#Tbmm Adalet Komisyonu

İLKHABER-Gazetesi - Tbmm Adalet Komisyonu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tbmm Adalet Komisyonu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

10. Yargı Paketi Adalet Komisyonu’nda kabul edildi Haber

10. Yargı Paketi Adalet Komisyonu’nda kabul edildi

10. Yargı Paketi kapsamında hazırlanan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Yeni düzenlemeye göre, noterlerin görev ve sıfatlarına aykırı davranışlarında uyarma, kınama, para cezası, geçici işten çıkarma veya meslekten çıkarma gibi yaptırımlar uygulanacak. Ayrıca, suça teşebbüs edenler için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 13-20 yıl, müebbet hapis cezası yerine ise 10-18 yıl arasında hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Kasten adam yaralama suçu bir yıl 6 aydan 3 yıla kadar ceza alacak. Kasten adam yaralama mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, konuşmasında sürekli zorluğa, yüzünde sabit ize, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma ve gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa verilecek hapis cezasının alt sınırı 3 yıldan 4 yıla; kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması sonucu kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre uygulanacak hapis cezasının alt sınırı ise 5 yıldan 6 yıla çıkarılıyor. Kasten yaralama fiili, mağdurun iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, yüzünün sürekli değişikliğine ve gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olması halinde verilecek hapis cezasının alt sınırı 5 yıldan 6 yıla; fiilin vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması sonucu kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre verilecek hapis cezasının alt sınırı ise 8 yıldan 9 yıla yükseltiliyor. Tehdit cezaları altı aydan iki yıla kadar hapis cezası olacak. Kadına karşı işlenmesi halinde dokuz aydan az olamaz. Tehdidin silahla, suç örgütü veya benzeri olursa hapis cezasının üst sınırı 5 yıldan 7 yıla çıkarılıyor. Ses ve gaz fişeği atabilenler dahil silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullananlar 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Trafik güvenliğini tehlikeye atanlara hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 4 aya; alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle araç kullananlar hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 6 aya yükseltiliyor. Çocuk hükümlülerin infazına önce çocuk kapalı ceza infaz kurumunda başlanacak, ardından çocuklar eğitim evlerine gönderilecek. Hükümlünün koşullu salıvermeden yararlanabilmesi için beş günden az olmamak üzere koşullu salıverme tarihine kadar infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini infaz kurumunda geçirmesi gerekecek. Kadın, çocuk veya 65 yaşını bitirmiş kişiler için bir yıl olarak uygulanan konutta infaz sınırı üç yıla, 70 yaşını bitirenler için iki yıl olarak uygulanan süre dört yıla, 75 yaşını bitirmiş olan kişiler için uygulanan dört yıllık süre ise beş yıla yükseltilecek. Ayrıca 80 yaşını bitirmiş kişilerin cezalarının altı yılını konutlarında infaz edebilmesi de mevzuata girecek. Ağırlaştırışmış müebbet hapis cezasına mahkum olanlar hariç olmak üzere hükümlülerden, ceza infaz kurumu şartlarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilenlerin cezasını konutunda çekebileceğine infaz hakimi tarafından karar verilecek.

Türkiye, Uluslararası Adalet Divanında sözlü sunum yapacak Haber

Türkiye, Uluslararası Adalet Divanında sözlü sunum yapacak

Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Türkiye'nin, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki Birleşmiş Milletler (BM), diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülüklerinin tespitine yönelik danışma görüşü kapsamında Uluslararası Adalet Divanında (UAD) 28 Nisan'da başlayacak duruşmalarda sözlü sunum yapacağını bildirdi. Yüksel, yaptığı açıklamada, BM Genel Kurulunun, 19 Aralık 2024'te Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 96. maddesi ve Uluslararası Adalet Divanı Tüzüğü'nün 65. maddesi uyarınca İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülükleri konusunda Türkiye'nin de girişimleriyle UAD'den "danışma görüşü" talep ettiğini hatırlattı. UAD'nin vereceği danışma görüşüyle ilgili Türkiye'nin, Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'nün 66'ncı maddesinin 2'nci fıkrası uyarınca yazılı görüşünü Divan'a sunduğunu anımsatan Yüksel, bu çerçeveTBMM Adalet Komisyonude Türkiye ile birlikte 45 üye devlet ve uluslararası kuruluşun yazılı görüş ilettiğini ifade etti. Danışma görüşü oluşturulması sürecinde Dışişleri Bakanlığı ve TBMM hukuk ekibinin koordineli çalışmalarıyla yazılı görüş hazırlandığını söyleyen Yüksel, bu yazılı beyanda İsrail'in, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) yönelik saldırılarının bölgedeki insani yardımların etkin şekilde sunulmasını engellediğinin vurgulandığını dile getirdi. Yazılı beyanda, İsrail'in UNRWA'yı kapatmaya yönelik çabalarının, BM Şartı ve 1946 tarihli İmtiyazlar ve Dokunulmazlıklar Sözleşmesi'ne aykırı olduğunun ifade edildiğini anlatan Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, İsrail'in UNRWA ile ilgili tutumunun yalnızca son saldırılarla sınırlı olmadığını belirtmektedir. İsrail, UNRWA'nın kuruluşundan bu yana bölgedeki insani yardım ve hizmetlerin etkin bir şekilde sunulmasını engelleyen bir yaklaşım benimsemiştir. Türkiye, UNRWA binalarına, okullarına ve yardım tesislerine yönelik gerçekleştirilen saldırıların, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler sözleşmelerinin ihlali olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye, İsrail'in eylemlerinin uluslararası insancıl hukuk ve insan haklarıyla çeliştiğini belirterek, Uluslararası Adalet Divanından İsrail'in hukuki sorumluluklarını teyit etmesini talep etmektedir." "Türkiye, Uluslararası Adalet Divanından etkili önlemler almasını talep etmektedir" Yüksel, yazılı görüşte, İsrail'in UNRWA faaliyetlerini kısıtlamasının Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin ihlali olduğunun belirtildiğini dile getirdi. Filistinli mültecilere sağlanan yardımların engellenmesinin, uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğinin ifade edildiğini aktaran Yüksel, şunları söyledi: "Türkiye, İsrail'in UNRWA'nın faaliyetlerini kısıtlama çabalarının, halihazırda devam eden soykırım davasında belirlenen ihtiyati tedbirleri ihlal ettiğini ve İsrail'in özellikle insani yardımın Filistinlilere ulaşmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini vurgulamaktadır. Türkiye, İsrail'in cezasızlık politikalarının Filistin halkının acılarını artırdığını ve uluslararası hukuk ile insancıl hukuk sistemini zayıflattığını vurgulayarak, Uluslararası Adalet Divanı'ndan etkili önlemler almasını talep etmektedir." İsrail'in insani yardımları engellemesinin ve BM personelini hedef almasının, küresel hukuk düzenine zarar verdiğinin altını çizen Yüksel, danışma görüşüne konu BM ajanslarından birisi olan UNRWA'nın, 8 Aralık 1949'da BM Genel Kurulu tarafından, 1948 Arap-İsrail savaşının ardından Filistinli mültecilere adil ve kalıcı bir çözüm bulunana kadar insani yardım ve koruma sağlamak amacıyla kurulduğunu anlattı. Yüksel, UNRWA'nın Gazze'deki yaklaşık 2,4 milyon Filistinli mülteciye hizmet vererek, bu alanda büyük deneyime sahip olduğunu, bu hizmetlerin başka bir kuruluş tarafından yerine getirilmesinin mümkün olmadığını vurguladı. "Türkiye, Filistin davasına olan tarihi ve sarsılmaz desteğini ortaya koymaktadır" UNRWA sağlık ekiplerinin, geçen ay 10 yaş altındaki yaklaşık 200 bin çocuğa yönelik çocuk felci aşısı kampanyası düzenlediğini anımsatan Yüksel, UNRWA'nın faaliyetlerine yönelik bilgi verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin, Filistinlilerin maruz kaldığı insan hakları ihlallerini ve İsrail'in işgalci politikalarını uluslararası kamuoyuna taşıdığını belirten Yüksel, Türkiye'nin, UAD'de Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına müdahillik için başvuruda bulunduğunu hatırlattı. Yüksel, Türkiye'nin, hem soykırım hem de Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) tutuklama kararını vermesinden önceki süreçte sunduğu dilekçelerle, delillerle aktif bir tutum gösterdiğine dikkati çekerek şunları kaydetti: "İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında, BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülüklerin tespitine yönelik yeni danışma görüşü sürecinde de aktif olarak yer alan Türkiye, Filistin davasına olan tarihi ve sarsılmaz desteğini bir kez daha ortaya koymaktadır. İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında, BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülüklerin tespitine yönelik Uluslararası Adalet Divanı danışma görüşü kapsamında, üye devletlerin ve uluslararası kuruluşların sözlü beyanlarını sunması için 28 Nisan'dan itibaren Uluslararası Adalet Divanının Lahey'deki mahkeme salonunda duruşmalar yapılacaktır. Türkiye, belirlenecek takvim çerçevesinde sözlü duruşmalar kapsamında beyanda bulunacaktır. TBMM hukuk heyeti olarak Dışişleri Bakanlığı'mız ile birlikte duruşmalara katılacağız."

Noterlik ve yargıya ilişkin yeni düzenlemeler TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi Haber

Noterlik ve yargıya ilişkin yeni düzenlemeler TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi

TBMM Adalet Komisyonu'na gelen teklifle, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda Avukatlık Kanunu'nda değişikliğe gidiliyor. Buna göre, avukatlık stajına fiilen engel olmamak şartıyla herhangi bir işte sigortalı olarak çalışılması, avukatlık stajının yapılmasına engel olmayacak. Adli ve idari yargı hakim ve savcı adayları veya yardımcıları ile hakim ve savcılar hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görev yeri saklı kalmak kaydıyla mahkemelerde yapılan staj sürecinde aylıksız veya ücretsiz izinli olarak avukatlık stajı yapabilecek. Bu dönemde ilgilinin talebi üzerine yıllık izinler de kullandırılabilecek. Avukat yanında yapılacak staj sürecinde ise kamu kurum ve kuruluşu tarafından ilgilinin ifa ettiği kamu görevini aksatmayacak şekilde çalışma saatleri ile izin dönemleri ve süreleri düzenlenebilecek. Ancak ifa edilen kamu görevinin niteliğinden dolayı aynı anda staj yapma durumunda kamu görevinde aksama ortaya çıkacağı hallerde avukat yanında yapılan staj sürecinde de ilgiliye aylıksız veya ücretsiz izin verilebilecek. İlgili mevzuatta memur kadrolarına geçiş hakkı tanınan sözleşmeli personel ancak memur kadrolarına geçiş hakkını kazandıktan sonra bu hükümlerden yararlanabilecek. Aylıksız veya ücretsiz izinler diğer mevzuatta yer alan sınırlamalara tabi olmayacak. Kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanların staj sürecindeki izin dönemleri ve süreleri ile çalışma saatlerinin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenecek. Bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce avukatlık stajına başlamış olanlar hakkında önceki hükümler uygulanacak. NOTERLERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER Noterlik Kanunu'nda yapılan değişiklikle noterlerin tatil gün ve saatlerinde çalışmasına ilişkin usul ve esaslar düzenleniyor. Buna göre, noterlerin tatil gün ve saatlerinde çalışması, Türkiye Noterler Birliğinin mütalaası alınarak Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulacak yönetmelikte düzenlenecek. Noterlik Ücret Tarifesi, her yıl mart ayı yerine ocak ayı başında düzenlenecek. Noterliklerde yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar sebebiyle ödenmesi gereken vergi, resim, harç, değerli kağıt bedelleri, noterlik ücretleri ile diğer işlem giderleri nakit olarak veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanılarak tahsil edilecek. Noterlerin vergi, resim ve harçlar ile değerli kağıt bedellerine ilişkin beyanname verme usulü sadeleştirilecek. Buna göre, bir önceki aya ait beyannameler, her ayın ilk beş iş günü içinde hazırlanacak ve aynı süre içinde ilgili dairelere verilecek. Araç sicil ve tescil sistemi veri tabanında yer alan bilgilerin Karayolları Trafik Kanunu'nun ek 18'inci maddesi çerçevesinde kişi ve kurumlarla paylaşılması karşılığında sorgu veya dönen kayıt başına Türkiye Noterler Birliğince 2 lira işlem katılım payı alınacak. Bu miktar, her yıl bir önceki yıla ilişkin Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılarak uygulanacak. Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden katılım payı alınmayacak. Katılım payından muaf olan diğer kişi ve kurumlar ile uygulamaya ilişkin hususlar yönetmelikle belirlenecek. El yazısıyla imzalanarak hazırlanan noterlik işlemleri, güvenli elektronik imzayla Türkiye Noterler Birliğinin bilişim sistemine kaydedilecek. Teklifle Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlıkları ile hakim ve savcı kadrolarına ilişkin düzenlemeye gidiliyor. TÜRK MEDENİ KANUNU'NDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Türk Medeni Kanunu'nda yapılan değişiklikle adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve Basın İlan Kurumunun ilan portalında ilan edilecek. Bu ilanda; hükmü veren mahkeme, kararın verildiği tarih, dosyanın esas ve karar numarası ile adının değiştirilmesine karar verilen kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yer, doğum tarihi, anne ve baba adı, önceki adı ve soyadı, mahkeme kararıyla verilen yeni adı ve soyadı yer alacak. Boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra ortak hayatı kuramayan çiftlerin yeniden dava açabilmesi için gereken süre 3 yıldan 1 yıla indirilecek. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 1 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılacak ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilecek. Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'da değişiklik yapılacak. Buna göre en kıdemli Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet başsavcıvekili olarak görev yapmasına ilişkin düzenleme kaldırılacak. Bölge adliye mahkemelerinde Cumhuriyet başsavcıvekili Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenecek. Ayrıca iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla Cumhuriyet başsavcıvekili görevlendirilebilecek. CASUSLUKLA İLGİLİ YENİ SUÇ İHDAS EDİLECEK Türk Ceza Kanunu'nda yapılan (TCK) değişiklikle casuslukla ilgili yeni suç ihdas edilecek. Buna göre, TCK'nin "Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk" bölümüne eklenecek madde, Kanun'un "Devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma" başlıklı maddesinden sonra "Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme" başlığıyla yer alacak. Söz konusu kanunda yaptırıma bağlanan "belge ve bilgi temini veya bunların açıklanması" dışında devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Fail hakkında hem bu suçtan hem de işlediği ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmedilecek. Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askeri hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmışsa faile 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilecek. Suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılacak. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlı olacak. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yapılan değişikliğe göre, suçun niteliğinin değişmesi durumunda müdafinin yanı sıra ek savunma hakkına ilişkin bildirimler sanığa da yapılabilecek. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanacak. Sanığın dosyadaki son adresine bildirim yapılamaması veya bildirime rağmen duruşmaya gelmemesi halinde müdafiye yapılan bildirimler yeterli kabul edilecek. DEVLET ÜNİVERSİTELERİ ÇİM KURABİLECEK CMK'deki diğer bir düzenlemeyle de devlet üniversiteleri Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) kurabilecek. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'daki değişiklikle hükümlülerin örgün ve yaygın öğretim haklarının kapsamı genişletilecek. Buna göre, açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin tüm öğretim türlerinden; diğer ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ise kurum içinde verilebilen yaygın, dışarıdan ve açık öğretim programlarından yararlanmaları sağlanacak. Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan iyi halli hükümlüler, kurum içinde açılan örgün öğretim programlarına, kurum disiplin, düzen ve güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek şekilde, kurumsal kapasite ve imkanların uygunluğu ölçüsünde devam edebilecek. Yaş, eğitim düzeyi, engellilik durumu, sosyal ve ekonomik durum ile benzeri ölçütlere göre ihtiyacı olan hükümlülere öncelik verilecek. Kayıtlı olduğu eğitim kurumlarının ilgili mevzuatına göre gerekli şartları taşıyan ve kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin sınavları, kişi ve kurum güvenliği ile kurum disiplin ve düzeninin bozulmasını önleyici tedbirler alınarak belirtilen usule göre ceza infaz kurumu içinde yapılacak. Buna göre, ortaöğretim, ön lisans, lisans ve benzeri öğretim programları kapsamındaki sınavlar ile mesleki yeterlilik gibi yazılı veya sözlü sınavlar, ilgili kurum ile koordinasyon sağlanarak öncelikle çevrim içi, bunun mümkün olmaması halinde ise ilgili eğitim kurumu görevlisinin gözetiminde yüz yüze yapılacak. Hükümlüler, merkezi sınavlar ile açık öğretim kurumları sınavlarına, sınav merkezi olarak belirlenen ceza infaz kurumlarında katılacak.

TBMM Hukuk Heyeti, Lahey'de İsrail'e karşı soykırım davasına müdahillik başvurusu yapacak Haber

TBMM Hukuk Heyeti, Lahey'de İsrail'e karşı soykırım davasına müdahillik başvurusu yapacak

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Güney Afrika'nın, Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail aleyhinde açtığı "Soykırım" davasına müdahillik için TBMM Hukuk Heyeti olarak Lahey'e gideceklerini, yarın başvuru dosyasını teslim edeceklerini bildirdi. TBMM Hukuk Heyeti, İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırıların ardından Uluslararası Adalet Divanı'ndaki "Soykırım" davasına müdahil olmak için başvuru dosyalarını teslim etmek üzere Hollanda'nın Lahey kentine gitti. Komisyon Başkanı Cüneyt Yüksel ve ve İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Lahey'e gitmeden önce İstanbul Havalimanı VIP Terminali'nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. İsrail'in Gazze'de soykırım suçu işlediğini, kadın çocuk demeden 40 bin kişinin ölümüne sebep olduğunu ve bu durumun tüm dünyanın bildiğini hatırlatan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, dava sürecine ilişkin bilgiler de verdi. Yüksel, “29 Aralık'ta Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açmış olduğu 'Soykırım' davası, Birleşmiş Milletler Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi'ne dayanılarak açılan bir dava. Biz de ilk andan itibaren Türkiye olarak bu davaya müdahil olacağımızı ilan etmiştik ve 31 Mayıs'ta Lahey Büyükelçiliğimiz tarafından Uluslararası Adalet Divanı'na nota verilerek bu davaya müdahil olacağımız resmi olarak kayıt altına almıştık. Biz ilk andan itibaren Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün hukuki ve teknik çalışmaları yaparak, uluslararası hukukun, Uluslararası Adalet Divanı'nın bundan önceki soykırım davaları olmak üzere uluslararası ceza mahkemeleri olmak üzere, keza aynı şekilde bütün bunları çalışarak. Bilgi, belgeleriyle delilleri ortaya koyarak müdahillik başvurusu hazırladık. Yarın TBMM Hukuk Heyeti olarak, heyette Avrupa Birliği Karma Parlamentosu Başkanımız İstanbul Milletvekilimiz İsmail Emrah Karayel ve Anayasa Komisyonu üyemiz, Denizli Milletvekili Cahit Özkan olmak üzere Lahey'e gideceğiz. Lahey'de Türkiye saati ile saat 17.30'da Uluslararası Adalet Divanı'nda dilekçemizi sunacağız" diye konuştu. "Hazırladığımız dilekçe, İsrail'e dokunulamaz algısını ve soykırımın ortadan kalkmasını sağlayacak" Cüneyt Yüksel ‘in ardından söz alan, Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, "Tabii burada daha önce sunulan dilekçelere ek olarak Türkiye'nin görüşlerini ifade edeceğiz. İsrail'in yargılanmasının son derece önemli olduğunu ifade ettiğimiz bu süreçte inşallah İsrail'in soykırımdan ceza alması için Türkiye olarak üzerimize düşen katkıyı yapmış olacağız. Tabii süreç içerisinde hem ülke olarak bizim ifade ettiğimiz gibi sunduğumuz deliller, hem de diğer ülkelerin söylediği ifade ettiği hususları destekler mahiyette ifadeler. Daha önceki verilmiş Uluslararası Adalet Divanı'nın verdiği kararlara atıflarla Güney Afrika'nın davasını destekler bir süreç yürütüyoruz. Son derece kapsamlı bir çalışma neticesinde hazırlanmış bu dilekçeyi İnşallah Ülkemiz adına teslim edeceğiz yarın. Uluslararası kamuoyunda olan cezasızlık, İsrail'e dokunulamaz algısının ortadan kalkmasını ve soykırımın ortadan kalkmasını sağlayacak. Biz bu konuda güveniyoruz. Hem dosyamıza güveniyoruz hem de adalet anlayışı içerisinde adalet sistemi içerisinde ve diğer bütün alanlarda olduğu gibi İsrail'e karşı atılacak bütün adımları gerçekleştirmek için çaba sarf ediyoruz" dedi.

TBMM'de 9. Yargı Paketi görüşmeleri başladı Haber

TBMM'de 9. Yargı Paketi görüşmeleri başladı

TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda "9. Yargı Paketi" olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başladı. AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel başkanlığındaki komisyonda, teklifin 39 maddeden oluştuğu ve 20 farklı kanunda değişiklik öngördüğü belirtildi. YARGI REFORMU VE HEDEFLER Komisyon Başkanı Yüksel, reformların yargının bağımsızlığını pekiştireceğini ve adalete olan güveni tazeleyeceğini vurguladı. Teklifin hukuki güvenliği güçlendirmeyi, temel hak ve özgürlükleri korumayı, adalet hizmetlerinin etkinliğini artırmayı, suçla mücadeleyi ve aile kurumunu güçlendirmeyi hedeflediğini açıkladı. YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİ'NDEKİ FAALİYETLERİN %71'İ TAMAMLANDI Teklifin ilk imza sahiplerinden AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan, 2019'da açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında önemli reformların hayata geçirildiğini ve faaliyetlerin %71'inin tamamlandığını bildirdi. Özkan, ailenin korunmasının devletin öncelikli görevlerinden biri olduğunu ve güçlü aile yapısını zayıflatan her türlü girişimin karşısında olunması gerektiğini vurguladı. TEKLİFTEKİ DÜZENLEMELER Teklifle, kadının soyadına ilişkin düzenleme yapılacak, uzlaşma sonrası ortaya çıkan zararlar için tazminat davası açılabilecek, birden fazla baro bulunan illerde adli yardım ödeneği dağıtımı yeniden planlanacak. Şikayete tabi hakaret suçunda azami şikayet süresi belirlenecek ve sosyal medya üzerinden hakaret suçu ön ödeme kapsamına alınacak. TMSF'nin kayyum olarak atanmasını sağlayan düzenlemenin süresi uzatılacak ve yediemin otoparklarındaki araçların satış usulleri kolaylaştırılacak. MUHALEFETTEN ELEŞTİRİLER CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu savunarak geri çekilmesini talep etti. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise teklifin hazırlanış sürecinde yer almadıklarını ve "kadının soyadı" düzenlemesinin tartışmalı olduğunu belirterek, konunun ilgililerle müzakere edilerek çözülmesi gerektiğini ifade etti. Komisyonda, teklifle ilgili tüm milletvekillerinin ve katılımcıların görüşleri alınarak müzakereler devam ediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.