TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#TEMA

İLKHABER-Gazetesi - TEMA haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TEMA haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş: 2024 Yılı Ramazan Ay "Ahiret Bilinci" temasıyla idrak edilecek Haber

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş: 2024 Yılı Ramazan Ay "Ahiret Bilinci" temasıyla idrak edilecek

Ramazan ayına bu yıl Filistin'de yaşanan katliamların yüreklerde açtığı derin yaralarla girildiğini vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Gazze'nin dünyanın gözleri önünde benzeri görülmemiş bir vahşete sahne olduğunu ve tüm insani değerlerin Gazze'de enkaz altında kaldığını ifade etti. Gazze'deki İnsani Kriz ve Siyonizm Tehdidi İsrail'in aylardır Gazze'de soykırım suçu işlediğini belirten Başkan Erbaş, "Tahrif edilmiş bir inanç, sapkın bir ideoloji ve kirli bir siyasetten beslenen Siyonizm, bugün insanlık için en büyük tehdit haline gelmiştir. Bu tehdidi bertaraf edecek yeni bir uluslararası inisiyatife şiddetle ihtiyaç vardır. Dünya, yeni bir hukuk ve ahlak inşasına muhtaçtır. Zira bugün Gazze'de yaşananlar mevcut haliyle uluslararası yapıların işlevsizliği bütün açıklığıyla ortaya çıkarmıştır." diye konuştu. "Ramazan ayı, umutlarımızın yeniden yeşerdiği kutlu bir mevsimdir" İslam coğrafyalarında yaşanan zulüm ve trajedilere son verme sorumluluğunun öncelikle Müslümanların omuzlarında olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti: "Gazze'nin kurtuluşu da Kudüs'ün özgürlüğü de Doğu Türkistan'ın felahı da Müslümanların vahdetine, dayanışmasına ve hep birlikte hareket etmesine bağlıdır. İdrak edeceğimiz ramazan ayının bu anlamda yeni bir uyanışa ve dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum. Zira ramazan ayı, ruh ve gönül dünyamızın ferahlık bulduğu, kardeşliğimizin pekiştiği, dayanışma bilincimizin güçlendiği, iyiliklerin çoğaldığı, umutlarımızın yeniden yeşerdiği kutlu bir mevsimdir." İslam inanç esasları arasında önemli bir yere sahip olan ahiret inancının Kur'an-ı Kerim'de genellikle Allah'a iman ile beraber zikredildiğini bildiren Başkan Erbaş, "Ölümle nihayete ermeyen sonsuz bir hayat inancı, her şeyden önce insanın mutlak manada yok olmayacağını, arzuladığı sonsuzluğa ulaşacağını müjdelemektedir. Böyle bir inanç, insanın bu dünyadaki varlığına anlam, hayatına gaye kazandırarak sorumluluk duygusunu pekiştirecek ve dünya ile ahiret arasındaki dengeyi gözetmesini sağlayacak en güçlü etkendir." dedi. Ramazan boyunca hizmetleri titizlikle sürdürüleceklerini dile getiren Prof. Dr. Erbaş, "Ülkemizin her köşesinde 'Ramazan ve Ahiret Bilinci' teması çerçevesinde irşat programları icra edilecek. Ramazan ayı boyunca kadınlara, gençlere, çocuklara ve engellilere yönelik özel irşat programları düzenlenecek. Tüm cami ve Kur'an kurslarımızda mukabeleler okunacak. Bunlara katılamayan vatandaşlarımız, ramazan ayı boyunca her gün Diyanet TV'de okunacak mukabeleleri takip edebilecek." ifadelerini kullandı.

TEMA'dan geçen yıla 'çevresel' bakış! 2023'ü öne çıkan iyi ve kötü çevre olayları... Haber

TEMA'dan geçen yıla 'çevresel' bakış! 2023'ü öne çıkan iyi ve kötü çevre olayları...

2023 yılı boyunca, hem ülkemizde hem de dünya genelinde çeşitli ekolojik sorunlarla karşı karşıya kaldık. Bu sorunların başında; erozyon ve toprak kaybı, gıda güvencesinin azalması, su stresi, iklim krizi ve yarattığı sel felaketleri, biyolojik çeşitliliğin azalması, ormansızlaşma ve doğa koruma alanlarının tahrip edilmesi geldi. Ülkemiz büyük deprem felaketleri ve sonuçları ile karşı karşıya kaldı. Bunların yanı sıra kömüre dayalı enerji politikaları ve 4. Grup madencilik faaliyetleri, ülkemizdeki doğal varlıkların ciddi şekilde zarar görmesine yol açtı. Ayrıca, kentsel ve kırsal alanlarda doğayla uyumlu biçimde yapılmayan mekânsal planlamalar ve artan yapılaşma baskıları, ekolojik dengenin bozulmasını daha da kritik seviyeye taşıdı. 2023’ÜN UMUT YEŞERTEN ÇEVRE HABERLERİ Murat Dağı’ndan Güzel Haber Kütahya’nın Gediz İlçesi’nde yapılması planlanan Yıldız Altın-Gümüş Madeni projesinin ÇED süreci; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ÇED olumsuz kararı vermesi ile bir kez daha durduruldu. Yurttaşların, yerel yönetimlerin ve meslek odalarının “Murat Dağı Yok Olmasın” sloganıyla projeye karşı göstermiş olduğu tepki sonucunda bölgenin önemli bir su ve turizm kaynağı olan Murat Dağı’nda yaşam kazandı. Eskişehir Alpu’dan Sevindirici Haber Eskişehir 1. İdare Mahkemesi, Eskişehir Büyük Ova Koruma Alanı’nda yapılmak istenen termik santral projesinin ÇED olumlu kararını iptal etti. Alpu Termik Santral Projesi’nin yapımına imkân veren Çevre Düzeni Planı, yaptığımız başvuru sonucunda mahkeme kararı ile iptal edilmişti. Projeye ait ÇED olumlu kararının da iptal edilmesi ile önemli bir tarımsal sit alanımızın korunmuş olması sevincimizi artırdı. Mahkeme kararında, ÇED raporunda yer alan; kömür madeninin, kömürlü termik santralin soğutma suyu için Gökçekaya Barajı’ndan tesise yapılacak olan su dağıtımı ve deşarj hatlarının ayrı faaliyetler olarak ele alınmasının bilimsellikten uzak olduğuna, projenin bütünsel olarak değerlendirilmediğine, atık miktarlarının hesaplanmasında da entegre bir yaklaşımın kullanılmadığına değinildi. Hava kalitesi modellemesinde kullanılan verilerin belirsiz olduğuna da yer verilen kararda, santrale ait kül depo alanının yer altı suyu kalitesini nasıl etkileyeceğine dair çalışma yapılmadığının da altı çizildi. Eskişehir’in doğal varlıklarını, tarım topraklarını koruyan ve art arda gelen bu iki karar ile TEMA Vakfı olarak umut yeşertmeye devam ediyoruz! Yalova Halkı Kazandı 2020 yılında Yalova’nın Çiftlikköy ilçesi Taşköprü beldesinde kurulması planlanan 304 ada 1 parsel numaralı taşınmazın bulunduğu arazide karbon elyaf ve ara ürünlerin üretimi tesisi için kamu yararı yönünde karar verilmesine yönelik açtığımız davayı kazandık. Böylece 12,5 hektar mutlak sulu tarım arazisi olarak korunacak bölgede, halk meyvecilik yapmaya devam edecek ve arazi çevresindeki zeytinlikler korunacak! COP28’den Kayıp Zarar Fonu’nun Hayata Geçirilmesi Kararı ve Fosil Yakıtlardan Çıkış için İlk Adım 30 Kasım ile 13 Aralık tarihleri arasında Dubai’de gerçekleşen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 28. Taraflar Konferansı’nda (COP28) iki önemli gelişme yaşandı. Sera gazı emisyonlarından büyük oranda sorumlu ülkeler, iklim krizinin etkilerini derinden hisseden halkların zararlarını karşılamak için Kayıp Zarar Fonu kapsamında yaklaşık 800 milyon dolar finansman sağlama taahhüdü verdi. Oysa kayıp ve zararları karşılamak için gereken miktarın yıllık olarak milyar dolarlar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Fonun hayata geçirilmesine yönelik kararda ise kayıp zarar miktarının hesaplanması için bir çalışma yapılması gerekliliğine yer verilmedi.   Fon için kurulacak sekreteryanın bağımsız bir otorite yerine, geçici olarak Dünya Bankası bünyesinde kurulması kararı da sivil toplumun tepkisini çekti.   Zira kaynaklara erişim ihtiyacı olan toplulukların ve ülkelerin adil bir şekilde fondan yararlanabilmeleri için sekreteryanın bağımsız olması önem taşıyor. Öte yandan Kayıp Zarar Fonu’nun hibe şeklinde düzenlenmesi gerekirken, Dünya Bankası fosil yakıtları da finanse eden, borç temelli politikaları olan bir kuruluştur. COP28 bünyesinde atılan ikinci önemli adım ise Küresel Durum Değerlendirmesi (GST) neticesinde açıklanan karar oldu. Karar metninde fosil yakıtlardan çıkış ifadesine yer verildi. Bu durum her ne kadar fosil yakıtların terk edilmesi için ilk adım niteliğinde olsa da net bir hedef içermediği için yeterli değil. Öte yandan konferansta; 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjiyi üç katına çıkartma taahhüdü ve Kömür Sonrası Enerji İttifakına birçok devletin katılması gibi olumlu gelişmeler de oldu. Ancak Türkiye’nin bu belgelere imzacı olmayarak bu süreçlerde yer almaması, doğa için olumsuz çevre gündemleri arasında yerini aldı. 2023’ÜN OLUMSUZ ÇEVRE HABERLERİ Kahramanmaraş Depremleri İle Derinden Sarsıldık 6 Şubat 2023’te Türkiye, merkez üsleri Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan sırasıyla 7,8 ve 7,5 şiddetindeki depremlerle sarsıldı. Deprem; Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Kahramanmaraş, Kilis, Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Malatya ve Şanlıurfa başta olmak üzere çevre illerde de yoğun olarak hissedildi. Depremler sonucunda Türkiye'de resmî rakamlara göre en az 50 bin 783 kişi hayatını kaybetti, 122 binden fazla kişi yaralandı. Depremler sonucunda ortaya çıkan yıkım ve yeniden inşa süreci, çevre ve toplum yaşamı üzerinde birçok konuda olumsuz etkiler yarattı. TEMA Vakfı olarak deprem kuşağında bir ülke olmamız sebebiyle depreme karşı gerekli önlemlerin alınmasının, afet yönetim planlarının hayata geçirilmesinin ve enkaz yönetim planlarının hazırlanmasının hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Küresel Kaynama Çağına Girdik Dünya Meteoroloji Örgütü ve Copernicus Dünya Gözlem Programı, temmuz ayının şimdiye kadar kayıtlara geçen en sıcak ay olduğunu duyurdu. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler, bu durumun iklim krizinin henüz başlangıcı olduğunu ve artık Küresel Isınma Çağında değil Küresel Kaynama Çağında olduğumuzu açıkladı. Ülkemizde ve dünyada sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddeti giderek artıyor. Bilim insanları; orman yangınları, ani yağışlar, sel felaketleri gibi afetlerin temel sebebinin, insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan sera gazlarının yol açtığı iklim krizi olduğunu vurguluyor. Madenler Yaşam Alanlarımızdan Değerli Değildir Korunan alanlar, orman alanları, su havzaları, verimli tarım arazileri ve yaşam alanları üzerinde geri dönüşü imkânsız zararlara sebep olan 4. Grup madencilik faaliyetleri her geçen gün daha ciddi tehditlere sebep oluyor. TEMA Vakfı olarak gerçekleştirdiğimiz maden ruhsatlarına yönelik çalışmalarla, ülkemizdeki 29 ilin ortalama %67’sinin IV. Grup madenlere ruhsatlı olduğunu tespit etmiştik. Maden ruhsatlarının il bazında dağılımı; Gümüşhane %93, Kütahya %92, Giresun %85, Rize %82, Uşak %80, Çanakkale-Balıkesir (Kaz Dağları) %79, Trabzon %77, Ordu %74, Zonguldak-Bartın %72, Artvin %71, Eskişehir %71, İzmir %70, Bayburt %65, Sivas %65, Tekirdağ-Kırklareli %65, Erzurum %63, Muğla %59, Kahramanmaraş %58, Afyonkarahisar %52, Erzincan-Tunceli %52, Tokat %46, Karaman %38 ve Siirt-Şırnak-Batman %34. Maden Kazaları Yine Can Aldı Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre; 8 Haziran’da Soma’da bulunan maden ocağında toprak kayması nedeniyle meydana gelen kazada 1, 13 Eylül’de Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde bulunan maden ocağında tavan çökmesi sonucu meydana gelen kazada 1, 15 Kasım’da Denizli’nin Acıpayam ilçesi, Karaismailler Mahallesi'nde bulunan krom maden ocağında gerçekleşen göçük kazasında 2 ve 23 Kasım’da Siirt'in Şirvan ilçesindeki maden ocağında meydana gelen göçükte 3 olmak üzere toplam 7 maden işçisi hayatını kaybetti. Su Krizi Derinleşiyor İklim krizinden dolayı artan sıcaklıklar, buharlaşma ve kuraklık nedeniyle su krizi derinleşiyor. Bu sene eylül ayında ölçülen verilere göre İstanbul barajları doluluk oranları 2014’ten bu yana en düşük seviyeleri gördü. 5 Eylül 2022’de %56,88 olarak ölçülen ortalama baraj doluluk oranı, 1 yıl sonra, 5 Eylül 2023’te %27,88’e kadar düştü. Nükleere Hayır Diyoruz Ülkemizde nükleer santral kurulmasına yönelik çalışmalar ne yazık ki hız kesmeden devam ediyor. Tüm itirazlara rağmen Mersin’de faaliyete geçirilmeye çalışılan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk ünite inşaatında sona gelinirken, açılan davalara rağmen Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santral için bölgede etütler devam ediyor. TEMA Vakfı olarak Sinop-Kastamonu-Çankırı Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile Sinop Merkez İlçe Planlama Alt Bölgesi 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin iptali (Sinop Nükleer Santral) ve öncelikle yürütmenin durdurulması kararı verilmesi talebiyle açtığımız dava dosyası Danıştay’da olup yargılama devam ediyor. Üçüncü nükleer santral için Trakya Bölgesi’nde de tespit çalışmaları başladı. Sel Felaketleri Kader Değil 2023 yılında da ülkemizde ve dünyada; iklim krizinin etkisiyle sıklığı giderek artan ani ve şiddetli yağışların neden olduğu sel felaketlerine tanık olduk. 15 Mart’ta Türkiye’nin Güneydoğusu’nda; özellikle Adıyaman ve Şanlıurfa’yı etkileyen seller nedeni ile 21 kişi hayatını kaybetti, iki ilde 3 bin 154 konut zarar gördü. Sellerin 6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkilerinden sonra yine aynı bölgelerde meydana gelmesi tahribatın etkilerini daha da ağır hale getirdi. Birçok deprem çadırını ve konteyneri su bastı, evsiz depremzedeler çadırlardan tahliye edildi. 5 Eylül’de İstanbul ve Kırklareli’nde şiddetli yağışlar sebebiyle meydana gelen sel felaketi nedeniyle 8 yurttaşımız yaşamını yitirdi. 20 Kasım’da yaşanan sel felaketi nedeniyle Batman, Zonguldak ve Diyarbakır illerinde toplam 8 kişi, Karadeniz'de yaşanan şiddetli fırtına nedeniyle batan gemide ise mürettebattan 1 kişi yaşamını yitirdi. 10 Aralık’ta Zonguldak merkez ilçede bulunan Asma Mahallesi’nde dün etkili olan sağanak yağış sonucu yaşanan heyelan felaketinde 2 kişi hayatını kaybetti. Dünyada da ne yazık ki 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu vuran “Daniel Fırtınası”; Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü, can kaybının 4 bin 333'e ulaştığını açıkladı. Ülkenin doğusunda selden etkilenen bölgelerde altyapının yüzde 70'i hasar gördü. Çanakkale’de Yaklaşık 4.500 Futbol Sahası Büyüklüğünde Orman Alanı Yandı 2023 yaz aylarında Çanakkale’de; 16 Temmuz’da Kızılkeçili Köyü yakınında çıkan orman yangınında 1.300 hektar, 22 Ağustos’ta Kayadere Köyü yakınında çıkan orman yangınında ise 2.100 hektar olmak üzere; toplam 3.400 hektar yani yaklaşık 4.500 futbol sahası büyüklüğünde orman alanı yandı. Orman Yangınları Can Ve Mal Kaybına Yol Açtı 2023 yılı Eylül ayında İzmir’in Menderes ilçesinde çıkan orman yangınlarında görev alan 3, Kütahya’da 1, Gaziantep’te 1 ve Temmuz ayında yine İzmir’in Menderes ilçesinde çıkan orman yangınlarında 1 kişi olmak üzere toplam 6 Orman Genel Müdürlüğü çalışanı maalesef yaşamını yitirdi. Akbelen’de Doğa Nöbeti Devam Ediyor Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de yer alan Akbelen Ormanı, Yeniköy-Kemerköy termik santrallerine kömür çıkarmak amacıyla yok edilmek isteniyor. İkizköylü yurttaşlar 2 seneyi aşkın süredir zeytinlerini, ormanlarını ve tüm tabiatın yaşamını korumak için nöbet tutuyor. Ancak İkizköylüler ve çevrecilerin tüm çabalarına rağmen 24 Temmuz’da başlayan ağaç kesiminin ardından bölgede maden çalışmaları başladı. İkizköylüler ve yaşam savunucuları; Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin, 2041’e kadar maden işletme izni alan işletmeye yönelik açtığı ruhsat iptali davasını reddetmesi üzerine, avukatları aracılığıyla istinaf mahkemesine başvurdu. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne yapılan başvuruda maden işletme ruhsatı ve işletme izninin yürütmesinin durdurulması istendi. Phaselis Antik Kenti Korunmalıdır Antalya’nın Kemer ilçesinde bulunan ve 1. derece arkeolojik sit alanı olan Phaselis Antik Kenti’nin kuzeyindeki Alacasu Koyu ile güneyindeki Bostanlık Koyu’nda bir plaj projesi gerçekleştirilmek isteniyor. Kafeterya, otopark, karşılama merkezi, duş, tuvaletler gibi günübirlik tesisleri içeren projenin inşaat faaliyetleri mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen tamamlanmak üzere. Canlı yaşamının ve biyolojik çeşitliliğin etkilenmemesi, kültürel varlıkların ve doğal alanların tahribata uğramaması için yürütülen faaliyetlerin durdurulmasını ve bölgenin korunmasını talep ediyoruz!

Türkiye'nin yüzde 73,4'ü çölleşme tehlikesi altında Haber

Türkiye'nin yüzde 73,4'ü çölleşme tehlikesi altında

Aydın GÖKÇEOĞLU ADANA (İLKHABER) - Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ünzile Kuru, Mersin Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Haziran Ayı Olağan Meclis 2. Birleşimi Toplantısı'nda, çölleşme ve kuraklıkla mücadele konusunda değerlendirmede bulundu. Başkan Vekili Ünzile Kuru, Kongre ve Sergi Sarayı Çok Amaçlı Salon’da başkanlık yaptığı toplantıda, gündem dışı konulara değindi. 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü hakkında konuşan ve iklim değişikliğine dikkat çeken Ünzile Kuru, TEMA Vakfı tarafından açıklanan verilere göre Türkiye'nin yüzde 50,9'unun orta, yüzde 22,5'inin yüksek derece olmak üzere toplam yüzde 73,4'ünün çölleşme tehlikesi altındaki alanlar olduğunu ifade etti. Ünzile Kuru, “Çölleşmenin başlıca sebepleri; toprak erozyonu, hatalı tarım uygulamaları, hatalı sulama teknikleri sonucu tuzlanma, ormansızlaşma, aşırı otlatma ve üst toprağın kirlenmesidir. Bu sebeple de yeraltı kaynaklarının ve toprağın korunması için doğru politikaların üretilmesi ve uygulanması gerektiğinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.” diye konuştu. “Tarımda, kadınlara yönelik politikalar oluşturulmalı” Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 17 Haziran Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün ‘Kadının Toprağı, Kadının Hakları’ temasıyla gündeme getirildiğini anımsatan Kuru, şunları kaydetti: “Dünyadaki tarım alanlarının yüzde 40'ı artık bozulmuş durumda ve bu durumdan en fazla kadınlar ve kız çocukları etkileniyor. Dünyanın dört bir yanındaki kadınların yoksulluklarının çoğu için en kritik ekonomik kaynak olan toprağa sahip olma ihtimali ne yazık ki erkeklerden daha düşük. Bu da kadınları yoksulluğa, açlığa, cinsel temelli şiddete ve yerinden edilmeye maruz bırakıyor. Oysa BM tarafından kadınların toprağı onardığı, koruduğu kuraklığa karşı direnç oluşturduğu, sağlık, eğitim ve beslenmeye yatırım yaptığı, bu şekilde hem araziyi koruduğu hem de toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirdiği tespitleri dile getiriliyor ve tüm hükümetleri de kadınlara yönelik politikalar oluşturma sürecine dahil etme çağrısı yapılıyor. Bu nedenle  Türkiye’de de kadınların tarımdaki rolüne yönelik politikalar geliştirilmesi gerekir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.