkezi Oukaimeden'in 30 mil batısında olduğunu söyledi. Yakınında ve 800.000'den fazla insanın yaşadığı Marakeş'in yaklaşık 80 mil güneydoğusunda yer alıyor. USGS'ye göre, Marakeş'in karayoluyla yaklaşık 240 kilometre güneybatısındaki bir kıyı kenti olan Agadir'in nüfusu yaklaşık 700.000'dir. USGS, bölgede bu kadar büyük depremlerin "nadir ama beklenmedik olmadığını" ve 1900'den beri bölgede 6 büyüklüğünde veya daha büyük deprem yaşanmadığını söyledi. Bölgedeki savunmasız binaların çoğunun kerpiç bloklardan ve takviyesiz tuğlalardan yapıldığı da belirtildi.

Midyat dünya tarihini yeniden yazdıracak Haber

Midyat dünya tarihini yeniden yazdıracak

Adnan AVUKA MARDİN(İLKHABER)-Ak Parti Mardin Milletvekili Muhammed Adak, Midyat ilçesinde yer altında ortaya çıkan 2 bin yıllık yer altı mağara şehrinde incelemelerde bulundu. Milletvekili Adak; Ak Parti Mardin İl Başkanı Vahap Alma ve Midyat Belediye Başkanı Yardımcısı Ali Alptekin ile birlikte gün yüzüne çıkarılan yeraltı şehrinde yaptığı incelemenin ardından, ibadethane, silo, su kuyuları bulunan ve dehlizlerle geçişlerin olduğu yer altı şehri ile ilgili yetkililerden bilgi aldı. YER ALTI ŞEHRİ DÜNYA VE ARKEOLOJİ LİTERATÜRÜNE GEÇECEK Midyat ilçesinde ortaya çıkan 2 bin yıllık yer altı şehri hakkında açıklamada bulunan Mardin Ak Parti Milletvekili Dr. Muhammed Adak, ortaya çıkan bu tarihi keşif ile birlikte tarihçiler Midyat ilçemizin tarihini yeniden yazacaklarına inandığının söyledi. Ortaya çıkan yer altı şehrinin dünya ve arkeoloji literatürüne geçeceğini ifade eden Adak,” Yapılan kazılarda içinde ibadethane, silo, su kuyuları bulunan ve dehlizlerle geçişlerin olduğu yer altı şehrinde çok sayıda eser ortaya çıkarıldı. Mağaralar adeta bütün ilçenin altını sarmış durumdadır. Midyat'ta başlayan kazı, devasa bir yer altı şehrine doğru ilerliyor” dedi. ’50 BİN KİŞİLİK YER ALTI ŞEHRİ  Şu anda 13,5 dönümlük bir arazi üzerinde 3 bin 500 metrekareden fazla bir yer altı şehri noktasında iki bölümde çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettiğini kaydeden Adak,” Bilim adamlarının tespitlerine göre muhtemelen 50 bin kişinin yıllarca kapalı yaşayabilecekleri yer altı şehri inşa edildiği görülüyor. Yer altı şehri 1900 yıldır kesintisiz kullanılıyor. İlk yapılışı saklanma veya kaçış alanı olarak yapılmış. Bilindiği üzere Hıristiyanlık 2. yüzyılda resmi din değil. Hıristiyanlığı kabul eden aileler, gruplar Roma'nın zulmünden kaçmak için yer altındaki şehirlere sığınıyorlar ya da yer altı şehri oluşturuyorlar. Muhtemelen Midyat yer altı şehri de bu amaçla yapılmış yaşam alanlarındandı. Sadece sığınak değil, yer altında en az 50 veya 60 bin insanın yaşamış olduğu tahmin edilen bir alan. Tamamı kazıldığında gerçekten dünyada ses getirecek bir yer altı şehri olacağı tahmin ediliyor. Dünyada bu kadar geniş alana yayılmış bir şehir yok. Midyat yer altı şehri kapsadığı alan bakımından tek olacak. Matiate Yeraltı Şehrinde ele geçen arkeolojik buluntular da MS 3-4 ve 7. yüzyıllar arasını destekler niteliktedir. Kent bu haliyle galerileri bulunan dromoslu mezarlık alanı, şırahane, depolama alanları, konutlar ve tapınım alanlarıyla katakomp mimarisinde inşa edilmiştir. Kazıların daha da genişleyerek devam edeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. "4 MİLYON TURİST HEDEFLENİYOR  Ulu Cami Mahallesi'nde iki noktada kazı çalışmalarının sürdüğü yer altı şehrinin Mardin ve Midyat turizmine büyük katkı sağlayacağının altını çizen Adak,” Antik ve Orta Çağ'a ait yapıların bulunduğu yer altı şehri Midyat'a önemli yerli yabancı turist çekecektir. Midyat belediyesi yer altı şehrini sayesinde yıllık 2 milyon olan turist sayısını 4 milyona çıkmasını hedefliyor. Son yıllarda hem Mardin’de hem de Midyat ilçemizde turizm alanında önemli gelişmeler yaşanıyor. Bir yandan otel ve butik otel yatırımları artıyor. Turizm sayesinde istihdam da artıyor. Mardin ve Midyat bugün dünya turizmine hitap etmeye başladı. İnşallah kazı bitirilince yer altı şehrini dünya turizmine açmayı planlanıyoruz.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Mersin'deki Olba Antik Kenti'nde kadın heykeli ve 2 friz parçası bulundu Haber

Mersin'deki Olba Antik Kenti'nde kadın heykeli ve 2 friz parçası bulundu

MERSİN (AA) - Helenistik dönemin önemli yerleşim merkezlerinden Mersin'in Silifke ilçesindeki Olba Antik Kenti'nde, yürütülen kazı çalışmalarında milattan sonra 2. yüzyıla ait olduğu değerlendirilen kadın heykeli ve üzerinde mitolojik sahnelerin yer aldığı 2 friz parçasına ulaşıldı. Olba Krallığı'nın merkezi olarak bilinen Ören Mahallesi'ndeki antik kentte, temmuzda başlayan sezon kazıları, Ardahan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doç. Dr. Yavuz Yeğin başkanlığındaki ekip tarafından yürütülüyor. Aralarında sanat tarihçileri, uzman arkeologlar ve öğrencilerin de yer aldığı 15 kişilik ekip, önemli ticaret merkezi olarak bilinen tarihi alandaki çalışmalarını sürdürüyor. Bu yıl antik kentin çeşitli alanlarında devam eden kazılarda, milattan sonra 2. yüzyıla ait olduğu değerlendirilen kadın heykeli ve üzerinde mitolojik sahnelerin yer aldığı 2 friz (mimarlıkta taban kirişi ile çatı arasında kalan, kabartmalarla bezeli ya da düz şerit) parçası bulundu. Koruma altına alınan eserler, incelenmek üzere Silifke Müze Müdürlüğüne teslim edildi. - "Eserleri korumaya ve konservasyonlarına yönelik çalışmalar yapılacak" Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, arkeolojik kazıların devam ettiği antik kentte incelemelerde bulundu, kazı başkanı Yeğin'den bilgi aldı. Pehlivan, yaptığı açıklamada, Mersin'de 1642 tescilli kültür varlığının olduğunu söyledi. Olba Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarının 2010'dan beri sürdüğünü aktaran Pehlivan, şunları kaydetti: "Daha önce tiyatro yapısının olduğu alanda yoğunlukla kazı çalışmaları sürdürülmüşken, son dönemde de anıtsal çeşmede kazı çalışmaları devam ediyor. Bu çalışmalar neticesinde geçtiğimiz günlerde önemli eserlere ulaşıldı. Biz de bu eserleri inceleme fırsatı bulduk. Burada arkeolojik eserlerle ilgili detaylı çalışmalar yapılıyor. Kazılar bunların çok önemli bir parçası. Devamında da eserleri korumaya ve konservasyonlarına yönelik çalışmalar yapılacak. Güzel ülkemizin genelinde olduğu gibi Mersin'imizde de sayısız tarihi eserimiz bulunmaktadır. Bunların gün yüzüne çıkartılmasını, yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından buraların tanınmasını, bilinmesini, öğrenilmesini sağlamak hepimize düşüyor." Kazı Başkanı Doç. Dr. Yeğin de "Bu sezonki kazılarda eşsiz eserler ortaya çıkarıldı. Kilikya Bölgesi'nde şu ana kadar bu eserlerin benzerleri bulunmadı. Antik kentteki çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor." değerlendirmesinde bulundu.

Doğa harikası Belemedik'in Bungalov Evleri stüdyo oldu Haber

Doğa harikası Belemedik'in Bungalov Evleri stüdyo oldu

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Pozantı Belediyesi'nin doğanın içerisinde tarihe ışık tutmuş kalıntıların arasında yaptığı Belemedik Bungalov Evleri, kent turizmine katkılarının yanı sıra dünya evine giren çiftlerin ölümsüzleştirmek istedikleri anılarına da tanıklık ediyor. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan, antik kentler, kaleler, kervansaraylar, köprüler, tiyatrolar ve camiler gibi birçok medeniyetin izlerini taşıyan Adana'nın Pozantı ilçesindeki belediyecilik hizmetleri, kent yaşamına sosyal ve kültürel değerler katacak çalışmalarla dikkati çekiyor. Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay'ın, doğayla iç içe tatil yapmak isteyen yerli ve yabancı turistlere yönelik hayata geçirdiği Belemedik Bungalov Evleri projesi de, bu hizmetlerden birini oluşturuyor. Özellikle hafta sonları kent yaşamının stresinden uzaklaşarak doğada zaman geçirmek isteyenlerin rotaları arasında yer bulan Belemedik Bungalov Evleri, son zamanlarda yeni evlenecek çiftlere de stüdyo ortamı sağlıyor. Nişan ve düğün öncesinde Belemedik'e giden çiftler, bungalov evlerde çekilen fotoğraflarla bu güzel anlarını ölümsüzleştiriyor. "Belemedik, tabiatın çok kıymetli bir hazinesi"   Belemedik'in, tabiatın çok kıymetli bir hazinesi olduğunu belirten Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay da, bungalov evlerle ilgili şu bilgileri verdi: "Belemedik'teki bu önemli hizmeti, belediyemiz bünyesinde kurulan atölyelerdeki kardeşlerimizin emekleriyle yerine getirdik. Şu an Belemedik’te 8 adet bungalov evimiz ve bunun yanı sıra 13 odalı butik otelimiz var. Butik otelimiz etrafına 10 adet daha bungalov ev yapacağız. Bütün doğayı gören güzelliklerle Adana’nın kent turizmine değer katmaya devam ediyoruz.  Bungalov evlerimizin Pozantı gençliğinin mutluluklarında vazgeçilmez mekanlar hâline gelmesi de, yaptığımız hizmetin ne kadar yerinde ve ayrıcalıklı olduğunun bir göstergesi. Gençlerin bu ilgisi ve anılarına katkı sunuyor olmak, bizi  ziyadesiyle mutlu ediyor."  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.