# Tbmm Başkanı Numan Kurtulmuş

İLKHABER-Gazetesi - Tbmm Başkanı Numan Kurtulmuş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tbmm Başkanı Numan Kurtulmuş haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Yaptığınız işler demokrasimize katkı sağlıyor Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Yaptığınız işler demokrasimize katkı sağlıyor

Bir dizi temas için Adana'ya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, "Demokrasi sadece dört yıldan dört yıla, beş yıldan beş yıla veya belli aralıklarla sandığa gidip oy vermekten ibaret değildir. Demokrasinin en önemlisi seçimden sonraki süreçte de fikirlerini, kamuoyunun görüşlerini, halkın taleplerini ve siyasete yansıtma ve topluma karşı vazifelerini yerine getirmekle yükümlü olan sivil toplum kuruluşlarının da demokrasinin önemli, en önemli bileşenlerinden birisi olduğunun altını çizmek isterim. Bu çerçevede yaptığınız iş hangi alanda sivil toplum gerçekleştiriyor olursanız olun aslında yaptığınız iş Türkiye demokrasisini güçlenmesine katkı sunmaktır. Bu çerçevede biz de siyasi hayatımız boyunca gittiğimiz şehirlerde dostlarımızın farklı sevgi ve düşüncelerini dinlemek onlarla birlikte memleket meselelerine müzakere etmek ve önümüzde somut bazı hedefleri koyabilmek için bu tür toplantıları gerçekleştirdik" diye konuştu. "Bölgeye ve dünyaya yön verecek siyaseti ve fikirleri ortaya koymak Türkiye'nin temel sorumluluklarındandır" Önemli bir dönemeçten geçildiğine dikkat çeken Kurtulmuş, "Türkiye Cumhuriyeti'mizin 102. yıl dönümünü geride bıraktık. Bir asrı nice başarılarla, nice büyük mücadelelerle, nice yokluklarla, nice yoksulluklarla ama şanla şerefle geride bıraktık. Şimdi önümüzde çok daha güçlü hedeflerin koymamız gereken cumhuriyetin ikinci asrı ya da sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye'nin yüz yılı olarak ifade ettiğimiz yeni bir dönemin kapıları açılmıştır. Bu süreçte Türkiye olarak tabii ki tek başına değiliz. Artık günümüz dünyasında hiçbir ülkenin, hiçbir bölümün kapılarını kapatarak dünyadan kendisini soyutlaması mümkün değildir. Hele hele yüksek teknolojilerin bu kadar egemen olduğu, dünyada bilginin ve enformasyonun bu kadar hızlı yayıldığı bir dönemde dünyanın öteki ucunda gerçekleşen bir olayı 2-3 dakika içinde bizi de etkilendiğini düşünürseniz, hiçbir şekilde kulaklarımızı da kapılarınızı da dünyada gelişmelerde uzak tutmak mümkün değil. Dolayısıyla bu süreçte iki temel noktada tavırların farklılaşacağını ifade etmek isterim. Ya etkin olarak yeni tabiriyle proaktif olarak karşılaştığımız sorunları hatta karşılaşacağımız sorunları çözmeye niyet edeceğiz. Ya da pasif bir şekilde başkalarının programının bir parçası haline geleceğiz. Hiç şüphesiz Türkiye gibi güçlü bir ülkeye, Türk milleti gibi büyük bir milleti, güçlü bir şekilde aktif olarak olayların önünden geçmek ve olay yönlendirmek düşer. Bunun için dünyada olup biteni çok iyi anlamak ve özellikle bölgemizdeki gelişmelerin hiçbir şekilde gerisinde kalmamak önünde gitmek ve hatta bölgeye ve dünyaya yön verecek siyaseti ve fikirleri ortaya koymak Türkiye'nin temel sorumluluklarındandır" şeklinde konuştu. Özellikle bu dönemde dünyada fevkalade büyük değişimlerin yaşandığı bir süreci idrak ettiklerinin altını çizen Kurtulmuş, "Ekonomi değişiyor, güç dengeleri değişiyor, siyaset değişiyor. Teknoloji çok hızlı değişiyor. Hatta tüm bunlara bağlı olarak sosyal hayattaki alışkanlıkları çok köklü bir şekilde değiştiğini hep beraber her gün yaşıyoruz. Gençlerin, toplumların beklentileri ve talepleri değişiyor. Bütün bunlarda Türkiye olarak bizim etken bir şekilde, ön açıcı bir şekilde önümüze konulan meseleleri çözmek ve bütün bunlarla birlikte güçlü büyük Türkiye olarak sağlam bir şekilde yürümek zorundayız" diyerek sözlerini tamamladı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Türkiye, sadece kendi sınırlarından ibaret değil Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Türkiye, sadece kendi sınırlarından ibaret değil

TBMM’de düzenlenen “Küresel ve Bölgesel Değişimlerin Işığında Türkiye’de Millî Güvenlik Mimarisinin Yeniden Düşünülmesi” programında konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda yaşanan köklü değişimlerin yalnızca Türkiye’yi değil, tüm dünyayı etkilediğini vurguladı. Kurtulmuş, gıda ve enerji güvenliğinden iklim değişikliklerine kadar tüm bu çok katmanlı süreçlerin millî güvenlik mimarisinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin demokratik olgunluğu, devlet tecrübesi ve bölgesel gelişmelere karşı ortaya koyduğu proaktif yaklaşımlarla hareket eden bir ülke olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Bu değişimlerin içerisinde göz ardı etmemiz gereken bir başka husus ise; Türkiye'nin sahip olduğu bölgesel barış, küresel adalet perspektifidir. Türkiye, bölgedeki bütün çatışmaların durdurulabileceği ya da en azından tehir edilebileceğine inanmaktadır ve bunun için de aktörlerin tamamıyla irtibatını sürdürerek yoluna devam etmektedir. Örneğin hala bir uzlaşma ihtimali bulunan Rusya ve Ukrayna arasındaki krizde Türkiye'nin takındığı tavırdır" dedi. "Türkiye, Türkiye'den ibaret değildir" Türkiye'nin Filistin davasına her zaman destek verdiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Türkiye'nin çabaları sayesinde Filistin davasının uluslararası platformalarda konuşulduğunu ve sonuç alındığını dile getirdi. Kurtulmuş, milli güvenlik meselesinin yalnızca silahlı kuvvetlere bırakılamayacağını vurgulayarak, "Türkiye kültürel gücünü özellikle kültürel diplomasi araçları vasıtasıyla yumuşak gücünü dünyanın dört bir tarafında hayata geçirmek için yükümlü hissetmektedir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; bugün Türkiye'nin, 'Sadece Türkiye'den ibaret olmadığını söylemek' ütopik bir hayal değildir. Sudan'dan, Libya'dan, Mısır'dan, Filistin'den, Moro, Hindistan, Pakistan, Asya, Balkanlar, Kafkaslar, Afrika'da insanlar; ortak kültürün, ortak medeniyetin, ortak geçmişin çizgisini takip ederek ufukta Türkiye'nin sözünü ve görüntüsünü beklemektedir. Bunun bize ne kadar büyük bir tarihi sorumluluk yüklediğinin de farkındayız. İnşallah bütün bunları kullanarak hem diplomasi alanında hareket edeceğiz hem de diplomasi kurumlarımız vasıtasıyla Asya, Afrika ve Uzak Doğu'daki insanların gönlüne dokunabilecek bir başarıyla Türkiye'yi daha seçkin bir konuma taşıyacağız" şeklinde konuştu. "Türkiye, terör örgütleri vasıtasıyla büyük bedeller ödedi" Türkiye'nin güvenlik önceliklerini yeniden belirlemek zorunda olduğunu ifade eden Kurtulmuş, konuşmasının sonunda Terörsüz Türkiye' süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak şöyle devam etti: "Türkiye, terör örgütleri vasıtasıyla büyük bedeller ödedi. 2013 yılında bir takım öğretim üyesi arkadaşlarımızla beraber bir çalışma yaptık. Terörün o güne kadar ki alternatif maliyeti 1,3 trilyon dolardı, bugün en azından iki katıdır. Böylesine ağır bir ekonomik maliyet, binlerce genç evladımızın şehit olması, on binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayattan koparılması, şehirlerin, mezraların, köylerin tekinsiz yerler haline getirilmesi ve maalesef bir takım dış güçlerin marifetiyle terör örgütünün aparat olarak kullanılmasıdır. Dedik ya, binlerce yıllık devlet aklına sahip olan bu ülke, artık ikinci yüzyılında bu terör belasıyla birlikte yaşayamaz. Bunun için 'Terörsüz Türkiye' hedefiyle ortaya bir süreç konuldu"

TBMM Başkanı: Komisyon, sürecin demokratik olgunlukla bitmesi için tavsiyelerde bulunacak Haber

TBMM Başkanı: Komisyon, sürecin demokratik olgunlukla bitmesi için tavsiyelerde bulunacak

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır’da sivil toplum buluşması programında yaptığı açıklamada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun anayasa değişikliği için kurulmuş bir komisyon olmadığını belirterek, komisyonun tespit ve tekliflerini TBMM Genel Kurulu’na tavsiye edeceğini söyledi. Hem üniversite programı, hem sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri istişare programlarının yararlı olduğu kanaatinde olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Diyarbakır'da çok kısa da olsa sokakta dolaştığımızda halkın gözündeki bu terörsüz Türkiye sürecine ilişkin umudu, coşkuyu gördüğümü zannediyorum. İnşallah bu süreç başarılı bir şekilde Türkiye'de bütün kesimlerin vermiş olduğu bu katkıya yaraşır şekilde herkesi memnun edecek ve Türkiye'nin geleceğini hakikaten garanti altına alacak Aydınlatacak bir süreç olarak tamamlanır. İnşallah faydalı bir gezi olduğu kanaatindeyim" dedi. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çok titiz bir çalışma yaptığının altını çizen Kurtulmuş, "15 toplantı, onlarca, yüzlerce saat süren çalışmalar yapıldı. 138 sivil toplum kuruluşu ve kanaat önderi dinlendi. Fikirlerine katıldığımız, katılmadığımız çok farklı insanlar oldu. Ama sonuçta bu komisyon başlı başına şunu başarmış oldu; Türkiye'de tam manasıyla olgun bir klasik tartışma ortamı kurulabilir ve buradan sonuç çıkarılabilir. Ve 11 siyasi partinin meclisteki 11 siyasi partinin katkı verdiği komisyon her şeyi konuşarak uzlaşarak belli bir noktaya getirdi. Sonuçta bunun bir sonucunda da bir rapor ortaya konulacak. Komisyonun raporunda şimdiye kadar konuşulan konular hatta grupların yeni teklif olarak ortaya koyacağı konular da komisyonun raporunda tartışılarak çoğunluğun kararıyla oluşturulabilir. Şu anda komisyonun hazırlamış olduğu bir rapor yok. Henüz hazırlık aşamasında değiliz. Çok temel bir insani haktan bahsettim. Herkesin doğuştan gelen haklarından birisi kendi ana dilini kullanabilmesidir. Nasıl karar alınacağı konusu ise ifade ettiğim gibi komisyonun vereceği bir karardır. Komisyon da, tekraren altını çizerim, yasa yapmak için kurulmuş bir komisyon değildir. Anayasa değiştirmek için kurulmuş bir komisyon değildir. Bu komisyon sadece bu sürecin demokratik olgunlukla bitirilmesi için tespitlerin ve tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na tavsiye eder. O tavsiyelerde hep beraber aramızda arkadaşlar, komisyon üyesi arkadaşlar konuşacak, tartışacak. Eğer karar alırsa. Benim temennim alınacak kararın daha evvel aldığımız üç kararda olduğu gibi ittifakla anılarak meclisin genel kuruluna komisyonun raporunun gönderilmesidir'' şeklinde konuştu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Dünyada ve bölgemizde hızlı ve büyük değişimler yaşanıyor Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Dünyada ve bölgemizde hızlı ve büyük değişimler yaşanıyor

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır’da sivil toplum kuruluşlarıyla buluşarak, Türkiye’nin toplumsal birlik ve beraberlik içerisinde daha güçlü bir gelecek inşa etmesi gerektiğini vurguladı. Kurtulmuş, “Bu sefer mutlaka başaracağız. Milletin arasında olmayan ama suni olarak sokulmuş gerilimleri tamamen bir kenara bırakacağız ve güçlü bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. "Bizim ortak bir gelecek inşa etme iradesinden başka bir çıkış yolumuz yoktur" Birlikte ortak bir gelecek inşa etme iradesinden başka bir çıkış yolunun olmadığını dile getiren Kurtulmuş, "Türkiye'nin maalesef az evvel de ifade edildi. Yaklaşık 50 yılına mal olmuş olan bu silahlı çatışma dönemi on binlerce insanın hayattan kopartılmasına neden oldu, iki trilyon dolara mal oldu. Bunu ben ezbere konuşmuyorum. 2013 yılında bir grup üniversite öğretim üyesi arkadaşımızla çalışmıştık. O zamanki bulduğumuz rakam 1.3 trilyon dolardı. Alternatif maliyetleriyle birlikte. Bugün en azından 2 trilyon dolardır. Böyle büyük bir maliyeti Kürt de ödedi, Türk de ödedi, Sünni de ödedi, Alevi de ödedi. Bu Türkiye'nin 86 milyon yurttaşın tamamı ödedi. Bu maliyeti öderken de gelecek nesillerin Payından alınan bir takım hususlarla ödedi. Dolayısıyla bunu tersine çevirmemiz, birliği, beraberliği, bütünlüğü ortaya koymamız lazım. Akıl akıldan üstündür. Şu alışkanlık da vazgeçeceğiz. Emperyalistler projelerini koyuyorlar, kuruyorlar. Bunları görüyoruz. Bu doğru ama onlarda akıl varsa bizde de akıl var. Biz onlardan daha güçlü bir aklı ortaya koymamız lazım. O aklın yolu da bizim tarihi kodlarımızdan geçiyor. Bugün ifade ettim. Bu toprakların yetiştirdiği büyük fikir adamları ve büyük sultanların bize öğrettiği mirastan geçiyor. Alpaslan'ın, Kılıçarslan'ın, Selahattin-i Kürdi'nin o ortaya koymuş olduğu yönetim tarzından geçiyor ve bu toprakların mayasını oluşturan fikir adamlarının düşünce insanlarının yolundan geçiyor. Dolayısıyla birlik ve beraberlik içinde olabilmemiz için hem tarihi müktesebatımız fevkalade güçlüdür hem bugünün gerekleri bizi bir arada bulunmaya mecbur kılmaktadır. Bunu inşallah gönüllü bir şekilde birlikteliğe, kardeşliğe çevirecek bu projeyi ortaya koyacağız. Bunun için bu süreç başlatıldı" şeklinde konuştu. "Herkes kullandığı dile dikkat etmek zorundadır" 5 Ağustos'tan bu yana 15 oturum düzenlediklerini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de beş siyasi parti grubu, grubu bulunmayan altı parti yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki arkadaşlarımızın bir kısmı da burada. 11 siyasi farklı siyasi parti bir araya gelerek sürekli bir mesai harcadı. Hakikaten fevkalade takdire şayan bir mesaiyle 5 Ağustos'tan bu yana 15 farklı oturum düzenledik. Toplumun farklı kesimlerinin insanlar dinlendi. Bu dinlenenlerin arasında STK'lılar, kanaat önderleri oldu. 16 STK temsilcisi de Diyarbakır ilimizden katılan yani Diyarbakır merkezli kuruluşlarımız vasıtasıyla dinlediğimiz arkadaşlarımız oldu. Herkes bir şey söyledi. Herkes kendi bulunduğu yerden, kendi anlayışı çerçevesinde söyledi ve herkes de saygıyla dinledi. Ama bir tek kişi bile artık barış olmasın savaşlar durmasın, bu terör bitmesin, Türkiye bu mücadeleyle, bu terörle yıllarını heba etsin diye kimseden bir teklif gelmedi. Herkes terörün bitmesini, silahların susmasını, kardeşliğin hakim olmasını isteyen temennilerde bulundular. Bir kısmı açık tekliflerde bulundular. Bunların hepsi de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin şu anda kayıtları altında, zabıtları altında büyük bir müktesebat oluştu. Değerli kardeşlerim, şunu söyleyebilirim, bu vesileyle hem bu komisyon öncesindeki çalışmalarımızda hem de komisyon sırasında dünyadaki birçok çatışma çözümleri örneklerini çok yakın tanımış oldum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim dünyadaki yani devletlerle örgütler arasındaki çatışmanın bitirildiği çözüm süreçlerinde ortalama 6 yılda, 7 yılda bazılarının ise daha yüksek uzun bir sürede geldiği noktaya Türkiye inanın ki işte Ekim 2024'ten alırsanız bir yılı aşmadan o süreyi oraya gelmiş oldu. Ve çok şükür parlamentoda bu konuyla ilgili bir komisyonun oluşması, bu komisyonun da partilerin hepsinin bir tanesi hariç hepsinin ortak iradesiyle oluşması fevkalade değerlidir. Şimdi geldiğimiz noktada daha dikkatli, daha titiz olmamız gereken bir sürece girdiğimizi açıklıkla ifade etmek isterim. Öncelikle bundan sonraki süreçte ortaya çıkmış olan bu fevkalade olumlu süreci ben inanıyorum bu salonda hemen herkes sürece olumlu yaklaşıyor. Öyle mi? Ama kusura bakmayın olsun diye isteyenler olduğu gibi olmasın diye de kenarda köşede bekleyenler var. Onun için dikkatli olacağız. Öncelikle birkaç şeyi bu sürece ilişkin sizin vasıtasıyla vasıtanızla da bütün Türkiye kamuoyuyla paylaşmak isterim. Herkes kullandığı dile dikkat etmek zorundadır. Karşımızdakini gelinen bu noktada incitmemek için, yanlış bir şey söylememek için, hatalı bir şey söylememek için herkesin diline dikkat etmelidir.'' "Türkiye 86 milyonun hepsini kapsayan büyük bir çatının adıdır" Dünyanın sadece herkesin ait olduğu siyasi partilerden ibaret olmadığını aktaran Kurtulmuş, "Türkiye'de sadece kendi Türkiye siyasi çatısından ibaret bir çatı değildir. Türkiye 86 milyonun hepsini kapsayan bir büyük çatının adıdır. Dolayısıyla sözümüzü sadece kendi siyasal alanımızda değil, Türkiye'nin bütününe söyleyeceğiz. Bunun için zehirli, kırıcı, yıkıcı eğer bazı şeyler konuşacaksak 100 konu düşünüp bir kere konuşacağız. Burada en başından ilk toplantıda itibaren söylediğim bir şeyi bir kere daha altını çizerek, üstünü çizerek ifade etmek isterim. Değerli arkadaşlar, bu süreç zor bir süreçtir. Bu sürecin başarılı olabilmesi için altın anahtar, altın oran diye bir şey varsa o da Kürt'ün hukukunu ınurunu, Türk'ün de gururunu koruyabilmektir. Bu dengeyi sağlayabildiğimiz saattir de. Yani bu memlekette Kürt diyecek ki, ‘Evet, benim hakkımı hukukum korunuyor. Benim onurum korunuyor. Benim insan olmaktan gelen haklarım ortaya konuluyor.' Birkaç tanesini bugün sabahki oturumda üniversitede ifade ettim. Diğer taraftan da Türkiye'nin nüfus olarak büyük çoğunluğunu oluşturan Türkler de diyecek ki ‘Evet, iyi bir şey oluyor. Vatan bölünmüyor. Toprak elden gitmiyor. Millet parçalanmıyor. Türkiye emperyalistlerin oyuncağı olmuyor.' Bu dengeyi kurmak için hepimizin ortak bir aidiyet duygusuyla hareket etmemiz lazım. Bunun için barış, kardeşlik ve demokrasi üçlüsünü sizlerin gündeminize getiriyorum. Eğer esenlikten bahsediyorsak bunun olabilmesi için kardeşlik hukukunun sağlam bir şekilde ortaya konulması ve bunun için de güçlü demokratik mekanizmaların kurulması şarttır. Sadece bir örnek verelim. Tabii ki Türkiye'yi bazı ülkelerle kıyaslamak istemem ama etrafımızdaki komşumuz olan ülkelerdeki, çok şükür Türkiye demokrasisi çoğu ülke ile kıyaslanmayacak. Hatta bazı batılı ülkelerle dahi kıyaslanmayacak ölçüde bir olgunluğa sahiptir. Bu millet milli iradenin ortadan kaldırıldığı her ortamda mücadelesini vermiş, darbelerin sonuçlarını bile kendi reyleriyle düzeltmiştir. Böylesine önemli bir demokrasi birikimine sahibiz. Dolayısıyla kardeşlik hukukunun mutlaka güçlü bir demokrasiyle beslenmesi, kardeşlik hukukunun ortak bir gönül bağıyla ve mutabakatla pekiştirilmesi şarttır. Bununla birlikte hep beraber bu alanlara yoğunlaşacağız ve inşallah üzerimizdeki bu önemli sorumluluğu yerine getireceğiz. Dile dikkat edilmesi gerektiği kadar önemli gördüğüm bir başka husus ise geçmişin acıları üzerinden yeni tartışma alanları oluşturmak durmayacağız. Ateş düştüğü yeri yakar. Her hiç kimsenin acısı bir başkası tarafından tam manasıyla gönlüne varılamaz. Analar burada arada analar var. Şehit analarını dinledik. İşte burada acılı anaları dinledik Ankara'da. Hiçbir ananın acısını bir başkasının yeterince hissetmesi, hiçbir babanın hissetmesi mümkün değildir belki. Ama şunu yapabiliriz. Biz acıları yarıştırmak yerine başkalarının acısını anlayabilmek, onun için empati yapabilmek ve o acıyı yüreğimizde hissederek gerektiğinde o acının yüküyle ağlayabilmek durumundayız. Eğer bunu yaparsak acılar üzerinden tartışma yaparak geçmişi birbirine çatışmalı bir hale getirerek ileriye dönük bir şey söyleyemeyiz. Bir daha o acılar yaşanmasın diye biz önümüzdeki döneme bakıyoruz ve buradan da inşallah yolumuzu açacak kuvveti kudreti ve fikriyatı ortaya koyacağız'' ifadelerini kullandı. "Kardeşliği husumetin önüne koymak durumundayız" Bazı önemli ikilemlere dikkat çekmek istediğini anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Bunlardan birisi gerçekten husumet değil. İçimizde farklı siyasi partilere, farklı görüşlere karşı bir rekabet duygusu olabilir. Bunu anlarım. Ama hiçbir rekabet bizim ülkemizin yurttaşları arasında bir husumet duygusunu körüklememelidir. Onun için bu anlamda kardeşliği husumetin yerine koymak durumundayız. Üniversitedeki son söylediğim şey burada biliyorum sizin Kürt geleneğinde, Doğu geleneğinde barışlarda, aileler arasındaki kan davaları sonrasındaki barışlarda söylenen bir söz. Orada da ilk yapılması gereken şey ki bunu ona benzetmiyorum. Orayı unutmak, husumeti bir tarafta bırakmak, onun yerine kardeşliği, barışı ve dostluğu ikame etmektir. Bir başka mesele ise bu süreç bir pazarlık meselesi değildir. Bir al al ver meselesi değildir. Herhangi bir şekilde iki farklı ülke arasında ya da iki farklı ülkenin insanları arasında bir alışveriş bir pazarlık meselesi de değil. Tam tersine bir pazarlıkla tabir edilemeyecek kadar önemli bir mesele. Bu sürecin ana fikrini oluşturan şey ortaklaşmadır. Yani siyasi olarak, fikri olarak Türkiye'de tam manasıyla Hukukun, adaletin ve barışın sağlanabilmesi için ortak bir noktaya gelmektir. Bir başka meselemiz ise ideolojik saplantılar değil, ortak geleceği nasıl inşa Bilinci üzerinden konuşmak ve hareket etmektir. İdeolojik saplantılarla, ideolojik saplantıların labirentlerinde dolaşarak bir yol alınamayacağını 50 senedir gördük. İdeolojik saplantıların labirentlerinde dolaştığınız zaman orasının bir çıkmaz olduğunu tecrübeyle hep birlikte denedik. Dolayısıyla onları bir tarafa bırakarak ortak bir geleceği nasıl inşa edebiliriz, böylesine muhteşem bir Diyarbakır'ı, sözgelimi, daha güçlü Ortadoğu'nun merkez şehirlerinden biri haline nasıl getirebiliriz? Bir başka önemli mesele ise tek tipleştirmeyi değil farklılıkları zenginlik vesilesi olarak görmek ve bunu içselleştirmek durumundayız. Herkesin kendine has bir düşüncesi, herkesin kendine has bir inancı, herkesin kendine has bir yürüyüşü, bir hayat tarzı vardır. Ama sonuçta benim düşüncelerim ne kadar önemliyse, karşımda katılmadığım düşüncelerin de o kadar önemli olduğu, oradaki kültürel farklılıkların da o kadar önemli olduğunu bilerek, bunu da samimiyetle ortaya koyarak tek tipleştirmenin yerine zenginliklerimizi, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeyi başaracağız. Yolumuzu bu istikamette sürdürdüğümüz müddetçe ümit ediyorum ki bundan sonraki süreçte çok daha ileri noktalara ulaşacağız." Komisyon çalışmalarına değinen Kurtulmuş, "Komisyon çalışmalarındaki dinlemeler, arkasından üzerinde çalışmalarımız, müzakerelerimizle biz komisyon üyeleri olarak ümit ediyorum ki şimdiye kadar aldığımız üç kararı ittifakla aldık. Bu kararı da ittifakla alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yapılacak işleri tavsiye olarak genel kuruluna havale edeceğiz. Ancak iş orada bitmiyor. Bu meselenin bir hukuk tarafı var. Bir siyaset tarafı var. Bir sosyoloji tarafı var. İşin sosyoloji tarafını da eşzamanlı olarak yürütmek zorundayız. Yani komisyona insanların ya da bu sürece insanların katkılarına, iyi niyetli beklentilerini artırmamız ama fiilen de bütün toplumun bu sürecin yanında yer alarak ortaklaşmayı sağlamamız Bunun için bu komisyon çalışmalarında yaklaşık zannediyorum 138 STK ve kanaat önderini dinledik. Herkes olumlu şeyler söyledi. Sürecin farklı fikirler olsa da olumlu gördüğünü ifade etti. Ama şunu yapmamız lazım. Diyarbakır'ın çok kuvvetli STK'larının olduğunu biliyorum. Sadece oturup bu salonlarda konuşmak değil. Her bir STK kendi tabanında, her bir siyasi parti kendi çevresinde bu sürecin Türkiye'ye getireceklerini, bu sürecin niçin Türkiye'nin devamı için, bekası için, ülkenin, milletin selameti için şart olduğunu anlatması lazım. Böyle olursa hep beraber bu süreç 86 milyonun sahiplendiği fevkalade önemli bir siyasi başarı olur. Bir kere daha inanarak söylüyorum. Bu sefer mutlaka başaracağız. Zaten milletin arasında var olmayan ama suni olarak sokulmuş olan bir takım gerilimleri, bir takım farklılıkları Allah'ın izniyle tamamen bir kenara bırakacağız ve hep beraber güçlü bir Türkiye'nin çok daha güçlü hale gelmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu terörsüz Türkiye kendisine güvenen, birbirine güvenen ve yaslanan Türkiye Türk'ü ile Kürt'ü ile bütün unsurlarıyla inanın Orta Doğu'nun teminatıdır. Terörsüz Türkiye terörsüz bir bölge demektir. Sizi temin ederek söylüyorum ki dünyada hemen herkesin gözünü dikip baktığı yer Türkiye'dir. Türkiye'nin bugünkü dünya üzerindeki algısı esasında sahip olduğu yerden ve kuvvetten çok daha kudretli bir noktadadır. Bunun için bizim içimizde bir şekilde 50 yılımızı alan bu meseleyi derdest edip paketleyerek, çuvallayarak bir kenara atmamız lazım. Tarihin tozlu raflarına atmamız lazım. Ve Allah'ın izniyle bir daha bu memlekette bir tek vatan evladının burnunun kanamayacağı esenlik yurdu olan bir Türkiye'yi hep beraber kurmamız lazım. Allah yardımcımız olsun. Son söz olarak da şunu söyleyeyim. Eğer bu işi başarıyla tamamlarsak ki inancım tamdır, buradan bir Türkiye modeli ortaya çıkacaktır. Dünyanın birçok yerinde çatışma çözümleri üzerinde çalışanlar Başka ülkelere bakıp ne yaptıklarını değil, Türkiye'nin bu işi nasıl başardığını konuşacak ve Allah'ın izniyle de bundan ilham alacaklardır" dedi. Toplantıya TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok, CHP Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve davetliler katıldı.

Numan Kurtulmuş: “Netanyahu hükümeti dünyada meşruiyetini kaybetti” Haber

Numan Kurtulmuş: “Netanyahu hükümeti dünyada meşruiyetini kaybetti”

TBMM başkanı Numan Kurtulmuş, "Bütün dünyanın nefretini toplamış olan bir hükümetten bahsediyoruz. Netanyahu hükümetinden bahsediyoruz. Dünyada bu anlamda halkların nezdinde geniş kitlelerin nezdinde meşruiyetini kaybetmiş bir İsrail hükümetinden bahsediyoruz. Dolayısıyla eğer böyle bir saldırganlığı bu kadar büyük bir vahşeti yeni bir adım olarak ortaya koyarsa dünyanın birçok yerinde çok daha güçlü bir İsrail karşılığı, siyonizm karşılığı, Netanyahu karşılığı bir dalga ortaya çıkar diye düşünüyorum" dedi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, TBMM 28. Dönem 4. Yasama yılı resepsiyonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Kurtulmuş, resepsiyondaki katılımın başlı başına Türkiye’nin demokrasisi bakımından fevkalade önemli olduğunu belirterek, "Biz bütün siyasi görüşlerin mücadele ettiği, fikri ve siyasi mücadele alanının Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu on yıllar boyunca söylüyor ve özellikle bu terörsüz Türkiye ile ilgili çalışmalar başladı. Bu salonda komisyon toplantılarını yapmaya başladığımızdan bu yana partiler arasında ciddi ve kuvvetli bir diyalog zeminin oluştuğunu görüyorum. Bugün de Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclise gelmesinden sonra arkada başkanlık Divanı‘ndaki odada Sayın Cumhurbaşkanımız, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Grup Genel Başkanı, Eş Genel Başkanlar, Grup Başkanvekilleri, İYİ Parti ve diğer partilerin başkanları geldiler. Tabii nihayetinde bir sıcak sohbet oldu, gerçekleşti. Ardından Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclisin resepsiyonuna gelmesiyle birlikte de burada arkadaki mermerli salonda bir çay kahve içme imkanı oldu. Ben katılım bütün siyasi partilerimizin başkanlarına ve temsilcilerine yürekten teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, CHP’nin resepsiyona katılmamasına ilişkin soruya, "Özellikle Ekim ayı bizim için önemli. Anayasal bir gün. Meclisin açıldığı bir gün ve orada bütün siyasi partilerimizin var olması gelen Cumhurbaşkanı'nın fikirlerini kabul ettikleri anlamına gelmez. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir tane cumhurbaşkanı var. Sistem gereği Cumhurbaşkanı'nın aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olduğunu ben de biliyorum. Ama bütün bu siyasi farklılıklara rağmen siyasi nezaket Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın konuştuğu özel oturumda bütün siyasi partilerin olmasının daha şık olacağını bize söylüyor. Keşke Cumhuriyet Halk Partisi de Genel Kurul salonunda olsaydı" şeklinde konuştu. Kurtulmuş, Anayasa ve komisyon çalışmalarına ilişkin "Sizin ifade ettiğiniz kadarıyla buradaki uzlaşı ortamını ve diyalog ortamının koruması durumunda. Bu yasa için çalışmaların başlamasını beklemeliyiz. Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'yla Anayasa çalışmaları ya da diğer yasa çalışmaları birbirinden tamamen alakasız konular. Ancak bu komisyonda bu kadar farklı siyasi partilerin milletvekilinin bir araya gelmesi, şimdiye kadar aldığı üç kararı ittifakla alması, hemen hemen çok farklı siyasi fikirleri, büyük olgunlukla dinlemesi ve bugüne kadarki komisyon çalışmalarını sürdürmesi aslında tam da aradığımız, özlediğimiz Türkiye'deki olgun demokratik ortamı önemli bir yansımasıdır, göstergesidir. Ümit ederim ki burada oluşan siyasal gücümüz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin geneline sirayet eder. Ve tabii bu çalışmalar içerisinde hem yasa yapma çalışmaları vardır hem de Türkiye'de toplumun büyük bir beklentisi olur. Yeni özgürlükçü, katılımcı, demokratik, kapsayıcı bir anayasa yapılabilmesi bakımından da olgun bir siyasi müzakere ortamını ortaya koyar. Ben bu çalışmaların sürmesini ardından en kısa sürede tamamlanmasıyla birlikte aslında Türkiye'nin demokratik standartları bakımından bir eşiğin daha aşılacağına inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin en zor konusunu bu 50 yıllık terörle ilgili meseleyi halledebilmiş olan bir Meclis önündeki daha kolay meseleleri de rahatlıkla halleder diye düşünüyorum. Bunların başında da anayasa çalışmaları, Meclis iç tüzüğü, siyasi partiler yasası ve seçim yasası başta geliyor" diye konuştu. İsrail konusunda Kurtulmuş, "İsrail bu kadar büyük gücüne, arkasına aldığı güçlü devletlere rağmen medyada, finans çevrelerinde, siyasette, askeri alandaki çok kendisini kuvvetli gördüğü bir noktada İsrail'in soykırımcı, katil, başbakanı konuşurken Birleşmiş Milletler Salonu bomboş hale geldi. Dünya milletleri İsrail'i yalnızlaştırdı. Ve bundan sonra da İsrail'in yalnızlaşma süreci devam edecek. Şunu açık söylemek isterim. Bu küresel kararlılık filosu uluslararası sularda hareket ediyor. Ve uluslararası sularda da bütün gemilerin seyri sefer güvenliği korunmuştur. İsrail'in böyle bir delilik yapmayacağı kanaatindir. Eğer yaparsa bunun sonuçlarının İsrail bakımından fevkalade hazin olacağı da ortadadır. Bütün dünyanın nefretini toplamış olan bir hükümetten bahsediyoruz. Netanyahu hükümetinden bahsediyoruz. Dünyada bu anlamda halkların nezdinde geniş kitlelerin nezdinde meşruiyetini kaybetmiş bir İsrail hükümetinden bahsediyoruz. Dolayısıyla eğer böyle bir saldırganlığı bu kadar büyük bir vahşeti yeni bir adım olarak ortaya koyarsa dünyanın birçok yerinde çok daha güçlü bir İsrail karşılığı, siyonizm karşılığı, Netanyahu karşılığı bir dalga ortaya çıkar diye düşünüyorum. Dolayısıyla ben böylesine ileri bir adıma atlayacaklarını düşünüyorum" dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: 50 Yıllık süreci güçlü bir geleceğe taşıyacağız Haber

TBMM Başkanı Kurtulmuş: 50 Yıllık süreci güçlü bir geleceğe taşıyacağız

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 12’nci toplantısında, düşünce kuruluşları temsilcileri dinlendi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, toplantıda, komisyonun kısa süre içinde TBMM Genel Kurulu’na sağlam bir rapor sunacağı inancını dile getirdi. Kurtulmuş, toplumsal rızanın artırılmasının yalnızca komisyonun görevi olmadığını belirterek, katılımcılardan sürece katkı sunan görüşleri çevrelerinde paylaşmalarını istedi. 50 yıldır devam eden sürecin Türkiye’yi bugün farklı bir noktaya taşıdığına işaret eden Kurtulmuş, farklı etnik ve inanç gruplarının birlikte güçlü bir gelecek inşa etmesi gerektiğini vurguladı. "Sürece yönelik çok yüksek destek var" Komusyon'da konuşan Ankara Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Hatem Mete, yaşanan süreçte gelecekte riskler oluşturabilecek konulara değinerek, "Siyasi aktörlere ve siyasi partiye avantaj, dezavantaj sunmuyor. Bugüne kadar toplumsal hassasiyet oluşmadı. Henüz süreç seçmenin oy verme dinamiğinde, siyasi partilerin oy oranında etkili olmadı. Sürece yönelik çok yüksek destek var. Süreçle ilgili destek yüzde 60'ların altına düşmedi. Toplum meseleyi iktidarın meselesi olarak görmüyor. Toplum, bu meseleyi siyasetin uzun süredir ele alması gereken bir sosyal sorun olarak görüyor. Birçok dinamikle ilgili güven eksikliği var. Somut gelişmeler oldukça güven duygusu da inşa edilecek. Toplumsal hassasiyetin ayağımızı tökezletecek bir konuya dönüşmediğini görüyorum. Devlet, çözüm sürecinide Suriye'de silahsızlanma sürecinin başlamasını istiyor. Türkiye tezlerinde ısrarcı olabilir. Suriye'deki gelişmelerin Türkiye'deki çözümde ön şart olmaması gerekiyor. Yasal düzenlemenin kapsamı ve boyutu çok önemli olacak. Yapılacak düzenlemenin sadece PKK'nın silahsızlanması değil, toplumsal entegrasyon konusunu da ele alması gerekiyor" dedi. Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAHAM) Koordinatörü Yüksel Genç ise, güven arttırıcı önlemler konusundaki düşüncelerini paylaştı. Genç, "Bölge insanının yüzde 65'i İnfaz Kanunu'nda değişiklik bekliyor. Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması yüzde 65 oranında. Hasta tutukluların bırakılmasını isteyenlerin oranı yüzde 68. Ceza süresi dolan tutuklukların serbest bırakılması yüzde 66. Kayyumun sonlandırılmasını isteyenlerin oranı yüzde 71.2. Siyasi af beklentisi yüzde 60'ın üzerinde. Kürtler için kendi içinde ana dilde eğitim olmazsa olmazdır. Ana dil için yasal ve anayasal güvence beklentisi var" diye konuştu. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, bölge şehirleri için stratejik tercihler yapılması gerektiğini belirterek, "Doğu Anadolu Bölgesi'nde tarımdaki iş gücünün toplum iş gücündeki payı artıyor. Tarımda verimlilik düşük. Sanayi, makine imalatı ilde varsa sanayinin diğer alanlara sıçraması mümkün. Potansiyel, eksiklik olduğunu görmek mümkün. Türkiye'de kültürel turizm bakımından gelişmiş yer Nevşehir. Yabancı turistin fazla gelmediği, çok fazla ziyaret etmediği görülüyor. Göbeklitepe'nin bulunması, Zeugma'nın ortaya çıkması hareketlilik oluşturuyor ama yabancı turist açısından artış yok. Turizmle ilgili faaliyet kollarında istihdam Van'da yüzde 1. Yeni rotalar saptanması gerekiyor. Van'a insanlar daha çok İran'dan geliyor. Asıl para harcayan turist Amerikalılar. Van'da 1.3 milyar dolar gelir oluşturmak mümkün. Turizm eko sistemini güçlendirmemiz gerekiyor. Yeni bir turizm anlayışı gerekiyor" şeklinde konuştu. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Dr. Kadir Temiz, Ortadoğu'da devlet dışı aktörlerden bahsederek, "Bence bu çözüm sürecinin ya da PKK'nın silah bırakmasının küresel ve bölgesel bazı eğilimleri takip ettiğini ve Türkiye'nin de bu küresel ve bölgesel trendlerinin bir parçası olduğunu, bu uygulamaya gayret ettiğini düşünüyorum. Şimdi bunların örneklerini vereceğim. Bugün Irak'ta yaptığımız birçok çalışmada, Irak siyasetinde üç temel eksende dönüşüm olduğunu söyleyebiliriz. İlk olarak merkezi hükümet, 2003 yılından bu yana istenen düzeyde bir Iraklılık ve Irak diniyle örtüşen bir egemenlik alanı elde edebilmiş değil. Bu ister istemez Irak devletinde bir bağımsızlık krizini sürekli zorluyor. Ve bu Irak devletini zorlayan ikinci bir sorun alanını ortaya çıkartıyor. Burada merkez dışı aktörlerin mezhep ve etnisitesiyle temelde ayrışması ve bunların üzerinden devşiren şiddet görevlileridir. İstisnasız bütün aktörler için bu iki durum geçerli. Daha geçtiğimiz ay Kerkük, Musul ve Erbil'de yaptığımız ziyaretlerde hemen hemen bütün aktörler ve sahada İran hükümeti dahil şiddet tekeli ne yazık ki merkezi devletin elinde değil ve merkezi otoritenin sağlayamadığı adalet, hukuk ve düzen, radikalizmin tetiklediği çeşitli örgütlere alan açan bir ortam, bir sosyoloji ortaya çıkartmaktadır. Bu çerçevede üçüncü eğilim ise özellikle son yıllarda gözlemlediğimiz; Irak'ta merkezle aidiyeti ve ilişkisi zayıf aşiretler dahil her türlü farklı grubun yeni bir ekonomi kalkınma modeliyle ikna çabası olan Irak Ekonomik Kalkınma Modeli ya da Türkiye-Irak ilişkilerini şekillendiren Kalkınma Yolu. Bu bağlamda özellikle Erbil ve Süleymaniye'de yaptığımız çalışmalarımızdan elde ettiğimiz veriler, bize Kuzey Irak'ta beklentilerin ötesinde olumlu bir modelin inşa edilebildiğini göstermektedir. Bu çerçevede PKK'nın kendini feshetmesi, silahları yakarak silah bırakmanın önünü açması sadece örgütün veya örgüt liderliğinin kısa vadeli çıkarlarıyla açıklanamaz. Bölgesel gelişmelerle birlikte biraz önce bahsettiğim Irak Merkezi Hükümeti ve Kuzey Irak'ta ortaya çıkan yeni bir modelin ortaya çıkardığı siyasal, ekonomik, hatta teknolojik ve sosyolojik gerçek; artık PKK gibi devlet dışı aktörlerin zaten talihsel varlıklarını ortadan kaldırmıştır. Irak'taki son gözlemlerimiz bize şunları gösteriyor. Bir; bölge çözüm sürecini destekliyor. Şubat ve altı ay sonra yaptığımız saha çalışmalarında bu trendin biraz daha zayıfladığını gözlemliyoruz ancak zaten burada Kürt çalışmaları araştırmacıları da bunu anketler üzerinden teyit ediyor. Ancak herkes zorluğun farkında. Ciddi bir güven bunalımı var. Sadece Türkiye'ye karşı değil, aynı zamanda Kürt siyaseti ve grupları arasında da ciddi gerilimler mevcut. Sahiplenme zayıf, herkesin bu sorunu başkasının sorunuymuş gibi konuşma eğilimi içinde olduğunu gözlemliyoruz" diye konuştu. Suriye yönetiminin iç savaşın ortaya çıkardığı siyasal ve idari boşluğu hızlı bir şekilde inşa ettiğine işaret eden Temiz, "Suriye'nin farklı toplumsal kesimlerinin bu merkezileşme ve devlet kapasitesinin arttırılması politikalarına destek olması bekleniyor. Dolayısıyla hükümetlerin ve diğer etnik azınlıkların içinde bulunduğu grupların toplumsal muhataplarıyla yeni bir Suriye'nin geleceği için konuşması ve iletişime geçmesi önemli bir beklenti. İkinci bir dönüşüm ise kendini devletin bir parçası hissetmeyen grupların siyasi ve toplumsal aidiyet sorunudur. Şehir merkezlerinde birçok yerde bu aidiyet sorununu gözlemlemek mümkün. Bu aidiyet meselesinin nasıl kurulacağı da Suriye için ciddi bir politik konu olarak ortada duruyor. Son olarak bütün bunların ortaya çıkardığı güvenlik sorunu ve ekonomik kalkınmanın, yani Suriye'nin ekonomik sorunlarının bir an önce çözüme ihtiyacı var" şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.