#Tarım

İLKHABER-Gazetesi - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Osmaniye'de 'kırmızı altın' dönemi: Safran üretim alanları genişliyor Haber

Osmaniye'de 'kırmızı altın' dönemi: Safran üretim alanları genişliyor

Türkiye'nin verimli topraklarına sahip kentlerinden Osmaniye, tarımsal üretim desenini katma değeri yüksek ürünlerle zenginleştiriyor. Bölgede son dönemde üreticilerin yoğun ilgi gösterdiği safran üretimi, alternatif gelir kaynağı arayan çiftçilerin yüzünü güldürmeye başladı. BAHÇE KÖYÜNDE İNCELEME Osmaniye İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, kentte tarımsal çeşitlilik hedefleri doğrultusunda yürütülen çalışmaları yakından takip ediyor. Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı şubesi ekipleri, Bahçe köyündeki safran ekim alanlarında teknik incelemelerde bulundu. İKLİM ŞARTLARINA TAM UYUM Yapılan saha analizlerinde, bölgenin toprak yapısının ve ikliminin safran yetiştiriciliği için oldukça elverişli olduğu tespit edildi. Yetkililer, soğanlı bir kültür bitkisi olan safranın, Osmaniye'nin karasal ve ılıman geçiş ikliminde verimli bir şekilde yetişebildiğini vurguladı. "DÜNYANIN EN PAHALI BAHARATI" Gramı altınla yarışan ve bu nedenle "kırmızı altın" veya "dünyanın en pahalı baharatı" olarak anılan safranın, bölge ekonomisi için stratejik bir ürün olma yolunda ilerlediği belirtildi. Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, safran yetiştirmek isteyen çiftçilere kuruluş aşamasından hasada kadar eğitim ve bilgilendirme desteğinin süreceğini ifade etti. Bu girişimlerle hem üretici gelirlerinin artırılması hem de bölgedeki ürün yelpazesinin genişletilmesi hedefleniyor.

Osmaniye'nin tescilli turplarını hasat eden çiftçilerin Savrun Çayı'ndaki zorlu yıkama mesaisi başladı Haber

Osmaniye'nin tescilli turplarını hasat eden çiftçilerin Savrun Çayı'ndaki zorlu yıkama mesaisi başladı

Türkiye'nin turp ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Osmaniye'de, tarlalardan sofralara uzanan zorlu süreç başladı. Ağustos ayı sonunda toprakla buluşan ve hasat olgunluğuna erişen tescilli Osmaniye Kadirli turpu, tarlalardan toplandıktan sonra temizlik aşaması için akarsu kenarlarına taşınıyor. SAVRUN ÇAYI'NDA ZORLU MESAİ Hasat edilen ürünler, çamurdan arındırılmak üzere bölgenin can damarı olan Savrun Çayı'na getiriliyor. Hava sıcaklığının 15 derecelere kadar düştüğü ilçede, tarım işçileri ve üreticiler soğuk suya girerek turpları yıkıyor. El birliğiyle gerçekleştirilen bu zahmetli işlemin ardından coğrafi işaretli ürün, paketlenerek araçlara yükleniyor ve Türkiye'nin dört bir yanına gönderiliyor. EKİM ALANI ARTTI, REKOLTE DÜŞTÜ 2020 yılında coğrafi işaret belgesi alan bölgenin "kırmızı altını"nda bu yıl iklim şartları verimi olumsuz etkiledi. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine göre; geçen yıl ilçede 26 bin dekar alandan yaklaşık 104 bin ton ürün elde edilmişti. Bu yıl ise ekim alanı 27 bin dekara çıkmasına rağmen, kuraklık etkisi nedeniyle rekoltenin yüzde 22'lik düşüşle 81 bin tonda kalması bekleniyor. Kent genelinde ise 2024 yılında 30 bin 960 dekardan 123 bin ton turp toplanırken, bu yıl 32 bin 610 dekardan 102 bin 708 ton rekolte hedefleniyor. "SULAMA YAĞMURUN YERİNİ TUTMUYOR" Kadirli Ziraat Odası Başkanı Hanifi İspir, turp üretiminde yaşanan düşüşü mevsimsel kuraklığa bağladı. İspir, mevcut durumu şu sözlerle değerlendirdi: "Bu sene rekolte geçen seneye göre düşük. Bunun nedeni kuraklık. Yağmur yağmadığı için çiftçi kendi sulamasını yapmak zorunda kaldı. O da gerçek yağmurun yerini tutmuyor. Yağmur yağmaması maalesef rekolteye kötü yansıdı." "HAVALAR SOĞUMAYINCA TÜKETİM DE AZALDI" İlçede 1000 dekarlık alanda üretim yapan çiftçi Mustafa İlker Öz de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin piyasayı etkilediğini vurguladı. Öz, şunları kaydetti: "Hava şartlarından dolayı sıkıntılı süreç yaşıyoruz. Sıcak hava verimi etkiliyor çünkü turp kış sebzesi olduğu için havaların soğuk olması gerekiyor. İklimden dolayı turpta verim istediğimiz gibi olmadı. Buna paralel tüketim de az olunca ürün istediğimiz fiyatlara çıkmadı."

Su krizi büyüyor, kaynaklar küçülüyor Haber

Su krizi büyüyor, kaynaklar küçülüyor

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri her yıl daha belirgin hale gelirken, dünyadaki su kaynakları alarm veriyor. Artan sıcaklıklar, yağış rejimindeki düzensizlikler ve hızla tükenen yeraltı suları, milyonlarca insanın yaşamını doğrudan tehdit ediyor. Bilim insanlarına göre suyun geleceği, iklim krizinin en kritik ve en kırılgan başlıklarından biri hâline geldi. Uzmanlar, birçok bölgede nehir ve göllerin geri dönülemez biçimde kuruduğunu, bazı yerlerde ise şiddetli yağışların ani taşkınlara yol açtığını belirtiyor. Tarımda verim kaybı, enerji üretiminde aksaklıklar ve içme suyuna erişimde yaşanan güçlükler, bu değişimin somut sonuçları arasında yer alıyor. Bu kapsamda konuşan Ekoşehirler, Çevre ve İklim Değişikliği Araştırmaları Derneği Genel Başkanı Oğuz Şahin, küresel su döngüsünün ciddi bir krizin içinde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Son araştırmalar, dünya çapında su rezervlerinin normal seviyelerde seyrettiği bölgelerin büyük ölçüde azaldığını gösteriyor. Bir yanda uzun süreli ve ağır kuraklık, diğer yanda kontrol edilemeyen taşkınlar… Su artık tahmin edilmesi zor bir davranış sergiliyor ve bu durum hem çevre hem de ekonomi için büyük bir tehdit oluşturuyor.” Su kaynaklarına erişimin yalnızca çevresel bir konu değili, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve hatta ulusal güvenlik açısından da stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkati çeken Şahin, “Tarım ürünlerinden enerji altyapısına, içme suyu arzından sanayiye kadar her alan bundan etkileniyor. Suyu sürdürülebilir yönetmek zorundayız ve aksi hâlde çok daha ağır sonuçlarla yüzleşeceğiz” dedi. Çözüm için uluslararası iş birliğinin acil olduğunu söyleyen Şahin, şu çağrıyı yaptı: “Su tasarrufuna dayalı politikalar geliştirmek, akıllı su yönetimi sistemlerini hayata geçirmek ve kaynakları adil şekilde paylaşmak artık bir tercih değil, zorunluluk.”

Kentten kaçışın rotası Karaisalı doğa tutkunlarını bekliyor Haber

Kentten kaçışın rotası Karaisalı doğa tutkunlarını bekliyor

Adana’nın Karaisalı ilçesi, yeşilin her tonunu barındıran zengin bitki örtüsü, doğa harikası Kapıkaya Kanyonu, Yerköprü Şelalesi ve dünya çapında üne sahip Varda Köprüsü ile kent yaşamının stresinden uzak, huzur dolu bir kaçış fırsatı sunuyor. Çukurova’nın kuzeyinde konumlanan Karaisalı, tarih ve doğanın iç içe geçtiği eşsiz yapısıyla dikkat çekiyor. Bölge halkının büyük bölümünün geçimini tarım ve hayvancılıktan sağladığı ilçe, akarsu, yayla ve orman varlığıyla hem doğal hem ekonomik potansiyeli ile öne çıkıyor. Yaz aylarında Adana’nın bunaltıcı sıcaklarından kaçmak isteyenlerin en çok tercih ettiği yaylalara ev sahipliği yapan Karaisalı, keşfedilmeyi bekleyen gizli güzellikleri ile son yıllarda turizm yatırımlarının da odağında yer alıyor. 7 kilometrelik yürüyüş parkuruyla macera ve spor tutkunlarını kendine çeken Kapıkaya Kanyonu, Yerköprü Şelalesi’nin serinleten atmosferi ve James Bond filmlerine konu olmuş Varda Köprüsü, yılın dört mevsimi ziyaretçilerini ağırlıyor. İlçenin yerel yöneticileri ise Karaisalı’nın sadece tarım ve hayvancılıkla anılmaması, turizm gelirlerinin artırılması ve yöre halkının refahının yükseltilmesi amacıyla tanıtım çalışmalarına hız veriyor. Doğal güzelliklerin korunarak geleceğe taşınması için yapılan projelerle, Karaisalı’nın Çukurova turizminin parlayan yıldızı olması hedefleniyor.

Seyhan’da atık alarmı Haber

Seyhan’da atık alarmı

Türkiye’nin birçok bölgesinde, verimli tarım arazilerinin kenarlarına kontrolsüz biçimde inşaat molozu ve evsel atık dökülmesi ciddi bir sorun haline geldi. Bu tür davranışların, toprağın doğal yapısını bozmakla kalmayıp aynı zamanda uzun vadede tarım verimliliğini ve gıda güvenliğini tehdit ettiği belirtildi. Uzmanlar, atık dökümlerinin toprakta kalıcı zararlar oluşturduğunu ve tarım ürünlerinin kalitesini düşürdüğünü ifade ederken, bu tür çevresel tahribatın ekonomik kayıplara da yol açabileceğini vurguladı. Seyhan Belediyesi de ilçe sınırları içerisindeki boş alanlara atık boşaltılmaması konusunda mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyor. Seyhan Belediyesi yetkilileri, “Belediyemiz sınırları içerisinde gelişi güzel şekilde inşaat atığı dökümü yapan kişi ve kuruluşlarla ilgili mücadelemiz kararlılıkla sürdürülüyor. Çevremizi ve kamu sağlığını tehdit eden bu tür yasa dışı faaliyetlerin önlenmesi amacıyla, vatandaşlarımızın tanık olduğu tüm kaçak döküm olaylarını anlık olarak WhatsApp ihbar hattımıza bildirmelerini bekliyoruz” dedi. Yetkililer, vatandaşlardan gelen fotoğraf ve videolu ihbarlar doğrultusunda yapılan tespitlerle moloz dökümü yapanlara ceza uygulayacağına dikkati çekerek, “444 0 191 nolu ihbar hattına yapılacak ihbarlarda döküm yapılan yerin adresi, olay saati ve aracın plakası gibi bilgilerin paylaşılması da önemli. Seyhan Belediyesi olarak çevreyi korumak için vatandaşların desteğine güveniyor, yasa dışı dökümlere karşı mücadelemizin kararlılıkla devam edeceğini bir kez daha belirtmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

Gürer: Üretici desteklenmeli, ithalata bağımlılık sona erdirilmeli Haber

Gürer: Üretici desteklenmeli, ithalata bağımlılık sona erdirilmeli

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de tahıl, hububat ve bakliyat üretiminde rekolte düşüşlerinin ciddi boyutlara ulaştığını belirtti. Gürer, “Tahılda, hububatta, bakliyatta bu yıl rekoltede büyük düşme var. Kuraklık ve don etkisi söz konusu ancak bazı ürünlerde planlama eksikliği, öngörü yetersizliği ve üreticinin para kazanamaması da önemli rol oynadı. Hububat ve bakliyatta arz açığı oluştu. Yeşil mercimek için gümrük vergisinin düşürülmesi de bu durumun bir sonucudur” dedi. “Yeşil mercimekte ithalatın önü açıldı, yerli üretici desteklenmeli” Türkiye’nin mercimeğin anavatanı olduğunu hatırlatan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ülkemizde kırmızı mercimek 2002 yılında 500 bin ton yetişiyordu. 2025 yılında 230 bin tona düştü. Anadolu mercimeğin anavatanıyken Kanada’ya tohumunu biz verdik. Kanada’dan, Rusya’dan, Moldova’dan, Ukrayna’dan hatta Suriye’den kırmızı mercimek ithal ediyoruz. 2002 yılında yeşil mercimek 65 bin ton yetişirken 2025 yılında 29,7 bin tona . 2024 yılında 71 bin ton olan üretimin 2025’te 29,7 bin tona geriledi. Yeşil mercimeğin gümrük vergisi yüzde 19,3’ten yüzde 10’a düşürülerek ithalatın önü sonuna kadar açılması yerine yerli üretici keşke desteklenip kendi kendine yeter üretim yapılsa idi” şeklinde konuştu. Ömer Fethi Gürer, “TMO bir alıma giriyor, bir girmiyor. Üreticinin bir yanında oluyor, bir olmuyor. Piyasa tüccara kalıyor. Öyle olunca mercimekten daha iyi gelir sağlayamadığını gören çiftçi başka ürünlere yöneliyor. Bunun yansıması raftaki ürünün fiyatını artırıyor. İthal gelen mercimekte yerli üründen daha yüksek fiyatla rafa giriyor ve birileri bu yolla vurgun vururken vatandaş daha pahalı ürüne mecbur ediliyor. Şu anda mercimek geçen yılki fiyatın neredeyse bir katını aşmış durumda. Fakir fukara, garip gureba bir çorba yapacağı mercimeğe dahi böyle giderse erişmekte zorluk çekecek” diye ifade etti. Ömer Fethi Gürer,“2025’in ilk 9 ayında 21.001 ton yeşil mercimek ithalatı yapılmış. Bu ithalat karşılığında 19 milyon 22 bin 285 dolarımız yurt dışına gitmiş. Aynı dönemde kırmızı mercimek ithalatımız 343.998 ton. Bunun karşılığı 205 milyon 509 bin 298 dolar. Gümrük vergisi düşmesi ile daha çok ithalat gerçekleşecek ve daha çok döviz yurtdışına gidip yabancı ülke çiftçisi desteklenmiş olacak. Bu paralar yurt dışına gitmesin, ülkemiz çiftçisine verilsin” dedi. Gürer, özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu’nun mercimek üretimi için en uygun bölgeler olduğunu belirterek şunları söyledi: “En iyi mercimek burada yetişir, en kalitelisi burada yetişir. Ama biz ithal mercimeğe muhtaç hale düşürüldük. İktidara çağrımızdır: Doğru planlama yapın. Alım fiyatlarını girdi maliyetleri ve makul kâr üzerinden belirleyin. Çiftçiye ‘ürettiğin ürünü alım garantisi veriyorum’ deyin. Mercimekte olsun, yurt dışına bağımlılığımızı bitirin. Anavatanı Anadolu olan mercimek te dahi arz açığı yaratıldı. Hububat ve bakliyatta ülkemizde farklı ürünler bu yıl rekoltesi 2002 yılı gerisine düştü.” Gürer, hem üreticinin hem tüketicinin korunması için tarımsal üretimde sürdürülebilir, öngörülebilir ve istikrarlı politikaların hayata geçirilmesinin zorunlu olduğunu vurgulayarak sözlerini tamamladı.

TMO raporu: Gübre fiyatları ekimi etkiledi, Adana’da üretici kompoze gübreye yöneldi Haber

TMO raporu: Gübre fiyatları ekimi etkiledi, Adana’da üretici kompoze gübreye yöneldi

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), tarım sektörüne ışık tutan “Fenolojik Değerlendirme – Hububat ve Bakliyatta Yağış, Ekiliş ve Gelişim Analizi (Ekim 2025 Değerlendirmesi)” raporunu kamuoyu ile paylaştı. Türkiye genelindeki yağış rejiminin ve ürün gelişiminin mercek altına alındığı raporda, gübre fiyatlarındaki artışın ekim dönemindeki tercihleri doğrudan etkilediği belirlendi. ADANA ÇİFTÇİSİ ALTERNATİFE YÖNELDİ TMO teknik ekiplerinin saha çalışmalarına dayandırılan verilere göre, Adana'daki üreticiler maliyet baskısı nedeniyle strateji değişikliğine gitti. Bölgede taban gübresi olarak dekara 20–30 kilogram 20-20-0 kompoze gübre uygulandığı kaydedildi. Raporda, Adana'daki ana eğilimin fiyat avantajı sağlaması sebebiyle DAP yerine kompoze gübrelere kaydığı belirtildi. Uzmanlar, bu tercihin sadece maliyetten değil, aynı zamanda bölge toprağının besin dengesi gözetilerek yapıldığını aktardı. DAP KULLANIMI DÜŞTÜ, MUADİL ÜRÜNLER ARTTI Rapor, Türkiye genelinde DAP gübresi tüketiminde belirgin bir düşüş olduğunu belgeledi. Bölgesel veriler şu şekilde sıralandı: Kırşehir: DAP kullanımı yüzde 16 azaldı. Üretici organomineral gübre, 20-20-0 ve çiftlik gübresine döndü. Kırıkkale: Gübresiz ekim yapılmadı ancak yüksek maliyetler nedeniyle besin içeriği daha düşük muadil ürünler tercih edildi. Bu durum sertifikalı tohum kullanımında da hafif düşüşe yol açtı. Karadeniz Bölgesi: DAP fiyatlarındaki artış nedeniyle üreticilerin yaklaşık yüzde 10’u kompoze gübreye geçti. Bölgedeki kullanım dağılımı; yüzde 45 oranında 20-20-0, yüzde 30 oranında 8-20-0 ve yüzde 15 oranında DAP olarak gerçekleşti. YAĞIŞ YETERSİZLİĞİ EKİMİ GECİKTİRDİ Fenolojik değerlendirmede iklim şartlarının etkilerine de yer verildi. Bazı bölgelerde yağışların yetersiz kalması nedeniyle ekiliş takviminde gecikmeler yaşandığı, meteorolojik verilerin sahada yakından takip edildiği vurgulandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.