#terzi

İLKHABER-Gazetesi - terzi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, terzi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gaziantep’te Terzi Ustası Nezir Canpolat, hem dikiş hem kitapla hayatını sürdürüyor Haber

Gaziantep’te Terzi Ustası Nezir Canpolat, hem dikiş hem kitapla hayatını sürdürüyor

Gaziantep’in Şahinbey ilçesi Tarihi Bey Mahallesi’nde 15 metrekarelik dükkanında terzilik yapan Nezir Canpolat, çıraklıktan başladığı mesleğini 55 yıldır severek sürdürüyor. 12 yaşında bir terzi ustasının yanında çırak olarak mesleğe başlayan Canpolat, askerliğin ardından 1984 yılında kendi iş yerini açtı. O tarihten bu yana aynı dükkanda müşterilerine hizmet vermeye devam eden Canpolat, teknolojinin gelişmesine rağmen mesleğini bugüne kadar sürdürdü. Terziliği sayesinde çocuklarını da büyütüp eğiten Canpolat’ın oğullarından biri uçak mühendisi, diğeri ise doktor oldu. Mesleğini çok seven ve sağlığı elverdiği müddetçe de çalışmaya düşünen Canpolat, kendisinden sonra bu mesleği devam ettirecek kimsenin olmamasının hüznünü yaşıyor. Mesleğinde 55 yılı geride bırakan Canpolat, arkadaşı sayesinde edindiği kitap okuma alışkanlığını her yerde sürdürüyor. Elinden kitabı hiç düşürmeyen ve kitap okuma alışkanlığını yaşamının her anında sürdüren Canpolat, iş yerinde de yorucu iş sonrası verdiği molalarda kitap okuyarak dinleniyor. İş yerinin bir kısmını kitaplık haline getiren ve her gün iş arasında 50 sayfa kitap okuyan Canpolat'ın kitap sevdası müşterilerinin ve çevresindekilerin de ilgisini çekiyor. Mesleğe 12 yaşında başladığını belirten Canpolat, "Gaziantep'te ‘Terzi Nezir' olarak biliniyorum. 1970 yılında çırak olarak bu işe girdik. O günden bugüne terziliğe devam ediyoruz. Okulu bitirdikten hemen 1-2 yıl sonra sanata girdik. Terziliği tercih edip terzi olmaya karar verdik. Ondan sonra da terzi olmaya başladık. Belli bir dönem çıraklık dönemi geçiyor. Ondan sonra kalfalık dönemi başlıyor. O dönemden sonra da askere gidiyoruz, askerlik geliyor. Askerlik dönüşünde yine kalfalık yapmaya devam ediyoruz. Daha sonra 1984'te ben buraya dükkan açtım. Ben 1974'ten bu yana da ustalık yapıyorum. Mesleğe başladığımda 12 yaşındaydım. Mesleğe Şehreküstü'de bir terzi vardı ve o ustamın yanında çalıştım. Daha sonra ustam çarşıya geldi. 1974 yılına kadar aynı ustayla çalıştım. Ondan sonra değişik yerlerde çalıştım. Böylelikle kalfalık dönemi de belli bir süre sonra bitti. Ustalık dönemine başladım" dedi. Mesleğini çok sevdiğini ve sağlığı elverdiği müddetçe çalışmaya devam edeceğini belirten ifade eden Canpolat, "Terzilik zor bir meslek. Konfeksiyonda bir elbiseyi bir saatte dikiyoruz. Bizde ise bir elbise bir haftada bitiyor. Bir haftada bile bir elbise zor bitiyor. Terzilik emek isteyen bir meslektir. Terzilik sanatında çok özverili olmak gerekiyor. Özverili olmasan bu işi yapamazsın" şeklinde konuştu. Bugüne kadar geçimini sadece terzilikten sağladığını belirten Canpolat, "Bu meslekle iki tane çocuk büyüttüm. Bir tanesi uçak mühendisi oldu. Bir tanesi de doktor oldu. Şu an mesleğimiz zaten bitmek üzere. Hatta mesleğimiz bitti. Bizden sonra terzilik yapacak kimseyi bulamazsınız. Bizden sonra, bizim kuşaktan sonra ustalık, terzilik diye bir şey kalmayacak. Meslekte eleman yetişmemesi elbette üzüyor. Ben bir tane eleman yetiştirdim ve bu meslek verimsiz diye başka bir işe yöneldi. Yani yetiştirdiğimiz insanlar bile meslek verimli olmadığı için daha verimli işlere yöneliyorlar. Bu işi seviyorum. Bu iş bana haz veriyor. Onun için bu mesleğe devam ediyorum. Elimiz iğne iplik tutuncaya, gözümüz görünceye kadar çalışacağız" ifadelerini kullandı. Küçük yaşlardan beri kitap okuduğunu ve insanların kendini geliştirmesi için kitap okuması gerektiğini belirten Canpolat, "Kitap okumak güzel. Kitap insan zekasını geliştiriyor ve kitap insanın beynine bir canlılık veriyor. Kitap okumakla dünyayı tanıyorsun, insanları tanıyorsun. Kitap okumayı da onun için seviyorum. Kitap okuyan kişinin bilgi birikimi artıyor. Her gün kitap okuyorum. Her gün belli bir saatte kitap okuyorum" diye konuştu.

Hayalleri gerçeğe dönüştüren ‘Masal Mimarı’ Haber

Hayalleri gerçeğe dönüştüren ‘Masal Mimarı’

Hatay’ın merkez Antakya ilçesindeki Bağrıyanık Mahallesi’nde küçük bir atölyede terziliğe adım atan Gülbin Gedik, yıllar içinde büyük bir tutku ve özveriyle çocuk kostümleri yaparak kendini tanıttı. Hacivat-Karagöz, palyaço, folklorik kıyafetler ve masal kahramanları gibi pek çok karakteri rengârenk kumaşlarla hayata geçirerek her biriyle yeni bir hikâye oluşturdu. Gedik, terziliği sadece bir meslek değil, bir sanat olarak görüp işine gönülden bağlandı. Babası vefat ettikten sonra, henüz 11 yaşındayken terziliğe başlayan Gedik, zor zamanlarda dikişle hayata tutunarak bu mesleği öğrenmeye başladı. Yıllar içinde hem el becerisini geliştirdi hem de meslektaşı olan eşiyle tanışarak bu alandaki gücünü pekiştirdi. Özellikle çocuk kostümleri üzerine yaptığı özel çalışmalarla, bu alanda kendine benzersiz bir yer edindi. Büyük depremin ardından Antakya Bağrıyanık’taki atölyesinden ayrılmak zorunda kalan Gülbin Gedik, şimdi Akasya Mahallesi’ndeki yeni atölyesinde tek başına çalışmalarına devam ediyor. Depremin izlerini, işine olan sevgisi ve tutkusuyla hafifleten Gedik, “Kostüm dikmek bana terapi gibi geliyor. Çocukların yüzündeki gülümsemeyi görmek, bana en büyük mutluluğu yaşatıyor” diyerek mesleğine olan bağlılığını vurguluyor. Gülbin Gedik, zaman zaman okullarda gönüllü gösteriler de yaparak miniklerin "masal ablası" haline geliyor. Hem ailelerin hem de çocukların sevgisini kazanan Gedik, titiz çalışması ve uygun fiyat politikası ile dikkat çekiyor. “Kostüm dikiminde iddialıyım, bu işin en iyisi olabilmek için var gücümle çalışıyorum,” diyen Gedik, yakında açmayı planladığı “kostüm evi” ile hayallerini daha da büyütmeye hazırlanıyor. Hedefinin sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hayallerindeki karakterleri giydirebilmek olduğunu belirtiyor. Gülbin Gedik’in ellerinden çıkan her kostüm, bir masalın başlangıcı, her kumaş ise onun dokunuşuyla bir hayale dönüşüyor. Onun için her diktiği kostüm, sadece bir giyim parçası değil, aynı zamanda bir çocuğun hayalini gerçeğe dönüştüren bir sanat eser niteliği taşıyor

Kocasından harçlık aşamayınca iş yeri açarak kendi işyerinin patronu oldu Video Galeri

Kocasından harçlık aşamayınca iş yeri açarak kendi işyerinin patronu oldu

Antalya'nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, 'Param yok' dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, 'Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın' dedi. Ben de 'Neden, ben de yapabilirim' dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. 'Yapılacak tadilat işlerinize talibim' dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, 'Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap' dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.

Kahramanmaraş'ta 31 yıllık terzi konteyner dükkanında işbaşı yaptı Haber

Kahramanmaraş'ta 31 yıllık terzi konteyner dükkanında işbaşı yaptı

KAHRAMANMARAŞ (AA) - ZAFER GÖDER/ORHAN KUZU - Kahramanmaraş merkezli depremlerde Türkoğlu ilçesinde bulunan 31 yıllık ekmek kapısı yıkılan terzi Ali Körük, Batman Belediyesince yapılan konteyner çarşıda yeniden iğne-iplikle buluştu.Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen ve "asrın felaketi" olarak adlandırılan depremlerde Türkoğlu ilçesine bağlı Beyoğlu Mahallesi de hasar gördü.Depremde, mahallede bulunan birçok ev, iş yeri ya yıkıldı ya da hasar gördü.Mahallede bulunan bir dükkanda 31 yıldır terzilik yapan ve geliri ile 3 çocuğunun üniversite eğitimi almasını sağlayan 55 yaşındaki Ali Körük'ün ekmek kapısı da yıkıldı. Bir süre işsiz kalan Körük, mahallede oluşturulan konteyner çarşı ile yeniden işinin başına döndü.İş yerinin enkazından çıkardığı dikiş makinesi, makas, iğne iplikleri ve kumaşları yeni iş yerine taşıyan Körük, mahalle sakinlerine hizmet vermeye başladı.- "31 yıldır aynı dükkandaydım"Ali Körük, AA muhabirine, ilkokulu bitirdikten sonra terzinin yanında çırak olarak işe başladığını, Osmaniye'de 10 yıl terzilik yaptıktan sonra 1992'de Türkoğlu ilçesine bağlı Beyoğlu Mahallesi'ne geçerek işini sürdürdüğünü anlattı.Depremde iş yeri yıkılana kadar 31 yıldır aynı dükkanda terzilik yaptığını dile getiren Körük, "Bize burayı tahsis ettiler. Vatandaşlara burada hizmet vermeye devam edeceğim. Normalde 2 tane terzi var ama şu anda sadece ben çalışıyorum. Üç çocuğum var. En küçüğü 20 yaşında üniversiteye hazırlanıyor. En büyüğü evlendi. Üniversiteyi bitirdi. Şu anda fabrikada çalışıyor. İkincisi ise Ordu'da üniversite okuyor. Depremde evim ağır hasar gördü. Çadırda kalıyoruz. Konteyner çıktı ama henüz geçmedik. Bize bu imkanı sağlayanlara çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Antalyalı terzi, hac parasını "Türkiye Tek Yürek" kampanyasına bağışladı Haber

Antalyalı terzi, hac parasını "Türkiye Tek Yürek" kampanyasına bağışladı

ANTALYA (AA) - SİNAN ÖZMÜŞ - Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarılması amacıyla ulusal ve uluslararası televizyon ve radyoların katılımıyla düzenlenen "Türkiye Tek Yürek" yardım kampanyasına hac parasını bağışlayan Yüksel Çimeç, "Ülkemizde böyle bir afet varken hacca gitmek içime sinmedi." dedi."Türkiye Tek Yürek Kampanyası Ortak Yayını"nda, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Antalya'dan arayan Yüksel Çimeç'in hac için biriktirdiği 60 bin lira ile küçük kızının da akıllı saat almak için ayırdığı 2 bin 200 lira harçlığını bağışladığını duyurmuştu.Muratpaşa ilçesinde küçük bir dükkanda terzilik yapan Çimeç, AA muhabirine, yardım kampanyası başladığında 7 yaşındaki kızı Amine'nin akıllı saat almak için kumbarasında biriktirdiği 1100 lirayı bağışlamak istediğini belirterek, "Büyük kızım Zeynep de aynı şekilde yardım etmek istedi. Kızlarım 2 bin 200 lira bağışladı. Ülkemizde böyle bir afet varken hacca gitmek içime sinmedi. Bu nedenle hac parasını bağışladım." dedi.- "Ali Koç ile konuştuğumu öğrenince kekeledim"Hayırsever Yüksel Çimeç, yardım kampanyası için verilen numarayı aradığında telesekreter ya da sadece bir görevliyle görüşmeyi beklediğini dile getirerek, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ile konuştuğu sırada heyecandan kekelediğini söyledi.Ali Koç ile yaptığı görüşme sonrasında yaşadıklarını anlatan Çimeç, "Konuştuğum kişinin Ali Koç olduğuna inanmıyordum. Çünkü o sırada milyarlar konuşuluyordu. Aradan 20-30 dakika geçti, telefonlarım arka arkaya çalmaya başladı. Arkadaşlarım 'senin ismini duyduk' dediler. Sonrasında videolar geldi. O anda televizyona çıkmış olduğumu öğrendim. Ali Koç Bey de bizim ismimizi yayında söylemiş." diye konuştu.Çimeç, depremin ilk gününde dükkanında bulunan bazı ürünleri de depremzedeler için bağışladığını sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.