#üretim

İLKHABER-Gazetesi - üretim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, üretim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bir ailenin üç kuşaklık 'şeker' yolculuğu Haber

Bir ailenin üç kuşaklık 'şeker' yolculuğu

Bir dönem çocukluğun vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan rengârenk şekerler, Uzun Çarşı’da ziyaretçilerini geçmişe götürüyor. Şekerleme çeşitlerinin bugünkü kadar geniş olmadığı yılların klasik tatları, Öğütmen ailesi tarafından üç kuşaktır aynı özenle Antakyalılarla buluşturuluyor. Aile mirasını sürdüren Bülent Öğütmen, ürettiği nostaljik şeker çeşitleriyle Tarihi Uzun Çarşı’nın en çok ziyaret edilen dükkânlarından birinin sahibi konumunda. Antakya’nın yöresel söylemiyle “karkiş şekeri”nin yanı sıra hedik şekeri, kaynana şekeri, meyveli ve naneli akide, susamlı akide, İstanbul akidesi, bonbon akide, meyveli şekerler, tarçınlı şeker ve mülebbes şekeri vitrinin dikkat çeken ürünleri arasında yer alıyor. Geleneksel tatların yanı sıra günümüzün popüler çikolata çeşitlerini de müşterilerine sunduklarını belirten Öğütmen, hem geçmişin aroma hafızasını yaşatmayı hem de genç neslin damak zevkine hitap etmeyi amaçladığını ifade etti. Vefat eden babası ve dedesinden sonra üretime devam ettiğini belirten Bülent Öğütmen, bazı şeker çeşitlerini ise üretemediğini dile getirdi. Çocukluk yıllarından itibaren aile büyüklerinin yanında ustalık öğrendiğini anlatan Öğütmen, “Bugün iyi bir usta olsam da tek başıma üretim yapmam mümkün olmuyor. Bu yüzden şekerlerimizi Bursa ve İstanbul’da bu işin ehli ustaların bulunduğu firmalardan temin ediyorum” dedi. Dükkâna gelen müşterilerin sık sık “Bu şekerleri uzun zamandır görmemiştik” diyerek duygulandıklarını anlatan Öğütmen, özellikle Antakya’daki hedik geleneğinde kullanılan hedik şekerlerinin yalnızca kendi dükkânlarında bulunduğuna dikkat çekti, “karkiş şekeri” ve bölgenin zengin akide çeşitlerini de geniş bir yelpazede sunduklarını dile getirdi.

Gürer: Şeker pancarı üretiminde sürdürülebilirlik tehlikede Haber

Gürer: Şeker pancarı üretiminde sürdürülebilirlik tehlikede

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, şeker pancarı üreticilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulundu. Gürer, 20 Eylül itibarıyla başlayan şeker fabrikalarının alım kampanyasına rağmen fiyatların açıklanmasını eleştirmişti. Bakanlık, Gürer’in çağrısına yanıt vererek, TÜRKŞEKER’in 2025-2026 üretim yılı için %16 polar şeker ihtiva eden pancarın alım fiyatını 2.860 TL, kota tamamlama primiyle birlikte 2.975 TL olarak belirledi. “Çiftçinin kazancı olmadan üretim sürdürülemez” Gürer açıklanan fiyatların çiftçi beklentisinin altında kaldığını belirterek, “20 Eylül itibariyle ülke genelinde şeker fabrikaları alım kampanyasına başladı. Çiftçilerle konuştuğumuz zaman, girdi maliyetleri çok arttı diyorlar. Özellikle sulama suyu, elektrik gideri, tohumu, ilacı, işçiliği, çapası, nakliyesi çiftçi için büyük mağduriyet yaratıyor. Makul bir karla girdi maliyeti arttı. TÜRKŞEKER, açıkladığı alım fiyatı çiftçi beklentilerinin altında kaldığı gibi, enflasyon da dikkate alındığında çiftçinin kazancı olmadan Ekim yapsın isteğinin yansıması” şeklinde konuştu. “Şeker pancarı fiyatı çiftçinin beklentisinin altında kaldı” Ömer Fethi Gürer, “Şeker pancarı stratejik bir üründür. Geçen yıla göre verilen %26 artış çiftçi beklentisi karşılamadı. Çiftçilerle konuştuğumuzda en az 3500 TL beklenti vardı. Bazı çiftçiler, bu fiyatın başa baş noktası olduğunu belirtip, ton fiyatı 4000 TL az olmamalıdır, dediler. Ton fiyatı 2860 TL olarak açıklanması ve kota primi ile 2975 TL bir fiyat, bir yıllık Tarım üretici endeksinin dahi altında bir artış oldu. Şeker pancarından melas, alkol, küspe elde edilir, şeker elde edilir. Farklı alanlarda kullanılır. Şeker pancarı, esnafın, çiftçinin, işçinin, farklı kesimlerin de gelir sağladığı bir alandır. Çiftçiden bu ürünü alan fabrikalar kar ediyor. Özellikle özelleşen şeker fabrikaları ile şeker fiyatı katladı. Şekeri üreten kazanırken, şekerpancarı üreten kaybediyor. 1980'lere göre şeker pancarının çiftçi sayısı nerede ise 10 kat azaldı. Üretimde de sorun var. Bir önceki yıla göre %6,5 azalma ile 21 milyon 500 bin ton üretim bekleniyor. Bazı bölgelerde kuraklık etkisi hasat sonu ortaya çıkacak. Sözleşmeli üretim yapılan şeker pancarı sürdürülebilirliği için verilen alım fiyatı hüsran yarattı. Şekerpancarı eken çiftçi sayımız her yıl azalıyor. Rekolte düşüyor. Ülkemiz şekerde kendi kendine yeterken, bu gidişle şekerde de ithalatçı olacağız. Bu fiyat gözden geçirilmelidir. Tüm ürünlerde, çiftçi ürettiği ürünün alım fiyatı düşük tutuluyor ama market rafında mamul ürün fiyatları katlıyor” şeklinde konuştu.

Yüzyıllık emek, yok olmanın eşiğinde Haber

Yüzyıllık emek, yok olmanın eşiğinde

Yüzyıllar boyunca hem ticarette hem de kültürel mirasta önemli bir yere sahip olan Hatay ipeği, yalnızca kumaş değil, aynı zamanda bölgenin hafızası, emeği ve kimliği olarak görülüyor. Osmanlı döneminde saraylara kadar ulaşan Hatay ipeğinin, günümüzde dut ağaçlarının azalması, üretimdeki güçlükler ve devlet desteğinin yetersizliği nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) öğretim üyesi ve Hatay belgesellerinin yönetmeni Prof. Dr. Sedat Cereci de yeni çalışması olan “Hatay İpeğine Ağıt” belgeseli ile bu tehlikeye dikkat çekti. Ekim ayında HMKÜ İletişim Fakültesi’nde gösterime girecek olan belgesel, yüzyıllardır Anadolu’nun en kıymetli el sanatlarından biri olan Hatay ipeğinin yok oluşunu gözler önüne seriyor. Belgeselde, ipekçiliği ayakta tutmak için mücadele eden Hataylı ailelerin deneyimleri öne çıkarken, bu üretim geleneğinin kaybolmasının sadece ekonomik değil, kültürel bir kayıp olacağı vurgulanıyor. Hatay ipeğinin unutulması, bölgenin tarihsel birikiminin ve sanat geleneğinin de silinmesi anlamına geliyor. Projede, Prof. Dr. Osman Biçer tarım danışmanı, sanat tarihçisi Zafer Yavuz sanat danışmanı, Serap Ray genel koordinatör, Dr. Tülay Atay, Cafer Yaylacı ve Talip Köleoğlu koordinatör olarak görev aldı. Belgeselin kurgusunu Murat Çam üstlenirken, Hatay Hayat Ağacı Derneği Başkanı Necla Daloğlu ile ressam Emel Genç’in görüşleri de çalışmaya değer kattı.

Kadın emeği sofralarda ve aile bütçesinde hayat buluyor Haber

Kadın emeği sofralarda ve aile bütçesinde hayat buluyor

Kadınlar, hayatın her alanında üstlendikleri rollerle yalnızca aile içindeki dengeyi değil, aynı zamanda ekonomik yaşamın da önemli bir parçasını oluşturuyor. Ev dışında çalışan ya da kendi imkanlarıyla üretime katılan kadınlar, aile bütçesine sağladıkları katkıyla yaşamın yükünü omuzluyor. Kadın emeği, evin geçim derdinden çocukların eğitimine, sofraya gelen ekmekten geleceğe bırakılan mirasa kadar pek çok alanda kendini gösteriyor. Toplumun ekonomik ve sosyal gelişiminde kadınların üretime katılımı vazgeçilmez bir unsur olarak öne çıkıyor. Onların alın teriyle kazandığı her gelir, yalnızca ev ekonomisini güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda kültürel değerlerin korunmasına, yerel üretimin yaşatılmasına ve toplumsal dayanışmanın artmasına da katkı sağlıyor. Küçük çaplı üretim yapan kadınların yanı sıra, bazı kadınlar da küçük bütçelerle satın aldıkları farklı ürünlerin satışını yaparak geçim mücadelesi veriyor. Hatay Antakya’da kentin köklü lezzetlerinden Antakya simidini satarak aile bütçesine katkıda bulunan Fatma Çelik de bu mücadelede örnek bir isim olarak öne çıkıyor. Yanına eklenen kimyon ve tuz karışımıyla günün her saatinde tercih edilen bu özel lezzet, çarşının simge esnaflarından Fatma Çelik sayesinde yaşatılmaya devam ediyor. Yeni Çarşı’daki küçük tezgahında simidin yanında farklı unlu mamulleri de hijyen kurallarına dikkat ederek satan Çelik, “Yaklaşık 10 yıldır simit satarak ailemin geçimine katkı sağlıyorum. Halk arasında ‘Simitçi Abla’ olarak tanınıyorum. İşimi de büyük bir özveriyle sürdürüyorum. Deprem sonrası Uzun Çarşı’da başlayan yenileme çalışmaları nedeniyle geçici olarak Yeni Çarşı’da işime devam ediyorum” diyor. Çelik’in hikâyesi, kadın emeğinin ve aile bütçesine yapılan katkının somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Hem Antakya’nın gastronomi kültürünü yaşatan hem de ailesinin geçimine destek olan Çelik, kadınların üretime katıldığında nelerin başarılabileceğini gözler önüne seriyor.

Tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilirlik hayati önem taşıyor Haber

Tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilirlik hayati önem taşıyor

Tarım ve hayvancılık, hem ekonomik kalkınmanın hem de kırsal istihdamın temel taşlarını oluşturuyor. Ancak geleneksel üretim yöntemleri, toprak erozyonu, su kaynaklarının kirlenmesi ve sera gazı salınımı gibi ciddi çevresel sorunlara yol açabiliyor. Bu noktada devreye sürdürülebilir tarım ve hayvancılık uygulamaları giriyor. Tarım ve hayvancılık, toprağın verimliliğini koruyan, su kaynaklarını etkin kullanan ve kimyasal girdileri minimumda tutan yöntemlerle üretim yapılmasını ifade ediyor. Hayvancılıkta ise hayvan refahını gözeten, yem üretiminde doğal kaynakları verimli kullanan ve çevreye duyarlı tesislerin kurulması öne çıkıyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Doğal kaynaklarımız sınırlı. Sürdürülebilir üretimle hem bugünün hem de gelecek nesillerin gıda ihtiyacını karşılayabiliriz. Aksi takdirde tarım alanlarının yok olması ve iklim krizinin derinleşmesi kaçınılmaz. Tarım ve hayvancılığın geleceği için sürdürülebilirliğe geçiş, artık bir tercih değil zorunluluk. Bu dönüşüm, sadece çevre için değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal kalkınma için de hayati önem taşıyor” dedi. Bu kapsamda Türkiye’nin pekTarımda sürdürülebilirlik çok noktasında olduğu gibi Adana’nın Çukurova ilçesinde de sürdürülebilir tarım uygulamaları ve gıda güvenliğine yönelik çalışmalar artarak devam ediyor. Çukurova İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, bu alandaki yoğun çabalarıyla dikkat çekiyor. İlçede yürütülen başarılı çalışmalar, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından da takdir edildi. Çukurova İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, ilçenin tarım ve hayvancılık alanındaki gelişimine katkı sağlayan ve sürdürülebilir üretim için özveriyle çalışan 16 personelini başarı belgesi ile ödüllendirdi. Çukurova İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hüseyin Tunaz, “Çukurova'nın tarımsal kalkınması ve gıda güvenliğinin sağlanması adına büyük emek sarf eden ekibime teşekkür ediyorum. Bugün ödül alan arkadaşlarımız, aslında tüm ekibimizin ortak başarısını temsil ediyor. İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte, aynı kararlılıkla çalışmaya devam eden herkes hak ettiği takdiri görecektir” ifadelerini kullandı.

Ceyhan Ovası susuz kalmadı: DSİ gece gündüz sahada Haber

Ceyhan Ovası susuz kalmadı: DSİ gece gündüz sahada

Osmaniye’nin Toprakkale ilçesinden geçen ve Ceyhan Ovası’na tarımsal sulama suyu taşıyan BS0 Sulama Kanalı’nda meydana gelen yıkım sonrası Devlet Su İşleri (DSİ) 6. Bölge Müdürlüğü ekipleri hızla harekete geçti. Olayın hemen ardından bölgeye intikal eden ekipler, tarımsal üretimin kesintiye uğramaması için yoğun bir çalışma başlattı. DSİ 6. Bölge Müdürü Celal Tokalak, “Çiftçilerimizin üretim faaliyetlerinin aksamaması için tüm makine ve ekipman parkımızı seferber ettik. Yıkımın ikinci gününde ilk kademe sulama suyunu başarıyla kanala verdik” dedi. Gece saatlerinde de kesintisiz devam eden çalışmalar sayesinde, bölgedeki tarımsal arazilere yeniden su ulaştırıldığını belirten Tokalak, “Üreticimizin yanında, toprağın ve emeğin hizmetinde olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Öte yandan, DSİ’nin yalnızca sulama değil, afet sonrası altyapı çalışmalarına da hız kesmeden devam ettiğini vurgulayan Tokalak, “Yüzyılın afetiyle derinden sarsılan Hatay’da yaraları sarmak için çalışmalarımız sürüyor. Deprem bölgesindeki içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamak üzere birçok noktada yeraltı içme suyu kuyuları açtık” diye konuştu. Bu kapsamda tamamlanan projelerden biri de Hatay’ın İskenderun ilçesi Suçıkağı Mahallesi’nde hayata geçirildi. Yaklaşık 2 bin kişiye temiz içme suyu sağlayan sistemin devreye alınmasıyla, bölge halkının su ihtiyacının güvenli ve kesintisiz şekilde karşılandığı belirtildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.