#Turizm

İLKHABER-Gazetesi - Turizm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Turizm haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bakan Şimşek'e Batman Üniversitesince fahri doktora ünvanı verildi Haber

Bakan Şimşek'e Batman Üniversitesince fahri doktora ünvanı verildi

Bakan Şimşek, Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye" konulu konferansta yaptığı konuşmada, fahri doktora ünvanının baba ocağındaki üniversiteden gelmiş olmasının kendisi için çok değerli olduğunu söyledi. Küresel ekonomide karşı karşıya oldukları en önemli sorunların başında ticarette korumacılığın geldiğini kaydeden Şimşek, 2008-2009 yıllarında dünyanın büyük bir finansal kriz yaşadığını, o kriz sonrası ticarette korumacılığın başladığını, 2025'te bunun zirveyi bulduğunu anlattı. Şimşek, bu sürecin ticaret ve küresel ekonomi politikalarında belirsizlikleri derinleştirdiğine dikkati çekerek hegemon güç ile yükselen güç arasında giderek sertleşen bir jeostratejik rekabet yaşandığını ifade etti. "TÜRKİYE'Yİ BİR MERKEZE, BİR ÜSSE DÖNÜŞTÜRÜYORUZ" Çin'in küresel imalat sanayisinde başat bir güç merkezine dönüştüğünü vurgulayan Şimşek ABD, Avrupa Birliği ve Japonya’nın bu alanda zemin kaybettiğini belirtti. Şimşek, şöyle devam etti: "Türkiye küresel ticaret savaşlarında göreceli olarak daha dayanıklı bir pozisyona sahip. Ticaretimizin yüzde 62'si serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu Avrupa Birliği ve genelde yakın coğrafyaya gidiyor. Dostane ilişkilerimizin olduğu veya bize yakın olan komşu ülkelere olan ihracatımızı da eklersek, ihracatımızın yüzde 80-85'i dost, yakın ve kural bazlı serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkelere gidiyor." Bu dönemde Hükümet olarak yakın coğrafyayla bağlantısallığı artırıp yeni yollar inşa ettiklerini anlatan Bakan Şimşek, "Mesela Çin'den İngiltere'ye kadar Orta Koridor'un en önemli geçiş güzergahlarından birisi Anadolu'dur. Biz bunu inşa ediyoruz. Körfez'den bütün o bölgeyi Türkiye'ye bağlayacak yeni bir kalkınma yolu Irak'tan geçiyor. 1200 kilometrelik demir yolu ve otoyol projesinde Sayın Cumhurbaşkanımız liderlik yaptı ve şu anda o konuda ilerleme var. Asya'dan bir ürünün çıkıp Avrupa'ya gelmesi Ümit Burnu üzerinden olursa 45 gün alıyor. Süveyş Kanalı'ndan giderse 35 gün. İnşa ettiğimiz Orta Koridor'u kullanırsanız 18 günde, Kalkınma Yolu'nu kullanırsanız 25 günde yani çok daha rekabetçi çok daha avantajlı." dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, bu sayede Türkiye'yi bir merkeze, bir üsse dönüştürdüklerini ifade ederek "Yeni serbest ticaret anlaşmalarını yapıyoruz. Mesela Körfez ülkeleriyle müzakereler epey ilerledi. Mevcut ticaret anlaşmalarımızın kapsamını, kamu alımlarını, hizmetleri ve tarımı da içerecek şekilde genişletmeye çalışıyoruz. Mesela Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesinden kastımız da bu. Avrupa Birliği ile ticaret hacmimiz yıllık 230 milyar dolar ve Gümrük Birliği güncellenirse belki önümüzdeki 10 yılda 400 milyar dolara çıkmış olacak." diye konuştu. Türkiye'nin toplam borcunun düşük olduğunu, bunun büyük fırsat sunduğunu belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ortaya çıkacak fırsatları değerlendirmemiz için bir yapısal dönüşümden geçmemiz lazım. Bu yapısal dönüşüm için kaynağa ihtiyaç var. Borcun düşük olması kaynak anlamında Türkiye'nin elini güçlendiriyor. Türkiye'nin hane halkının borcunun milli gelire oranı yüzde 10 yani bütün vatandaşlarımızın borcunun milli gelire oranı yüzde 10. Bu şu anlama geliyor; enflasyonu düşürdükçe finansal koşullar daha elverişli hale gelecek, faizler düşecek. Böylece bundan 10 yıl önce olduğu gibi daha çok kişi erken aşamada konut ve araba sahibi olabilecek. Çünkü daha uzun vadeli, daha uygun koşullarda finansmana erişecek. Borç düşük olduğu için bu süreç Türkiye'nin büyümesinin önünü açacak. Dünyanın bir diğer sorunu da yaşlanan nüfus, çalışma çağındaki nüfus azalıyor. Türkiye bu anlamda hala bir fırsat penceresine sahip. Önümüzdeki 8-10 yıl içerisinde Türkiye'nin çalışma çağındaki nüfusu artmaya devam ediyor." Türkiye'nin turizmde ve sağlıkta büyük bir başarı sağladığını, yenilenebilir enerjiye önem verdiklerini vurgulayan Mehmet Şimşek, memleketin güneşini, rüzgarını, suyunu, jeotermal kaynaklarını enerjiye dönüştürdüklerini, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azalttıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 23 yılda 10 bin 661 sulama projesine 90 milyar dolar aktarıldığını kaydeden Şimşek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye'nin jeostratejik önemi sadece coğrafi konumundan gelmiyor. Türkiye'nin tarihi birikiminden geliyor ama bir o kadar da tabii ki takdir etmemiz lazım Cumhurbaşkanımızın duruşundan geliyor. Batı'yla makul ilişkiler, Suriye'de istikrarın sağlanmasına yönelik çabalar. Suriye'de biz bütün kesimleri kucaklayan demokratik, bir üniter yani birliğini korumuş bir istikrarlı bir komşu istiyoruz. Gazze'de ateşkesin devamı son derece önemli. İnsanlığın hakikaten utanç duyduğu bir soykırım, bir katliam yaşandı. Dolayısıyla bu ateşkesin devamı bölge açısından çok değerli. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir barış süreci var. Türkiye çok güçlü bir liderin hakim olduğu, yakın coğrafyamızda barış ve huzuru temin etmeye yönelik muazzam çaba içerisinde bir ülke. Bu herkes tarafından takdir ediliyor." "HUZUR VE İSTİKRAR OLDUĞU ZAMAN REFAH ARTIŞI OLUR" Terörsüz Türkiye sürecine değinen Şimşek, terörle mücadeleye Türkiye'nin 2 trilyon dolar kaynak harcadığını belirtti. Bakan Şimşek, "Düşünün, 2 trilyon doları ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine harcasak önümüzdeki 50 yılda Türkiye'yi kim tutar, bu bölgeyi kim tutar? Yakın coğrafyamız bu çatışmalardan çok çekti. Artık bu bölgede özellikle Türkiye'nin örnek teşkil ederek önemli bir sorunu barış ve kardeşlik içerisinde çözmesi ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bütün bölge için umut, bölgesel entegrasyon anlamına geliyor. Bölgenin bir bütün olarak kalkınması ve gelişmesi demek. Çünkü bölgede topraklar bereketli, insanlar çalışkan. Huzur ve istikrar olduğu zaman refah artışı olur." ifadelerini kullandı. Türkiye'nin yeni büyüme motorlarının Doğu ve Güneydoğu olacağını söyleyen Bakan Şimşek, "Altyapıya yatırım yaptık. Havaalanları yaptık. Türkiye'de en avantajlı yatırım teşviklerini özel sektöre bu bölgelerde verdik ama maalesef terörün yarattığı belirsizlik nedeniyle bu bölgeye özel sektör yatırımı sınırlı kaldı. Devlet elinden geleni yaptı, yapmaya devam etti. Özel sektör yatırımları şimdi filizlenmeye başladı. Bölgemizde nüfus genç. Beşeri sermaye varsa, teşvik varsa, altyapı varsa geriye finansal sermaye, özel sektör girişimciliği kalıyor. Şu anda 2-3 organize sanayi bölgesi inşa ediyoruz. Yoğun da talep var ve ben inanıyorum ki Batman Türkiye'nin önemli üretim üstlerinden biri haline geldi. Terörsüz Türkiye ile birlikte kişi başına gelir artışında GAP ve DAP bölgesi, Türkiye ortalamasının iki katına çıkacak. Nasıl ki biz Avrupa ile arayı kapatıyorsak Doğu ve Güneydoğu'da Türkiye'nin gelişmiş bölgeleri ile parayı kapatacak." dedi. "PROGRAMIN HEDEFİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YÜKSEK BÜYÜMEYİ VE DAHA ADİL GELİR DAĞILIMINI SAĞLAMAK" Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde uyguladıkları Makroekonomik İstikrar ve Reform Programı'na değinen Şimşek, programın birinci yıl önceliğinin hayat pahalılığıyla mücadele, ikinci önceliğinin bütçe dengelerinin iyileştirilmesi, üçüncüsünün de dış dengede sürdürülebilirlik olduğunu anlattı. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, şöyle devam etti: "Yapısal dönüşümde önceliğimiz; sanayide dönüşüm, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve üretken altyapı. Bu programın hedefi sürdürülebilir yüksek büyümeyi ve daha adil gelir dağılımını sağlamak. Enflasyon düşünce gelir dağılımı iyileşecek. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozuyor. Şimdi bu programın üç evresi vardı. İki evresini geride bıraktık. Üçüncü evreye girdik. Üçüncü evrede; enflasyon önümüzdeki iki yılda tek haneye inecek. Bütçe açığı milli gelire oran olarak kalıcı bir şekilde yüzde 3'ün altına düşecek. Cari açık kalıcı bir şekilde yüzde 1'in altına düşecek." Rekabet gücünün, verimliliğin artırılıp dünyadaki fırsatlardan maksimum düzeyde yararlanılacağını belirten Bakan Mehmet Şimşek, "İlk iki evreyi başarıyla geride bıraktık. Enflasyonla mücadelede; para politikası ve maliye politikası sıkı, gelirler politikası destekleyici, kamunun belirlediği fiyatları hedef enflasyona göre belirliyoruz, konut ve gıda arzını artıracak adımlar atıyoruz. Şimdi küresel koşullar da daha elverişli hale geldi. Doların zayıf olması bizim ülkemizin lehine çünkü biz ham maddeyi dolarla alıyoruz. Nihai malları ağırlıklı olarak avro cinsinden Avrupa'ya satıyoruz. Dolayısıyla avronun dolara karşı değer kazanması bizim lehimize. Petrol fiyatları düşüyor. O da bizim lehimize çünkü biz büyük ithalatçıyız. Risk iştahı yani gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı yükseliyor. Bakın enflasyon 2022'de yüzde 85'le zirveyi bulmuş, yüzde 64'le yılı kapatmıştı. 2023'te programın ilk dönemi enflasyon aynı düzeyde kaldı, geçen sene yüzde 44'e düştü, şimdi yüzde 31'e, hedefimiz gelecek sene yüzde 20'nin altına, bir sonraki senede tek haneye düşürmek." diye konuştu. Bütçede disiplini yakaladıklarını anlatan Şimşek, "Deprem nedeniyle şimdiye kadar 90 milyar dolar para harcadık, bu da bütçe açığımızı artırdı ama tedbir aldık. Şimdi bütçe açığını da düşürüyoruz ve gerçekten kamuda tasarruf sağlıyoruz. Kamuda taşıt kullanımı, binalar, yani bunların kiralanması, satın alması, haberleşme giderleri, seyahat giderleri, enerji giderleri, kırtasiye giderleri, demirbaşlar, bunların hepsi tasarruf tedbirleri kapsamındadır. Bu Cumhurbaşkanımızın bu tasarruf tedbirleri öncesinde bu kalemlerin bütçe içindeki payı yüzde 4.6'ydı, şimdi yüzde 3'e düştü. Üçte bir oranında tasarruf sağladık demek. Muazzam bir tasarruf çabası." ifadelerini kullandı. "İŞSİZLİK 30 AYDIR TEK HANEDE" "Reformlar yapacağız. Şeffaflığı, hesap verilebilirliği, rekabeti artırmak için kamu ihale reformu gibi birçok reform gündemimizde. Yine dış dengede sürdürülebilirlik bizim için önemli." diyen Şimşek, şunları kaydetti: "Eskiden yüksek cari açık veriyorduk. Milli gelir 100 ise yaklaşık 4 lira açık veriyorduk. Şimdi bu açık yüzde 1-1,5 civarına kadar düştü. Aslında tasarruf amaçlı alınan altını, ithal ettiğimiz altını dışarıda bırakırsak, cari açık önemli ölçüde sorun olmaktan, bir endişe kaynağı olmaktan çıktı. Dış finansman ihtiyacımız milli gelire oran olarak düşüyor. İşsizlik 30 aydır tek hanede. Devletin bilançosunda 2,5 yılda 269 milyar dolarlık iyileştirme yaptık. Bunun 143 milyar doları koşullu yükümlülüklerin azalmasından geliyor; 126 milyar doları da swaplar hariç net rezerv artışından geliyor. Yani rezerv artışı, artı KKM'deki çıkış topladığınız zaman neredeyse 265-270 milyar dolara denk geliyor. Bu nedenle Türkiye'nin risk primi düştü. Yani Türkiye'nin dışarıdan daha ucuza kaynak bulabiliyor. Bize benzer ülkelerde risk primindeki düşüş 55 baz puan, Türkiye'de neredeyse bunun 9-10 katı yani 491 baz puan. Risk priminin düşmesi demek küresel finansa erişim daha ucuza demektir. Kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu artırdı. İki kademe, üç kademe artırdılar." Türkiye'nin kalkınma sürecine değinmek istediğini dile getiren Şimşek, "Cari dolar kuruyla 2002 yılında dünyanın en büyük 21. ekonomisiydik, şu anda 16. büyük ekonomiyiz. Satın alma gücü paritesiyle Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisiyken 11. en büyük ekonomi haline geldi. Dünyada sadece 8 ülke bütün komşularının toplamından daha büyük ekonomiye sahip. Türkiye'de bunlardan biri. İhracattaki payımız da aynı şekilde arttı. Türkiye büyük bir imalat sanayi üstü. Dünyanın imalat sanayinde en büyük 14. ekonomisi. Organize sanayi bölge sayısı 192'den 371'e çıkarken bu bölgelerdeki fabrika sayısı 11 binden 68 bine çıktı." dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, "Sadece sanayide değil, hizmetlerde de dünyada ilk 20'deyiz. Eğitim, sağlık, finans, turizm bir hizmettir. Dünya turist sıralamasında 20. sıradan 4. sıraya çıktık. Dünyanın en büyük turizm destinasyonlarında ilk 5'e girdik. Sağlık turizminde büyük potansiyelimiz var. Uluslararası akredite olmuş 50 hastanemiz var, dünya sağlık turizminde en büyük ülkelerinden birisiyiz. İnşaat sektöründe dünyada Çin'den sonra büyükler liginde ikinci sıradayız. Önümüzdeki 10 yılda eğer bölgemizde savaş değil, barış hakim olursa ve bölge yeniden inşa edilecekse bizim bölgemizde önümüzdeki 10 yılda 1 trilyon dolarlık yeniden inşaat fırsatı olacak." diye konuştu. Bütçenin önemli bir kısmını eğitime harcadıklarını anlatan Şimşek, eğitim, sağlık ve altyapı alanında yapılan yatırımları aktardı. Rektör Prof. Dr. İdris Demir de programda konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Bakan Şimşek'e, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Demir, Üniversite Senatosunca verilen fahri doktora belgesini takdim etti, cübbesini giydirdi. Programa; Batman Valisi Ekrem Canalp, AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Zekeriya Kaya, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ekrem Doğan, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Bakan Şimşek, daha sonra Batı Raman Kampüsü'nde yapımı tamamlanan Batman Üniversitesi Camisi'nin açılış törenine katıldı. İl Müftüsü Ahmet Durmuş'un yaptığı duanın ardından Şimşek ve beraberindekiler, açılış kurdelesini kesti, camiyi gezdi.

Dünya turizminde Türkiye damgası: İstanbul ve Antalya ilk 10'da yerini aldı Haber

Dünya turizminde Türkiye damgası: İstanbul ve Antalya ilk 10'da yerini aldı

Dünya turizm sektörünün en prestijli analiz kuruluşlarından biri olan Euromonitor International, merakla beklenen "Top 100 City Destinations Index 2025" raporunu yayımladı. Küresel turizm hareketliliğinin röntgenini çeken rapor, Türkiye'nin bu alandaki ağırlığını artırdığını rakamlarla ortaya koydu. İstanbul ve Antalya, dünyanın en çok ziyaret edilen şehirleri sıralamasında ilk 10’a girerek Türkiye'yi zirveye taşıdı. İSTANBUL 5, ANTALYA 8 NUMARA Rapor verilerine göre İstanbul, 19,7 milyon uluslararası ziyaretçi ağırlayarak dünya genelinde 5'inci sıraya yerleşti. Gastronomiden kültür-sanata, uluslararası organizasyonlardan dijital tanıtım gücüne kadar geniş bir yelpazede cazibe merkezi olan mega kent, Avrupa ve Akdeniz çanağındaki rakiplerine fark attı. Türkiye'nin turizm başkenti Antalya ise 18,6 milyon ziyaretçi ile listede 8'inci sırada kendine yer buldu. Kentin güçlü tatil altyapısı, spor turizmi ve dünya standartlarındaki tesisleri bu başarıda belirleyici rol oynadı. Böylece Türkiye, listede iki şehirle birden en üst sıralarda temsil edilerek küresel turizm sahnesindeki iddiasını güçlendirdi. ZİRVEDE BANGKOK VAR Listenin en tepesinde ise 30,3 milyon ziyaretçiyle Tayland'ın başkenti Bangkok yer aldı. Bangkok'u sırasıyla Hong Kong, Londra ve Makao takip etti. Ancak raporun en dikkat çekici detayı, Türkiye'nin turist hacmi açısından gösterdiği hızlı yükseliş ivmesi oldu. PARİS "CAZİBE" LİDERLİĞİNİ KORUDU Euromonitor raporu, sadece ziyaretçi sayılarına odaklanmakla kalmayıp şehirleri; sürdürülebilirlik, sağlık, güvenlik ve ekonomik performans gibi 56 farklı kritere göre de analiz etti. Bu kriterler ışığında oluşturulan "Dünyanın En Cazip 10 Şehri" endeksinde ise liderlik değişmedi. Paris, Notre Dame Katedrali’nin yeniden ziyarete açılması ve Paris Saint-Germain'in (PSG) Şampiyonlar Ligi zaferinin yarattığı sportif turizm dalgasıyla zirvedeki yerini korudu. Cazibe sıralamasında Madrid ikinci, Tokyo üçüncü, Roma dördüncü ve Milano beşinci oldu. Londra ise sürdürülebilirlik alanındaki zayıf performansı nedeniyle bu listede 18'inci sıraya kadar geriledi. SEKTÖRÜN YOL HARİTASI BU RAPORA GÖRE ÇİZİLİYOR 50 yılı aşkın süredir sektörde referans kabul edilen Euromonitor raporu, turizm endüstrisi için hayati önem taşıyor. Hükümetlerden havayolu şirketlerine, otel zincirlerinden uluslararası yatırım fonlarına kadar birçok paydaş, stratejik yol haritalarını bu veriler ışığında belirliyor.

Akdeniz ve Ege çekiyor, Adana göç veriyor Haber

Akdeniz ve Ege çekiyor, Adana göç veriyor

Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri olan Adana’nın merkez ilçelerinden Seyhan’ın 3 bin 500 yıllık göç serüveninin mekânsal verilerle aktarıldığı “Seyhan İlçesi Göç Haritası” adlı kitabın yazarı araştırmacı Fatih Aktaş, bu eserinde kentin sosyal, ekonomik ve demografik dönüşümünü gözler önüne serdi. Aktaş, bu eserde hem iç göç hem de dış göç dinamiklerini analiz ederek ilçedeki göçün sebeplerini, yönünü ve etkilerini mekânsal verilerle ortaya koydu. Mahallelere göre nüfus yoğunluğu, göç veren ve göç alan bölgeler gibi kritik bilgiler görsellerle desteklenirken, göçmen nüfusun ilçeye entegrasyonu, hizmet ihtiyaçları ve toplumsal yapıya etkisi de detaylı biçimde ele alındı. Aktaş, akademisyenler, yerel yöneticiler, şehir plancıları ve sosyal hizmet uzmanları için önemli bir kaynak niteliği taşıyan, sürdürülebilir şehir politikaları ve göç yönetimi açısından da yol gösterici bir referans olarak öne çıkan bu çalışmanın yanı sıra, Adana’nın göç veren yapısına ilişkin de araştırma yaptı. Göçte büyük artış Kent Sosyolojisi, Göç ve Yerel Siyaset Uzmanı Fatih Aktaş'ın araştırmasına göre, 2007 yılında 399.910 kişi olan Adana kökenli göçmen nüfus, 2024’te 616.940 kişiye ulaştı. Son 17 yılda yüzde 54,27’lik artış yaşanması, Adana’nın ülke genelinde önemli bir göç veren il olduğunu ortaya koydu. Adanalı nüfusun en çok ikamet ettiği iller 2007’den 2024’e değişmezken, bu illere göç edenlerin sayısı ciddi şekilde arttı. İstanbul 67.342 kişiden 104.912’ye yükselerek yüzde 55,8 büyüme gösterdi. Mersin’de artış yüzde 52,3, Ankara’da yüzde 64,0, Antalya’da yüzde 76,8, Hatay’da yüzde 47,3 ve İzmir’de yüzde 69,3 olarak kaydedildi. Uzmanlar, İstanbul ve Mersin’in mutlak nüfus açısından hala en fazla Adanalı çeken merkezler olduğunu, Antalya ve İzmir’in ise yüksek büyüme oranlarıyla yaşam kalitesi ve emeklilik göçü çekim gücünü artırdığını belirtiyor. Bölgesel eğilimler ve nedenleri Metropoliten göç: İstanbul, Ankara ve İzmir’deki artış, yüksek nitelikli iş ve eğitim arayışının devam ettiğini gösteriyor. Yakın bölge göçü: Mersin ve Hatay’da büyüme toplam ortalamaya yakın seyrediyor, coğrafi yakınlık hâlâ önemli bir faktör. Ege ve Akdeniz çekimi: Antalya ve Muğla’da göçün toplamın çok üzerinde artması, turizm ve hizmet sektöründeki iş olanaklarının çekim gücünü artırdığını ortaya koyuyor. Doğu ve Güneydoğu’daki düşüş: Erzurum ve Diyarbakır gibi illerdeki azalma, kamu personeli rotasyonları ve tayin sistemlerindeki değişikliklerden kaynaklanıyor. Stratejik çıkarımlar Araştırma, Adana’nın nüfus tutma kapasitesini artırması gerektiğini vurguluyor. Beyin göçü riski yüksek olan Ankara ve İzmir’e göçün önlenebilmesi için tarım dışı sektörlerde, hizmet, teknoloji ve sanayi alanlarında yüksek katma değerli istihdam olanakları yaratılması gerekiyor. Aktaş’ın çalışması, Adana kökenli nüfusun göç dinamiklerinin klasik ekonomik motivasyonlar ile yaşam kalitesi odaklı yeni trendlerin birleşimiyle şekillendiğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Adanalı diaspora, şehirlerin ekonomik ve sosyal çekim gücünü net biçimde yansıtıyor.

Venezuela güvenli mi? Turistik yerleri ve gezilecek mekanlar neler? Haber

Venezuela güvenli mi? Turistik yerleri ve gezilecek mekanlar neler?

Venezuela, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle dikkat çeken bir turizm destinasyonu olmasına rağmen, son yıllarda artan güvenlik sorunları nedeniyle ziyaretçilerin dikkatli olması gerekiyor. Ülkenin önde gelen turistik bölgeleri olan Angel Şelalesi, Canaima Milli Parkı ve Margarita Adası gibi noktalar, hem doğa tutkunları hem de macera arayanlar için cazibe merkezi konumunda. Ancak siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, özellikle büyük şehirlerde güvenlik risklerini artırırken, uzmanlar seyahat öncesinde güncel durumun takip edilmesini öneriyor. Güney Amerika’nın kuzeyinde yer alan Venezuela, Angel Şelalesi, Canaima Milli Parkı, Morrocoy Ulusal Parkı ve Margarita Adası gibi dünyaca ünlü turistik mekanlara ev sahipliği yapıyor. Bu bölgeler, eşsiz doğa manzaraları ve benzersiz ekosistemleriyle ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler sunuyor. Ancak, ülkede artan suç oranları, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik kriz, özellikle büyük şehirlerde güvenlik kaygılarını artırıyor. Yetkililer ve turizm uzmanları, Venezuela’ya seyahat edecek turistlerin özellikle gece saatlerinde ve kalabalık olmayan bölgelerde dikkatli olmalarını, mümkünse rehber eşliğinde hareket etmelerini öneriyor. Venezuela’nın turistik bölgeleri, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle cazibe merkezi olmayı sürdürüyor. Ancak, güvenlik önlemlerinin titizlikle alınması, seyahatin sorunsuz ve keyifli geçmesi için büyük önem taşıyor.

Antalya 2025 Ekim ayında turist rekoru kırdı: 2 milyondan fazla ziyaretçi ağırlandı Haber

Antalya 2025 Ekim ayında turist rekoru kırdı: 2 milyondan fazla ziyaretçi ağırlandı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Antalya’nın 2025 yılı Ekim ayında rekor kırdığını belirtti. Ersoy, “Antalya’mız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artışla 2 milyon 216 bin 554 yabancı ziyaretçi ağırladı. Bu rakam tüm zamanların en yüksek ekim ayı rekoru olarak kayda geçti.” ifadelerini kullandı. En Fazla Turist Almanya’dan Geldi Bakanlığın verilerine göre, Ekim ayında Antalya’ya en fazla turist gönderen ülke Almanya oldu. Almanya’yı Rusya Federasyonu, İngiltere, Polonya ve Hollanda izledi. Geçen yıla göre Almanya’dan gelen turist sayısı yüzde 8, Rusya’dan gelenlerin sayısı ise yüzde 12 arttı. 2025’in İlk 10 Ayında 16 Milyonu Aştı Antalya, 2025’in ilk 10 ayında 16 milyon 308 bin yabancı ziyaretçi ağırlayarak “Akdeniz’in turizm başkenti” unvanını perçinledi. Yılın ilk 10 ayında en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Rusya Federasyonu 3 milyon 889 bin 889 kişiyle ilk sırada yer aldı. Almanya 3 milyon 342 bin 550 kişiyle ikinci, İngiltere ise 1 milyon 475 bin 24 kişiyle üçüncü oldu. Antalya Havalimanı’ndan da Tarihi Gün 4 Ekim Cumartesi günü Antalya Havalimanı dış hatlar terminalinden 93 bin 403 yabancı ziyaretçi girişi yapıldı. Bu sayı, ekim ayları bazında bugüne kadar görülen en yüksek günlük ziyaretçi sayısı olarak kayıtlara geçti. Turizmde Yeni Hedef: 12 Aya Yayılmış Kaliteli Turizm Bakan Ersoy, açıklamasında turizmi çeşitlendirmeye, kaliteyi artırmaya ve sezonu 12 aya yaymaya kararlı olduklarını belirterek, “Antalya, dünya turizminde rekabet gücünü her geçen gün yükseltiyor.” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.