TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#uyku

İLKHABER-Gazetesi - uyku haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, uyku haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Aşırı teknoloji kullanımı uyku düzenini bozuyor Haber

Aşırı teknoloji kullanımı uyku düzenini bozuyor

Yatmadan önce elektronik cihazların aşırı kullanımı, zihinsel ve fiziksel sağlık için kritik öneme sahip olan uykunun kalitesini bozuyor. Zihinsel ve fiziksel sağlık için hayati önem taşıyan biyolojik ihtiyaç olan uyku, yetişkinler için her gece 7-8 saat öneriliyor. Yapılan bir araştırmaya göre erişkinlerin yaklaşık yüzde 40'ı yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk yaşıyor. Uykuya dalmakta zorluk çekmek, gece boyunca sık sık uyanmak, erken uyanmak veya yeterince dinlenmiş hissetmemek gibi çeşitli şekillerde kendini gösteren uykusuzluk, günlük yaşamı önemli ölçüde etkiliyor. İş performansını, konsantrasyonu, ruh halini ve genel sağlığı olumsuz etkileyen uykusuzluğa, birçok etken neden oluyor. Uzmanlar, stres, kaygı, depresyon, tıbbi durumlar, bazı ilaçların kullanımı, düzensiz uyku saatleri gibi, uyumadan önce de elektronik cihaz kullanımının da uyku düzenini bozduğunu belirtiyor. Bayındır Söğütözü Hastanesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fuat Özgen de ülkemizde yapılan çalışmada, kişilerin yüzde 9’unun insomnia tanısı taşıdığının görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Özgen, "Gün içinde yorgunluk, kırıklık, dikkat, konsantrasyon, bellek güçlüğü, sosyal ya da mesleki işlevsellikte bozulma veya düşük okul performansı, uykusuzluk (insomnia) belirtileri arasında yer alıyor. Uyku hijyeninin en temel kuralı sabah erken, aynı saatte kalkmak ve uyku gelince yatmak olarak biliniyor. Çoğu vakada uykusuzluk birkaç faktörün bileşimi sonucu oluyor. Uykuyla ilgili solunum bozuklukları, huzursuz bacaklar sendromu, psikiyatrik bozukluklar ve diğer tıbbi bozukluklar da uykusuzluğa neden olabiliyor. Bilgisayar, televizyon, iş hayatı, trafikte geçen zaman, görevler, akıllı telefonlar, ödevler, kent yaşamının getirdiği stres oluşturan faktörler insomnianın artışına yol açıyor." dedi. Prof. Dr. Fuat Özgen, şu önerilerde bulundu: "Sabah uyanınca yataktan çıkılmalı. Her sabah aynı saatte ve erken kalkılmalı ve gündüzleri uyunmamalı. Düzenli egzersiz yapılmalı, ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınılmalı. Yatak odası ses, ışık, ısı yönünden korunmuş olmalı, yatmadan önce elektronik cihazlarla uzun süre vakit geçirilmemeli, kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından uzak durulmalıdır."

Yeterli uyku gençleştiriyor Haber

Yeterli uyku gençleştiriyor

CNN'in haberine göre, İsveç'teki Karolinska Enstitüsündeki araştırmacılar yeterli uyku almanın ve uykusuzluğun, hissedilen yaşla ilişkisini inceledi. Araştırma kapsamında, 18-70 yaşlarındaki 429 kişiyle yapılan ilk çalışmada, kişilere son bir ay içinde kaç gece uykularından verim alamadıkları ve uykularını tam alamadıkları günlerde kendilerini kaç yaşında hissettikleri soruldu. Elde edilen veriler, psikolojik araştırmalarda kullanılan standart ölçeğe göre değerlendirildi. Bilim adamları, ilk çalışmanın sonucunda, kişilerin uykularını tam alamadıkları her gün için 3 ay yaşlı hissederken son 1 ay boyunca uykularını tam alanların yaklaşık 6 yaş genç hissettiklerini bildirdi. İkinci çalışmada ise 18-46 yaşlarındaki 186 gönüllünün, arka arkaya iki gün boyunca 4 saat uyuduklarında kaç yaşında hissettikleri incelendi. İncelemeler sonucunda, peş peşe iki gün boyunca sadece 4 saat uyuyan gönüllülerin yaklaşık 4,5 yaş daha yaşlı hissettikleri tespit edildi. Araştırmacılar, sabahları uyanık olmayı sevenler olarak nitelenen "sabah kuşları" ile geceleri uyanık olmayı seven "gece kuşlarının" uyku kaybına verdiği tepkinin de değiştiğini gözlemledi. Sabah insanlarının uykusunu az aldığı zamanlarda gece insanına göre daha kendilerini yaşlı hissettikleri, 9 saatlik uykularını aldıklarında ise daha genç hissettikleri ortaya çıktı. İsveç'teki Karolinska Enstitüsünde psikonöroimmünoloji (PNI) alanında çalışan Doktor Leonie Balter, uykunun insanların kendilerini kaç yaşında hissettiğine dair çok büyük etkisi olduğunu ifade etti. Balter, insanların daha genç hissetmeleri sağlanabilirse sosyal ve fiziksel açıdan aktif olacaklarını ve yeni deneyimlere daha istekli olabileceklerini belirterek çalışmanın önemine dikkati çekti. Araştırmanın makalesi, "Proceedings of the Royal Society B" dergisinde yayımlandı.

Yemek yedikten sonra neden uykumuz gelir? Haber

Yemek yedikten sonra neden uykumuz gelir?

Yemekten sonra çoğu kişinin üzerine bir ağırlık çöker ve uykusu gelir. Bunun nedenini pek bilmesek de Uzman Diyetisyen Didem Yıldız Küçük, konu hakkında bilgilendirici açıklamalarda bulundu.   Uzman Diyetisyen Didem Yıldız Küçük, yemekten sonra uyku gelmesinin genellikle vücudunuzun sindirim sistemiyle ilgili bir tepki olabileceğini söyledi. Yemek yedikten sonra vücudun besinleri sindirebilmesi için daha fazla enerji harcamaya başladığını dile getiren Küçük, “Bu durum, vücudunuzda bizim uyanık kalmak için kullanılan enerjinin azalması anlamı taşıyor. Ayrıca, yemeklerde bulunan bazı ürünler, besinler ve özellikle karbonhidratlar, beyindeki serotonin hormonunun salınımını artırabiliyor. Bu durum da uyku hissi oluşturabiliyor. Yemekten sonra uyku halinin, birçok insanın deneyimlediği yaygın bir durum olduğundan bahseden Küçük, bu durumun birden çok faktörle ilişkilendirilebileceğine değindi.  Bu faktörlerden bahseden Küçük, “Bu faktörlerin başında sindirim süreci geliyor. Yemek yedikten sonra vücut doğal olarak sindirim sürecine giriyor. Sindirim süreci, vücudun çoğu enerjisini sindirim organlarına yönlendiriyor. Bu durum da vücutta bir rahatlama ve uyku hali hissetme oluşturuyor. Bazı yiyeceklerin de bu duruma etki edebileceğini kaydeden Küçük, bu yiyecekleri de şu şekilde açıkladı: Yediğimiz bazı yiyecekler veya içtiğimiz içecekler, içerdikleri maddeler nedeniyle uykumuz varmış gibi hissetmenize neden olabilir. Özellikle karbonhidratı yüksek ve ağır yemekler, kan şekerini etkileyebiliyor ve enerji seviyelerini düşürebiliyor. Tüm bunların dışında hindi eti gibi tryptophan içeren yiyecekler de serotonin üretimini artırarak uykuya geçişi kolaylaştırabiliyor. Kan şekeri düzeyinin de bu faktörlerden biri olduğuna değinen Uzman Küçük, yemek yedikten sonra kan şekerinin yükselmesinin ve ardından düşmesinin, insülinin etkisiyle gerçekleştiğini, bu durumun da kan şekerinde ani düşüş yaratacağını ve vücutta yorgunluk hissine neden olacağını söyledi. Psikolojik etkileri de dile getiren Küçük, “Yemek yemek insanlarda rahatlama ve huzur hissi uyandırır. Bu durum, genellikle öğle yemeğinden ya da akşam yemeğinden sonra yaşanır. Bu faktörler dışında yemek yedikten sonra vagus siniri aktivasyonu da artabilir” diyerek önemli bilgilendirmelerde bulundu.

Gece uykusunun önemi: 7 saatten az uyuyan bireylerin  hastalık oranı 3 kat artıyor Haber

Gece uykusunun önemi: 7 saatten az uyuyan bireylerin hastalık oranı 3 kat artıyor

İnfluenza, koronavirüs, grip, soğuk algınlığı, nezle gibi enfeksiyon hastalıklarının yaygın olduğu şu günlerde, kaliteli uyku büyük önem taşıyor. Özellikle gece uykusunun, hastalık öncesi ve tedavi süreçlerinde bireylerin bağışıklık sistemine doğrudan etkisinin bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, uyku süresinin günde 7 saatin altında düşmemesi konusunda uyarıda bulunuyor. Günde 7 saatten az uyuyan kişilerin, 3 kata kadar daha fazla hasta olma ihtimali bulunduğunu belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Bölümü Uzmanı ve Uyku Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Vural Fidan, “Yurt dışında da yapılan çatışmalarda, 7 saatin altında uyuyan kişilerin, hastalığa yakalanma ihtimali 3 kat daha fazladır” dedi. “7 saatten az uyuyan kişilerin vücut dirençleri düşüyor” Sağlıklı uyku ile bireylerin hastalıklardan korunabileceğini ve tedavi sürecini hızlandırabileceğini belirten Prof. Dr. Vural Fidan, “Pandemi döneminde çok büyük bir tecrübe kazandık. Tedavisi konusunda zorlandığımız bazı hastalıklar, özellikle viral hastalıklar konusunda bizim yapmamız gereken vücut sağlığımızı yani immün sistemimizi korumak. Bu immün sistemi korumak için beslenmenin yanı sıra uyku düzeni de çok önemlidir. Yurt dışında da yapılan çatışmalarda da belirtilmiştir, 7 saatin altında uyuyan kişilerin immün sistemleri yani vücut dirençleriyle ilgili çok ciddi bir azalma oluyor. Aynı mikroplara maruz kalsalar bile uyku süresi ne kadar kısalırsa 3 kat daha fazla hasta olmaları mümkün. Tabii bu bir kısır döngü. Solunum yolu enfeksiyonları, hava yolu tıkanmasıyla beraber hastanın gece boyunca uykusunun bölünmesine ve uykuyu devam ettirmede zorluklara yol açıyor. Bu da hastaların derin uykuya geçememelerine yol açıyor. Ne yazık ki immün sistemin regülasyonu yani vücut direncinin organizasyonu aşamalarını kişi göremiyor. Burun tıkanıklığı veya hava yol tıkanıklığı arttıkça uykusu bozuluyor. Uykusu bozuldukça vücut direnci düşüyor. Tabii bunu kırabilmek için veya bir düzene sokabilmek için mutlaka kişilerin üst hava yollarını açık tutmalarını tavsiye ediyoruz. Yatmadan önce burun temizliği çok önemli bir aşaması. Çünkü hava yolumuzu burnumuzdan almış olduğumuz nefesi ağzımızdan vererek kullanmamız gerekiyor normalde. Bunu da sağlayabilmeleri için mutlaka burun açılması ve açık tutulması gerekiyor” dedi. “Birçok hormon gece uykusu esnasında salgılanıyor” Günlük 7 saat uykunun gece saatlerinde olmasının da büyük önem taşıdığını fakat mecburiyet durumlarında gündüz de tamamlanabileceğini belirten Prof. Dr. Fidan, şu ifadeleri kullandı: “Uyku dediğimiz süreç, normal bireylerde gece yaşanan bir süreçtir. Ancak gece çalışması gereken veya gece uyuyamayan kişilerin bu uykularını gündüz tamamlamaları mümkündür. Fakat gündüz uykusunun hiçbir zaman gece uykusu gibi olmadığını bilmemiz gerekiyor. Çünkü vücudumuzun çalışma prensibi ,homeostatik sistemimizin çalışma prensibi gece bunun aktif olmasını sağlıyor. Yani vücudumuzun hem büyüme hormonu, hem mutluluk hormonu dediğimiz farklı hormonlar ve vücut direncimizin sağlanmasını sağlayacak kortizon hormonları gibi çeşitli hormonların gece yarısında sabaha doğru salgılandığını biliyoruz. Gündüz uykusu gece uykusunun aslında yerine geçmez. Ama mecbur kalırsak tabii ki gece uykusunu gündüz kapatmamız mümkün olur.”

Uykunun önemi: Uzmanlar, 7 saatten az uyuyanların hastalık riskinin 3 kat arttığını vurguluyor Haber

Uykunun önemi: Uzmanlar, 7 saatten az uyuyanların hastalık riskinin 3 kat arttığını vurguluyor

İnfluenza, koronavirüs, grip, soğuk algınlığı, nezle gibi enfeksiyon hastalıklarının yaygın olduğu şu günlerde, kaliteli uyku büyük önem taşıyor. Özellikle gece uykusunun, hastalık öncesi ve tedavi süreçlerinde bireylerin bağışıklık sistemine doğrudan etkisinin bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, uyku süresinin günde 7 saatin altında düşmemesi konusunda uyarıda bulunuyor. Günde 7 saatten az uyuyan kişilerin, 3 kata kadar daha fazla hasta olma ihtimali bulunduğunu belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Bölümü Uzmanı ve Uyku Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Vural Fidan, “Yurt dışında da yapılan çatışmalarda, 7 saatin altında uyuyan kişilerin, hastalığa yakalanma ihtimali 3 kat daha fazladır” dedi. “7 saatten az uyuyan kişilerin vücut dirençleri düşüyor” Sağlıklı uyku ile bireylerin hastalıklardan korunabileceğini ve tedavi sürecini hızlandırabileceğini belirten Prof. Dr. Vural Fidan, “Pandemi döneminde çok büyük bir tecrübe kazandık. Tedavisi konusunda zorlandığımız bazı hastalıklar, özellikle viral hastalıklar konusunda bizim yapmamız gereken vücut sağlığımızı yani immün sistemimizi korumak. Bu immün sistemi korumak için beslenmenin yanı sıra uyku düzeni de çok önemlidir. Yurt dışında da yapılan çatışmalarda da belirtilmiştir, 7 saatin altında uyuyan kişilerin immün sistemleri yani vücut dirençleriyle ilgili çok ciddi bir azalma oluyor. Aynı mikroplara maruz kalsalar bile uyku süresi ne kadar kısalırsa 3 kat daha fazla hasta olmaları mümkün. Tabii bu bir kısır döngü. Solunum yolu enfeksiyonları, hava yolu tıkanmasıyla beraber hastanın gece boyunca uykusunun bölünmesine ve uykuyu devam ettirmede zorluklara yol açıyor. Bu da hastaların derin uykuya geçememelerine yol açıyor. Ne yazık ki immün sistemin regülasyonu yani vücut direncinin organizasyonu aşamalarını kişi göremiyor. Burun tıkanıklığı veya hava yol tıkanıklığı arttıkça uykusu bozuluyor. Uykusu bozuldukça vücut direnci düşüyor. Tabii bunu kırabilmek için veya bir düzene sokabilmek için mutlaka kişilerin üst hava yollarını açık tutmalarını tavsiye ediyoruz. Yatmadan önce burun temizliği çok önemli bir aşaması. Çünkü hava yolumuzu burnumuzdan almış olduğumuz nefesi ağzımızdan vererek kullanmamız gerekiyor normalde. Bunu da sağlayabilmeleri için mutlaka burun açılması ve açık tutulması gerekiyor” dedi. Birçok hormon gece uykusu esnasında salgılanıyor Günlük 7 saat uykunun gece saatlerinde olmasının da büyük önem taşıdığını fakat mecburiyet durumlarında gündüz de tamamlanabileceğini belirten Prof. Dr. Fidan, şu ifadeleri kullandı: “Uyku dediğimiz süreç, normal bireylerde gece yaşanan bir süreçtir. Ancak gece çalışması gereken veya gece uyuyamayan kişilerin bu uykularını gündüz tamamlamaları mümkündür. Fakat gündüz uykusunun hiçbir zaman gece uykusu gibi olmadığını bilmemiz gerekiyor. Çünkü vücudumuzun çalışma prensibi, homeostatik sistemimizin çalışma prensibi gece bunun aktif olmasını sağlıyor. Yani vücudumuzun hem büyüme hormonu hem mutluluk hormonu dediğimiz farklı hormonlar ve vücut direncimizin sağlanmasını sağlayacak kortizon hormonları gibi çeşitli hormonların gece yarısında sabaha doğru salgılandığını biliyoruz. Gündüz uykusu gece uykusunun aslında yerine geçmez. Ama mecbur kalırsak tabii ki gece uykusunu gündüz kapatmamız mümkün olur.”

11 yıldır uyuyordu 72 yaşında tekrar hayata döndü Haber

11 yıldır uyuyordu 72 yaşında tekrar hayata döndü

11 yıldır günün tamamını uyuyarak geçiren, bu süre zarfında farklı doktorda hastalığına çare aranan 72 yaşındaki Zilha Gazi, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Yeniboğaziçi’nde konulan doğru teşhis ve uygulanan tedavi ile iki haftada normal yaşamına tekrar döndü. Hastalığı 11 yıl önce baş gösteren ve o günlerde 61 yaşında olan Zilha Gazi, her geçen gün kendini daha yorgun hissediyor, sürekli uyuma isteği duyuyordu. Bir süre sonra sürekli yorgunluk ve uyku hali nedeniyle gözlerini açık tutmakta zorluk çekmeye başlayan Gazi, günlük rutin ev işlerini yapamaz, özbakımını dahi tek başına sağlayamaz duruma gelmişti. Tek başına ayağa kalkamayan, desteksiz yürüyemeyen, dışarı çıkamayan Gazi’nin konuşması o kadar bozulmuştu ki, söyledikleri zar zor anlaşılıyor duruma gelmişti. Gün geçtikçe genel durumu daha da bozulan Gazi, artık günün büyük bir kısmını uyuyarak geçirir olmuştu. 11 yıl boyunca birçok farklı doktor ve hastaneye başvuran yakınları, uyku hastalığı, Alzheimer, Parkinson ve depresyon başta olmak üzere sayısız farklı teşhis ve uygulanan değişik ilaç tedavilerine rağmen bir sonuç alamamıştı. Uygulanan onca tedaviye karşın Zilha Gazi’nin sağlık durumunda hiçbir iyileşme olmaması, zaman geçtikçe Gazi ve ailesinin karamsarlığa kapılmasına neden olmuştu. Zilha Gazi’nin hayatı Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Yeniboğaziçi’nde gördüğü tedavi ile değişti. 61 yaşında başlayan uyku hali 11 yıl boyunca süren Zilha Gazi, Hastanede konulan Parkinson Plus Sendromu teşhisinin ardından uygulanan tedavi ile iki hafta içinde uyku halinden kurtuldu. Hayat arkadaşı hiçbir zaman pes etmedi Zilha Gazi’nin 50 yıldan uzun süredir hayat arkadaşı olan eşi Hasan Gazi’nin çabaları, bu sağlık hikayesinin yönünü değiştirmiş. Mormenekşe’nin sevilen simalarından Hasan Gazi, öğrenmeye çok meraklı, kararlı, azimli, engellerden yılmayan kişiliği ile karısının tekrar sağlığına kavuşabilmesi için yıllarca uğraşıyor, araştırıyor ve çareler aramaktan vazgeçmiyor. Gazi, Yakın Doğu Oluşumu’nun Yeniboğaziçi’nde yeni bir hastane açtığını duyar duymaz da farklı bir görüş alabilmek amacıyla Nöroloji bölümüne başvurmaya karar veriyor. Eşinin ve ailesinin hayatı da bu kararın ardından değişiyor. Nöroloji Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Tansel Ünal ile olan randevusuna iki kişinin desteği ile zar zor gidebilen ve konuşmakta güçlük çeken Zilha Gazi’ye eşi Hasan Gazi yardım ediyor. “Doğru tanıda bilgi birikimi ve deneyim hayati önem taşıyor” Göz kapaklarını açmakta dahi zorlanan Zilha Gazi’nin belirti ve bulgularını dikkatle değerlendirdiğini anlatan Dr. Tansel Ünal, göz kapaklarını açmakta dahi zorlanan Zilha Gazi’nin belirti ve bulgularını dikkatle değerlendirdiğinde, şikayetlerin nedeninin Parkinson Plus sendromlarının bir alt tipi olduğu tespitine vardı. Zilha Gazi’ye bu yönde tedavi uygulamaya başladığını ifade eden Uzm. Dr. Tansel Ünal, “Doğru tanıda bilgi birikimi ve deneyim hayati önem taşıyor. Akabinde uygulanan ilaç tedavisi sayesinde, Zilha Gazi 15 gün gibi kısa bir sürede hayata yeniden gözlerini açtı” dedi. Artık kimsenin desteğine ihtiyaç duymadan yürüyor Uzm. Dr. Tansel Ünal’ın uyguladığı tedavi sayesinde hayata adeta yeniden doğan Zilha Gazi, artık tamamen normal bir hayat sürüyor. Kimsenin desteğine hatta bastona bile ihtiyaç duymadan yürüyebilen Gazi, kendi ev işlerini rahatlıkla yapabiliyor, eşi Hasan Gazi ile yürüyüşe çıkabiliyor. Geçtiğimiz günlerde evinde verdiği yemek davetinde hazırlıkları tek başına gerçekleştirdiğini belirten Zilha Gazi, bu mutluluğun tarif edilemez olduğunu söyledi. Eşi Hasan Gazi ise minnettarlığını “Mutluluğum sonsuz. Bunca yıl sonra karımın o güzel gözlerini yeniden görebilmemi sağladınız” ifadeleriyle dile getirdi. “İnsan ömrü uzadıkça nörodejeneratif hastalıklara yakalanma ihtimali artıyor” “Aslında her şey göz önündeydi. Hastanın yakınmalarını dinleyip, muayene bulgularını yorumlayınca, Zilha Hanım’da nörodejeneratif hastalıkların hareket ile ilgili sistemi (ekstrapiramidal sistem) etkileyen grubuna ait ‘Parkinson Plus Sendromlarının’ bir alt tipinin bulunduğu kanaatine vardım ve bu yönde tedavi uygulamaya başladım” ifadelerini kullanan Uzm. Dr. Tansel Ünal, nörodejeneratif hastalıkların çoğunlukla genetik bazı hazırlayıcı faktörlere bağlı olarak, sinir sisteminin belirli bölümlerinin zaman içerisinde yıpranması sonucu ortaya çıktığını ve çok çeşitli formlarda olabildiğini söyledi. Uzm. Dr. Tansel Ünal, tanı süreci ile ilgili yaptığı açıklamasında ise şu ifadelere yer verdi: “İnsan ömrü uzadıkça daha sık karşılaştığımız durumlar bunlar. Birçoğu net olarak tanımlanmış olsa da daha fazlası hala tanımlanmayı bekliyor. Birçok hastalık sık rastlanan belirtilere sahip olsa da, Zilha Hanım’ın rahatsızlığındaki gibi az rastlanan belirtilerle karşı karşıya kalındığında hekim karanlıkta kalıyor, yolunu bulmakta zorlanıyor. Bilgi birikimim ve deneyimlerim sayesinde belirtileri doğru yorumlayabildim. Ne mutlu ki, Zilha Hanım’ı sağlığına kavuşturabildik” ifadelerini kullandı. Tanı ve tedavi yaklaşımı, hasta özelinde planlanmalı Zilha Gazi’nin hastaneye başvurduğunda çok sayıda ilaç kullandığını, bu ilaçların kullanımının bir anda durdurulmasının mümkün olmadığını anlatan Uzm. Dr. Tansel Ünal, belli bir düzen ve aralıklarla eski tedavilerden uzaklaşılması için sürecin zamana yayıldığını anlattı. Aynı zamanda Zilha Gazi için yeni tedavi planı hazırlandığını ve ilaçlarında doz ayarlaması yapıldığını ifade eden Uzm. Dr. Tansel Ünal, her hasta özelinde doğru yaklaşım ve doğru tanının ardından tedavinin ayrıntılı ve titizlikle planlanmasının büyük önem taşıdığını belirtti.

Gaziantep’te vahşet: Ağabeyini uykuda öldürdü Haber

Gaziantep’te vahşet: Ağabeyini uykuda öldürdü

Gaziantep’te psikolojik sorunları bulunan ve madde bağımlısı olduğu iddia edilen bir şahıs, uykudaki ağabeyini 3 el ateş ederek öldürdü. Adli mercilere sevk edilen katil zanlısı tutuklandı. Olay, önceki gece saat 03.00 sıralarında Şahinbey ilçesi Karataş Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, psikolojik sorunları bulunan ve madde bağımlısı olduğu öne sürülen Ö.F.T. isimli şahıs, bilinmeyen bir nedenle gece geç saatlerde uykudaki ağabeyi Halil İbrahim Tanrıöver’e (41) 3 el ateş etti. Sesleri duyarak uyanan hane halkı korkunç manzara ile karşılaştı. Daha sonrasında ise durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirildi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Kardeşi tarafından uykuda vurulan ağabey hayatını kaybetti Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı değerlendirmede kardeşi tarafından vurulan Halil İbrahim Tanrıöver’in hayatını kaybettiği belirlendi. Hayatını kaybeden evli ve 5 çocuk babası makine teknikeri Tanrıöver’in cansız bedeni, Gaziantep Adli Tıp Kurumunda tamamlanan işlemlerinin ardından defnedilmek üzere yakınlarına teslim edildi. Katil zanlısı tutuklandı Öte yandan ağabeyini uykudayken öldürdüğü iddia edilen katil zanlısı Ö.F.T. isimli şahıs ise Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan katil zanlısı tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Ne zaman yattığınız neden önemlidir? Yetersiz uyku ile ilişkili riskler Haber

Ne zaman yattığınız neden önemlidir? Yetersiz uyku ile ilişkili riskler

SERHAT AKARSU – Özel Haber ADANA (İLKHABER) Geç saatlere kadar süren bir gecenin ardından görünüşte zararsız olan hafta sonu uykusu bile bazı sağlık sorunları riskini artırabilir. Bazılarımız her gece belli bir saatte yatağa girip belli bir süre uyumayı garantilemeyi sever. Diğerleri ise yorgun hissetmeye başladıklarında ya da yapmak istedikleri her şeyi nihayet bitirdiklerinde yatağa gider ve sabahları ise ihtiyaç duyduklarında kalkarlar. Peki ne zaman yattığınızın bir önemi var mı? Neden uykuya öncelik verelim? İyi bir gece uykusu almak beyin fonksiyonlarını, ruh halini, metabolik sağlığı ve bağışıklığı iyileştirebilir. Yeterince uyumamak veya uyku kalitesinin düşük olması enfeksiyon riskini ve depresyon, bunama, kilo alma, diyabet ve yüksek tansiyon gibi diğer sağlık sorunlarını artırır. Vücut saatimiz nasıl çalışır? Uykumuzun zamanlaması, vücudun iç biyolojik zaman tutucusu olan "sirkadiyen saat" tarafından düzenlenir. Uyku-uyanıklık döngümüzün zamanlaması da dahil olmak üzere günlük olarak birçok sürecin düzenlenmesine yardımcı olur. Evrim sırasında, bakteriler ve bitkilerden insanlara kadar canlı türleri, gün boyunca değişen bir ortamda bedensel süreçleri optimize etmek için bir sirkadiyen saat edinmiştir. Sonuç olarak, davranış, fizyoloji ve metabolizmanın neredeyse tüm yönleri bu günlük değişiklikleri öngörmek için ritmik olarak düzenlenmiştir. Teorik olarak, yeterince yorgun olduğumuz sürece gün içinde istediğimiz zaman uyuyabilsek de, sirkadiyen saatimiz bizi "diurnal" olmaya zorlar, yani gündüz aktif oluruz ve gece uyuruz. Peki siz erken mi yoksa geç mi kalkmayı seviyorsunuz? Bireysel biyolojik gecemiz (vücudumuzun gece olduğunu düşündüğü zaman) gerçek çevresel geceden (aslında gece olduğu zaman) önemli ölçüde farklı olabilir. Ancak modern toplumumuz geç yatmayı ve günün ilerleyen saatlerinde uyanmayı pek desteklemiyor. Hatta bu, zayıf bir öz disiplin ve tembellik işareti olarak bile görülebilir. Bize "erken kalkan yol alır" ya da erken kalkanların geç kalkanlara göre avantajlı olduğu ve daha üretken ve başarılı olma eğiliminde oldukları söylenir. Ancak uyku tercihlerimiz aslında bir seçim meselesi değildir: esas olarak genlerimiz tarafından yönlendirilirler ve kronotipimize bağlıdırlar. Kronotip, bir kişinin sirkadiyen ritimlerine göre gün içinde belirli bir saatte uyumaya veya aktif olmaya yönelik doğal eğilimidir. Çoğumuz insanların ya tarla kuşu (erken tipler) ya da gece kuşu (geç tipler) olabileceği ifadesini zaten biliyor olsak da, bu kronotipler spektrumdaki iki uç noktadır. Çoğu insan ortada bir yerdedir. Kronotipimiz sirkadiyen saat özelliklerimizdeki bireysel farklılıklara bağlı olduğundan, kronotipimizi aktif olarak değiştirmek gerçekten mümkün değildir. Bununla birlikte, yaşam boyu değişebilir: çocuklar tarla kuşudur, ergenler gece kuşu olma eğilimindedir ve 20 yaşından sonra ve yaşımız arttıkça tekrar tarla kuşu gibi oluruz. Kronotipin kendisi ne kadar uykuya ihtiyaç duyduğumuzu etkilemez, bu da esas olarak diğer faktörlerden ve genetikten etkilenir. Daha ziyade, kronotipimiz okul, iş veya aile sorumlulukları gibi sosyal yükümlülüklerimizle etkileşime girerek ne kadar uyuduğumuzu etkileyebilir. Geç kronotipler, doğal kronotipleri programlarının talepleriyle çatıştığı için modern yaşamın temposu nedeniyle dezavantajlı olabilirler. Sonuç olarak, geç kronotip genellikle zayıf kardiyometabolik sağlık (kalbinizi ve kan damarlarınızı etkiler) ve daha yüksek depresyon riski ile ilişkilendirilir. Bu bağlamda, yeterli uykuyu sağlamak, sağlık sonuçlarını ve okul performansını iyileştirmek için okulların gençlerin başlangıç saatini geciktirmesi yönünde bilim insanlarından gelen çağrılar giderek artmaktadır. Dolayısıyla ne zaman yatılması gerektiği sorusunun basit bir cevabı yoktur. Ortalama yedi ila sekiz saatlik düzenli iyi bir gece uykusu genel sağlık ve esenlik için önemli olsa da, en uygun yatma zamanımız iç sirkadiyen saatimize ve ne kadar süre uyumamız gerektiğini kontrol eden genetik dahil diğer faktörlere bağlıdır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.