#TMMOB Adana İKK

İLKHABER-Gazetesi - TMMOB Adana İKK haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TMMOB Adana İKK haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şahin: Adana’da depremde 461 can kaybı, 3.297 ağır hasarlı bina meydana geldi Haber

Şahin: Adana’da depremde 461 can kaybı, 3.297 ağır hasarlı bina meydana geldi

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerin ikinci yıl dönümünde, Adana’daki Duygu Kafe önünde yapılan açıklamada, Türkiye'nin deprem konusunda hazırlıksız olduğu vurgulandı. TMMOB Adana İKK Sekteri Kerem Şahin, Türkiye’nin deprem riski altındaki bir coğrafyada yer aldığını belirterek, “Türkiye depreme karşı dirençli değil, tedbir alınmalı” ifadelerini kullandı. “Türkiye depreme karşı dirençli değil tedbir alınmalı” TMMOB Adana İKK Sekteri Kerem Şahin, Kerem Şahin, Türkiye'nin deprem riski altında olduğunu belirterek şunları söyledi: “Adana' da 11'i merkez ilçe olmak üzere toplam 13 bina yıkılmış 461 can kaybı yaşanmıştır. Yine Adana iki yılın sonunda 3.297 ağır 4.062 orta hasarlı yapı yıkılmayı veya güçlendirilmeyi beklemektedir. 6 Şubat depremlerinin 2. Yıl dönümde TMMOB olarak tekrar hatırlatmak istiyoruz. Ülkemizin tüm coğrafyası deprem riski altındadır. Türkiye de yıkıcı deprem tekerrür periyodu neredeyse 10 ila 15 yıl arasında değişmektedir. Ülkemizde deprem konusunda çalışan bilim insanlarının ortak değerlendirmesi, Türkiye'nin depreme karşı dirençli olmadığı yönündedir. Deprem olduktan sonra değil olmadan önce tedbir alınması gereken bir doğal afettir. 6 Şubat depremlerinden sonra yaşananlar arama kurtarma faaliyetlerinin yetersiz.” “Benzer acıların yaşanmaması için mücadelemizi sürdüreceğiz” Kerem Şahin, “TMMOB ADANA İKK olarak 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde benzer acıların bir daha yaşanmamasını dileyerek, ülkemizdeki deprem gerçeklerini anlatmak, yitirdiğimiz canlarımızı anmak, acılı ailelerin acısını paylaşmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Uncu: Saydam ve denetime açık yerel yönetimler istiyoruz Haber

Uncu: Saydam ve denetime açık yerel yönetimler istiyoruz

TMMOB Adana İKK – Yerel Seçimler Bildirgesini açıklayarak, nasıl bir kent ve yerel yönetim istediklerini aktardı. İLKHABER Gazetesi'nden Bayram Bulut'un haberine göre; TMMOB Adana İKK – Yerel Seçimler Bildirgesini açıkladı. Adana Mimarlar Odası’nda gerçekleşen toplantıda konuşan TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmut Uncu, nasıl bir yerel yönetim istediklerini açıkladı. Saydam ve denetime açık yerel yönetimler istediklerine dikkat çeken Uncu, nitelikli hizmet üreten yerel yönetimler istediklerini aktardı. Kent içi ulaşım sorunlarına vurgu yapan Uncu, “İnsanlık onuruna yaraşır sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz. Nitelikli, erişilebilir ve herkes için sağlık istiyoruz. Sağlıklı, erişilebilir ve güvenli gıda hakkımızı istiyoruz. Güvenli yaşam hakkımızı istiyoruz. Kent içi ulaşım sorunlarının çözülmesini istiyoruz. Kentlerde enerji verimliliği esasına dayalı enerji yönetimi istiyoruz. Doğal, tarihi, kültürel mirasın ve kent kimliğinin korunmasını istiyoruz. Kadınların, çocukların, engellilerin, yaşlı ve yoksunların toplumsal yaşama tam ve eşit yurttaşlar olarak katılımı için engelsiz kent ortamları istiyoruz. Saydam ve denetime açık yerel yönetimler istiyoruz. Kent suçlarından arındırılmış kentler istiyoruz. Nitelikli hizmet üreten yerel yönetimler istiyoruz” dedi. Toplumcu, demokratik ve halkçı bir yerel yönetim anlayışına ihtiyacın olduğunu belirten Uncu, “Bilindiği üzere 31 Mart 2024’te Türkiye’nin tüm kent, ilçe, kasaba, köy ve mahallelerinde yerel seçimler yapılacak; kentlerimizi, ilçe ve kasabalarımızı, köy ve beldelerimizi, mahallerimizi yönetecek belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri, muhtarlar, meclis üyeleri, ihtiyar meclisi/heyeti üyeleri seçilecektir. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bugüne kadar pek çok kez belirttiği üzere demokratik katılıma açık, çağdaş bir yerel yönetim anlayışını vazgeçilmez önemde görmektedir. Bu anlayışla TMMOB, kentlerimizin yönetiminde bilimin, tekniğin, hukukun ve kamu yararının esas alınması için seçim süreci ve yerel yönetime ilişkin politika, düşünce, uyarı ve önerilerini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla; Yerel Seçimler Bildirgesi hazırlamıştır” diye konuştu. 6 Şubat depremlerini anlatan Uncu, “2023 yılının ilk aylarında yaşadığımız ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat Depremleri tam olarak bu piyasacı ve rant ekonomisine dayalı politikaların sonucudur. 6 Şubat Depremleri, bugüne dek yaşadığımız pek çok büyük depreme karşın merkezi yönetimin de yerel yönetimlerin de gereken dersleri almadığı; şehirlerimizin, binalarımızın, kurumlarımızın ve halkımızın depreme hazır olmadığı gerçeğini çok acı biçimde ortaya çıkarmıştır. Merkezi yönetimin yanlış politikalarına paralel olarak yerel yönetimlerin yükümlü olduğu kamusal hizmetlerde de kamu yararı önceliği ihmal edilmiştir. İçinden otoban geçen şehirler yaya, engelli, hasta, yaşlı, yoksul kesimler için ulaşılabilir olmaktan çıkmıştır. Yönetim anlayışı, “halk” kavramı yerine “müşteri” kavramıyla pekiştirilmiş; “bireysellik, özel alan, serbest piyasa, rekabetçilik, yerelcilik, yönetişim, sivil toplumculuk, rantiye, yolsuzluk” kavramları yükselen değerler haline gelmiştir” şeklinde konuştu. Katılımcılığın önünü açan, toplumun değişik kesimlerine karar alma, uygulama ve denetleme süreçlerinde söz hakkı tanıyan politika ve uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Uncu, “TMMOB, kentlerimizde var olan sorunların aşılmasını; sağlıklı, yaşanabilir ve güvenli kentsel çevrelerin üretilmesini; kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesini; kent halkının, emek ve meslek örgütlerinin demokratik katılımı ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesini, öncelikli ve temel gereklilik olarak görmektedir. Bugün, kentlerimizin ve toplumun her zamankinden daha çok “toplumcu, demokratik ve halkçı bir yerel yönetim” anlayışına ihtiyacı vardır. Bu anlayış, katılımcılığın önünü açan, toplumun değişik kesimlerine karar alma, uygulama ve denetleme süreçlerinde söz hakkı tanıyan politika ve uygulamaların hayata geçirilmesidir” ifadelerini kullandı. TMMOB’nin yerel yönetimlere yaklaşımlarını anlatan Uncu, “Yerel yönetimlerin; kendi kendini yöneten, katılımcılığı benimseyen, temel kentsel sorunların olabildiğince toplumun tüm katmanlarının mutabakatıyla çözüleceğine inanan, saydam, hesap vermeye ve demokratik denetime açık, gücünü halktan alan yönetimler olmaları gerekir.Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetini artıran; mahalli idare sistemini, hizmete erişilebilirliği yok eden; yerel katılımı ortadan kaldıran “bütün şehir” sisteminden vazgeçilmelidir. Katılımın önemli araçlarından birisi olarak kabul edilen kent konseyleri, kent meclisleri gibi yönetime katılımı mümkün kılacak mekanizmaların oluşturulmaması ve bürokratik çalışma biçimi gibi nedenlerle halkın kent yönetimine katılımı yeterince sağlanamamaktadır. Yerel yönetimler, kente ve kentlilerin yaşamına ilişkin her türlü kararda, kent halkının özne olmasını hedefleyen doğrudan demokrasi ilkelerini mahalle komiteleri aracılığıyla hayata geçiren mekanizmaları yaratmalıdır.  Yerel yönetim anlayışı; hukuka saygılı, kamu yararını gözeten, katılımcılığa ve paylaşıma açık, saydam, yurttaşlarının çıkarlarını ön planda tutan bir yaklaşımda olmalıdır” dedi. Uncu, etkin kentsel hizmet üretimine dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı; “Kentsel hizmetlerde, kentteki hizmetlerin üretilmesi ve paylaşılmasında kentte yaşayan insanlara bu hizmetlerin eşit sunulması çıkış noktasıdır. Bugün kentsel hizmetlere erişim giderek daha fazla yoksul kesimlerin aleyhine olacak biçimde bozulmaktadır. Sağlık, eğitim, iş, barınma, beslenme, kentsel altyapı, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi yaşamsal ihtiyaçların karşılanması ya da bunların erişilebilir olmasının sağlanması belediyelerin asli görevleri arasındadır. Yurttaşların kamu hizmetlerine eşit koşullarda erişiminde, hizmet üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve denetiminde bilişim ve iletişim teknolojilerinden etkin biçimde yararlanılmalıdır. Hazine arazilerinin işgaliyle başlayan kaçak yapılaşma, kıyılara, sulak alanlara, meralara, yaylalara ve ormanlara doğru genişlemiştir. İmar affı kanunlarıyla kaçak yapılaşma âdeta resmi kentleşme politikası haline getirilmiştir. Seçim dönemlerinde imar aflarıyla yasallaştırılmış, kent hizmetlerinden yararlandırılmaları sağlanmıştır.”

Mühendis ve mimarlardan "Boşuna mı Okuduk?" kampanyası Haber

Mühendis ve mimarlardan "Boşuna mı Okuduk?" kampanyası

SERHAT AKARSU ADANA (İLKHABER)- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), mühendis, mimar ve şehir plancılarının karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek ve hak mücadelesini büyütmek amacıyla "Boşuna mı Okuduk" kampanyasını başlattı.  TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesinde yaptığı basın toplantısında kampanyayı duyurdu. Toplantıya CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, TMMOB Mimalar Odası Adana Şube Başkanı Sedat Gül, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahencan Tayakısı ve Şube Yazmanı Özlem Aytok yer aldı. 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Dayanışma Günü'nde TMMOB'nin tüm illerde sokağa çıkacağını ve mücadeleyi büyüteceklerini bildirerek tüm duyarlı kesimleri dayanışmaya çağıran TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılına yaklaştığımızı belirterek; ülkemizin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla Cumhuriyet’in, büyük başarılara imza attığını ifade etti. Türkiye'nin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla büyük başarılara imza attığını belirterek, bu meslek gruplarının toplum ve ülke için önemli roller üstlendiğini ifade eden Uncu, son yıllarda bu meslek gruplarının karşılaştığı sorunların arttığına dikkat çekti. Mühendislerin, mimarların ve şehir plancılarının ülkenin kalkınması ve gelişmesinde önemli katkılarda bulunduğunu vurgulayan ve bu meslek gruplarının, Cumhuriyet tarihinde kalkınma, sanayileşme, kentleşme, denizcilik, gıda, iletişim, bilişim, ulaştırma, enerji ve tarım gibi temel alanlarda büyük roller üstlendiğine dikkat çeken Uncu, plan, proje, üretim ve denetim gibi süreçlerin itici gücünün mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları olduğunu belirtti. Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğimizde ise mühendislik, mimarlık ve şehir planlama başta olmak üzere birçok alanda büyük ve köklü sorunların hayatımızı kuşattığını işaret eden Uncu; plansızlık, üretimsizlik, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, açlık ve sefalet koşullarının ülkemizi teslim aldığını kaydetti. 1980'li yıllardan 2000'li yıllara kadar olan dönemin ekonomik ve siyasi değişimlerini açıklarken, özelleştirme süreçlerinin ve ekonomik politikaların Türkiye'nin ekonomik modelini değiştirdiğini belirten Uncu, özellikle özelleştirme programının, kamu varlıklarının özel sektöre devri ve sermayenin daha fazla sömürüsünün yolunu açtığını ifade etti. 1980'lerden itibaren özelleştirme programının hız kazanmasıyla birlikte, birçok kamu varlığı ve işletmesinin özel sektöre devredildiğini ve bu süreçte sermayenin etkisinin arttığını söyleyen Uncu, bu dönemde, Türkiye'nin üretim temelli bir ekonomik modelden uzaklaştığını ve daha çok ithalat odaklı bir ekonomiye dönüştüğünü vurguladı. Kamu işletmelerinin özelleştirilmesiyle birlikte, çimento, süt, et, yem, dokuma, orman ürünleri, gemi, gübre sanayileri, enerji santralleri, kimya ve petrokimya tesisleri, maden işletmeleri, demir çelik işletmeleri, kâğıt fabrikaları, telekomünikasyon hizmetleri, ulaşım hizmetleri ve bankacılık sektörü gibi birçok sektörün uluslararası tekellere bırakıldığını belirten Uncu, bu süreçte kamu tarafından sunulması gereken teknik hizmetlerin de piyasalaştırıldığını ve serbest piyasa ekonomisinin egemen olduğu bir döneme girildiğini ifade etti. Bu değişimlerin mühendisler, mimarlar ve şehir plancılarının çalışma koşullarını ve toplumsal konumunu olumsuz etkilediğini, bu meslek gruplarının itibarının azaldığını söyleyen ve ülkenin temel sorunlarının çözümünde önemli bir rol üstlenen mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı mesleklerinin öneminin göz ardı edildiğini belirten Uncu, sözlerine şöyle devam etti: “Meslek alanlarımızda büyük bir yıkım yaşanmıştır. Bu yıkıma bağlı olarak bir dönemin gözde meslekleri olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının itibarı neredeyse sıfırlanmıştır. Bir afet ülkesi olmamıza rağmen, daha fazla önem verilmesi gereken mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri birer prosedür haline getirilmiştir. Merkezi politikalardan yerel uygulamalara kadar birçok alanda bilim ve teknik dışlanmış, mesleklerimiz yok sayılmıştır. Ülkemizin temel sorunlarının çözümünü de afetlere karşı dirençli, sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşayabilmemizi de sağlayacak olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslekleri âdeta gözden çıkarılmıştır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.