#usta

İLKHABER-Gazetesi - usta haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, usta haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bir ailenin üç kuşaklık 'şeker' yolculuğu Haber

Bir ailenin üç kuşaklık 'şeker' yolculuğu

Bir dönem çocukluğun vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan rengârenk şekerler, Uzun Çarşı’da ziyaretçilerini geçmişe götürüyor. Şekerleme çeşitlerinin bugünkü kadar geniş olmadığı yılların klasik tatları, Öğütmen ailesi tarafından üç kuşaktır aynı özenle Antakyalılarla buluşturuluyor. Aile mirasını sürdüren Bülent Öğütmen, ürettiği nostaljik şeker çeşitleriyle Tarihi Uzun Çarşı’nın en çok ziyaret edilen dükkânlarından birinin sahibi konumunda. Antakya’nın yöresel söylemiyle “karkiş şekeri”nin yanı sıra hedik şekeri, kaynana şekeri, meyveli ve naneli akide, susamlı akide, İstanbul akidesi, bonbon akide, meyveli şekerler, tarçınlı şeker ve mülebbes şekeri vitrinin dikkat çeken ürünleri arasında yer alıyor. Geleneksel tatların yanı sıra günümüzün popüler çikolata çeşitlerini de müşterilerine sunduklarını belirten Öğütmen, hem geçmişin aroma hafızasını yaşatmayı hem de genç neslin damak zevkine hitap etmeyi amaçladığını ifade etti. Vefat eden babası ve dedesinden sonra üretime devam ettiğini belirten Bülent Öğütmen, bazı şeker çeşitlerini ise üretemediğini dile getirdi. Çocukluk yıllarından itibaren aile büyüklerinin yanında ustalık öğrendiğini anlatan Öğütmen, “Bugün iyi bir usta olsam da tek başıma üretim yapmam mümkün olmuyor. Bu yüzden şekerlerimizi Bursa ve İstanbul’da bu işin ehli ustaların bulunduğu firmalardan temin ediyorum” dedi. Dükkâna gelen müşterilerin sık sık “Bu şekerleri uzun zamandır görmemiştik” diyerek duygulandıklarını anlatan Öğütmen, özellikle Antakya’daki hedik geleneğinde kullanılan hedik şekerlerinin yalnızca kendi dükkânlarında bulunduğuna dikkat çekti, “karkiş şekeri” ve bölgenin zengin akide çeşitlerini de geniş bir yelpazede sunduklarını dile getirdi.

Isparta'da demircilik yapan ailenin beşinci kuşak torunu yarım asırdır demir dövüyor Haber

Isparta'da demircilik yapan ailenin beşinci kuşak torunu yarım asırdır demir dövüyor

ISPARTA (AA) - İSMAİL KUZ - Isparta'da beş kuşaktır devam eden ata mesleği demircilik zanaatını sürdüren 58 yaşındaki Mehmet Akdeniz, 200 yıldır yanan ocağın başında demir dövüyor.Henüz 11 yaşında iken demirci atölyesine giren Akdeniz, babasından öğrendiği mesleği ilerletti. Mesleğin ailedeki beşinci kuşak temsilcisi olan Akdeniz, 2 asırdır harlayan demir ocağını atalarından gördüğü gibi her sabah "besmele" ile yakıyor.Eğirdir Sanayi Sitesi'ndeki dükkanında, kaybolmaya yüz tutan mesleğini ilk günkü aşkla sürdüren Akdeniz, kor halindeki demir kütlelerine balyoz ve çekiçle şekil vererek balta, kazma hatta saban gibi ürünler imal ediyor.Mesleğin Isparta'daki son temsilcilerinden olan Akdeniz, yaklaşık yarım asırdır emek verdiği demircilik zanaatının yaşatılması için çırağını da özenle yetiştiriyor.- "İşimi severek yapıyorum"Mehmet Akdeniz, dükkanındaki ocağın başında AA muhabirine, mesleğini çok sevdiğini söyledi.Sıcak demiri döverek şekil vermenin kendisine huzur verdiğini dile getiren Akdeniz, "İlkokulu bitirdikten sonra babamın yanında mesleğe adım attım. Dedem, dedemin babası ve onun dedesi de demircilik yapmış. Ben de ata mesleğimizi sürdürüyorum. İşimi severek yapıyorum. Çıraklık dönemimde boyum demire çekiç sallamaya yetmiyordu. Ayağımın altına koyduğum sandığın üzerine çıkarak tezgahtaki demiri dövüyordum. Bugünlere geldik." diye konuştu.Alın teriyle para kazanmanın huzurunu yaşadığını dile getiren Akdeniz, imal ettiği tarım malzemeleri, ev alet ve gereçlerinin yorgunluğunu unutturduğunu ifade etti.- "Büyük dedelerim kağnı dingili yapımıyla nam salmış"Ata mesleğini devam ettirmenin gururunu yaşadığını aktaran Mehmet Akdeniz, mesleğe heves eden çırak bulamamanın üzüntüsünü yaşadığını söyledi.Tarihi mesleğin sürmesi, yeni zanaatkarlar yetişmesi için çaba harcadığını belirten Akdeniz, şöyle konuştu:"Çok güzel, keyifli bir mesleğimiz var. Çalışanı bıktırmayan bir mesleğin temsilcisiyim. Sürekli başka alet imal ediyorsunuz, imal ettiğiniz, ürettiğiniz her şey size keyif veriyor. Sabit bir iş yapmadığınız için keyifle çalışıyorsunuz. Demircilik mesleği hem ustalık hem de zanaatkarlık gerektiriyor. Cumhuriyet öncesi Osmanlı zamanında da büyük büyük dedelerim kağnılarda bulunan dingilin yapımıyla nam salmış. Bu yüzden dingilci lakabıyla anılıyor."- "Mesleğimiz, çiftçiler için önemli"Özellikle bölgede çiftçilik yapanların kendilerinden çok memnun olduğunu belirten Akdeniz, "Düşünün, bir çiftçimiz 2 bin liraya aldığı bir makinesi, alet ve edevatı kırıldığında, yamulduğunda yenisini alması oldukça masraflı olacak. Hasar gören parçayı çok uygun ücretle tamir ediyoruz." dedi.

Dede mesleği kalaycılığı gençlere aktaramamanın üzüntüsünü yaşıyor Haber

Dede mesleği kalaycılığı gençlere aktaramamanın üzüntüsünü yaşıyor

HATAY (AA) - SALİM TAŞ - Hatay'da kalaycılık yaparak geçimini sağlayan 59 yaşındaki Nebil Muratoğlu, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini yaşatmak için mücadele veriyor.Muratoğlu, Antakya ilçesinde tarihi Uzun Çarşı'daki 20 metrekarelik iş yerinde, 52 yıl önce öğrendiği ve o zamandan beri bırakmadığı mesleği, üçüncü kuşak olarak icra etmeye devam ediyor.Sabahın erken saatlerinde açtığı iş yerinde ocağının başına geçen Muratoğlu, müşterilerinin getirdiği bakır tepsi ve tencereleri kalayla parlatıyor.Muratoğlu, AA muhabirine, küçük yaşlarda babasının yanında çıraklık yaparak mesleğin inceliklerini öğrendiğini söyledi.Yıllardır işini severek yapmaya devam ettiğini anlatan Muratoğlu, babasından devraldığı mesleği ayakta tutabilmek için çaba gösterdiğini belirtti.Kalaycılığın, gelişen teknolojiyle kaybolmaya başladığı dile getiren Muratoğlu, şöyle devam etti:"Geçmişte işlerimiz çok yoğundu. Burada 20 metrekarelik iş yerinde çalışıyorum. Bu iş yerinde zamanında 3 çırak ve 3 usta bu işi yapıyordu. Sabahın erken saatinde işimize başlardık. Eskiden köylüler eşyalarını kalaylatmak için sabahın erken saatlerinde bize getirirdi. İşlerimiz yoğundu. Eskiden gelin çeyizi çıkarıldığı zaman tenceresinden tabağına, tepsisine kadar 60-70 parça bakır eşya alınırdı ama artık o da tarihte kaldı."- Mesleğini öğretecek çırak bulamıyorMuratoğlu, kentte kalaycılık mesleğini sürdüren son temsilcilerinden olduğunu belirtti.Bitme noktasına gelen mesleğini gelecek kuşaklara aktaracak olamamanın üzüntüsünü yaşadığını anlatan Muratoğlu, şunları söyledi:"7 yaşından bu yana kalaycılık zanaatını yapmaktayım. Bu meslek dedemden babama ondan da bana kaldı. Benden sonrası maalesef yok. Çocuklarım okudu ve vazifelerine gittiler. Bu mesleği devam ettirecek bir neslimiz kalmadı. Gençlere bu zanaatı tavsiye ediyorum ama maalesef kimse benimsemiyor. Ben belirli bir yaşa kadar bu işi yapacağım. Benim de kullandığım bakır eşyalarım var. Elimdeki bakırları kim kalaylayacak? Bu işi öğreteceğim kimseyi bulamıyorum. Keşke gençler gelse ve bu mesleği öğrenseler bu işten özellikle Hatay'da en azından 50 yıl ekmek yerler."Muratoğlu, bakır mutfak malzemelerin daha sağlıklı olduğunu ve bundan dolayı kullanımına önem verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Yaşar usta, dede mesleği kalaycılığı yaşatmaya çalışıyor Haber

Yaşar usta, dede mesleği kalaycılığı yaşatmaya çalışıyor

ADANA (AA) - OZAN EFEOĞLU - Kalay ustası 35 yaşındaki Yaşar Okan, yok olmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan kalaycılığı üçüncü kuşak olarak devam ettiriyor.Dedesinin ve babasının Edirne'deki kalay atölyesinde 7 yaşında mesleğe adım atan Okan, zamanla kalaycılığın inceliklerini öğrendi.Yıllarca babasının yanında kalaycılığı sürdüren Okan, Adana'daki tanıdıklarından Kazancılar Çarşısı'ndaki kalaycının hastalanıp mesleği bıraktığını duydu. Mesleğini Adana'da sürdürmeye karar veren Okan, kısa süre önce kente gelerek Kazancılar Çarşısı'ndaki kalaycının kepengini yeniden açtı.Okan, Anadolu'daki kapalı çarşı geleneğinin en önemli örneklerinden birisi olan Kazancılar Çarşısı'nda zanaatını sürdürüyor.Tarihi çarşıda, toz nişadır (amonyum klorür) yardımıyla kendisine getirilen bakır kapları kalaylayan Okan, dede mesleğini yaşatmaya çalışıyor.Kazancılar Çarşısı'nın son kalaycısı Yaşar Okan, AA muhabirine, küçük yaşlarda öğrendiği mesleği sürdürmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.Kalaycılığa ilk başladığı yıllarda bakır kapların revaçta ve kıymetli olduğunu anlatan Okan, zaman içerisinde mesleğin yok olmaya yüz tuttuğunu belirtti.Mesleğinin zor olduğunu ancak severek yaptığını ifade eden Okan, "Ateş ocağının karşısında belirli aşamalarla kalay işlemini yapıyoruz. İlk aşamada ilaçlama işlemi var, sonrasında kumlama işlemine geçiyor. Kumla güzel bir yıkanıyor, kumlanıyor. Eğikliği, kırıkları varsa kaynak oluyor. Ondan sonra kalaya giriyor. Pamuk ve nişadır yardımıyla kalaylama yapıyoruz." diye konuştu.- "Bu mesleğe ilgi yok"Okan, Edirne'de öğrendiği dede mesleğini Adana'daki tarihi çarşıda yaşatmaya çalıştığını söyledi.Mesleğinin zor olduğunu anlatan Okan, şunları kaydetti:"Bakır eşyaları, çamaşır ve aşure kazanlarını, yemek tencerelerini kalaylıyoruz. Zor bir işimiz var ama çok güzel bir meslek. Şu anda bu mesleğe ilgi yok. Ben de buraya Edirne'den geldim. Bazen dükkana yetiştirmek için eleman alıyoruz. Çırağı tezgaha koyuyoruz, adam elini yakıyor, kaçıyor gidiyor ve sabahına gelmiyor."

Geri dönüşüm fabrikasının ağır yükünü "Tülay usta" taşıyor Haber

Geri dönüşüm fabrikasının ağır yükünü "Tülay usta" taşıyor

KAHRAMANMARAŞ (AA) - TUNAHAN AKGÜN - Kahramanmaraş'ta geri dönüşüm tesisinde çalışan 40 yaşındaki Tülay Uzun, fabrikada forklift kullanarak tekstil atıklarının ekonomiye kazandırılmasına katkı sunuyor.Kahramanmaraş Terziler ve Konfeksiyoncular Sanayi Sitesi'ndeki Kipaş Geri Dönüşüm Tesisi'nde 2 yıl önce çalışmaya başlayan, 4 çocuk annesi Tülay Uzun, 40 kadının istihdam edildiği fabrikada forklift (ağır yük taşımada kullanılan iş makinesi) kullanan az olunca kolları sıvadı.Geri dönüşüm tesisinde kadın meslektaşlarıyla tekstil atıklarının işlenerek ekonomiye kazandırılmasına öncülük eden Uzun, tonlarca ağırlıktaki atık balyalarını forkliftle taşıyarak meslektaşlarının işini kolaylaştırıyor.- İşini severek yapıyorÇalışmalarıyla meslektaşlarının takdirini kazanan Tülay Uzun, AA muhabirine, çocukluktan itibaren şoförlük sevdasının olduğunu, forklifti ilk başlarda çekinerek kullanmaya başladığını anlattı.İşini severek yaptığını dile getiren Uzun, şöyle konuştu:"Forklift kullanmayı çok seviyorum. Ben bir bayan olarak forkliftçi olmaktan gurur duyuyorum. Normalde forklift kullanmak erkek işi ama kadınların yapamayacağı hiçbir iş yok ve bununla da gurur duyuyorum. Kadınlar forklift kullanabiliyor, pres yapabiliyor, balya alabiliyor, makine çalıştırabiliyor. Bu yükü de kadınlarımız kaldırabiliyor."İşletmede uzman olarak çalışan Özlem Tepebaşılı da fabrikada çalışan 60 personelden 40'ının kadın olduğunu söyledi.Fabrikanın her alanında kadın çalıştırmayı hedeflediklerini ifade eden Tepebaşılı, kadınlar olarak yıllık 11 bin ton tekstil atığının ekonomiye kazandırılmasına öncülük ettiklerini belirtti.Tülay Uzun'un hemcinsleri tarafından takdir edildiğini dile getiren Tepebaşılı, "Tülay ustamız 2 yıl önce burada işe başladı. Tabii ki işletmemizin ağır yükünü Tülay hanım çekiyor. Forklift kullanma işi Tülay hanımda." diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.